4 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

4 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Evvel zaman içinde bir köyde ih- ayar bir çiftçi, bir de omun Oğuz adında bir küçük oğlu vardı. Bu çocuk hiçbir şeyden yılmaz, kor- ku nedir bilmezdi. Tâ küçüklüğün- denberi köyün bütün çocukları a- rasında cesaretile tanımıştı. Onun bu eşsiz cesaretine değil çocuklar, büyükler bile şaşarlardı. Nerede bir cesur adamdan bahsedilse O- ğüz gibi diye hep onu örnek gös- terirlerdi. O köyün yakmlarında birkaç dev yaşamakta idi Bunları uzaktan gören insanın korkudan ödü patlarâı. En baba. iler bile onların değil karşı Ba çıkmak oturdukları yerlerin ya- kınlarından bile geçemezlerdi. Bu devler vakit vakit yakmlar. daki köyleri basıp köylülerin mele- Fi varsa alıp giderlerdi. Zavallr çif- iler bütün yıl çalışıp çabaladık. tan sonra böyle bir yağmıya uğ. rayınca açlıktan ölecek hale dü - serlerdi. Oğuz çocukluğunda bu devlerden bahsedildiğini çok duymuştu. An- mesinin, babasının, bütün tanıdık. larının korkudan ağlaştıklarını çok görmüştü. İçinde hep “ah bir bü- Yüsem ben onların hakkından ge- iirim,, deyip duruyordu. On. beğ yaşına gelir gelmez ilk işi bu dev- lerden birine gizli bir tuzak kur- mak oldu. Bir saba Oğuzu köyde gören olmadı. Çünkü, o daha şafak sök- meden eline bir boru, bir balta, bir kürek, bir de kazma alıp, doğru köye en yakm devin saraymın yo- bunu tutmuştu. Oraya sessiz ses siz yaklaştı. Ve sarayın biraz uza- ğinde, yol üstünde durdu. On on beş metre derinliğinde, en az, on insanım birden sığabilece- ği kadar geniş bir çukur kazdı. Bu > çukurun üstünü çalı, çırpr, ağaç dalları ve biraz da toprakla örttü. Sonra bir kenara çekilip bütün kuv vetile borusunu öttürdü. Artık sa- bah oluyordu. Dev uykusunun i- © sinde boru sesini duyunca hiddetle yatağından fırladı — Seni gidi hınzır insan! Sen ne © cesaretle benim sarayımın yakının- © da boru çalıyorsun. Dur, ben seni © bir lokmada yutuvereyim de gör, diye sesin geldiği tarafa koştu. O- Zuz daha evvel uzaktaki bir çalı yı- © Eminim arkasma saklanmıştı. Dev onu göremedi. Yolda koşayım der. ken, Oğumun açtığı kuyunun üstü. e bastı. Çalı çırpı yıkıldı. Dev koca kuyuya düştü O vakit Oğuz saklandığı yerden fırlayıp devin karşıma çıktı: — Hain dev, nasılsm, hani beni bir lokmada yutacaktın. Dur ben seni bir vuruşta geberteyim de Tenalığından dünyayı kurtarayım bari, dedi. Baltasını devin başma bir, bir daha savurdu. Devin koca- man başı parçalandı. O zaman Oğuz sevinç içinde he- men köye koştu. Köylüler bu müj- deyi duyunca üç gün üç gece bay- ram ettiler Devin sarayma koşup onun şuradan buradan aşırdığı pa- raları aldılar, paylaştılar. Bu pa- raların çoğunu (Oğuz)a verdiler ve ona (Korku Bilmiyen Oğuz) adını verdiler. Korku Bilmiyen Oğuzum adı dik Tere destan oldu. Köyden köye, şe- Birden şehire dolaştı. Bunu niha yet öbür devler de duydu. Hepei bir dev öldüren bu kllçük fakat ce- Sür insana diş bilemiye başladılar. İşlerinden birini onu yakalayıp öl. dürmek için Oğuzun köyünün ya: kmma yolladılar. Bunu duyan köylüleri yeniden Yalnız Oğuz korkmadı. Ihtiyar babasının yüzünü öptü, “Sen korkma babacığım, dedi, Ben bu devin de hakkından gelirim. Aradan hemen hemen bir yıl geçmiş, Oğuz daha ziyade büyüyüp kuvvetlenmişti. Bir sabah erkenden yine yola sıktı. Akşam üzeri devin sarayının yakınma vardı. Kerr acıkmıştı, Susamıştı da... Saray