Tamşvar Beşiktaşı 1-0 Mağlüp Etfti Oyun Oldukça Sert Ceryan Etti ve Bir KısmıKaranlıkta Oynandı Beşiktaşlılar Tamşvar kalesi önünse Şehrimizde yaptığı maçların ikisi-| ğır davranmalarından istifade ede - ni de mağlübiyetle bitiren Rumah -İrek sıkı bir şütle takımının birinci yanın Tamşvar takımı, dün Şeref sta| golünü yaptı dında üçüncü maçımı Beşiktaşla yep-| Bu golden sonra biraz canlanır gi t. Yaptığı maçlarda mağlüp olan Ru- | bi olan siyah beyazlılar Rumen kale meplerin kuvveti ve oyunu hakkın- sine yüklendilerse de birinci de da futbol meraklıları kâfi derecede | bu şekli değişmeden 0-1 Rumenlerin| kanaat getirdiklerinden saha ikinci küme maçlarındaki kadar az bir $e- yirci toplamıştı. | galebesile nihayetlendi. lar kısa süren bir merasimden $onrâ | 4, Mehmet Ali bunu elinden kaçırdı Adnan Akının hakemliği altında oyu na başladılar. Beşiktaş takımı ikinci takımdan aldığı oyuncularla sahaya Şu şekilde çıkmıştı: Mehmet Ali — Faruk, Hakkı — Ri| fat, Feyzi, Zeki — Hayati, Muzaffer, Nazım, Hakkı, Eşref, İlk hucumu Rumenler yaptılar. Be şiktaş müdafnasının » tereddüdi istifade eden Rumen s0 içinin Şi nü Mehmet Âli ancak kornerle kur tardı, Çekilen korneri sağ açıkları 1- vuta attı İlk dakikaları mütevazin geçen o- yun onuncu dakikadan itibaren Ru - menlerin hafif hâkimiyeti altına gir- miye başladı. Çok seri bir oyuncu o- lan sağ açıkları vasıtasile yaptıkları Akınlar siyah beyaz kalesi için daimi bir tehlike oluyor ve bu oyuncunun akınlarını tutmakta müşkülât çeken Beşiktaş müdafaası sık, sık korner yapıyordu. Fakat kale önünde beceriksiz olan Rumenler bu kornerlerden istifade edemiyorlardı. Beşiktaşlıların da Hakkı vasıtası. le sol taraftan arada sırada yaptık. Irı hücumir Rumen kalesine tehlikeli dakikalar geçirtti ise de mühacim hattının isteksiz bir şekilde oynama - m netice almalarına mâni oluyor - du. 30 uncu dakikada yine sağ taraf- tan yapılan bir Rumen hücumunda sağ açığın nefis bir ortasını yakalı-| karanlık içinde devam yan merkez mühacim müdafilerin men kalesinin önünde hentbol oldu. yırarak avut oldu. ağır bastığını ve kim olmıya başladığını cumlar Rumen ka leşmiye başladı. libiyeti le kaçırıyorlardı. Dın arasından topu geçirmek imkâ sım bile elde edemiyorlardı. Mem Konya, (Hususi) Yedi vilâyetin iştirakile yapılan güreş grup birinel likleri müsabakalarında kazanım 56, 61, 66, 72, 79, 87 ve ağır siklet bi- rincileri Kenya bölgesinden Hasan Güngörün refakatinde Ankaraya ha- reket etmişlerdir. Güreş grup birincilikleri karşilaşmalarında kazanan muhtelif siklet a- matörlerin Ankaraya hareketlerinden evvel çekilmiş resimlerini koyu - Sağdan: Eskişehir antrenörü. Eskişehirin 56 kilo şampiyonu, Eskişehi- rin 61 kilo şampiyonu. Afyonun 66 kilo güreşçisi. Eskişehirin 72 kilo şampiyonu. Konyanın 79 kilo güreşçisi, Burdurun 87 kilogüreşçisi. İspar- tanın ağır sikleti, Antalyanın Faik reisi. Grup birincileri kafilesine baş- kanlık eden Konya bölgesinden Hasan Güngör. İkinci devreye Rumenlerin akınile | başlandı. Derhal kaleye inen Rumen | Saat 18,15 te sahaya çıkan takım-| aci açığı kaleye müvazi bir şüt çek- ise de tekrar yatarak kurtardı. Be - şiktaşın yaptığı mukabil akında