—— 8 Bir Hamdamık Mi Metresinin Çocuğunu Kan Emerek Oldürmüş! İstanbul zabıtası, dün İstanbulda müthiş bir işkence suçlusu yakaladı. İddiaya göre, bu adam, küçük ço- cukların kanlarını emmek suretile öldüren müthiş bir eanavardır. Bu $acisnın kurbanları da 3, 4 yaşların- 'da iki masum yavrudur. Zabıta muharririmiz dün bu hâ- diseyi takip etti, bütün teferrüatile tespit etti. Şimdi sözü ona veriyoruz: Kasımpaşada Kulaksız mahallesin- 'de Dereboyu sokağında 81 numaralı evde bir aile oturuyor. Asiye adında yaşlı bir kadın, kızı Meryem Bu Meryemin iki küçük yavrusu ve bu çocukların babası Motör İsmail bu evin sakinleridir. İsmall esrar ka- çakçılığı yapar. Bundan bir ay ka- dar evvel yakalanmış ve hapse atıl miştir. ismail hapse girdikten sonra, ev- de geçim vaziyeti hayli zorlaşmıştır. Genç Meryem kuru ekmeğe muhtaç Kazancı Salih isminde biri, Kurban bayramında Meryemle tanışmıştır. Meryem Salihe çabuk iltifat göster- miş ve beraber yaşamağa başlamış - Ölümden kurtulan bedbaht NEJAT * olmuştur. Yine Kulaksıpda oturan kapı eşiğinde gecelerce sabahlamış - Afyon İşkencesi: Fakat, hâlâ yaşıyan iki çocuğun başlamış, iki betbaht yavruyu önüne alarak, onların mini mini parmaklari- le oynamıya başlamıştır. Parmaklarını kırıyor: Bu sırada bi olan Cevada: — Cevat, demiş, parmakların ar- kaya doğru nasıl kıvrılır, bilir misin? Masum yavru, korku ve şaşkınlık» li: — Hayır amca bilmiyorum, deyin ce, Salih çocuğun körpe parmaklarını nemrut bir hareketle arkaya büke- rek, çatır çatır kırmış ve parmaklar dan birini de dişlerile ısırarak kökün den kanatmıştır. Cevadı öldürdü: Salih biraz sonra sızmış, uyumuş, çocuklar bağırıp ağlamışlar, kadınlar korku ile yavrulara mümkün olan te daviyi yapmıya çalışmışlardır. Ertesi günü, henüz çocukların sağ olduğunu gören Salih, bu masumlara tekrar afyon yutturmuştur. Kendile- rinden geçen zavallı iki kardeşi tek- Tar bahçedeki suya batırmış, bu ara- da Nijat yutuğu afyonu kusarak çi- “ karmıştır. Fakat, yaralı Cevat, buz gi "bi süya daldırılmasına rağmen, af- yonu çıkaramamış ve yavrucak gece yarısı ölmüştür. Cevadın öldüğünü gören Salih, bir- den telâşlanmış ve sabaha karşı ev- den kaçmıştır. Bunun üzerine Asiye, karakola ko z kendine gelir gi- “a TAN Romanyanın | Anayasası (Başı 1 incide) Papasların, ruhani otoritelerini si- yasi propaganda maksadile kullan- maları, yahut kanunda yazılı olanlar- dan gayri vaizlerde bulunmaları ya- saktır. Harp zamanına mahsus olan idam cezası, krala, kralın ailesi erkânına, yabancı devlet reislerine sulkastler| gibi hallerde barış zamanında nazır- lar heyeti kararı ile tatbik edilecek- NEVROZİN Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarmızı derhal keser. İcabmda günde üç kaşe almabilir. Havayolları Devlet İşletme Idaresi tir, Alım Satım Komisyonundan : Yeraltı servetleri devletin malıdır. Devlet, ortodoks ve Greko - Katolik kiliselerine ayni hürriyet ve himaye yi bahşetmektedir. Ortodoks kilisesi hâkim kilisedir ve greko - katolik ki- lisesi de diğer bütün dinlerin üstün- de yer almaktadır. Söz, yazı, resim