——— 3.2.8083 Gündelik Gazete m 'TAN"ın hedefi: Haberde, fikirde, her şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmıya çalışmaktır. gz ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene 2800 Er. 700 » GAY 1600 » 00» 3 >» 80 > 180 »1>» 200 » Milletlerarası posta Htihadına dahil ol- mıyan memleketler için 30, 16, 9, 8,5 Mi- radır. Abone bedeli peşindir. Adres de- Biştirmek 25 kuruştur. Cevap için mek- tuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Orta Avrupada ve Yakın Şarkta (Yazan: M. Zekeriya) Almanyanın Deutsche Wehr adlı #skeri mecmuası son zamanlarda “Or ta Avrupada askeri saha,, başlığı al- tında bir seri makale neşretti. Bu ma kalelerin sonuncusu 13 İkincikânun tarihinde çıktı. Bu makalede muhar- rir bütün yazının bir hülâsasını ya- pıyor ve Orta Avrupada Almanya ile İtalyanın hâkimiyeti altında müşte- rek bir “askeri saha,, ihdas edilme sini teklif ediyor ve diyor ki: “Böyle bir müşterek müdafaa Hr. liği 2,500,000 kilometrelik bir saha- da 250 milyon insan topliyacaktır ki, yenilmez bir kuvvet teşkil eder. Almanya ve İtalya bu makalede bahsedilen hâkimyeti temin için son zamanlarda faaliyetlerini artırmış. lardır.. Hitler yakında Romaya gide- rek bu programın teferrüatını tespit edeceklerdir. Bu hedefe varmak için şimdilik tatbik edilen siyaset şudur: Orta Avrupa devletlerinin bütün mahsulâtını satın almak ve karşılık olarak onlara harp malzemesi sat- mak, Yugoslavya Başvekilinin son Berlin ziyareti esnasında Yugoslav- yanın, hattâ diğer Balkan memleket- lerinin bütün istihsalâtını Almanya- nın satın alabileceği hakkında te- minat verilmiş ve geniş bir iktisadi ve siyasi anlaşma yapılması teklif e- dilmiştir. ezükya ie “Mucariğıana da ayni teklifi yapmıştır. Hattâ İtal. yan hava kuvvetleri şefi General Valle yakında Viyana ve Budapeşte ye giderek iki memleket erkânihar- biyelerile temasa gelecektir. Maksat Viyana ve Budapeştede büyük birer tayyare karargâhı vücuda getirmek» tir. Ayni faaliyetin diğer Balkan mem- leketlerinde de devam ettiğine şüphe yoktur. Romada Hitler - Mussolini mülâ. katı bu faaliyeti daha ahenktar bir şekle sokmuya yardım edecektir. Son zamanlarda Almanya Yakın Şarkta da faaliyetini artırmıştır. Bil hassa Suriye, Filistin ve Mısırda Al man propagandası İngilizleri rahat- $ız edecek bir dereceye varmıştır. Al man gazeteleri, Alman radyoları bu memleketler hakkında neşriyat yap-| makla meşguldür. Alman gençlik teş | kilâtı nazırının bu memleketleri si“ yaretinden buralarda Alman sivri hayli kuvvetlenmiştir. İngiltere Yakın Şarkta İtalya ile meşgul olurken, şimdi bir de Alman propagandasına karşı faaliyete geç - miye mecbur kalmıştır. * Evkafın İçtimai Yardımı Evkaf idaresinin muhtelif işleri a- rasında bizce üzerinde en ziyade dur- maklığımız Jâzımgelen kısmı, içtimai yardım işidir. Evkaf idaresi içtimi yardım için se nede bir milyon liradan fazla para sarfetmektedir. Bu paranın sarf ma- halli olarak evkaf idaresinin göster- diği işler şunlardır: I — Türk Maarf Cemiyetine, Türk Okuma Kurumuna, şehitlikleri imâr cemiyetine yardım. ? — Aksaray ve Üsküdarda fakir halka sıcak çorba vermek. Mr. Lloyd George geçen hafta izdivacının ellinci yılını kutladı. Yetmiş beş yaşına rağmen, hâlâ cevval bir zekâ taşıyan Lloyd George son yazdığı bir makalede deniz silâhları meselesine ehemmiyetle temas ediyor, birtakım neticeler çıkarıyor. Japon Harbini Durdurmak Nasıl Mümkündür # ngiltere ile Amerikaya Il ait deniz ve hava kuv- vetlerinin Büyük Okyanusa doğru birlikte hareketlerin- den kati hükümler çıkarmak doğru olmamakla beraber bu hareketin ehemmiyeti de aşi- kârdır. Singapurda gelecek çarşamba Ogünü başlıyacak nümayişin, ihtimal ki daha şi- malde vuku bulan hâdiselerle alâkası bulunmıyabilir. akat Japon bombalarının in filâkini işitebilecrek O vazi- yette olan Hong Kongun hava kuv vetlerini artırmak, şüphe yok ki, Çin - Japon mücadelesi ile alâka- dar bir hâdisedir. Cebelüttarık boğazına kuvvetli bir donanmanın gönderilmesi, Ak denizdeki hâdiseler bakımından €- hemmiyeti haiz olduktan başka Ce belüttarık boğazının şarka giden yolların en mühimi olduğunu da isbata yardım eder, miral Sugetsugo'nun beyaz ırklara harp ilân etme- bulunuyor Bu zaf tarafından söy lenen sözleri, alelâde palavra ma- hiyetinde telâkki etmek yanlıştır. Kendisi dalma Japonyanın nüfuzlu adamları arasındadır. Timurlengin halefi olmıya özenen bu zatın söz- leri, Panay hâdisesi ile tahakkuk etmiş bulunuyor. Onun sözleri, Ja- ponların Avrupa ve Amerika dev- etlerinin protestolarına karşı gös- terdikleri kayıtsızlık ile birlikte nazarı dikkate alınırsa vaziyet bü- tün ciddiyeti İle gözönüne gelir. Umumi telâkkiye göre, Ameri- ka tek başına Japonya ile meşgul olamaz. İngiltere ise bütün impa- ratorluk donanmasını Akdenizde kullandığı için Amerikaya yardım edemiyor. Bütün İngiltere donan- masının Akdenizde, kendisinden çok geri olan birkaç İtalyan zırh- Mısına karşı toplandığını söylemek çok yülünş bir şeydir. Fakat ne- dense, bu herkese kanaat veril miştir. Ve bu yüzden, bütün mem- leket silâhlanma için ne istenirse veriyor. F akat önümüzdeki Iki yıl zar fında yapılacak deniz in- şaati ancak küçük gemiler bakı- mından vaziyette bir değişiklik ya pabilir, halbuki bu müddet zar. fında Çin, Japon imparatorluğu - nun İçine girmiş olacaktır? Japonya ile Italya ve Almanya demokrat devletlerle dövüşmek i- ————————- dir, Kendi teşkilâtı olmadığı için pa- rasini şu veya bu yardım cemiyetle- rine dağıtmaktır. Senede bir milyon lira az para de- ğildir. Sıhhat ve içtimai muavetet ve kâleti evkafın bu kısım tahsisatını ü- zerine alarak, buna kendi bütçesin- den de bir miktar ilâve ederek mo- dern çtimal yardım teşkilât vücuda getirebilir. Evkafın elinde yapacak © kadar çok ve dağınık işler vardır ki, bugün 3 — Bazı yerlerde öksüz çocukla- | kü teşkilâtı bütün bu işleri lâyikı ile rı koruma yurtlarına — yerleştirmek | görmiye müsait değildir. İçtimai yar. ve yardıma muhtaç mektep talebe- dım ve sıhhat teşkilâtinı elinden ak lerine yardım etmek. mak, onun diğer sahalarda daha fa- 4 — Gureba hastanesine yardım. Jal bir surette çalışmasına da yardım Görülüyor ki, iş iyi organize değil | edebilir. İİİ İN / YAZAN: Lloyd George / İhan çin derlenip toplanacak olurlarsa, vaziyet ne olabilir? Bu üç devletin 16 saffıharp zırhlısı vardır. Alman yanın cep zırhlıları da bunların i- çindedir. Halbuki üç demokrat devletin - Amerika, Fransa ve İn- gilterenin « 37 saffıharp zırhlısı bu Junuyor akat, Hitler akıllı bir adam- dır ve dik kafalılığı ile be- raber ihtiyatlı da olduğu için mem leketinin gittikçe büyüyen kuvve- tini İngiltere, Amerika ve Fransa ile harbe girerek tehlikeye atmak istemiyor. Sonra onun prensipleri sarı ırkın, beyaz ırklara galebe çal masına mânidir. O halde onun Jâ- ponya ile birlikte harbe girmesi muhtemel değildir. Almanyanın uzak kalmasile 37 saffıharp zırhlısının karşılaşacağı arhlıların sayısı 13 e düşer. Uzak Şarktaki vaziyete hâkim ©- labilmek için, Akdenizde İtalyan- lara karşı gelebilecek kuvvetleri de ayırmak lâzımdır. İtalya ile Almanyanın Akdeniz- de kullanabilecekleri zırklılar 4 büyük ve 3 cep zırhlısıdır. İngiltere Uzak Şarka yedi bü - yük zırhlı gönderirse, İngiltere ile Fransanın Akdenizde bırakacakla- n kuvvetler, İtalya ile Almanya- nın hakkından gelmiye kâfi gele - cektir. Fakat, buna mukabil İngiltere i. le Amerika, büyük Okyanusa 22 büyük zırhlı gönderir ve bunlar- 9 Japon zırhlısı ile karşılaşacaktır. üçük zırhlılar bakımından demokrat devletler de her yerde üstündürler. Rusyada bu devletlere tahtelbahir ve tayyare temin edebilir, Rusyayı hesap ha- rici dahi bırakacak olursak de. mokrat devletlerin faikiyetleri ken dini ğu halde demokrat ameli bir yol ( tutmadıkları için gerek Akdenizdeki, gerek Büyük Okyanustaki falkiyetlerini tebarüz ettiremiyorlar. gösterir. Bu böyle oldu- devletler Buna karşı İtalya ile Japonya- nın yeni büyük zırhlılar yaptıkla- rı söylenebilir. Fakat bu yeni zırh lar yapılıp denize çıkarılıncaya kadar, İngiltere, Fransa ve Ameri- kanın zırhlıları da yapılmış ola - caktır. riz, Meselâ merhum Ömer Seyfed- din her cümlesinin başında “ean- cağızım,, derdi. Bazısı “müthiş, , bazısı “yani,, , bazısı “harikulâde,, tabirlerini sık sık ve lüzumsuz yer lerde, kullanır. Sizin de konuşma esnasında bu suretle kullanmakta olduğunuz lüzumsuz tabirler ola- bilir. Bu tabirler konuşmanın he- yecanını kaybeder, tesirini siler, Onun için bunu dilinizden söküp atmak lâzımdır. Bunun basit yolu da şudur: En samimi arkadaşlarınızdan birine müracaat eder, ve konuşurken bu tabiri kullandığınız zaman sözünü zü kesmesini söylersiniz. İlk tec- rübelerde bu biraz rahatsızlık ve- rici bir imtihan olur. Fakat iki üç tecrübeden sonra hatanızı tashihe muvaffak olursunuz. Onuncu tecrübe Günün iki saati için bir plân ya- Dınız ve o saatlerde evvelee tanzim Ş insapur üssünün ikmali is, demokrat devletlerin üs « tünlüğünü artırmıştır. Burası dün- yanm en kuvvetli ve en teshir &- dilmez kalesidir. Coğrafi mevki ise fevkalâde mühimdir. En büyük Okyanusta bütün vaziyeti değiştir miş bulunuyor. Üssün inşasına 1921 de, reisi bulunduğum hükü - met tarafından karar verilmiş, in- şaat başladıktan sonra bir müddet için tatil edilmiş, daha sonra Mar- çurinin Japonya tarafından ilha- kı üzerine bu üssün ikmali lâztım geldiği anlaşılmıştı. Bu sayede İn- giltere, Amerika ve Fransa zırhlı ları, Okyanusta büyük bir deniz üssüne sahip oldular. Bugün Japonlar, Amerikalıların hakikaten iş yapmak İstediklerini anlar ve İngilizler de Amerikah- lara yardım ederlerse Uzak Şark- ta devam eden fütuhat harbine ka- ti ve şerefli bir nihayet vermek mümkün olur. A caba İngiliz donanmasının bir kısmı Uzak Şarka gi - derse İtalya bu fırsattan istifade ederek Akdenize hâkim olmak ü- zere kati bir darbe indirmiye te - şebbüs eder mi? Fakat böyle bir mezbuhane hareket karşısında da- bi, İngiltere ile Fransa kuvvetleri- nin İtalya ile meşgul olmıya kâfi geleceğini rakamla anlatmış bu- lunuyorum. İtalyaya cüret veren âmil, İngiliz ve Fransız hükümet- lerinin zâfıdır. Baldvin, şarkta da, garpte de harpçi diktatörlükler i. çin en büyük talih eseri idi, Bald. vinin arkadaşları da onun gibi za. yıf kimselerdi. Baldvinin halefi devrinde ise, İ- talyan ve Alman tayyareleri İngi- liz gemilerine hücum ediyor, bom- balıyor, İngiliz gemileri tehdit ©- lunuyor ve Chamberlain, bunları gülümsiyerek karşılıyor. F ransız nazırları da İngiliz ar ” kadaşlarını taklit ediyor ve Fransız köylerinin bombardımanı bile bu hattı hareket üzerinde te- sir etmiyor. Bu yol, şerefli ve sürekli barışı temin &decek sulh değildir, Demok rasiye, obürriyete, (beynelmilel bukuka ihanetle sulhü temine im- kün yoktur. Bilâkis bu hattı ha - reketle ancak bütün dünyanm iti. barını kaybederiz. Bunun başla - mış olduğunu dahi söylemek müm kündür. Nitekim, Avrupada bizim dostumuz olan devletlerin, birer birer diktatörlerin etrafmda top. landıklarını görmiye başladık. Şarkta Japonya, bize dost olan bir memleketi, bize zerre kadar al- dırmadan fethetmektedir. Her yerde, otokrasi, İngilterenin w za yarak siyasi zâfımızı istismar et. mektedir, KMUVAFFAK'YX YOL LMANINISIRRİI- 9 VE 10 UNCU İDMANLAR ettiğiniz plân dahilinde yaşayınız. Eğer bütün gün çalışıyorsanız, bu tecrübeyi pazar günü tatbik edi- niz. Meselâ 7,30 da kahvaltı, sekiz- de gazete okumak, 8,30 da yarım saat bir gezinti. Dokuzda kitap o- kumak, 9,20 de konuşmak. Yalnız bu tecrübeyi yaparken dakika kaybetmiyeceksiniz. Sekiz buçuk oldu mu, gazeteniz bitme- mişse bile bırakıp derhal kalka- cak ve sokağa fırlıyacaksınız. Bu tecrübeden maksat evvelâ kendimizi disipline tâbi tutmak, ikincisi de muntazam ve plânlı ça- ışmadığımız için nekadar vakit kaybettiğimizi anlamaktır. Trene, tramvaya, vapura tam vaktinde git vaktinde gelmiyen kimselerin s6- bep oldukları vakit ziyamı gözünü ne getiriniz. Hayatımızı munta zam ve plânlı bir şekle sokabilmek iki misli yaşamak demektir. İşte bu tecrübe bize bunu öğretecek- tir. Psikoloğ 5 Kanun Karşısında: Akıl Hastalığı Boşanma Sebebi midir ? Orta yaşlı bir zat derdini anlatı yordu: “— Bundan on iki sene evvel Cemile ile evlendik. On