«AŞ Dün Asliye Uçüncü Ceza mahke- mesinde “Galatasaray ve Fenerbah- çe neşriyat müdürlüğü, , firmasile bir tlcarethane kuran ve çorap, fanile, kırtasiye ve sair spor malzemesi de satacağını ileri sürerek bastırdığı ta- mimleri bütün vilâyetlere, belediye Teisliklerine gönderen ve bu suretle birçok kimseleri dolandırdığı iddis- $ile bir sene evvel tevkif edilen Mah mut Salmin muhakemesine başlan- mıştır. Mahmut Saim, Nazilli bele- diye riyasetine de bir kâğıt göndere- rek müessesesine bir acente lâzım olduğunu, acenteliği alan adama ay- da 30 lira maaştan başka satacağı oş- ya için'de yüzde on komisyon vere- ceğini bildirmiştir. Nazilli belediye reisi tamim kılıklı bu mektubu sldık- tan sonra Mustafa isminde bir tücca- Tr! çağırmış ve kendisine: — Istanbuldan bir müessese bize müracaat ediyor. Emin bir mümessil istiyor. Biz seni münasip gördük. Sa- na ayda 30 lira maaş ve ayrıca yüz- © de on kömisyon verecektir. Kendi- sile münasebete giriş, demiştir. Bu- nun üzerine Mustafa, Mahmut Satme mektup yazmış, Mahmut Saim ken- disinden evvelâ (50) lira depozito istemiştir. Mustafa bunu göndermiş, » , buna mukabil iki defada Mahmut “Saim Mustafaya (100) kuruşluk 10 adet çorapla (5) adet 25 kuruşluk » krem göndermiştir. Ondan sonra hiçbir şey gönderme miş, dolandırıldığını anlıyarak polise müracaat etmiştir. Dün mahkemede şikâyetçinin istinabe suretile alman ifadesi okunmuştur. Mustafa (ddtası- nı yukarıda yazdığımız şekilde izah Dolandırıcılık Suçlusu Saim Mahkemede Basdırdığı Tamimleri Belediye Re- islerine Götürüp Işler Çevirmiş Mahkeme davacıdan isbat edici ve- Saikin istenmesine ve Galata posta- hanesinden paketlerin kıymetlerinin sorulmasına karar vererek davayı başka bir güne talik etmiştir. Bundan sonra ayni şekilde başka bir davaya daha bakılmıştır. Bunun için de Mahmut Saim: — Bay reis, müsaade ediniz. Ben davacının parasını göndereceğim, de- miştir. Bu dava da başka bir güne bıra- kılmıştır. CİNAYET: Aptullahı İple Boğup Öldürenler Dün ağır ceza mahkemesinde ge - çen sene Topanede ekmekçi dükkâ - nında arkadaşları Abdullahı iple bo- Barak öldüren Aziz oğlu Bekirle Be- kir oğlu Ömerin muhakemelerine de vam edilmiştir. Mahkemede suçlula- Tın gösterdikleri Ahmet, İhsan, Halit İsminde üç müdafaa şahidi dinlenmiş tir. Bunlar, Bekir ve Ömerin sabıka- ları bulunmadığını söylemişlerdir. Suçlular dün Abdullahın Zonguldak ta karısını boğarak öldürenlerin ve Arif isminde birisini tehditten mah- | kümiyeti ve sabıkası olduğunu iddia | etmişlerdir. Mahkeme, bu iddianın | Zonguldak müddeiumumiliğinden 80 rulması için muhakemeyi başka bir güne bırakmıştır. | —— Şoförlükle Alâkası Yok “Cumhuriyet,, Aleyhindeki dava Dün Asliye Birinci Ceza mahke- mesinde muharrir Sabiha Zekeriya tarafından Cümhuriyet gazetesi aley hine açılan davaya devam edildi. Mu hakeme, süçlu gazetenin neşriyat müdürü Hikmet Münifin müdafaası- ni yapması için talik edilmişti. Dün mahkemede suçlu Hikmet Münif ve avukatı Semih ile davacı Sabiha Ze- keriya