ve ses ile fikir ve mütalesların neşri Bürriyeti temi nat altındadır. Sivil ve askeri memurluklara yal- nız Romanya milletinin majoriter ve devletin burucusu mahiyetini gözö- nünde tutan Romanya vatandaşları girebilirler. Teşrii kuvvet kralın millet mümes sillerindedir. Kral kanunları reddet- mek hakkını baizdir. Teklif hakkı krala asittir. Meelisler ancak devletin umumi menfaatine ta- gü binası, 1 — Eksiltmeye konulan iş: Ankarada Çimento fabrikası karşısında tay- yare meydanında yapılacak umum müdürlük ve tayyare istaşyon müdürlü 2 — Keşif bedeli: 125,440 yüz yirmi beş bin dört yüz kask liradır. 3 — Eksiltmenin şekli; Eksiltme kapalı zarf usuliyle görülebilir. 4 — Muvakkat teminat: 7522 liradır. Bu teminat nakden verilmek İste- nildiği takdirde Devlet Hava yolları idaresinin Ankara Ziraat Bankasın- daki 3667 sayılı hesabına yatırılarak Bankadan alınacak makbuz teklif mektuplariyle birlikte komisyona tevdi edilecektir. 5 — İhale günü ve mahalli; 2-3-1936 çarşamba günü saat 14 de Ankara- nin 10 kilometre garbinde Devlet Hava yollarma aid Tayyare meydanın- daki umum müdürlük binasında yapılacaktır. 6 — Keşif evrakı, şartname, ve mukavele projeleri Ankarada P. T.'T. umum müdürlüğü binasındaki ve İstanbulda Karaköy Postanesindeki Ha vayolları gişelerinden ve İzmirde Nafın Müdürlüğünden altı lira yirmi se- kiz kuruş mukabilinde alınabilir. İsteklilerin eksiltme şartnamesinde yazılı Belgeler ile muvakkat temi- nat ve teklif mektuplarını muhtevi kapalı zarfların en geç eksiltme sa- atinden bir saat evveline kadar um um müdürlüğe vermiş olmaları lâ- İsi öd Saranleri teki li zımdır. Posta teahhürü kabul olunmaz. (834) Jardır. Metres hayatı, Meryemin € - vinde mesut bir şekilde devam et- mektedir. Salih, Meryeme, kendisini nikâkla alacağını da vaat etmekte dir, Fakat, kazancı Salih gece gündüz içki kullanan, üstelik esrar da çeken bir adamdır. Tabii zamanı çok âz - dır. lik işkenceler: “Son zamanlarda; Meryemin hapis- teki kocası İsmailden olan 4 yaşın- deki oğlu Cevatla 3 yaşındaki oğlu 'Nijat, Salihin canını sıkmağa başla- mıştır, Rahatı bozulan Salih ara sıra 'Meryeme: — Ah.. bu çocuklar olmasa, ne me Sut yaşıyacağız, demeğe başlamış - tır. Salih ilk günden itibaren, zevkini evin içindeki mevesdiyetliri Salihin |erok Kidieeyi haber yenmiştir. Der hal eve gelen memurlar, Cevadı, 0- Şa geçen pazar günü, Salik, kafayı | <2) Közesinde ölü ve Nijadı da bay » gn bir halde görmüşlerdir. iyice tütsüledikten sonra eves&sl “|. yeğ kemiği ve parmakları kırık, vü cudü mosmor kesilen küçük Cevâ- | i aç olduğu için ağlamaktadır. . Bunu | gan cesedi Morga kaldırılmıştır. Ni. |bif kere içtiman davet eder. Kral bu y me : meclislerin içtimama nihayet vere-| tılarak, fena halde |12t 19 Şişli çocuk hastanesine ya - neşesini mütemadiyen kaçırmktadır. miştir. Küçük Cevat bu sırada karnı gören esrarkeş Salih küçücük yav - runun üstüne â dövmüştür ve yavru susmuyınca, ba- tırılmıştır. caklarından yakalayıp yerden yere | SJih yakalanıyor: çalmıştır. Çocuk bitkin bir halde yer de