Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Dünkü MİLLİ K yi k..M_ “TA'N Börlş aa Gü MAC YAZAN: EŞ Dün Beşiktaş sahasını çepçevre ka- rartan kesif bir seyirci kütlesi önün- -— de milli kü in en eh iyetli o- — yunlarından biri oynandı. Dünkü ma |— çı Beşiktaş kazansaydı, maçların ba- şındanberi hiç mağlüp olmamış Gü- neşe bir puvan farkla yetişmiş ola- caktı. Aradaki o bir puvan farkı da ilerdeki oyunlardari birinde telâfi et- Güneş, Beşiktaşı 1-0 Mağlüp Etti REF ŞEFİK eşapelik pas pekliyen bir nöbetçi gi- bi bıraktılar. Halbuki Güneşin tu - tulmaz muhacimine aradan viron veremiyorlardı. O vaziyette Melihin oyuna müdahalesi pek sönük kalı - yordu. Çünkü daha Melih ayağına almaya vakit kalmadan Beşiktaş mu avinleri isabetli kafa çıkışlarile gelen — la milli küme şampiyonluğunun â- deta mukadderatını tayin edecek 0- lan müsabakaya iki taraf ta azami gerginlikle çıkmışlardı. Müsabakanın teknik tenkidine gi- | Tişmeden Beşiktaş takımının hak et- — tiği takdiri evvelâ yazalım: — Beyaz siyahlılar dün en temiz ve — en iyi oyunlarını çıkardılar. Faullere kaçmadılar. Cüsselerinin farkından — sertlikle istifadeye kalkmadılar. Her — şeyden evvel iyi oyun oynamak arzu ve maksadiyle başladıkları müsaba- kayı birinci sınıf sporcular gibi bitir- — diler. — Bu münasebetle Güneş Beşiktaş maçlarının garip tecellisini de kay- 5-x ' & Düne kadar ekseri maçlarında ağır — basan Güneşliler berabere kalırlar, — yahut yenilirlerdi. Dünkü oyunda Güneşin rakibin innet gelen havadan paslaş mağlüp - tak — çok defalar üstün vaziyetlere soktu. — Fakat bu sefer de onlar berabere da- hi kalamadan sahadan çıktılar. _' Nasıl oynadılar? Dünkü maçı Güneşin müdafaa hat- tiyla kalecisinin k dıklarını tas- — dik etmek lâzımdır. Niyazinin attığı galibiyet golü kaleci Cihadın ve mü- — dafilerin fevkalâde oyunlarının mü- — kâfatı idi. — İki tarafın hatlarını, tam numara — on numara olarak, kıymetlendirmek icap ederse, şöyle bir sıra çıkarabi- liriz: Güneş kalecisi Cihada on numara ve sekiz adet âferin. Güneş müdafi- |— lerine on numara beşer adet aferin. — Güneş muavin hattının merkezine — ön numara, yan hafların ikisine de " beşer Güneş hü hat hepsine beşer numara... Beşiktaş ka- lecisine, dokuz numara. Beşiktaş mü- — dafaasına dokuz numara. Beşiktaş — Muavin hattına sekiz numara. ğ Beşiktaş hücum hattının sağdan l kadar on l se- kiz numara. e Numara ile kıymetlendirme şek - -— İinden de anlaşılacağı veçhile Güneş — hücum hattı mutat randımanı ver - medi. Topu daima havalandırmala- Ti aksamalarının başlıca sebeplerin- bir halde değildi;»amma; Güneş yan muavinlerinden başlıyarak tabiatile ileriye sirayet eden havadan oyunu Beşiktaşlılar nimet bildiler ve aza- mi istifade temin ettiler. Güneş muavin hattının merkezini iyi dolduran Rıza vazifesini iyi kav- ramış, hücumdan ziyade müdafaaya dikkat eden ve yerini iyi dolduran bir oyuncu olarak göze çarptı. Hak- kıyı boş bırakmadığı gibi topun sey- rini iyi takip etti. Topun bir türlü yere yatırılamadı- ğını gören Güneş takımının kaptanı dünkü oyunun icap ettirdiği tadilâ- tı ikinci devrede kendiliğinden yap- tı. Her geçişinde takımı için iyi ne- tice veremediğini bildiği bir tecrü- beye cesaretle girişti. İçe geçerek mu avin hattile, hücum hattı arasında topu yere yatırmaya çalıştı. Rebiinin içe geçişini ekseriya tenkit eden- lerdeniz. Fakat dünkü maçın oyna- nış