İngiltere, Akdeniz gölünün üç mühim anahtarını elinde tutmaktadır. Bugünkü Akdenizin Üç Mühim Anahtarı: Cebelüttarık, Malta, Süveyş u günün Akdenizi, artık şairlerin mavi dalgalarmı ve berrak gökünü methettikleri güzel göl olmaktan çıkmıştır. Akdeniz, devlet adamları için, muhtelif menfaatlerin çarpıştı- ğa, faşist Italya ile, Ingiltere Im. paratorluğunun, hâkimiyeti uğ- runda çırpındıkları bir kapalı denizdir, Aşağıki sütunlarda 0. kuyacağınız kısa etüt bu mühim meseleyi ele almakta ve karışık Akdeniz meselesinin içinden çık- mıya doğru bir adım atmakta. dır: kdeniz meselesini tetkik et- mek demek, asırlardanberi bir tek gaye uğrunda kâh ayni yok da ilerliyen, kâh yolundan çıkarak kıvrımlar yapan fakat muhakkak bir tek hedefe varmıya çalışan İn. .giliz siyasetini gözden geçirmek de- mektir, Akdeniz, tarihin her devrinde Şarkin Garp arasında mükemmel bir köprü vazifesi görmüştür. Fev- kalâde bir ticaret yolu olan bü ka- palı su, Süveyş kanalınm açılma- sından evvel ikinci derecede askeri ehemmiyeti haizdi. O zamanlar İn- giltere imparatorluğu için; Hinde varan yol, bütün Afrikayı baştan- başa dolaşır ve Kap burnundan 'Hintdenizine kıvrılırdı. Bu yüzden- dir ki İngiltere, evvelemirde o yolu einniyet altına almayı düşünürdü. Fakat buna rağmen, İngiltere yine "Akdenizin müstakbelde kespedece- ği ehemmiyeti bissetmiş ve orada da kendisine emin tsler kazanmak siyasetini takibe baslamıştı, ki Fransanm mumanaatine rağmen Malta adasının ve Cebelüttarıkm, İngilizlerin eline geçmesi de bu me- sainin neticesidir. İngiltere Ak- denizde bu şekilde hazırlanmca, 1869 da Süveyş kanalmın açılışı o- nu gafil avlamış olmadı. Misirm Ingiliz eline geçmesi, hemen, kana- İm açılışmı ve Akdenizin böylece büyük bir ehemmiyet peyda edişi- ni takip eyledi. Bu uzağı gören si- yaset dolayısile 1578 de, Kıbrısm İngiltere eline geçmesinden Bonra meşhur İngiliz siyasisi Disraeli şu sözleri söylemekten çekinmemişti: “Biz, Kıbrısi almakla Akdenize mütecevvih değil, Hinde mütevec- cih bir hareket yapmış olüyoruz... ugün, Akdenizden geçerek Hinde varan yolun en ml- him üç anahtarı, İngilterenin elin- de bulunmakta ve bu bellibaşlı üç kontrol noktasile Ingiltere, Hint yolunun kendi menfaatlerine uyan emniyetini sağlamlaşlırmaktadır. Bu üç anthtar; Akdenizin Garp ka- pismın anahtarı, Akdenizin en dar Noktasının anahtarı ve nihayet Şark kapısınm anahtarıdır. Cebelüttarık yakası, Ispanya ya- rımadasma ufak ve dar bir geçitle raerbuttur ve bugün bir cepane de- posu olduğu kadar müstahkem bir üsrübahri olan bu kapı, zaptı gayri kabil bir dir. Bu kapı, Tagilte- reyve Akdenizle Atlas denizi arasın- daki ticaretin kontroli imkânları. mı verdiği kadar, muh- La oan A a Akdenizdeki İngiliz filosundan Peçe kruvazör temel düşmeli” “dönatmasınm, At Jasa çıkarak, İngilterenin Hinde varan ikinci'yolur olam Kap yolunu kesmesine mani olma imkânlarını da vermektedir. Çünkü İngiltere- nin Cebelüttarıkı kepamasile Ak- denizdeki düşman Atlasa çıkamı- yacaktır. Cebelüttarık kapısı eşsiz. bir kıymet ifade etmektedir. Ingik terenin siyaseti, şimdiye kadar Ce- belüttarıkm karşısına büyük bir kuvvetin yerleşmesine Ve Cebelüt- tarıktaki Ingiliz toplarmı tehdit e debilecek bir vaziyet alınısına da- ima mani olmuştur C ebelüttarıkm karşısında ve İngiliz müstemlekezine 22 kilometre mesafede bulunan Ceuta mevkii, tahkim edildiği takdirde İngilizler - için büyük bir tehlike teşkil edebilir. Bu yüzden, 1004 te imzalanan İngiliz — Fransız dost- luk mushedesi, Fransaya Fasta is tediğini yapmak imkânlarmı ver. diği halde, Ceuta hakkındaki mad- deler bu mevklin tamamile Fransiz hâkimiyetine geçmesine mani ol maktadır. Eğer günün birinde Fransa Ccuta'yı işgal etmek ister. 8€, İngiltere muhakkak Faz mesa- İline kârişscek ve ora siyasetinde aktif bir rol oynamak istiyecektir. Cebelittarıka ayni uzaklıkta bu. linan Tanca için de bu, böyle ol. muştur, 1859 — 1860 harplerinde Ispanya Tancayı işgale kalktığı 2a- man İngiltereden şiddetli bir nota almış ve bunun üzerine Tancayı ele geçirmek fikrindön caymak zorun. da kalmıştır. Elcezire konferansın. da, Almanlar, Fas Sultanmm Tan- caya polis göndermesi fikrini mü. dafaa ettikleri vakit Ingilterenin şiddetli itiraziyle karşılaşmışlardı. Çünkü Ingiliz siyaseti, Fransız te. siri altında bulunan Fas Sultanı dolayısiyle Tancanın Fransız buy- ruğu altma geçmesinden çekinmiş. ti. 1911 de Almanlar, Tanca üze. rinde hak iddissından vazgeçmiye mecbur olunca, Ingiltere yine her- kese kendi noktal nazarımı kabul ettirdi ve Tancayı beynelinilel bir şehir haline sokarak orada kimse. ye bir başkasından fazla hak veril. memesinde israr etti, ki bu suretle şehir üzerinde başlıca hak ta yine kendisinde kalmış oldu 4 Vaziyet bugün de Ayni seride devam etsiğine göre, Cebelüttarıkın ehemmiyeti azalmamış, bilâkis art. » mış demektir. Eğer #on günlerde, lal topla. rmın Ceuta tepelerinde yerleştiril. diği şayiaları tahakkuk etmiş ol. saydı, Ingiltere, elindeki bütün kuvvetle hem Franconun, hem de Almanyanm karşına dikilir, bu. nun hesabını sorardı. G elelim Maltaya; bu ufak ada, Akdenizin en dar nokta da; Tunusun Bon burnu ile Sicik yanm en Garp noktası arasında bulunmaktadır, Vaktiyle adayı ter. kötmektense kudretli o Napolöona karşı koymayı göze almış ve Ami- ens muakedesiyle Maltadaki hâki- miyetini tamamlamış olan Ingilte- re, bugün Akdenizin göbeğini de köntrolü altında bulundurmakte- dır, Malta Adası Tunustan 75; Si- cilyadan da 110 kilometre mesafe. dedir, Adadaki üssü bahride yatan zırhlılar ve torpidolar, son zaman. larda bilhassa çoğaltılan deniz bom- bardıman tayyareleri, Maltanm et- rafında Ingiltere istemeden kuş mu uçurtacaklardır? Fakat, Ingil. tere Ne Ttalya arasında vuku bula- cak bir muharebede Maltanım In- giliz donanmasına serbesti vermiye yetmiyeceği, de aşikârdır. Sicilş dan, basit bir gezintiye çıkar gibi uçacak olan Italyan tayyareleri bu minimini hedefi kısa bir zamanda karmakarışık edecebileceklerdir. Ingiltere bunu hesap etmiş, Ital- yan — Habeş harbi sırasmda Mal. tanm Şimel sahillerini dünya harp tekniğinin en son ve en mükemmel vasıtalariyle tahkim etmiş, baştan sşağıyu beton ve çelik istitikâmlar yaptırmıştır. Bazı kimseler, Tunus sahilinden 30 mil mesafede bulu- nan Italyan Pantellaria Adasının tahkim edilişinden ve Maltanm e. hemmiyetini düşürdüğünden şüphe etmişlerse de, Pantellaria'da ne ge- miler için liman, ne de tâyyare meydanları yapmak şimdilik kabil değildir ve bu ada, Malta için hiç- bir zaman ciddi bir tehlike teşkil İ olsa kadm. Hayattan hikayeler ısacık bir boyu var... Yüzü- me bakmak için başını kal- dırıyor. Bir omuzu da biraz kanbur. Yürürken bilmiyorum neden sağ 6 Hile sol dizini tutuyor... Arkada bir cemi var,. Sarı bir du varın arkasından yarı inden yu- karısı görünen bir cami ve Seno- lerce yağmur yüzü görmemiş kadar tozlu, pasaklı bir ev kadınının eş yaları kadar tozlu bir selvi ağacı ca milin tozlu minaresile hem uzunluk ta, bem de bakımsızlıkta böy ölçü şüyor. — Niçin mi dileniyorum diye 50. ruyor.. Niçin mi?. Iş bulamıyorum da onun için.. Sakatım, alilim, bana iş vermek için kim cesaret eder, limde bir zanaatim bir marifetim yok. Anca kbirisi yüzüme, gözüme boyuma bosuma bükacsk ta bu #- dam, bu isi becerir diye kanaat ge tirecek. — Sana bakacak kimsen yok mu? — Bir kız kardeşim var.. O da sa kat benim gibi. Fakat bir fabrika da oturduğu yerde yapılan biriş vermişler ona! Biraz kazanıyor. Bir de büyük annem var, iki gözü ihmal, — Nerede o?. Ne iş yapar?. — Eskiden o dilenirdi.. Ben onu elinden tutardım. Oraya, çeşmenin önüne bırakırdım... Eve dönerdim. — Eviniz var mı?. — Ne gezer, eski bir türbe için. de oturuyoruz. Amma eviiya türbe si değil. Içinde Sultan kızları mı, paşa kızları mı ne gömülü. Mezarın taşları serseriler aşırmış, satmış, Yalnız lâhitlerin duvarı var. Yus yuvarlak bir yer... Zenginler ölüle- rini bile soğuktan muhafaza için taştan türbeler yapabiliyorlar.. Dört sene evvel biz oraya girdik. Sahip- siz bir yer. Buranm büyük bir ka- pısı, dört penceresi de var.. Kapısı kapalı, pencereleri güzel oymalı, iş- lemeli demir parmaklıklı, Biz bu parmaklıklarn - içine çuvallar ger- dik. Ortada üç mezar var... Kenar- lar bir iki arşm kadar geniş, Oraya yere ot minder koyduk. Bir tarafa da ocak koyduk.. Ben ölüden kork mam, Ölüden neden korkayım.. Han gi ölü şimdiyekndtar gert dönmüş. Ölüler geri dönse Trablus Garpte ölen babam bizim bu halimize daya namaz, geriye dönerdi. 'Topraktan fırlardı, Amma koz kardeşim, ne de Gazyağı alamadığımız geceler pek korkuyor. Büyük anne me sokulup yatıyor. Büyük annem bunamış, zaten gözü görmez. O bir seyin farkında değil, — Bu kadar sefalete neden & hammül ediyorsunuz? Diyorum. — Ne yapalım? edemiyecektir. inde varan yolun Şark kapı- gı; Süveyş ise, yarım asır. danberi Ingilterenin elinde bulun- maktadır. Bilhassa Arabi Paşa is. yanmın baslırılmasından sonra 1899 Ingiliz — Misir ve 1904 Ingi- liz — Fransız muahedeleriyle In- gilterenin Mısır ve Sudandaki va yeti tam sağlamlığını elde etmiştir. Harpten evvel Mısır, İngiltereye iki türlü geçit vazifesi görürdü: 1 — Süveyş yoluyla Bahri Ah. mere, 2 — Sudan tarikiyle Kapa. Harp sırasında Lawrence'in bü- tin faaliyeti, Türk hâkimiyetini, Süveyşten uzaklaştırmak uğrunda olmuştur. Nihayet Kıbrıs ta kat- iyyetle İngiltere hâkimiyeti altına geçtiklen ve ele 1919 ga Filistinin vaziyeti de tahakkuk eyledikten sonra artık İngilterenin Şarki Ak- denizdeki vaziyeti sarsılmaz bir hal almıştır, Ingiltere bundan (o sonra bütün gayretini Iskenderiye, Hayfa, Kib- rs arasında müstahkem bir mü- “selles teşkiline sarfetmiş ve bun da da muvaffak olmuştur. Vaziyet böyle iken, ( İngiltere için, Akdenizde bir Italyan korku- sunun mevcut olduğunu düşünmek dahi biraz garip olur. Filvaki İn- giltere; Akdenizdeki gerginliğe bir son vermek için İtalyaya bazı ta- vizlerde bulunmuştur, fakat bun- ları hiç bir zaman zafiyet telâkki etmemeli, bilâkis fazla emniyetten mütevellit eömertlikler olduğunu göz önünde bulundurmalıdır. İ miye, istediğimi NEDEN yoruz diye baktım. — Şimdi bu ağzı bırak. dileniyordun. Avuç açıyordu” muyor musun yakalanma: Bn DİLENİYORMUŞ? YAZAN: ; Suat Derviş Meresseseesaaesesesaesezz — Darülâcze, diye söze başlıya- cak ölüyorum, birdenbire köpürü- yor, Sözümü kesiyor: — Darülâceze diyor... termesin. — Niçin büyük anneni oraya yatırsan, sen oraya gitsen orada bir meslek öğrensen, belki de sonra &endikendine çalışabilirsin. — istemem ben Darülâcezeyi.. — Yanıyor musun orasını ? Hiç gördün mü? —- Evet, birkaç sene evvel beni o- raya götürdüler. Fakat Kaçtım. B ir sual daha: — Neden? — Size kolay geliyor, Darülüce- ze demek... Gidip içinde bulundu- nuz mu? — Ben gördüm. Temiz, gül gibi bir yer... Sizin gibi fakir fıkaranın ocağı orası, Ben Darülâcezeyi pek beğeniyorum. — Insanı bunaklarla, yarı deliler le, sarsaklarla, salaklaris bir araya koyuyorlar. Evet temiz.. Temizliği ne gözüm yok. İnsanın karnı da do yuyor. Belki gayret etse bir zansat te öğrenir amma orada o meczupla rm, o alillerin içerisinde nasıl yaşa- nır. Biz soğana alıştık abla.. So- kağa, mahalleye, güzel insanlar gör Allah gös erlerde gszmiye.. Evet paramız yök amma şükürler ol sun ayağımız var ya". İstediğimiz yere kadar yürüyerek ( gidiyoruz. Halbuki orada... Dört duvar iğeri- sindeyiz.. Mahpus gibiyiz. Sonra dünyada ne kadar sakatlık varsa hepsini orada görebilirsin. Benim gibi kamburlar, orada kusursuz 88 yılır. Pazarola Hasan Beyin başımın beş misli başlı, on parmaklı, üç ba- caklı alelâcsip yamru, yumru eciş bilcilşlerin hepsi orüdadır.. Orası korkulu rüya gibidir. Ben on beş gün kaldım.. On beş günden sonra bir gün aşıverdim duvarı, Daba üç çocukla beraber., — Şimdi böyle dileniyorsun, da- ha mr iyi?.. Dilenmek tamamile ya- sak oldu. Şimdi seni ben bir polise verirsem, korkmıyor musun 7.. — Ben senden birşey dilenmedim Yanma yaklaştım. Yanmda dut- dum. Ağzımı bile açmadım. — Avucunu açtın amma! — Yağmur yağıyor mu diye ba- kıyordum. Gülüyorum: — Hava güneşli, diyorum. — Ben de ona şaşırdım ya.. Ba- sırma bir damla su geldi de ne olu- Birdenbire yeniden katla tiyor; — Yakalanırsam ne olur sb” pe İnsanı şehrin temizlik işinde rıyorlarmış. Ben çalışayım. Darilâcezeye atmazlar ya!” göpçülük yapmak istiyorusU gitsem kubul etmezler. al mazsın derler. Tutarlarsa, belki de iş verirler. » A yaklarmın ucuna unal na doğru yükseliyot” » — Sakat > Me e ag bütün öteki insinlardan e yere kapatsırlar, hak mı bi” we dünyayı seviyorum. Herkesi © rılmak istemiyorum. Işte de dileniyorum... — Dilenciler topluyorla”” nasl hâlâ dilenebiliyorsun” — Canım ben enayi miy' delere çıkayım. Yalnız büyük e lere çıkan dilencileri toplu?“ yi kak içinde dilenenlere ili” yok. Sırıtıyor. Ve yine hava mi : mu diye elini uzatıyor. Dİ gin değil, baha bir mevzu * çin, avucuna sadaka değil“ bahşiş, daha doğrusu onu sile kazanacağım paradan pay koyuyorum. Yüzüme sırıtıyor. — Eyvallah. diyor VE sını dönerek şurasından PU modern evler bitmiş, esi “yerlerinden İlerliyerek be” e NN Urlada Memnu Mıntakada G Izmir, (TAN) — Ha sından tüccar Alyoti ile ku oğlu Edvard, KorPi, Francesko ile Nurettin İSMİ Urla civarmda askeri meri kara avlanırlarken yakal” 8 ye verilmişlerdir. fi Sulh ceza mahkem O ç gin v.r sebep görmediğini”. yes” serbest bırakmıştır. Sör” decektir. Muznunların üzerinde ii kine ve dürbün bulunan” Meşhut Saçlar Anl Meşhut suçlar son güni azalmıştır. Dün meşhut ar, deiumumiliğine ancak be$ mai setmiştir. Bunlardan Beğ müddelumumllik ademi i vermiş, ikisini de mahk©” mistir. i e