yatarken, gözlerini kan bürümüş olan Salih, cebinden koca bir afyon parçası çıkarmış, zorla yavrunun bo gazına tıkmış ve masum yavru bir köşeye sızmıştır. Bunun üzerine, Sa- Hih, küçük Nijadı da yakalamış, onu da yerden yere çalmağa başlamıştır. Sizi öldürürüm! ler. İcra kuvveti krala verilmiştir. Kral bu kuvveti hükümet vasıtasile kul- lanır. “Kral, teşrii meclisleri en az senede bilir. Meclisler, bu tarihten bir sene sonra, eğer bu müddet zarfında içti- maa çağırılmamışlarsa, kendiliğin - “Katil Salih, ihbard Ni mi İden toplanmak hakkını haizdirler. Ta yakalanmıştır. Müddetumumi mu- | ” yeke lin Miamadi Seth ripir tai | e öl eye MERE, BE kikata elkoymuş ve hâdise yerinde ev velki gece sabaha kadar meşgul ol- ağir ik Hişt de ©* İlik ve askeri müahedeler, ticaret mea â mukaveleleri ve saire akteder. Bun- milik, suçluyu dün öğleden sonra Sul ee imi tanahmet Sulh Birinci Ceza mahke-| 812 dahilde likte» mesine göndermiştir. Salihin 1ik so, 51 meclisleri tasvibine bağlıdır. Bu vahşet sahnesi karşısında daha | gusu yapılmıştır. Hâkim Reşit iddi- Kral, nazırları tayin ve azleder ve radan tasdik edilmek üzere, kararna- meler çıkarır. Kral, harp ve barış ilân eder. Po- Mebuslar, devletle ve belediyeler» fazla seyirci kalamıyarak nihayet |anameyi okuduktan sonra, Salihten | © "yukaveleler akteden müesseseler. bozan bu cocukları vöketmeği aklı.lu.. 1.4. ye — pa koymuş, bir aralık zavallı yav -| ihtiyar As ruları denize atmağı tasarlamış, ku-İmak ister zu gibi boğazlamağı düşünmüş, fa -| küfür savurarak: 'kat, bu şekilde bir cinayetin çabuk — Bunların terbiyesini veriyorum, | maklarım kıran annesidir. O, çocuk- meydana çıkacağından korkarak VAZ | eğer karışacak olursanız sizi öldü-)lara her gün esrar verirdi. Ben de anmaya İnanan Hatamala demlemma ve bu İşkenceye mani ol- | biç birşey yapmamış gibi, büyük bir eler, fakât Salik bin bir | soğukkanlılıkla şunları söylemiştir; — Bay hâkim.. Cevadı öldüren, par e lr, e SR 2 — Ticaret ve endüstriye mensup Jolmak, 3 — Entellektüel meşguliyetlerde bulunmak şartile 30 yaşını geçen va- tandaşlara verilmiştir. Reyler gizli, mecburi ve tek isim- lidir. İntihap daireleri meslek üzeri- ne temsili temin eder. Mebuslar 6 öene için seçilir, Me- busların ve seçim dairelerinin adedi seçim kanunu ile tesbit edilecekler - idir. Senatoda üç türlü aza bulunur. Tayin edilen aza, hukuken aza ve seçilmiş aza. Tayin edilen aza ile se gilen aza nisbeti yarı yarıyadır. Se- natörlerin müddeti dokuz senedir. Nazırlar, siyaseten yalnız krala karşı mesuldürler, Yalnız en sz üç nesildenberi Romanyalı olanlar na- zır olabilirler. gazetelere vermiştir. Sansür bu tamimin neşrine müsa- ade etmiştir, çünkü yüzbaşı Cardre- anu hiç beklemediği bu sırada siyasi hayattan çekilmek fikrinde olduğu- nu bildirmekte ve taraftarlarının ken dine yapmış oldukları sadakat yemi- nini çözmektedir. Hidise büyük bir heyecan uyandır mıştır. Bu tamim üzerine demir mu- hafız teşekkülü dağılmış bulurluyor. Partinin merkezi kapanmıştır. Gad- reanu, sna yasaya göre, nazırlık hak kından