No. 43 Nasıl doğdu? -Nasıi yaşadı? - Nasıl battı? — AKİNCİ KISIM — Yazan : Ziya Şakir Yıldız Sarayında Yeni Komedyalar Oynanıyor Fırkacılıktan iğrenen efkârı u- mumiye ile, matbuatın bir kısmı; &havatanın bütün varlığı felâket tehditleri karşında bulunduğu böyle bir zamanda, (mesul şahsi- yetler) ile gayrimesul kimseler a- rasında çarpışan bu ihtirastan son derecede müteessirdi. Herkes, gözlerini Yıldız sarayı" na çevirmişti. Ve herkes, bütün Osmanlı hükümetinin mukadde- rat ve mesuliyetini deruhte etmiş olan Padişahın son sözü söyleme- sini, ve artık bu çirkin ihtiras mü- cadelesine hitam vermesini bekle- mekte idi... Hattâ, kabineye men- Sup bazı zevat bile, Padişaha bi- yer arize göndermişler: Mİsrarınıza binaen kabinede bu- lunuyoruz. İstifa edemiyoruz. Fa- köt her gün şiddetini arttıran bu mücadele yüzünden, yerlere ge- çiyoruz. Ya, bu iğrenç fırka mü- Dakaşalarına hitam verdiriniz, ya- hut, bizim istifamıza müsaade edi- niz.) Demişlerdi. Kevir mensuplarının bu şe- kilde Padişaha müracaat et meleri; Damat Ferit Paşa ile, Şey- hislim Mustafa Sabri, ve Adliye Nazırı Vasfi hocalara fena halde telâş vermişti. Ayml zamanda, Sadık Beyin; İstanbulda bulunan diğer fırkalar dam Bauananlu GEMİ Ümit e Glmiyen bir hâdise karşısında ka- lınmamak için mühim tedbirler al mıya ihtiyaç hissedilmişti. Buna binsen, Temmuzun 18 inci gecesi, Sadrâzam Damat Ferit Paşanın Ni Şantaşındaki konağında hususi bir İçtima yapılmasına karar verilmiş ti. Damat Ferit Paşa, Mustafa Sab- Fİ Efendi, Vasfi Hoca, sabık Dahi- İiye Nazırı Ali Kemal Bey. Rıza Tevfik Bey, Mehmet Ali Bey ve- $air birkac kuvvetli fırkacının İş- tirak ettiği bu içtima da, uzun mü- Zzakerelerden sonra şu kararla ne- Hcelenmişti: 1 — Padişaha müracaat etmek Suretile kabinede sarsıntı yapmak İhtimali olan nazırların derhal tas fiyesile bunların yerlerine, yeni ve i arkadaşlar iltiması. “alim da şiddetli ıslahata rük unsurların ayık» i gü ayık. — Sadık Beye karşi müessir hücumlarda devam edilerek, mü- <idele sahasından kaçırılması. Bu karar, tam kırk sekiz saat Sonra (Yani, Temmuz ayının 20 in ei günü akşamı) tatbik edil. İçtimaın ertesi günü, Damat Fe- » doğruca saraya giderek, dettinin huzuruna çıkmış. tstmin edememek yü- İmama efkâr umumiyeyi altüst e sebatsız arkadaş “ Bihinelerini taç Bae e mi Böyle münasebetsiz- üne geçmek için; di ük tadı Suna karar ver Vühdettin bu ka a Yetle kabul çö memnun. Vadisi gün gazeteler, şu kısa ha işlerdi : şa Damat Ferit Paşa istifa etmiş. Ve istifası da, tarafı şâhâne- den kabul edilmiştir) y V havadis, bü B lom sirke ME tesir ca çapari getirmişti. Sanki ko- tülü gpieket. kesif bulutlarla ör- anda © bulutların bir parlak bir gü- neşe kavuşmuş gibi bir sevinçle parlayıvermişti. ül O gün ve o , İstanbulun yha siya Fri âde- ta birer ihtiras kaynağı haline gel miti. Birçok nüfuzlu şahsiyetler, se- Taya koşmuşlar; Vahdettin üze- rinde müessir olan (hususi bende- gâr) a başvurarak zatı şâhâneye karşı besledikleri (sadakat ve übu diyet) lerden bahsetmişler; vet kabinede birer nazırlık kapabi mek için türlü türlü şaklabanlık- lar göstermişlerdi. Ayni zamanda. Sadık