o Ankarada 5 , 19 Mayıs Gençlik bayramı dün bü- tüm yurtta coşkun bir sevinç ve he- yecanla kutlulanmıştır. Ankarada gençlik bayramı » Ankara, kutlandı. Şehrin her tarafı mişti, Evvelki akşam gençlerin tertip ettikleri çok kalabalık bir fener alayı gecenin karanlıklarını ışıklarla eriti- yordu. 19 Mayıs gününün girmekle olduğunü hatırlatan bu ışıkları göçit resmi, bütün Ankaralıları heyecan- landırmağa kâfi gelmişti. Bu sabah ellerinde yiyecek paketleri olduğu halde binlerce halk güneşle beraber yola çıkmışlar ve stadyoma gelerek erkenden yer tutmağa başlamışlar. dir. 30bin kişi alan stadyomda öğleye doğru, en âşağı kirk bin kişi yerleş. müşti. Stadyomun dışında ve etrafta biriken binlerce kişi de spor şenlik- lerini yapacak olan gençleri görmek | için toplanmışlardı. Hususi tribünler dolmuştu; Atatür ke mahsus tribünün yanında kıymet Mi misafirimiz müttefik Yugoslav Har biye Nazırı General Mariç, » Meclis) Reisi Abdülhalik Renda, Müdafaai! Milliye Vekili, Adliye, Vekili: Şükrü Saraçoğlu ve diğer vekiller bulunu- yordu; Dahiliye Vekilinin nütku 19 (TAN muhabirinden) — Bugün Ankarada Gençlik ve Spor bay ramı fevkalâde neşe ve sevinç içinde bayrak- larla süslenmiş, bütün caddeler kır- mızı renkten birer şerit haline gel- Kasımpaşa Deniz Gedikli Erbaş Okulunda dün yapılan spor hareketleri halde bütün Türk milleti emin ve yarma İlıyan beden hareketleri çok munta- dan müsteriktir, Vatan, millet sizlere #3-İzam oldu ve yarım saat kadar de- yeniyor ve sizlerle övünüyor. Sağlam kafa, sağlam vücutla olur. E- vet, İnkaf, kafa, bilgi ile teçhiz edilmez- “ #e kol kuvveti hem bir.madde halinde ve Atatürk geliyor başkalarının elinde ye emiinde ancak ie). Tam bu Arada, bir telefon haberi nar yanlı lu Ve dakmn larla | geldi; Atatürk geliyor. Müğdet. Halk Sizlerin her Yönemden kuvvetli ve kug- | 8SNÜZ bu müjdeyi almamıştı. Fakat, #etli olmanız İçin, arialarınız, babilarınız, | Atatürke mahsus olan tribünde bir partiniz, milletiniz Büyük Millet Meeli - kaynaşma görüldü Tribündeki bu bae sie os emi hazırlık hareketi üzerine bütün biş- dereli "e Kelimenin” kavyeti Wat ole. | ar © tarafa çevrildi Beğ Gükilm geç: bildiği kadar çoğalsini ve artsin diye her | Memişti ki; bir alkış tufanı koptu.| imkân hazırlanmakta ve her vanta elimi | “Yaşa!,.. Varol...” şeslerile ortalık; vam etti. Her hareket sonunda halk, kızlarımızı şiddetle alkışlıyordu. KE e yg A e e a m e © Gençlik Bayramı Dün Kutlandı TAN — tan ve istiklâlini kurtarmak üzere Samsundan Anadoluya ayak bastığı günün 19 uncu yıldönümünü kutla. | yan bizler, bu mutlu günün heyecanı içinde çırpınarak şu üç dileğimizin yerine getirilmesini yüksek partimi- zin sayın Genel Sekreterinden şimdi stadyomda bulunan on binlerce hâlk namına saygılarımızla rica ederiz. 