| İnebolu Faciası * İstikbal süvarisi şahit olarak dinlendi "Batan Geminin Mürettebatında Hiçbir Korku Emaresi Görmedik,, Diyor Geçen sene İzmir önünde İnebolu vapurunun batması ve on bir | Yatandaşın ölmesile neticelenen facianın sorgu safhalardan bi- | risi de dün Asliye Birinci Ceza mahkemesinde cereyan etmiştir. Dün mahkemede hâdise yerine ilk defa yetişen İstikbal vapuru- nun kaptanı Ömer dinlenmiştir. Ömer kaptan şahittir. İzmir Ağırceza mahkemesi istinabe suretile ifadesinin alınmasına lü- Bana Sigara Al Diye Tutturmuş! Saldırmayı Gösterip Tehdit Etmiş Istanbul Asliye Hukuk kâtiplerin- © den Lütfi, evvelki güh Paket Posta- nesine bir paket vermiş, geri döner- ken tanımadığı bir adam yanına 0- » kulmuş ve koluna girmiştir. Bu Ab dullah adlı bir hamal imiş, sarhoş ol. duğu da anlaşıdıyormuş. Lütfinin ku- Jağına: — Bana derhal bir paket sigara al, 'Almazsan seni bırakmam. Demiş ve kolunun içindeki bir saldırmayı da göstermistir. Lütfi: — Arkadaş ben seni tanıyorum. Beni bırak. demiş. Fakat o yine sal- dırmayı iş iş ve isteğini tek- rarlamıştır, Bu sırada Lütfi gördüğü bir polis- ten istimdat etmiştir. Polisin geldiği. ni gören hamal Abdullah kaçmıya başlamış fakat polis kendisini yaka- © Jamıştır. Abdullah dün meşhut suçlar müd- deiumumlliğine verilmiştir. (o Asliye Dördüncü Ceza Mahkemesi Abdulla- hı sorguya çel ir. ——o—— ÇATI KISMI YANDI Galatada Necatibey caddesinde 139 humaralı Yordanm fırancala fermm- dan yangın çıkmış, çatı kısmı yan diktan sonra söndürülmüştür. | mi yal Omer Kaptan reis Sadettinin #or- gularma şöyle cevap verdi: — Biz İzmire gidiyorduk. İnebolu vapuru acı acı istimdat düdüğü çal- dı. Aramız pek yakmadı. Gemiyi adam akdllı göremiyorduk, Hemen bir san- dal indirdik. Geminin yanma gönder. dik, Geminin batmak üzere olduğunu gördüler. Bu sırada yolcular şâpır şa. nille mürettebatı kendi gemilerine sit bir sandalla bizim vapura iltica ettiler, Vaziyet vahimdi, Biz vapuru. muzdaki bütün sandalları indirdik. Bütün tayfamızı felâketzedeleri kur. tarmıya memur ettik. Bu arada bat makta olan geminin kaptanına da mü racaat ettik. Siz de sandalmızı indi riniz de denize dökülenleri bir an ev. vel toplıyalım dedik. Tnebolu kaptanı ve mürettebatı bu miiracaatimize hiç kulak asmadılar. Sandalı da indirme diler. Korktukları için mi? Reis bu arada şu suali sormuştur: — Gemi kaptanı ve mürettebatı korkmuşlar mıydı? Kendilerinde bir korku âsarı gördünüz mü, onun için ima koşmadılar? Kaptan Omer bu sunli: — Hayır.. Kendilerinde hiçbir kor. ku emaresi yoktu, Şeklinde karşıla- dıktan sonra göyle devam etmiştir: — Bizim vapurun etrafı denize & tılanlarla doldu. Feryatları göklere| çıkıyordu, pervaneyi işletmiyecektik. | Çünkü insanlar pervane altında 'par- | çalanacaklardı. Derhal oraya demir attık ve denizdekileri toplamıya baş. ladık. Gemimize tam 135 yolcu almış- tık. Bu sırada hâdise yerine birde İngiliz vapuru geldi o da 7 yolcu kur tarmıştı. Bu sırada İnebolunun üstün de girdaplar bırakarak suyun dibine indiğini gördük. Sandallarimız araş- tırmıya devam ettiler, Fakat ne su- yun üstünde bir çırpmtı, nede bir 808 vardı. Biz de ayrıldık. pir suya atlıyorlardı. Geminin kaptar | Muallime Tokat Atmış Dün müddelumumilik bir tale. be tecavüzü davasmm tetkiki ile meşgul olmuştur. Davacı, | muallimi Bay Nazmidir, Şikâye- | tini