——— 9.5.1938 IT AN Gündelik Gazete — TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her- #eyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin © gazetesi (o olmıya — çalışmaktır. pip ABONE BEDELİ Türküye Ecnebi M00 Er, 1 Sene 200 Kr, 750 Kr, 6 Ay 100 Kr, 400 Kr, SAF Sağ, kir, 150 Kr, 1 Az ge. Er, Mülletletarası posta ittihadına dahil oi- Muyatı memleketler için 30, 18, 9, 3.5 ra dır. Abone bedeli peşindir:. Adres değiş- rmek 25 kuruştur, Cevap Için mektup Yara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. GUNUN MESELELERİ Gayrimübadillerin Derdine Derman Gün geçmiyor ki, bağrı yanık bir gayri mübadilden bir mektup almı- yalım. Bize diyorlar ki: “Bizim der- dimizden birkaç defa bahsettiniz, Yü reğimize su serptiniz. Aman, bu bah- | si tazeleyin. Hükümetin iyi niyetle-| rine ve bize verdiği sözlere itimadı- mız vardır. Fakat hükümetin türlü türlü işleri vardır. Bunlar arasında bizim işimiz unutulur, geriye kalır. Halbuki sayısı on bine varan gayri mübadillerin © bekliyecek dermanı yoktur.,, Maliye Vekilimiz, bütçe hazırlık- larının en hâd dekikasındadır. Buna rağmen bu mesele üzerine dikkat ve alâkasını celbetmekten geri durama- yaz. Maliye, gazetelere umumi hayatı- mızın yardımcı ve faydalı bir çarkı gözü ile baktığını daima isbat etmiş ve gazetelerin umumi menfaat endi- şesile yazdığı yazılara karşı hassasi- yet ve alâkasını esirgememiştir. Ne zaman maliye hakkında bir yazı yaz- mişsak ve bunda izaha muhtaç bir nokta görülmüşse Maliye Vekâletin- den iki gün içinde bir izah mektubu aldık. Bu mühim meselede de mali- yenin ayni o alâkayı görtereceğine e liyen bir maliye,“ vatandaşların en haklı menfaatlerine karşı göz yu mar, kendi hesabına ne koparırsa kâr sayardı. Bugünkü maliyemiz, varlı- A vrupa siyasetinin haşir ve neşir olduğu bir merkez varsa, Belçika paytahtı Brüksel şehridir. Ben de bu yazıyı buradan yazıyorum, Dün Brükselde, Almanya Şefi Hit- lerin bomba ve kurşun işlemez bir tren içinde Sinyor Musso- liniyi görmek üzere yola çık- tığı haberi yayıldı. Ve bu mü- masebetle birçok dedikodular öldü. Ziyarelu sebepleri üze- rinde ğındaki hikmetin, millete ve valan- daşlara faydalı olmak ve fertlerin haklarına saygı göstermek şeklinde olduğunu tamamile kavramıştır. Gayri. mübadiller bu devirde ihma le uğrıyan yegâne vatandaş zümresi- dir. Hükümet kendilerine: “Yunanis- tanda bıraktığınız mallarla sizin adı- niza ben meşgul olacağım, Karşılı nı ben temin edeceğim.,, demiştir. Yapılan hesaplar doğru çıkmamış- tır. Gayri mübadillerin Rumelide bı- raktıkları hak ve menfaatlerin ancak mahdut bir kısmını istihkak diye ta- nımak ve kendilerine vesika vermek mümkün olmuştur. Bir defa bu istih- kak vesikası ve bunun bir kısmı için bonolar verildikten sonra hükümet, maddi ve mânevi bir mesuliyet Kabul etmiş demektir. Bonoların düşkün vaziyeti, olan biten bir hâdise diye kabul edilerek kıymetleri ancak vasati piyusa kıy- meti diye karşılansa bile gerek bu kıymet ve gerek geriye kalan istih- kak hakkında esaslı tedbirlere ihti- Yaç vardır. Gayri mübadiller, senelerdenberi bu tedbirlere ümit bağlıyarak sürün müşlerdir. Birçokları bugün, yarın diye iş tutmamış, başka bir geçinme imkânı da arayamamışlardır. Geçen günler, haklarını tatmin etmek im- yeni bir şey ilâve edecek değildir. Ne yapmak mümkünse hü- buna bir an evvel karar ver Mesi ve yapması, derin üzüntülere hihayet verir ve gayri mübadillere Yaziyetlerini görüp anlamak, o- Da göre hayata uymak imkünıni ha- zarlar, KIBRISTA ; ——— İane Toplanıyor Lefkoşa, (TAN) — Orta Anadolu Zelzele felâketi, Adamızın Türk hal. kı arasında büyük bir teessür uyandır Miştır. Türkçe (Söz) gazetesi, Türk halkı, maddi yardıma davet etmek- Brükselin siyasi hâdiseleri bu kadar ehemmiyetle karşılamasın - daki sebep, etrafında bir çok mü- harebelerin o vuku bulması ve | Brüksel halkının, bilhassa diplo- gürdan şayiaları koklamak kabili- yetini edinmiş olmalarıdır, Onun İ- çin Hitler « Mussolini mülâkatı, burada çok geniş ölçüde tahmin- ler, izahlar ve şaylalara yol açtı. urada deniliyor ki, bu son mülâkst, sevgi mülâkatı değildir. Gerçi, İtalya azami ihti- şam ile süslendi, bezendi. ve “E- bedi şehir..in yüzü bir geline ben- szedi. Fakat bu değişiklik Roma si- yaselinin asıl vakalarını hiçbir veçhile değiştiremez. Her Hitler, İtalyaya sevgi mektupları gönde- rerek ebedi dostluklar vadetmek- tedir. Fakat aldığı cevapların da- ha ameli mahiyette olduğu anlaşı- iyor. Haritaya bir göz gezdiriniz. Çün kü bu göz gezdirme size Hitler — Müssolini mülâkatının o içyüzünü göstermiye yardım eder. Evvelâ Avusturyaya bakınız. O- nun Almanyanın arkasına ve İtal- yanın tepesine takılı olduğunu gö- rürsünüz, Acaba Avusturya, pişmiş bir ar- mut gibi Almanyanın ağzına niçin düştü? Irk birliği yüzünden mi? Hayır.. Çünkü öyle olsaydı ilhakın çok daha evvel vuku bulması icap ederdi. O halde bu hâdise, propa- ganda eseri midir? Hayır, o da de- gil. Avusturyayı öldüren bir tek sebep vardır ki, o da, gıda darlığı- dır. Büyük harptenberi, Avustur- ya, yarı tok, yarı aç yaşıyordu. Çünkü Avusturyanın hayatı bey- nelmilel ticarete bağlıydı. Bu tica- reti yapabilmek için deniz üzerinde bir mahreç icap ediyordu. Avus- turya, böyle bir mahreci bulunma- dığı için Almanya ile birleşerek İsim Toplanan isne miktarı şimdi Sen mühim bir yeküna varmıştır. iktisadi bir birlik teminine mecbur kaldı, mat ve siyasilerin'esen Der TÜZ” 0 sasea00e2 ROMA - BERLİN MİHVERİ, DÖNUYOR omada Neler örüşülüyor ? “a... Yazan: Emrys Jones (DEYLİ EKSPRES GAZETESİ SİYASI MUHARRİRİ) arasa imdi haritaya bir kere da- Ş ha bakalım, gözümüze çar- pacak ilk nokta, Avusturyanın ih- raç mallarım tâ, Balık denizine kadar gönderip çıkarmıya mecbur olduğudur. Bu ise Avusturya ba- kımından çok masraflı; bir iştir. Bu yüzden Almanya. Adiryatik sahili üzerinde bir limuna muhtaçtır. Ve bu limanların en muvafıkı da Tri- yestedir. İhtimal ki, Hitler - Mus- sölini mülâkatında en ehemmiyet- le konuşulacak mesele de budur. O halde önümüzdeki günlerde gı- zetelerin birinci sayfalarında yer tutacak hâdiselerin en bellibaş- llarından biri Triyeste meselesi 0- lacaktır. Çünkü burası Avusturya- ya verilmezse Avusturyanın Al manyaya kâtişmâsi hiçbir kıymet iade etmez. Bundan başka konu - şulacak meselelerin başlıcaların- dan biri de Çekoslovakya mese- Almanyanın Avusturyayi ilhak elmesi üzerine Avrupada büyük bir diplomasi faaliyeti başlamıştır. Fransa, ikinci hamlenin Çekoslo- vakyaya karşı yapılacağını sanı- yor v6 ona göre tedbir alıyor. Bu tedbirlerden biri, Belçika ile yapı- lan konuşmalardır. Fransa, Belçikaya askerlerinin Al manyaya karşı Belçika toprakla - rından geçmesine müsaade edip et- miyeceğini sormuş ve anlaşılan Belçika menfi bir cevap vermiş - tir. Hattâ Belçika hükümeti ihtiya- FIKRA : HAK VE Vatandaşlığın ilk şartı, dil ve duy- gu birliğidir: Türkiye'de doğan ya- hut yerleşen, Türkiyede kazanan, Yiyip içen herkesten türkçe konuşma» gı beklemekten daha tabii neolabilir? Esasen hür ve hâkim idaremizdeki yeni şartlar, bunu tabii de kılmıştır. Bizden olmuıyanlar bile, bizden gö- rünmek için böyle yapacaklardır: Çünkü artık Türkiyede, eski zaman- ların aksine menfaatin dili de türkçe; dir. Bu başka bir mesele: Bir de pek yakın dostlarımdan birinin bizzat şa- hidi olduğu şu vakayı dinleyiniz; Tramvayda bir yolew yabancı bir lisanla bilet isterken, bir başka yol- cu kendisini ağırca bir ihtarla türk- çe konuşmıya davet ediyor. Fakat adamcağız İstanbulu şöyle bir de e ti bir tedbir olmak üzere, Fransa hududuna eskeri kuvvetler sevki- ne lüzum görmüştür. Diğer taraf- tan Fransa için Çekoslovakyaya yardım etmek son derece güçtür. Çünkü arada müşterek hudut yok- tur, İtalyaya gelince, onun Çekos- lovakya hakkındaki düşünceleri Al manya için bir kıymeti haiz değil- dir, Bu yolda en çok düşünülecek nokta, Fransanın vaziyetidir. Duçoe ile Führerin bu mesele üzerinde, konuşacakları nokta, Fransanın Bel çika yoluyla asker sevketmesi tak- dirinde İngilterenin alacağı vazi - yettir. Çünkü İngiltere, Belçike- | nın bitaraflığını müdafaa etmeyi taahhüt etmiştir. O halde, acaba İngiltere, Fransayı böyle bir hare ketten meneder mi? Bununla beraber Duçenin, Çe - koslovakyanın mukadderatı yüzün den hiçbir huzursuzluğa uğramâ- dığını söylemesi, fakat Çekoslo- vakyadan sonra, Hitlerin ne düşün düğünü anlamıya çalışması kuv- vetle muhtemeldir. ekrar haritaya bakalım: Ma caristan, Avusturyanın bi- tişiğindedir. Burası, zengin toprak» lı, bol davarlı bir memlekettir. Bu memleketin doğusunda Romanya - nın zengin petrol kaynakları bu- Junur, Almanyanın bu istikamette ge- nişleme fikrinde olup olmadığı, İ- talyanın en çok merak ettiği nok- NEZAKET Herkes ahlâk, ödet veya milliyet polisliği yapmak gayretkeşliğinde bu lunursa, böyle argaşalıkların için- den çıkılmaz. Turizm bölgesi yapmak istediğimiz İstanbula gelecek sey- yahlardan ilk şart olarak mükem- mel türkçe öğrenmeyi mi talep ede-| ceğiz? 'Türk vatandaşlığın yüksek ve eşsiz itibarı, onun, şunun, bunun ta- rafından sokak münakaşalarına mev zu edilmesine mahal o verilmiyecek kadar üstün ve asildir. Biz bu şere- fi rastgele herkese zorlamak değil, bilâkis, istiyenin ona lâyık olup ol- /madığını tetkik etmek mevkiinde. vir. Münferit oldukça ehemmiyeti ol. mıyan bu hâdiseler toplandıkları, ve bahusus, taklit meyli uyandırdıkları tramvayla devretmek istiyen bir ec-| zaman hayli zarar verirler, — FA- İnehidir, Saşıp kalıyor? TAY (Ulus) 2 di İlmi, tadır. Çünkü, Almanyanın şarka doğru yayılması, İtalya için bir kâbus teşkil edebilecek bir vazi- yet vücude getirir. Almanyanın Şis mal denizinden Karadenize kadar uzanması ihtimali, yalnız İtalvayı | değil, bütün Avrupayı düşündüre- | cek bir meseledir. Muhakkak olan nokta, bugün Almanların “Bir mil- let, bir lider, tarzındaki sözleri, yalnız Almanyaya değil, bütün İG Avrupaya bir patron kâfi olduğu |an'anesidir. Orta Anadoluda, Şimal mânasınadır. Her Hitlerin İtalyayı, askeri bir ittifak yapmak maksadile ziyaret ettiği söylendi. Fakat, buna imkân olmadığı anlaşılıyor. Çünkü böyle bir ittifak, İtalya lehinde bir neti- ce vermez. Bundan başkâ İtalya, Alman erkânıharbiyesinin kendi askeri kuvveti hakkında iyi bir fi- kir beslemediğine de kanidir. Sonra da askeri ittifakın bütün istifadelerini yalnız Almanya top- ıyacağı için İtalya böyle bir itti- faka girmemeyi tercih edecektir. V aziyetin bu merkezde oldü- Zunu kabul edersek, Roma mülâkatının İtalya ile Almanya arasında daha sıkı bir birliğe yol açmıyacağına inanabiliriz. İtalyanın, Franko lehinde, AL manyadan daha fazla müzaheret istemesi bahsine gelince, buna da artık lüzum kalmadığı anlaşılıyor. Çünkü İspanyada barp bilmek ü- zeredir. Binaensleyh, Roma mülâ- katı neticesinde iki devlet, daha sıkı bir bağlılığa lüzum görmiye- rek, bugünkü dostluklarını idame ile iktifa edeceklerdir. En sıkı bir birlik ve beraberlik peşinde koşan dostlar, bu birliği ba şaramadıkları zaman kısa bir za- man için biribirlerine karş: dost - aklarını korumuya çalışırlarsa da ergeç ayrılırlar İZMİRDE : İnciraltı pe Plâjında da delinen Yeni Tesisler Izmir, (TAN) — İzmirin Tnciral- t plâjile Menemenin Aliağa plâjın- da vilâyetçe yaptırılmasına karar verilen modern tesisat için inşaata başlanmak üzeredir. Dahiliye ve Na fa Vekâletleri, Inciraltında yapıla » cak tesisatın geniş tutulmasını ve 0- na göre eski plândan daha esaslı ve mükemmel bir plân yapılmasını mu vafık görmüşlerdir. İnciraltı plâjı, yazın halkın istifade edeceği, her türlü konforu havi bir plâj haline getirilecektir. Hattâ ileride burada bir de otel in - şası düşünülmektedir. Plâj mevsimi- ne kadar her iki plâjda birer gezi- no ve lüzumu kadar soyunma odala- rı ve duşlar yaptırılacaktır. Otelin inşası, gelecek seneye bırakılacaktır. Her iki plâjın bulunduğu yerler - deki sahipli arazi sahiplerile bu yer- lerin vilâyet namına satın alınması için pezarlıkla uyuşulamadığından vilâyetin teşebbüsü (üzerine her iki plâjın menafi umumiye namına Is- timlâkine vilâyet idare heyetince ka rar verilmiştir. Son Yağmurlar i Mahsule Zarar Verdi İzmir, (TAN) — Son sürekli yağ- 'murlardan ve onu takip eden sıcak- lardan sebze ve meyva bahçelerinde böcekler çoğalmıştır, Mahsule zarar veren haşerelerle mücadele için Vi- lâyet ziraat müdürlüğü, bahçe sahip- lerine tütün tozu dağıtmaya başla - mıştır. Çekirge mücadelesi Seferihisar kazasında mahdut bazı sahalarda ve Karşıyakada Örnek İköyünde çekirge görülmüş, alınan mücadele tedbirleri ile çekirgeler im ba edilmiştir. Çekirge çıkan sahalâr «lev makinelerile yakılmıştır. Bir haftalık ihracat Son haftanın ihracatı hakkında ticaret odasınca bir rapor hazırlap- mıştır. Rapora göre son hafta içinde muhtelif memleketlere altı yüz otuz sekiz ton üzüm, 60 ton hurda, 39 ton pamuk, 647 ton palamut, 300 ton zeytinyağı, yüz üç ton valeks, 668 ton arpa, 27 ton meyan kökü, 30 von deri, 500 ton buğday, 42 ton tü- tür, 320 ton kepek, 918 kilo yün, 808 İkahramanlık alâmeti, aşiret namma çok | Zİ Erkek Karırma g2 Davası Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Kız kaçırma Türkün en eski bir Türklerinde, Kafkasta Türkmenler- de, en eski Türklerden yakm zama- na kadar yaşıyan aşiretlerde kız ka- çırmak erkekler için bir şeref ve kazanılmış bir zaferdi. Kaptığı kızı atının Üstüne oturtup, ellerini kılıç gibi sallıya, sallıya köyüne dönen de likanlının şaha kalkmış gururuna son yoktu. Kız kaçırma âdeti yine Anadolu- nun bazı yerlerinde vardır. Arasıra mahkeme sütunlarına akseden bu kız kaçırma hâdiselerinin eski kız kaçırma şekliyle aralarında çek fark vardır. Eskiden bir kızı kaçır- mak bir şeref ve kahramanlık, harp kazanmak kadar meşru birşeydi. simdi kanunen memnu, sahibine şe- ref yerine küçüklük, zorbalık, hakka tecaviz gibi nakiseler getiren bir iptidailiktir. Fakat an'ane şimdiye kadar erke- ğin kırı kaçırmasıdır. Bugünkü ga- zetelerde bir kızın erkeği tarladan kaçırdığını, İstanbula getirdiğini gö rüyoruz, Acaba bu kızın aslan gihi delikanlıyı, güç ve kuvvet o yarışın- da yenemiyeceği erkeği, tatlı diliy- le önüne sürüp tâ İstanbula kadar kaçırmasında bir şeref yok mudur? Daima kaçırılmaya, meşru izdivaçta istenmeye alışmış bir kadın için, is temek, arzusunu izhar etmek, hattâ kaçırmak, ona tıpkı karşı aşiretten kızı kapıp atı üstünde aşiretine ge- tiren delikanlının gururunu vermez mi? Kendisine verilmiyen bir hakkı cebren almak gururu. Kadının erkeği eebren kaçırması nâdir hâdiselerden olmakla beraber kadının erkeği, gözile, diliyle, zekâ- sının bütün inceliklerile çekmesi ve kaçırması kadının her eme ri dığı bir silâhtır. Erkeğin divaç teklif etmesi, amir Gila birçok külfetleri üzerine alması de- mektir. Erkek bu sahalarda kadına faik olduğu için kadını istemek hak İ kı da ona verilmiştir. Kadın bu mah rum olduğu hakkı birçok vakalarda | zekâsını kullanarak erkeğin elinden almasını biliyor. Talip kendisi iken, gösterdiği istiğna. bakışlarındaki ca zibe ile erkeği kendine çektikten sonra, istemek hakkımı ve iktısadi / külfetleri erkeğe yüklemesini de in ce bir maharetle beceriyor. Bunun hiç bir cezası da yoktur, i ? Amma. köyünden delikanlıyı önü. ne takıp İstanbula kaçıran kızcağız, zekâsını kullanmayıp işi zorbalığa bindirdiği için hâkimin karşısında suçlu mevkiine oturuyor. Erkek şi. kâyetçi değil, kız da değil, Müddei- umumi, umumi menfaatler namına, hattâ belki biraz da kızın namusu- nu siyanet maksadile ondan hesap soruyor. Kanunda erkeğin arzusu hi | lâfına, hele rüşde varmıyan kızı ka- i gırması memnudur. Kadının rüşde vi arzusu İnzimam eden erke- ği kaçırması memnu mudur? bil. mem, Fakat kızların, kadınların er- keği kaçırması, izdivaca kızın talip olması, iktisadi külfetleri de üzeri- ne alması gibi bir mâna ifade eder ki, erkekler bundan hiç şikâ; |. mamalıdırlar, ie Kadınların erkek kaçırması âdet haline gelirse, bu defa kendisini be- gendirmek, zekâsını kullanarak er- keği mânen kaçırmak için uğraşan kadınların yerine erkekler geçecek, kendilerini kaçıracak kadınları dört gözle arayacaklardır. 3 LAK e ir e Kilo halı ihraç edilmiştir. Kuduz tedavi evi Kızılay cemiyeti tarafından Bey- ler sokağında bir kuduz tedavi eyi meydana getirilmektedir. Buraya vi lâyetçe kadınlar İçin de hususi bir pavyon İlâvesine tahsisatı o imile teren Sivrisinek Bırakılı İzmir, (TAN) — Bu , — Bu sene Karşıya- kalılar sivrisineklerden kurtularık. | mıyacak dardır. Salhaneden Hacı Hüseyin! ler ve Çığlıya bağlı geniş bir saha üze- rinde bu muzir üm rim |