30 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

30 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— yn TAN Gündelik Gazete | BAŞMUHARRIRI $ Emin YALMAN GÜNÜN MESELELERİ İş Kanununun Tetbiki Arifesinde tat lan 15 Hazirandan itibaren in ; i HER YL iile ; ; yer yl m i i İli artirmcak ekonomik te. Bam mezi akıllarma bile Mepaya İstikraz o siyaseti, devletlerin memleket üze, Mağ besliyen bir o âmti teklifi eski zihniyetin Mig ir Muhterem saylavın bu. dep, İMİ anlamadığma delâlet e- ekim Maliye Vekili ve Meclis bu teki Biştiy, derhal ve şiddetle reddet.| yemek “ağa, Para dilenmiye tenezzül Sayesinde koruyabilmiştir. TAN ZA / AVUKATLAR HÜSEYİN CAHİT Dm e a CA Tİ Avukat İrfan Emin Kösemihaloğlu “e Avukat dev- letin kullandığı 0- torite vasıtası, ya- ni kanun kuvveti Us devletin ve c8- miyetin sağdan sol dan akım eden kuv- vetlerine o karşı cephe almak için medeni dünyanın ihdas ettiği bir hüviyettir, Hâkim huzurunda şapka çıkarmıyan ye - gale büdin Uâür. Bâzı Diçareler &- vukatlığı yalancılık mesleği sayar. Jar, Bunlar avukatın ilim adamı ol- duğunu bilmiyenlerdir. Hüseyin Ca- hit Yalçının fikirlerini mlinakaşaya girişmek mevzuun ciddiyetine za. rar verir,,, . B. İsmail Isa — Avukatlık, insanların karar vererek biç şüphesiz olarak ih. das ettikleri bir meslek değildir. Bunu ihtiyaç doğurmuştur. Bü. tün bir medeniyet âlemi bumes. leği tanımaktadır. Binsenaleyh bütün dünya, Bay Hüseyin Cahidin bu şahaf iddiasma en güzel ceva- bı vermiş oluyor, Bir gazeteci ve edip olarak ta. nman Bay Hüseyin Cahide, Heart davalarında arkadaşım Alt Haydar vekâlet etmektedir. Bu da göste - rir ki, muhterem üstat bu iddirsin- da samim! değildir.,, . Avukat Adnan Cemil Ürş'ani “— Bu iddindâ bulunan zat “Bir gok kanunları fi- renk mmloketle- rinde yapanlar da bilmezler,., diyur. Kanunları gerçek ten bilmez tarzım» da techilkâr vadi. de söz söylemesi. ne göre, bu her halde yilksek bile gili bir zattır. Iddia, hastanm dok- tora ihtiyacı yoktur, demekten fark sızdır. Bu vaziyetten bizzat avu - katlar da millştekidirler. Yazıcının diğer ifadeleri barikai hakikatin müsademei efkârdan çıktığı nazari. yesini teyit eder mahiyettedir. Bu- nun lüzumunda cihan müttefiktir. Bu söz götürmez hakikat karşı. sında muhalefet, yine işi avukata diişürmiye müncer olur.,, . Avukat Şemsettin “— Halkm avukata ihtiyacı ber bakımdan lâzımdır. Size bunu isbat eden yeni bir örnek vereyim: Bundan üç ay evvel oAğırceza mahkemesinde (o müekkillerimden Yorgi aleyhine açılmış bir çocuk düşürme davası vardı. Davacı ço- cuk düşlirdüğünü isbat eden cenin ve rüşeymi buldu, mahkemeye de ibraz etti, Müddelumumi müekkili. min mahkümiyetini isteği, Ben dos. yayı tetkik ettim, Davacının kendi çocuğunu düşürmediğini söyledim ve bunun adlitıp müessesesinde mu ayene edilmesini istedim. Müddeiu- mumi bu talebime iştirak etti, Da- vacı Tıbbıadl! müessesesine gönde- rildi. Aradan on beş gün geçtikten sonra bir çocuk düşürmenin isbatı imkânı olmadığı fennen tahakkuk —... Beetilim berget etti Eğer bu davada avukat bulunmasaydı, bel- ki müekkilim mahküm edilecekti. Halkın avukata olan ihtiyacı inkâr edilemez. . B. Nazmi Nuri “ — Avukatlık çok lüzumlu bir meslektir, Bu O asırlarm verdiği tecrlibe ile sabittir. Avukat takip ettiği her davada, müekkiline 8- it bütün bakları müdafan eder, Bü tün dünyada ve her memjekette kanuni mevzuat o derece çoğulmış- far ki, meslekten olmıyan bir kimse- nin bu mevzuun içerisinde kendi hakkma tanllük eden herhangi bir noktayı bulup çıkarmasma ve onu kullanmasma maddi imkân yok « tur, Binaenaleyh bu, her ilim gu besi mensupları için bir tetebbu mevzuu ve meslekten olmıyanlar İ- Sin de meçhul ve müphem bir mev- zudur, 18 senelik bir irfan hayatındın 8#onra her gün artan tatbik tecrü- belerile hergün tekâmlll etmiye çar işa bir avukatın bir hakkı mü - dafan şeklile, meslekten olmıyan bir Bahsın hakkımı müdafaa edişi ara- sında mukayese edilemiyecek kadar farklar vardır. Bay Hüseyin Cahit bu iddiasmi her halde bir tesir altmda kalarak ortaya atmış olsa gerektir. Bugün avukatlık bizzat kendisi bile, hukuk ticaret ve ceza ilâh. gibi şubelere ayrılmıştır. Bunların hepsi birer ih- tas haline gelmiştir. Bir svuk&- tın bile bunların hepsini birden tam olarak bilmesine imkâin yoktur. Kal dı ki, mesleğe yabancı bir adam bu işin altından kajkabilsin.,, m B. Hasan Hayri “— Ben bu hususta fazla söz söy lemek istemem. Kendisinde fazla iktidar olduğunu zannederek mah- kemeye girip kaybeden her adam böyle söyler. Bay Hüseyin Cahit, kendisine güvenemediği için bu id- diada bulunmuş olsa gerektir.,. . B. Haydar Rifat — Hâkime teslim olmak en 88- de ve en kısa yoldur. Fakat, herkes dileğini veya şikâyetini lâzım ge- —w- YALCINA —---- Cevap Veriyorlar Muharrir B. Hüseyin Cahit Yalçının avukatlara çatan yazısını dün bu sütunlarda okudunuz. Hüseyin Cahit Yalçın, hulâsa olarak şunları söylüyordu: "Adalet cihazından avukatlar çıkarılmalı, davacılar ve suçlularla hâkimler karşı karşıya bırakılmalı. , Bu fikrin avukatlar ara- sında nasıl karşılandığını tesbit ettik, Hüseyin Cahit Yalçının düşün- celerine karşı cevaplarını topladık. Bunları aşağıda bulacaksınız. len vuzuh ve sadelikle telkin ede . mez. Bu suretle halkım lâyık o bir dereceye getirilmesine kadar avu. katlara Hizum vardır, derim. Gerçi her davada iki tarafın da avu. katı bulunabilmesine ve iki taraf tan birinin mutlaka az, çok kusur- Ju olmasına nazaran, avukatların kusuru da müdafaa ettikleri mey- dandadır. Ancak, kusurlar dönüp dolaşıp cemiyete rücu edebileceği- ne göre, avukatlığın bu suç müda- faası veyahut suçta hafifletici s8- bepler bulup keşfetmesi memduh bir hareket sayılabilir. 