TANın Çocuk İlâvesi Sürekli Hikâye: MİKİ Fin-Fin, yalnız kalınca uyumıya karar verdi, Oda sıcaktı. Miki, kü- gük kediyi yıkamıya gitmişti. Biraz uyku çekerse uyanmcıya kadar bü. tün kabahatleri unutulup gider san- dı. Sobanm önünde kıvrılıp yattı ve hemen horlamıya başladı. Hem de ne horlayışt.. Dünyada yalnız Fin.Fin © böyle horlıyabılr... Küçük kediye gelince... Mik onu mutbağa götürmüş, büyük bir leğe- nin yanında bir iskemleye oturtmuş- tü, O, yüzünü yıkarken Miki de leğe- Bi su ile dolduruyordu. Oturma odası rahat bir yerde gil galiba. Çünkü Fin-Fin görünüşte sessiz sesiz uyuyor amma vücüdü durmadan titriyor. İhtimal, sıceğm çokluğundan. Belki de kabahatli vic- danmın rahatsızlığından. Hangisi 0- Jursa olaun zavallının rahatı yok; bel 1. O uyuklarken kapıda bir hayal gölge gibi Sir kedi hayali göründü. Ve Fin-Fine “Hey, koca zorba, uyan, Fissse!,, diye talık çaldı, Fin-Fin, rahatsız "olmuş gibi biraz kımıldandı. Sonra çok garip bir şey| Miki kedisini yıkıyordu oldu. Hayal kedinin çağırması tüze. rine uyuyan köpeğin kendisi değil Sanki bir gölgesi ayaklandı. “Tabii siz, bu hayal kedi ile hayal “köpeğin ne olduğunu anladınız. Fin- Fin bunları rüyasında görüyordu. Yoksa. sahiden böyle kedi, köpek ha- .yali olmıyacağmı bilmez değilsiniz yal Fakat o, bunun bir rüya olduğunu bilmiyordu. Hepsini sahici sanıyordu. Kapıdaki kediyi görür görmez hid- © detinden titremiye başladı: “Mırarr Sana gösteririm ben!, i-İniz., Nerede görseniz sanki sahicisini İn başına daha heler 2 İLE KÖPEĞİ ye homurdandı. Hayal kedi cevap verdi: — “Sen bana hiçbir şey gösteremez. sin. Bu sefer ben sana haddini bil - direceğim, Kavgaya hazır mısın, de- gil misin çabuk söyle, , Uyuyan Fin-Finin gölgesi: — Hazırım, seni yiyeceğim cevabi. ni verdi, Ve sahibinin tenbihlerini u- nutup kavga için atıldı. Hayal kedi: — “Çık dışarı da, hakkından gö- eyi. Diye söylenince Fin-Fin bütün bu- tün aklı başından gitti. Rüyası ona sabahki kavgalarmdan daha sahici biir şeymiş gibi geliyordu. Hırsından yerinde duramadı. Kediye doğru aldı... Atıldı amma birdenbire ke nin önünde kim görünse beğenir. niz? Miki... Hem şaşırmış, hem de da- rimiş bir halle Fin-Fine yavaşça: — “Ah, ah, ah Fin-Fin sana nede miştim ben? diyordu. Fin-Fin onu görünce kapıdaki ha- Amcanın köşesi Uç haftadır size “Miki fare ile kö- peği Fir-Fin,, in hikâyesini yazıyor ve bu hikâyeyi seveceğinizi umüyo- rum. Ben birkaç çocuğa sordum. — Mikiyi çok sever misin? — Bayılırım. — E peki Mikinin annesi babası, çocuğu filân var mı? — Bilmefn amma pek merak edi- yorum. Hepsi böyle cevap verdi. Siz de mutlaka böyle diyeceksiniz biliyo - rum da onunçün size bugün “iki nin ailesi, ni. tanıtmak, Miki fare evlidir. Bir ka Adı “inni, . İki tane de çocuğu var. Bunlar » Mektebe gidiyorlar, Mikinin bunlardan başka dünyada yalnız bir köpeği, bir de küçük kedi- #i vardır. Başka kimsesi yok. Karsı kendisine çok benzer. Filmlerde hep beraber görürsünüz. Bizim hikâye - Diz, yalnız köpeği ile kedisine bir de kendisine ait, Isimlere dikkatli ba- karsanız bu köpeği iyice belliyeceksi- var, a Mikiyi > Tanıyınız , ma oğasında yalnız bırakır. Fip-Fin FİN - yaline bir baktı; sessizce yerine dön dü. Kavga şimdi Fin-Finin içinde baş lamıştı, İçinde bir ses sanki ona; “at ileri, döğüş!, diye emrediyor - du. Başka bir ses de: “Sahibinin söz lerini unuttun mu? Geri dön, Mikiyi Ginlel..,, diyordu, Fin-Fin bu seslerden hangisini din iyeceğini şaşırmıştı. Bir düzine kedi ile boğuştuğu o eski günlerde bile Fin.Fin bu kadar şaşkınlığa düşmüş tü. Nihayet içindeki ikinej ses öteki sesi yendi. Fin-Fin sahibinin sözünü dinliyecekti.. Fakat o zaman hayal ke di yeniden başladı: — “Nen var, Fin-Fin, korktun gar Uba?, FİN ni ben sana ne tenbih etmiştim? Ken dine gelsene!,, dedi, Bu bir kere değil iki hattâ üç ke- ve oldu. Önce hayal kedi ona hücum. ediyor, kötü şeyler söylüyordu. Tam. Fin-Fin kızıp ta havlamıya başlayın. ca baş parmağını kaldırıp, — “Ah, ah ah Fin-Fin!,, diyen Mi Ki farenin hayali yolunu kesiyordu. Nihayet dördüncü keresinde tedi yin. — .Çık meydana kocu zorba! Gö- relim seni. Korkakları alt etmeyi bilirim ben... diye bağırınca Fin-Fin dayanamadı. — “Korkak ha, sen bana” korkak demiye nasıl cesaret ediyorsun. Ben senin on möslin büyüklüğündeki ke- dilerle başa çıkabilirim diye ortaya atıldı. Bu sözler Fin-Fini çileden çıkardı. Bu sefer kimseye, hattâ Mikiye bile aldırmamıya karar verdi. Fakat Miki nin hayali yine yolunu kesti, Yine parmağını kaldırıp: — “Ah, ah; yaramaz Fin-Fin ha- görmüş gibi hemen “AZ. Mikinin kö- peği “Fin-Fin,, diyeceksiniz. Dikkat le bakm... Bildiğiniz köpeklere ben- ziyor mu? Pek benzemiyor değil mi? Ne tuhaf bir yüzü, ne tuhaf bir vü- cüdü var, Bu bil in mevzuu şudur: Mikinin köpeği Fin-Fin kedileri ko| yalamayı çok sever. Bir gün sahibi- nin sevgili kedisini de kovalar. Kedi eve kaçar. Miki onu köpeğin elinden kurtarır. Alp yıkamıya götürür. “Fin-Fin"i de ceza olsun diye otur. orada ateşin karşısında uyur. Kaba - hatli olduğu için fena bir rüya gö - rür. Bu rüya çok, çok hoştur. Dinle- dikçe daha çok seveceksiniz. Bugün yazmıya başlıyoruz. Okurken resim İere de bakarsanız daha çok eğlenir. siniz, Bu hikâye gittikçe güzelleşecek. Hem gülünç, hem de bir parça acık- k olacak, Miki yine araya girmişti. Köpek 0- na karşı kendini müdafaa için: — “Fakat Miki artık bu. yalancı kedinin yaptıklarına dayanamıyorum buna hangi köpek dayanır”, Diye yalvarıyordu, Miki, — “Ah, ah, ah!, dan başka bir ce vap vermiyordu. Kedi tekrar çıkış - mıya başlayınca Fin.Fin artık yerin de duramaz oldu. sahibini itti, yav. ruyu kovalamıya başladı. Bir yandan da: “Hır! bavv! Havv! Çok müteessirim Miki, Fakat me ya: payım bu kedinin haddini bildirme — nin tam #irast geldi.,, diye havlıyor. du. (Arkası var.) Bakalım gelecek hafta “Fin.Fin, tan sonra, Asyanın ortasındaki meş bur Tibet yaylasına çıkmış. Bu yay- lanın merkezinde, hasa adi bir ş6- hir vardır. Burada, Budizm dininin en büyük papazı, Dalay Lama otu - Fur, Dalay Lama, Hristiyanların pa- pazı gibidir. Ölünce, yerine bir sürü merasimle bir başkası geçer, Ve bu yeni geçenin hususi işaretleri ve şart ları olması lâzımdır. Şimdiki Dalay Lama çok yaşlıdır. Amerikati sigorta memuru, Lâmayı kandırarak, hayat sigortasına girmi- ye razı etmiş. Fukat Lamanın önce den doktor tarafından muayenesi İ- cap ediyormuş. Halbuki Budizm di- hinde Lâmanm çırıl çıplak soyun - ması ve muayene edilmesi yasakmış, O yüzden zavallı memur Lâmayı si- gortaya sokamamıs. San zamanlar - da çıkan bir haberde ise, eski Lâma- m yerine çıkacak olan yenisinin bu Yunmuş olduğu haber verilmektedir. Yeni Lima heniz 8 aylık bir çocuk- tur. Amerikalı sigortacı bunu haber alınca hemen yine Lhasa'ya doğru yola çıkmış. Yeni Limanın sigortaya, girmek hususunda zorluk çikarmıya cağı umuyormuş. Yedi Dakika Süren € Japonyada evlenilirken, gelinin yü- züne kalın bir bez örtmek âdeti yar) dır, Evlenme töreni sürdüğü müddet çe, gelin, kocasının yüzünü göremez, Tören bitince, yüzü yine açılır. Bu yünden geçenlerde, Japonyanm Naba ilbaylığında gayet acayip bir vaka olmuş. Evlenme memurunun önüne, iki gif gelmiş, Halbuki memur ihtiyar. mış, gözleri de iyi görmüyormuş, ifTE BUNU BİLMİYORDUM / Şatranç oyununu hepiniz bilirsiniz. Oyniyanları çok görmüşsünüzdür. hi kişi karşı karşıya beyazlı siyahlı dört köşelerin üstünde küçücük askerle ri, atları, kaleleri gezdirip biribirle - rini yenmiye çalışırlar. Bizim bildiği. miz şatranç oyunu bu... Yani İki ki. şile karşı karşıya oynanan bir masa oyunu, Fakat Afrikada yaşıyan ihtiyar bir İngiliz için öyle değil. O, şatranci mektupla oynamaktadır. Niçin mi? Çünkü bu zavallı adam orada yalnız dır. Arkadaş olacak oyuncu bulama mış, mektuplaşa mektuplaşa nihayet tâ Amerikada kendisi gibi işten el çekmiş ihtiyar bir dostla anlaşmış. Şimdi ikisinin de işi gücü yalnız baş- larına şatrançlarınn beşma geçip bi ribirlerini yenmiye © uğraşmakmış. Meseli, biri bir taşı filânca dört kö- şeye sürdüğünü yazıyor, öbürü dü- sünüp taşınıyor, buna karşı ne yap- ağını mektupla bildiriyor. Fakat ak siye bakın, Aralarında o kadar uzun bir mesafe var ki, her mektubun ce yabını ancak iki uyda alabiliyorlar - mış. İki ay bir taşm nereye sürüldüğü ni öğrenmek için beklemek! Ne uzun değil mi İnsan bu'kadar beklemekten bi - kıp, oyundan vaz geçer sanılır. Halbu ki beş yil önce başlıyan bu garip gat) İranç oyumu hâlâ oynanıyormuş. Hâ- Ti iki ihtiyar da yalnız başlarma ma salarma oturup, önlerindeki şetranç oyununu düşüne düşüne mektuplaş - maktan bıkıp usanmamışlar. ———— yanlışlıkla evlenmek istiyenlerden bi rinin karısını ötekile, ötekinin karısı İni da birincisile evlendirmiş. İki koca bir de karılarının yüzlerini açınca ne görsünler? Akılları başlarından gidecek gibi olmüş: Hemen yeniden memura başvurup boşanmışlar ve bu sefer ast evlen - önek İstedikleri kadmlarla evlenmiş- ler. İkisinin de evlenmeleri 7 dakika Kahkaha Köşesi > burdur. Bunu bütün. arkadaşları da bilirler. Herkes, profesörün, kahve - den dışarıya çıkarken, baston yerine bilârdo sopasını eline aldığını, bur - nunda duran gözlüğü nasıl saatlerce aradığını anlatır. Profesör bir sabah üniversiteye ge ince, arkadaşları sordular: — Profesör, çok yorgun görünü - yorsunuz, Profesör. Allâme: — Evet, dedi. Dün gece rahat uyu- yamamışım, çünkü eve girince, par- desümü yatağa sermiş, dulgmlıkla kendimi de elbise arkasma asmışım. İskoçyalılar, cimrilikle meşhur - İ dur, Günün birinde zengin bir İskoç yah şatosundan, dışarıya, kıra çıkar, Dakar ki, fakir bir köylü oturmuş, ot yiyor. İskoçyalı zengin sorar: — Vah, vah... Demek ki karnın © kadar aç ba! Köylü der ki: — Ah sormayın bayım; üç gündür bir şey yemedim. İskoçyalı birdenbire bir cömertlik göstermek ister: — Zavallı adam, haydi, gir öyleyse benim bahçeye de oradaki otları ye.. Çetin amcasına yemeğe davetliydi. Sofraya oturdukları zaman akılllığı- Di göstermek istiyerek sordu: — Kaç türlü yemeğimiz var? Amcası: — Iki türlü, oğlum; dedi. Bir kı- artma, bir de sebze. © Çetin: — Hüyir ameacığım, dedi. Kızart - ma bir, sebze de iki, Iki ile bir, üç eder, Şu halde üç türlü yemeğimiz. var. Ihtiyar mea, gülümsedi: — Çok güzel evlâdm. Ben birinci yemeği yerim, yengen de ikincisini yesin. Sen de üçüncüyle karımı do- Yar öyleyse, Güzel Cevap Yür yaşındaki bir adama sordu - nar: — Ömrünü bu kadar uzatmak için ne yaptın? ye a A , 24 tane yanmış kibrit almız. Sonra | bunları resimde gördüğünüz gibi dir ziniz, 9 tane dört köşe meydana gel. İsin. Şimdi, bu kibrit geklinin neresin- den altı kibrit kaldırmalı ki, yalnız 3 dört köne kalem, . i ler vereceğiz. Doğru çözenlere kıymetli hediye- ; Mikifare çocuklarıma sörülüz —— Umarım ki davette terbiyeli terbiyeli oturdunuz. Boyuna pasta is. temediniz. — Hayır... anneciğim çünkü masa çok yakınımızda id. Kimseden pasta istemiye lüzum kalmadı. Cevabmı aldı. . Bir Tecrübe — Babacığım mantar zehirli mi değil mi nereden anlaşılır? — Pişince biraz yenir, dokunursa zebirlidir dokunmazsa zehirli değil, Özrü Kabahatinden Büyük Şoför bir iş aramaktadır. — Son bulunduğunuzdan bir tav-