Ru- Hakkının çektiği şüt kale direğini sı Dakikalar ilerledikçe © Beşiktasın yn inde hâ - Mütenddit cepheden. yaptıkları hü nin önünü adam İakıllı karıştırıyor, fakat üç ortanın bati ve isteksiz bir şekilde oynamala rı netice almalarına mâni oluyordu. Devrenin ortalarına doğru oyun sert Bu sertlik her iki takım oyünen - Jarı tarafından yapılıyor ve'oyun za| man zaman inkitam uğruyordu. Mağ-| lübiyetten kurtulmak için bütün e İ nerjilerile çiaışan Beşiktaşlılar ga- elinden kaçırmamak için to İpu sağa sola vuran Rumenlerin kar şısında daha fazla sinirleniyor ve bu yüzden bozuk oyniyarak muhakkak golle neticelenebilecek fırsatları bi- Son dakikaları karanlık içinde de vam «den oyunda tam bir hâkimiyet tesis eden Beşiktaşlılar galibiyetle-| rini elinden kaçırmamak için kale ö-| nüne toplanan Rumen oyuncuları- leketimizde ilk defa olarak team bir eden oyun Tamşvarın 0-1 galebösile neticelendi. KE a Konya Güreşçileri Ankarada Galatasaray mı? Güneş mi? Yarınki Maçın Büyük Farklı Netice Vermiyeceği Kanaatindeyiz Güneş - Galatasaray takımlarının bu pazar Taksim stadında oyniyacak ları maç hakkındaki tahminimizi pe- şin söyliyeceğiz. Neticeyi evvelâ ver- dikten sonra böyle bir hükme ne #e- beplerle vardığımızı izaha çalışaca - Biz: Bu seferki Güneş - Galatasaray o- yununda geçen maç gibi beş, altı gol lük fark olacağını zannetmiyoruz. Sebepleri : Mini kümedek! şampiyonluk vazi- yeti artık tamamen belli olmuştur. Galatasaraylılar galibiyetle şamni - yonluğu Güneşten alamıyacakları pek iyi biliyorlar. Sıkı, heyeca maçlar ekseriya birincilik ve ikinci- lik henüz ortada iken olur. İngilte- rede, Fransada, İtalyada da oldufu gibi bu seferki maçın yumuşak ve ra hat sinirle oynanmak tecellisi var - dır. Aşağı yukarı biribirine yakın, ya | hut farklı olsalar bile ayni kümeye dahil kuvvetler arasindakl beş nit gollük ayrılığı gergin sinir ve dağı - nık şuur yapar. İki taraf oyuna heye canlarının en: yüksek dreecesile baş PAGE ENA ER Bir Talebenin Suçundan Bütün Talebeler Mesul müdür? İsminin yazılmasını istemiyen bir talebe okuyucumuz yazıyor: Bugün 1 haziran 1938 tarihli ve “5046,, sayılı Cumhuriyet gü zetesinin üçüncü sayfasında ve “Hâdiseler arasında, sütunun - 9 da “Talebe Eşkiyalıkları,, baş- Şuıklı makaleyi okudum. Türk sosyetesinin bir eüz'ü ol duğumdan İzmirde geçen tale- lebe cinayeti mevzulu yazı ve bu sosyal akstilâmel karşısında ben de herkes gibi müteessir ol- dum. Fakat bir talebe olmaklı - ım sıfatiyle bu yaranın teda - visinde fikrimi açıkça söylemek kterdim, Sizden ısrarla rica © derim; şu sualleri o yazıyı ya - © zana sorunuz. 1) Onun tabiriyle mahdut küs $ tahlıklara bakarak bütün bir 4 talebe kütlesinin hareketlerini $ eşkiyalık ve tulumbacılık diye tavsif etmek ne dereceye kadar doğrudur?.. 