8. Hüseyin Cahidin mütaleası, elli sene, yüz sene tekaddüm etmek suretile mu- 8ip addolunabilir.,, . B. Hüseyin Cahidin Avukatı B, Ali Haydar “ — Ben bu hususta hiçbir şey Söyliyemem. Çünkü Bay Hüseyin Cahitle o kadar yakm arkadaşız ve o kadar çok dostuz ki, onunla böyle bir münakaşaya girmek is- temem.,, . Avukat İsmail Sıtkı “— Yeni Tür« kiye beştan ba- şa inkelâplar yap» miş, bütün Gerp medeniyetini ve iyiliklerini kabul etmiş bulunmak tadır, Bütün dün- ya mahkemelerin de avukatlar mah .kemenin birer rüknü sayılmak - tadırlar. Hattâ hemen hemen bütün Garp memleketlerinde avukataız da- va bile takip olunmamaktadır. Şu halde avukatsız mahkemenin de - vam edebilmesi bu bakımdan güç olsa gerektir, Binaenaleyh avukat- ık aleyhine yazılacak Yazıların ne kadar hukuki bir kıymeti olabilir? Avukatlar hiçbir zaman tezviratçı değildirler. , . Avukat Vecdi Tan MA Avukat Ahmet Sabri İnhan “— Avukata — Mizum (olmadığı de . sözünü avsmdan birisi söylemiş ol- saydı güler, geçer dim. Fakat Hüse- yin Cahit Yalçın ; gibi memleketimi Zin tanmmış mü. nevver bir sima. sının bu sözü söy- Jemesini oOdoğru bulmadım. Çünkü pek ziyade hür. met ettiğimiz bu edebiyat Üstadı, bütün davalarını avukatı ile bir Mikte takip ettiğini yakmdan mah- kemelerde gördüm. Memleketin tanmmış, sevilmiş, bilgili çehresi olan Hüseyin Cahidin kaleminden çıkan ve avukatları ve avukatlığı istihdaf eden bu yazılar şüphesiz benim gibi diğer muhte. N bl Okuyucu Mektubu : . . . İzniklilerin , -. isteği İznik ve Bursadan beş Imza ile al. dığımız bir mektupta deniliyor ki: “— Mayısm 13 üncü günü sabahı İzmikten kalkan motörle Arapgazi kö yüne geldik, Motörde 12 yolcu, 16 teneke peynir, 500 kilo balık ve yu- murta vardı. Bu malların İstanbul pi yasasma vaktinde yetiştirilmesi lâ zımdı. Fakat köyde yolcuları ve mal- ları nakledecek hiçbir vasıta bulama» dık. Civardan araba tedariki de müm ; kün olmadı. Yolculardan bir kısmı i Gemliğe bir kısmı Orhangaziye yü- ş rüyerek gittiler. Tabii mallar da yüz üstü kaldı. İ Bu, İznik yolcularmın her zaman : başlarma gelen hâdiselerden biridir. ve çok bol yetişen İznik möyvalarınm o İstanbula sevkinde karşılaştığımız güçlüklerden başlıcasıdır, Bursa valisi B. Şefik, İznik gölü > (| çin bir motör temin etmekle nakli - ş yatta yolcuları büyük kolaylıklara kavuşturmuştur, Saym vali, Arapga- Zi ile Gemlik ve Orhangazi arasındâ muntazam otobüs seferleri yapılması için de alâkadarlara icap eden, emir- leri verirse en mühim bir ihtiyaç ce- o vapsız bırakılmamış olacaktır. By bususta nazarı dikkatini celbetmeni- nizi saygılarımızla rica ederiz.,, . Para Cezaları 1940 numaralı otomobil şoförü Hâsan, matbaamıza müracaat ederek Şunları anlattı; “— Birkaç gün evvel, memurlar ba na bir günde iki ceza kestiler, Biri Damirkapıda kaşketimde sicil numa. ram yazılı olmadığı için. İkincisi, Taksimde dolmuş yaparak Büyükde- reye müşteri aldığım iddiasile,. Halbuki, dolmuş yaparak müşteri almadım: Otobüs kalkmak üzere idi, Yer kalmadığı için birkaç kişi dışar- da kalmışlardı. Beni çevirdiler. Bü- yükdereye gitmek Üzere pazarlıkta u. yuştuk. Bu sırada memurlar ceza kes İtiler. Kesilen ceza onar liradan yirmi liradır. İşlerin çok azaldığı şu sıra « © larda bir günde yalnız ceza parası o larak yirmi lira ödemenin güçlüğü- nü anlatmıya lüzum yoktur, zannede. rim, Bu ağır para cezalarınm makul rem arkadaşlarımı da, uzaktan da olsa, rencide eder,,, OKUYUCU MAKALELERİ Köylü İle Şehirli | Çok defa, bazı bilgili görünen kim- selerden bile işitirsiniz: “- Bir bilgin, yahut şehirli bir | kimse, sosyal hayat yaşamanının ne olduğunu bilir! Ona kolayca uyar; fakat köylü bundan habersizdir., Hayır, hiç te öyle değil!.. Köylü şehirliden çok daha fazla zekidir.. Anlama kabiliyeti şehirliden çok da- ha üstündür. Köylü çok daha iyi dü- şünür, çok daha İyi duyar; yalnız o- na doğru yolu bir gösteren olsun. Bugün maalesef birçok köylerimiz de mektep yok; fakat her Türkün göğsünü kabartacak bir şey, mektebi olmıyan köylerimizin kendi parala- rile muallim tutarak yavrularını 0 - kutmak için maddi, manevi bütün kudretleriyle çalışmaları, uğraşmala- rıdır, Buna misal olacak köyler 83- yılamıyacak kadar çoktur. Geçende mektebi olmıyan bir köye gitmiştim. Altmış yaşlarında bir köy “— Avukatlık lüye sordum: medeni memle ketlerde evveli bilinmiyecek ka. Pi eden bir meslek. 3 , ademi mevzuübahis edi. bir mütearife ba- line gelmiştir. Buna rağmen yazı- *— Baba, köyünüzde mektep yok, ne yapıyorsunuz 7,, *— Hayır, dedi, bize iki saat me- dar erken teessüs |szfede olan (x) köyünde, mektep var. çocukları oraya gönderiyoruz. Ne yapalım biz cahil kaldık, hiç ol - mazsa, çocuklarımız dünyanm ne de- mek olduğunu öğrensin.,, Köylü sırf ilim için köyüne iki lemiyecek kadar) saat mesafede olan Üç sınflı bir köy mektebine çalışkan yavrusunun her gün gidip gelmesini çok tabil gö lacak herhangi bir yazı, kimin ta- |riiyor, Ve icap ederse kendi parasile rafından olursa olsun, mütaleaya | köyüne muallim tutuyor, mektep a- ve cevaba lâyık değildir. CEVOP:, bir hadde indirilmesine imkân yok imudur?,, a O bilgin gibi görünen kimselerin dikkatini çekerim: Köylü denince cü» hili tedaj etmesinler! N B.S . İki o Senedenberi Bitirilemiyen Bir Nüfus Tezkeresi İşi Ankarada harita genel direktörlü. ğü kartoğraf şubesi lito tezgâh me muru B, Saim Süzgen yazıyor: “— 22 Mayısta 985 de bir kızım dünyaya geldi. Nüfus cüzdanı için bir beyanname hazırladım. Ankara nüfus müdürlüğüne verdim. Esas kaydımız İstanbulda olduğu için do- ğum ilmühaberini Fatih nüfus me murluğuna gönderdiler. On beş gün ara ile iki defa gittim. Fetihten ce- vap gelmediğini söylediler. Şimdiye kadar 7 - 8 tekit yapıldı, Ne tekide cevap var, ne de nüfus kaydından bir haber... Çocuğum, iki yaşıma girdi, Bu ayın başında nüfus direktörüne çıktım, Tekrar bir ilmühaber doldur mamı ve İstida vermemi söylediler, Bu şi takip etmekten artık usandım. Ben de memurum, işimi nasıl terkede yim de burunla uğraşayım? şaşır « dım, kaldım.., i Okuyucumuz haklıdır, Küçük ka Ayhana ait mliracaatlarnda Ankara nüfus müdürlüğünden aldığı numara. tar 8808, 11907, 5807, 1909, 8570 ve en son 11990 dır Dosya numaraları 1040 ve 1537 dir. Resmi ve ciddi ka. yıtlara dayanan bu İş üzerinde okuyu. cumuza müsbet, menfi bir cevip ve, rilmeliydi, Alâkadarlarn dikkat na-

Bu sayıdan diğer sayfalar: