ÜSKÜDAR HAPİSANESİNDE : Mahkümlar İçinde Neler Gordüm Kr Korunç bir adam de- Ki mi? Bir, iki değil, yüz- İercesinin içinde dolaşıyorum. Dik kat ettim; hiçbirinin yüzünde in- #ana kıyacak bir vahşet izi yok... Hepsi, masum, süt dökmüş kedi- ler gibi duruyorlar. Hangisinin ya nina yaklaşıp — Marifetin nedir? diye, dumsa: — Bir kazadır elimizden çıktı, ce Yabını aldım. Usküdar hapisanesinin çalışkan Ve genç müdürü Cemil; — Burası âdeta bir ıslahhanedir, diyor. Hapisanemizde asayiş çok âyidir. Hiç gürültü, patırdı yok. Sonra, karşımızda el pençe du- Tan sayısız ketillere dönerek ilâve ediyor: — Bütün bu arkadaşlar çok ça- Yaşkan, iyi kalpli insanlardır. Bura- da bir kardeş gibi biribirlerile ge- Çinirler, Nasılsa, talihsizlikle, elle. rinden bir kaza çıkmış. Fakat, yap tıkları işin fena olduğunu şimdi Kendileri de takdir ediyorlar, Hapisanenin koğuşlarını birer bi- Ter geziyoruz. Loş koridorlar, de- mir kapılar, parmaklıklar. Kalm zincirlerle bağlı büyük asma kilit. ler insanın içine ürperme vererek Acıyor. Gardiyanlar. her yeni ka- Pin anahtarını çevirirken, taş deh lizlerde garip akisler yapıyor. wa boylu, çelimsiz bir ada- K mı gösterdiler: — İşte bu, simitçi Emin. Meş- bur Tahtakale cinayetinin falli.. Si Mitçi Emine bakınca, onun 1932 Yılında, bir gece,, bütün Tahtakale- Yi eltüst eden.bir kahraman oldu- ğuna İnanamıyacağım geliyor. Mehmet Ali isminde birine kız - Miş, bir meseleden dolayı bıçağı çekince, adamcağızı doğramış E- Min, evvelâ idama mahküm edil miş, sonra, yirmi dört sene hapse Şevrilmiş.. Af kanunundan da isti- İade edince, mahkümiyet müddeti 19 yıla inmiş.. Güler yüzlü, şen, kaygusuz bir adam.. — Nasıl yâptın, Emin bu işi? de- dim. Gamsız gamsız gülerek yüzüme baktı; — Oldu bir iş, dedi. Ne yapa- Mim. Bir kovuşa girmiştik. Uzun boy- Yu, esmer, pala bıyıklı sert bakışlı bir adam, geniş omuzlarile, heykel 8ibi dimdik duruyordu — Apo Yusuf, dediler. 1932 yılında, Karaköyde bir a- damı ortadan yok etmiş.. Parasına Böz dikmiş.. Evvelâ idama mah - küm olmuş, temyiz nakzetmiş. Şim di muhakemesi tekrar görülüyor. Hamal Apo Yusuf, bütün Karaköy- <8 meşhur bir adammı$... H âpisane idaresi, azılıları ta- Bıyor. Bunlar ayrı kovuş- #arda duruyorlar. Fakat, hepsi de iyiliğe, ıslah olmıya doğru gidiyor. Onların arasında dolaşırken. etra- İN saran insanların birkaç kişi Din kanına girmiş olduklarını ha- trlamıyorum. bile.. İçimde, hapi #ânenin temiz kovuşlarmı gezer - ken, bir hastaneyi ziyarete gelmiş Bibi, müşfik ve dikkatli bir heye- San var Sarı Hüseyini gösterdiler. Ev- Velce bir katil suçile on seneye mahküm olmuş. Müddetini bitir- $ Üç ay sonra, tekrar hapisane- Ye düşmüş. Yine elinden bir kaza Sikmiş, İşte, diyorlar, Ermeni Onni Bir Bulgarı öldürmüştür. Ne- tamlı