1 — Ebedi şefimiz Atatürke bu da kikada duyduğumuz sonsuz şükran ve tazim hislerinin arz ve iblâğı, 2 — 19 Mayıs gününün gençlik ve spor bayramı olarak kabulü, 3 — Bu güzel sahanın “19 Mayıs Şehir stadyomu” olarak adlandırıl| ması, İstanbulda Gençlik bayramı daha geniş bir halk ve mektepli kitlesi tarafindan kutlulanabilmesi için İstanbulda üç stadda birden şenlikler yapılmıştır; Taksim stadyorunda on binden faz la bir kalabalık toplanmıştı. Saat 9 dan sonra Tepebaşı ve Galatasaray: dâ toplnan gençlerimiz stadyora gel diler, Evvelâ, Şehir Bandosu İstiklâl marşını çalmaya başladı, Merasime iştirak eden 2970 genç bir ağızdan marşı orlardı. Istiklâl Marşı ve teftiş bittikten sonra geçit resmi başladı, Evvelâ İstanbul Kız lisesi, Bakır- köy, Cümburiyet Kız, Çapa Kız, E- Yüp, İstanbul, Kasımpaşa, Nişantaşı, Kız Öğretmen, Süleymaniye, Şişli UN AAA NARA NERE larisse halaya herkes fazla hürmet ettiği için'onün ö- münde:münasebetsiz şeyler komu- şulmazdı... Fakat bu akşam ye- mek uzamış ve sigaralar ; biribiri arkası yakılmıştı; . bilmiyorum kim, birisi ortaya meşum kadın- lar mevzuunu atmıştı, Müşterek bir kanaat bu kadım- Binicilerimizin zaferi Yurttaşlar, İmkân ve emek verildiği takdirde Türk Dahiliye Vekili ve C.-H: Partisi “Genel Sekreteri B Şükrü Kaya tarafından genç. liğe hitaben şehir stadında aşağıdaki nu- tuk irat olunmuştur: gençliği kabiliyetinin ne parlak neticeler “Sayın yurttaşlarım, vereceğini en yakın ve güzel misalini bize Bugün, yurdun her bucağında, Türk|Niste, Romada süvari genci sübuylarımız gençleri ve sporcuları ve milyorlarca Türk ! verdi. halkı toplu ye birlikte ebedi ve ciharşümul | * Beynelmilel binicilik tekniğinin en zor bir tarihin dönüm günlerinden en büyü, | şartları içinde atlanması en güç manialar ünü kutluyorlar, karşısında binicilikte en ileri giden bü - O gimün vaziyet ve umumi manzara -İyük milletlerin geçkin mümessilleri ara. sm! en sağlam bir kaynaktan, ; Atatürk | sında birinci gelmek, Türk bayrağını şe. dilinden dinliyetim: ref direğine çektirmek, ne talihin, ne tesa “1919 senesi Mayısının 19 uncu günü düfün ne de milli etatik veya sahsi istida- Samsuna çıktım. Vaziyet ve manzâral v- | dın eseridir. Bu zafer, tekniğe dikkat ve & Müumiye: Gzlikle riayet ederek, Üşenmeden, bıkma Osmanlı devletinin odshil bulunduğu |dan, usanmadan, yorulmadan, metodlü grup mağlüp olmuş, Osmanlı ördusü her | senelerce çalışmanın, temkinli, imstkli, ve pa Gepleciiğ mii sörtleri Zarfnda milet sinide; mülleğiğimanileketi Harbi | ke ayni muvaffakayeti: vâdeder, Umumiye serkedenler kendi hayatları en-| Bize arsmutural müsabakalarda her Türk | dişesine düşerek memleketten firar etmiş- |ten beklediğimiz muysffakıyet şerefini ve | 168, seltinat ve hilâfet mevkiini işral e-|0 perefi kazanma yolunu görteren gene #0. den Vahdettin mütereddi şahsını ve yalnız | baylarımızı burada huzurunuzda ve bütün tahtını temin edebileceğini tahayyül etti” | millet müvarehesinde tebrik etmek ve ken Bi deni tedbirler araştırmakta... Drmat Fe- | dilerini teknik, metot ve nizamla yetişti- Tİt Paşanın riyasetindeki kabine öciz hay-/ren