TAN Gündelik Gazete EN BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN”ım hedefi: Haberde, fi- kirde, her şeyde temiz, dir) wi ok mü gazetesi olmıya çalışmaktır. Gale m amme GÜNÜN Masa rlanı | Mektep Kitapları Meselesi TAN'ın dün yaptığı tahkikat, ba yıl mektep kitapların her yıldan geç kalmasınm sebeplerini ortaya çıkar. yor ki bu işte Maarif Vekâletinin ka. bahati o kadar büyük değildir. Bugün mektep kitaplarmı biran evvel yetiştirmek için yapılması lâ. zim gelen noktalar İlzerinde durmak Yizımdır. Kitapların basılmasını ve harice çıkarılmasını güçleştiren İki sebebi ortadan kaldırmak mümkündür, bun. lardan biri kitapların doğrudan doğ. ruya muharrirleri tarafmdan tashih edilmesi mecburiyetidir. Bu mecburi. yet dizilen kitapların makineye veril. mesini birkaç gün, bazan bir hafta geciktiriyor. Halbuki Devlet Matbaa. snm kuvvetli nrusahhihleri vardır. Bu işi onlara gördürmek ve baskıyı tesri etmek mümkündür. Bir de kitaplarm tecliği, işi uzat. makiadır. Çünkü matbaada meycut teclit makineleri mahduttur, Basılan kitaplar tedit edilebilmek için uzun müddet beklemektedir. Bu yıl için bu mecburiyetten de vazgeçilebilir. Ço. cuğa ciltli ve temiz bir kitap vermek süphesiz istenilir bir şeydir. Fakat bu gün buna bakacak halde değiliz. Bu yıl çocuklara verilecek kitaplar var- sın ciliyiz olsun, fakat bir an evvel ellerine verilsin, Çünki mektepler bir atalet içinde- dir, Öğretmenler kitap olmadığı için Sü ee emye e Tikmekteplerde ise okuyacak kitap bulamıyor. Bu asarşiye bir an eyyel nihayet vermek için, Vekâlet normal zaman- Üniversite Talebelerinin Vaziyeti Dün bu sütemlarda teras ettiğimiz üniversite talebelerinin imtihan vasi. Hocalar talebeyi, talebe hocaları haksız Hörmekle devam ediyor. Bizce ikl taraf ta G j haklı ve İki taraf Universite rektör ye hocaları, Pa- Tis ve Avrupa liniversitelerini misal yesim neticeyi ona göre muhakeme iyorlar. Bu mukayeseyi yaparak verdikleri için aldaniyorlar. Çünkü Türk üniversitesini Avrupa ü- Biversiteleri ayarına çıkarmak bir) » Fakat henüz bu ideale ver- miş olmaktan uzak bulunuyoruz. Biz. | de alman neticeleri bizdeki şartlar içinde muhakeme etmek lâzemdır. Av. Tupa ilniversitelerinde talebe, ecnebi tereiiman vasıtasiyle ders almaz ve yine tercüman vasıtasiyle imtihan dır. Binaenaleyh orada üniversiteler. den alnan netice İle bizdekini mu- kayese yanlıştır. vardır. Onlar da üniversitede alışma. dıkları yeni bir âlemin icap ettirdiği yekilde çalışmıyorlar. Az çalışıp ko- lay muvaffak olmak, imtihan esnasın. dx kitap karıştırarak İmtihan vermek istiyen talebeler vardır. Bunların İm- tihanlarda muvaffak olamamaları ta- biüdir, Fakat sistemin bozukluğundan dolayı sınıfta kalan, tahsilini kaybe denlere hak vermek lâzımdır. Üniversiteyi Avrupa üniversiteleri &ibi bir kalite üniversitesi istemek çok ideal bir dilektir, fakat bunu temin yolu bü değildir. 