mahrum kalmaktadır. Köylü Partisine gelince Bükreş, 22 (A.A) — Köylü perti- si, yeni ana yasa İçin perşembe gü- nü yapılacak plebisite iştirak etme melerini kendi taraftarlarına bildin Çocukların büyük annesi Asiye, a: çakikta Küre e 1 — Ziraat ve el işçiliğine mensup | yapamıyacakları gibi üç sene de, mu kavele aktettikleri müesseselerin i- dare meclislerine giremezler. Romanya adliye sisteminden İsti- geçmiştir. Nihayet masum yavruları her gün bir parça zehirliyerek öldür meğe karar vermiş ve çocuklara es- rar yutturmağa, hırpalamağa, dövme ğe başlamıştır. Çocuklar tesemmüm Ârazı gösterince, yavrucukları bacak Yarından tutarak bahçedeki havuza daldırıp bu suretle ayıltmak yolunu da bulmuştur. Çocukları zatürreeye yakalatmak için, gece soğukta, kapı nin önünde bırakır, kendisi sobanın başında Meryemle keyif çatarmış.. Küçük Covatla Nijat, atılmış kedi yavruları gibi, biribirine sokularak rürüm, demiştir. Bu esnada, yuttuğu fazla afyondan Ta odaya getirmiş, mangalın üstünde, mendil kurutur gibi, kurutmıya ça-| Yavrucuk öldü. lışmıştır, Fakat, zaten esrar dalgasın- rip adam, şuursuz kahkahalar atmıya miştir. ateşte ku- kendisile görüşen muharririmize de- çocuklar rahat uyusun diye, onları 80 | miştir ki: ğuk suya batırır, sonra dı tamamen baveketsiz kalan Cevat, Sa | ruturdum. Evvelki gün Cevadi man-|tü bize bakıyordu. lihin nasılsa nazarı dikkatini celbet-| galda kuruturken yüzünü kazaen miştir, O sırada hemen Cevadı almış, | yaktım. Çocuklar abdeste çıkmadık. bahçedeki havuzda buz gibi soğuk su- | ları zaman makatlerine sabun sokar ya batırarak çıkarmıştır. Bundan son | dım. Dün de annesi çocuklara afyon — Çocukların babası İsmail, iyi kö O, hapishaneye düştükten sonra, biz aç kaldık. Dile- nerek geçiniyorduk. Kızımın karşısı na bir gün Salih çıktı, Ntkâhla alaca- ğını söyliyerek Meryemi aldattı. Be- vermiş. Uğraştım, kurtaramadım. | raber yaşamıya başladıkları günden beri, iki küçük yavrumu hemen her Hâkim Reşit. dosyadaki şahitlerin | saat, sebepsiz yere dövüyor; dişlerile da olan Salih büsbütün kendini kay-| ifadelerini de okuduktan sonra, Sa- bederek, zavallı yavrunun başını yakİlihin tevkifine ve muhakemesinin mıştır. Büsbütün hayale dalan bu ga İmevkuf olarak devamına karar ver- ısırıyor, parmaklarının ucundan kan Tarını emiyordu. O gece, çocukları kurtarmak istediğimiz için beni ve kı zımı öldürecekti.” naf mahkemeleri kaldırılmıştır. Harpten sonra köylülere temlik e- dilen topraklarlâ 923 kanunu esasi. sinin 133 üncü maddesile tasdik edil. miş olan kararnamelere müstenit po litik haklar müktesep hak teşkil e- ler. Bu kanunu esasiye muhulif olan bütün kanun ve nizamnamelerie 923 kanunu esasisi mülgadır. Demir Muhafızlar dağıldı Bükreş, 22 (A.A.) — Demir muha- fızlar reisi yüzbaşı Cadreanu tarafla- rına gönderdiği bir tamimin suretini bildiriyor: Yeni kanunu esasi hak » kında plebisitin icra edileceği 24 ip bat perşembe günü bütün daireler kapalı kalacak ve muhakemeler de başka bir güne talik olunacaktır. Plo bisite iştirak mecburidir. Asarak Öldürmüşler