Coe Louis ile genç İngiliz boksörü sında dünya boks şampiyonluğu için yapılan şiddetli maçın ilk resimleri. Bu resimler, tel. siz ile alınmış ve ilk defa Londradaki İngiliz | gazetelerinde Farr ara- yoruz. Fuar turnuvası başlamak üzere| Sekiz Klüpten Seçilen Muhtelit İzmire Gidiyor “ Istanbul muhtelitinde merkez muhacim oynıyacak Beykozlu Şehap bir maçta gol yaparken Beynelmilel Fuar münasebetile İz- dmirde, Ankara, İstanbul ve İzmir muhtelitleri arasında bir turnuva ya İğ pılacağını haber vermiştik. Bu hususta görüştüğümüz alâka- 'darlar, futbol federasyonunun tertip ettiği bu turnuvaya İstanbuldan bir muhtelit takım gönderilmesine ka - rar verildiğini, fakat bu muhtelitin Sovyet sporcularile Balkan kupası maçlarına hazırlık için açılacak kam p girecek olan milli küme klüplerin- den hariç kalan 8 klüp oyuncularm- dan teşkil edileceğini söylemişlerdir. Mili kümeden hariç kalan 8 klüp oyuncularından teşkil edilecek muh- telitin kuvvetli bir takım teşkil edip etmiyeceğini kati surette kestireme mekle beraber kendi aralarında sık sık maçlar yapan 8 klüp oyuncuları. nm tam formda oldukları muhakkak tır. Milli küme dolayisile kenarda se- yicri vaziyetinde kalan bu oyuncula” Ya kendilerini gösterebilmek fırsatı bu suretle zuhur etmiş bulunmakta. dir. İstanbulun temsili gibi ağır bir yükü omuzlarına alan ve antrenemân Yarının muntazam olması yüzünden 90 dakikayı şişmeden çıkaran bu oyuncuların da İzmirde Istanbul İutbolüne yakışır bir derece ala- cakları tahmin edilebilir. Istanbul muhteliti Pazartesi günü şehrimizden hareket edecek ve ilk maçmı çarşamba günü Ankara muh- telitine karşı oynuyaeâktır. Önümüz deki Pazar günü de son maçını İz - mirle yapacaktır. İngiliz - Türk Bahriyelileri Bugün Karşılaşıyorlar Şehrimizin misafiri bulunan Tngi. uz donanması efradı ile bizim donan- mamızın sporcuları arasında bugün ve yarm olmak üzere kara ve st spor- Tarı müsabakaları yapacaktır. Ingi- liz ve Türk donanması futbolcuları bugün Taksim stadında saat 17 de bir maç yapacaklardır. Donanmamızın Maltayı ziyareti es- pasında yapılan futbol maçında ka- ganan İngiliz futbolcülerinin bu kar. NEN NN AN , Davet R Btanbul Futbol Ajanlığından: , ' N N arar Fuar münasebetiyle 8 Eylül Çarşamba günü Ankara, 12 Ey. Mil Pazar günü Izmir muhteliti ile karşılaşmak üzere6 Eylül & Pazartesi akşamı Bandırma ta- N 4 rikiyle İzmire hareket edecek o- 4 lan aşağıda isimleri yazılı İstan. g bul muhteliti oyuncularının gö rüşmek üzere bugün saat 13 te g X Cağaloğlunda Cümhuriyet Halk $ & Partisi binasında Istanbul Fut. & bol Ağjanlığına müracaatları: : N Beykozdan, Safa, Bahadir, Ke- g 4 mal, Sadettin, Şehap, Kâzım, / 4 Turhan, / / / li / / Süleymaniyeden: Nuri, Ruhi, Daniş. Istanbulspordan: Enver, Fah- ri, Hasan. / Vefadan: Muhteşem, Hüseyin. Anadoludan: Zeki, Şükrü Topkapıdan: Haydar, Salâ- # j ei Atletler Bükreşe Gidiyorlar Bükreşte 5, 8 ve 12 Eylül tarihle- rinde yapılacak olan $ inci Balkan © yanlarına iştirak edecek olan atletle- rimiz dün akşam saat sekizde G-la- ta rıhtımından hareket eden Roman- ya vâpurile Bükreşe gitmişlerdir. Atletizm federasyonu başkanı Vil- dan Aşirin riyaseti altında ve antre- nör Obis'in refakati ile hareket eden atletlerimiz. 