GİDERKEN . askil.,. bip kâza merkezi. Yona AEİaM #ünt 1910 da istan köşe, AAlâşıyoruz. Şarkın bu yeşil 3 * akşam, gurbetin bütün Sürünün! duyuruyor. Çok uzakları, > DÜ önüne katmış çobanın N Aşağıya i örü Yor, ii Aşağıya İndiğini görü- Bi ig İk kuzuların melediği- dan gp ersUnuz, Nihayet, tarla. nin nen kalabalık kadın kafile Pakları Yol boyunda ellerindeki 0- #liyarak ilerleyişlerini — Çok Elâzizde Cümhuriyet meydanı Hareketli Merkezina, ni ? #ça OELAZİIZ Bin bağ Genup evleri Ye yek op nde gördüğümüz gs iik Ayvanlar, önü, arkası stÜ kapalı taraçalar, bura- İyi bip m Şartlarını anlatan en rai ildir. Evlerin birinci kat. Yar, ie kış odası, mutbak, a- Yda e katlarmda da yeter #a- Ceruba 4 âyvanlar vardır. Bündüz. doğru indikçe gece İle da arasındaki suhunet farkı hap yiyor Meselâ, gündüzleri ya- Pin Ru yerler, gece çok se- Yer, 'Z&ârların tesirile âdeta üşü. Ydarpaşa - Diyarbekir yo- ir &ri TETİhTM istasyon. b iri'de Yolçatı istasyo- üşür Durak, haddi zatında çok düğü Ve çök basit... Fakat gör- dan , 7 fazladır. Yolçatı, İstanbul- ailen katarın Diyarbekirle E- bölündüğü yerdir. Burada liğin iki saat içinde &k- hevry gi dirme, bindirme ve ma- İn, çok yayilir oldu. İstasyo- Ri yaş Külü bir bakkal dükkü- “İ, İçinde ancak kuru ve ek- Sineği 16 takır takır bayat köy İ gün Ye bulabilirsiniz. Maamefih, Eece stiren yolculuğun Clay ağuna katlanan Elâziz yol- Çüngg elrada bir gey almazlar, Mak b 45 dakika sonra Elâzizde Yol, orba içmek mümkündür. bay, Satinm en mühim hareketini i, ocuklar gösteriyor. Aktar e k » bindirme işleri, onlar 4 açık göz yapmış ki, da- ri yn istasyona girerken her bi- BR.” #hin, atmaca kesiliyor. Şalvarlı irili ufaklı köy Kada, ları, İren pencerelerine © bar a saldırıyorlar ki, sizin Eibi, enize imkân olmadığı cak da sizinle meşgul ola- biri etleri kalmıyor. Sille, tokat Ri, ri Bötürüyor, Mücagg Kuruş için yapılan bu diy; ©© Sizi nekadar üzse yeri S Mat 2245... Blüzize inişimiz biy e #essiz oldu. İstasyonda Yabilgi 2 Yardımile bir taksi bu- Trenin Şoförlü zeki bir adari.. -— Bir lira... İst den şk lira ile Karaköy. kün, tköyüne gitmek müm- Mena ağa; Pek vk “ sehir istasyondan çak, taş uzaktır, yahut yallar, müş Mig, Ayrıca bir amortisman üc- Bükü Yacek kadar harap, bo- Ne in diyordum, “6, bir jandarma yüzbaşısı Biky tenbiğ, Arabi bulmasmı sıkı Si *derken beni bir miras. DE atay, im. Hakikaten şehir bir uza) bada, Fakat bir lira istiye- eğ. Mür hi, |“ bakışta oldukça ma. Sehir manzarasını göste. ŞT nn Yazan: i 9 Lâtif Erenel rr Elâzize demiryolunun varışı ha. tırası ve istasyon bulvarı riyor. Fakat içine girince, şehrin hakiki yüzünlü görüyorsunuz. Bu- nunla beraber hareketli, canlı sürkın sayılı illerinden birisi... ve Ss 23,15.. Sokakta dola yan bir iki polis görüyo- rum. Kepekleri k&palı dükkânların önünde toplanmış kâğıt yığınları. nı kediler, köpekler Tek tük ayak sesi işitiliyor, Karnım aç. Bütün alâkam ye- mek ve lokantada toplanıyor, Ka- pısından işik Sızan bir lokantanm içine bakıyorum. Patron, seryisgi- den hesap puslalarmı alıyor, bir kâğıda bir şeyler yazıyor, fişleri bir çiviye takıyor. Arada sırada bir şeyler mırıldanıyor. Mal sahibi: “ — Bu kaç oğlum?. Nasıl ya zıyorsun? Bir parça dikkatlice ol canım...., derken dâyanamadım, İ- çeri girdim. Patron, garip seven bir adammış... Üç gün iki gece dur madan yol alan yolcuyu geri çe- virmedi. Tirk şehriye çorbasını esir. gemedi. Elâzizin bunaltıcı güneşle kav. rulduğu, yandığı bir günün sabu hr... Elâziz kavruluyor; diyorum, Fakat, doğuda Diyarbekir, Mardin, “Irfs, Malatya gibi şohirlere naza. san yine Berin... Oteldeyim. Caddede bir araba gö rüyorum. Yanında küçük bir ço- cuk karlı şurup satıyor. Orada buz yerine kar kullanıyorlar. Çocuk durmadan bağırıyor: Vişne şurubu buuuz... Yok mu Vişne şurubundan içen?... Sonra diğer bir ses daha: 4 Baylerım... Bu, bir talih ve şans meselesidir. Talih, havadaki buluta benzer. Bu ses, o kadar alçalıp yükseli- yor ki, işitir işitmez bir sanat eh İlinin sesi olduğuna bükmediyorsu- Duz Sonradan öğreniyorum ki, bu sesin sahibini tanımıyan yokmuş: diye satiyor, Canlı Bir Şehir: düz piyango bileti, akşam gazete satan Rifat... Rifat işlerini yoluna koymuş. Simidi: “— Dişleri çatır çatır kırıyor.,, Fakat bilet işile gezete satışma hususi bir mahiyet vermiştir. Hele satışında... Talih ve şans me- esini, tıpkı yalvaran bir adam cdasile tatlı tatir izah ediyor ve ba gırıyor da. bizim müzayede salonun da çok defa iğittiğimiz gibi birden- bire sesini değiştirip karar kir r: E lâzizde kaldığım günler, be- mİ çök &ikan, benim gibi her yabancıyı da rahatsız eden bir geyi yazmadan geçemiyeceğim: Bir Malatya şarkısınm pi ; Şarkı haddi zatında güzel, Fa- kat sıra sira kahvehanelerde o ka- dar çok çalmıyor ki. Kahvenin gar | sonları onu seviyorlar. Gramofona Bir Katil Bütün Amerika Gazetelerini Atlattı Bir Hizmetçi! Birgünde Zengin oldu? Size, Yenidünya'nın son haftalar içinde olmuş bir, binbir gece hikâyesini anlatacağız. Dinleyiniz: şehrinde Statler isminde bir otel ver. Bu otelin mutfağında da Henrletta is- minde 19 yaşlarında, kara gözlü, güzel bir kız yar- Amerikada Cleveland dımcı diye çalışıyor. Akşam otelin mutfak dairesine korkak tavırlı bir delikanlı giriyor; Bu delikanlıyı herkes ilk adı olan Bob ismile çağırıyor. Mutfakta vaz!fesi, kadeh yı- CAN , kamak ve kokteyi için buz kırmak. & Kendi kendini ele veren katil Bobun öldür.) tır. , Genç kız deli- Ç Kanlıya soruyor: — Bana basksana, Bob, senin soyadın ne? — Muray... Niçin sordun? — Hiç.. Sen Robert Irwin is minde kimseye tesadüf etmedin mi? — Bu adı hiç duymadım Delikanlının yüzü sararıyor. Kir- kaç dakika sonra da ortadan kay- boluyor. Iki gece evvel Bob, genç kızın karakalem bir resmini yapmayı gelen onu koyuyor, giden onu ko- yuyor. Aksiliğe bakın, bir kahve- nin gramofonu susuyor, öteki bağ | Tıyor ve”siz"böyle #kşama kadar gu şarkıyı dinliyorsunuz: Uyuy demeye geldim Yari görmiye geldim Yarim yaran nerende? Merhem sürmiye geldim. Bu dağları delmeli, Gönüldür neylemeli? Ben, Elâzizde her sabah bu şar- kile gözümü açtim. Yazılarımı bu plâğı dinliye dinliye yazdim ve ni- hayet, bununla uyudum. Plâk kırı). madı, aşınmadı, biz usandık, onlar doyamadılar, Yılan Derisi Şapka ve Manto Yılan derisinden çok pahalr, ayak- kabilar ve kemerler yapıldığını he- pimiz bilirdik, Yukarıdaki resimde, yılan derilerinden şapka ve manto yapıldığını da görüyoruz. Faket, me rak etmeyin, bu bayanın kocası bü- yük bir hayvanat bahçesi müdürü. dür. Yılan derisi ona pek pahalıya mal olmadığı için kerismm bu yolda- ki arzularını kolayca tatmin edebili. Elâzizde sabahlevin simit, gün- | yor. teklif etmiş, kız da model diye bir tarafta sessizce otururken mükem- resim yapan bu bulaşıkçı gen- ci tetkikten geçirmişti. gece kız, bir arkadaşından okuyacak bir şey istemişti. Bu ârkadaş ta yalnız zabrta vaka- ları yazan bir mecmuanın son sayı- smı da vermişti. Mecmuada Nev- yorkta bir iki ay evvel işlenen kor- kunç bir cinayetin hikâyesi ve ka- tlin resmi vardı, Robert Irwin İsmini taşıyan ve bir vakitler bir timarhanede sene- lerce kalan katil, Nevyorkun en gü- zel kızlarından ressam modeli Ve- ranica Gedeon adında bir kızı, an- nesini ve evde misafir sıfatile bulu- nan bir Ingilizi öldürmüş, sonra izi- ni belli etmeden kaçmıştı. (Bu ei- nayetten geçende, resimlerile bir- likte bahsetmiştik.) Kız, mecmuada bu vakayı oku- yunca hâyretle durdu: — Tıpkı bizim Bob'a benziyor! diye düşündü. Resmi otelde çalışan diğer kızla- ra gösterdi. Hepsi Bob'a benzedi- ğinde ittifak ettiler. Bunun üzeri- ne kız resmi alay olsun diye Bö- bun kendisine göstermeye karar verdi. Fakat Boba, mecmunda ismi ge- çen katilden bahseder etmez deli- kanlı ortadan kaybolmuştu. Bula- gık yerindeki dolabma baktılar. Bomboştu. Oturduğu küçük otelde aradılar. Bırakıp kaçmıştı. Zaval- Jı kız, bu kadar korkunç ve bir deli ile karşıkarşı: ğinden ve kendisini ele verdi; dolayı titreyip duruyordu. tatler otelinde olup biten bu hâdiseleri biran için bir ta- rafa bırakarak Şikagoyu ziyaret €- delim, Şikagoda çıkan gazeteler arasm- daki çok atılgan bir gazete vardır ki Amerika gazetecilik (kral Hearst'e aittir. Adı Herald « Exa miner'dir. Statler otelinde cereyan eden hâdisenin ertesi günü bu ge- zete, gazetecilik hayatında ancak birkaç senede bir görülen bir ta- Mhle karşılaşmış, bütün Amerika gazetecilerini mükemmel surette atlatmıştır. Hem de kendisi fena bir atlamak tehlikesi geçirdikten sonra... Şikagoda diğer bir gazete var ki kendi kendine “dünyan en bik yük gazetesi,, admı veriyor: Meş- hur Chicago Tribun... Bu gazeteye düğü güzel kız işte bu: Veronica RA / / ; GARİ Katil, gazetecilerle son pokerini oynuyor biri telefon ediyor. Diyor ki: — Ben, üç kişiyi öldürdüğünden dolayı aranılan Robert İrwinim. Si- ze kendimi teslim etmek ve bütün maceramı anlatmak istiyorum, Ta- Tip misiniz? Gazetede telefon başında herhal- de açık göz bir gazeteci yoktu. Ve- rilen cevap şu oldu: — Biz öyle dolma Başka kapıya... iraz sonra rakip gazetenin telefonu çaldı. Ayni müra- caat tekrar edildi. Examiner şu ce- vabı verdi; — Ne demek... Derhal geliniz. Kaç para isterseniz veririz, Statler otelinde İlk karşılaştığı mız delikanlı beş, on dakika sonra matbaanın merdivenlerinden çıktı. Nevyorkun en güzel kızını niçin ö dürdüğünü, nasıl öldürdüğünü in- ce bir sanatkârm kullanacağı bir Uisanla anlattı, Muharrirler hayret- le dinidiler ve yazdılar: yutmayız. “Kız bir gece davetinden gel | mişti. Biraz sarhoştu. Gece elbise- sile yatağı üzerine uzandı. Çok gü- zeldi. Kendisini bu çirkin dünya için çok fazla güzel buldum. Bana ! yalvardı: — Beni rahat bırak, Yeni ameli- yat geçirdim. Ellerim boynuna dolandı. Bu ek lerin gittikçe fazla boynunu sıktı- Zını görüyordum. Bana eller başka birininmiş gibi geliyordu. Bu elle. | re dimağımın emri geçmiyordu. Bi- raz sonra baktım. Kız artık güzel , değildi. Bıraktım. O yaşamadıkan sonra annesinin dünyada işi ne idi? Onu i da biraz sonra bir ceset halinde bir masanın alta fırlattım. Evde pan- siyoner olarak oturan İngiliz zaten sinirime dokunuyordu. Onun da işi- ni bitirdim. Sokaktaki insanlar arasına ka- rıştım. Kaçmıyordum. Saklanmı- yordum. Fakat kendimi ele verme- meye karar vermiştim. Kim oldu- Zum biri tarafından keşfedildik- ten sonra kendimi bir gazeteye teslim etmeye ve gazetenin diğer gazeteleri atlatmasına Vasıta ol mıva karar verdim, Oteldeki kız beni tanıdı. İşte ben do burada» yım. Polise haber veriniz, Gelip beni alsınlar.,, atilin söyliyecek sözü bitti- ği zaman zabıta henüz gel“ memişti. Gazeteciler, bütün Ameri- ka gazetelerini atlatmaların vasıta . olan misafirlerine ikram etmeye karar verdiler, En büyük otelde ye- dirdiler, içirdiler, Ucretini de vers diler, Sonra katilin talebi üzerine bir poker oyununa oturdular. Oyunun ortasında zabıta görüğe dü. Katil fütursuzca ayağa kalktış Bana rest çektiler. Gördüm ve kaybettim. İşte gidiyorum, des di ve zabıta memurlarınm arasına, katılarak hapisanenin yolunu tute tu. Bir saat sonra Hearstm'Ameri» kanm ber * köğösindeki gazeteleri milyonlarca nüsHalı ilâve çıkârdi. lar. Halk bu gazeteleri deli gibi kapıştı, ı akat iş bu kadarla kalmadı. Katili maydana çıkaran âş- gt çırağı kız birdenbire günün en meşhur insanı oldu. Katilin hikâ- yesini yazan ve vakanın meydana çıkmasma sebep olan mecmua, kıza bin dolarlık bir çek hediye etti, Çünkü mecmuaya çok iyi bir rek- lâm yapmıştı. Gazetelerde resimle ri çıktı. Çok zeki ve güzeldi. İzdi- vaç talepleri yağdı. Revülerden tiya rolardan cazip teklifler geldi. Bak ki de bir seneye varmaz, dünkü aş- çı çırağını küçük bir tesadüf yü- zünden Hollywood'un büyük yıldız« ları arasında göreceğiz. 1 Havada Duran Hint Fakiri Hintli fakirlerin, akılları durdurar binbir maharetlerini çok okumuş, din lemişsinizdir. Işte bu resimde de böyle bir fakir, havada, güya boşluk ta duruyor. Yalnız yere uzanan be yaz örtünün orada ne lüzumu var, acaba? Arkasında bir sırık mı saklı, yoksa?