im Ss PO Fe Gençlik “ Anketimize İzmir pekkan da Cevap Verdi Gençlik şırıngası anketimizde önce Ihtiyarlarm, sonra da genç. lerin cevaplarını naklettik. Bu anketten maksadımız, bugiine kadar verilen cevaplarla tahak- kuk ediyor. Bu itibarla anketi- mizi bugün İzmirli Sait ve Na- mığın cevaplarile nihayetlendiri- yoruz. Çıkan netice şudur ki: İhti- yarlar kendi oyunlarmı, gençler de keza kendi futbollerini beğe. niyorlar, Sw ve eee Tİ İİ ANKETİMIZİ ŞU CEVAPLARLA BİT. RİYORUZ mv N içi Sait, sağda: Sizmir sol açığı Namık Sait ve Namık ütalealarını Sö ylüyorlar: Izmir Uçok takımın ve Milli ta- kımın sağiçi Sait bütün sporcular ta- rafından sevilen, bilhassa milli seya- hatlerde kafilenin neşesini arttıran nükteci ve temiz bir sporcuğur, An- ketimiz için söylediklerini aynen neş- rediyoruz: “— Ben şahsım itibarile eski fut- bolün pek âşinasi olmamakla bera - ber eskilerin vücut kabiliyetleri barile şimdiki nesle tefevvuk ettikle- | rini söyliyebilirim. Bizim neslimiz son zamanlarda ye- İşen kavruk gençliğe istinat ediyor. Bu Iki netice karşımda biz de, yine bu sülun- (Solda: İzmir sağ Teknik itibarile şimdiki takımlar €s- larda kendi görüş ve düşünüşümüzü, müsait bir Ç günde okuyucularımıza vereceğiz. Tabii son hilk- 4 mü de okuyucularımız vermiş olacaklardır. İmara am ELİ ae İİ kilerden daha iyidir. Thtiyarlar şırmga ile yanılıp ta kar $imiza çıkarlarsa şırmganın tesiri geç tiği 45 inci dakikadan sonra gemici Üçok Takımı Dün Geldi KAFİLE REİSİ VEUMUMİ KAPTAN, NETİCEDEN ÜMİTYAR OLDUKLARINI SÖYLEDİLER İzmirin Üçok takımı dün sabah Bandırma tarikiyle şehrimize geldi. Kafile eski Altinordulu B. Mehmedin riyasetinde olmak üzere on dört kişiden mürekkeptir. Ayrıca kendilerine umumi kaptan B. Fehmi de refakat etmel*- **- Üçok takımının en iyi oyuncuların. dan olan Adil, Basri ve Envere izin temin edilemediği cihetle bu oyuncu- lar İzmirden yarın geleceklerdir. İz- mir futbolcülerinin kendisini bir ağa- bey gibi severek hürmet ettikleri ka. file başkanı B. Mehmet kendisile gö- rüşen bir muharririmize şunları söy- lemiştir: “. Bidayettenberi aksi giden tali- himizin biraz da bize gülmeğe yüz tuttuğunu, takımımız son oyunlar. da aldığı neticelere istinaden söyliye- bilirim. -Şimdiye kadar Milli küme maçlarında iyi oyunlar çıkarmamıza rağmen bir türlü talihimizi yeneme- migtik, Ve bu yüzden mağiüp olmuş- tuk. Hücum hattındaki bazı oyuncu- larm şahsi oyunları ve tecrübesizlik- leri bizi netice almaktan uzaklaştırı - yordu. Takımımızın Galatasaray ve Güne- ge karşı iyi bir oyun çıkartmağa ça- hşacağı gliphesizdir. Futbolde iyi bir oyun çıkararak yenilmek, yenmek ka dar gereflidir.” Uçokun umumi kaptanı Fehmi de göyle dedi: “— Arkadaşımın sportmence mli- taleasma ben de iştirak ederim. Son Fenerbahçe maçındaki oyunumuzu çikartırsak ve hakem de anlayışlı, idareli arkadaşlardan intihap edilirse neticeden ümitvarım, Takımımız son zamanlarda formü- nu bulmuştur. Yalnız yarm gelecek olan Üç oyuncumuzun gelmesi şart- tır.,, Bu Haftaki Mili Maçlar Istanbul Futbol Ajanlığındanı Mili Küme maçlarından: 1 — Üçok - Galatasaray karşılaş- ması 22 Mayıs 1937 Cumartesi günü sonat 16,30 da Taksim Stadyumunda olacaktır. 2 — Uçok - Güneş karşılaşması 23 Mayıs 1937 Pazar günü saat 16 da Taksim Stadyumunda olacaktır. 3 — Fiatlar: Balkon 100, Tribün 50, Duhuliye 25 kuruştur. İzmirlilerin kafile reisi B. Mehmet — Balkan — Otomobil Yarışı! Yunanlılar, İstanbul, Sofya, Tiran, Belgrad ve belli başlı diğer bazı Balkan şehirlerin- den kalkmak, Atinada toplan- mak suretile bir otomobil ral. Iy'si tertip ederek Türkiye İ- çin de (Türkiye Turing ve O- tomobil klüp)e müracaat et- miştir. Turing klüp türkçe ve yabancı dillerle çıkan bellibaş- bı gazetelerle ilânlar verdiği halde bu müsabakaya iştirak için hâlâ bir tek otomobil mij- racaat etmiyor. Caddelerimi - zin her gün biraz daha husu- si arabalarla ve hele spor mo- deli otomobillerle süslendiğini görerek memnun olurken - Ar navutluk ta dahil olduğu hal- de - bütün Balkan memleket- lerinin girdikleri bu Balkan mllsabakasma bir Türk oto - mobilinin girmemesi hakika- ten şaşılacak ve acınacak bir şeydir. İtalya Milli Takımı Sofyada Sofya, 20, (TAN) — Italyan futbol federasyonundan buraya gönderilen bir mektuptan anlaşıldığma göre, İ- Wisaniyle mayna edecekleri şüphesiz” dir, Şaka bertaraf, eskiler bize an- cak vücut ve atletik kabiliyetleri iti- barile tefevvuk ederlerdi. Halbuki biz kavruk kalmış nesli - mizin vücut müsaadesi dolayısile 0©- yunumuzu kısa paslara ve kaçak ta biyelerle yapmağa mecburuz. Ve bun- da vücudümüzün kifeyetsizliği yü - zünden şüphesiz haklıyız.,, İzmir Üçok takımımın solaçığı Na- mık fazla sürati sayesinde muvaffak olan ve arkadaşları tarafından sevi- len dürüst bir sporcudur. Anketimiz için bu sporcu diyor ki: “— Futbol âleminde uzun zaman- lar muvaffakıyetlerini alkışladığımız ağabeylerimizin bu sahadaki çalışma larını iki cepheden mütalea edebiliriz: I — Vücut kabiliyetleri, 1 — Zamanlarındaki hayat şart- ları, İ Onlar vücutlarınm kendilerine bah- gettiği enerji sayesinde muvaffak 0 - İlurlardı. Sonra futbol oynadıkları se- neler hayat şartları bugünkü müşkül şartlara nazaran çök kolaydı. Geçin- mek, allesinden uzak ve düşüncesiz spor yapmak kolaydır. Halbuki bu- gün öyle mi? Hayatımı kazanmak için çalıştığım müesseseden İzin koparabilirsem an- trenömana gidebiliyorum. Aksi tak- dirde topa ayak süremediğim hafta- Jar oluyor. Onun için bizim neslimiz spor yapmak için birçok müşkülleri yenmek mecburiyetindedir. Umumi harp mahsulü olan bizler zaten bün- ye itibarile ufak kimseleriz. Eskiler bize burada tefevvuk ederler. Fakat itiraf etmek lâzımdır ki teknik ve ap- laşma itibarile herhalde biz onlardan yükseğiz. Şırmgalaşmış ağabeyleri « mizin dakikada bir bu şırıngalarını ta zelemeleri şartiyle bizleri yenebile - ceklerini zannediyorum.” ATLETİZM İstanbul “Ankarada Birinci Ankara, 20 (Tan muhabirinden) — Atletizm federasyonunun İstanbul, Ismir, Ankara mmtakaları arasında tertip ettiği müsabakalarda İstanbu- 175 puvanla birinci, Ankara 104 pu- vanla ikinci, İzmir de 80 puvanla Ü. çüncü oldular. Ağliye Vekili Bay Saraçoğlu, gü - sün en muvaffak atletine stadyum kupasını merasimle verdi. Bu yarığ- lar, her sene ayni tarihte tekrar edi- lecektir, a talyan milli takımı, burada Haziranın ilk günlerinde Bulgar milli takımiyle karşılaşacaktır. TAN 21-5, 987 —— KA YE GERİ DÖNEN ADAM anyana çeşmenin karşı daki çitin dibinde oturu - yorlar, Ak sakallı, fersiz mavi göz- Mi ihtiyar, ellerini belindeki kırmızı yün kuşağın asrasma sıkıştırmış ya nındaki adama hayret ve merha - metle bakarak konuşuyor. Öbürü çelimsiz vücutlu, avurtları içeri doğru çökük bitkin tavırlı bir a- dam karşıdaki çeşmeye dalgın dal- gm bakarak onu dinliyor. İhtiyar: — Hey oğul hey diyor, kim der- di ki ansuzun geliverecen köye. Tam beş yıl bu, dile golây!, Öbürü gözlerini çeşmeden ayır - madan tekrar ediyor: — Beş yıl! Ihtiyar başmı yana sallıyor: — Beş yil ya., Beş yıl! Demin - cek seni şu yolun dibinde görüve - rince inan olsun sen olduğuna yü- reğim ganmadı da benzetiverdim dedim, O gadar da götülemiş ki ha lin! Amma, gurbet bu golay mı de- sene hey oğul.. O hiç cevap vermiyor gözleri hep çeşmede. Belli ki oluğuna tahta bir sopa sokulmuş, kırık taşlarmın ven gi kararmış, bu harap çeşmenin onda uyandırdığı hatıralar var. İh- tiyar yine ağır ağır sözline devam ediyor: — O zamanlar Memiş almış ba- şını gitmiş köyden dedilerdi, gül- düm. “Döner yakmda dedim. Ca- hillik, niye girildi kim bilir?,, Am- ma ne İRRİ ne inatmışın meğerim oğul! Dönmedin.. bir ay değil bir yıl değil, tam teş yıl geçdi de.. Gıza- nmin GÖZÜ Yaşlı galdı, anan koca- mış garmın biri !di zati büsbütün çöktü. Garın saçını başmı yoldu yasından, kimsecikler bu işten bir şeyler anlayamadı. Herkesler “ne- den Memiş gitti acap?,, diye, hay- rette galdılar, dam birdenbire başmı döne- rek Soruyor: — Bizim garı bir şeycikler di - medi mi? İhtiyar omuzunu silkiyor: Ne diyecek onun da neden gitti- | gini bildiği yoktu belli, ağladı, yo- Tundu 0 gadar işte. Adam yine başını çeşmeye doğ- ru çeviriyor. dudaklarında acı bir tebessüm var, O, şimdi bu harap çeşmenin önünde bir kadm görür gibi oluyor, gürül gürül akan oluk tan destisini dolduran bir kadm. Bu kadın İncecik fidan boylu sim- siyah gözleri ve al yemenisinden fışkıran simsiyah büklümleri var. Bu kadın kendi karısı. Yalnız de- gil, Yanında uzun boylu esmer ya- gız bir delikanlı duruyor, delikanlı kadma doğru eğilmiş bir geyler söy lüyor ve kadın Kızıl dudakları ara- lık gülüyor. Sonra oluğun altında- ki bakraç köpüre köpüre taşarken onlar kucak kucağa dönüyorlar. İş te tam bu sırada çeşmenin yanmda başka bir adam görünüyor. Bu a- dam yorgun, argın kasabadan dön- Yağ Yazan: /Peride Celâı : Bayburtlu | $ kle Le mektedir. Elindeki çıkmda karısı- na aldığı oyalı yemeniler, yağlı bas malar, omüzünda da yine ona aldi- ğı sivri uçlu parlak siyah çarıklar ver. Bu adam o kadının kocası ya- ni kendisi. Onu görünce karısı ve genç adam süratle biribirlerinden ayrıldılar ve elini arka cebine ata- rak silâhmı çıkardığını ve bu silâh: delikanlya doğru çevirdiğini gören karısı birdenbire kendisini delikan- linin önüne attı, Ona siper oldu ve gözleri pıril pırıl yanarak bağırdı: — Ona gıyma beni öldür evvel, E vet, evv gi onu sonra öbü- rünü öldürmeli. Fakat ka- rısnın gözlerinde parlıyan ateş öy le kuvvetli ki yüreğini kavurdu bir denbire sanki.. Eline gârip bir uyu- şukluk geldi, tiksinir gibi silâh: ye- re fırlattı. Çıkmı, ormuzundaki ça- rıklârı da başka bir tarafa attı ve geldiği tarafa doğru döndü yürü- miye başladı. İşte o gündenberi, beş yıldır hep geriye doğru yürüyor - du, fakat hasret bu dayanılmıyor ki.. Doğduğu yerleri görmek için gözleri yanmıya başlamıştı. Anası burnunda (o tütüyordu. o Oğlanm hasreti bağrını göz göz etti, Yanımda oturan ihtivar, hâlâ an latıyor: — Gızanmı görme bi büyüdü ki. anangil gocadı filân amma yine elinden geldiği gadar bakıyor oğla- na doğrusu... Birdenbire başını çeviriyor, Do- nuk bakışlı gözleri ilk defa heye - canlı bir parıltı içinde hayretle İh- tiyara bakıyor: — Dimek bizim oğlan anamgi- Akhisar, (TAN) — olan ortamektep binası ihtiyi her yıl 100 - bay ve musllimleriyle birarada Akhisar - Ortamektep binasi Dört sene evvel açılan ve 300 den fazla * ca kâfi gelmemektedir. Ilçebay Rıfat vi 130 mezun veren orta okul için yeni bir bina temin lışmaktadır. Gönderdiğim resim, bu mektebin son sınıf tale lin yanında? İhtiyar onun uğradığı heyecsi* farkında değil. Gülümsüyor: — Ya,. Anangilin yanınds. Seni görüverince ne şenlik iderler ne şenlik!, üzü sararıyor: — Peki, öteki ne oldu? İhtiyar evvelâ anlamamış çö onu hayretle ve birdenbire kirti #0” duğunu anlıyârak yüzü hemen dileşiyor ve ağir bir sesle cevap riyor: — Hey oğul, genç, güzel sı Sonram yalnız galmak golsy 38 Ancak bi yıl bekledi yolunu, az bitiminde bi beşkasının peşin: kıldı köyden çıkıp gittiler. vel senin oğlanı İstememiş onu 8D yanma bırakıvediler. İhtiyar susunca adam gi cam gibi parlıyarak ağır ağır rinden kalkıyor ve ihtiyarın yü ne hiç bakmadan eline sopasim! Mi larak köyün aksi cihetine, gel tarafa doğru yürümiye beşli İhtiyar hayret içinde ayağa fi yarak onun arkasmdan yak yl — Köye dönmüyon mu be? O, başmı arkaya doğrü tere “a, ah,, diyor ve beş yıl sonr8 n* retlerine dayanamıyarak geldiği “ nasma oğluna bir selâm bile bir3”” mayı unutarak ayaklarını yollarda sürüye sürüye yönle Omuzları büsbütün çokmüş, #8 elmacik kemiklerinin üzerinde ve birer damla Tiüyük gözyaşı var # tik senelerdenberi al kimin #2) yandığını ve köye kimin için SE düğünü çok iyi biliyor. İnceci$ dan boylu, steş gözlü, kızıl dada kadın için, karısı için.. O olm. ir tan sonra bu dönüşün vi çi nası kalmadığını da şimdi g€ yollardan yine geri dönerken a lıyor. İçinde beş yıl içinde Gö bütlin yürek acılarmı bastıraP le bir acı. öyle müthiş bir rai var ki i > gösteriyor.