18 kişidir. Atletlerimiz bu akşam Bükreşe varacaklar ve yarın müsabakala ra iştirak edeceklerdir. m a lacaktır. Bu itibarla maçın çok he- yecanlı olacağı şüphesizdir. Yarin yine donanma efradı arasin n da Moda koyunda filika müsabaka- | de başlıyacak, gece 246 kadar devam! oidi. intişar etmiştir. Biz bunları dün- kü posta ile gelen Londra gazetelerinden alı- Resimlerde iki sındaki vaziyetlerini görüyoruz. Resimler ma- çın çok şiddetli geçtiğini açıkça anlatıyor. boksörün, maç esna- Eski Dünya Şampiyonunun Başına Gelenler Eski dünya şampiyonlarından, kâ- dmlar nezdinde sükselerile meşhur o lan Max Bear'in başından garip bir ortalarmd» Coe Luvizin rakibi olan oratlarında Coe Luviz'in rakibi olan İlngiliz Tommy Farr'a Londrada mağ lüp olmuştu. Kendisi hâlâ genç ve İhâlâ boks yapmakta olduğundan İleri de çarpışması muhtemel boksörlerin İdövüşünü yakından takip etmek ü- İzere ringin kenarında bir koltuk /satan alır. | Max Bear siyah kaplanla İngilizin dövüşlünü kenardan rahatça tetkik edeceğini umarak sevindiği sıralarda polisten bir celp alır. Gelen celp, 68- ki dünya şampiyonunun plâjda giy- diği mayonun memnu hadden daha kısa olduğu için mahkeme olunaca- ğı bildiriyormuş.... Akslliğe bakın ki, mahkemeye davet edilen saat tam dövüşlün başlıyacağı sâs&te tesadüf e- diyormuş, Max Bear giydiği mayonun boks maçlarında giydiği pantalondan daha kısa olmadığını söyliyerek mahkeme saatinin tehirini istemişse de reddo- Tunmuştur. o Farla olarak ayni saat- te isbatı vilcut etmediği takdirde üç ay hapse mahküm olacağı kendisine bildirilmiştir. Eski şampiyon satın aldığı koltukta muhtemel rakiplerinin maçmı rahat tetkik edemiyeceğine pek sıkılmış ve bu hilenin kendisini kıskananlar tarafından icat olunduğu nu söylemiştir. Sabık şampiyon her ne pahasına o- lursa olsun boks maçını kaçrmamak üzere Nevyorkun en meşhur avukat- larndan birine müracaat ederek para | cezası vermek suretile olsun muha - İ keme saatinin tehirine çalışmasm is- temiş ve bu arzusuna muvaffak ol- postür, Arkadaşımız Burhan Felek Balkan Maçlarında Gazetemiz tahrir ailesinden Bur - i / han Felek atletlerin hareket ettiği vapurla dün akşam Bükreşe gitti. Romanya atletizm federasyonu - nun davetlisi olarak Bükreşe giden arkadaşımız 8 İnci Balkan oyunları nı yakından takip edecek ve müss- bakaları, en İnce teferrüstma verım- cıya kadar günü gününe telefonla ga zetemize bildirecektir . Bugün Eyüpte Pehlivan Güreşleri Yapılıyor Hava Kurumu Ey”; ilçesi, Tayyare Haftası münasebetile