şöyle anlatmıştır: — Mektepte hususi tahsli gö- renlerin İmtihanlarmı yaptık. | Kazananları mektebe alacaktık. Imtihandan sonra sokağa çıktım, Evime gidiyordum, İmtihan et- tiğimiz talebeden birisi önüme | — Bay muallim, dedi, benim. tihanı kazandım mı? — Oğlum mektebe git te öğ- ren, dedim. — Evet öğrendim, al, dedi ve bütün hızıyla yüzüme iki tokat indirdi, Müddelumumilik, o şikâyetçiyi tıbbı adli müessesesine göndere. rek muayene ettirmiş ve tahki- İ kata başlamıştır. | Bir Kadın 3 Gün Hapis Yatacak Bir Lira da Para Cezası Verecek Sultanahmet Sulh Üçüncü Ceza hâ-! kimi Kâmil dün Hayriye adlı bir ka-| dına ilç gün hapis vebirlira para cezası verdi, Hayriyenin davacısı eski ev sahibi Fethiye idi, Şikâyetini şöyle | izah ediyordu: — Hayriye dün sabah evimize gel. di. Benim kocası aleyhinde bazı şey- ler söylediğimi bahane ederek sövdü, saydı. Sokağa çıktı, Elâleme karşı ileri geri lâflar etti. Suçlu kendisini şöyle müdafaa er! yordu: — Fethiye kocama benim aleyhim de sile yuvasını yıkacak birçok şey- ler söylemiş. Ben kendisinden bunu sormıya gitmiştim. Fakat anlar beni evden dışarı attılar, Şimdide dava ediyorlar, Asıl davacı benim. Hâkim, bu müdafaayı varit görme- diği için hükmünü verdi, hidin ifadesinin, İzmir Ağırceza mah- A e LE : Ri Bundan sonra hâkimler heyeti gâ- Bi, Güzelin çığlığı idi. Kapı açılmca, Erdenin boy- nuna sıçradı. Ve ensesinde kenetlediği elleri, beline sardığı bacaklarile astlı kaldı. Erden de düşmesin diye kucaklamıştı. Emniyette olduğunu gören Güzel, şimdi çırpınıyor, bacaklarını sallıyor, haykırıyor se- vincinden ne yapacağını bilmiyordu: iyi ettin de çok asılmadın dayı! — Nasıl çok asılmağım? — Hani yok mu ya, seni asmadılar mı? — Asmak mı? — Canım, hani asacaklarmış ta bir daha gelmiyö- cekmişsin. Erden çocuğun ne demek istediğini anladı. Şaka etmiye başladı: > — Astılar amma ben yine geldim. — İple mi astılar dayı? — iple ya. : — Kalm mı idi? — Nah böyle işte, — E... Ne ile kopardım onu? — Bıçakla, — Yere düşmedin mi? — Düştüm amma, döşek sermişlerdi. Bir tarafım acımadı. — Hep oraya gidenleri asarlar mı? Pencereden babasının sesi geldi: — Ne o Güzel? Koca adam oldun insan davısnn boynuna asilm mı? — Asıldım amma, ipsiz asıldım baba. Erden dudağın: ısırdı, Hacı gülümsiyerek anlama- mazlıktarı geldi. — Daymı rahatsiz etme, in kucağmdar! Alt katta pencerelerden birinin perdesi ars- lıklandı. Bir ân için rengm xayöcuen güzel bir çehrenin görünmesile çekilmesi bir oldu. Güneri, Erden, Güzel kucağmda olduğu halde Ikla Sikila yukarı çıktı, merdiven başmda, dudaklarımı, day. sının kulağına yapıştıran Güzel: — Artık bırak, dedi. İneyim. Sonra babam da- rılır, — Yok, bırakmam, böyle çıkacağız. Üst katta teyzesi çıkışmağa başladı: — İnan olsun ki sevdiğinden değil, Beş on gün yoktu ya. Acaba yine şeker getirdi mi diye yapı- yor. — Yoo. teyze o beni sever. — Sevmez miyim? Sevmez miyim? bel Onu asacaklar dedikleri vakit sanki ne kadar ağladın bilmemiyon. Hafız Hanım gülerek söze karıştı: — Durun bakayım, ben bir imtihan edeyim. Bundan sevdiğini sevmediğini anlarız. — Et işte hadi! — Dayının ceplerine baktın mı? — Aa! — Karıştırmağdın mı? — Hiç! Sor işte, — Pekâlâ, öyleyse dayısını şeker için sevmi iZMiR FUARI BALKAN GÜREŞLERİNİ görtinüz, Yerler mahduttur, acele edi- niz. 15 Eylülden 23 Eylüle kadar |! Vapur — Tren — Otel — Na- kil ve dühuliyeler. Birinci mevki 42, ikinci 33li- I) ra. Tertip eden: İ NATTA Seyahat acentalığı Galatasaray Telefon: 44914 | gg Sineması 8 Eylül ÇARŞAMBA AKŞAMI YENİ SINEMA MEVSİMİNE BAŞLIYOR AZGIN SEVDALILAR li, zevkli büyük komedi, BAŞROLLERDE: Gaby Morley - Marie Gori ANDRE LUGUET Ayrıca: Şanlı Ordumuzun Büyük TRAKYA Manevraları Sesli ve TÜRKÇE SÖZLÜ 1 ; 8 : ş : 2 ; m KA İSTANBUL BE 1 — Daimi Encümenin 10/8/937 tarihli karariyle İstan- bul Belediye sınırı içinde sırtta, omuzda ve başta hernevi eşya ve gıda maddeleri taşınması ve satılmasınm yasak edil- diği evvelce sazetelerle ilân edilmi: 2 — Bu yasak Eminönü, lediye Şubeleri mıntakalarında 1 Birinciteşrin ve diğer Be- lediye Şubeleri mmtakalarında 1 İkinciteşrin tarihlerinden itibaren tatbik edilecektir. 3 — Bu tarihlerden sonra ık mazbut ve muntazam el arabalariyle veya motörlü vası- 4 — Elde taşımak suretile satılan her nevi eşya ve gıda maddelerinin bunların nevi ve mahiyetlerine uygun kaplar içinde bulundurulması lâzımdır. 5 — Yukardaki hükümlerin tatbikma pek az zaman kal- dığmdan alâkadarlarca bilinmek ve icap eden vasıtalar şimdiden hazırlanmak üzere keyfiyet tekrar ilân olu- İ ur. (B) (5857) || bakılarak yevmi mezkürede şubeye serileri | 333 Doğumlular Usküdar Askerlik Şubesinden: 1 — 333 doğumluların ve bunlarla muamele görecek olan tecile tâbi era- tm son yoklamasma başlanmıştır. i Pazartesi — Çarşamba — Cuma gün İleri yoklama günleridir, Muayene 15 1. Teşrin 937 sonuna kadar devam €- decektir: 2 — Yoklama kaçağı vaziyetinde bulunup ta cezalanmamak için ma- halle mümessilleri Vasıtasile şubeye gelme günü tayin edilen cetvellere müracaat edilmesi... İrtihal Eaki Sadrazam methüm”Halil Ri- fat Paşa kızı ve Mülga Ayan Azasın- dan merhum Şükrü Paşa haremi Ba- yan Nühbe irtihal etmiştir. Cenüzesi bugün 5 Eylül 937 pazar günü saat| 11,50 do Erenköy istasyon civarmda Tellikavak sokağmda 26 numaralı köşkten kaldırılarak Erenköy istas- yonurda Zihnipaşa camisinde namazı kılındıktan sonra Sahrayıcedit mezar | lığına defnedilecektir. Allahtan rah-| met dileriz, Köprüden saat İl de va- pur vardır, Ertuğrul Sadi Tek Pazartesi akşamı Bebek Belediye bahçesinde Büyük müsamere Açık Teşekkür Rahatsız olan gözlerimi tedavi €- derek beni tekrar ışığa kavuşturan Konys memleket hastanesi göz he- kimi Naili Tanülküye şükran ve min- netlerimin gazetenizle iblâğını rica €- derim, — Karamanda Zeki Atamer LEDİYESİNDEN: atih, İneği ve Beşiktaş De taşıma işleri ve seyyar satıcı- talarla veyahut elde taşmabilecek küçük kaplarla yapı- lacaktır. | Bükres: Şarkılar (Sehuhert YETİ Günün programı — istanbil ÖĞLE NEŞRİYATI: Saat 1230 Plâkla Türk mi9 12,50 Havadis 13 Beyoğlu i gösterit kolu tarafmdan bir” sil. 14 SON. Akşam Neşriyatı: Saat 16,30 Taksim stgüf naklen Pire muhteliti ile mi takımımız maçı. 18,30 PJAKİS ÖLEN musikisi 19,30 Konferans: p Sırrı Tarcan Ordu saylavı ( diyada bir gezinti) 20 Mü: ve arkadaşları tarafından TÜrKİ sikisi ve halk şarkıları 20,305 Ömer Riza tarafmdan arapç# lev. 20,45 Bay Muzaffer ta! Türk musikisi ve halk Z (sat ayarı) 21,15 Orkestra “il Ajans ve borsa haberleri ve © günün programı. 22,30 Plâkls lolar, opera ve operet pari SON, * Günlin Program Özü SENFONILER 22,30 Nis: Senfonik konser. “| HAFIF KONSERLER 710 Berlin kısa dalgası: ” sonu konseri (8.15: Devamı): Paris kısa dalgası: Plâk ko 9,45: Keza, 10,30: Keza, 11 kısa dalgası: Halk musikisi. yi Paris kıza dalgası: Plâk.