Kitapsız Kalan Yavrular Arasında Neler Görülür? Herkes Bu Dertten Şikâyetçi Dikâyetçi H“ yıl, mekteplerin açılmasi le beraber kitap derdi de başlar. Fakat, bu sene kitapsızlık meselesi, herkes görüyor ve tas - dik ediyor ki, pek kitaba uyacak gibi deği Mektepler şikâyetçi, muall şikâyetçi, talebe ve veliler, hülâsa herkes şikâyetçi: Kitap yok! Bir kitapçı dükkânmdayız... Ka Pıdan içeri, yağmurda sırsıklam ©lmuş, üstü başı eski, uçuk beniz. Ji, 18-14 yaşlarında bir yavru gir- di, Ürkek adımlarla yanımıza 40- küldu. Orta mekteplere &it bir coğ Tafya kitabı sordu, Kitapçı uzan- di, raftan bir coğrafya kiti rak, çocuğa verdi, sonra fiyatını göyledi Ok ırüşa YAV Çocuk o anda içini çekti ve mt- Yıldanır gibi: — Ah.. dedi, çok pahalı. Önüne bakıyordu. Başka birşey söylemedi. Ağır adımlarla, dükkün- dan çıktı, gitti, Okumak istiyen çocuğun karşısma çıkan 80 kuruş onu korkutmuştu. Kitapçı ile gözgöze gelmiştik: — Bakınız, dedi, coğrafya kita. bı, olmıyan kitaplar arasında de- ğildir. Var.. Fakat, çocuk 80 ku- Tuşa alabildi mi?.. Bir dakika evvelki küçük müş- teri, sanki, bütün acısını kalbimi- xe doldurmuş, öyle gitmişti. B” ilkmektepteyim.. Minimini yavrular, kışlık teneffüzhane- nin pencerelerinden yağan yağmu- Tü karşı gülü; iy ar. Ki- tapsızlık derdinden şikâyeti olan Bayan öğretmen anlatıyor: . — Çocuklar birinci smıfta oku- mayı henüz öğrenmişlerdir. İkin- Gi sınıfa geçince, okumıya daha zi- yade ehemmiyet “veririz. Henüz 1-8 yaşında olan ikinci smıftaki bir talebe, mektebe daha geldiği gün, önünde resimli, yepyeri, gü zel, sevimli bir kitap (bulmalıdır. “Açacak, resimlerine bakacak.. Bu tecessüsle, fi; dört ay stiren tatil, Bayfiye ve İstirahat hayatını unu- tarak mektebe, kitaba bağlanacak. ikinci sınıfta, okuma kita» » kitaptır. Çocuğun bas bı yoktur ki. Şimdi elimiz- Ge kitap yok.. Çocukları başka tür- Jü avutmıya, onlara başka şekil lerle yeni şeyler öğretmiye Gülışi- yoruz. Müdür: — Asıl dert bizde Si bir ortamektepteyim. Lise uttur. İlk n de nisbeten öyle., Fa ortamekteplerde ektik kitep Bununla beraber yakım. larımız tamamlanacak. Ba makta olan tiyaziye kitablarin- dan ilk formalar el'mize geldi. Bun ları musllimlere verdik. Bu aralık içe direktörü girdi; sina soknlarak: — Ücüneti smıfın şimdi son sa- diyor. e mektebin yar xtörlün masa. Bir kitapçının önünde.. ati, dedi. Bir saat boş.. Müsaade eder misiniz; bırakalım, gitsinler? Bir saat dersin boş geçmesini, kitapsızlığa o hamledecek oldum, böyle düşünüyordum. Merakı tatmin için, bir sual soracağım tahmin eden Bay direktör, hemen atıldı — Efendim bu dersin muallimi henüz tayin edilmedi de. Bir sa- at burada boş oturacaklarına ev- lerine gitsinler... Zeki direktör, acele acele ilâve ediyordu — Gelecek (efendim, gelecek. Muallimimiz de, kitaplarımız da ya kında gelecek. Esasen, kitapsızlık meselesi, daha ziyade, ortamektep bu sene, bazı derslerin deği- Meselâ, evvelce, fizik; kimya ayrt dersler halinde Okutulmuyordu. ayrı kitaba ihtiyaç var tabii.. lar da hazırlanıyor. Bugün rin çikacak efendim, itapsızlıktan en ziyade şikâ. K yeti olan velilerdir. Çocu» ğun kitabı yok, derse çalışamıyor, a alışacak, diye endişe &- diyorlar, Sonra, bugünlerde de, aksi gibi, gazeteler, boyuna, mek- teplerde sınıf dönen talebe sayı- sinr yüz, bin rakamlz #'e yazıp du- ruyorlar.. Belki, velilerin endişe- si biraz da yerinde... Matbaaya gelirken, Ankara cad- des'nden aşağıya doğru iniyorum. Kitapçı dükkânları önünde küme- Jenen çocuklar. bir kadırımdan kar i kaldırıma biribirlerine bağırı- — Ihsan Hendess çıkmış mi7. — Yok - Arif, yah. Kimya çıkmamış p, deminkinin ayni, .. Hatayda Yeni Rejime Doğru (Başı 1 incide) Teşrinisaninin ilk haftasında Nu - man Rifat hi Beyruta gi İ derek Komiser Könt Marteli İ ziyaretini inde edeceklerdir Hatayda bir hâdise Adana, 13 (Tan muhabirinden) — Buraya gelen yeni bir habere güre, İ Hatayda g'zli ve müfsit eller faaliye te geçmek cüretinde bulunmuşlardır. Dün gece Antakya Helkevi taşlan - ihtiyat zabitleri birliği inin, Mason o-! mıştır, Faliler aranıyor. Usebecilerin | lan ihtiyat zabitlerini, i Sancak | mast üzerine Sofya ihtiyat zabitleri polis kadrosuna altmış kişi ilâve e cemiyeti ile birlik arasında çikan ih. birliği dün resmen kapatıldı. dildi. | | İ maslar devam etmektedir. Gönüllüler Geri alınmazsa (Başı 1 incide) Lord Plymouth hel toplıyacaktır ve top- m “gelecek cuma günü yapıl muhtemeldir. Ingiltere ile Fransanın bilhassa | iki nokta üzerinde anlaştıkları ta.| hakkuk ediyor. Birinci nokta: Ade-| mi müdahale komitesinin münhası- ran gönüllüleri geri çekmek mesele- sini görüşüp kararlaştırmak Üzere toplanması, ikincisi: bugünkü (vazi- yetin İspanyada devamına imkân bu lanmadığıdır. İtalyanın arzuları Bununla beraber İtalyanın arzula - rmı yerine getirmek yolu tutulmuş ve onun dilediği şekilde hareket tar vip olunmuştur, Bu sebeple adem! mü dahâle komitesi sirf bü meseleyi kol nuşmak üzere toplanmıya davet edil miş bulunuyor, İngiltere kabinesi iç» timamı bitirdikten sonra Başvekil Mister Chamberlain, muhalefet ve a- mele lideri Mister Atlee ile Mister Greenwood'u kabul etti ve ikisi ile va siyet hakkında görüştü. Yarm (Bugün) Fransa kabinesi, Cümhurresi M. Lebrun'un riyaseti altında toplanacak ve İtalyanın ceva bi notasından doğan vaziyeti ve İngli tere hükümetinin verdiği o kararları müzakere edecektir, İngiltere hükümeti tarafından yeni bi teşebbüs için verilen kararın Fran saca tasvip olunacağı muhakkak #4- iyor. Çünkü iki taraf arasmda te- Eden'in bir sö; Hariciye nazırı Mister Eden, bu- gün Westminister Hall'de Amerika Lejyonları şerefine verilen bir #iye- “Hiç durmadan milletler arasında sulh ve unsurlarınm vücut bulması için çalışa ve yorulmadan anlaşma TAN ar yi da dolaştı M alisor kadınlarının genç ve ihtiyarmda küçük farklarla ayni elbise vardır. Saçlarını alıma doğru keser ve yağlar, siyah saçlar cağız. Fransız kabinesinde | Paris, 13 (TAN) — Fransa kabi-| nesi yarın toplanarak vaziyeti konü- şacaktır. Başvekil M. Şotan, bugün öğleden sonra arkadaşlarını toplamış ve yarınki (bugünkü) kabine toplan- tısıma hazırlık olmak üzere hususi is- tişarelerde © bulunmuştu! KE e riye, Hava, Deniz ve Waliy rı ve hava, deniz erkânıhardiye reis | leri, devlet nazırları ve Hariciye Ge. nel Sekreteri hazir bulunmuştur. Bazı ecnebi gazeteler, harici vazi- yet dolayısile Fransanın birkaç ihti- yat sınıfı silâh altına çağıracağını yazmışlarsa da Harbiye Nazmı hiç bir esana istinat etmiyen bu haberle. ri katiyetle tekzip etmiştir. Cebir ve tazyik Fransız gazetelerinden Excelsior, Fransa ve Ingilterenmn soğukkanlılı- ğını fena tefsir etmemek İâzim gel- | | diğini, bu şekilde tefs aldunmak- tan başka bir şey teskil etmiyeceğini söyledikten sonra, İngiltere ve Fran- “İkna,, yolları > fayda; verme. sanm yince cebir ve tazyik yoluna müraca- ate karar verdiklerini yazmaktadır. Bu gazeteye göre, İspanyada ecnebi kuvvetler tarafından İşgal edilmiş o- lan sevkulceyşi mevkilerle hava ve deni? üssülharekelerinin tahliyesi me | selesi başka, bir takım gönüllülerin süratle geri çağrılma'sr: meselesi ise büsbütün başkadır. vziltere ve Fran #a hayati menfnatlerini alâkadar e- den müzakerelerin uzayıp gitmesine müsaade etmemiye Katiyetle karar vermişlerdir. Fransa ve Akdeniz Eeho de Paris ise, Fransanın Ak. | denizdeki mevzilerini kimseden yar- | dim istemeksizin müdafsa etmesini tavsiye etmekte ve İtalyanların Ma. iurka adasında kendi isleklerile bu. İunduklarını. Ingiltere ve Pransanın da Minorka adasını işgâl etmesi lâ. ım geldiğini, deniz muvaseislarınn ancak bu suretle muhafaza edileceği. ni söylemekte ve Mussolininin isterse | kıtalarını daha uzun bir müddet Tg. | panyada alıkoyabileceğini, çünkü m. tilafm daha uzun bir zaman süreceği. ni anlatmaktadır. Bulgar İhtiyat Zabitleri İhtilâfı Sofya, 13 (TAN)— Umum Bulgar | tilâf devam etmektedir. güneşin ziyası altında parıldar du- Tur. Saçları beyaz veya siyah bir örtü ile örtülmüştür. Sırtta çuha- dan veya siyah abadan yapılmış çepken, belde karımı bütün örten geniş yine kalın aba veya çuliadan yapılmış bir kuşak vardır.. Boynun göğsüne doğru sarkmış köstek. ler, altınlar vesair tezyinat vardır. lari ere giyen ayri teklik gaydt kal ve siyah yünden sık dokunmuş bir abadır. Beline doğru dar, arka ve önlerinden ayak larma doğru gittikçe açılan çadır şeklindedir. Kalınlığı ve iptidai do- kunuşu itibarile eteklik, uçlarında kalın ve bükülmiyen ancak kadınm hareketlerile dalgalanan bir yük- tir. Arnavut köylü kadmı bu yü- kün içinde Arnavutluğun müthiş yaklet güneşi altında terler ve yo- rulur, E ay3 köyünde ayrı ayrı ziya- ret ettiğim müslüman ve ka tolik Arnavut &ilelerine bu kıyafet- lere, bu sıcakta neden katlandıkla- rını ve çikarıp hafif elbise niçin giy mediklerini sordum. Verdikleri ce- vap şu idi; Biz, anamızın giydiği kıyafe- ti değistiremeyiz. Bunlara alıştık, gkaramayız. Ev isleri yaparken bu kalın si- yah etekliğin, evliliğe, dul ve kız lığa ait olan alâmetlerini gösteren inceli kalmlı beyaz çizgileri taş mıyor. İşaretli olanlar sokakta pazarda, şehirde giymek içindir. Bu Kıysfet köylünün zengin ve fakirinde aynidir, Halk oyekdi- gerini Kiyafetlerinden nereli oldu- ğunu derhal anlarlar, Drac's ilk çıktığım gün gördü- ğüm erkek kıyafetlerinden biri $u idi: Beyaz sadakorlan bir şalvar, kahve renginde bir yelek, yakasız ve ceketsiz, birinci düğmesi açık beyaz patiskadan bir gömlek, başta beyaz yspağıdan yapılmış bir tak- ke. Bazan bu beyaz takke fes gibi uzun Siyah, kırmızı olarak başlar” da dolaşıyor. Bazan yalnız kafanın üstünü ve ortasmı örten yuvarlak bir şekil alıyordu, imali Arnavutluk dağlarmâz Keğülarda çakşır. beyaz yin abadan yapılmış, gayet dar âdeta bacaklara yapışık gibidir, Ayak te rafları ayakkabı örtecek şekilde parçalıdır. Beli bir uçkurla sıkılmuş, fakat dalma düşecekmiş gidi du- ran ve Kısalmış hissini veren bir seki'dedir. Bu çakşır, iki tarafında siyah işlemeli iri cepler ve ceplerin parçalar da yine 8 ıs ve ilk bakış- Kız mı, Dul mu Kıyafetlerden Anlıyabiliriz ça a çi , Yazan: Halit Lütfi RR EŞ raavut kıyafetleri o kadar karışık ve O kadar renklidir ki bir yabancı bunları kolay kolay kavrayamaz. Her şehrin ve hattâ her köyün yek. diğerinden ayrılan kostüm ve elbisesi vardır. Tiran, Elbesan, İşkodra, Körüce, Berat şehirleri. nin kiyafetinden başka bir de yaşadığı muhit ve mmntakaya göre de ayrı kıyafetler taşıyanlar var. Gir. Toska, Kega, Mirdita, Malisorler gibi Bazı kiyafetler, size, içinde sakladığı kadın veya erkeğin, bilhassa kadının kız ma, dul mu, evli mi olduğunu bir bakışta anlatır. Bunu Arnavutluğun #imalinde, Yugoslav hududunda Malisorler arasm- ığım zaman hayretle görmü tüm. sk Bir Arnavut dilberi Arnavut köylüsünün çepkeni altın- dan gömleğini taşıran bu çakşırın cepleri de göründüğü gibi büyük ve derin değildir. Arnavut bunların içine ancak parmaklarını sokabilir. Köylerde müslüman ve hiristiyan Arnavudun kıyafet hususunda biç farkı yoktur. Hıristiyan kadınları göğüslerinde bazan zincire bağlan- miş haç taşırlar. Şehir kadınlarına gelince, müslümanlar çarşaf giyer Buna mukabil ağız ve çenelerini be- yaz yaşmakla örterler. Hiristiyan- lâr çarşaf giymezler. Hükümet ilk adım olarak yüzler- den peçeyi kaldırmıştır... Yolculu- Bum esnasında peçeli hiçbir ka- dına rastgelmedim. riavut hükümetinin memur A ve zabitan için ko: buri kaide medeni kiyafete girmek- tir. Böyle olmıyan memuriyet ve vazife verilmez. Bundan dolayıdır memurlar ve zebitler kendi aile- lerinin kıyafetlerini medeni icapla- Ta uydurmuşlardir. Sokakta gezen bu ailelerin 8ngİ bir çift Avru- palıdan farkı yoktur, Bunlar bu Kiyafete derhal intibak etmişl dir. Pazar Ogünü Tiranm Bİ tinci o Zog (Caddesi (Avrupa nm herhangi bir memleketinden farksızdır, Temiz ve düzgün kıya fetlerile zabitler ve memurlar ço- kostümleri - Siymiş köylü, de tesadüf edilir. Geniş bir ; o eeddesinin “yaya gidenle ta kaldırımlarında 3 Pp 5 rnavutluk hükümeti kıy A meselesi için mesgul olmak tadır, Türkiyeni te olduğu yolu mİ3al olarak aslı surette hallet rüme Arnavat kadınlarından bir tip # 14-10. 987 sc İSTANBUL - ATİNA - TİRAN i N miye çalışmaktadır. Evvelâ, meğ murları ve zabitani bundan kurtar mıştır. Kadınların peçelerini atmiy” tır. Setre ve pantalon giyenlerin kalpak, fes, beyaz aba takke ve bas ık taşımamalarını Ve üncak kasket ve şapka taşıyabileceklerini bildir» miştir, Fakaç halkın mutaassıp kıs- mı hâlâ şapka giymemek için setre ve pantalondan vazgeçmekte* dir. Bütün bunları hentiz daha ileri lemiye zaman bulamamış olan mus imkân yoktur. mafih büyük şehirlerde halkın me X murin ve zabitandan başka müneV ver kısmı, ecnebi memleketleri göf müş, orada yaşamış kısmı esasen medeni kıyafettedirler. Mesele mu- İaassıp, fakir Arnavudu bu pahali ve masraflı olan yükten kurtarmak tr. mavutlukta sarıklı da çok” tur. Bunlar hiç bir ölçüye t& £ bi olmadıkları için alabildiğine 80 rıklı kütlesi vardır. Bektaşilerin kalpaklarına ds arada sırada rast” geliniyordu. Tiranda bir pazar gür nü Kral Birinci Zog bulvarınds şu kıyafette bazı kadınlara rastgel dim: Ayakta terlik, beyaz çorap, bi cakta geniş renkli bazan çiçekli v9 ipekli ve bazan basmadan bir şek? var, önünde ucu dantelli bir önlük & sırtında bir blüz, üstünde kısa ipe£ 7 5 ve sırmali çöpken, başmda dağ uçları bazan çepkenin içinde ve bar X zan dışımda kalmış beyaz bir bas“ örtüsü, Bazan bu beyaz başörtü boğazmdan, bazan da başının yan tarafından bağlanır. Bazan örüle müş iki saç demeti bu beyaz ör“ tönün iki tarafndan Sırtı üstüne düşürülür, ğ R irtakım erkek kıyafetleri 9 vardır ki insanm dikkatini üstüne çok çekerler. Kolları ve be” deni kise ve dalma siyah renki yünder yapılmış bir çepken: önümü de düğmesi ve İliği yoktur, daim atık durur, Sırtten başlıyarak © muzları örttükten sonra çepkenini ön tarafından kenarlarını dolaşım * rak bel hizasında arkaya doğru miri hayet bulan tüylü yün veya kür ö konulmuş kisa kolları üzerine yine rlak bir top konulmu$” vepken beyaz bol bir satvaf yünden pılmış bir fes geç Sa ir, binin zenşinlik ve varlık de* i ince renkli pekte veya kalm kaba yünden dokunmu$ olan kadm, erkek bütün bu.muh” telif kostüm ve kıyafetleri Tire Sokaklermda yanyana görmekle 8 sah kendisini canlı ve hareketli bif ede sanıyor. Gözler, kıyafetier? ve kıyafetlere uydurulan vücudü” hareketlerine takılıp kalıyor