büyük ordumuya teşekkürlerimizi sun #iyetsiz, cebin, yalnız padişahın iradesine| mak hepimiz icin övünülecek ve sevinile. (4öbi ve onunla beraber şahtslarını vika- ye edebilecek herhangi bir vaziyete razı, Ordunun elinden silâhi ve cephanesi alın» iğ ve alınmakta... Gençler, Atstürkün veciz keldiminin u. muml tarih edebiyatına hakkettiği bu ha- zin İevba, medeniyet tarihinin dalma uta- nacağı bir sayfa olarak nesilden. nesile naklollinacak, Türk milletine reva görü - Jen bü âkibetten insanlığın yüzü kızara- caktır. O âkibetin Türk olsun, Türkün gay risi olsun gafil, bain veya düşman, bütün günülikâr ve suçluları o silinmez kacale. tin ostirabimi gönüllerinde ve kara dam- genin da alınlarında, adlarında dalma ta- sıyacaklardır. Büyük Şefe karşı hayranlık Dünya efkârı umumiyesinin ve cihanda bütün sağ duygu sahiplerinin Atatürke hayranlığının ve takdirkârlığının ve Türk | #nkılâbina ve Türklere karşı da sempati | ve hayranlığının bir çok sebepleri arasında bu kurtarma ve kurtulma hissinin verdi. gi memnuniyetin yeri büyüktür. 19 Mayıs günü beşer tarihinin insanlık ve medeniyet lehine olarak talihini ve gi- dişini değiştirdiği gündür. Onu takip eden 18 senenin her günü cihanın gözü önüne serilmiş ve yayılmış olan eserleri, o dev- rim gününün ne büyük ve ne #lemşümul neticeler verdiğini göstermektedir. Ve mü temadi bir ıttırarin atide göstermekte de- vam edecektir. Bu atinin en kuvvetli 28- mini, ey Türk gençleri sizleri onun için- dir ki, Atatürk bu 19 mayıs gününün Türk gençliğine ve Türk sporculuğuna tahsis edilmesini tensip buyurdular. Milletimiz de 6 günün hatıramnı sirin o bayramınız. olarak kutlulayor. Mili boyramlarımız «- yasına girecek olan bu günü buradan “böy Je her yil kutlulıyacağız. Münasip göreceğinizi tshmin ederek #trin için yapılan bu sahanın âdint bu ulu güne izafe etmek İstedim. Tasvip ederse. niz bundan böyle bu sahanın adı “19 Ma- yas stadyomu,, olsun. Gençliğe bırakılan emanet Yurttaşlarım, Atatürk, yarattığı eseri büyük mutkun- da Türk gençliğine emanet etmişlerdi. O emanetle bu gençlik bayramı arasında İki yökınlık ve samimi mlâka âsikârdir. (O kadar büyük fedakârlıklarla, güçlükler 16 elde edilen istiklâl ve Cümhuriyet an- cak Böyle yüksek evsaf, kabiliyet ve ah- ka yetiştirilecek temiz kanlı, temiz el. Tere bırakılırdı. cek bir ödevdir. Gençliğin vazifesi Türk gençleri, Başınızda Atatürk olduğu halde anaları niz, babalarımız, meilletiniz ve devletiniz sizden böyle muvaffakiyetler umuyor ve tekliyor. Yurttaşlar, Büyük Şef ebedi nutkunda hür ve müs takil vatanı gençlerimize emanet ederken, “ey Türk genci, birinei vazifen Türk istik Hilini, Türk Cümhuriyetini ilelebet muha föru ve müdafan etmektir. Muhtaç oldu- ğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur, diyor. Size verilen bu kiymetli ve büyük me- suliyetli ödevi şerefle yapacağınıza Bepi- mizin iması vardır, Bu İmanla Ulu Önder Atatürk ve Baş vekil B. Celâl Bayar