Eyüpte yağlı pehlivan güreşleri tertip etmiştir. Mü- sabakalar, Eyüp ortamektebi bahçe. sinde buğün saat 14 de yapılacaktır. Mülâyim, Yarımdünya Süleyman, Mol la Arif, Bulgaryah Molla Mehmet, Lü İleburgazlı Ali Ahmet, Sındırgılı Tb- rahim, Koçpınarlı Ibrahim, İzmirli Hü seyin pehlivanlar bu güreşlere iştirak edeceklerdir. Hava Kurumu Eylip Ilçesi, yarın dn Silâhtarağada bir kır tenezzühü tertip etmiştir. Bu tenezzüh saat 14 TAN | FHiiKA YE K üçük bir adamdı o. Minimi- ni adamcağız... Bunu boyu» na bosuna bakarak söylemiyorum ben. * Boyu belki bir metre seksen vardı, O, içinin biçareliği ve küçük Miğile tezat teşkil eden böyle bir boys sahip olduğu için âdeta mah- cubiyet duyuyor. Onu utanarak ve kendine lâyk olmadığını bilerek #- tında taşıyor, daha doğrusu sırtını kanburlâştırarak, boynunu öne doğ Tu eğerek, kanburunu çıkararak ve dizlerini bükerek boyunu kü- çültmek, onu ortadan kaldırmak istiyordu. Ö, içinden küçük olarak doğ - müştu. Doğduğu zaman kimse o- ma: “Sen herkesten küçüksün.. her kesten aşağısın.. hiçbir kıymetin yok senin.,, dememisti . Fukat nedense o kendini böyle hissediyordu. Mektepte hocasınm çantasını taşrmakiz lâstiklerinin çamurunu, ayakkaplarnn tozunu silmekle kalmamıştı. Bütün mek - tep arkadaşlarının uşağı halinde ya şamıştı. Herkes ona emrederdi: — Vasıf.. Ge- tir şu kitabı ba- Ba, Vasıf götür Şu çantayı yatak haneye, Vasıf tut Şu paltomu.. Va sef yap şa İşi. İ Hep, böyle idi, O, sanki mecbur muş gibi herkesin işini görürdü. Nerede hir iş olsa ön safta bulunur, nerede kendini gösterecek bir hâ - dise olsa en arka sıralarda sakla» nir, görünmezdi. I $ hayatma atıldığı zaman da oldu. İyi bir mubasip mi idi? Kimbilir, belki.. Belki o iyi bir mu basipti, fakat bukunduğu ticaret - hanenin muhasebe şefliğine kader yükselmesindeki âmil herhalde mu hasebe işlerindeki muvaffakiyeti değildi. İşe girer girmez evvelâ bü- ro şefinin uşaklığını üstüne alıver- mişti, Kışm onun evinin odununu kömürünü gidip satın alan, yükle ten, tarttıran o idi. Onlar birev- den bir eve nakletseler koşar, gi - der, eşyayı toplar, perdeleri asar, keçeleri mıhlardı, Yalnız yazıhane- de ona hürmet göstermek paltosu- nu tutmak, arkasında pencere açık kalırsa kapamak, vuu her gilişin de ayağa kalkmakla kalmazdı. Ö- na hususi havatında da kâhyalık ve- uşaklık ederdi . Hayatımda hiç uşak kullanmamış hiç (adamı) olmamış bir semtte şe fi için bövle bir memur bulmak 22 nimet miydi? M afevklerinin, minimini bir şavallıdan başka bir şey ol- mıyan bu şefe ilk defa yanındaki memurların hangisinden memnun olduğunu sordukları zaman tabii verdiği isim Vasıfın ismi olmuştu. Vasıf kendi büro şefini memnun etmekle ve onun, lâzım değil, el- zem bir adamı olmakla kalmamış- tı. Vaziyeti iyileştikçe ve gitgide başka yüksek memurlarla temas et tikçe işi ilerlemişti. Kimse onun az bir zamanda bü- ro