SS s.s. çer Dicle Bül Dieter Mardin kapısın- dan çık, Şosenin iniş başlan pa dur. Dicle boyuncu yeşilin ni e esir dalgalanan bahçeleri- Ağa, bak, Sağdaki kayalı ve Pizine, Ee yamacınm biraz ile- i Sira sira setlerin üstün- “erleri ak - kara taştan iş- Geniş ayvani sedirli, pence- « terası geniş, oriji ekine mahsus, dik köş aş 7 dikkat et. Irgatla- elediği, bahçivanların bezediği, #avulladığı, mimarlar 7 a karşma gelen Türk Hile Diyarbekir çocuklarının CE belediyenin, satın alp ar- etmek için yenileştirdiği bu al bundan tam yirmi hari ki il günlerde büyük bir n- Mi Yük Türk vatanım ve büyük Panini kurtarmıştı. Onun ad- Yildirem Orduları Grupu Ku- Ve adıma Mustafa Kemal “iyorlardı. Hani o günden tam #ohra ikinci defa kurtarıp yu duğu Türk vatanmm Yük Türk tarihinin başı üstün olan Atatürk... İ yıl önce bu mevsim, bu 7 (0) büyüğün konağı A Yl bir gece idi. Diclenin aylı yitcesi ne demektir? Bunu için benim gibi birçok ler, Diyarbekir havasile gerektir. adreslerinden önce bizzat büyük olan Enbüyük; Ay Sirince soldaki, pencereleri ME, a azm, YAŞ öde ötu Ayın/-Ana - Diele'deki nur i seyrediyordu. Camgö- BİNİ alan yeşillerin sesini, du. Karşısında Cevat Ab. Bozok, Teğmen Hayati Ve daha birkeç yoldaşı o- « Sağında, solunda rah- Peyei Pirinççi ile bizim Zülfü » Ve daha birçok Diyarbekir Vardı, İn tu Ea Dicle kenarındaki pence- Fandalı, ipce uzun odada o- ne âyı etrafındaki yıldızlari yeni baştan dirilten a- LA 2EZE, yi fe : gif a; kteki ay için bune mut Gö vi teveccihtüi, A». Diclede yıkanan ay... ) nun seyrile mutlanan, Sen mA) i, Din ay.. Dayanama- iy an, Yeni baştan doğduğu için, my “ia Sesi de genç ses ola- a, in İe 8e5, bu hudutsuz İnce ocuk ses bir Diyarbekir Ma yor- mler yollarda mı? Camgö- Ormanmda mı? Gökte mi? Şi ki koyu mor kayalarm tepe ii kovuklarında mı? Nerede e sun. Ay ve yıldızlar ses ve tı, Be, MİL Bu ses yoldan geliyor. Mey dan geliyordu, bağrındı da pini taraylar yapan Dicle- Yordu, yem. Ve bir sorgu se Öz okuyan bu çocuk kim? kt Wduktan sonra cevap ver- Ki 0 bulup buraya getirebilir v. > Rica ederim, veee der ki olmaz. Ve “O” ne e İmıyacak! Dilsiz aya ses İba eki çocuğu küşük Ce Meri, we, <P bulup getirdiler. mk o inledi, Dinledi okuttu. tâlin çocük ç- VE m ük uykusu kaç dü 08 veren çocuk ciğerleri Mya ködar büyüyüp kuv- Kii Fahat et. mila vonra şunu söyledi: 2 Pek güzel bir sesin Küzellik ve bilgi demek- Yan Yaptığı cünbüşleri seyre- | | MSN, $ “Yazan: - Aka Gü indüz Naam İİ Canses tir, Güzelliği anlamışsın. Bilgini de ilerletirsen sen bir “Dicle bülbülü” olursun. Bunu ol, ben öyle istiyo. rum, “O” nun her dediği ve her istedi- ği olur, Oldu, Yirmi yıl sanra.. Yir- mi yıl önceki aylı gecenin küçük Diyarbekir çocuğu, yirmi yıl sonra Dicle Bülbülü Celâl Canses oldu. Celâl a l geceden on yedi yıl sonra bir gece. 