bulundular, Celse açılır açıl- maz reis eski zaptı okuttu ve Hikmet Münif'e: — Müdafaanızı yapınız, dedi! A- vukat Semih ayağa kalkarak: — Müdafaamızı yazılı olarak tak dim ediyoruz. Bunu hulâsa halinde de arzedeceğim, dedi ve devam otti: — Mahkemeniz davada hakaret bulunup bulunmadığını tetkik ede-| cektir, Bu tamamen ilmi bir müne- kaşadır. Hâdisede ne hakaret, ne de hakaret kasdı vardır. Bu neşriyat ce zayi istilzam etmez. Tan'ın 19 ve 21 Teşrinlevvel tarihli nüshalarında in- tişar eden yazılarda bize karşı haka- ret edilmiştir. Biz, hakarete uğra- dık. Ceza kanununun 485 inci mâd- desinin son fıkrasının nazarı itibara TAN MÜDDEİUMUMİLİKTE: Tam 37 Tane Sahte İstida Vermiş Dün müddelumumilik, bir ölünün imza ve mühürünü taklit ederek muh telif makamlara ve mercilere tam 37 istida veren Edvart Kat isminde biri hakkında tahkikata başlamıştır. İddia şudur; İstanbulda ihtira ve marka tesçil acenteliği firmasile çalışan; Bay İstok bundan iki sene evvel ölmüştür. Bu| zat, Avrupa ve Amerikadaki ücaret müesseselerinin beynelmilel marka ve ihtira tesçili kanununa göre ihtira ve marka beratlarını Türkiyede tes- çil ettiriyormuş. Öldükten sonra Ed- vart Kat Istok sağmış gibi bu firmayı devam ettirmiş, ve 37 istida vererek İstokun mühürünü basmıştır. Bir Sarkıntılık Suçlusu Nazmiye isminde genç bir kadın, dün icradaki bir işini takip için adli- yeye gelmiştir. Han bekçisi Bakırköy lü Niyazi de, kendisini takip etmiş ve | icra dairesine girince kadına sarkın- | tah etmiştir. Orada bulunan sivil ad liye polisi Ali kadının şikâyeti üzeri: | ne Niyaziyi yakalamış ve meşhut suç tar müddelumumiliğine vermiştir. Sultanahmet sulh birinci ceza hüki- mi Reşit, gizli olarak davayı tetkik et miş, suçluya bir ay hapis cezası vere- | rek derhal tevkif etmiştir. Şişlide yı alınmasını dileriz. İkinci fıkrasının nazarı itibara alınncağında biç şüphe | yoktur. Kanuni esbabı muhaffefeni de göz önünde tutulmasını isteriz Mahkeme, müdafasyı tetkik et- mek için muhakemeyi nisanın on i- kinci salı günü saat on bire talik et- t. İ ı gum» BU AKŞAM SAAT 21 de cam | ve Ti THK. 7 TAYYARE PIYANGOSU ŞEHİR KİŞESİ Beyoğlu İstiklâl caddesinde yya- re Piyangosu (ŞEHİR KİŞESİY isimli küçük bir dükleün açıldı. Sahibi here kesin tanıdığı kimsedir. Şansınızı bir kere tecrübe ediniz. 9-4-93B Şirketi. Hayriye ve Üsküdar Kadıköy ve Havalisi Halk Tra vayları Türk Anonim Şirketindeli MÜŞTEREK İLAN Şirketi Hayriye vapurlarile Üsküdar #ram' larında muteber müşterek biletler ihdas edilmiş Kısıklı - Karacaahmet ve civarı, aylık abonman kartlari fi yatı: İkinci mevki 60734 kuruş ve birinci mevki 675 (vergi ve rüsum dahil). Bu kartlar 11 Nisan 938 sabahından itibaren mer'idir. 8 san 938 tarihinden itibaren Şirketi Hayriye idarei merkezi Kontrol Müdiriyetile Köprü Üsküdar ve Köprü Boğaziçi isk€ lelerinde satılacaktır. Çamlıca ve civarına gidecekler için ayrıca müşterek günlü” gidiş ve dönüşlü biletler fiyatı: İkinci mevki 2214 kuruş, bi ci mevki 25 kuruş (vergi