şefi olduğunu, seksiyon şefliği- ne Çıktığını farketmemişti. Çünkü her züman etek öpen, ayak ö- pen, palto tutan, şunun, bunun alış verişini yapan, müdür evlerine hiz metçi bulan, hastalandıkları zaman idrar şişelerini lâboratuara müa- yeneye götüren, raporları alan, dok torları getiren uşak adamdı 0... Ticsretanenin umum muhasebe müdür muavini olduğu zaman bile muhasebe müdürünün karşısında elpençe divan duruyor, o giderken lâstiklerini düzeltmiye çabalıyor - du. Muhasebe müdür muavini olduk- tan sonra tabii umumi müdürle de temasa girmişti, Bir umumi müdü- rün hususi hayatın ne mühim dert leri, ne görülecek işleri vardır. O- nunla temas eder, etmez hemen 0- nun iş adamı olüyermişti. O nun hususi borsa ve tahvilât işlerini yapan Vasıftı. Eve almacak halıları Hanımfendinin a- yaklarına kadar götüren, terkedi- len metrese hakkı süküt olarak he diye edilen küpeleri taşıyan, yeni metrese Sırsservilerde güzel bir a- partman arayan, küçük hanmın hususi tenis kordunu yaptırmak İ- gin işçi bulan, küçük beyin otomo- bilini gümrükten çıkaran, büyük hanımın şeker hastalığı için yapılan tahlilleri kimyagerden eve, evden kimyagere taşıyan, hep, hep, hep, Geni bahane ölün KÜÇÜK ADAM yormuş. Kuzum, sorunuz ona, ne fi- desi istiyor? — Vasıf Bey... Beyoğlunda bir antikacıda iki Çin vazosu gördüm. Fiyatlarını anlaymiz? — Vasıf Bey Paristen ismarladı- ğımız modeller geldi. Gümrüğe mü- racaat ediniz. Koskoca (xxx) tücarethanesinin muhasebe müdür muavini bütün â- ileden gelen bu emirlere şu cevabi veriyordu: — Başüstüne efendim... Emre - dersiniz. Emir buyurursunuz, der- hal yapalım efendim. V asıf, Bay müdirün gözbebe- ği olmuştu. Bunun için ©- tomobille yaptığı bir Anadolu $*- yahatine çıkarken yanma Vasıfı al dı. Vasıf ümit ediyordu ki bu seya- hatten sonra maaşma hiç olmazsa on liracık daha zam vardır. Bütün aavahat iyi ceti. Vasıf dürak yerlerinde akşamları ötel odasında Bay müdür soyunurken bir uşak gibi pijamaları hazırl yor.. Terliklerini çeviriyor su bur İunmıyan yerlerde kova ile suyu kendi taşıyıp getiriyordu. Bir gün bir'dağın tepesinde oto- mobil pan yaptı, dağda tek bir ço- banın oturduğu bir kulübede mise- fir kaldılar, Çoban bakışı pek te iyi olmıyan bir adamdı. Şoförü en yakın yere otomobile yedek bir parça almak igin yolladıkları zaman Bay müdür bu bakışın farkına vardı. Mübaynaata çıkmış olduğu için yanında epeyce para da vardı. Ve aks! gibi otomobilden indirirlerken çanta açılmış, paraların büyük bir kısını yere dökülmüş ve çoban bu- nu görmüştü. Çobanm kulübesi dağda idi. Ve civarda başka ne köy vardı, Ne er, ne ot, ne ocak.. Çobün Bunların kulübeye misa - fir ettikten sonra kend! çıktı gitti: “Gece geç gelirim. Siz kendi. da- mmız gibi barının içerde, dedi. Bay müdür de düşündü: “Acaba arkadaş toplamıya Ta gitti?,, Gece kulübenin sedirinin üstünde büzüldüler. Müdür endişeden uyu- yamıyordu. Vasıf ta her şeyi müdü ründen sonra yapmak itiyadında ol duğu için gözlerini kapamıyordu. Müdür uyusu o da sırasmı bildiği içini hemen arkadan uyuyacaktı. Fakat Bay müdür can: kadar pa racıklarını düşünüyordu. Mal ca - nm yongası değil midir? özlerine bir türlü uyku gir - miyen mildlir geceyi o kâ- dar çok dinledi ki, nihayet bir ses duydu... Bir ayak sesi; Kulübenin et rafmda yavaş, yavaş dolaşan bir ayak sesi... Ve yerinden fırladı. — Vasıf, dedi, bir ayak sesi var. İşittin mi? Beraber dinlediler. Vasıf duy - madı amma.. Mademki müdür duy muştu. — Evet efendim, dedi. — Ben zaten tirkilyordum.. Mu- hakkak çoban adam topladı, bizi basmıya geliyor.. Çünkü paranın yere düştüğünü gördü. afüaliriin nrak stğmda vüzünün garıda belki”d” gir vardı. Rüzgür vardı da İni. dalı kapıya, böyle durmadan vari yordu. — Kapıya vuruyorlar... & Müdür ilk akşamdan se! zerine doldurup bıraktığı tabsÜ yı işaret etti: — Al şu silâh? Vası?, müdüre baktı. Müdür evvel bir şey yapsın buna İ: vardı: — Aman efendim, dedi, ii buyurunuz. Alamam, Sizden mümklln değil; siz buyurunuğ — Ben mi?.. Dışardaki sen daha fezlalAE tı. Belki de bir hayvan dolaşıyor” kulübenin etrafında, og — Evet efendim a dururken silâha el sürmek haddim mi? “ Bu belki bir nezaket ve itib” selesiydi. Midi, pe ği a Mane gezek Rİ demevvel erkekçe bir iş yapı” iyi raşır mı, diye düşünüyordü. “ 1. de bu yaşma kadar eline 8 mamıştı, Can korkusu hara gaşırıyordu, silâha el süremi sy müdür hiddetten La Be : — Silâhı taşımaktan kor #nniz, dedi, onu bırakmız ŞU kapi acıp.dışarıya bakınız, Acab da kim vardır. gilir O, yine yerinde duruyor ha el sürmekten çekinmişti > yaf de kapıyı açıp dışarı bakmskti” korkuyordu? “ami Biz durüricen ben ml gid” diyordu. yor < Ve mıklı gibi yerinde naps du. Tsrar ve emirle bir iş YAP pa müdür , gis” cağını anlıyan Bay sert bir sesle: — Haydi o halde berabör ım deği , Çünkü kulübenin içind dar dah» hissettiği vehim dışarda ka' cağı en büyük korkudan 90“ föcidi, Tabancayı eline es üne —. Haydi dedi düştünüz ö" kapı Vasıf titriyerek çarünaçar doğru yürüdü: diyet giri Bay müdür: du sizi müdafaa ederim. A Benim elimde gilâh Vi kınız dışarı , Vasıf döndü büyük bir nezaki geri çekildi: 20005 p — Onümtüzden çıkmak bi efendim dedi imkânı yok Y8İ önce siz buyurunuz. O gece sevçilisini görmiye gö coban sabahm alaca karanlığ” kullihesine döndüğü zaman iç ayak müdürü kulübenin kapısının rafında tam kapınm önünde “ak ta buldu. Küçük adam her yeri duğu gibi tehlikede de elen 5 arkasmda kalmayı tercih e rada da onun önüne ge ei Bu hâdise Vasıfm işinden. sina sebop oldu, Efendisi0? “çe Sadakatsiz bir memur olduğ! eli onu işten çıkardılar. Her uğ k tüğü kabul edilen, kücük ok çin terfih ve terfi edilen gk gl ölüm teh'lkesi karşısmda KÖS vet ması kabul edilmemis, Bu “4 te ondan büyük adam olmasi tenmişti, Â