-18* ten konser nakli, 13 Berlin dalgası: öğlenceli musiki. (İ Devami). 13,10 Bükreş: Etel orkestrası, 14.15 Paris kısa ÖĞÜN #i: Grenoble'den konser ni Paris ktsa dalgasr: Marsiiy# konser nakli. 1903 Bükreg: keri bando. 21.10 Kolonya: sam musikisi. 21,40 Prag kusa Ew Hafif musiki, 2205 “ej usa dâlgası: Çavkovski'nin Eğl lerinden. 22.45 Blikres: Kahv* : konser nakli, 23,05 Prag kısa “yl gası: Hafif musiki. 23,40 P Askeri bando. OPERALAR, OPERETLER | | .l 20 Berlin kısa dalgası: La p Fürs tenzimmer,, isimli rad? pereti, j ODA 1515 Berlin kısa dalgasi: anil al GENE. könseri. 18,30 Varşova: Grieşit serlerinden şârkı, keman, RESİTALLER 12 Berlin kısa dalgası halk şarkıları, 16,30 Berlin dalgası: Karışık havalar. Berlin kısa dalgası: Thürin£ sarkıları. 19,45 Berlin kısa Neşeli saksofon 8olo. 20 Vi Piyano resitali (Mozart). MUSIKISI Tt nod, Korsakov, 1. Strauss). Viyana: Şarkılar, hafif hs DANS MUSIKISI 9,30: Berlin kısa dalgas Bükreş. 21,30: Berlin kısa 3 23: Varşova, 23,20: Viyana MUHTELIF 22,25 Prag kısa dalgası: #ık çocuk programı, ca bunu kendisi üstüne aldı, basit bir bahane yor. Samaen seviyor. Bundan birşey anlamıyan Güzel, işitince: — Ceplerinde ne var ki? Diyerek hepsini güldürdü: — Sok elini de anla. Gilzel bir babasina, bir anasına baktı. o Yüzle- rindeki tatlı tebessümü görür görmez, hemen di- yısmın ceplerine saldırdı. İlk hamlede çırpınmağa başladı. Bir küçük Jâstik top, iki çeşit düdük, bir kâğıt kapsül atan tabanca, bir paket çikolata, bir avuç badem şekeri, Hepsi ayrı ayrı kâğıtlara sarı Uydı. Yırtarak, dağıtarak, ortalığı yaygaraya bo- ğarak hepsini kucaklayıp aşağıya indi. © Şimdi Erden arkasından bağırıyordu: — Vay! demek sevmek mevmek bu kadardı öyle mi? — Yok vallâhi o kadar değil, abama göstere yim de yine gelirim, Güzelin ablasmdan bahsetmesi Hacıyı ikaz et- ti. Bu iş ona dilşüyordu. İki üç dakikadanberi, ne Erdenin el öpüşünden, ne konuşuşundan hiçbir 80- ğuklkuk hissetmedi. Şimdiye kader hiçbir şey geç memiş gibi hareket ediyordu. O halde kimse Gü- nerin adını söylemeğe kendisinde cesaret bulmaym- ceple şekeri durdu: — Allah allah! yine tespihimi (ke, (Yüksek sesle) Güner! Güner! (Aşağıdan) — Buyur! — Tespihimi gördün mü kizim? Hele bir yıver. — Bakayım baba, Bir dakika sonra: — Burularda tespih yok baba — Hele şu odalara da bak. Kendisi de arar gibi öteye beriye girip ken, tesbihini gizlice yazı çekmecesinin yan ha bıraktı. Onlar büyük odada otururlarken Gi diğer tarafları aramağa çıktı, biraz sonra; — Buldum baba, buradaymış — Getir kızım, İş ölup bitmişti. Güner içeriye girdi. T: verip çıkarken: — Otursana! bir işin mi var? — Yok baba. v Güner, Erdenin İstanbuldan getirdiği © İerden bir takım giyinmişti: Açık iğde rengindö Kası inci taklidi bir sıra iri boncukla işlenmit birman bir blüz, altında koyu kahve rengi ye #9İ rafmda iki sira parlak sarı, kemik düğmeler miş bir eteklik, krem ipekli çorapların nihay' çak ökçesi küçük sarı ipkarpinlerie süslü, GöĞ?' gordanmdan aşağı küçük bir zaviy: altından bileklerine kadar kısmı gi sindeki pek hafif uçuklukla yanaklarım birs$ kikliği ve alt dudağının yorgun bir eda ile hastalığının biraz uzun sürdüğünü gösteriyo” sinde de ayni halsizlik var. (Arkasi