2) Binlerce talebe : : arasından 3) Eğer bu nevi talebelerin fe- esi yalnız âilelerinin mahsulü ise tedaviye oradan baş lamak İzm değil midir?. lar, Rakiplerden biri oyunun fırsat - larından üstüste istifade ederek bir-| kaç göl çıkarıverirse karşı tarafın â- sabi ve itim: şanır. Artık ondan sonra yalnız a lenin itiyadi bir didinmesi kalir. İ ni tıkırına koymuş olan takım da ı | kibin iradesini yarı yarıya kaybett ği o dakikalardan âzami istifade ede- rek sayı adedini mütemadiyen artır mıya koyulur, pazar günkü maçta bu hallerin iki taraftan birine ârız olmı yacağını zannediyoruz. Çünkü ; Maçın ilk dak!kalarında takımlar- dan biri çıkan fırsatlardan istifade edip bir iki gol atmış dahi oi lüp vaziyete düşen taraf şuurunu kaybedecek kadar heyecana kapıl - maz. Milli küme şampiyonluğu vazi- yetini evvelden bildikleri için yedik leri gölden daha fazlasını yememek üzere tedbirli ve âsaplarına hâkim ol mak cihetine bilâihtiyar temayül e-| derler. İlk gölleri atanlar da, işi milli kü- menin başlanıcındaki şekilde “kı tutmüğler, Vaziyeti sigortaladıktan sonra Sayı fafkim-artırma gayretin - den ziyade halka güzel oyun seyret - tirmek arzusuna düşerler, Bu karşılıklı haleti ruhiye, şampi» yona ve küme Sıraları maçtari evv belli olmuş takımların fa mıyarak baş eğecekleri vettir, Bir üçüncü sebep de şu: Bu seferki maçın da büyük farklı * İbiteceğine hükmedenlerin ekserisi - | Güneşlilerin yarım “dözineye gol çıkaracaklarını zannediyorlar Güneş takımı, milli küme birine ğini yüzde yüz sigorteladıktan sonra son maçlarda karşılaşacağı takımla - fın renklerini veya aradaki nazik re kâbet derecelerini inceden inceye dü şünmiye lüzum görmeden devamlı id manı birakmış halde idi. Bu maçı is- tirahat ve tatil devrine yarı yarıya! girmiş vaziyette oynuyor. İlk daki - kalarda fırsat rüzgârı lehlerinde es- se de, dalma kardeşçe boy ölçmek is tedikleri rakiplerine bütün ağırlık - larile yüklenmeden evvel gelecek mevsim maçları için dost bir hava ha zırlıyacak tarzı arıyacaklardır. O tarzda, gol çıkarmak gayretinden ts | tün gelen şey maharet ve incelik isi başarma isteğidir. y İlik dakikalarda bir iki gölün galip vaziyeltnin Galatasaraylılar yakala- dıkları takdirde, yukarıda izah ettiği İ miz ruhi sebepler yüzünden Güneşli ilerin âsapları teheyyüce düşmez ka. naatindeyiz. Onlar o birinel devrenin © gayri zenbereği birden bo- İŞ yükü |. 4) Bütün Bu cinayetlerde 0 bahat yalnız talebelerde mü ; 5) Falaka ve tabanı yarıp tuz basma devrinde yetişen talebe ler buğünkülerden daha mu ter. biyeli idi ki, mekteplerde da e şefi gibi disiplin memurları erine dişinden tırnağına kadar âhli bir jandarma bulundu mayı düşünüyor? 6) — Acaba hürmet havası tek cepheden mi tevelliüt eder; yok sa hürmet ettirmesini bilmek ye bir sanattan haberdar değ midir? 7) Bir talebenin bu ve buna mümasil filiyata geçmesinde mek g tep idarelerinin ve musllimlerin ; Me Dİ Sc 8) Ve nihayet terbiye mevzun AKALAN ANA "Delpech -Loborie,, den » mevzuunu bir kitaptan aldığı “Merhale,, adındaki İ dülmini çevireceği zaman sinema meraklılarının perestiş edercesine i Jak Murat'ı angaje etti. Ar- tist, rolü kabul etmekle beraber ar- kadaşının kim olacağını sordu. Ja- ne Favlere olduğunu öğrendiği za- man oturduğu yerden fırladı: Ne, Faviere mi? Sassiz film za mMarında'biraz parlamış olan bu si- lik artistle mi oynıyacaktı? Kati- yen, başka kim oluzsa olsun ka- bul edebilirdi. Fakat F lâ' Böyle bir artistle oynarsa şöh retine halel gelirdi. Sahne vazii bunun Üzerine: — Yapma canım, dedi. Faviere istidat bir kadındır. Bu istidadına rağmen uzun zaman ( talihsizliğe kurban gitmiş, kendisin! bedbaht &den bir aşk ve bir iki kötü film- de aldığı rol yüzünden unutulmuş- tu. Ben eminim ki, bu rolde fev- kalâde muvaffak olacak Uzun ısrarlardan sonra meşhur artist Jak, bu işi kabul etti. İlk temas soğukluğu geçer geç - mez, iki artist mevzuubahis filmi çevirmiye başladılar. Jak Murot, yavaş yavaş sahne vuzline hak ve- riyordu. Kadın, hakikaten hariku- lâde bir şeydi. Ufak tefek, kestane üzerine bu kadar büyük bir se- lâhiyetle söz söylemeyi pedagoji alâkadarlarına bırakmak : Ş doğru değil midir?..., ti bese ....... Çavdar ekmekleri hakkında Çavdarın buğday içindek kt veya çöklüğünn göre kı ni azaltip g»- galttığını ve bor yet buğ görüy. Francalânın değ, malim tari ik daha rinin az ra ni aya daha nz kıy iğini iken Kul fön | parça en çek iki kuru; Mir, her yerdede bulunurdu. Si sr doğrudan si dön tune taste ayri ren bu zor iş değer, Yok e tahir gönleris, gell bir iki frenesya ivnisar'etm iş 1 #alilileri arasında olmudiğına yanıyor doğrusu, vi Bir kariiniz Kayseri Atlıları Niğdede Niğde, 3 (Hu spor or. &rkek bin'e süvari 1) — Kayseri atlı başlarında muallimleri başısı Kemal olduğu hal- de dün Kayseriden hareket etmişler ve 135 kilometreyi muvaffakıyetle katettikten sonra Niğdeye vâsıl öl - muşlardır. Sporcular Niğdede hara- retle karşılanmışlardır. Atlılar 6 haziranda Kayseriye av- det edeceklerdir. Yüzme Yarışları Tehir Edildi T.S. K. İstanbul Bölgesi Su Spor ları Ajanlığından: Program mucibince 5-6-1938 pa- zar günü Beşiktaş havuzunda yapıls- cak olan yüzme birinci teşvik müsa- müsait neticesini ikinci devrede te- lâfi edecek itidal temposunu aksatmı yan oyun tarzı içine girmeyi herhal. de bileceklerdir. bakası mezkür havuzun hazırlanma- Miş olması dolayısile bilmecburiye te hir edilmiştir. Bu müsabaka Moda havuzunda ya- pılmak istenilmiş ise de mezkür ha- ğı üyelerinden 4 kadın ve 8| İşte bu sebeplerdir ki, Pazar günkü | vuzun da hazırlanmamış olduğu öğ- maçın büyük farklı netice ile bitmi-İrenilmiş ve yukarıda zikredilen tarih yeceği hükmünü bize peşin verdiri -İte yapılması lâzımgelen müsabaka. dan sarfınazar edilmiştir. saçlı, Jâtif ince burunlu müşfik ve canlı gözlü kadın onda, şimdiye ka- dar duymadığı hisler uyandırıyot- du, Film icabı Jak'ın kadına Aşık ol- ması lâzimdi. Rol muktezası ola- rak başlıyan bu aşk, hakikate in- kılâp etti. Ve bir gün Jak, ona aşkımı Itiraf etti. Bir müddet delice bir iptilâ ile biribirlerini sevdiler. Geçen her gün kadının aşkıntıbiraz daha alevlen- diriyör, kuvvetlendiriyordu. Fakat erkek, tâşan sinirlerin sülkünet bul masından doğan bir yorgunluk ve bezginlik içinde İdi. Aşık olduğunu zannetmiş, fakat bunun geçici bir maceradan baş- ka bir şey olmadığını çabücak gör- vgisi hemen hemen eri- miş, gitmişti Film bitmek üzereydi. Bir iki sah ne kalmıştı. Ondan sonra hemen montaja b Yeni kontratla buriyetinde k lan rabıtasını kesmek İstiyor. fa- kat bunu şiddetle ve ansızın yap- maktan çekiniyordu Bir, iki film çevirmek üzere Ho livuda davet edildiğiİzaman bu fir sat keridi kendine çıktı. Bir bir tepeden su getirerek » gilisine beraber gitmelerinin şöh- reti üzerinde aksi tesir yapacağını iki ay kalacaktı. Dönüşte, beraber Mısır seyahatine çıkacaklarını vi dediyordu. ğ Bu parlak vaitlere rağmen Jane hakikati seziyor ve güzel bir rüya- dan uyânanlara mahsus bir hale- ti ruhiye içinde mabzun ve mütes- sir duruyordu. Sevgilisini Havr'a kadar uğurladı. Ruhtıman patırtısı, gazeteci ve fo- toğrafçıların arasında biribirlerine SİNEMA ve HAKİKAT İeri silrerek onu ikna etti. Zaten bir 46-938 —<-- ANAMA KAAN AAA BAYAA AA AAA AAA EYLE AA Çeviren: Faik BERCMEN . ARARAT AAA ancak basit bir veda kelimesinden başka bir şey söyliyerediler. Düdükler acı acı ölü. Koca vapur olanca âzametile rıh tımdan ayrıldı. Jak, daha vapurun palamarları çözülmeden evvel gü- verteden ayrılmış, baras güzel ka- dınları seyretmiye koşmuştu Halbuki kadın, yalnız kaldığı rıhtım üzerinden bütün saadetini, canını koparıp alarak giden, Şu gözlerini dikmiş, acı ve de rin bir surette Parise yalnız döne- gili ile çevrilen film oynana” kt. Sahne vazii Lenoir, onu sık yaret ediyor ve tatlı sözler- ıya çalışıyordü. Bir ak - şam neseli, neseli geldi ve: Artık montaj bitti küçüğüm. Bak ne fevkülâde muvaffak ol - muşsun! Bu senin için büyük bie zafer olacak, dedi. adın, dudaklarında silik ve muz ip bir tebessüm ile cevap ver - — Çok naziksin dostum, sözlerin beni biraz ferahlandırıyor. Film ilk defa olarak Parisin en ik sineması olan Pavi'de gös- teriliyordu. Şehrin bütün aristok- Kiye DULJUYA, âlMeMd, sisli, silik larına mensup biz kalabalık sinema ya dolmuştu. Film başladı. Kehramanların aşk maceraları. Onu takiben son sahne. - ki burada Asık sevgilisinden bir kulpunu bu- larak onu bırakıp kaçıyor - son ayrılısı gösteren rıht vapur d i Perde Üzerindeki bu facla kadı- nin bütün hayatını tecessüm etti- riyordu. Birkaç ay evvel filmin bu sahnesini çevirirlerken Jane sev- gilisinin kulağına eğilerek şunları fısıldarmıştı: — Beni bırakmıyacaksın değil ml Jağues? Söyle bana bünü yap- marsın sen dejfil mi? Bir müddet için uyuşmuş gibi duran derin ıstırabı uyanmıştı. Yanaklarından aşağı bir kac dam- la yuvarlandı. Bu sırada şiddetli al kıslar arasında film bitmişti. Or- tabk, aydınlanınca yeniden bir ak kış tufanı koptu. Tebrikler arka ar kaya yağmur gibi yağıyordu. Muzafferiyetinin fidyel necatını verir gibi dudaklarında o acı te- bessümle kalktı. Hiç bir şey gör- müyordu. ka Nihayet hole çıktı. Orada da her kes onu tebrike koştu. Halk dış ka- pıva birikmis onu bekliyorlardı. Bu sırada bir işçi kız, yanındaki eğin koluna sımsıkı girmiş ol- 1 halde geçiyordu. Birden artis. ti tanıdı ve yanındaki sevgilisine: — Bak Pierrot, dedi, artist Jane Favriğre,. Bu filmin yıldızı, Sonra sesinde bir gıpta ve İm - rTenme edasile ilâve otti — Herkes onu pasıl tebrik edi- Yor, kim bilir ne kadar mesut bir kadın, değil mi. Pierrot? Silâhtar Fabrikasının Tesellüm Muamelesi Elektrik şirketinin deyir ve teslim Miramölesine devam olunmaktadır. Silâhtar fabrikasının ö ii İbugün bitecek ve malzeme depoları” İna geçilecektir. Dün sabahki ekspresle Ankaradan bir de nafıa heyeti gelmiş ve elektrik şirketinde çalısmıya başlamıstır. Bu ârsda nafıa müsteşarı burada meri nen bulunmakla beraber dün öğleden sonra şirkete giderek devir ve teslim işlerini teftiş etmiştir. ürken ne,