—— 11.5.1038 TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, har“ #eyde temiz, dürüst, samimi olmak, Karlin © gazetesi U olmıya çalışmaktır. — ABONE BEDELİ Türkiye Eznebi 1406 Ke, 1 Sene 200 Kr, 10 Ke GAy 100 Kr, “00 Kr, Say sow Kr, 100 Kr Vay s0 Er, Milletlerarası posta ittihadına dahilol- wyan memleketler için 30, 16, 9, 3.5 ira dir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- tirrek 25 kuruştur. Cevap için mektup Yara 10 kurtşluk pul ilâvesi Wzrmdir. | Gonn MESELELERİ İstanbulu Tanımak Fırsat ve İmkânı Tarihin yarattığı hazinelerin orta- ında yaşıyoruz. Fakat bunların mâ- Basını ve kıymetini tanıyanlarımız, Kezip, görenlerimiz, zevkine varanla- Tunız utanılacak kadar azdır. Geçen gün birkaç cenebi ziyaretçi ile karşılaştık. Bir, iki gün içinde İs- tanbulun her köşesini gezmişlerdi. Yanlarındaki Türklerden bazı sualler sordular. Cevap verebilen kimse çıkmadı. Bunun üzerine seyyahlar birer birer herkesten sordular. Fi- İân yere gittiniz mi, filân yeri gör- dünüz mü? Cevapların çoğu menfi çıktı. İstanbulda doğmuş münevver arasında Ayasofyayı görmi- Yen, Yedikule zindanına ve Kariye <amline uğramıyan, Rüstempaşa ca- Miinin yerini bilmiyen, 'Türk ve İs- Yâm eserleri müzesini tanımıyan in- #anlar bulunduğu anlaşıldı. Birkaç gündenberi bu mesele zih- nimizi kurcalıyordu. Bir hayır sahibi daire çıksa da İstanbulun güzel tari- hi eserlerini tanıyan ihtisas sahiple- rini önümüze katsa, bize bu eserleri gezdirse, tanıtsa diyorduk. Bu mevzu üzerine bir yazı yazmak ihtiyacını du Yuyorduk. Bir de Türkiye Otomobil ve Tu- ring Klübünün bir ilânını aldık. Klü; böyle bir teşebbils hazırladığını amergis gözle davet ediyordu. ece uklımızdan geçen büyük arzu! kendi kendine yerine gelmiş oldu. Türkiye Otomobil ve Turing klü- , elindeki dar vasıta ve imkânlara Tâğmen hayırlı işler yapmış ve tu- tizm fikrini Türkiyede ileri götürmi- Ye çalışmış bir müessesedir. Yeni açtığı çığır çok güzeldir. Ge- Zinti ve konferans serisinin programı iki aylık devreler için tertip edilir ve gazeteler bunu iyice ilân etmeyi İş “dinirse rağbetin eksik olmıyacağını ümit ederiz. Güzel eserleri tek başımıza gidip görmemiz kâfi değildir. Bunların ta- tihini bilenler, dilini anlıyanlar, gü- #elliklerinin sevgi ve şevkini duyan- lar gözlerimizi açacak, görme kudre- timizi uyandıracak olurlarsa istifa 'demiz elbette büyük olur. Türkiye Otomobil ve Turing klü- bu konferansları umduğumuz gibi İstifadeli bir şekilde hazırlıyacak o- lursa İstanbulu tanımak ve tarihimi- ?in mânasını canlı eserlerin yardımi- 16 görmek ve öğrenmek için büyük bir fırsat ve imkândan istifade ötme- Mek cidden yazık olur. BARTINDA: Uç Karlı Bir Adam Oldürü'dü Bartın, (TAN) — Kocarels köyün- de Kagıl oğlu 50 yaşında Recebin de- deşik edilmiş vücudü bir tarla İ- sinde bulunmuştur. Recebin, üç karısı olduğu için bu ci Mayette kadın parmağı bulunduğu Zannolunuyor. Recebin üçüncü eşi 0- rm Zey-sbin Aşıkı olduğu tahmin e- ilen Mahittin zan altına alınmıştır. aglirin İki Köylü Boğuldu Erzincin, (TAN) — Sansa boğazın- da Firat üzerine kurulan köprüden Beçmekte olan Plümerin Yurbaşı kö- Nehmet oğlu Ali