sene mes'ut yaşadık. Fakat iki sene evvel karıma sinir buhranları gelmiye ve bu buh- ranlar gün geçtikçe arimıya başladı Doktoru çağırdım. Muayene ettikten sonra, karımın çıldırdığını söyledi. Cemilenin krizleri her an artıyor- du. Artık hastayı evde tedavi etmek imkân da kalmadığı âşikârdı. Karr mı hastaneye koydum. O zamandan- beri oradadır. Beni bile tanımıyor. Bu halden pek müteessirim, Bence i- yi olabilmesine imkân yok. Hayatım berbat oldu. Akşamları işten çıktıktan sonra'ne yapacağımı bilemiyorum. Ben ise yorgun olarak evime dönünce istirahat etmesini pek severim. Bu vaziyet karşısında, ben de bir nevi serseri oldum. Cemileye muavenetten hiçbir za- man kaçınmıyacağım. Onu daima te- davi ettireceğim. Fakat artık ondan boşanıp ben de başka biri ile evlen mek istiyorum. Tabii bu dava gayet basit ve kolay olacaktır. — Hayır! dedim. Bu dava ne basit, ne de kolay. Daha doğrusu boşanma- niza İmkân yok. Orta yaşlı zat: — Aman efendim. Nasil olur. Ben ölünciye kadar bir deli kadınla nasıl nikâhlı kalırım. El bette kanunda bu gibi kusurlar için bir madde var, — Var. Hem de madde gayet sarih tir. Okuyun, dedim. Türk kanunu medenisinin *133,.ün cü maddesini yüksek sesle şöyle o- kudu: “Karı kocadan biri üç senedenberi devam eden bir akıl hastalığına düçar ölüp ta bu hastalık müşterek hayatın devamını diğer taraf için çekilmez hale koymuş ve şifun kabil olmadığı dahi ehli hibre tarafından tasdik edil? miş bulunursa o taraf her zaman bo- sanma davasında bulunabilir.., Sonra kendisine şu izahatı verdim: Görüyorsunuz ki, sizin vaziyetinizde boşanmak kabil değil, Çünkü akıl hastalığı sebebi ile boşanahilmek İ- çin kanunu yapan, bazı şartlar koy- muş. Evvelâ; akıl hastalığına düçar olan karı veya kocanın hastalığı üç sene müddetle devam etmeli. Sonra, bu hastalık müşterek hayatın deva- mını hasta olmıyan için çekilmez bir hale koymalı; ve nihayet ehli hibre de hastanın iyi olabilmesine tıbben imkân olmadığını tasdik etmelidir. İşte bu şartlar mevcut olduğu tak- dirde ancak karı veya koca boşanma talebinde bulunabilir. İsmail Kemal ELBİR Istanbu! Barosunda Avukat SIVASTA: Bir İdam Kararı Bıvas, (TAN) — Ulaş köyünde t& tin bayii Sarı Artin ile karısın: ve en Hanpar ile Torik ve Ohannesin mü- hakemeleri bitmiştir. Ağır Ceza mah kemesi, Hanpar ile Ohannesi idama, yaşı küçük olan Toriği 19 sene ağır ları bozduğu için yeniden muhakeme ye başlanılmıştır. — g2 İZMİRDE: Makbuzlarda Tahrifat Yapanlar Tutuldu Izmir, (TAN) — İthalât gümrüğün de, sekiz sene evvel yapılmış bir gah tekârlık ve sulistimal meydana çıka iy rılmıştır. Hâdise 929 senesinde, bir komis. yoncu İle bir şirket arasmda, gümrük ardiye makbuzunda tahrifat yapıl. mak suretile geçmiştir. Işte bazı güm ği Me da alâkası bulunn edilmektedir, Gi 7G kuruşluk bir make taht au narak 1850 liraya çevrilmiş ve bu pa Ta hakikaten gümrüğü verilmiş gibi mallar çıkarılmıştır. Tahkikata de. vam olunuyor. Küçüğü altı aylık olan dört çocuğunu geceleyin balta ve kürekle öldüren kemesi, usul noktasından bu karar. 4