7 M. Zekeriya TAN Su meselesi... Hemen bir asırdanberi İstanbulu ve İstanbulluları meşgul eden mühim bir şehir işidir. Serçi Belediye, su işini modern usullere bağlamak için çalışıyor. Fakat bugün İstanbulun istifade etmek mecburi- yetinde bulunduğu. sular ısalaha çok muhtaçtır.Bugün bu sütunlarda İs- tanbul sularının tarihini okuyacaksınız. İSTANBUL SULARININ BİR ASIRLIK TARİHİNİN SAYFALARI | stanbulun asırlık işi: Su.. İl Öyle bir mesele ki ba- kıldıkça görülmüş, görüldük- çe 'hmal edilmiştir. Ya para bulunamamıştır: Yahut ta işin azameti herkesi şaşırtmıştır. İstanbulda Halkalı, Taksim ve Kırkçeşme suları vardır. Bu Sulara ait tesisat, yüz seneden- beri tamir görmemiş, bakımsız bir halde bırakılmıştır. Istanbulun eski Evkaf suları iki kısımdır; Bir kısmi bent sulardır, bu sular Belgrad ormanı içerisinde, Belgrad köyü elvarmdaki bentlerde toplanan yağmur ve sızınlı suları- dır. Kırkçeşme ve Taksim suyolları denilen dehlizler içinden şehre geti- rilirler, Kirkçeşme suları Istanbul cihetine, Taksim suları da Beyoğ- lundan itibaren Boğuzin Rumeli ci- hetine dağılırlar. Bu iki sudan başka gehir civarm daki membalardan, kuyulardan g8 len Sular vardır. Bu sular, Ha'kalı Sularıdır, Ayr: mecralar içinde şch- Te getirilir, Taksim edilir, Üsküdar, Kadıköy ve Boğazm Anadolu yaka- sındaki Evkaf suları, bu suretle memba ve kuyulardan getirilen su lardır, ei yazdığma göre, Bi. zâns imparstorları şehrin suyunu Istranca taraflarindeki ır. lardan tamin etmişler ve basit yizemer vir yün ppilenaz star BUNE” mişlerdir. Bu tesisatm çoğu harap olmuşsa da bir kısmı kullanılmak. tadır. Ancak, Bizans'ılar büldukla- Tt suları, Suköşkü delen sarnıçlar da toplayıp kemerler ve yollar vası tasile şehre getirmişler, bentler kurmuşlardı. Zaten Şehrin içinde görülen üstü açık hüvuz ve büyük sarnığlar da Bizans devrinde bent kullanılmadığını — göstermektedir. Bu sarnıçların sanat itiberile çok değerli olanları, Binbirdirek, Yere batan sarayı sarnıçlarıdır. Burulara 20 - 30 kilometre uzktar getirilen su, büyük kemerlerle Şehre sevke. dilmigtir, Bunların arasında, Bozdo gan ve Jüstnyen kemerlerle Ki, githaneğek! Kovuk kemer, en meş hurlarıdır. Bizanslılar zamanımda, İstanbu. Yun suyu, Kâğıthane Suyunun Cebe © köyü garbimle ve garbi şimalisin de bulunan ayakları İle yine Köğn hane suyunun Burgaz köyünün şar kinda bulunan ayaklarından toplan emiş, dehlizler içerisinde, kemerler üzerinden getirilmiştir. Bu ineçra, şimdiki Kırkçeşme suyollarının sa. sini teşkil etmektedir. Istanbul Türkler tarafından alın. dıktan sonra, şehrin su tesisatı çok genişlemiştir. Kırkçeşme suyu yolu Üzerinde yeniden bentler Yapılmış, Baliçeköy civarmda yeni tesisat vi cude getirilerek yehrin Susuz yerle. Tine su gönderilmiştir. imdiki bentlerin en €skigj £. kinci Osman zamunında yap tırilmıştır. Bu bent, Belgrat köyü. nün şimalindedir. Ayni devirde, Bo azköy civarındaki başhavuz da ta mir edilmiştir, Bundan sonra, Kırk çeşme sularma ait en büyük inşaat Uçüncü Ahmet zamenmda olmuş. tur. O zeman, bütün su tesisatı te. mMizlenmiş, yenilenmiş, ayrıca beş tane bent ilâve edilmiştir. Birine Mahmut zamanı, İstanbul suları için mühim bir devir olmuş. tur. Birinci Mahmut z#manmda şeh rin her tarafma su gönderilmesi |. çin birçok tesisata girişilmiş, hattâ 1144 senesinde bilylik Taksim suyu üzerinde yeni ilâveler yaprlacağı za man parlak bir küşat resmi tertip olunmuştur. 'Taksim sularının toplandığı To. GT maa ç Bir Çeşme Basında z ii LA “ İstanbulda sa meselesi, yüzde Şu çeşmebaşı manzarasını iyice t€ çok içten arzular puzlu bent ve Valde bendi o devrin eserleridir. Üçüncü Mustafa şams* nında 1179 zelzelesi yüzünden bir çok tesisat bozulmuş, harap olmuş tur. Bunun üzerine bütün Kirk” me bentleri tekrar tamir edilmiş. © mizlermiştir. Bentlerle meşgul ols? en son Padişah, 2 inci Mahruttur. Bamteli, Kir Bim cini Ee Mİ, NA aarlığına ilhak etmiş, Kirazlı bönt ile Bendi cedidi yaptırmıştır. 2 inci Muhmuttan sonra Kırkçeşme w€ Taksim suyolları hemen hemen uni tulmuştur. 1207 bentlerin ıslahı, suların. ç0- gültılması için toplanan bir komis- yon parasızlık yüzünden hiç birseY yapamamış, bu sıralarda Terkos #U yu bulunmuştur, Kırkçeşme suları, Belgrai köyü bentlerinde toplanmaktadır. Beş #* vuzdan sonra bir mecra içerisindfi geçer. Dağ eteklerini dolaşıp GÜZ ce kömere gelir, Güzelce kemer: nuni zamanında yapılmıştır hor köyü civarındadır. Kumrulu K* merile Sarı Süleyman , kemerindfi. geçen su, Balıklı kemerinden #00" dağ altına girer ve sonrs kıvril& yiv rıla Eyüp civarındaki Sinekli Hi re, oradan da Eyüpteki Yeni# taksimine gelir. Eyüp, A; semtlerine dağılan su, EğrikaPi ve sim yerinden Aksaray ve Sarısü””” ayrılır, Kirkçezme taksiminde” si rlan üç yolla da Tuhtakale - — cami - Küçükpazara, Aksaray? Ayasofyaya gider. Bu suyu nakleden tünel lizler, içlerinden bir adam &* büyüklüktedir. Yükseklikleri genişlikleri 0,50 - 005 Mecranm başından sonun pi her 30 - 40 metrede birer beet © ve deh- k 1415. mıştır. Bu bacalardan suyoleuları | Meersnm girerler, İçeride çulışırlar. Gi hi üzerinde 150 den fazla gü şekilde açılmış baca vardir. aksim suyu, düz bir açsam T geçtiği için, yollar kar Taksim suyunu, Kırkçeşme dan ayıran husuniyet, daha 9* ol giçta mecraların inkisem me vi; MASIĞIT, iz Taksim suyu, Bahgçeköyünlür sı kar, Balaban deresinden göle” 9 Ya çoğalır, (Fıstık) pegvküne SİK ten sonra Büyükderedeki BÜYÜ z mere çıkar, Büyükdere ken” gözlüdür. Uzunluğu 510 Shen 1144 senesinde yapılmıstı”- a dereden sonra dağ eteklerini va miya başlıyan su, Acrekn8 ada - den Yeniköye, Sultantepe giftlikle- rinden Emirgina, BoyacıköYüne, Rumeli hisarına, Arnavutköyüne, yüz bir halk ve hayat meselesidir. yi e İR. tkik edince, hayalimizde canlanır,. Kurüçeşmeye, ve sirrsile Yıldız, Çi- , Ortaköy, Beşiktaş, Duma buhçe ve Teşvikiyeye birer kol ay- rüdıktan sonra kurşun borular için de büyük Taksim haznesine gelir. Burudan da Tophane, Kabataş, lata, Kasımpaşa ve Tersaneye mü tesddit kollar gider, ş stanbulda Kırkçeşme suları, I ötedenberi ihtiyaca yetme- miştir. Bu itibarla, birçok bend bar nileri Halkalı adı verilen bu*suları da Ayrı mecralardan gehre getirmiş lerdir, Hakikatte Halkalı suyu diye bir su yoktur. Istanbulda bentler. den gelen Kırkçeşme sularmdan ma Ada, ayrı ayrı membalardan, ayrı mecralar içinde gelen sular vardır ki, bunların kepsine birden Halkalı nevinden sular denir, Halkalı suları, künkler ve kurgun borular içerisin» de gelmektedir. On altısı İstanbul, bir tanesi de Beyoğlu tarafına ak- Maktadır. Yolların çoğu bozuktur. Istanbul, suyolları bakım itibari. le pek geri kalınıstır. Şehrin en mütekâsif semtlerinde- ki halkın çoğu, senelerce Kırkçeşme ve Halkalı sularını içmiş, kullan mıştır, Halbuki, açık, bozuk, bakim. $ız meöralardan gelişi, bu suları gayri sihhi bir hale gelirmiştir. Şimdiye kadar, su mecraları bozul- dukça harap olmuş, bakılmamış, gz OKUY 4 MEKT tamirleri için keşifler yapıldığı za- man masrafın ağırlığı gözleri Kor- kutmuştur. Meselâ, 1286 da erkânı harp zabitlerinden teşkil edilen hu- susi bir komisyon, bütün suyolları- bin tamiri için 100 bin liraya ihti- yaç göstermiş, tamir işi geciktiril. dikçe suyun yarı yariya azalacağı- na dair rapor vermiştir. 