ve Çuli mez TüstındarYusuf oğlu Hidir muvazene i kaybetmişler ve Fırata düşmüş ir. Her ikisinin de cesetleri bulu- ihver kelimesi, son zar manlarda yeni bir dip- lomatik mâna aldı. Ve aşağı yukarı antant kelimesinin ye- rini tuttu, Mânası, milletler arasında dostça anlaşarak bi- ribirinin siyaset ve emellerine yardım etmektir. Bugün Avru pada iki mihvör yardır. Biri mihver de faaliyet göstermek- tedir. öndrada yapılan müzakere- ler İngiltere - Fransa an, laşmasını âdeta resmi bir ittifaka çevirdi. Romadaki konuşmalar da Roma - Berlin dostluğunu takviye- yi istihdaf etmektedir. Avrupanın bu dört hükümet merkezinde de Çekoslovakya me- selesinin konuşulduğu malümdur. Çünkü Çekoslovakya, Avfupanın en dikenli ve en tehlikeli mesele- sidir. LONDRA - PARİS: İngiltere ile Fransa ricalinin Londra konuşmalarından, çok mü- him neticeler çıkmıştır. Bunların en mühimmi, İngiltere - Fransa antantının tedefül bir ittifak ma- hiyetini almasıdır. Yeni anlaşma, eski İngiltere - Fransa Antantının mukaddemesi"sayılan Kral Yedin- ci Edvardın Paris seyahatinin 95 inci yıldönümünde vuku bulmuş- tur, 1914 yılından önce Fransa ile İngiltere dosttular, Fakat mütle- fik değildiler, O zaman da, bugün olduğu gibi, hasım bir Almanya idi. İngiltere ile Fransa erkânı harbiyeleri, müdafaa meseleleri Ü- zerinde temas ediyor ve Almanya ile müttefiklerine karşı bir harp açıldığı takdirde ne yapacakların rafın kumandası, yanyana harbet- meyi kararlaştırmış oldukları hal- de İngiltere, Fransaya sarih bir taahhütte bulunmamıştı. 1914 se- nesi Temmuzunda, Fransa hükü- meti İngilterenin bitaraf kalmasın- dan endişe ediyordu. Fakat Alman ların Belçikayı istilâları bu endi- şeyi bertaraf etti. BİRLEŞİK KUMANDA : I ngiltere ile Fransa ricali a- rasındaki son konuşmalar, Fransanın bir daha bu çeşit korku ları geçirmiyeceğini göstermekte- dir. Çünkü karada, denizde ve ha- vada Iş beraberliğinin esasları tes- bit edilmiş, hattâ gelecek harpte iki tarafın birleşik bir kumanda al müzakere ediyorlardı. Fakat iki ta | AVRUPADA KURULAN MİHVERLER : BERLİN - ROMA VE LONDRA - PARİS Avrupada MİHVER Diplomasisi Nedir? İNew - York Times'den ; BK tında harbetmeleri kararlaştırıl. miştir. İlki milletten herhangisi ta arruza uğrarsa İngiliz ve Fransız ordularını bir Fransız kumandan idare edöğek İngiliz - Fransız de- ceklerdir. Bi Fransadaki mandanlığı ancak 1918 senesinin nisanında birleştirilebilmişti. Bun- dan böyle İngiltere ile Fransa bü- tün harp malzemesini de birlikte Satın almayı düşünüyorlar. İkisi de Fransada mübimmat ve levazım depoları kuracaklar ve harp çıktı- ğı zaman bunlardan İstifade ede- cekler. İngilterenin açtığı kredi- ler, Fransanın Çekoslovakya, Ro- manya, Macaristan ve Yugoslav- yadan bu maddeleri bol bol satın harp sırasında bütün orduların ku- almasına saik olacaktır. Halbuki malüm olduğu üzere Almanya da bu memleketlerden erzak almak ve buralarda iktısadi nüfuz sahi- bi olmak fikrindedir. ühyadan Yana a güçlük” ler beklemektedirler. Fakat, bu- nunla beraber Fransa, son tedafül anlaşmayı ancak birtakım müsaa- dekârlıklar bahasına elde edebil- miştir. Fransa büyük harbi takip e den senelerde, Avrupa diplomasisi- ne hâkim en mühim kuvvet oldu- ğu halde son haftalar içinde şu me Seleler üzerinde İngilterenin nok- İai nazarını kabul etmiştir: 1 — İngiltere, İtalya ile arasın- daki ihtilâfları hallettikten sonra Pransayı da Roma ile anlaşmaya teşvik etmiş ve Fransanın da Ha- beş ilhakını tanımasını istemiştir. 