bir adamdır 25 seneye mah- küm. Uzun zaman Rusyada bu - dunmuş Hele Musa babayı görseniz. ko- #UP elini öpeceğiniz gelir. Ben. bu Adamı görünce, üfürükçlükle mah- küm filân zannetmiştim tan, Meşhur Yenicami cinayetinin alli Musu baba, dediler. Müsü baba atıldı — Arnavut Musayım ben, dedi. Bir Arnavut arkadaşım vardı. Ye- Bicamide kahve işletirdim. Aramız. sor“ ÇO i Oo YAZAN: Reşat Feyzi ME ANİ / / / / / j / : / 4 Hapisane Müdürü muharririmize anlatıyor Meşhur Yenicami cinayeti faili Arnavut Musa da bir geçimsizlik oldu.. Çıktı elim- den bir kaza. Musa, 50 sini aşmış, güler yüz- Mi, müşfik bakışlı bir ihtiyar. O- mun böyle bir iş yapacağına ihti- mal vermezsiniz. Yanımda bulu - nan hapisane idarecilerinden biri kulağıma yavaşça fısıldadı: — Musa baba yamandır. dedi. Ge dikli müşterilerimizden.. Şimdi on beş seneye mahküm. Fakat evvel ce de bir katil suçu var. Bu kadar zaman da evvelce yattı Musa babanın. hapisanede ihti- yarladığın anlamışıtın, Pp Cemali takdim edeyim. 935 yılında Üsküdarda bi- risi ile kavga ediyor. Fena halde asabileşmiş.. O zaman cürmü meş- hut kanunu da yok., Kaldırıyor e- lindi — Çat yor. İşte bu tokat. Pire Cemale pek pahalıya mal oluyor. Çünkü, toka- dı yiyen derhal ölüyor. Katil suçlularının kovuşlarını gezerken, yakın bazı hâdiseler de dimağımda canlandı. Geçenlerde, Üsküdarda Yenimahallede bir Er- meniyi öldüren Mehmet İhsan da burada mevkuf. Birkaç lisan bi- len katil, diye gazeteler uzun uzun yazınışlardı. Akayın Caddebostan iskelesinde memur olan Rıfkıyı da burada gör düm. Golf pantalonlu, temiz, pâk, kibar bir çocuk. Zavallı bir talih- sizliğe. ani bir asabiyete uğramış. Daha birkaç ay evvel fena yola sap tığını anladığı karısını vurmuştu diye bir tokat aşk edi- sküdar hapisanesinde 172 kadar mahküm ve mevkuf war, Bunun ekserisi katil ve hırsız- lık suçlularıdır. Hapisanenin xineirlerle bağlı a- zıllara mahsus hücresini de gez dik. Burada bir kişi yatıyordu. İs- mi Kör Mustafa imiş. Ayağında ©- tuz kilo ağırlığında bir zincirle bağ hı idi. Kabahati çok büyük imiş. Uslanırsa, zinciri çözecekler, diğer mahkümlar gibi serbest dolaşacak. Kendisi uslu, mazlüm duruyordu. Yaptığı cinayetlerden pişmandı. Bana Evliyim de. var, dedi. Hapisanenin atölyeleri var. Bu- rada çorap, kundura, marangoz eş yası yapılıyor. Mahkümlar durma- dan çalışıyorlar. Bilhassa çorap a- tölyeleri çok güzel. Günde 2500 çift çorap yapabiliyorlar. Kundura yapan Mehmet, zayıf, orta yaşlı, durgun bakışlı bir adamcağız. — Senin suçun nedir, dedim. Cevap vermedi, önüne baktı Sonra, anlattılar ki, bizim kun- duracı oldukça yamanlardanmış,, Üsküdarda, Yenicamide 8 - 10 yaş larındaki küçük kız çocuklarını iğ fal edip onlara fena hastalıklar &- şılamış. Hapisanenin ekmeğini