adlarına 19 Mayıs gününü hepinize kutlıyarak bugün bü - tün yurdumuzun her bucağında yapıla » cak töreni açar, Türk milletini ve sayın misafirlerimizi sonsuz sevgi ve saygılarla selâmlarım. Şiddetli ve sürekli alkışlarla biten bu nutuktan sonra mektepli bir Ba- yan tarafından heyecanla söylenen nutuk bütün gençleri coşturdu. Bin- lerce halkın alkış tufanı altında, bir aralık, nutku tamamile dinlemek mümkün olamamıştır. Bundan sonra gençlerin and içme merasimi yapıl- mıştır. Bütün gençler Atatürk inkı- lâbı için canlarını vermeğe âmade ol duklarını, Atatürkün arkasından yü- rümeyi bir borç ve vazife bildiklerini bir ağızdan bağırarak söylediler. İn- kılâp uğurunda kanlarını akıtacakla- rına, şeref ve namusları üzerine söz verdiler. And içmeden sonra, ler hep bir ağızdan Atatürkün 19 Ma yıs günü Samsuna çıktıktan sonra, do gan güneşin altın yaldızlarından al- dıkları ilhamla söyledikleri: Güneş ufuktan”şimdi doğar Yürüyelim arkadaşlar... z Yürüyüş marşını şevk ve heyecan- la söylediler. Bundan sonra Ankara- nın mektepli kızları muntazam bir yürüyüş ile sahaya girdiler. Yeşil çi- 2e verilmektedir. çınladı. Büyük Şef enerjik tavırları; mütebessim çehrelerile tribünün bal konuna yaklaşarak, sevimli yüzlerini halka gösterdiler. Alkışlar devâm «- diyordu. Atatürk, kıymetli misafiri- imiz Yugoslav Harbiye Nazırı General İMariç'in elini sıkarak iltifat ettiler. Yanındaki zevatı selâmladılar, Sağ ,taraflarına dost Yugoslav Harbiye İNazırı kıymetli misafirimiz General Mariçi ve hususi kalem müdürünü, krü Kaya ile diğer vekillerimizi al dılar. Büyük Önderin sol tarafların- da da Bay Celâl Bayar, Dr. Aras, Mü dafaai Milliye Vekili bulunuyordu. Hareket yapmakta olan kızlarımızın, Atatürkün teşrifi ile artan neşesi, YÜZ Hareketlef çok gü- yurdu, Biraz Sur: m, KT larımız sahayı terkettiler. Yerlerini erkek talebe aldı. Erkek talebenin hareketi de çok beğenildi. Muallim- leri Mahmudun kumandasile yarım saat kadar süren bu hareketler alkış larla bitti. Tam bu sırada tayyare fi- lolarımız stadyom üzerinde uçarak Atatürkü ve halkı selâmladılar. Harbiyeliler sahada Bundan sonra, Ankara Harbiye O- kulu yüzbaşılarının komutası altın- da sahaya girdiler. Harbiyeliler, ha- reket yapmıya başladıkları zaman, koca sahada, kumanda düdüğünden başka hiç bir ses duyulmuyordu. Her Terakki lise ve orta okulları, bunu ta kiben de Cağuloğlu, Cibali, Darüşşe- faka, Davutpaşa, Eyüp, Fatih, Galata saray, Gelenbevi, İstanbul, Kasımpa- şa, Kumkapı, Pertevniyal, Şişli Te- rakki; Vefa;“Yüca Ülkü lise ve Orta mektepleri geçmiştir. Bunları da spor klüpleri takip etmiştir. Resmi geçitten sonra kızlarımızın beden hareketleri başladı. Kızların çok muvaffak idman gösterilerinden Sonra sıra erkeklere geldi. Erkekle. rin jimnastik hareketleri de munta- xam ve güzel oldu. Ve çok alkışlan- dı, Gençlerimiz bundan sonra yürü- yüş sırasile stadyumdan ayrıldılar ve döğruca Taksime Zafer âbi- desine felenk kı ir dik Fenerbahçe ve Şeref o stadlarında yapılan jimnastik şenlikleri de çok parlak olmuştur. Fenerbahçe s#tadıri- de jimnastik şenliklerinden sönra gü reş ve futbol müsabakaları da yapı)- dı. Deniz Gedikli Erbaş okulunda da büyük şenlikler yapılmış ve genç de nizcilerimiz büyük muvaffakıyet gös termişlerdir. Şeref stadındaki şenliklere, Beşik- taş, Beykoz, Okullar “Güneşi, Emir- gün, Gazi Osman Paşa, orta mektep- i enerbahçe ve Şeret stadlarında i ların portresini şöyle tespit edi- yordu: Çukura kaymış gözler, ay- rık kaşlar, zayıf bir vücut. Mükâleme hararetlenince Cla- risse hala, oturduğu koltukta döğ- rularak: —— Bazan haberiniz olmadan bir felâkete sebep olabilirsiniz! dedi 'Bu söz Üzerine bütün davetliler halanın etrafını aldılar. Clarisse hala ufak tefek yuvar- lak, dinç bir ihtiyardı. Gençliğin- de ons güzel denemezdi. Hayatı dümdüz ve macerasız geçmişti. Ye- di çocuk anası olmuş ve kocasi bir saniye bile yanından ayrılma- mıştı. Altmış yaşını geçince koca- $ı ölmüştü. Şimdi oturdukları şa- yalnız 1875 yılında balayı rümişlar ve ondan sonra başka ye- re, bir adım atmamışlardı. ““Clarisse hala siyah yelpazesile ötürduğu koltuğun kenarına vu- rarak söze başladı: — On üç yaşına girdiğim za - man annem babam beni Saint - Sang pansiyonuna yollamağa ka- tar verdiler. Pansiyon Tülle'dey-, di. Oraya kadar olan seyahat bir at sırtında katedildi.. Biliyorsu- nuz ya o vakit taşrada yollar yok- tu. Bavulumu dâ bir öküz arabâ- lerile Kandilli Kız, Kabataş, İnönü, İşık, Hayriye, Boğaziçi liseleri, Sek çuk kız ve Beşiktaş sanat mektebi ta kes dikkat kesilmiş, takdirle genç Harbiyelileri seyrediyordu. Sanki, bü tün söyireiler benliklerini unutmuş- İardı, Harbiyelilerimizin güzel hare- ketleri, kiymetli misafirlerimizin de nazarı dikkatini celbetti. Takdirleri- ni izhar ettiler, Hareketlerin sonla- rına doğru, Harbiyelilerin Atatürk selâmını ifa ederken, el hareketlerile yaptıkları selâm, fevkalâde alkışlan- . Harbiyeliler, Maraton kulesinin altından geçerlerken, kulenin balko- pundâ bulunan büyük üniformalı sü baylarımızın alkışları, asker gençle- Tin muvaffakıyetini bir daha ilân edi yordu. Bundan sonra, sahaya Siyasal Bilgiler Okulu tslebesi geldi. Genç mekteplilerin beden terbiyesile çok alâkalı oldukları hatâsız yaptıkları hareketlerden belli idi. Ayni intizam la devam eden bu hareketler de şid- detle alkışlandı. Bir taraftan bando milli parçalar çalıyor, halk coşkun hareketlerile * “Yaşasın Atatürk” avazesile Büyük 'Kurtarıcıyi selâmlıyordu. Şenlikler bitmişti. Büyük Atamız Yugoslav mi safirin elini sıkarak veda ettiler. Tri bünden ayrılırken, halkın çoşkun te zahürleri arasında otomobile bindi- ler. Yollarda alkış tufanı devam edi- lebeleri İştirak etmiştir, Fenerbahçe stadındaki şenliklere de Karşı yaka- daki bütün mektepler iştirak etmiş- lerdir. Öğleden sonraki tezahürat Türk Spor Kurumu tarafından öğ- leden sonra 15 te Taksim stadyomun da birçok oyunlar ve müsabakalar ter tip edilmiştir. Kazananlara mükâfat. lar dağılmıştır. : Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketinden : Şirketimizin 30 mart 1936 tarihin- de fevkalâde olarak toplanan hisse- darlar umumi beyetince dahili ni - zamnamemizin altıncı maddesi hük - müne tevfikan sermayenin ikinci ru- bunun hissedarlardan tahsiline ka - Ttihaz olunan bu karara tevfikan sayın hissedarlarımızın sahip bulun dukları beher hisse senedi . için ö - denmemiş sermayeden ikinci rubu- nun mukabili olan beş lirayı işbu i lân tarihinden itibaren 30 haziran 1938 tarihine kadar Ankarada Tür - kiye Iş ve Ziraat Bankaları merkez müdürlüklerine ve yahut Istanbulda yordu, Atamız hef tarafa tebessümle mukabele ediyorlar ve başlarile -se- lâmlar gönderiyorlardı. Gençliğin Dahiliye Vekilinden dilekleri Binlerce imza ile Dahiliye Vekili ve C. H. Partisi Genel Sekreteri B. Şükrü Kayaya stadyomda aşağıdaki üzerinde sıralanarak jimnastik takrir verilmiştir: Size bırakılan ba kiymetli ulusal ema- i beğ, ar dece EK Apa Male esir Sey Bay Şükrü Kaya, Dahiliye Ainize, hattâ büyülterek sükselteceğinize başımızda ulu ve ulusal Önderimiz olduğu lerini beklediler. Biraz sonra, Bayan Nerimenin verdiği kumanda ile baş- Vekili ve C, H.'P. Genel Sekreteri. Yen! postahane < karşısında Büyük Kınacıyan hanındaki şirketimizin muamelât merkezine ödemeleri, ak - si takdirde ödemeyenlerin sahip bu- lundukları hisse #enetlerinin, şir - ketimiz dahili nizamnamesinin 10 un cu maddesi hükümleri dahilinde bor sada sattırılmak suretile mezkür ikinci rubu sermayenin İstifa ve satış bedeli noksan olduğu takdirde aradaki farkın hisse senedi sahiple - rinden ayrıca talep olunacağı ilân Ulu Önder Atatürkün Türk va- olunur. sının üstüne koydular. Bu seyahat bizim için pek uzundu. Halbuki mesafe on mil kadar bir şeydi. - Zavallı annem babam ancak ta- tillerd ebeni görüyorlardı, Fakat fırsat buldukça mektebe bana tat- lılar, kurabiyeler, reçeller gönder- mekten geri durmuyorlardı. Büyük panayırdan da istifade e- derler ve bizmetçilerle, köylüler» le bana yine öte beri yollarlardı. Saint - Loup panayırındaydı. Mektebe gireli iki sene olmuştu. O yıl Lebreux baba panayıra üç öküz getirecekti. Benim için de o- pa bir kavanoz reçel vermişlerdi. Lebreux şatoda hemen her işi görürdü. Biraz kapıcılık, biraz 0- dunculuk, biraz bekçilik ilâh... fa- kat en mühim işler de ona hava- le edilirdi. Çocukluğunda çöbandı. Lebreux bir mantar gibi yerden bitme kimsesiz bi radamdı. Soyadı filân yoktu. Başrahibenin isim gününde verile cek olan müsamereye hazırlanı- yorduk. Ben başıma kartondan. bo- yanmış bir taç ta takmıştım. Herkes salonda hazırlıkla meş- guldü. Bir köşede piyano çalıyor kimisi dansediyordu. Çılgıncasına eğlenmekteydik. İnsan bu yaşta Şıklanmak heve- sine düşer değil mi? Kral rolünü yapacak olan bendim. Azametle bekleme salonuna gir- dim. Burası aynalarla ve koltük- larla döşenmiş bir yerdi. Kimse yoktu. Anlaşılan zavallı Lebreux'- yü kıyafetine bakarak onu dış sa- Tona almışlardı. Büyük bir tavır takınarak eli- mi Lebreux'ye uzattım. Beni gö- rünce adamcağızın ağzı açıldı. E- Jimi tutarak kekeledi: — Oh! Küçük Hanım!.. EAEEEMALASAA TOMAS DEAA ERA EANAAANS ARANAN 20-5 -1938 Clarisse Hala.. "“ Andre Therive ,,den Çeviren: Faik BERCMEN- 4 SARARAN Madalyalarla dolu kocaman şap- kasını çıkârip beni selâmladı. Ona ilâhi söyledim. Lebreux kâvano- zu yere bıraktı ve bonjour diyerek Şaşkın şaşkın uzaklaştı. Şatoya döndüğü vakit aşçıya: — Aman demiş, manastır pren- seslerle dolu. Hepsi acayip giyin mişler ve başlarına altın birer taç koymuşlar, demiş. Kocaman par- Jak bir salon gördüm. Orası her - halde bizim dünyamizdan ayrı bir yer olmalı.. Zavallinin kafasına benim haya- Bim dolmuştu. Cennete girmiş bir adam gibiydi sanki. T atilde şatoya döndüğüm 2- man Lebreux'yü ; benden kaçıyor gördüm. Karşılaştığımız zaman büyük bir adamın önün deymiş gibi kekeliyor ve beni 8e- lâmliyarak uzaklaşıyordu. Oysa, ki ben mektep:elbisesi içinde gezi- yordum... “ Müthiş bir hürmet gösteriyordu. Karşımda eğiliyor, bükülüyordu. Ben de bündan itifade ederek 0- Balık oltalarını ç temizlettiriyör; yem doldurtuyordüm. Sonra bir a- Hacıni tepesinde bir yuva görsem gözlerimi o oraya: çevirdim. O zaman Lebreux ihtiyar hülile he- men ağaca tırmanmağa ve bana İs- tediğimi getirmeğe çalışırdı. Teşrinde tekrar pansiyona dön- müştüm. O sene On altı yaşıma girdiğim için şatodan beni nişan- ladıkları' haberi geldi. O zaman- lar, ebeveynimiz bize kimi müna- sip görürlerse onu kabul etmeğe mecburduk. Nişanlım: beni mektebe ziyare- te geldiği zaman onu diğer insan- lar, erkeler gibi he güzel ne de çirkin buldum. Yine tatil oldu. Nişanlımla do- Jaşırken bazan karşımıza Lebrcux çıkar fakat birdenbire kaybolurdu. Onun bir ağacın ârkasmna sakla- nıp bizi seyrettiğinden şüpbele- nirdim. Bazar da burun buruna gelince bizi selâmlıyarak geçerdi. Hattâ bir gün nişanlım: — Sizin adamlarınız ne tuhaf demişti. Insana benzer bir yerleri yok.. D üğün hazırlıklarına başlan- mıştı, Nişanlım bana gü- zel bir araba hediye etmişti. Ay- ni zamanda bana nasıl sürülece- gini öğretiyordu. Bir akşam bü- yük bir gezintiye çıktık. Dönüşte arabayı ben koşturdum. Nişanlım * sigara içiyordu. Arabaysa yıldırım süratile ilerliyordu. Şatoya az bir mesafe kalmıştı. Tam bu sırada karanlığın için- den bir cismin ortaya çıktığını ve tekerlekler arasına düştüğünü gördük... Hemen atları durdurdum. Heye- candan bayılacaktım.. Indik.. Bu zavallı Lebreux'ydü. Kendi- ni benim uğruma çiğnetmiş kur- ban etmişti, Ertesi sabgh öldü. Fakat son dakikasına kadar ağzın- dan sadece şu cümle çıktı: — Oh! Küçük Hanım!.. Gülümsüyordu. Gururla mı yok” sa foragatle mi, yahut başka bir hisle mi gülüyordu? Burasını kes” tirememistim. Zâten erkekler böy” ledir; küçük te büyük te olsalar. kendilerini hatırlatmak için mut laka bir şey bulurlar,