Bey İle ta raftarlar; da harekete gelmişlerdi. Onlar 'da, Padisaha muhtelif şe- killerde müracaat fırsatını fevtet- Bütün muhkterisler, zaptolun- maz bir heyecan içindelerdi. Vahdettin, bütün müracaatlara, derin ve müstehzi bir süküt ile mukabele etmişti. O geceyi, herkes büyük bir sabırsızlık içinde geçir misti, Ertesi sabah gazetelere sarılan- lar, şü resmi tebliği görünce, hay retlerinden şaşakalmışlar.. Ne öy liyeceklerini bile şaşırıvermişler- di. Resmi tebliğ, şundan ibaretti: (Zatı şâhâne, yeni kabinenin teş kiline, sadrı sabık Ferit Paşa Haz retlerini memur etmiş; üçüncü de- fa olarak, Damat Ferit Paşa ka- binesi, şu suretle teşekkül eylemiş tir: Sadrâzam: Damat Ferit Pasa Şeyhislâm, ve Şürayi Devlet Re #i Mustafa Sabri Efendi. Harbiye Nazırı: Sabık Divanı Harp Reisi Nâzım Paşa, Bahriye Nazırı: Salih Pasa. Dahiliye Nazırı: (Defteri Hâkn- »i Emini) Adil Bey. Maliye Nazırı : (İpkaen) Tevfik Nafia Nazırı; Ahmet Abuk Pa- şa, Adliye Nazırı: Şürayi Devlet a- zasından, Mustafa Bey. * Maarif Nazırı: Sait Bey, Ticaret ve Ziraat Nazırı: (Vekâ- leten) Ahmet Abuk Paşa, Evkaf Nazırı: Hoca Hamdi Efen Bu vezattan manda, (Meclisi ha- $ı vükelâya memur) olanlar; Sadrı sabık Tevfik Paşa. Ayan âzasından Ahmet İzzet Pa şa. Ayan âzasından Ali Rıza Paşa. örülüyor ki, Damat Ferit Paşa ile hâs müşavirleri, cidden mahirane bir manevra çe- virmişler.. Salih Paşa gibi bilaraf ve cidden kıymetli bir zat ile, fır- kacılıkla hiç bir alâkaları olmıyan diğer birkaç zatı da kabineye gir- miye razı ederek böylece efkârı u- mumiyede sarsılan mevkilerini kuvvetlendirmek istemişlerdi. Ancak şu var ki; bu arzularını ta mamile yerine getirememişlerdi. Çünkü, kabinenin riyasetinde, yi- ne Damat Ferit Paşanın buunma- 81, efkârı umumiyeyi tatmin etmek Şu tarafa dursun, bilâkis halkı ve bir kısım matbuatı yeniden sinir- lendirmişti. Sadık Beye gelince; artık Da- mat Ferit Paşaya karşı son kozu- nu oynamıya karar vermişti. Bu- nun İcin. o da sövlese mâhirane bir fırıldak çevirmişti. SADIK BEYİN SON KOZU Sadık Bey, sadık havârisini top- uyarak son bir müzakereden son- ra; o tarihte İstanbulda mevcut o- lan fırkalar ve cemiyetlere birer mektup yazarak (ahvali hazıra bak kında müdavelei efkâr edilmek ü- zere) bir içtima aktedilmesini tek- Nif etmişti. Asıl dikkate şayan o- lan cihet şurssıdır ki; Sadık Bey .bu davetnamelere, (Hürriyet ve İ- tilâf Fırkası merkezi umumisinde içtima edileceği) kaydını bilhassa ilâve eylemişti. Bundari maksadı da, kendini (fırkanın lideri) şek- linde göstermek, ve bunu, diğer fırkaların erkânına da böylece ka- bul ettirmekti. Bu davete, şu fırka ve cemiyet- lerin erkânı iştirak etmişlerdi: MENU kongre, MİM Ahrar, Sulh ve Selâmet, Türkiye Sosyalist, Sosyal De- mokrat, İzmir Müdafani Hukuku Osma niye, Trabzon ve havalisi, Ademi Mer keziyet, Kürt Tasvün, Kürt Taali, Mat- buntı Osmaniye, Bu fırka ve cemiyetin müurah- hasları, Temmuzun 21 inci pazar- tesi günü öğleden sonra saat dört- te Sadık Beyin merkez ittihaz et- tiği, Gedikpaşadaki binada içtima ettiler. Bilâ fasıla üç saat devam eden müzakerelerden sonra, şu ka farı verdiler: (Devletin harici siyasetini ve da bili umurunu idare hususunda eh- liyetsizliği ve kifaytsizliği tahak- kuk eden Damat Ferit Paşanın, ü- çüncü defa olarak Sadaret mevki- ine getirilmesi, Meşrutiyet hükü- metine yakışmıyacak bir vaziyet olduğu gibi, böyle bir kabinenin meşru addedilmesi de imkânsız- dır. TArkası var) LOKMAN HEK © CSUY TL ER iğ TAN Japonya > (Başı 1 incide) Berlin muhabiri, gazetesine şunları yazmaktadır: “Anlaşıldığına göre, dahili ıslahatı bitmiş olmaktan uzak- tır. Dün ihdası kararlaştırılan harici siyaset meclisi bir başlangıçtan iba- Memnun rika hükümetini Cenubi Amerikaya nüfuz etmiye çalışan İtalyan ve Ak manların bü hareketlerine karşı de- Almanyanın ha müteyakkız bulunmıya o sevket- mek olacaktır. Führer tarafından ittihaz edilen İkararlar, burada iki şekilde tefsir e- rettir ve daha şimdiden dahili işle-|dilmektedir: rin de ayni şekilde ıslah edilecekleri söylenmektedir. Söylendiğine göre, şimdi Dahiliye Nazırı olan Doktor Frick'in riyase- tinde hususi bir dahili siyaset mec- lisi ihdas edilmesi mevzuubahis ol- maktadır. Bu takdirde bazı Nasyonal Sosya- list ricali Doktor Frick'e terlik edi- lecektir. Dahiliye Nazırlığına Himuler ge tirilecektir. O zamana kadar yeniden bazı tedbirler alınması ihtimali de vardır. Harici siyaset sahasında, gö- ründüğüne göre, iktidar mevkiine ge- len yeni ekip, bilâ kayıt Alman - İtalyan teşriki mesaisi taraftarıdır.,, Komünist Humanite yazıyor: “Demokrat devletler ricalinin hö- diselerdeki vahametin harikulâdeli- Bini takdir etmeleri temenni edilir... Echo de Paris gazetesinde Pertinax yazıyor: “Gözden düşen generaller arasın- da Sovyetler birliğinden hiçbir za- man ümitlerini kesmemiş olanlar ve ergeç Rapallo işbirliğinin tekrar baş- ıyacağına inanmakta ısrar edenler de 1lunmaktadır. Giden başkumandan ile Von Blum berg, İtalyaya karşı husumetlerini saklamamakta idiler... Amerikaya Vaşington, 6 (A.A) — Salâhiyet- tar bir membadan öğrenildiğine gö- re, Hariciye Nezareti, Almanyada vukubulan değişiklikleri büyük bir alâka ile takip etmektedir. Nezaret, bu değişikliklerin Ber- lin - Roma mihverini kuvvetlendir- mek maksadile yapıldığını ve iki mil letin bütün dünyada takip ettikleri siyasi faaliyetin artması için bir ha- reket noktası olabileceğini tahmin etmektedir. Bu değişikliklerin ilk tesiri, Ame- ERKANI ŞAR İMİN Difteri Nasıl Bulaşır ? Bu mühiş hastalık pek te bula- şık şeydir. Onun —Löfber basili denilen— mikrobu teneffüs ettiği- miz havayla gelmez, fakat ona tu- tulmuş küçük hasta öksürüp tıksı- rınca ağzından ve burnundan çi- kan sulu maddelerle geçer. Ondan gorukları korumak için birinel şart hastalanan çocuğu hemen ayrı bir odada yatırmak ve onun yanina —bir evde kardeşleri de olmasa— hiçbir çocuğu sokmamaktır, Şu kadar ki difteriye tutulmuş bir çocuk kendisi iyi olduktan son- ra da bulaşıklığı geçmez. Hastalık geçtikten sonra da mikroplari ço- cuğun boğazında veya burnunda günlerce, haftalarca kalır. Bir yıl sonra bile bulunduğu olmuştur. Bunun içindir ki hasta iyi olduk- tan sonra da burnundan ve boğa- zından alınan maddeleri lâboratu- var muayenesi yaptırmadan, çocu- ğu