2 — Fransada İspanya harbine karşı tutulacak hattı hareket üze rinde ihtilâf vardı. Fransa halk cephesinin sempatisi İspanya cüm huriyeti ile beraber olduğu için 0- nun Barselona hükümetine yar- dımda bulunduğu sanılıyordu. İn- giltere ise İspanya dahili barbinin azami süratle bitmesine taraftar- dır. Fransa da İngilterenin bu nok al nazarını kabul etmiştir. 3 — Çekoslovakya, Fransanın müttefikidir ve dahil ile hariçten tehditler karşısındadır. Fransızlar, bir taarruza uğradığı takdirde Çek oslovakyaya yardımda bulunacak larını vadetmişler, fakat İngiltere sarih bir taahhütte bulunmak İs- tememişti. Son Londra mülâkatın- da Fransızlar Çeköslovakyaya ik- tısad! yardım lüzumu üzerinde 15- rar etmişler ve İngilizler de Fran sanın Çekoslovakya ile alış veriş etmesi için kredi açmayı kabul et mişlerdir. Fransa Çekoslovakyaya yardım dan geri kalmıyacaksa da İngilte- re de ihtilâfların sulhan tesviye- si için diplomatik (teşbbüslerde bulunacak ve Varşova ile Ber - linin Prag ile teşriki mesai etme- lerini temine çalışacakardır. Nitekim bu yoldaki teşebbüsler başlamış bulunuyor. Londra, mülâkatı, Roma - Berlin mihverine karşı; İngiltere ile Fran sanın yalnız iyi komşu değil, üste lik müttefik olduklarını ve biribiri için dövüşmeye hazır bulundukla rını hissettiren bir ihtar mahiye- tinde idi. ROMA - BERLİN : ir ay önce Berlini ziyaret eden Sinyor Mussolini bu defa Her Hitlerin Romayı ziyare- ti ile karşılaştı ve bu ziyaretler Roma - Berlin mihverinin bir ha- kikat olarak yaşadığının en kati delili sayıldı. Fakat mihverin dai- mi olup olmadığını ancak tecrübe isbat edecektir. Geçen martta bu mihver mühim bir işptihan ile kar şılaştı. O zaman, Alman âskerle- Tİ Avusturyaya yürümüş ve bu memleketi baştan başaişgal etmiş- 4, Halbuki Avusturyanın istiklâli, İtalyan siyasetinin. en belli başlı mın İşgali Sirasında Alman asker. leri Brenner geçidinde göründü- ler, Ve İtalya bu hâdiseyi protes- to ile karşılamadı. Bilâkis Musso- İini ile Hitler tebrik telgrafları mü badele etmişler ve neticede mih- verin sağlamlığı tebarüz ettirilmiş ti. Roma - Berlin mihvert, daha son ra bir imtihan daha geçirdi. Bu İmtihan İngiltere - İtalya anlaşma- sının İmzalanması ve Fransa - İ- talya müzakerelerinin açılması (- di. Bununla berâber mihverin hiç GÖNÜL İŞLERİ NASIL MESUT OLMALI? ını gelin duvağiyle dama- dının kolunda gören her anbe baba: . — İnşallah her zaman böyle me sut olurlar, Temennisinde bulunur. Yanla- rında bulunan teyze de ilâve eder: — Biribirlerini severek evleni- yorlar. Niye mesut olmasınlar, Mesut olmak... Bütün insanların hayatlarında emelle, hırsla, koş” tuklari en büyük hedeftir, Herkes, sevişen bu iki genci biribirinin ko- unda gördüğü zaman saadetten bahseder, elmas kutusuna tıpatıp yatan bir elmas gibi, saadetin de bu zarfın içine tam olarak gire- ceğini ümit ederler, Fakat ilk günlerin iştiyakı, hex diyeler, eğlenceler içinde birkaç ay şüphesiz ki mesutturlar, Fakat günlük hayatın müşkülleri başla” dığı zaman biraz şaşalarlar. Hele para darlığı, beklenmiyen birçok hâdiseler yuvanın kapısını çal zaman kalplerini bir burgu yeme- ğe başlar.. Ne yapmalı7Bu müşkülle re nasil karşı koymalı... Küçük şi- kâyetlerle haşlıyan hoşnutsuzluk- lar, yavaş yavaş münaraalara da- Yanır. Nihayet bir gün: — Biribirimizi artık sevmiyo- ruz. Mesut değiliz. Teranesi başlar. Saadet, yuvanın ayrılamıyan bir unsuru ise bunun gökten düşmesini beklemek beyhudedir. Mesut ol- manın çarelerini aramak lâzım, Genç kadın veya erkek kendi ken dine düşünürler, mesut olmadığı- mız bu yuvaya devam etmenin ne mânası var. Çocuk dünyaya getir meden bu işe nihayet vermeli. Fa- kat yeni kurulan evde, yine hu meseleler çıkmıyacak mı?, Müşkül leri çıkaran hayattır. Hayattan kaçmak mümkün müdür?. Hele bir iki tane çocuk ta varsa, bu evi bozup bu çocukları bedbahtiye sev ketmek, saadeti arayan ana baba- nın hakkı mıdır? Saadet hazır bir elbise değildir. İstediğiniz dükkândan satın ala- mazsınız. Hiç kimse onu uzun mü cadeleler yapmadıkça elde ede mez. Bir âlimin senelerce kendi- sini lâboratuvarına kapayıp keş. fetmek için uğraştığı şey, kutüp- ları keşfetmek için buzlar içinde seyahat eden kâşif, yalnız bulduk- ları zaman değil, aradıkları zaman da mesutturlar, İzdivaç ta bir saadet araştırma. sıdır. Mesut olmak, bedbaht ol mak sizin kabiliyetlerinize bağlı dır. Biraz fedakârlıkla, biraz mü- €adele ile nihayet onu elde edebi lirsiniz, Mücadele dahi bir saadet tir. Kadının veya erkeğin kusurları (tahammül edilemiyecek hale var- mamak şartile) birihirlerini tashih için bir mücadele zeminidir. Haya- tın müşkülleri biraz daha fazla gay ret sarfederek, seneden seneye ye nilebilir. Hele on beş sene, yirmi sene beraber yaşadıktan, mücade- leleri beraber yaptıktan sonra sa- adet muhakkaktır. Tecrübe gör- müş bir adam, artık saadetin gök- ten düşmesini heklemez, bayatın ufak tefek milişküllerine aldır. maz beraber mücadelenin verdi- ği zevkle mesut olur. Hayat budur. İzdivaç budur. Mutlak saadet yoktur. Bu hayat yolculuğumuzda birçok vazifeleri miz vardır. İzdivacın ilk günlerin deki aşk, eğlenceler muvakkattir. Bundan sonra nilede aranacak sa- adet bu vazifeleri müşterek yap- mak, müşküllere müşterek göğüs £ermektir. Böyle bir mücadele ar kadaşlarının her müşkül karşısın. da mesut olmaları icap eder. Eğer yalnız kendi sandetimizi düşüntür. sek, birçoklarını, başta olarak ço- cuklarımızı bedbaht ederiz. Hakiki sandet gökten düşmez, onun esba- bi hazırlanır, ve mücadeleden me sut olmak lâzım, Gönül Doktoru GÖPÜSLER Hava Şehitleri 7? -*. Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel 15 mayıs günü, hava şehitlerini anmak için, sayılı ihtifal günleri a- rasına girdi. Hava şehitlerini bu ve- sile ile millete hatırlatmak, gökle- tin, bulutların arasında kanat çırpa- rak bir yol, yalnız hava yolu değil, memleket için varlık yolu arıyan tay yarecilerin ve şehitlerin isimlerini hürmetle anmak bir vazifedir. Şehit tayyarecinir ölümündeki va- sıfları ararsak, bunu yalnız vatan. perverlik ve meslek aşkile izah ede- meyiz. Şehit tayyarecinin bu göklere yükseliş ve inişinde vatan ve meslek aşkı gibi, terakki ve tekâmüle bhiz- met aşkı da vardır. Tayyarelerin bugün şüphesiz harp te büyük rolleri vardır. İnsan zekâ- sı karaları, denizleri hükmü altına al- dıktan sonra, dövüş için göklerde de saltanat kurdu. Tayyare hücumuna karşı, hava müdafaası, vatan müda- İ faasınm en esaslı bir sahasıdır. Teknik vasıtaların bolluğu itibari- le büyük Avrupa devletlerinin karşi- sında ikinci safta kalan bir milletin, Fethi - Sadık gününden başlıyarak, göklerde kanat çırpan yavru bir kuş gibi bulutların arasına girmesi, hava boşlukları içinde, havadan — gelecek taarruzlara karşı milli müdafaa yol larını araması, ve bu uğurda canını feda etmesi, şehit tayyarecinin, va- tanperverlik vasfıdır. Zamanına göre en tehlikeli tecrü- belere, araştırma, deneme iştiyakile, atılan, motörlerin kulaklarında uğul- dıyan gürültüsü içinde sislerle, sim- siyah bulutların içinde fırtmalarla çarpışan, küçük teknesile göklerde uçan, bazan yanan, tayyarecinin bu aşkı da meslek aşkıdır. Fakat bundan başka, tayyare ve tayyarecinin havalara hâkim olmak istemesi (bizde taarruz için değil) yalnız harbe karşı bir müdafaa için de değil, ayni zamanda terakki ve te- kâmüle ayak uydurmak içindir. Tayyare bugünün en kuvvetli tica- eke aya indiyei sü. rat rekotündan töğrak ve dehiz vası- talarını gölgede bırakan bir sürat ej- deridir. Tayyarecinin göklerde ara- dığı yol, işte bu medeniyet ve tekâ- mül yoludur. Tayyare bir harp vası- tası olmaktan ziyade sulh içinde ya- şıyanlara hayatın kolaylıklarını, baş ka medeniyetlerin eserlerini getirme yi istihdaf eden bir vasıtadır. Bu &- Zurda canını feda eden şehitlerin va- tanperverlik ve meslek aşkı yanında terakki ve tekâmüle hizmet aşkları. nın da büyük bir kıymeti vardır. —— bir tahavvül geçirmediği temin ©- lundu. Fakat bazı Almanlar, İtal yanın 1915 te Alman müttefiki ol duğu halde Almanya aleyhinde har bettiğini unutmamak lehindedir. Bununla beraber mihverin yeni bir imtihan geçirip geçirmiyeceği benüz belli değildir. Bunu ancak Çekoslovakya meselesinin alacağı şekil gösterecektir. IMTİHAN SAHNESİ ; Çekoslovakya bugünkü varlığını yalnız. Versay muahedesine borç- Tu değildir. Çünkü onun tarihi bir an'anesi vardır ve 1918 de kazanı- lan İstiklâl bu an'aneyi yeniden ya şatmıştır. Almanyada bu talepler, son bir ihtar sayıldı ve bunun bir plebi- sit mukaddemesi olduğu ileri sü- rüldü. Plebisitte Südetlerin Çekos lovakya dahilinde kalmak mı yok $a Almanyaya mı katışmak istedik leri sorulacaktı. Bugün bütün Av- rupa milletlerinin biribirine sordu ğu sual, Çekoslovakyaya karşı bir hareket vuku bulduğu takdirde Fransanın ne yapacağıdır?, Acaba Fransa, Çeklere müzaheret edecek mi? Prag ile Paris arasında ittifak hükümleri fasliyete geçecek ve bu yüzden İngiltere yeni bir dünya harbine sürüklenecek mi? Bu tak- dirde Roma - Berlin mihveri me. #anetini muhafsza edecek mi? Bütün Avrupa diplomasisinin i- çinden çıkamadığı meseleler lardır. ir