| Radyomuzun, Sesi Güzel Tüccar Artisti Nasıl Okur? E İr gün, bizim radyo stüdyo- suna girerken, sayn Bâ Yan spikeri selimlamak için mik- rofona doğru bakmış, gözüme ilişen manzara beni yerime mıhılamıştı. Kapmm yanı başında durarak dik- kat eltim. Ara sira bana bir takim oyunlar oynıyan gözlüğümü çıka- Tarak camlarını bir kere daha par- lattıktan sonra mikrofonun önln- de duran artisti tanımak jstedim, fakat tanıyamadım. Genç bir adam dı. Fakat yüzü müzelerde tesadüf olunan birtakım mermer suratla- Fi andırıyordu. Hani müzelerin diş Balonlarma bir takım kafalar sıra- larlar, Ekserisinin yüzündeki hat- Jar zamanım tahripkâr elile silinmiş yanaklarım göçmesine ve çukurlaş- masına mukabil burun fazlaca fır» Jamış, çene düzleşmiş ve bütün in- hinalarını kaybetmiştir. Sanki bı kafaların biri bir müzenin dış 8a- lonundan kaçmız, bir canlı gövde- Ye yapışmış, gövdedeki can © ka- faya sirayet etmiş ve bu tam var- Mik mikrofonun önüne geçmiş! Y erimden kımıldanamıyor ve dikkat ediyordum. Acaba ben mi yanılıyordum, yoksa bu #kşam hakikaten bir harika mı vuku bulmuştu? Hayret içinde i- dün, Radyo urtistlerinden bir üs - tadın yanıma yaklaşması ve hayre- tini gezmesi üzerine derhal kula - Za eğildim ve mikrofordan bir bayli uzuk bulunmaktan e Merak neler gördüğümü O'da dikkat etti ve ç— Teşbihin yerinde! dedi. Bemek-m iğ de güz'üğüm de baha ihanet etmemi; . Henüz yeni Bötdüğüm bu simayı yakindan gör- Mek için ilerledim. Uzaktan, de - Min tari£ ettiğim heykel kafası çi * görünen artist yakından da ayni “88i vermekle beraber eski hey - Kel kafaları gibi yüzünlin çizgileri SiL'amiş, yanaklarının çukurlaş - Mast yilzilnden ve çenetin'n dilz - mesi dolayısile burnu büsbütün İleri Cerlamiış bir kimse değildi. Bi- İâkis yakışıklı bir gençti ve sana- tin derin istiğrakı içinde gülüm - siye gülürsiye, tatlı tatlı okuyor- Gu ret a sıldadın. U genç bizim radyomüzun tüccar artistid'r. Ticaret €rbabının “Elkâsibu Habibullah, İltifatma mazhar olduklarmı bili Tim. Kazanan her insan, ştipbe yok ki, Allahın sevgili kuludur. Ticaret erbabının kazanmaları muhakkak Sayılageldiğinden bu sevgili kuila- Tin en sevgilisi olarak tanmmışlar, hattâ bu en sevgili kullarm ilk sa- Üna geçirilmişlerdir. Ben de bu ak- #amki artistimizin böyle bir sevgi- K kul olduğunu düşünerek biraz daha dikkat ettim ve o zaman mi. Zelerda görülegelen kafalardan bi- Tinin bu gence nasip olmasının da MAhi bir sevgi eseri olduğunu an- adım. i D” evvelki yazılarımda i- lim, fen ve sanat arasin- Öski münasebetleri bulmakta güç- İk çekmemiştim, Ticaret ile gü- Yel Sanati biribirine bağlamak a- Saba güç müdür? Zannetmiyorum. “vet vizünden Tanrmm esasen *evEilisi olan bir kula, sanatin ka- Teni Tabip TS kadar tabii ne 0- ör. Hattâ ticaret İle sanati & ”> hemşire derecesinde akraba Bvmak hiç te hata olmaz. Benca, asıl mesleki ticaret olan Sanatkâr, ası) O mesleki sanat olan tüccardan daha yüksek . insan savılmak icap eder. Çün- ni rİ'St tiicear, sanatini ticaret İvesine indirmez. Fakat sanat amına tistret yapan artist, sana- W Hcaret mertebesine yükselte - Mez, z Bütün bu mukaddemelerden son İÜ —tücearartietimii biraz daha ta- | eee .—..—... aş YAZAN: Ömer Rıza | DOĞRUL İyem enver ve seansda se Radyo ariistlerimizden Üstat tamburü Dürrü Kemençe üstaldı Kemal Niyazi kulü olan bu genç. Bay Muzaffer Dgardır. Temin ederim ki, onun ti. garetle meşgul olduğunu öğrendik. ten, ve onun, ticaret işle. . , | Neyememel:?) (Başı 3 Üncüde) — Can boğazdan gelir! Demeniş. iler midir? 2 Mübarekler nereden geldiğini siiy. İ ledikleri şu canım nereden çıktığımı da haber verselerdi, çıkmadan evvel o- radan ihracatı keser “mürgü cnm kafesi bedenden uçmasına, mâni o lurduk, İmdi insan yemeden yaşıyamaz di- ye her aklına geleni yemek te caiz de- ğildir. Malüm ola ki, bu fani cihenda “Diinya bir yağlı kayruktur, yiyebi. lene aşk olsun, yasihatini kendine umde sayıp her şeyi yemiye kalkmak, mide imtilâsma sebep olmasa bile ha” fakanı demi mucip olabilir. Binasyı- aleyh, her şeyden evvel aklına gets herzeyi yememek gerektir. Haram yememek İse ötedenberi a- talarımızın verdikleri öğütlerin bı- sıdır, Rüşvet yemek yoka yutmak de- mektir, Dayak yemek için de day nıklı olmak gerektir. Vücudü nahif v- lanlara tavsiye edemem, meye düşmek istemiyenler bir kazanıp bes yememelidirler, Zekâ erbabı için e İısverişte göz açıp kazık yomemes gerektir. Bu ölümlü dünyada bos dinç olmak istiyenlerin en riyade dik kat edecekleri şey biribirlerini yeme- mektir, i Zift yeyip yememek elde olmalı Zından olbapta bir güna kelâm ci medim; amma hak yememek, karaek- geri sağlam olsun, olmasın hepimizin boynuna borçtur vesselâm, rinden, ticaret ve ticaretin silrü zin özlü eserlerine emek verdiğini anladıktan sonra kendisini iki kat, sevdim. Hele onun notasmı karşı- sma alarak tatlı tatlı okuyuşu, be- ni ancak O zaman, iki kat mestet. ti, Neden mi? Hayatını çalışa ça - lışa kazandıktan sonra, sannte vek fedecek vakit bulan ve bu vakti başka yollarda israf etmiyen genç- leri takdir ederimde ondan! M uzaffer, mikrofonun önlinde biraz tkintr ve sıkıntı çektiği ni ifade eden bir tavırla okur. Fakat bu ılemtı ve sikmti sesini mikro. fonun icabatma uydurmak ıztma- rmdan İleri geliyor. Dinleyici, onun bu oıztirarnı Okstiyyen hissetmez. Çok geçmeden önün, da- ha rahat ve daha ferah okuyncağı- na inanıyorum. Çünkü çalıştığı ve çalışmalarını daima ileri götürdü. gü besbelli! Onun takdir edildiğini ve sevildiğini yakından görüyor ve ba takdir ile sevginin Okendisine kuvvetli teşvik teki) ettiğini, olu- yuşunda sezdiğim muttarit tekâmül den hissediyorum. ay Muzaffer, radyo artist. lerimiz arasında yeni nesli temsil edenlerdendir ve hiç Şüphe yok ki, bu nesli temsil ilk safındadır. Eu gencin istikbal için ne vâdet- tiğini bilmiyorum. Çünkü musiki, benim mesleğim değil, Fakat İs - unun iyi ve kuvvetli nda büzünden mev- ki alen bu kiymetli art! edenlerin hakkak sayılır. Müzaffere radyoda refa - gsçen yazılarımda teşeirisil, na yok ? diye sare Çünkü bütün simaları say mış ve gücüm yettiği kadar anlsi- miş nuyorum. Her okuyucuya ayrı heyet teminine lüzuni ve ya ihtiyaç bulunmadığı için ielmle- rini daha evvelki yazılarımda say dığım üstatlardlan ayrılan hevetler okuyuculara göre tefrik eğilmek- tedirler, Muraffere refakat eden he- yet Kemani Resat, Kanuni Vecihe, Udi Cevdet gibi kıymetli üstatlar» dan müteşekkild'r. Tücenr art! ize hem ticaret; hem sanat hayatmde büyük muvaf fakıyetler temenni ederim. İ — Mekteplerdeki Fakir İ Çocuklara Yardım | Himaye heyetleri, geçen sene ilk | okullarda 7200 fpkir talebeye buk - on beş bine çıkarılmasına çalışılacak” tır, Himaye heyetleri birliği, bugün bir toplantı yaparak yardım vaziye- tini teşbit edeceklerdir. İstinye Doklarında Çalış İşçilerin Müracaati Hükümetçe satm alınan Istinye Dok şirketinin işçi ve me surları hen Gilerine girket tarafından hiçbir ilira- miye verilmek istenilmeğiğini öne silrerek iş bürosuna mürkoaat eti iğ Ziyetlerini tetkik edecektir nz Kadın İşçi Çalıştırön Sanayi Müesseseleri MİŞ olduğu halde, ince işlerin üeri? larmı ticaret odasına b'dirmislerdir Oda meseleyi tetkike başlamıştır. Bartında Tifo Bartın, (TAN) halkma tifo aşısı yapılmıştır. Hükü met tabipliğine müracaat edenler de hesaplarından | Türk tersanesinde, Türk işçi: leri burada veriyoruz: mıştır. Bu sene bu miktarın on veya lerdir. Büro, burada çalığanların va- Fazla kadın işçi çalıştıran dazi s8- nayi müesseseleri, kadmların çalışma vaziyetleri Iş kanunu ile tesbit edil mesinde bazı zorluklarla karşılaştık- Burada tifo va- kaları görülmüştür. Hastalığın mih- rak noktası olan Kırtepe mahallesi HÂDİSELER KARŞISINDA gemilerimiz, ebedi bir Türk gölü olan Van gölünde makine- nin tatlı sesini çınlatıyor.. Ve bu gemiler kıyıdan kıyıya va- tandaş taşıyor. Çok yakın bir istikbalde ilkmektebinden fa- | #ültesine kadar, bütün tahsil derecelerile alâkadar büyük bir Üniversiteye kavuşacak olan Van diyarından en yeni resim- a — »)00900044 OBJEKTİFİMİZ in emeğile yapılan motörlü | 7 Bir Galatass lıya Ceva (Başı miyeye arzedehilirim: 1982 — 1933 ders ılı doğru — kabul etmemek rma rağmen — Galatası müdürlüğüne o gönderilm; burun kaldırılması, ilk ya lâde İşlerden biridir. Bü kılan hâdiseleri içinden & olmak için Galatasarayd. lar başlamaz kendimi, — kadar gördüğüm son der ket ve yumüşakliğa rs sinsi, koyu ve kurnaz bir va içinde bulmuş olduğu! detmeliyim. Tanburu kald diseler de işte: 1 — Muallim arkadaşin run bir tirlü vektirde ç dığından şikâyet edip du de saatleri — ke run çalmasını be miye başlamıştım. 3 -— Şişman, yaşlı ve tanburcu sık sk uyuya k 4 — Bazı Gülatasaraylı lerim, bu yaşlı ve aziz vaktinde uyandırmıya val miyorlardı. 5 — Mektebin cephesir yilk sant iyi işlemediği iç ve cep saatlerinde dilemediği gibi tanburcu dığı zamanlarda o bozuk : ati tarafından aldatılıyor O koca müessesenin m işlemesini imkünsız k maddi, ig lede hül otomatik zi atinin tamirinden bi idi? Ben de onu yaptım iş imdi bütün makul daşlara soruyorun Herhangi bir mektepte bir müdür, hattâ müesses karda saydığım gorlayıcı. rin hiçbiri olmadan sırf â tik ve daha masrafsızdır « bur yerine otamatik.zil ke saydı en hafif, en gecici t bezeye uğrar mı idi? mi? O halde bazı Galatasaı bu tanbur davasmı, yıllar man ve mukaddes bir yar: liye, fitiliye işletip durmu nihayet içlerinden birini: yıllarca sonra bir gazete : da deşip akıtması, alelâde hemmiyetsiz ve sathi bir midir? Elbette değil Ben, bu tanbur - zil me değil “mühim bir yenilik” bir yenilik yapmış olduğu bir an aklıma getirmemiş cak zaruri ve faydalı bi ğıma kanidim ve ka mesele hakkında Galat. kaldığım müddetçe tek tü oradan ayrıldıktan sonra ve ardı arkası kesilmeden lâflar, sitemler, tarizler, dinledim: hattâ — inanma ma — meşhur bir “Piâv £ bir kısım Galatasarayi'le: bir ağızdan ve o muktdde run “mevzun âhenkli tı gürültüsü, ile davulu Uza düre lânetler yağdırdıkla duydum. imdi, bütün bunlard nihayet Cumhuriye ö son şaheserden sonra ba en Galatasarayın “Tanbur ini kaldırmış olmakla cid him (1) bir iş yapmış oldu mi ve gururu gelire maza mez miyim? Bununla beraber bu tal rülülsünün, artık azsın 5 supla nasıl sürdürüldü dükten sonra — pek un ma — yarn vi bir gün tırımış “Avniyesinin kı arkasma düşmüş etine de şuş davuleunun,. eski tani mırya başladığını ve “Cum teki vazmm altma irzası tsiüz koyahilen Galatas r takarak bu gürt da bir cezbe ile haykırışıp ğını duyarsam azlâ şeşmr Zira kendinde “bütün esk saraylılar,, namma yükse! olitün memleket ufukların mek salâhiyetini bulan 0 € iatasaraylı, “Galatasaray 8ini istikbaline beli bulu mukaddes şevin “davulun olduğunu ültüsü,,