Ç spriden Napoliye dönüşü. Oimu,, ö7de Saat akşamın yedisi öğ,» Vapurumuz ancak yarın ne sonra kalkacağı için gemi- deği dön; mecburiyetinde ini, çe Bunu fırsat bilerek Napo ki de gece hali Mi, isimiz ya sokaklardan e tenha bir lokantada akşam iyemek . Her zaman üç ölerin in ti büyük o- £rde Ve grk o antalırda Fran ların “Klör 1 dedikleri Şeşnisini imkân gibi k a oi, , standardize Ya bİr hayat. A şilaşıramız. aga iniz Şehrin yolla- İizim kersiniz, bu- e yok, fakat göreceğiniz ve Çe yenilikler bu zahmete İş,» Hole İlalyada iseniz, dudak #5 İzdan samimi tebekisii i ek- zy, NezdEnİZ si, buk shbap “gz Ar, bu tebessilmi “lta p, iç ella” İar il ke öRülleri çabuk kendinize çe- çı til, *2. O zaman, memeketlerini ERA İle 2Eİ bulan ve görü Yy Rörünen bir yabancı; an, , “tmeyi ber İtalyan bir va» Vara SU bilir, İşte bu küç Ye pay 3€ de öyle oldu. Garsonlar, â) , “tanın patronu bizimle w- Nip “diya meşgul oldular, tam ük, “ülünde iyi bir yemek ye- dig, ik çorbası, fritto miste de- Kinra aş işik balık kızartması, ç e dedikleri fırında ke Cr! 5 Hepsini çok lezzetli Hilar, i Undan başka büyük lokün Verili e sadlf etmemize ihtimal İt ka, ek garip bir manzara İle aştık, Üy emeğimizle meşgul i Min dey ihtaya baba, anne i Du Bira, gec uktan mürekkep bir Yaşları, «© büyükleri tahminen » Ida 'bir kız, sonra 18 ile kız niz ik en li da 2, 10, 8 yaş- erkek çocuklar ve Eeliyor, Yükleyi daha kü » nihayet babanın iğ N ocuklu aileler bu duk, larda, gazetelerde B, nu Wnlardan biriyle 'kargı- amız de li - içtin - ng, A Mağ nde bir 8 memnun olduk. lenin hareketlerin Açırmamıya çalışı in halinden hali vak Siftçi olduğuna Ma ez 'u kâdar kalabalık Yine ti Çoyuı <5 EÜTÜRU etmi- Betirdiy e” Eârsonların yan İsrbi, “leri die ma t Yarayı yeli 'ç masa etrafıma a e iler, küçükler Hdi büyük kar- si sl ve dikkat ile Nİ görüyorlardı. a i İN Miş lelerine babaları. Ba, yu a heee # ©“ Yazan: 1 Faik Sabri » Duran, emekten sonra şehrin mer- » Primo ga- ler her e lerisine girdik ecnebinin en önce yer burasıdır. İtal, büyük şehrinde Bunlar İst ıma benziy lardır. Amma bunlar çok büyük ve çok #tislüdürü"Mo- dern İtalya bu galerileri sanki cet- lerinin Forumlarda bulduk ki ihya için kurmuşlar... eski Forumlarda "olduğu betler ve mshkeme şehirli biribirile bu vakit P orada dinlenir Ve orada geveze &der. Ortadaki geniş dan dört tarafa iki sıralı dük k yolun or te bu kahvelerden rak birer gelato dondurmaların bu malüm bir şe; dıhdr iki... İşte bt yorduk. Fena birşey d durmanın fistıklısı oluy dıklısı niye olmasm.. lerde »r, sinemalar ve larmı irerler. İş» birinde otura- öbilr yarısı fn- def; N apolinin geceleri en keyifli yeri mta Luciadan Mer- cellinaya Kadar körfez kıyısında u- yıtımlardır. Batiyi araba ile yapalım dedik, Geniş asfalt cadde Üzerinde beyi rin muntazam âdimlarile çı! , vde gı lak Jak ayak Sesleri, önünden geçtiğimiz galgılı kahvelerden ak, seden orkesirB nağmelerine garip bir tempo tutuyordu. Rıhtımın bir 'dönemecinde Vezüv göründü. karanlık gece İcİNde. bildiğimiz gibi, yanardağı pesinden kırmız. çıktığını göremedik am- zı alevler : : ma başka meraklı bir görü #le kar şılaştık. Volkanın kraterine kadar seyyahları çikarmak İçin yapilmaş olan yeni fünikü boyunca elek. trik tenviratı yapılmış... Bunlar. karanlıkta âdeta gökyüzüne yıldız ğru uzanan bir ışıklı vol gis Jara doğ bi görünüyor. Akşamları bu ışık. ler yakıldığı yakit daha hoş bir | manZArA oluyormuş, bütün lâmba- ları birden yakacakları yerda te NAPOLİNİN GECE GÖRÜNEN Santa Lucia rıhtımlarından Vezüvün görünüşü peden başlıyarak aşağıya doğru iÇi fenerleri birer birer yakarlarmış, bu suretle uzaktan bakanlar dağın tepesinden eteklerine doğru bir ışık akıyor gibi görürlermiş. Bu garip manzarayı bu akşam kaçırdığımı- za acıdım... kü bunu yarın ak- şam da görmemize imkân yok, ya- rın gece olmadan burulardan uzak laşmış olacağız. rabacımız arasıra bi- ze doğru dönü- yor, ve anlıyalım, anlamıyalım ora- sını düşünmeden etrafta görülen seyler hakkmda izahat veriyor, biz de Molta Bellala- rimizm ardını ke$ miyoruz... Napo- Wnin bütün bey. girleri marifetli şeyler galiba, Capride bizi gez- diren arabanm 3- tr gibi bu dr hüner Mi. Hele bir hali bi- zi çok güldürdü. tosunun bulunduğu kü- Dell'ovo şa çük adacığa giden köprüden geç- miş, Sant yunda Sırala, nam meş ların suya ak- Beden donanmalarını seyrediyor- an birden kend. ;inden te geçii ve burasını artık üğümlz yeter der gibi ge- bizi h hızlı tekrar caddeye çıkardı. Bir aralık beygir ire durdu. Arabacı o- sımiş.olacak ki enerek yerinden Zizgın güneşe eden hasır başlığı ardı. va bize anlattı; Gece 0- lunca başi çıkarmak âdeti iken bu ekşüm nasılsa bu İşi unutmuş» tu, hayvan yarı yolda dura- rak ona bu vazifesini hatırlatıyor- du, Bu sırada aklımıza geldi: kaç gü: var diye sorduk. Adamcs- Altı..” cevabını verdi ve bizim örerek; “Bu birşey de gil, bizim yoldaşlar arasında bir nun on, on iki çocuğu vardır..” ilâve etti.. Bu kadar çok ço- cuğu besliyecek parayı nerede bu- I unuz diye de sorduk.” Bam- binolar bizde kendiliklerinden 80- &aklarda büyürler...” diye cevap verdi. Sonra anlattı: Hükümet s6 kiz çocuğu olanlardan hiç vergi ai mazmış, çocuklara bakar, tahsil ve terbiyelerini temin edermiş, he- ılan Balilla teşkilâtı n yüklerini pek hafiflet- Şapka modası: Si Madam. bu şapka sol göz! Üzerine giyilecek, saçlar kıvırcık | sırtlanır ve yürürdü ve ağız açık olacak?.. Karavanacı ölüğün en uysal, en sessiz ne feriydi. Adına “Karavanacı Ahmet” derlerdi. “Karavanacı!” lâkabı alışında güzel bir sebep vardı; Mangadaki arkadaşları Ka- ravanayı Ahmede taşıtırlardı. Ah- met, saatlerce ağırlığını çektiği ka- ravanayı yemek zamanlarında gi- der, doldurur, yemek yenildikten sonra oğu yıkar, temizler, kılıfına sokarak arka çantasına kayışlur- dı. Karavana taşımaktan bıkmıştı. Zaman zaman arkadaşlarına gitem ederdi: — Ne ölür len! d siz alm şunu besi temelli yara etti! Fakat, dinlemezlerdi Ahmedi, Sen aslerisin, kaplansin ve sairesin, diyerek atlatır, yine ona yüklerler- di. Fazla şikâyet etmezdi. Bu aş erdi, Bi yol da yha Sürtümu mukadder oldu- ığından, boynunu biker, irürken arkadaşları — Aş çana ne? — Garavana! — Garâvana neye yarar? — Yemek daşrmaya, e yarar e goyup ta gulah dsyıyarak düşmanı dinlemeye! saravana ne dimeh? — Attuğunu vuramamal demeh. dimeh beeee! edüp duruyunuz yuk altında ne sö benii? — Ha ha ha hat, — Ha ha! Kahkahalar. Olüm, karşılarma dikilerek yollarını kesseydi bile kahkahelar çınlardı mangada! hmedi çek severlerdi. Ah- met uysal ve sessiz olduğu kadâr da neşeli ve nekre bir deli- kanlıydı. Arkadaşlarına evlât gibi bakardı. Yemekte sıkı atıştıranları frenler, gevşek yiyenleri hızlandı. rır, nöbette, vazifede olanların pa- K 1 yını mutlaka ayırır, onlâra yedirir- di. Ahmedin Ağa Ehmet, Gudül Ehmet gibi birçok adı vardı am- ma, Garavanacı Ehmet edmi ken- disi bile beğenmiş, benimsemişti, Bölükteki diğer Ahmetlerden o- wu ayırt etmek için ekseriya yal- niz: — Garavanacmı! diye seslenir. lerâi. Ahmedin miitemağiyen karava» na taşıması bölük komutanı Kud- düsi'nin nazarı dikkatini celbetti. Bir gün: — Nedir bu Ahmet? diye sordu. e i Yağız Ahmet dh değiller sanki! Hepsinde güleç bir çehre var. Düşmanla gözgöze geldiler. Ej- derler gibi, şahlandı devler gibi dövüştüler. Düşman, bu çetin kahramanlığın karşısında yalnız kaçmak için kuvvet buldu. Muha- rebe bitti, Ahmet büyükçe bir hen- değin kenarında inliyordu. Yara- lanmıştı. Karavananın kalım kenâ- rından çarpan bir mermi parçasi, e e bakırı parampar- Yazan: Sezai Attilâ amam Karavanayı hep senin sırtında gö- rüyorum. Ahmet mang arkadaşları- na birer birer göz gezdirdi. Bebek- leri şıldır şıldır pürliyan gözlerin- de maskaraca bir'mina vardı. Bu asıl ? Söylüyeyim mi sizi şim di? Ha?. demek istedi, Birdenbire zabitine dönerek: — Ben daha şimcik aldım be yim! dedi, — Peki öyle ise, sana neden Ga- TE macı Ahmet diyorlar? dihlerinden olacak bes- belli beyi — Fakat Karavanacı başka mâ- a da gelir. — Attığını vuramıyana da kara- vanacı derler Ahmet. Kötü lhkap bu!, Köyüne götürürsen bu lâka- bi, ne derler sana? — Bunu hiç ahıl etmemiş idim.a beyim, lahüd beni köyde de bilirler. Ben iyi silâh atarum, K udünsi Ahmede takılmak için başta yürüyen manga- ya seslendi: — Nasıl? dedi, çocuklar, Ahmet nasıl atar? Bütün manga hep bir ağızdan: — İyi atar beyim! diye seslendi. Zabit: Afcrin Ahmet! dedi. Arkadaş ların şahitlik ediyor. İyi atarmiş” sm. İyi silâh attığımı herkesten ev- vel ben de biliyordum amma ya ar kadaşların, şaka olsun diye, ata- maz! deselerdi ne yapardın ? Ahmet hafifçe gülümsedi. Ağzı- nı yaydı: — Gayri sırtımdaki garavanayı atardım beyim! dedi B ölük açılmış, düşmana taar- ruz etmek için ilerliyor. Düş manm seyrek bir topçu ateşi var. Mermiler düştükçe havaya firla- yan taş, gesek, çakıl parçaları, Ah medin karavanasına vurarak tın- gırdatıyor. Ahmet bu hafif tıngırtı ları dinlerken: — Dıngırda garavanam dıngır- dn!., diye yüksek sesle bağırıyor ve yürüyor. Ateş altındaki arka- daşları, Ahmedin sesinden iman, ce saret ve neşe alıyorlar. Boğuk bo- guk infilâk eden mermilerin farkım 4 <a etmiş arka çan 4 tasmı da delerek İ Ahmedin sırtında oldukça derin hir yarı açmıştı. Fakat Ahmet ne ok duğunun farkında değildi. ! hmedi sargı mahalline gö- türdüler, soyundurdular, y& rasını sardılar, Arkadaşları, cani ni kurtarmış olan Ahmedi çevreli. yerek: — Gazan müharek olsun Ağal Ahmedin gözü, çantasma ilişti, Eler gibi bir sesle: — Vayyy! Garavanam parça» lanmiş len! dedi. Gözleri doldu. Bu sırada yunma zabiti de gelmiş, doktordan izahat alıyordu. Doktor: - Bir şeysi yok, dedi, on beş gün sonra dipdiridir. Dua etsin ka- ravanaya! O kurtardı Ahmedi. Ahmet boynunu büktü. Pırlanta gibi bir samimiyetle: — Nidem beni gurtardığını, de- di, mangayı aç bıraktıktan sonra ?, Bölük komutaninm gözleri ya- şardı, Ahmet seyyar hastaneye sevkedilirken bölük komutanı alay daki yedek bir karavanayı getirtti, — Işte! dedi. Yeni karavana Ahmet Yaralı aslan sevindi. Doğruldu. Manga arkadaşlarına dönerek: — Alın! dedi, ben gelinceye ga. der siz bahm buna. Dönersem in- şallah... Teslim alurum sizden!,, irmi gün sonra bölüğe dön- dü. Gelir gelmez, karavana yı alarak sahra mutfağına koştu. Yemeği alâr, getirdi. Sıkı atıştıran ları frenledi, gevşek yiyenleri hiz- landırdı, nöbette vazifede olanla rm paymı ayirdr. Yıkadı karava- nasını, kılıfma koyarak arka çan- tasma kayışladı! Ankarada O Bir Vagon Yandı Ankara, 14 (TAN) — Evvelki gece saat 1145 geçe, Ali Çetinkaya istasyonuna hareket eden trende Bİr | yangın başlangıcı oldu. Tren İncesu köprüsünden Eeçerken vagonlardan biri tutuştu, tren Yenişehir istasyo- Bunda durdurularak itfaiyeye haber be ii derhal gelen itfaiyenin > yangın bü ği e yangın büyümeden söndü- Yangının sebebi, Tokomoti£ kivile emnlarmın vagondaki traversleri tu- tuşturmasıdır. Treni makinist Alİ idsre etmekteydi.