00 bin liralık temir tahsisa- tnm ne şekilde temin edile- ceği düşünülürken 1293 Rus muha- DARÜLÂCEZEDE NEKADAR İNSAN VAR? Bir gazetede iu başlık altında şö le bir istatistik var: “Ağustos ayı İç de Darülâcezede 229 çocuk, 269 k dın, 365 erkek varken, son bir ay fında müesseseye yenide. 17 çoc 21 erkek, 28 kadın girmiştir. Yme ay içinde burada 17 çocuk, 26 kad 14 erkek ölmüştür.” Darülücezede mevcut bu insan ; kümunu toplarsanız 929 ediyor. | 929 kişinin 52 si bir ayda ölüyor. ölüm miktarı bu şekilde devam ed &e, senede 624 kişi ölecek ve sene hayetinde Darülâcezede 302 kişi ka cak demektir. Binaenaleyh “Dari cezede ne kadar insan var?” suali cevabı budur, Bu istatistik, Darlilfeezedeki öli miktarmı göstermek itibarile mül dir. Diycceksiniz ki, Darülüceze zn çürük anasırı toplar. Burlar arasır ölüm derecesinin çokluğu gayet ta | dir. Dârülüceze kelimesine baka: hüküm verirsek bu böyledir Fakat rebesinde suyollarının tamamen tah rip edilmesi yüzünden nihsraf kat kat artmıştır. 1297 de kurulan hu- süsi bir diğer komisyon, su yolla- rmin tamiri ve diğer suların ıslahı çarelerini araştırmış, bu maksat i- çin bulabildiği beş bin lira ile bir iki bendi, bozuk su yolunu tamir ettir miştir. Yolların bu acmacak halle ri, vakil vakit herkesin gözüne çarp mıştır. Hele su İle geçen ve silgin halin! nlan her hastalık; şiddetli bir seyir takip edince bütün alâkalıla- rı telâşa sokmuş, komisyonlar Ku- rulmuş, çareler aranmış, neticede yine birşey yapılmamış, veya yapı- lamamıştır. Vaktile, Sıhhiye Müdiri yeti Umumiyesi, suların ıslahı için hükümete birçok teklifler yapmış, meclisi &lü sıhhi de bu suların içil miye elverişli olmadığından bahse- derek, zamanın nâzırlarma hücum etmiştir. Bir aralık Şehremini dok- tor Cemil Paşa zamanında da yine bu iş için bir komisyon Kurulmuş, o da müsbet bir neticeye varmadan dağılmıştır. imdi mülkiyeti şahıslar elin. de olan içine suları hariç Gl mak Üzere, Taksim, Halkalı ve Kırk geşme suları, bir kanunla belediye emrine bırak #mıştır. Belediye, bu Kanuna göre, beş sene zarfında yol ları ısteh ve bu yollarla gelen sü'n- rı sihhi bir hale koymıya mecbur tu | tulmuştur. Fakat, gerek tahsisat- sızlık, gerekse tumir ve ıslah 'gleri »in azameti yüzünden belediyeye verilen beş senelik mühlet te bit- miş, hattâ üzerinden üç sene geç- miştir. İstanbulun su davası, mu- hakkak ki; küçük bir iş deği Me- selenin en çetin tarafı, eşhas 20. kiyetinde bulunan suları da topla yıp bir tek ana kanalla şehre ge- tirmek ve dağıtmaktır. Belediyenin kanunen başarmak vaziyetinde bu- Munduğu su İşi, esaslı şekilde ele w lınmadıkçâ, dünün bitip tükenmi- yen bu derdi, şehirliyi yine aastalık tan salgına sürükliyecektir. UCU - UPLARI rülâceze yalnız çürük anasırı toj maz. Bu 929 nüfusun 246 sı çocuk ki, tamamen yeni, tamamen zinde, rrrki cemiyetin unsurlarıdırlar, kadın ve erkek nüfusun içinde de h si Mhtiyar veya hasta değildir. Sokaklardaki dilenciler Darülâc, ye gider. Sokaktaki serseriler Dari cezeye gider. Esrarkeşler Dariilâ İye gider. Sokakta kalmış fahiş Dartilâcezeye gider, Bir cemiyetin zinde unsurile en mütereddi uns nun, sakatlarının birleştiği yer Dr lâcezedir. Ss Medeni memleketlerde darülâc ler hakikaten ihtiyarların, saicatk alillerin, âcizlerin sığındığı ye Bu, bir nevi cemiyetin himayesiz surlarma karşı verdiği bir sadakı Modera bir teşkilâtı olan darülüş lere serseri girmez, esrarkeş vey İlenci girmez, fahişe girmez, bun İ hepsinin kendilerine göre milesse ri vardır. Hele serserllerin girdiğ i re çocuk hiç girmez. Darülâcezele kak döküntülerinin, tıkıldığı bir »»e. mütereddi »nsvria, rithanesi değildir. Bunlar, saki Çâcizler, için kurulmuş bir nevi 4 | toryomlardır. Içinde modern teşk sıhhi, fenni tedavihaneleri vardi © Ortaçağ darülücezeleri, medeti. leketlerde de hakikaten bizde ol gibi idi, Fakat içtimai müesse modern teşkilâtlar haline geldi içimde içtimai, fenni, psikolojik totlar tatbikma başlandıktan * Dariilâcezeler, çocukla serseriyi | tiren insan ambarı olmaktan çık Ameli içlimaiyat kitaplarmdar gisi açarsanız, bü nevi Da re “kurunu vustai,, tabirini wır. Kurunu vustai bir mücssesed da 5? kişinin ölmesi şaşılacak İı Birçok Mahalleler Susuzluk Yüzünden Büyük Sıkıntı Çekiyorlar Çayoğlu ve Nakılbent mahalleleri sakinleri namına “Zeki” imzasile al- dığımız bir mektupta deniliyor ki: “İstanbulun merkezi saylan Sultan akmedin Nakilbent ve Çayıroğlu ma- hallelerinde oturuyoruz. Çatladıkapı iskelesinden (o sanatlar (o ve tcaret mektebine kadar uzanan bu genişmm tukanm sakinleri olan bizler, iki 8y-| danberi susuzluk sıkıntısı çekiyoruz. Temizlik ve içmek için su tedarik et- tiğimiz Nakılbent çeşmesi iki aydanbe ri Sular idaresi tarafından kapatılmış | tır, Yerine Terkos verilmemesi, bütün bu mahalleler halkı müşkülüta uğ- ratmıştır, Evlerinde . Terkos, kuyu, Sahrınç bulunduğu için estsen çeşme» den su tedariki ihtiyacında olmıyan semtlerdeki geşmelere Terkos bağlan dığı halde 1500 nüfuslu çok geniş bir aç mahallenin su ihtiyacımı temin e- den üç çeşmeden hiç birisine su veril- memiştir. Sebep olarak ileri sürülen şey, mahallemizden Terkos borusu geçmemesidir, Halbuki, Terkos boru- su geçen soktkten Nakılbent çeşmesi ne kadar olan mesafe 50 metreyi geç- miyor. Halbuki, bu, küçük bir him- İ metle pekâlâ kabildir. Belediyenin, çeşmeleri sıhhi bir ted bir olmak üzere kapattığını biliyoruz. Fakat, böyle kalabalık bir semtin za ruri ihtiyac olan suyu nasıl temin e- deceğini düşünmek ve buna çare bul- mak lâzxımgelmez mi? Eğer, temiz su vermiye imkân yoksa, çeşmeyi vaktile kapatmak icap etmez miydi? Kaldı ki, susuzluk, evlerde ve mâ- ballelerde temizlik işlerini akt ve tehlikeli hastalıklara yol # mek istidadını göstermiştir. 2 dakikan uzaktaki çeşmelerden b para ile su taşıtmak fakir hal imkânsız bir şeydir. Sular idaresine yaptığımız 2 dit müracaatlar neticesiz kaldı. şin niçin ihmal edildiğini bir tüz Uyamıyoruz. Senelerdenberi be kalınış bir semtin bu sefer de luğu maruz bırakılması, bizler İ den elim bir hâdise olmuştur. Bu hususta slâkadarların yetle nazarı dikkatlerini çelme! ca ederiz. Bütün isteğimiz, her kilde olursa olsun bu mahe'le; cek ve temizlenecek su temin sidir.” e 4