| s5 POR? | Gençlerbirliği - Güneş Maçı Berabere Bitti Ankara Gençlerbirliği ilk maçını dün Taksim stadmda İzmirli Musta, fanın idaresinde yaptı. Saat 17 de takımlar sahaya çıktık- ları zaman şu şekilde idiler, Gençlerbirliği: o Rahim — İhsan, Halit — Kadri, Hasan, Salâhattin— Selim, Mustafa, Rasim, Niyazi, İh- san. Güneş: Cihat — Faruk, Reşat — Yusuf, Riza, İsmail — Melih, Necdet, NETİCE ŞUDUR: 3-3 Beykozlular Çek İyi Çalışıyor Futbol ve su sporları sahasmda ö- TAN Selâhattin, Rebii, İbrahim, Oyuna Güneşin akmıyla başlandı. Oldukça sert esen rüzgârın altında oynıyan Güneşliler yerden ve hesaplı Peslarla hasım kalesini tehdit ediyor. lardı. Bu hücumlara karşı Gençlerbir. İiğinin enerjik bir oyunla mukabele ettiği ve bunda muvaffak olduğu gö- züküyordu. Bu sıralarda Melihin kale ci ile üç defa karşı karşıya kalarak gektiği sıkı şütleri Rahim büyük bir soğukkanlılıkla kurtardı. İlk devrenin sıfır sıfıra beraberlik. le neticeleneceği tahınin edilirken tam 42 inci dakikada bir korner atı. gından Rasim kafa ile Gençlerbirliği- min birinci sayısmı çıkardı. Ve ilk dev re 1 — O Güneşin mağlübiyetiyle ni. hayetlendi. İkinci devreye Güneşliler enerji ile başlamak istedilerse de Ankaralılarm ayni tempo ile kendilerine mukabele etmeleri oyunun ortada devam etme. Bine sebep oldu. Onuncu dakikaya kadar bu şekilde Kalsye doğra sert bir akın ve mütevazin olarak ortada devam c- den oyun Salâhattinin iki müdafiin arasmdan nefis bir bel hareketiyle sıyrılarak çektiği şütle 1 — 1 berabe. gözüktüler, Ankaralı sporcuların o müdefileri basamaklı duruşlarını kaybetmiyerek tedenberi büytk muvaffakıyetler ks zanmış olan Beykoz klübü çalışma programini genişleterek geçenlerde güreş o kisminin o küşat o resmi - ni yapmış, Bu (defs da atletizm gubesine ehemmiyet vermiye ve Bey kozlaki futbol sahasmın etrafına bir pist yaptırmıya karar verdiklerini memnuniyet ve takdirle haber aldık. Ötedenberi büyük bir tevazüle ça- Uşan ve çalışmalarından müspet n€- ticeler alan bu kıymetli genelik yu- vesmin meseisini takdir ederken bu sene İstanbul futbol müsabakalarm- de 8 klüp gârapiyonluğunu aldığını da hatırlatmak isteriz. Bu suretle Beykozun milli kümeye ayrılmış ©- lan dört İstanbul takımından sonra gelen ilk kuvvetli ekip olduğu mey» dana çıkmış bulunuyor. Denizcilik gibi fazla masrafı mucip bir şubeyi İ canlı bir şekilde çalıştıktan beş- ka yaz mevsiminde birde pist | yaptırmak gibi ağırca bir mali kül İfet altma giren Eeykozlulara Türk Spor Kurumunun pist inşa masrafi- na muavenet suretile yardımda bulu- nacağını işittik. Bu muaveneti tama mile yerine masruf ve gençliğin hay rma matuf gördüğümüzü yazmayı re şekle girdi. Hemen biraz #onra sol dan yapılan bir akında Gençler mü. defi İhsanm topu eliyle tutması pen- altıya sebebiyet verdirdi. Necdet siki 8 bir sütte bunu göle tahvil ederek Gü. İİ) meşi 2 — 1 galip vaziyete geçirdi. 17 inel dakikada soldan yapılan bir Gençlerbirliği akmında Fatukun $ol açık Ihsanın ayaklarma yatarak to. © pu kornere atmasını hakem anlıyema 'dığımız bir sebepten penaltı ile teczi- ye etti Ve Niyazi sıkı bir şütle bunu göle tahvil edince takımlar 2. 2 berabere vaziyete girdiler. i 25 inci dakikaya kadar karşılıklı a- kınlarla devam eden oyunda takımlar biribirlerini gol olabilecek vaziyete getiremediler. 'Tam 25 inci dakikada Gençlerin İ bir skınmda Niyazi kale önünde de. İ İl | türdi. Bu golden sonra Güneşlilerin canlı il 'oynamıya ve oyunu Gençlerbirliği sa. İhasına intikal ettirmiye muvaffak ol. “duklarını görüyoruz. İÜ 41 inci dakikaya kadar süren.bu İÜ hükimiyet nihayet Necdetin hesaplı bir vuruşiyle semeresini verdi. Bu Ügel şöyle yapılmıştı. Gençler kaleci- Binin 18 çizgisi Üzerine kader çıka - rak tuttuğu topu elinden kaçırması zerine Selâhaddin sıkı bir çıkışla topu Necdete geçirdi. Ve Necdet bil- igili bir vuruşla uzaktan ve müdafi- İlerin üstünden aşırarak topu Geçn - Ülerbirtiği kalesine soktu. Üçüncü defa olarak berabere vazi - te giren takımlar son dört dakika galip veziyete geçmek için çok ça- ıraa da netice değişmedi ve sa- 3 - 3 beraberlikle ayrıldılar. | Nasıl Oynadılar? iG. Birliği : © Gençlerbirliği ooyuncuları enerji e in hâkimiyetine geçmiş topları ii bazan lehlerine çevirmiye mu- İİ Umum! tabiyede bariz bir gekilde al basamamakla beraber mevzii va. müdahaleler yaptıklarından kaleleri- nin önü karışmak vaziyetlerine pek düşmedi. Kalecileri, ilk devrede sağ açık Melihin çok düzgün iki şütünü tutmakla talihli ve çevik olduğunu isbat etti. Merkez muavin vasat de- recede idi. Yan muavinleri gayretli; idiler, fakat hücumları şuurlu bir ge- kilde değildi. $ol iç Niyazi ilk devrede karşı ta- raftan daima yakmdan kontrol edir. diğinden diğer arkadaşlarından da- ha üstün gözükmedi. Yalnız ikinci devrede vole bir şütle yaptığı gol, bi- rinci nevi Avrupa göllerindendi. O Vü- ruşla ayağının kantarı ve ölçüsü pek yerinde bir muhacim olduğunu isbat etti. Bu genç, biraz da pozisyon oyu” nuhu kavrarsa en iyi içlerimizden ©- lar. rakibine faik görünen tarafı enerjisi Güneşin daha kombine fakat pek gevşek bir halde inkişaf eden hücum- larını tehlikeli mevkilere gelmeden durdurmıya muvaffak oldular, Güneş: Güneş takımına gelince, can ve kan namına hayli düşüktü. Bir tekımı ga- libiyete çıkaran sebeplerin başmda gelen enerjiden mahrum olarak oy- nıyan Gürlegiller mağlüp çıkmadıkla- rına şükretmelidirler. Çünkü en ha- fif sporlarda bile kazanma şartların. dan olan gayret ve ateşi ancak on dakika gösterdiler. Sanki top peşin: | « de piyasaya çıkmış gibi oynadıkları, | Güneş takımında dört oyuncudan maadası, lütfen sahaya çıkmış insan. ların haleti ruhiyesi içinde sağa, sola dolaşarak, rakibin kapacağı topla- rı söyreyliyerek vaktin dolmasını beklediler, hastalığa uğramıştı ve en bozuk 0- yunlarından birini gösterdi, Sol açık Tbrahim nekahat devrini geçiren hus- ta halinde idi. Sağ iç Necdet dalma kalabalığa dalarak ve daima rekip- lerinin arkasında kalarak, ekseri de pasları tam ayağının burnuna bekli. yerek çalışmıya uğraştı. Yalnız sağ- idan sola aktardığı üç uzun pasi, gön- lü İstediği vakit nasıl oynayabilece- gini hissettirmek İtibarile bu oyun. cunun gevşeklik hatalarını seyirciler İnazarında İki misline çıkarmış oldu. Güneşin yan muavinleri sanki Ve- #iyetlerdeki atışları yüzünden hâkim çok oldu. nişan nı Ankaragüçlülerin vileutlerinde öl. dürerek didistiler, Gayretleri şuursuz bir halde idi. bir borç biliriz. Atlet Tevfik Tahsile Gidiyor Uzun atlama Türkiye şampiyonu ve Balkan üçüncüsü atlet Tevfik ter- biyei bedeniye tahsil etmek üzere hü- xümetşe Avrupaya izam edilmiştir. Tevfik bugünkü Romanya vapurile Berline gitmiştir. Halik bir atlet olan bu gence mu- Yaffakıyetler temenni ederiz. Spor Kurumunun Bir Mektubu Türk spor krumu genel merkezin. Netice. itibarile Gençlerbirliğinin | den : Gazetenizin 17 Haziran 937 tarih 141. Esasen bu kiymetleri dolayısile | ve 777 sayılı nüshasında, Spor #ahi- fesindeki “Şaka, başlıklı imzasız ya- ağa: “ Bir Federasyon Beşkanmın kamp aramak için Kurumdan harcırah &- larak İstanbula gittiği ve Trukyada da teftişlerdö bulunacağı..,, yazılıdır. İmâen söylenmek istenilen Atletizm Federasyonu Başkanı Bay Vildan A» sirin Istanbula Kurumca verilmiş bir vazife ile ve harcırah alarak gitmesi varit değildir. Lütfen tavzih Huyurulmasını derin saygılarımla rler ederim. 'T, 8. K. Asbaşkanı Aydın mebusu A Menderes Orta muavin Rıza sahanın en iyi muavini olarak gözümüze çarptı. Dün kesişleri kadar besleyişleri de iyi idi. Müdafiler birinci devrede ayni hi- Hücum hettmde, Rebii dripling | zada durduklarından sıyrılan muha- cimlerine geriden yetişmek vaziyetin. de kalıyordular. Ikinci devrede de çok ileri fırladık- larmdan aşan topları kovalamak mec- buriyetinde görüldüler. Kaleci Cihat, uzaktan çekilen şüt- Verde sürati intikali hususunda va- sattan yukarı görünmedi. Yakmdan| şütlerde iyi idi, Güneşliler takım ta-| biyesi itibarile rakiplerinden daha yüksek oldukları halde gayretsizlik- leri ve takımın yarısından fazlasının idman maçı gibi oynamaları yüzün. den bersberliğe mahküm “oldular, masıl olacak? ) — Hiç, nasıl olacak. Aman çabuk çemberleri atmıya başla. zama iğ) — Evet, dedi. — İkinci sıradaki Dıçaklardan birine geçirirsem şapka ve saire alabileceğim, değil mi? Gözlüklü adam tasdik makamm da başını salladı. — Semaveri almak için de tava na doğru atmak icap edecek ge- liba., Seyircilerden biri cevap: verdi: — Hele sen şeker kutusundan işe başla.. Evvelâ bir kutu şeker al da ondan sonra yukarılara çık. işka, elindeki kendi res « mini tezgâhm üzerine koy du. Dirseklerile etrafındaki kala- balığı dağıttı. Nişan almıya baş- ladı, Fakat her nedense eli titre - di. Parmakları arasındaki madeni çember kurtuldu ve yan tarafa fır İsan. ranuarn üzernde yuvar - lanmıya başladı. Mişka'nm canı si- kıldı. Buz gibi oldu. Gözlerile çem beri takip ederken tezgâhın urka sında, yandaki sandalyelerin bi- rinde, ellerini dizlerine dayamış bir vaziyette çok güzel bir kızın o- turdüğunu gördü. Mişka, ömrün- de bu kadar güzel bir kız görme mişti, Kız delikanlınm üzerinde müthiş bir tesir YSPİL Mişka'nm âdeta gözleri kararı. Genç kız süratle yerinden kalk- tı. Yerde yuvarlanan çemberi ya- kaladı, Yüzüne bakmaksızın Miş- kaya uzattı... Delikanlı, izm bir dudağının hafifçe Yukarı kıvrıl - dığını kendisine çok Yarışın bir tebestümle gülümsediğini farket- ti. İşte o anda, Mişka, kalbine bir hançer saplandığını, kalbinin ye- rinden oynadığın! zannetti. Mişka ne yapacağını şaşırmış- tr, Hareketsiz duruyordu. Niha - yet arkadan sesler yükselmiye baş ladı; i — Hey delikanlı, Uyudun mu?. Yoksa dalga mı gESİYorsun ?. Hay di bakalım semaver seni bekliyor. Göster uatalığını!. Mişka, uykudan uyanır gibi ol- İ du. Arka arkaya çemberleri fır - latmıya başladı. Fakat gözüne, kı zn uzun kirpiklerinden, mini mini ağzından başka bir şey görünmi- yordu. Mişka kırkmet çemberi de altı. Genç kız yerinden kalktı. Çember- leri topladı, Tekrar delikanli line yığdı. Fakat bu defa gülüm semedi, Yalnız mavi gözlerile Miş kaya baktı. Minimini elile, sarkan kâkülünü kulağı arkasma kaldır dı. Mişka, ikinci yirmi Deş kapiği dc suladı. Çemberleri fıristmıya başladı. Hedefine erişemiyen her çembe- rin ştılışını seyirci kahkahaları ta kip etti, Bıçaklar yılan gibi rslrk çaldilar.. Gözlüklü ihtiyar alâka- sız bir tavırla, elile Durununu ku- Mişka, bir müddet daha çember attıktan sonra eli boş bir halde kendini sokağa attı. Dalgm dalgın yürüyetek bir sinemaya kadar gel di. Önünden yeşil gözlü iki kiz geç U. Biribirlerinin kulağına bir şey ler fısıldıyarak gülüştüler. Mişka- üç günlük hikâye | Yazan: Valentin Katayef Çeviren: B. Tek yı göstererek ona İşittirecek bir şekilde: — Güzel delikanlı dediler. Mişka bu sözlere ehemmiyet bi- le vermedi, Çok dalgındı. Düşün - celi düşünceli bir şarkı tutturdu: “Çingene, çingene falıma baktın!,, “Falrma baktın da canımı yaktın.,, M işka bir.gün içinde, hem de çıldırasıya âşık olup çik- mıştı. Bütün bir ay her pazar gü- mü nişan yerine taşındı. Aylığının yarısını oraya kapattı. On beş gün lük istirahat sırasını da Tunmm KüyasCEli, MALIN: KDR insan oldu. Mişka'nm nişan yerine her gidişinde genç kız, her #â - manki gibi, gözlerini önüne indi - rerek ona çember verirdi. Bazan, o da pek nadir, gülümsediği olur- du, Mişka'yr kalabalık arasında görür görmez kızın yüzünde ha - fi£ bir pembelik dolaştığını deli - kanlı birkaç defa farkeder gibi ol du. Mişka, bütün gayretlerine rağ- men, bir defacık olsun, genç kI>- Is konuşamadı: Kâh kalabalık mâ ni oldu; kâh gözlüğü üzerinden dik dik Mişkaya baksn ve: — Delikanlı, gel bu sevdadan vez geç. Bu kız sana göre değil! Demek istiyen ihtiyar adamdan çekindi. Fakat, nihayet bir gün bu arsu- suna da nail oldu. O gün nişan Ye rinde az insan vardı. Gözlüklü ih- tiyar da bir iş için dışarı çıkmıştı. Delikanlı bunu fırsat bildi, Çem - her vermek için yanma yaklaşan genç kıza: — Sizin isminiz ne?. Diye gora» bildi. Genç kız, tatlı ve cana yakm bir fısıltı le cevap verdi: — İsmim Lildmilla'dır. Ben 8i- zi çök iyi tanıyorum. Siz burada resminizi unutmuşsunuz!. Ben ©- nu buldum ve sakladım. O ki dur güzel bir resim ki. Ona âde- ta âşık oldum. enç kız elini göğsüne sok - tu. Oraya sakladığı res min ucunu gösterdi. Baygın BöZ - lerlo delikanlıya baktı ve kızardı. — Ya sizin isminiz ne?. — Benim ismim Mişka. Tiyatro ya gelmez misiniz”. Çok güzel bir piyes oynuyor. — Gelemem ki... Babamı birak « maz. — Ondan habersiz gelemez mi- siniz?. — Allah göstermesin!. Sonra beni bir daha eve sokmaylar.. An nem babamdan beterdir. Anne - min Suharev pazarmda küçük bir dükkânı var. Benim annem çok serttir, Biz Stretinka'da, Prosvi - * rin sokağında oturuyoruz. Evimi- sn numarası 2 dir. Avludan içeri girince 8ol taraftaki dairede otu- rüyorüz, 20.6.9897 —— — Peki Lüdmilla, bu işin sonu Babam geliyor. Mişka henüz çemberleri atmıya başlamıştı ki, kızın babası içeri girdi. Kızma sert sert baktı. Bu su Tetle Mişka müspet bir netice al « madan oradan ayrılmak mecburi yetinde kaldı. Aradan epey bir müddet geçti Havalar yavaş yavaş soğumuya baş ladr, Mişka, hiç olmazsa kızı uzak tan görebilmek için her hafta ni- şan yerine muntazaman devam e diyordu. Fakat, yine böyle bir pe zar, nişan yerine gittiği zaman © rasmı kapalı buldu. Kapının Uze * rinde bir ilân vardı. İlânda gun * lar yazıyordu: “Kış münasebetle nişan yeri” miz yaza kadar kapalıdır, , İlânın altında bir başka afiş gö- rünüyordu: “Amerikan usulü çember atm. 40 Çember 25 kapik.,, Afişin üzerinde kırmızı kuyruk a m a ———— Papağan, ağzmda bir çember tu- tuyordu. Mişka, her nedense çin gene karısmı ve onun söylediği f8 kı hatırladı: “... Yolunun üstünde yaşlı bir # dam var. O genin işini bozmak is- tiyor. Sen bıçaktan çok büyük bir fenalık güreceksin!, Yeşil bir paps” Zan sana sandet getirecek. ebebini anlamaksızm çin « gene karısına içerledi. A * fişteki yeşil papağana bir yuraruk. Salladı. Kış münasebetile tenha taşan bulvardan aşağı doğru İnmir ye başladı. Nereye gittiğinin far- kmda değildi. Ansızm kendisini Stretinka'da buldu, Farkma var- madan Prosvirin sokağına girdi. Hava, kapalı bir sonbâhor havasi 4di. Karşıda, yeşil kilisenin yani- başmda 2 numaralı ev görünüyor du. Mişka evin avlusuna girdi. Sol tarafa saptı. Evin avlusunda dir lâtarna çalıyordu. Lâtarnanm üze rinde yeşil kuyruklu bir papağan vardı. Boncuk gibi gözlerile Miş - kaya bakıyordu. Birdenbire solda ki dairenin ikinci kat pencerelerin den biri açıldı. Pencereden ine beyaz bir el uzandı. Lâtarnay&, kâğıdın içine sarılmış beş kapiklik bir para attı, Mişka başını yu- karı kaldırdı. Evvelâ ince beya3 eli, sonra da ince beyaz elin sabi bi Lildmilla'yı tanıdı. Lüdmilla, sevinç dolu gözlerle Mişkaya ba- kıyordu. Çenesini pencere pervâ * zina dayamış, pârmaklarile tubaf, tuhaf işaretler yapıyordu. Delikan» lı bu işaretlerden hiçbir şey anla” madı. Oda: — Gel gidelim. Anana babans boş ver!., Sensiz yaşıyamıyorum. Demek ister gibi ellerile birtar kim işaretler yapmıya başladı, FS kat Lüdmilla delikanlınm işaret * lerini görmiye vakit bulmadan pencerede bıyıklı, şişman bir ka” dm göründü. Şahadet parmağile delikanlıyı tehdit etti, Mişka, yine eliboş, fakat kafasi kapkaranlık birtakım düşünceler” le dolu olduğu halde evine döndü Son İki haftanmı büyük bir ıztı rap içinde geçirdi. Gecelerce Lüd millâ'nn evi etrafında bir serse- ri gibi dolaştı. (Arkası var)