kapısını çaldı. Dev onu içeriye kabul etti. Güler yüzle ko- Buştu. Yiyecek, içecek verdi. Ya- tacak bir oda ve yatak ikram etti, Fakat tam Oğuz soyunup ta yata. ğa gireceği sırada devin kendi ken- dine şöyle bir şarkı homurdandı. ğe gördü. Bun saraya bir giren bir daha çıka- maz, Bir gece burada yatan sabahı göre- mez Çünkü: Benim koca sopam Beyin demez, bacak demez. Kırar, parçalar, atar, Oğuz korkmadı, titremedi yalnız. bir düşündü. Hemen yataktan dışa. Tı fırladı. Karanlıkta bir köşeye giz lendi, Çok geçmedi. Dev adımları koca sarayı zangırdata sangırdata Oğuzun olduğu odaya geldi. Yata. ğa yaklaştı, Tak, tuk, tak, tuk vur. du, vurdu. Yatağın içinde Oğuz ya- tiyor sanıyordu. Halbuki kurnaz gocuk yataktan çıkar çıkmaz ken- di yerine karanlıkta eline geçen bir tahta kütüğü koymuştu. Dev “raki KORKU BİLMİYEN OĞUZ vurdukça takırdayıp kırılan Oğuz değil, ba tahta idi, Ertesi sabah Dev güle, güle kah- valtı etmiye gidince karşısında O- Zuzu sapsağlam bulmasın mı? Şa: kın şaşkın Oğuza: — Bu gece rahat uyuyabildin mi? diye sordu, Oğuz — O... Pek rahat. Yalnı(, uykumun arasında bir iki sinek © ramı buramı tsırdı arma aldır dım dedi. Dev böyle kuvvetli bir insân görmemişti. Içinden: Dev, Oğuz sanarak oduna vurmıya başladı — Allah, Allah dedi ben bu ka. darcık insan bir yumrukta canı çıkar sanırdım. Oğuzun önüne kahvaltı diye ko- mulan yiyecekler hemen hemen De- Vinki kadardı. Yani on insanı doyu- Tacak kadar. Çocukel çabukluğu ile yiyemediği yiyecekleri göğsüne evvelden taktığı deri torbaya atmı- ya başladı, Torba dolunca Oğuz, Deve dedi ki: — Ben şimdi şu ekmek bıçağı ile göğsümü yaracağım. Yediklerimi çıkaracağım, ölmiyeceğtim. Sen Dev. Sin, kuvvetlisin amma zannetmem ki böyle marifetlerin olsun, Oğuz bıçakla göğsündeki torba. yı yardı. Oraya attığı yiyecekler kalmamak için hemen bıçağı yuka- Jayıp bir vuruşta kendi karnını del di. Ve tabii öldü. Oğuz bir Devi daha yenmişti. Sevinçle köye döndü. Köytüler dü- ün bayram ettiler, Bu devin de ba- Hinesini paylaştılar. Oğuzun adı bütün dünyaya ya- yıldı. Nihayet Devler o kadar kızdı. İar, o kadar kızdılar ki içlerinden en korkunç, en iri en kötü huylu iki başlı bir Devi seçip Oğuzu öl- diirmiye yolladılar. Oğuz bunu duydu fakat yılmadı. Bu sefer hem daha büyümüştü. Bem de ikinci Devin sarayında gö- Tip bir külâh bulmuştu. Bumu bagt: na giyen görünmez oluyordu. Bun- dnn daha iyi silâh mr olur? Oğuz bu külâhi başına giydi. Gö- 26 görünmez oldu. Doğru iki başl Devin sarayının yakınlarına gitti, Fakat dolaştı, dolaştı saraya gire- cek bir delik bulamadı. Düşündü, taşındı. Bu sarayın yakmından ko- caman bir su akıyordu. Üstünde bir köprü vardı. Dev nereye gitmek istese mutlaka bu köprüden geçmi- ye mecburdu, Korku bilmiyen Oğuz bu köprü. Bün iki başını da yerinden oynattı. Kendi bir tarafa çekilip bekledi. Dev bu gürültüyü duyunca hemen oraya koştu. Fakat köprüye basar basmaz köprü yıkıldı. Dev alttan akan koca nehire yuvarlandı, bo- Zuldu, Oğuz bu sefer üçüncü defa Der. lere galip gelmişti. Hemen sara koştu Devin telâşin açık bıraktığı kapıdan içeriye daldı. Odadan oda. ya dolaştı, Bu Devin hazinesi hep- sinden daha zengindi, Gördüğü el. maslardan, incilerden, altınlardan Oğuz'un gözleri kamaştı. En sonra kilitli bir odayı zorla açmea, ne gör 8 beğenirsiniz. Güzel mi güzel bir kız. Oğuz bu sefer köye yalnız dön. medi, Güzel kızı da beraber götür. dü. Köylüler