ve rüsum dahil). İsbu biletler 11 Nisan 938 sabahından itibaren Köprü, K97 MA ataş ve Beşiktaş iskelelerinde İstanbul Telefon Müdürlüğünden : tırılacak telefon binası dahilinde 2000 abonelik bir ti Santrali tesisi işi kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Bu tesisatıfi şif bedeli 200.000 ilk teminatı 11.250 liradır. Eksiltmesi 26—5 99” rihine müsadif Perşembe günü saat 15 de müdürlüğümüzün 'T; ' deki Merkez binasında toplanacak Alım Satım Komisyonu huzül icra edilecektir. Bu işe ait şartname ve teferruatı 5 lira mukabil hergün Levazım Dairemizden alinabilir. İsteklilerin teklif mektupları ve en az 100.000 liralık bu işe b İş yaptıklarına dair referans ile 938 takvim senesine ait müt t odası vesikaları, teminat makbuz veya banka mektup muhtevi kapalı zarfların mezkür tarihte saat 14 e kadar Alım $ Komisyonuna tevdi etmeleri lâzımdır. (1965) Belediye Sular İdaresinden: 1 Elektrik Şirketi tarafından Taksim terfi üzünümüzdeki Transfol törlerin temizlenmesine lüzum görülmesi sebebiyle bu üzünden $8 lan yerlerden Taksimden Tünele kadar olan saha İle Siraserviler, * hangir, Ayazpaşa, Gümüşsuyu semtlerine 10—4—1938 Pazar günü” tılacaktır. Büyük viyelenit BALOKOVİÇ FRANSIZ TİYATROSUNDA Saym İstanbul Vali ve Belediye Reisi ile Yugoslavya Jeneral Konsolosunun himayelerinde BİRİNCİ - TÜRK - YUGOSLAV festivali tarafından İ bah saat 8 den 13 e kadar Terkos Sularının hafif tazyikli ve az al sayın halka ilân olunur. (1945) İstanbul Belediyesi KONSERVATUARI TÜRK MUSİKİSİ TARIHI ESERLER KONSERİ m ünbekiii | OJD'Nisan Pazar suat 2ide MEN bale a FRANSIZ TİYATROSUNDA Levazım Amirliği İlânlar! alınacak 5X7,55 cb'adında etmiştir. Reis suçluya söz verince © da kendisini söyle : fada tam (34) liralık mal gönderdim. Bunları sigortalı olarak gönderdiğim için Galata postahanesinde kayıtları da vardır. İdirmektedir. Salmatomruklu Mustafa Palitro is zaman rs zılmıştı. Şöförler cemiyeti, ği mektüpta ismi geçen kimsenin şo- förlükle alâkası bulunmadığını bil İkinci festival, 12 Nisan Salı akşamı saat 21 de Sum İ Ptığı ya gönderdi- 30 vıldız, 200 artist. 20.000 figüran, Baştan başa heyecan, zevk ve takdirle görülecek büyük tarihi film. İlâveten: BAHÇE SARAY - Şark Opera filmi, eşya örtüsü 1i Nisan 938 Pa sünü saat 14 fe 'Tonhanada T. “ zarlıkla eksiltmesi yapılacaktır.“ min bedeli 2000 lira teminatı"3 radır. Nümunesi komisyonda gö bilir, Isteklilerin belli saatte kof” 5 yona gelmeleri. (— “479, “169İ£ SENENİN EN MUAZZAM - EN MUHTEŞEM - EN ZENGİN ve EN GÜZEL ŞAHESERİ HiNT MEZARI TÜRKÇE SÖZLÜ - TÜRK MUSİKİLİ, filmi SARAY .ve İPEK sinemalarında Bugün saat 1 de talebe matinesi — Ben gitmekten vageçtim, dedi. Karım beraber gelmek istiyor. — Zarar yok, en kalın syakkaplarını giysin, gel- sin. Bir hâdise ihtimaline karşı birer; birer dışarı çık- tık. İkimiz de ellerimizde silâhlarımız, gezmiye gidi- yor gibiydik. Ben sakin, fotoğraf makinemi fütursuz bir tavırla elimde tutarak, faşistler ev, ev dolaşıp veköletin gizli müsteşarını ararlarken, ıslık çalarak yürüyordum. Hepimiz ormanda birleştik, saat dokuz buçukta büyük yoldan ve kasabadan mümkün mertebe sürat- le uzaklaştık. Yoldan ayrılacağımız son on dakikada, yüzden fazla kamyonun dört binden fazla adam nak- lettiğini gördük. Saklandığımız tarassut yerinden, son kamyonda ağır topların, mitralyözlerin geçtiğini seyrettik. Yolda gittiğimiz müddetçe, yoldan kam- yonların fasılasız geldiğini görüyorduk. Gördükleri- mi not etmek istiyordum. Fakat görülmemiz ve ya- kalanmamız ibtimaline karşı, gördüklerimi hafızama emniyet etmiye mecbur oldum. Yolları tutan işgalei- ler kadar tehlikeli boğalarla dolu çayırlardan, dağ-, lardan geçtik. Uçurumlardan aşağı indik, tekrar çam larla örtülü dağ yamaçlarını tırmandık. Dalma bü- yük yola muvazi gidiyorduk. Alto de Lon'a yaklaş- mıya çalışıyorduk. Nerede bir gürültü işitsek, asker taburlarının önümüze çıkıp yolu keseceğini saniyor- duk. Yoldan bir buçuk mil fasıla İle içerde ormanla- rın arasında yürüyorduk, bir taburun bizi görüp ya- kalaması için bu fasıla çok değildi. Şüpheli sesler bizi arasıra olduğumuz yerde tutuyor, sonra geniş bir nefes alıyorduk. İçimizden birisi daima yola duha yakın yürüyor, yolu gözetliyordu. Öğle zamanı yo- Tun hemen de yarısını katetmiştik. Taburların kasa- bada kaldığı anlaşılıyordu. Halkın horra seslerini du- yuyorduk. Sevinçle eğlendikleri anlaşılıyordu. Biraz dinlenmek için oturduk. Güneşin altında yorulmuş, fena halde terlemiştik, susuzluk azabın çekiyor, fa- kat hic kimse müsterek hir azabı itiraf etmemek icin ses çıkarmıyordu. Kalktığımız zaman taburların mo- törlerinin hareket ettiğini duyduk. Derin bir dikkat- le dinledik. Orman müdürü, sesini işiteceklermiş gi- bi, gayet alçak bir sesle kulağıma fısıldadı: — Alto de Leon'da ne kadar kuvvetimiz var?. — Çok az. Fakat dün gelen © mıntakadaki köylü- ler eski tüfekleri ve yüz kadar silâhlarile Madritten kuvvet gelinciye kadar birkaç saat cepheyi tutabilir. ler. Fakat gelen taburlara karşı koyabilecekleri şüp- heli idi, Ben kendi kanaatimizin ve Guadarrama'nın imanının ne derece kuvvetli olduğunu anlamak için ilk silâhların patlamasını bekliyordum. Taburlara ta. nınmış bir kumandan, Mola kumanda ediyordu. Fa. şistlerin, Alto de Leon'daki kuvvetleri, San Rafael. de öğrendikleri tahmin ediliyordu. Belki de yolları kapamazdan evvel, bizim oradaki siperlerimizi asker- leriyle mahvedeceklerdi. Fukat bununla beraber Alto de Leon'daki bütün köylüler, işçiler, halk San Ra- fsel'de olup biteni biliyorlardı, faşistler bunlardan haberdar değildi. “Yalnız yolların kapandığını biliyor, bundan başka birtey bilmiyorlardı. Bütün heyecanlı havadisler, te cessüsleri iki tarafın da cephelerini kurduklarını gös- teriyordu. Ben her dakika ilk silâhın patlamasını bek- liyordum. Eğer taburlarile işe başlarlarsa, bizim za- yıf cepheyi yarıp geçmeleri pek muhtemeldi. Böyle bir vâkıa karşıstinda Guadarrama'ya gidemezdik, cepheyi yardıkları gibi, orasını işgal etmeleri mu- hakkaktı. O takdirde gece gündüz yürüyerek Hsco- rial istikametinde Avila dağlarına doğru yol almak lâzımdı. Fakat daha henüz ne yapmak lâzım gelece- gini bilmiyorduk. Faşistlerin bizi orada yakalamala- rı mümkündü. Fakat ilk silâh bizim siperlerde başladı. Düşman askerleri bizim müdafaalarımızın tam vaziyetini bil. mediği için, tam üzerine yürümüştü. Bizimkiler si- * perlerinde, alarını beklemişler, tam siperin önünde sıkı bir ateşe tutmuşlardı. Mola'yı düşüne- rek kendi kendime düşündüm: — Bu kadar büyük askeri bir şöhreti olduğu hal de, meğer bir aptalmış. Dudaklarım arasında mırıldanmıya başladırae — Şimdi olacaklar olacak.. Şimdi olacaklar ola- cak. ) Arkadaşım soxdu: — Ne olacak? — Hiçbir şey.. Sadece geçemiyecekler. Sierra'ya Kaçış Çarpışma, asi tarafın büyük zayiatıyle başladı. Bi- zim mevki itibarile büyük faikiyetlerimiz vardı. A- silerin hücumlarını plânlaştırmaları lâzumdı. İlk si- Jâhlarını patlatıp, ileri kuvvetlerini hücum sahasına getirinceye kadar bir saat geçti, o zamana kadar da bizim tayyareler yetişti. Pek çok nikbin konuşuyor- muvaffakıyetle devam olunmaktadır. 5 en iyi bataryalara sahiptirler, topçuları Alman tf * Salıpazaraıda Eşya ve Te anbarının keşfi mucibince tamiri Nisan 938 Cuma günü saat 19 Tophanede deyazım âmirliği Sati ma komisyonunca pazarlıkla el mesi yapılacaktır. Keşif bedeli lira 7 kuruştur. İlk teminat 149” 83 kuruştur. Keşfi İstanbul E. © şant şubesinden bedeli mukabili Jalınır, İsteklilerin belli saatte ko jyona gelmeleri, “486, dum, fakat askeri malümatıma az itimadı olduğu içim arkadaşım şüphe ile yalnız silâh seslerini dinliyord” Saatimi göstererek dedim ki: ; — Şimdi saat yarım. Göreceksin, saat ikiye kadif bir tek top patlamıyacak. Bundan evvel de bizi tayyareler yetişecek. Bizim tayyarelerin düşman toplarını muktedir olduğunu, önce bunların mühimmat arsb Yarını ve petrol tanklarını tahrip edeceklerini, top nı yerleştirmelerine meydan bırakmıyacaklarını 48” ve ettim. Herhalde bizim daha evvel hazırlanmış Ol” ymamız bizim için bir faikiyettir. Fakat ötede, saat ik” den evvel bizim dağlardan inmemiz, dağın karşısı” daki istikamete doğru İlerlememiz lâzımdı. Bizi âdamların kendi cephelerini bombardıman etmemi ve tuttukları ilk mevzilerden uzaklaşmamak iç bataryaların ilk önce bu tarafa ateş edecekleri ri hakkcaktı. ii Arkadaşım: 4 — Neye bu mevzileri terketsinler dedi. — Bu gayet basittir. Bizimkiler Faşist bat rı karşısında mukavemet edemezler, İspariyada bu Kastil şehirleri (Waltadolia Segv çuları kadar mükemmeldir. Orman müdürü cevap vermedi. Sadece adımlf. nı sıklaştırdı, bundan, benim mahdut askeri mi malımı daha ciddi telâkki ettiğini anladım. — Harbi sever misin? Dedi, * — Harbi kim sevor?. “İnmiye devam ediyorduk. Karısının ayakları $* ralanmış, bacakları çalılardan çizilmiş, kanıyorÜ Onu teselli ettiğimiz zaman güldü ve" — Bu bir şey değil, dedi. Fizik itibarile bizden geri olduğuna kederler! onun gelişinin bizim İşleri güçleştirmesinden ko yordu. (Deramı yer?