serbest bırakmazlar, Çünkü ço- cuk iyi olduktan sonra, öksürüp tksırmasa bile, çocuklar arasında birinin ağzından ötekinin ağzına mikrop götürecek vasıtalar hiç ek- sik olmaz: Meselâ bir kurşun ka- lemi hastalıktan yeni kurtulmuş çocuk ağzında ıslattıktan sonra ar- kadaşına verir, hiraz sonra o da ağzına sokar ve hastalıktan kendi- si kurtulmuşken ötekine geçirir... Zaten difteri mikrobunun baş- kasına bulaşması için böyle doğru- dan doğruya temas etmiye de ihti- yacı yoktur, hasta çocuğun boğa- zindan çıkan sulu madde ona ba- kan kimsenin üstüne sıçrar, mik- rop orada telef olmaz. Hastaya ba- kan kimse bile başka hir çocukla temas ederse ona bulaşır. Hastalı- ğın böyle vasıtayla bulaşmasının pek acıklı bir misali vaktiyle —bu suretle sirayeti daha bilinmezden önce— hasta bir çocuğu muayene eden bir hekimin hastalığı kendi çocuğuna götürmüş olmasıdır, Onun için basta çocuğu muaye- ne için çağırdığınız hekim sizden hastabakıcı gömleği gibi birşey is- terse onu ayıplamayınız. Siz de evde herhangi hastaya bakan kim- senin arkasına öyle bir gömlek giydrimekte ihmal etmeyiniz. Bu- Taşık hastalıklardan korunmak için yalnız doğrudan doğruya temas etmemek yetişmez, mikroplar elbi- selerle, hastaların kullandıkları türlü türlü şeylerle de bulaşırlar. Çocuk olmıyanların difteriye tu- tulmaları vakın pek az görülür, fa- kat difteri mikrobu bir yara üzeri- ne, küçük bir çizik üzerine bile do- kununca orada iltihap yapar. Bun- dan dolayı difterili hastaya bakan- ların ellerinde, yüzlerinde yara, bere bulununca, hastanın ağzin- dan, burnundan çıkan maddelerin dokunmamasına dikkat etmeleri lâzımdır, Difteri mikrobunun sütle ve yi- yecek şeylerle geçtiğine de misal- ler çoktur, Bunların da en acıklısı bir çiftlikte çocuğun difteriye tu- tulması üzerine o çiftlikten gelen sütü içen çocukların hastalığa tu- tulmalarıdır. Difteri mikrobu hasta çocuğun yattığı odada güneş görmiyen kö- şelere, aralıklara sıçradığı vakit o- ralarda uzun zaman kalır. Bir kon- sol çekmesine atılmış ve unutul- muş bulaşık bir çamaşırda aylarca kaldıktan sonra, hastalığı bulaştır- mış olduğu bile rivayet olunur. Bundan dolayı çocuğun hastalı- fı zamanmda kullandığı herşeyi dezenfekte ettirmek lâzım olduğu gibi hastalanmadan önce kullandı- ğı elbiselerini ve çamaşırlarını bile öyle yapmalıdır. Çünkü kendisi hastalanmadan onların üzerinde mikrop bulunması imkânı vardır. Onları tekrar kullanınca hem baş kalarına bulaştırır. hem kendisi tekrar hâstalanabilir. Dün de yaz- dığım gibi, bir kere difleriye tu- tulmuş olmak tekrar tutulmıya mâni olmaz. Bu değişiklikler ya Sehacht ayrıl- İdıktan sonra harici iktısadi veya di- İni siyaset sahalarında muhtelif Şe- killerde tecelli eden muhalefeti ez-| mek maksadile şiddet kullanılmadan Yapılmış bir tasfiyeden ibarettir ve- ya birkaç zamandanberi Almanların bilhassa İspanya İşlerinde gösterdik- leri ataletten memnun olmıyan Mus- solini tarafından yapılan tazyikin bir neticesidir. Amerikadaki Alman sefiri neler söylüyor? Filadelfiya, 6 (A.A.) — Alman se- firi Hans Dieckhoff, Almanyada vu- kubulan son hâdiseler dolayısile bir nutuk söylemiş ve hasmâne tezahüra ta maruz kalmıştır Sefir, nutkunda Almanyanın dün- ya piyasalarına daha serbest bir şe kilde girebilmek hakkını istemekle beraber siyasi sulh sahasında da da- ha çok adalet ve anlayış istediğini kaydetmiş ve Hitler tarafından veri- len kararların siyasette bir değişik- lik değil. eşhas arasında bir değişik- lik husule getirmiş olduğunu söyle- miştir. Sefire göre, bütün harici sivaset meseleleri hakkında ancak Führer bir karar ittihaz edebilmektedir. Devletle ordu arasında bir anlaşa- mamazlık olabilirse de hükümete karşı müsellâh bir muhalefet mev - cut değildir. Ordu. siyasetle uğraşmaz. Sefirin nutkunu söylediği ötelin ö- nünde nümayiş yapan Naziler, sürat- le dağıtılmışlardır. Japonya memnun Tokyo, 6 (A.A) — Almanyadaki hâdiselerden memnun olan siyasi mahfeller, Almanyanın artık Çine si- lâh göndermiyeceğini. Cin ordunn. daki musllem zabitlerini geri çağı- Tacağını, Mançukuoyu (tanıyacağını ümit etmekte ve Japon dostu olarak tanıdıkları Von Ribbentron'un nüfu- zuna itimat etmektedirler General Fon Fritsch Entrika mı çevirmiş? Londra, 6 (A.A) — Evening Sran. dard gazetesinin diplomatik muhabi- rine göre, General Fon Fritsen, pous müdürü B. Himmler tarafından. Fransız ordusu ile gayri resmi ve sa- lâhiyeti haricinde münasebetlerde Pon Fritseh, mahrem ajanlar Va- sıtasile B. Daladier ile muhabereye girişmekle itham edilmektedir. B. Himmler B. Hitlere verdiği raporda, memurlarının uzun müddet General Fritsein Erkâm Harbiye Reisi Gene- ral Fon Beck'le diğer ordu zabitleri- ni nezaret altında bulundurduğunu ve bunların yabancı hükümetler mü messillerile olan münasebetlerinde ezcümle Pariste yapılan ziyaretler esnasında, harici işler hakkmda mü- nakaşalarda bulunmakta tereddüt etmediklerini ve İspanya harbi hak- kında Alman hükümetinin resmi po litikasına aykırı"bir noktai nazarda da bulunmuş olduklarını bildirmiş tir, Pariste Havas Ajansının bu husus- taki notu: Bu neşriyat hakkında kendisine malümat verilen Milt Müdafaa ve Harbiye azırı B. Daladier, İngiliz ga- zetesinin bu neşriyatını mutlak su- Tette yalanlamaktadır. Maruf Fransız diplomatlarının fikirleri ; Paris, 6 (A.A) — hâdiseler zırı B. Pietri, Almanyadaki hâdise- leri basit bir şekilde tefsir etmenin doğru olmıyacağını, meselenin biraz muğlâk olduğu fikrinde bulunduğu- nu söylemiştir. B. Paul Raynaud demiştir ki: “— Son hâdiseler Nazi partisinin ümit olunandan daha az fevw - him bir zaferidir. Ordu artık istiklâ. lini kaybetmiş, Hitlerin emrine gu miştir. Yeni Hariciye Nazırı Fon Ri- bbentrop Berlin — Roma mihverine hararetle taraftar geçinmektedir.,. B. Raynaud, son hâdiseler üzerine Fransızlara ittihat tavsiye etmiştir. Meclis dış işleri komisyonunun başkanı B. Mistler, Almanya hâdise leri haki ün öğledi Silâh Yarışı İhtilâfları Ne Vaziyette? (Başı 1 incideJ Japonyanın, bu o anlaşmala ra aykırı olarak yüksek tonajda harp gemisi yaptırmak hususundaki karar ve faaliyeti Ingiltere ve Ame- rika tarafından protesto edilmiştir. Alinan haberlere göre, Japonya bu sene içinde yekünu 9-4 bin tonluk bir kaç modern harp gemisi yaptıracak tır. İngilterenin