yine sevinçten şenlik yaptılar. Oğuzlu güzel kız da biri. biriyle nişanlandı. Kızın babasma haber salındı. Ihtiyar adam sevin- cinden bütün malını mülkünü kizi ile genç damadına bağışladı. Bem köylüler, hem de Oğuz 2en- gin oldular.. Geriye kalan Devler, cn cesurların: bile öldüren Oğuz dan korkup uzak, uzak bir adaya kaçtılar, Bir daha be o köyde, ne de başka memleketlerde görünme. diler, mame Mektup , & Bibi ile Babul hikâyesini çi Karkadaşımız buu hafta rahatsızlan kmuş, Ben itürkçe bilsem yazacak. Gin, amma bilmiyorum. Bu hafta 9 Sonun yerine size başka hikâye ve. # Ariyorum», Gelecek haftadan baslı. # Oyarak yine Bibi ile Bubulu okuya. # enkei. / . Miki 4 bazan mas) insanların istediklerini söyle- vanlara duyurup anlatabilecekleri- Bi meydana çıkarmış, Sun zaman - larda doktor bu denemesini küçük bir maymun üzerinde yapmıştır. Doktor bir masanın üstüne bir - mma, bir muz, bir kurşunkalemni, bir top bir de saat koymus, Maymunu ellerinden tutmuş bu masanın üs tüne çıkarmış. Sonra kendi aklm- dan maymunun bir masanın kün de bulunan çesit çeşit eşyadan yal hiz kurşunkalemini almasını geçir- miş. Maymun masanın üstünde bu. lunanlardan hazıgisini alacağını bir zaman düşünmüş, şaşırmış gibi durmuş, sonra kurgunkalemini al- mış Thomasa vermiş. Daktor gaza kalmış, Ve denemesinin bu kadar iyi bir son vermesinden memnun kalmış. Bundan sonra doktor sera. sile içinden masanın üstündeki ö- teki şeyleri geçirmiş. Maymun da hiçbir defa yanılmadan doktorun aklından geçirdiklerini almış, Bu denemeden sonra doktor şü na karar vermiş: Hayvanlar, biç değilse maymunlar bizim istekleri- mizi söyletmeden yapabilecek bir hale gelebilirler Su İçmeden Yaşıyan Hayvanlar Hayvanlardan susuz yaşıyan da bu- Yunur mu? Bulunur. Hem de bütün ö- mürlerinde bir damla su bile içmeden yaşıyan birçok cins hayvanlar. var. Başlıcaları, Cenubi Amerikada Pata- gonya arazisinde Lüma denilen Ame- Tika devesi ile Asyanın garkmda bs- #3 eeylânlar hiç su içmeden yaşarlar. Su içmeden yaşıyan hayvanlar a. Tasında bir nevi papağan da var. Lon dra hayvanat bahçesinde elli iki yıl yaşamış olan bir papağan bütün öm- Tünde bir damla bile su içmemiştir. Tabil ilimler mütehassesi birçok bil ginler, ada tavşanlarınm da su içme- diklerini bunların yalnız otların üstün de bazan toplanan kırağı damlaları emdiklerini söylüyorlar . Sürünerek yürüyen birçok hayvan lar da böyle. Bazı cins yılanlar, ker- tenkelerle ve kurbağa nev'inden hay- yanlar hiç su bulunmayan yerlerde yaşarlar, Amerikanm garbinde cok kurak ba. 1 yerlerde yaşıyan fareler de suzub yaşıyan hayvanlardandır. Hattâ Fransanm bazı yerlerindeki Koyun ve inek sürüler! hemen hemen biç su içmezler. Buna rağmen Rok fort peyniri bunların sütünden yapı. lr, ifTE BUNU BİLMİYORDUM / Tutulan istatistiklere göre insanla- rın en uzun ve en kısu ömürle yaşa dıkları memleketler göyle tesbit edil. miştir: “Atlas denizi sahilindeki memleket- ler ahalisi en çok yaşarlar, Bu mem- eketlerde ölenlerin sayısı vasati ola- rak binde sekizdir. Fransada binde 15,8 dir. Insanların en az ömürle ya- padıkları memleket Yunanistandır. Macaristan, Purtekiz Ispanyada ipsan lar Fransadakilerden daha az yaşar- lar. : Bsveçte, İngilterede, Almanyada. Norveçte de, Holandada insanlar çok yaşarlar, Bunları misal olarak veriye rak. v Asyada insan, ölümü en çoktur. Mezopotamyada bu yekün en az bin de 385 u bulur. Buharada ise b. 12 ye düşer, Yeni Şeker, şüphesiz yorgunluğu gider. İmek için çok iyi bir şeydir. Bu sebep ten sporla uğraşanlar çokça çeker kullanarak yorgunluklarını çıkarır. lar. "Tuz da şeker gibi yorgunluğa erer çok iyl bir vasrtadır, Bazı doktorlar hastaları kuvvetlendirmek için tar kullanırlar. Tuzun bundan başka kalp hastalıkları için iyi geldiği tecrlibe i- Je anlaşılmıştır. Kalbinden hasta olun lara tuzlu bir bardak çay içirilince, hastalığın ağrıları hafifliyor, tuzlu ça yı kesince hastalık yeniden eaki hali- ni alıyormuş. Kalp hastalıklarını ha- Hiletmek için çok ucuz ve yapıtması kolay bir ilâç amma... Tuzlu çay da kolay kolay içilir sey mi? Camdan Jilet Bir Avusturyalı camdan yeni birşey icat etmiş. Bu adam iddia ediyor ki camı 1400 derecede ısıttıktan sonra hemen, 300 derece sıcaklıkta zeytin yağına batırılarak banyo edilirse çe- İlkten 7 defa daha yumuşak oluyor- muş. Bu yumuşak camdan traş bi. çağı yapılırsa bin tane jilet 130 kuru- şa mal olacakmış. Bu; her gün traş olmıya mecbur olanlar için çok ucuz birşey. Bir ayı 60 para ile geçiştirmek ne iyi. | Dünyanın En /Büyük Köpeği İngilterede kendi cinsinden tek ka- lan bir köpek varmış. Bu köpek dün yanın en büyük köpeği imiş. Boyu barından kuyruğuna demi Baas 230 metre imiz. Bu köpeğin doğup büyüdüğü yer Pirene dağları imiş. Pirene dağları, Pransa ile Ispanya arasındadır, Yukarıdaki resimde bir tabak Son ze gönderiniz. mizde hasacağız. Gez, Ucuz Sİ a Hasir ve ihtiyar s..uy veynei bar banın karnı açıkmıştı.. Bir fırıncıya sordu : — in nasıl? Farmer: — Oo, dedi ekmeğim çok iyi, çok tatlı ve tereyağı gibi yumuşaktır. Veysel baba düşündü: “Şu halle gidip tereyağı alırım, daba iyi... Ve tereyağuıya sordu: — Tereyağın nasil? 20, tereyuğım taze ve zeytinya. ğm gibi geffaftır. Veysel baba yine düşündü: “öyley- se zeytinyağı edinirim heri daha w- .cuzdur.,, Bakkala sordu: — Zeytin yağın nasıl? — Oo, seytinyağım temiz, lenzetli ve su gibi berraktır. Veysel baba kendi kendine: — Su mu, su mu? dedi, Orh ne #lA.. Bir parça su içerim karnım do- yar, Kandırayım Derken.. Müşteri — Otelci hani bu odada elbise asacak bir yer var mr? Otelci — Koyarız efendim . Müşteri — Ya bir sürahi İle su bar dağı? Otelci —Şimdi bayım bemen hazır. Müşteri — Şu yatakta tahatkuru- su, pire filân! Otelei — Kolay efendim, onu da oyanız. Lokantada — Mey matmazel, dikkat etsenize, çorbanm bütün salçasmı üstüme-dök tünüz... — Ehemmiyeti yok bayan, mutfak Güzel boyıyanlardan 3 kişiye heliy © Kahkaha Köşesi | ; j bahar meyvası görüyorsunuz. Bu lez: getli yemişlerin adların biliyor musu muz? ğer biliyorsanız, herhalde nc renkte olduklarını dn biliyorsunuzdur. Bunları kendi renklerile boyayıp bi. © vercerk ve resimlerini de gazete | F. — Kİ Eva Antika D. Müşteri — Sizin bana dün sarığı Bız antika tablo, çok güzel. 300 sene- lik eski bir eser ha?.. Maşallah dahs boyası bile kurumamış. | Antikacı — Garip şey. Halbuki se kiz gün evvel ressamdan aldığım vas kit boyası kuru idi. Güzel Mazeret Çocuğun annesi — Bu pastayı ço. cuk yer mi hiç. Ustü örümcekle dolu Pastacı — ens mı bayan. Örüm- cek olan yere sinek üşüşmez. 1BİLMECE' KEĞBULMA giti? Ben aradım, taradım, bulanın, dum, Si ade araymız, Bulursanız üstük nü işaretleyip b uresmi bize gönderi, niz. Bulanlardam 50 kişiye kıymetli he ta daha salça dolu. diyeler vereceğiz. 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: