BOMBA iLE BALIK AVLARK Tr rr EN Adliyede Terfiler A berlere göre, Adliye * ç Vekâleti yeni bir terfi liste- si hazırlamaktadır. Vekâ- j let, hâkimlerin terfihi için 9 kadrodaki noksan maaşlı # hâkimlerin sayısını azaltmış» * ter. Kadrodaki 40 lira asli * maaşlı hâkimliklere 25, 45 / liklere 12, 80 liklere 2 ve 4 90 lıklara da bir hâkim ilâ- 4 ve etmiştir. Vekâlet, İstan- # bul hâkimlerinden bazıları- nada terfiler teklif etmiş- tir. Altıncı Hukuk mahke- 4 mesi âzasından Bay Hüseyi- 4 ne Muğla ve Üçüncü Hukuk 4 özasından Salih Zekiye de # Denizli Asliye mahkemeleri * reislikleri teklif edilmiş ve ç bunlar da muvafakat ceva- / N bı vermişlerdir. 4 MAİ Yalancı Şahitlik Emiş © Dün Asliye Birinci Ceza Mahkeme “sinde bir hakaret ve eve tecevüz da- i vasma bakılıyordu. Davacı Roza is minde bir kadındı. Suçlular Madam Eftemi ile oğulları Manol ve Civani idi, Civani, Roza aleyhine başka meseleden dava aştığını, bundan | Suçlu Öteki Kolunu da Bir İnfilâkta Kaybetmiş Dün Asliye Dördüncü Ceza mahkemesinde bir bomba ile balık avlama suçunun muhasebesine başlandı. Suçlu yerinde Anbarlı- da oturan Ahmet oğlu İzzetle İbrahim oğlu Ahmet bulunuyorlar- dı. Bomba ile balık avladıkları iddia ediliyordu. Reis, evvelâ sözü İzzete verdi. O: — Bay reis, dedi, ben altı nüfusa bakıyorum, Esasen bir kolum da sakat, bomba atamam. Hakikaten İzzetin sağ kolu bileğin —” den kopmuştu. Reis tekrar sordu: — Peki bomba atamıyacak kadar malülsun nasi balik tutarsm? İzzet cevap verdi: — Ağla tutarım. — Başka şahit dinlemiye lüzum yok. Galiba kolunu da bomba parça- DELİ Olduğu Anlaşıldı Vasil ve Osman gibi ki ad kulla” nan bir adam geçenlerde 37 yerinden Yaralı olarak müddelumumlliğe mü- racaat etmiş ve bazı kimseler aley- binde dava açmıştı. Boyuna sarmi sak demetleri saran bu garip adam, ikinci bir defa, da keçisinin yav- rusunu düşürdü için bir başka» sını dava etmişti. Akl! vaziyeti şüp- hel görülen davacı, Tıbbtadli mües- | sesesine gönderilmişti. Dün yine e- linde bir istida ile Sultanahmet Sulh Üçüncü Ceza hâkimi Reşide gelmiş ve bir dava daha açmak istemiştir. Halbuki Trbbıadli -mllessesesi Vs lin deliliği hakkındaki raporunu da müddciumumiliğe göndermiştir, Hâ- kim, Vesili bir polisle adliye binasm- dan dışarıya çıkarttı. — Evet Bay Reis, bu kolumu bom ba kopardı. Amma balık avlarken de ğü, Ben eskiden kaptandım. Bir gün motorda yastığımın altında iki yu » varlak buldum. Bunlar nedir diye tet kik ediyordum, Bir aralık birisinin fitiline cıgaramı dokundurdum, Bir. denbire patladı ve elimi bileğimden koparıp attı. Öbür elim de yaralı. Bundan sonra diğer suğlu sorguya çekildi. İzzet: — Ben sahilde uyuyordum. Me - murlar İzzeti tutmuşlar, beni de u- yandırdılar. Ben balıkçı değil rençbe rim dedi. Muhakeme şahitlerin çağırılması için tehir edildi. TALEBE TEVKİF Şirin ve güzel bahçesinde Her akşam meşhur NOVOTNI| Öğle Neşriyatı 12,30 Plâkla Türk musikisi Havadis 13 Beyoğlu Halkevi gi kolu tarafından bir temsil, 14 Akşam Neşriyat: 17 Ankara Gençlerbirliği - Gülate - saray maçı Taksim stadyomundan naklen. 18,30 Plâkin dans musikisi 19,30 Konferans: Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan tarafından (FOLKLOR) | 20 Müzeyyen ve arkadaşları tarafın: | dan Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Ömer Rıza tarafından arapça Söylev 20,45 Muzaffer ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarloları (Sant âyarı) 21,15 Orkptra 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve er tesi günün programı 22,30 Plâkla 0 bolar, opera ve operet parçaları 23 on. 1250 Günün Program Özil OPERALAR, OPERETLER 2035 Viyana: Avusturya ope- retlerinden bir silet. 205Ö Prag : Welss'in “Sultanın nişanlısı, ope- reti, 22 Milâno - Torino: “La fata Mâlerbâ,, opereti, ODA“ MÜSİKİSİ 18,05 Prag dalgası: Hafif ses tri yosu (şarkılar) 22,05 Prag kısa dalgası; Hafif sarkı triyosu, RESİTALLER 20,20 Peşte: Şarkı resitali (Mon teverdi, Cacelni, Bach, Mendelsohin, Tistz), 23 Varşova: Solist konseri (Loka- telli, Mozart, Rossini vesaire). 23,15 Roma: Çift piyano kongeri (Sonatlar ve fantaziler). DANS MUSİKİSİ 17: Verşove. 2330 Lâypzig. Kolonya. 23,45 : ÖLÜM HABERLERİ Ölüm Bafra eşrafından ve mütehassıs tü. tünetilerimizden Dursun Çekır kısa İbir hastalığı müteakıp Samsunda ve fat etmiştir, On yedi sene Bafra be lediye reisliği, senelerce vilâyet mec Bsi umumi azalığı yapmış ve Milli mücadelenin başlangıcında manen ve maddeten çok çalışmış olan Dursun Çakir, bütün vilâyet halkının hürmet | ve teveccühünü kazanmış değerli bir şahsiyeti, Cenazesi Bafraya götürülerek bin- Torca halam yali ietiramında kamp lanan ebodi-medfenine.tevdi edilmiş» tir. | e Ölüm Esbak Tekirdağ mutasarrıfı mer. muğber olarak Rozanın da kendileri- İftira ettiğini ileri sürüyor ve da- EDİLDİ i — ik Vefa lisesinde imtihanı yapılırken , mesini istiyordu. | VET armın. birleştir. 7 arkadaşı Abdurrahman ustura ile hkeme, bu talebi reddettikter son | boğazından yaralıyan Celâl, dün şahitlerin dinlenmesine başlandı. | Müddeiymumiliğe verildi o Meşbut İrose adlı yaşlı bir Madam şahadet | suçlara bakan Sultanahmet Üçüncü İiyordu. Frose müstantiklikte suç-| Sulh Ceza hâkimi Kâmil sorgusunu İiların şikâyetçiye tecavüz ettikleri. | yaptı. Suçlu, arkadaşımı yaraladığı hi söylüyordu. Mahkeme Frosenin | usturayı 90 kuruşa satın aldığını iti in yere şahadet ettiğine kanaat | raf ediyordu. Hastane yaralı hakkın- tirdiği için derhal tevkif ve taki-İda henüz kati rsporünu vermemişti. bat yapılmak Üzere müddelumumili. | Hâkim, Celâli tevkif etti, İstintak hâ “hum Bay Nuri oğlu ve serkarini es- BUDAPEŞTE BÜLBÜLÜ ve sevimli tenor BAY YUNKA En güzel şarkılarmı okuyorlar. Her öğleden 1430 a kadar meşhur NOVOTNİ orkestrası en seçkin parçaları çalıyor. Tenzi- lâtlı fiyatlar: Tabldot 4 tabak 75 kuruş t teslim etti kimliği tahkikatı derinleştirecektir. bak merhum general Feyzi damadı divanı muhasebat mümeyyizlerinden merhum Bay Reşat ©#i, Inhisarlar müşaviri sabıkı ve limitet şirketi tek- nik müdürü Bay Feyzi Keskin vali. desi ve tüccar Emin Arsebük kayın validesi bayan Zekiye dün ölmüştür. Cenazesi bugün stat on birde Kr zütoprakta Tuğlacıbaşı mahallesinde ki kökşlerinden kaldırılarak Uskü - darda Karacaahmetteki ailesi kabris. tanıma defnedilecektir. Allah rahmet eylesin, ——z az 0.6.07 Cildin gıdası bulundu Her şey gisi cild de büyük tekâmlll devresi geçirir. Her genç kız ve kadının kendisine mahsus parlak bir devri vardır. Bu zamanlarda elld ga- yet parlak çok düzgün cazip bir hal alır, Cilde bütün bu güzelliği veren cildin ikinci tabakasmda bulunan höceyrelerin bünyeden aldıkları gıde ile mümkündür. Bünye bu gıdayı zamanla veremez olur. Cildde buruşuğ- luklar, Jekeler ve buna mümasil arızalar görülür, Cild bütün güzelliğini kaybeder. Gaip olan kuvveti iade etinek ancak bünyenin höceyrelere ver- diği gıda ile mümkündür, Büyük kabiliyetli eller bunun da çaresini bulmuşlardır. Yarım yağı Ha san gece kremi, yağsız Hasan kar kremi, cildin ihtiyacı olan bu gıdanın tamamını ve Özünü ihtiva eder, Her Bayan gece yatarken yarım yağlı Hasan gece kremini ve gündüz leri yağsız Hasan kar kremini, yüzlerine büyük bir itina ile sürerek cil - din güzelliği Buruşuk lar, lekeler tamamile zail olur, bu kremler artık her Bayanın tabii bir ihtiyacı haline girmiştir. Cildin güzel- liği bu krem.erle tem eder. Çünkü esas olan höreyreler bü kremler beslemektedir, Cildinizi bu k1emlerden mahrum etm: kazanırlar. bayanlar. 0 am RR ram GEMMA 2 Baş ve Diş Ağrısı Istırabların En Müthişidir znsiddetlı dış ağrılarını dinuirir GRiPiN bütün ağrı, sızı ve N Sancıları keser. Baş ağrısına, nezle grip ve romatizmaya karşı Bilhassa müessirdir. icabında günde 3 kaşe alınabilir, (5 amm» HARBİYEDE Bahçesinde her akşam Memleketimizin en Kıymetlı sana'kârları bir arada sSoLisT MUALLA BAYAN Sazendeler Keman: NUBAR Kemençe: ALEKO Piyano: YORGO AFITAP Cümbüş: CEMAL AYDA Darbuka: HASAN TAHSİN ıyrıcasMuhtelif Anadolu oyun havaları ve zeybekle DIKKAT: Müessesemizde bulunân sanatkârların başka hiç bir yerd icrayı sanat etmedikleri İlân olunur. Telefon: 42672 Muganniyeler ——— MARMURE ŞENSES IHSAN LEYLA Muganniler AĞYAZAR CELAL UDI ABDI — Dahası var. Bu lâflardan sonra da demiş ki: © İstemiyor mu! Alâ, Biz de vermeyiz. Artık bu lâf » kapat! © — Sen bunları nereden öğrendin ? — Demin buraya gelirken, Günergile uğramıştım. Arahkta hemencecik bana anlatıverdi, Babası bunla- 'r: söylerken o kapı ardında dinlemiş. Hepsini kulak le işitmiş. — Ha! Oyle (se hem doğru, hem bunda bir iş var. © Hâfız Hanım yarı memnun, yarı meraklı, Aliye i . Erden biraz doğruldu. Vergici; » — Madem ki Güner kendi kulağiyle işitmiş. Doğ- “rudur. Isin içinde iş olmasına gelince, Tlacıyı hepli- biliriz. Saman altımdan değil, cıgara dumanı a- n su yürütür. Böyle birdenbire değişmesin- de, birdendire yümuşamasında mutlaka bir mâna ol- nalı. © Hâfız Hanım parmaklarını çıtlatarak: © — Doğru, dedi, Bugüne kadar lâfmı ettirmiyordu. “Erden endişeli bir gözle Aliye bakarak: — Ha şunu bileydiniz. Öyleya. Iş benim tahminim gibi. Bugüne kadar, lâf Hüfızın üzerinde döndü. Bu- gün küçük bir bahane ile haydi ondan vazgeçildi. Sebep? Tabii yarın Hâfiza vermedim. Fakat ağası- sözüm yok. Aklı başında, mansıbı âlâ, mebus, şu Daha sayayım mı? Hem sonra dönmek için ne hane bulunacaktı? Iyisi mi ninesinin razılığı ol bahane ederek İşi öte tarafa aktarıvermek. bu, kasabada dedikodu ihtimalini de kesmiş o- 9 Hâfız Hanım — Peki, buna karşı tedbir? AH — Kuşluktan evvel, bu saatten tezi yok. Paça- sıvamalı. Hanım nine! Sen doğru Hacıgile! Iki İlç güne kadar nikâh isterim dersin! Sonra hemşiresine dönerek: —— Sen de Hâfızgile!! Dedikoduyu açarsınız. Güya “Erdenin bu işte gözü yokmuş, İstanbul onu havalan- “dırmış, bir bahane arıyormuş, Hâfız Müderrisin me- — No. 39 — #elesi çıkmea, 6h çok şükür diyet Bu suretle onların fikirlerini öğrenecek bir noktasını unutmadan bana söyliyeceksin. Erden, ümitsiz bir tavırla: — Nafile uğraşacağız. Eğer gerçekten senin tah minin gibi ise, eniştem nineme bir bahane bula- cak. Hâfizın işi olmadı diye Du işin olması lâzım gelmez, demesi yüzde yüz. Ali ayağa kalktı: — Artık orasmı bilmem, dedi, O işi de siz pizi- rip kotarm. Bu cevap, Hafız hanımın hislerinde bir başkalık yaptı. Mahzin gözlerine, bir parıltı geldi. Sesi: da- ha kuvvetli çıkıyordu. Bu sözler biraz da izeeti nefsine hitap ediyor sayarak: — Hakkın var Ali, dedi, O babalığını fena yapı- yor, ben analığımı iyi yapmıya çalışacağım, Söyle kızım. Örtmemi getirsinler. Ben Hacıya . gidiyo - rum. Varm $iz de ne yapacaksanız yapınız. Yhtiyar kadın siyah ve yol feracesini giydi, çivit- li beyaz örtmesini başına attı ve Alinin hemşiresile çıktı. Giderken Ali hemşiresine tenbih etti: — Hanım nineyi köşede bırak. San doğru öteye git. Hafız Hanımın kalbi çarpıyor ve gözlerinin etrafı yanıyordu, Avuçlarının birini birkaç defa örtmesinin ucuna sildi, Kapıdan girdiği vakit Güner, memnun ve şak - rak teyzesini kucak'aat, Yeni kanat alışlıran bir kumru sevinci vardı. Anssr da yüzünde parlak bir renk, dudaklırmâs Mesut bir gülümseme olduğu halde ablasını karşıladı: — Hacı Surada mı? — Yukarıda. Hafız hanım şahadet parmağını dudaklarına sus! İşareti ettikten sonra yavaş Besle: — Hepsini biliyorum dedi, işi bitirmiye geldim. Güner mutbak tarafma kaçtı, Iki kadm yukarı çıktılar, Hacı ikisini de güler yüzle karşıladı: — Maşallah maşallah! Nas oldu böyle. Yahu bir aya yakındır kapımızın semtine uğramadın. — Hayırlı bir günü bekleğim — Demek bu gün o gün. — Oyle ya Ve Hafız hanım, hemşiresinin (gülünç, keyifli sükütu arasında doğrudan doğruya maksada ir- di. Daha örtmesini omuzlarına atıp sedire otur. madan; — Niye böyle erkence geldim bilir misin Hacı? Dedi, Hacı hafifçe gülmekle bilmediğini anlat - mak istedi, Hafız Hanım, bu cevabı beklemiyordu. Devam etti: — Kızımı alıp götürmek için.. Hacı istifini bozmadan, İşi anlamimazlığa vur- du: — Bunu sormıya ne lüzum var, Kız senin, al gö- tür, ne o? Yaylaya mı niyet ettiniz? Tam da manı. Bu cehennem #icaklarını... — Oylesi değil, — Ya nasil? — Alishın emrile, paygamberin kavlile kolun- dan tutup götüreceğim... — Hımm. Hacı Efendinin sesi değişti, iki dudağı ağzının içine doğru yumuldu. Ve parmaklarınm ucile sa - kalmı karıştırmıya başladı. Hafız Hanım, dikkatle Hacıya bakıyordu. Bu 80 fer cevap bekliyordu. Hacı Saldızmm yüzüne bak- mıya cesaret edemedi. Zorla gülmiye çalışarak: ” — Acelesi me? dedi. Kızm buradan kaçacak de- gil ii, Evinde daha oturup durur. — Onu ben de biliyorum Hacı! Amma hayırlı işler vaktinde olurmuş ta, onun için, Hem kaçmaz kaçmaz derler de bir gün... — B.Y! — Ey, kaşırılacağı tutar, — Oyle şey mi olur? Hacı hep kaçamak yollarından yürüyor, ya boğmak istiyordu, Fakat Hâfız Hanım kararını vermişti: — Şakayı filân bırak. Ben bu hafta nikâh istiyo- rum Hacı! — Bu hafta mı? — Ben öyle dedim işte, Sen Istersen bugün yap. Bu daha çok hoşuma gider. — Amma da acelecisiniz yahu! Böyle İşler dü - şünmek ister, konuşmak ister, tertip ister, daha ne bileyim? Biz koca kasaba içinde başkalarma ben- zer miyiz? Bununla kızı asıl siz kapar kaçırır gibi götürmek İstiyorsunuz. “ — Doğrusu da o. Çünkü kapılmasından.. — Anlaşıldı. Guliba sen, bizimki ile görüşme din, (Arkası var) Zir