tarzı başka zamanlar hatalı olan o değişikliği çok faydalı bir hale sok- tu. Beşiktaşlılara gelince : Beşiktaşlılara gelince; yukarıda verdiğimiz numaralara lâyık bir şe - kilde oynadılar. Müdafaasının mü - him aksaklığa duçar olduğu görülme di. Beyaz siyahlıların rahat rahat top karşılıyabilmelerini biraz da Güne - şin hücum hattında aramalıyız. Fa- kat ne olursa olsun kusursuz oyna- dılar hissini verdiler. Muavinler to- pu işlerine gelir tarzda daima kaldır- makla takımın oynayış kolaylığını bir kat daha artırdılar. Hakkı yakın- dan kontrol edilmesine rağmen mu - vaffak olmuş sayılır. Şeref mükem - meldi. En sıkışık yerlerde ayağın - dan çıkardığı topları sanki lâstik şe- ritle arkadaşlarına gönderiyormuş gibi ayarlı idi. Şunu da ilâve ederek maçın taf- silâtına geçelim: Güneş hattına, mu- tat oyununun yarısını çıkardığı beş numara vermiştim. Rebii içeri geçtik ten sonra hattın sol tarafı sekiz nu- maraya kadar yükseldi. Fakat bir da- ha, hattâ birkaç kere daha tekrarla- mak lâzımdır ki, Güneş hücum hat- tı mutat oyununu tutturduğu zaman- lar Rebii mutlaka açıkta bulunma- dendir. Birinci devrede Melihi daima (Devamı 9 uncuda) topları iade ediyorlardı Heraectal atlattığı bir tehlike wm&&mî Millt Küme Puvan Cetveli e s & ğ e ” et Takım eli î 3 © % ;N S- .. 9 58 £4 B £ < > a $ el N Güneş ua——zs-ıuş Beşiktaş # SL 1 <a GA ıeş Üçok 10 5 — 5 1419 208 Muhafiz - - l1 8 2 6 1528 19 $ N Harbiye Tn BRE Ş ı4ğ N Galatasaray 6 8 — 3 815 ızğ ğAlsancak 8.2 — 6 926 11 $ Fenerbahçe 8 1 2 5 12 7 8Ş SAA Beşiktaş kalecisinin bir. kurtarışı Hakkının bir kafa vuruşu Ankara: Muhafıigücü, Harbiyeyi 2 - 0 Mağlüp Etti Ankara, 10 (Tan muhabirinden) — Ankara şampiyonu Harbiye ile An- kara ikincisi Muhafızgücü bugün ka labalık bir seyirci kütlesi önünde kar şılaştılar. Maçı, 2—0 Muhafızgücü kazandı. Takımlar, sahaya şu şekilde çıkmışlardı: Muhafızgücü: Fuat, Saffet, Salih, Ahmet, Cihat, Lütfi, Naci, Şahin, Rıza, Ibrahim, Akif. Habiye: Fethi, Şükrü, Sabri, Ce- lâl, Muhterem, Haşim, Mücahit, Kad ri, Abdurrahman, İzzet, Şerif. Maç, hakem eski Beşiktaşlı Eşre- fin idaresinde ve Harbiyenin Muha- fız kalesi önlerine kadar uzıyan bir inişi ile başladı. Fakat saha bir gün evvelisine ka- dar zaman zaman yağan yağmurla- rın tesirile bir balçık deryası halin- de olduğundan topun kontrolü haki- katen çok güçleşiyor ve hattâ koş- mak dahi bir mesele teşkil ediyordu. Bu şerait altında devam eden o- yunun ilk dakikaları iki tarafın da karşılıklı denemeleri altında netice vermiyern şuursuz ve bati hücumla- rile geçti. 35 inci dakikada Muhafız, Harbi- ye kalesine yaptığı hücumda, kale önlerinde bir kargaşalık oldu. Bu esnada demarke kalan İbrahim aya- ğına gelen topu sıkı bir vuruşla Har biye ağlarına takarak takımının ilk golünü yapmıya muvavffak oldu. Çok âni olarak yenilen bu gol, esasen bugün kendisinden beklenmi- yecek kadar bozuk bir oyun çıkaran Harbiyeli oyuncuları bir hayli sars- mıştı. Devre, netice üzerinde bir deği- şiklik olmadan 1—0 Ankara ikinci lehine bitti. DOLULLULLL ıııuımı— RAKA OO OA OA KA AAA MA G R K EA AUK DU GA AA AA K UAA K O AA UKUA CAOO K KUKU AUK UKUA UU LA — HIKAYE —— —— 11-4-938 -« 1AEEKAAEA OA CAAALEKELEDEC D T iyatronun yanındaki Kaza- nova kabaresine gitmemi bazı dostlar tavsiye ettiler.: Burası mülteci Ruslar tarafından işletiliyordu. Dostlarım bana: — Orada birçok mülteci Ruslar göreceksin! Dediler. İçlerinde Gran dükler, miralaylar var.. Kabarede bir Prens size hizmet edecek, ve vaktile Baltık denizinde dola - şan bir amiral paltonu vestiyere asacaktır. Tavsiye olunan bu kabareye bir akşam gittim. Küçük bir masanın başına oturdum. Birkaç kadeh atiş- tırmıya başladım. Sol tarafımda güzel bir Amerikalı kadın vardı. Yarı sarhoş bir halde gelen şişele- ri aceleyle boşaltıp kursağa doldu- ruyordu. Masasının üstünde dokuz tane boş şişe duruyordu. Bir aralık kadehini şerefime kal- dırdı. On dakika sonra bana: “my dear,, diye hitap etti. On. dakika daha geçince kadehimden içti. Ü- çüncü on dakikanın nihayetinde de sırrını ve kalbini bana açmıya ko- yuldu: — Orkestranın önünde duran şu garsonun yüzünden çok ıztırap çe kiyorum. Pek bedbahtım.. Mevzuubahis garsona baktım. U- zun boylu, saçlarının hafifçe kırlaş masına rağmen hâlâ genç ve güzel bir adamdı.. Bir prens tavrile etra- fına bakıyordu. Bakışındaki me - lânkoli, hatıralarile iztırap çek -| KBDA İkinci devrede Harbiyenin bu mağlübiyeti telâfi edeceği zannolu- nuyordu. Fakat hiç te öyle olmadı. Çünkü Muhafız, düdükle beraber hücuma geçerek Harbiye kalesi önü- ne yerleşti. Bu suretle tam bir tek kale halini alan maçın bu kısmında kaleci Fethi güzel yer tutması saye- sinde Harbiyeyi muhakkak iki gol- den kurtardı. Maçın aleyhde bir cereyan aldı- ğını çabuk hisseden Muhafızgücü hiç olmazsa elde etmiş oldukları — sayı avantajını kaybetmemek için yeni- den harekete geçerek hasım kalesine sıkı bir iniş yaptı ve bu arada mer- kez mühacim Rıza, solaçığın kendi- sine çok müsait vaziyette verdiği bir ara pasını çok güzel istimal ederek sıkı bir şütle topu ikinci defa olarak Harbiye ağlarına takarak takımına 25 inci dakikada ikinci golü kazan- dirmış oldu. Bu gol, Harbiyeyi adamakıllı sars mış ve hattâ biraz da sinirlendimiş bulunuyordu. Hattâ bu yüzden hiç beklenmiyen bir hâdise oldu: $ Ankaranın en beğenilen -solaçığı Şerif, kendisinden beklenmiyen — bir şarjla Muhafız kalecisi Fuadı sakat- ladı. Ve bittabi hakem de Şerifi bu hareketinden dolayı sahadan çıkardı. Oyun başladıktan bir müddet sonra da Fuat iyileşerek yerini almış bulu- nuyordu. Şerifin yüzünden 10 kişi ile oyna- miya mecbur kalan Harbiye, Muha- fızın bilhassa ikinci devrede göster- diği teknik oyunu karşısında muvaf- fak olamadığından ve netice üzerin- de'de başka bir değişiklik olmadığın- dan maç 2—0 Harbiyenin mağlübiye ti ile neticelendi. Bisiklet: Dünkü Yarışlar Istanbul bisiklet ajanlığı tarafın- dan tertip edilen. ve- İstanbul 938 şampiyonunu tayin edecek olan seri bisiklet yarışlarının üçüncüsü dün yapılmıştır. Yarış sahası olarak Yeniköy as falt yol başından Büyükdere tayya- re hangari önüne üç defa gidiş geliş olmak üzere 33 kilometrelik bir me- safe ayrılmıştı. Boğazdan gelen poy- raz rüzgârını karşılıyan sabahın ilk bahar güneşinden istifade eden me- raklılar, yarışı güzel bir hava içinde seyretmişlerdir. Yarış neticesinde Süleymaniyeden Haralambo 54 dakikada birinci, Fe- neryılmazdan Torkum ikinci, Gala- tasaraydan Muhsin üçüncü — olmuş- lardır. Yarışlara gelecek hafta de- Â silidte Menel bu ka_! Şı: — Danilo mu dediniz? Diye ce- vap verdim. — Bu onun asıl adı değil amma ben ona öyle söylüyorum. Şendul- daki kahramana benziyor da. Hey- betli değil mi? — Evet heybetli... — Epeydir ona kur yapıyorum amma muvaffak olamadım. — Kimmiş aslında.. — Tahkikat yaptım. Küçük ismi Boris.. İkinci Nikolanın maiyetin- de süvari zabiti imiş. Petersburg sarayında ileri gelenlerden biri i- miş.. Ne mâküs bir tali!! T ekrar Borise gözlerimi çe - virdim. Ara sıra komşum Amerikalıyı gözuücile süzüyordu. Bu sırada Amerikalı öonu çağırıp tekrar şampanya ısmarladı. Seyyah komşumun adı Kitty idi. Şüphesiz ki, kocasından ayrılmış olsa gerek- ti. Parise de para yemiye gelmiş- ti — Danilodan nekadar hoşlandı- GÜZEL BİR HAREKET " Maurice Dekobra,.dan Çeviren: Faik Bercmen AARUUAUCU ĞALA GAĞ UULUR DLELL Şampanya mikyasile söyleyin is tediğiniz değer nedir? * Garson eğilerek nezaketle: — İki yüz elli şişe Madam! Dedi. Gidince Kitty çabucak bir he- sap yaptı:: , — 200 franktan 250 şişe şampan ya 50,000 frank eder. Pahalı, — Verilmez doğrusu.. — Düşüneceğim. Bu sırada orkestra meşhur eski Rus romansını, “siyah, gözleri,, çalıyordu. Sustuk.. .../. S ekiz gün sonra Kitty bana telefone ederek Claridge'de bir kokteyl içmek üzere beni çağır- dı. Salonda karşı karşıya oturduğu- muz zaman sordum:. — Danilo - Boris işi ne oldu? Kitty garip bir bakışla bana ba- kıp: — Oldu.! Dedi. — Elli bini verdiniz mi? — Verdim.. Fakat pişman deği- lim. Fazla bir şey söylemedim. Bu ara Kitty tiyatro ilânlarına — bak- mak üzere Pariste çıkan bir İngiliz ce gazeteyi açtı. Birden şaşırarak daha iyi görmek için gazeteye eğil- di ve: — Fakat.. Fakat.. Aldanmıyo- evillyde - yapılacan bir. « hastanesine ait ianeyi okudum. Bu yardıma iştirâk edenlerin başında: Madam Kitty Raswyn - 50000 frank Diye yazılı idi.. Amerikalı bunun üzerine: — Ben böyle bir şey vollama- dım. Hayır.. Katiyen.. Hemen telefonu açtı. İkinci ahize yi bana verdi. Telefonun öbür ucun daki ses şöyle diyordu: — Evet Madam sizin nâmınıza bu parayı dün miralay Boris Çer- nof yatırdı. Yarın resmi teşekkür mektubunu almış bulunacaksınız. ğımı tasavvur edi iz? Geçen hafta bunu ona anlattım: * — Size ne cevap verdi? — Bana cazip bir jestle: Madam, dedi, kendimi veremem ancak sa- tarım.,, |: — Bundan gücenmediniz mi? — Niçin gücenecekmişim.. Be - nim birinci kocam fakirdi. O za - manlardaysa ben çok zengindim. Evlendik, Bu gayri müsavi bir alış veriş değil midir? Kelimelerin ü- zerinde durmamalı... Ben bunda bir fark görmüyorum. — Pekâlâ, bu Slav nekadar para istedi. — Sordum.. — Ne cevap verdi? — Zarif bir edayla şunu söyle- di: “Bu sizin takdirinize kalmış Madam!,, — On dolar ve yahut bir kravat iğnesi nasıl? — Bilmem ne dersiniz? mu.. O sırada Kitty Rusu çağırıp ku- lağına eğildi :: — Boris, dedi. Geçen akşam si- zinle konuştuklarımızı - hatırlıyor Olur vam edilecektir. musunuz? EDİRNEDE : Arıcılık Kongresi Ağustosta Açılıyor Edirne, (TAN) — Trakyada fenni tavukçuluk, tavşancılık tam bir başa rı ile genişlemektedir. Çanakkale ile birlikte tam sekiz merkezde civciv makineleri çalışıyor. Tavşancılıkta Ankara tüylü beyazı ile Viyana mavi si gri ve siyah sinsilla cinsleri köylü ce de tututlmuş ve dal budak salmış- tır. Bu hareket tüy ve deri için bif kooperatife dayanacaktır. İkinci arıcılık kongresi 1 Ağıstos- ta Edirnede açılacak ve kursların bi” rincisi Tekirdağında olacaktır. Petşeye gönderilecek olan arıcı Zİ” raat muallimleri için hazırlık vardIr" * İzmir, (TAN) — İktısat Vekâle- ti, kendir ve sanayii hakkında malü” mat istemiştir. Fazla kendir yetise” mıntakalarda çuval fabrikası inşas' düşünüldüğü anlaşılmaktadır.