tevzi e den Şecaettin. şişman, iri yarı bir delikanh.. Onun da kabahati bü- yük.. Bana: — İftira, bayım, dedi. Ben yap madım.. Bende öyle hal var mı? Fakat, Şecaettin, henüz 17 ya - şında hir kızcağızı, kim bilir na. sıl olduysa. iğfal etmiş, altı ay mah kümiyeti var. Ü küdar hapisanesinin en şa- yanı dikkat siması ve misa- firi, meşhur oUsküdarlı Hakkıdır. Esrar kaçakçılığından mahküm - dur. Hapisanede maa ikamet e. diyor. Evvelâ kendisi girmiş, son- ra karısı. Sonra da metresi.. Hep- si de kaçakçılıktan mahküm.. Ka- e kovuş rakip o kadar iyi ii daştırlar ki, burada koyun koyuna yatıyorlarmığ, Hapisanede 15 kadarda kadm var. Kadın kovuşlarını geziyoruz. — Şu şişman yok mu, diyorlar? Bir evde hizmetçilik yapıyormuş. Nasılsa, gayri meşru bir çocuk pey dahlamış.. Nihayet bir gün çocuk doğmuş.. Ne yapsın. Bir çamaşır sepetinin içine koymuş.. zavallı yav ruyu boğmuş.. Üzerine çamaşırla- rı koymuş. Tam götürüp bir yere gömeceği zaman evin hanımı ya- kalamış. Çocuklarım da ir kadın daha var, doğur - duğu çocuğu İstasyona bi- rakıp kaçarken yakalanmış.. Emi- ne isminde biri de fuhşa teşvik su- çundan mahküm.. Ya, Bayan Nefi- seye ne dersiniz? Yaşlı, bağdaş kur | muş oturuyor. Başında beyaz ye menisi.. un ne, nine, dedim. — Evlâdım, dedi, bir ekzamalı- ya ilâç yaptım. Buraya düştüm. Ellerinde yün ören iki kadını gös terdiler; — Bunlar da, dediler, zina suç tusu... İ Hapisanenin içi başka bir âlem. ! Koğuşları, atölyeleri dolaşa dolaşa yorulmuştuk. Bahçeye çıkacağı » mız zaman, koridorun nihayetin - deki demir parmaklıklı kapının ki litli olduğunu gördük. Gardiyanlar kapıyı üzerimize kilitlemişler, iş lerinin başına gitmişlerdi. | Seslendik.. Bir iki dakika sonra gelip açtılar... Hapisane müdürü: — Beş dakika bile hurriyetimi- zin elimizden alınmasına taham - mül edemiyoruz, dedi.. Hürriyetin kiymetini bilelim. Yeniden 90 Terkos Çeşmesi Açılıyor Şehrimizin muhtelif yerlerinde ye niden doksan terkos çeşmesi açılma 8 hakkındaki proje alâkadar makam larca tasdik edilmiştir. Bu çeşmeler den 65 i İstanbul ve 35 i Kasımpaşa Tophane, Beşiktaş ve Ortaköy'hava Hisinde açılacaktır. vü va Üsküdar Hapisanesinden Kısa Bir Film “TAN” foto muhabiri, bir muharrir arkadaşile beraber dün Üsküdar hapisanesini gezdi, muharrir arkadaş defterine not alırken foto muhabirimiz de mahkümların ıslah faaliyetine ve günlük hayatına ait muhtelif safhaları fotografla te:bit et- ti. Şuradaki resimlerde, bu mahküm vatandaşların hapisane- de nasıl çalı"tıklarını, nasıl yaşadıklarını görmekteyiz: >» ... Mahkümlar boş durmuyor, çorap imalâthanesinde çalışıyorlar Paydos zamanınd. hpisanenin * *, eşinde tenellüs ediyorlar Solda 24 seneye mahküm çi Emin, sağla on seneye mahküm Koca Hasan da bugün birer sanatkâı olmaşlardır $u garip dünya: Anne Sevgisinin Derecesi Meşhur Ingiliz ka İtruda Kaninga: bir surette ö İda, benzi bisesini t piyanisti Ger a gecikmemiş ve bir gekilde ölümünü intaç etmiş . Sinema salonları karanlık olmalı imiş Pariste büyük bir sinema, müşteri azlığından dolayı son zamanlarda za- rar ederek müşkül bir vaziyette kal »uşma gürüktülerirden de sinirlenmekteymiş. Bu net ran sinema sahipi ler arasında bir aoket Anketin neticesinde, s:'nema salonla, rinin ka; 1 istendiği anlaşil mıştır. Bunun Üze : riyeti, derhal eski kısızfilmleri göst ır. Hat üd. doldurmuşt tâ o derece ki, ayni film detle aynatılmıştır. ranirk olma lar için de salonlar tarafmdan en iyi bir fırsattır. Aydan m da, sevgililer, başkaları görülmekten çel in eden yeni bir makine tir. On senedenberi bu İş iç Rus milhendis, bulduğu Jant ya "ukat, yukarıki vaziyete göre, sy 1k salonlarda s'nema iba pek te rağbet bulmıy * Greta Garbo'nun soyadı nin en parlak yıldızı Greta rkek &ardeşini para İle etmiş ve Garbo soyadını taşımaması nı temin etmiştir. Fakat, Amerika * nın Plivlend şehrinde Garbo ismini taşıyan Fil'p Garbo adında biri di çıkmıştır. Artistin hus adama yazdığı bir mektupta ismini taşmamasını, & hakkında bir dava açılacağını bildire. rek tehdit etmiştir. Fakat, Füipin tuttuğu avukat, bu ailen'n Garbo 80. yadını, 200 senedenberi taşrmakta ol duğunu İspat etmiştir. Şimdi, Filip Garho, Greta Garbo aleyhine bir dâ. va açarak intikamını alacaktır. . Yeni Don-Juan'ın marifetleri Bugünlerde Berlin mahkemes.nd8 yaşlarmda yeni bir Don Juan da - sorguya çekilmiştir. Verilen habe re göre, bu delikanlı şimdiye kadar üç defa evlenmiş ve yedi defa da ni. şanlanmış,. Evlenmek vâdile Kandır- dığı akrabasından Üç kadından da külliyetli miktarda para çekm stir. Ayrıca beş ayrı sevgilisinden de beş zocuğu vardır. Hans Binderer ismini taşıyan bu yeni Don Juan Berlin mahkemesi ta. rafmdan 4 sy hapise mahküm edil - miştir. 30 ha Mezuniyet alan mahkâmlar Amerikada birkaç sencdenberi hs. 'pisanelerde mahkümlara Noel yortür. larında mezun t verilmektedir.Mah kümlar, evlerinde birkaç gün kaldık tan sonra gayet mesi hap'sanelere döndükleri iç çok muvafık görülmüştür. en Noel yortularında, Ingiltere hap'sanelerindeki r ara da me zuniyet verilmiştir. . Yılbaşı hediyesi domuz Yılbaşında Gabor isimi Macar kö yünde şimdiye kadar hiç görülmemiş bir facia olmuştur. Köyün kasrı Ya nas Kovaç, bir sürpriz olsun diy bir domuz yavrusu deris nin içini ba | rutla doldurmuş ve gü dikerek | arkadaşlarına kediye etmiştir. Fakat, domuz, kızartılmak Üzere | fırma verik zaman, barut infilâk etmiş ve iki kişi ölmüştür. Kasap, tev ve gen olarak , bu usul 'n Hapisanenin kadınlar kısmının misafirleri de yün örüyorlar YA Xit eâilmiştir.