'Boğaziçinin bir aylı gecesi idi. Dolmabahçedeki Millet saraynın yine bir odası, Bu sefer Çamlıcadan doğan ay, Kuzguncuk kıyılarında cümbüş © diyordu. Enbüyük, çevresinde yine o eski yoldaşlar, on yedi yıl önce- ki Dicle çocuğu Celâli hatırladı ve o geceyi anlattı.. Vakitsiz gömdüğü müz Feyzi Pirinçei dedi ki: — O günkü küçük Celâl, bugün- kü delikanlı Celâl olarak burada. dır. Ayni kibar rica duyuldu. — Onu bulmak kabil mi? Onu buldular, Vatanı birinci defa kurtaran, fa- kat ikincisinde yeni baştan yara- ten; delikanlı Celâli dinledi. Gördü ki Dicle kenarda dediği, Boğaziçi kenarında olmuş olduğunu gösteri- Bir vatan yaratan, bir bülbül de yaratmıştı. Ben Celâl Cünses'in ad resini sorduğum zaman, belediye reisi Şerefin bütün misafirleri bir ağızdan cevap verdiler:x — Dicle bülbülü! Yalnız ortada bir yanlışlık ve bir yanlış benimseyiş var. Celâl Can- ses'e Dicle Bülbülü diyorlar, Hayır. Canses Dicle Bülbülü değildir. Me. riç Bülbülüdür, Sakarya Bülbülü. dür, Kızılırmak Bülbülüdür. Sey- han, Ceyhan, Firat ve Murat Bul. bülüdür. Aras Bülbülüdür. Daha doğrusu Atatürk Türkiyesinin bül. bülüdür. Sesin kısılmaz, yurdun yı- kılmaz olsun Canses! Emniyet Memurları Arasında Yapılan Tayinler, Ankara, 30 (Tan muhabirinden) — Yeni teşkilât kanununa göre, yeni vazifeler alan emniyet memurlarmın listesini bildiriyorum: Istanbuldan ikinci şube müdürü Necati Rizeye, Rizeden Kenan Ça- nakkaleye, Çanakkaleden Nevzat Is- tanbula, Istanbuldan Tahir İstanbul ikinci şübe muavinliğine, İstanbul merkez memuru Nâzım dördüncü şu- be müdür muavinliğine, umum mü- dürlükten slâattin o İstanbul birinci şube müdürmuavinliğine tayin edil - mişlerdir, Emniyet âmirliğine tayin edilenler Merkezden Ali Esmer, Haşim En- veri, Hakkı Beşe, Methi Akın, İstan- buldan Mirat Orduya, müfettiş mua- vinlerinden Rauf bir derece üstüne, Ağrıdan Mennan bir derece üstüne, Ordudan Tahir Viranşehre, Istanbul 3 üneli şube müdür muavini Fuat Kü tabyaya, Istanbul emniyet âmirlerin- den Sami Kâzımpeşaya, Fahri Doğ- rul Ağrıya, merkezden Ziya Dörtyo- la, Istanbul merkez memurlarından Pireciğe, Mehmet Erkol Sürüce, Hu- lüsi Harata, Burdur merkez memuru Ala Nusaybine, eski o Ağrı emniyet İmüdürü Kâmil Şemdinana, eski Gü- müşane emniyet memuru Zeki Yük- sekovaya, merkezden Hâmit Ozan umum müdürlük emniyet âmirliğine, / Istanbul merkez memurlarından Ze- ki üçüncü şube muavinliğine, Tahsin Fatihe, Ali Eminönüne, Niyazi Be- yoğluna, Fikri Üsküdara, Şevket A- dalara, Tevfik Istanbul ikinci sınıf emniyet âmir! © tayin edilmişler- dir, Ankara Polis Enstitüsüne tayin edilenler Iktısat Vekâleti mili (o seferberlik müdürü Adil emniyet müdürlüğüne, Trakya müfettişliği istihbarat memu 'lunmuşlardır. Nakiller ru, Hızır Avni de mektep komiserli. | BN ğine tayin edilmişlerdir. Şeşif iner, Şerif, Hakkı ve Ağâh Salih umum müdürlük tercümanlık” larına tayin olunmuşlardır. Doktor Ali Süha ve Mecit, Ankara emniyet direktörlüğü başhekimliğine getiril mişlerdir. Hamdi o İstanbul emniyet başhekimliğine, Sadi, Nami, Muhsin de Istanbul emniyet hekimliklerine tayin olmuşlardır. Başkomiser kalan merkez memurları Latfi, Şevki, Cevat ve Salih Istan. bul başkomiserliklerine, Kemal, Ham. di, Lütfi, Ismet, Nail ve Cevet Anka. ra başkomiserliklerine, Yaşar, Fethi, Sırrı İzmir ve Cahit, Şevket Edirne başkomiserliklerine tayin edilmişler. dir, Nakledilen başkomiserler Konyadan Rifat Istanbul polis mek tebi başkomiserliğine, Istanbul polis mektebi başkomiser Nerati Konya. ya, Bitlisten Rıza Çoruma, Eski Van başkomiseri Nazmi Bitlise, Siirt baş. komiseri Adem Trabzona, Trsbzon. dan Sait Bihestiye, Kırklareli buşxo- miseri Abdullah Siirde nakledilmiş. lerdir, Nakledilen komiserler Istanbul polis mektebi dahiliye ko. miseri Alâettin Antalyaya, Antalya komiseri Naim İstanbul polis mekte. bi komiserliğine, Nakledilen komiser muavinleri Ağrıdan Tevfik Erzuruma, Istan- buldan Hamdi Çankrıya, Çankırıdan Hâmit Istanbula, Orhan Cemel Is. tanbula, Malatyadan Omer Mardine, Mardinden Şerif Malatyaya, Hakâri. ? > DA $ HÂDİSELERİN FİLMLERİNDEN $ İnkılâ 4 “Türkkuşuy nan faaliyeti oldukça ilerlemiş bulunuyor. Be- Ki p ) gün İnönü kampında bulunan genç uçucu kızlar ve erkehler / Ol 20 il j durmadan çalışıyor ve iyi birer havacı olarak yetişiyorlar. 4 çusı e ) “TAN, foto muhabiri, genç plânörcülerimizin faaliyetlerini İ öğe 4 bir sinema şeridi halinde tesbit etmiştir. İşte resimler: n G | k Şem | Gazetecili #3” Kai grinin in (Bası 1 incide) mesuldür? Böyle bir sualin hiçbir ameli manası olamaz. Atatüri Trakyada yollarımız hakkında diği gibi, memleketteki hayatm her gübesinde de inkılâbm açtığı yeni ve güzel izler karşısında eskiden kalma birkasım gidişler devam edip gidi- "Türkkuşu,, Kampında yor. İşte gazetecilik te bu umumi YM iesideden hariç kalamamıştır. âzetecilik, o inklâp ruhunu m memlekette yay: müs- pet bir münakaşa ve hem hükümetin, hemde ha'km emniyetine lâyık olacak bir kuvvet halinde olgunlaşmamıştır. Bu, mem» leket hesabına çok büyük bir zarar dir. Böyle bir vaziyete nihayet ver- mek, daha şuurlu, daha verimli, da- ha uyanık bir surette çalışmak mut laka lizimdir. Gazeteciler için tahakkuk ettirile- cek üç gaye vardir: 1 — Mesleklerini kendi kendileri" nin sevebilecekleri bir seviyeye yük- seitmek. 2 — Memleket işlerini olduğu gibi bildirdiklerine, geride fısıltı yoliyle duyulacak başku gizli kapaklı bir şey olmadığına okuyucularını ikna etmek ve yazıları masa başında değil, haki- ki ve etraflı tetkikler neticesinde ha» arladıklarını eserlerile göstermek, 3 — Çocukluk devrinden çıktık» ları, mesuliyetlerini idrak ettikleri ve her hususta güvenilecek olgun bir un- sur oldukları hakkında hükümete tam kanaat ve emniyet vermek, havası yaratacak NEN ENSENE-NE ispet bir münakaşa havasi içinde çalışm; ni olduğunu iddia etmek, rejime kar- şi en haksız bir iftiradır. Bizce en büyük fenalık, gazetecilikteki çalış- ma tarzındadır. Bir gazeteci, ortada- İki dedikodulara ve belki de hususi İ menfaat sahipleri tarafından ileri süs rülen menfi sözlere kapılmıyarak bir memleket işini tetkik edecek ve; “Bu İşte şu hata, şu mahzur var. Şu yol- dan gidilse memleket için daha hüyırs Iı, daha verimli olur.,, diyecek olursa bundan müteessir olacak hiçbir dev let adamı tasavvur etmiyorüz. Bunun aksine olarak, kendi fazliyet sas hasma yakından alâka gösterilmesi her devlet adamını boşmut eder. Müs- pet tenkit hiçbir zaman hüsnüniyet sahibi bir insanı kızdırmaz. Ancek yarım malümata dayanarak yazilan, belki de umumi menfaat perdesi al- tında hiç farkedilmeden bir hususi İmenfaat sahibinin iddiasmı güden haber ve düşünceler; ısırıcı ve müp- hem Imalarla dolu yazılar, yalnız iş başında olanları değil, her dürüst va- tandaşı kızdırır. Bu yoldaki yazılar müspet faaliyetlere set çeker ve ans cak memleketin bir düşmanmın âr- zu edebileceği bir dedikodu havasi doğurur, Başka memleketlerin gazetelerin« de ayni kusurların, hattâ belki de dâ- ha fenalarının bulunması bizi alâka“ dar etmez. Bizim yapacak işimiz çok« tur. İnkılâp, Türk milletinin önünde umulmaz fırsat ve imkânlar açmiş- tir. Gazetecilikte de, başka her gey- de de ancak bizim kendi ölçülerimiz, kendi ideallerimiz hâkim bulunmalı. ( ayatımızm nerelerinde İnkılâp ruhunun hüküm sürdüğünü, nerelerde eski zihin itiyatlarınm de vam ettiğini (araştırırken gazetele- Tin inklâba karşı mesuliyeti bahsini umumi bir surette ortaya attık Bu mü him bahis bir tek makaleye sığmaz. Başladığımız yazı serisinin umumf hatlarını sonuna getirdikten sonra bu bahse sık sık avdet edece- Biz. Diğer arkadaşlarımız da mesle- ğin yükselmesine ait böyle bir müna- kaşaya karışırlarsa elbette çok mem- nun oluruz. İnkılâp hamlelerinden daha yüksek verim almak için müspet münakaşaya / dayanır, halkın memleket işlerine sr | kr alâkasını temin eder berrak, can- lı bir havaya mutlaka ihtiyaç vardır. Bu hususta en mühim rollerden biri gazeteciliktedir. Bu itibarla mesi seviyesini, kanuni mecburiyetler seys Eg R Plânör, havalanmış.. bulutlara yakın uçuyor den Emin Istnbula, Sabri Van komi. ser muavinliğine ve umum müdürlük şube memurlarından Ekrem de Istan bul baş komiserliğine naklen tayin o. kile değil, sırf meslek ve memleket sevgisile yükseltmeğe çalış ri gazeteciliğinin çok mühi k bir vazifesi olmalıdır. Ahmet Emin YALMAN a iğerüdiliğ