Ödemiş, (TAN) — Bebekler kö- yünde Mustafa oğlu 23 yaşında Meh- met, kendi evinin damında meçhul kmiseler tarafından asılmak suretile öldürülmüştür. Kızma Sataşan Baba İzmir, (TAN) — Değirmendere kö- yünde, öz kızı 14 yaşında Zübeydeye kemgözle bakmaktan suçlu Ömer Lütfı, ağır ceza mahkemesince 45 sene hapse mahküm olmuştur. Muallim mektebini bitirdim; Hasanla evlendik. Arkadaşım gün geçtikçe bana doha büyük bir sami- miyetle bağlanıyordu. En değersiz şeylerime bile kıy met verdiğini, benimle meşgul olduğunu görüyordum İlk zamanlarda Hasanı pek beğenmiyen yengem bile şimdi: “İyi çocuk, doğru, terbiyeli çocuk!” demekten kendini alamıyordu. Hattâ anneme yazdığı mektup- ta onu epeyce methetmişti... Yengemin Ömer Paşadan kalan tekaüt maaşiyle ve annemin bana gönderdiği küçük para ile birkaç yıl epeyce sıkıntı çekmiştik; şimdi, beni öz evlâdı gibi büyüten, yetiştiren yengemi biraz rahat ettir. mek istiyordum. Çalışmam lâzımdı; niyetim, Anado- Juda bir hocalık almaktı; Hasan, işlerinin daha fazla İstanbulda olacağını söyliyerek benim tek başıma Anadoluda yaşamamı doğru bulmuyordu. O zaman, İstanbulda çalışırım, dedim; Hasan buna da şiddetle engpl oldu; ben seni geçindiremez miyim; benim ça- lıştığım elvermez mi? Bir de senin çalışmana, sokak- Tarda sürünmene ne lüzum var? diyordu. Bu mesele Üzerine aramızda epeyce çarpışmalar oldu; Hasan bu isteğime karşı o kadar engel oldu kt... Şaşırdım; ken- disine biraz gücendim. Onun beni ideallerimden vaz geçirmiyeceğini sanmıştım: bunu söyleyince, şefkat- İli bir tavır takındı; senin için söylüyorum, Yıldız, de di. Senin biraz dinlenmiye ihtiyacın var; zayıfsın; bu kadar üzüntüler geçirmişsin; biraz dinlen. Ne za- man olsa çalışırsın! Bir zaman için biraz dinlenmek üzere çalışmak- ten vazgeçtim. Evimizi değiştirdik; Gedikpaşaya geçtik; Hasan evi döşemek için lâzım olan parayı ve- riyordu; yengem, görmüş, geçirmiş olmanın bütün zevkiyle küçük evimizi düzeltiyordu... Oldukça zevk 1, güzel bir yuvamız oldu; mesuttum, hep mesuttuk. Yasan memlekete gidiyordu; istersen seni de götü- çağ dedi. Nekadar sevindim; kısa bir zaman için gm. enn elk. yanda YALN DONUY YAZAN j RUM ŞÖKUÜFE NIHAL Hasanın aflesini, Hasanın doğup büyüdüğü yerleri — Orada Kolejli bir kuzinim var; görsen ne kadar seversin, beğenirsin, dedi. Kolejli kuzin! Orta Anadoluya yakın bir yerde... Önce şaştım; sonra inanır gibi oldum, Anadolunun bazı yerlerinde Amerikalıların açtığı mektepler vat- dır; Hasanın kuzini belki oralarda okumuştur. Gitmeden evvel Hasanın yengesi, amcası, amcası- nın oğlu ve kızı için yünlüler, basmalar, şekerler al- dım. Ben kolejli kuzin için Hasana haber vermeden ayrıca hediyeler hazırladım. İngilizce yazılmış en ye- ni romanları, en yeni şiirleri buldum; yeni elişi ka- taloğları, dantelli mendiller, zarif eşarplar aldım. Hasanın ailesi için gönlümde daha görmeden derin sevgiler yaşıyordu. Bir kış gününde yola çıktık; iki gün iki gecelik bir tren yolculuğundan sonra bir gece yarısı ... ye var- dık. Soğuk, karlı, tipili bir geceydi; Hasanın amca- Sının genç oğlu Ali bizi bir araba ile karşılamıya gel- mişti, Bozuk düzen yollardan geçerek on beş dakika- ık bir sarsıntıdan sonra zifiri karanlık dar bir s0- kakta tahtadan bir bahçe kapısının önünde durduk. Ali kapıyı açtı; karanlıkta çamurlu, büyücek bir bah çe geçtik, iki katlı beyaz duvarlı bir binanın içine bulunan toprak bir evaltı, küçük bir gaz limbasile aydınlanmıştı. Bulanık ışığın .srasından oldukça yaşlı olduğu sozilen ufak tefek, bu Tuşuk, esmer yüzlü, başı bir yazma örtü İle örtülü bir kadın bizi karşıladı: — Büyurun evlâtlar, buyurun... Bu, Hasanın yengesiydi. Bizi üst kata çıkardı; pa- tiska perdeli, ortada bir yer yatağı serilmiş, bir ba- kır mangalla ısıtılmış bir odaya girdik. İhtiyar yenge bize hatır sordu: — Hoşgeldiniz, safa geldiniz, nasılsınız?. Aç misi- nız, tok musunuz?. Sonra Hasana döndü; eliyle beni işaret ederek: — Bu bu aldın giz? Hasan: — Evet, yengeciğim, dedi. Gelininiz Yıldız. Nasıl, güzel değil mi? — Eh, Allah iyilik versin; Allah dirlik, düzenlik versin; birer (kayve-kahve) içer misiniz? Hasan: — Hiç birşey istemeyiz, yenge, dedi. Rahatsız ol- ma; amcam nasıl, Gülsüm nasıl? İhtiyar kadın: — Onlar erken yatırlar, dedi. Efendi ihtiyar; Gül- sümün de çok başı ağrıdı. İstanbullu gelini çok me- rak ediyordu amma, dayanamadı, uykusu da gelince — Yarın görüşürüz öyleyse, yengeciğim, dedi, Se- ni rahatsız ettik. Biz de yorgunuz, uyuyalım da sa- bahleyin görüşürüz. İki günlük tren sarsıntınmdan sonra sessiz bir o- da, sarsılmıyan bir yatak öyle rahat geldi ki... Delik- siz bir uyku ile sabah geç vakte kadar uyumuşuz... Gözlerimi açınca pencereye koştum, hayatımda ilk defa bir Anadolu kasabası görecektim: Damları karlarla örtülü sik evlerden sonra, alabildiğine be- yaz kırlar, uzakta beyaz başlı tepecikler... Kasaba ö- dü gibi sessiz... Oda kapısı yavaşça aralandı, içeriye bir tepsi için- de kahvaltı bırakılıp yine kapandı. Ben bir an evvel evin içindekilerle, Kolejli kuzinle görüşmek için sa- bırsızlanıyordum. Sonra kasabayı dolaşacaktık. Kır- lara, dağlara çıkacaktık. Köyleri gezceektik. Hasan: — Nasıl Yıldız, diyordu. Anadolu, Anadolu diye sayıkladığın, hasret duyduğun yerleri beğendin mi? Bakalım, kaç günde canın sıkılacak?. — Canım hiç sıkılmaz, Hasan dedim. Bir defa se nin yanındayım. Sonra burası yabancı yer değil, bi- * zim yurdumuzdan bir parça... Basit, geri de olsa, 0, bizimdir. Seninle tanıştığımız günlerde görüştükleri- mizi unuttun mu?. Buraları biz yükselteceğiz; işleri- ni bitir de buralara dönelim, Tereyağı, süt ve peynirden ibaret olan kahvaltıyı yedik, aşağıya indik. Toprak evaltından şalvarlı, s- kallı, takkeli, asık yüzlü, hemen iki kat bir ihtiyar geçiyordu. Hasan koştu, elini öptü; bana yavaşça: — Amcam, dedi. Elini öpüver. İhtiyar amcaya doğru yürüdüm; elini öpmek icin hürmetle elimi uzattım; ihtiyar birdenbire bana ba- Şını çevirdi; dik dik yüzüme baktı; bu, ne çatkın yüz lü adamdı. Tutmak için uzattığım elimden elini hız. la çekti; başını eğdi, anlamadığım birşeyler homur- danarak odaya girdi. (Arkası var)