bugün yaptırmakta olduğu harp gemilerinin tonaj ye - künu 300 bin ton kadardır. Birleşik Amerika hesabına elyevm tezgâh - Ilarda yapılmakta bulunan harp ge milerinin tonaj yekünu 337 bindir. Bu miktar Fransada 180 bin, Italya- İda 109 bin, Almanyada 115 bin ton- dur. Bu devletlerin bugünkü harp ge - mileri tonajı ise, bir Amerika kay- nağına göre şöyledir: ingiltere 1.250.000 ton, Amerika 1,070.000 ton. Japonya 760,000 ton, Fransa 550,000 ton, Italya 403.000 ton, Rusya 200,000 ton, Almanya 125.000 tondur. Bu devletlerin yeni deniz silâh- lanması programlarına göre Ingilte- Te yine en önde gelmektedir. Amerikanın notası Vaşington, 6 (A A.) — Amerika nın Tokyo sefiri, Japon hükümeti- ne bir nota vererek 1936 deniz mu- ahedesinin inkızası tarihine kadar bu muahededeki tahdidata riayet © dip etmiyeceğini ve riayet etmeğe niyeti olduğu takdirde bunun delil lerini gösterip göstermiyeceğini sore muştur Amerika hükümeti. Japon- yanın cevabını 20 şubat tarihine ka- dar bekliyecek, bu tarihten sonra kendisini Londra muahedenamesinin. tahdidatından tamamile azade telâk k: edecektir. Japonya ne diyecek? Tokyo. 6 (A.A.) — Bugün bahri 3 ye nezaretinde aktedilen konferans- ta. Japonyanın deniz inşaatı proje- lerinin ifşa edilmesine karar veril « miştir. Bahriye nezâretinin Japon hükümetine Amerikan ve Ingiliz no- talarına, 20 şubattan evvel, bu vadi. de cevap vermesini tavsiye edeos « ği ilâve olunmaktadır. ! Bahriye nazırı vis amiral Yama. moto ile deniz işleri bürosu şefi kontramiral Inouye ve erkânıharbi- ye erkânından birinin İştirak etmiş olduğu konferans, iki saat devam et- miştir. Tokyo, 6 (AA) — Dış bakanlığı neşrettiği bir tebliğde Ingiliz ve A- merikan büyük elçileri tarafından Yaponyanın Vaşington muahedesi - nin hududu haricinde zırhlı inşası niyetinde olup olmadığı hakkında verilen notaya dair malümat veril - mekte ve Japonya tahdidat muahe- desile bağlı olmadığı için ne kendi- sine bu hususta yapılan teklifleri ! kabule ve ne de verilen notalara ce- vap vermeye mecbur olmadığı. bu- nunla beraber beynalmilel moralite prensiplerine riayet maksadile bir nispet dahilinde cevap vereceği bil- dirilmektedir. Hükümet. deniz makamlarile isti- şareden sonrs hattı hareketleri hak- kında bir karar verecektir 0 e ——— şu beyanatta bulunmuştur: “— Yalnız harici görünüşlerini ta nıdığımız bir politik buhran da sarih bir hüküm vermek imkânı- nı görmüyorum. İki eski ihtilâfın kökünden kaldırıldığı anlaşılıyor. Nazi Partisi Hariciye Bakanlığı kar- şısında yüzde yüz ve ordu karşısın- da da yüzde 75 kazanmıştır. Şimdi- lik görüşülebilecek şey budur. Bun- dan bazılarının Roma — Berlin mih- verinin takviyesi ve İspanyada Al man faaliyetinin canlanması şeklin- de şimdiden çıkardıklarını zannettik leri muhtemel neticelere gelince. bu kabil neticeler mümkündür Fakat Almanyanın politikası zannedildiğin den daha karışıktır. Uzun müddet İngilterede Büyük Elçilik yapmıs 0- lan Fon Ribbentropun. Batı devletle. rine derhal arkasını çevirmek gibi iptidai bir diplomatik rol oynıyaca- ğını zannetmiyorum. Bunun için sa- kınılmaz felâketlere inananlardan değilim...