Ss PO Fr? Genç Sporcuları Bugünün ihtiyarlara Cevap Veriyorlar "Onların Futbolcülükleri Masaldır, Efsanedir!,, Güneş takımının muvaffak olmuş merkez muavini Rıza, Avru- pa futbolünü ve modern futbolün bütün nazariyelerini bir antre- nör gibi uzun uzun tetkik etmiş genç futbolcülerimizdendir. Ferdi idmanlarını fenni bir şekilde tanzim eden ve ciddi bir Avrupalı futbolcü hayatını süren dikkate şayan cevapları veriyor: — Şiringe İle gençleşecek eskilerin bizlere karşı yapacakları maçlarda pasıl neticeler alabileceklerini kendi- lerinden sormtya başladığınız zaman- danberi anketinizi alâka ile takip et- mekteyim, sabırla dinledik ve bizim konuşacağımız günleri bekledik. O günler geldi. Şimdi de ağabeylerimiz Eücenmiyerek bizleri dinlesinler. Ben, pek eski futbolümüzü seyre. demedim, Meşin topla Kadıköyünde, Papazçayırında oynandığı futbol devrimize yet "Alâların, Bekirlerin, Ulvileri metlerin parlak zamanlarını bi Onları şöhretlerinin bir genç he - vesli üzerinde bıraktığı tesirler altım- da senelerce seyretmiştim. Eskilerin büyük kudretlerine ben de senelerce, kendileri gibi inanmıştım. Resimlerini mektep sıramın içine Yyapıştırmıştım. Her açışımda onları görür, sevinirdim. Fakat bir gün müthiş bir sukutu hayale düştüm. Keşki o gün Viyana-| da olmasaydm da eski futbol yıldız. larımızın ayarmı en büyük bir Avru- pa mutahassısmın ağzımdan dinleme. | seydim. Bir genç, idealine aldanarak dahi olsa bağlı kalmak ister... 1990 senesinde idi; Onlatamarayia "Avrupa turnesine çıkmıştık. Buradan | giderken bizim yıldızlarm Avrupa u-| fuklarında pırrl pırıl parlıyacaklarnı | sanıyordum. İçimden; şu Viyanalılar da görsünler nasıl futbol oynanırmış, diyordum. O tarihlerde bizim kalecimiz Ülvi, meşhur demir şütlü Zeki Rizadan bir | gol dahi yemiyecek kadar ehliyet gös | termiş bir kaleci idi. Galatasaraym! senelerce şampiyon kalmasında, Zeki, Alâaddin kömbinezonuna dayanma - #nâa Ulvinin hayli rolü olmuştu. Viyanada Vinerspor takımile çar- pışacaktık. Bize karşı çıkardıkları kadronun ekserisini maden amelesin- den toplamıştılar. O gün bizim yıldızlarımızn âdeta topa ayak siremeden çabaladıklarını ve demirşütlü Zekiden, senelerce bir tek gol yememiş olan Ulvinin Viya- palılardan altı gol yediğini hazin ha zin ği O manzara yetişmiyormuş gibi, o- Asılsız Cezalar Gün geçmiyor ki, bir gazetenin spor sütunlarında acayip spor haber | lerine rastgelmiyelim. N, gazetesinin evvelisi günkü nüshasında da yine böyle bir haber okuduk. İzmirde ya- pılan ve gençler birliğinin Doğanspo ra mağlübiyetile neticelenen maç için federasyonun son yaptığı içtimam «| da bu müsabakanım bitaraf saha o - İan İstanbulda tekrar edilmesine ka rar verdiğini ve Ankarada yapılan son Güneş - Gençler Birliği maçında hakem tarafından oyundan çıkarılan Halidin cezasınm affedildiğini bildi - riyordu, Gerek federasyon ve gerek hakem otoritesine tamamen zıt olan bu kararlarm sıhhatinden şüphe ede rek fedetasyon nezdinde yaptığımız tahkikatta vaziyetin şu şekilde oldu- ğunu öğrendik. | Güneş maçında oyundan çıkarılan Halidin affı ve Doğansporla Gençler Birliği arasmdaki maçm tekrar edil- mesi hakkında federasyona resmi ve hususi müracaatlar vâki olmuştur. Fakat federasyon bunların hiç biri- si hakkında kat'i bir karar verme - miştir, Rıza eskilere karşı şu aşağıdaki Bugünün birinci sınıf futbolcü- lerinden Rıza tele avdetimizde meşhur futbol müte hassısı Hugo Mayzel'in sözlerini işit tim, Geçen ay Viyanada vefat eden May zel bizi, Santral otelinde ziyaretinde | şunları açıkça söyledi: “— Sizler bir maçı on maç oyna- | mış gibi yorularak nahak yere şu. ursuz bir enerji sarfederek tamam- hyorsunuz. İşlenmemiş bir haldeki istidadmız muhakkaktır. Benim e- lime sizin elemanları verseydiler fevkalâde bir takım yapardım. Bu. gün futhol oyununu bilmiyorsu- nuz, $ Her halde Mayzet'in futbolü anla. Yışı bizi tenkit eden ağabeylerimiz - den iyi idi. Söyliye söyliye bitireme- dikleri enerjilerinin şuursuz bir didin. Mayzel'in meden ibaret bulunduğu yukardaki sözlerinden meydana çıks| mıyor mu7 Ulvinin ve Galatasaray müdafsası- nm yediği altı golden, ustalar, Tür- kiyenin en müessir ve en ku kombine muhacim hattı sayılan Fe- perlilere senelerce dayanmış olun sa- rı kırmızı müdafaanın teknik futbol önünde nekadar güçlüğe düştüğü ben- İce anlaşılmış oldu. orsunuz ki, Fenerbahçe - Ga- latasaray rekabeti anlarımda Fenerin Şöhretli muhacimlerine karşı Gala » tasaray müdafaası sarsılmadan da - yandı. O mukavemetin sebebi ne ili bilir misiniz? Galatasaray Honter İs- mindeki antrenörü getirmişti. O mu-/ allim üç beş tane teknik futbol hüne- rini bizimkilere anlattı. Iki ayda öğ- retilecek kadar basit olan bir markaj sistemile Fenerbahçe bütün galibiyet avantajlarını gaybedivermişti. O mü- dafan sistemine karşı fenni bir hilcum tarzı çıkaramıyarak senelerce uğrs$- tılar, manki iptidalliği cek şeylerdir. Şırıngalı eski futboleülerle simdiki lerin karşılaşmasından ne netice alı- nabilir, sualine şu cevabı vereceğim: Eskilerin sahada bazı şahsi gayretle rini görebiliriz. Fakat takım oyunu- i apaşikâr göstere- İna ve futbol tabiyelerine tamamen bi- behre olmaları yizünden gençler 6- kileri büyük farkla mağlüp ederlerdi. Eskilerin bizlere faik tarafları ara- larmdaki derin arkadaşlık ve spor aş- kınm ihtiras halindeki tecellisi idi. Yoksan, ağları yırtan sütleri, dalga kıran müdafilerin aşan driplingleriYu nan. efsaneleri gibi dinlenmesi hoş, fa- kat inanılması güç masallardır. Galatasarayın Yaptığı Tavzihi Bir de Kendi Ağızlarından Dinliyelim (Yazan: Eşref Şefik ) Güneş klübünün Ankara maçlı arı idare eden Galatasaraylı Nihat hakkında klübünün gazetelere gönderdiği tavzih yüzün“ den, spor muhitlerine yayılan şüpheleri dünkü nüshamızda işaret ederken meselenin daha etraflı tahlilini bugüne bırakmıştım. Dünkü Fudbol Maçları 19 Mayıs Atatürk spor bayramı şe refine dün şehrimizin mubtelif stad larında canlr spor hareketlerine şahit olduk. Bunları #trasile yazıyoruz. TAKSİM STADI: Bu stadda Süleymaniye, Vefa, İs- tanbulspor, Topkapı, Karagümrük, Fener Yılmaz, Eyüp klüplerinden teş kil edilen iki muhtelit takım karşı - aştılar, Heyecanlı bir oyundan #onra kir - mızı takım İstanbulsporlu Seyfi ve Bahirinin yaptığı üç golle 30 galip geldi. ŞEREF STADI: Bu stadda muhtelif spor hareket- leri yapıldı. Beşiktaş Halkevinin organize etti- ği karşılaşmalara voleybol maçlarile başlandı. Arkasından pehlivanlar a- rasında alâka ile takip edilen güreş- ler yapıldı. Beşiktaş, Güneş, Arnavutköy, Orta köy Doğanspor, Halkevi takımları a- rasındâ yapılan futbol maçlarını Be şiktaş takımının tekatit futbolcüle - rinin gençlerle yaptığı ve sürekli al- kışlarla karşılanan müsabakası ta - kip etti, FENER STADI: Bu stadda spor hareketlerine Hal kevinin tertip ettiği atletizm müsaba kalarile başlandı. Ve muhtelif klüip- lere mensup futbolelilerden mürek- kep bir muhtelit takımla Fenerbah- |“ çe takımı karşılaştı. Zevkli bir oyun dan sora Fenerliler 0.5 galip geldiler. Meğer; “gün doğmadan meşimel şebden neler doğarmış... mış... Evvelki akşam gazeteden çıkmca, | Galatasaray klübünde Galatasaray idare heyeti âzalarile meşhur mesele hakkmda uzunca konuştuk. Sporcu denilen erkek cinsi, en mert ve en açık sözlü ve açık özlü in den çıkarılan mânalardan dolayı gös ii teessüre inanmak lâzım - Sarı kırmızılılar o tavzihi, Nihadı şliphe altırtla birakmak gibi dişi ar- zulardan tamamile uzak olarak yaz. dıklarını tekrar tekrar ısrarla temin j ettiler, Maksatları: Galatasaraym milli kilme müsabakalarma kolaylık olsun iye, Nihadm Güneş takımını iltizam edemiyeceğini efkârrumumiyeye bil - dirmek imiş... Yazılan tezkerenin samimi maksat | larını ters ifade etmiş olması bakı - mından Galatasaraylılar güç bir mev kide kalmış bulunuyorlar.. Bu dünya garip bir dünyadır, ba- zan en İyİ maksatlarla Vapılmış olan hareketler. en samimi hislerle söylen miş olan sözler zamansızlıkları yüzün den tamamen tersine mânalar alabi- tirler, Galatasaravm tavzihi de böyle ka İdersiz bir netice doğuran beyanname İlerden oldu, Klüplerinin en temiz ve m fedakâr Azasmı sünhelerden kur tarmak arzusile yazdıkları tezkere le Galatasaray Idare heveti kendi ğurtmuş oldular. Bu itibarla, Galatasaraym hem Ni- Bu vakalar, bizim futbolün o za - hisleri hakkında tereddütler do - | etli | san nümunesi olmak gerektir. Bu iti| |barla Galatasaraylılarn tavzihlerin - FELSEFENİN TESELLİSİ ye aciyle kararan bir yüzle “karmı artık ancak Allah kurtarabilir, benim yapaca- ım bir iş kalmadı” dedi. Enrico- nun yüzü karısınınki kadar soldu. Kanı hayatla, sevgiyle çmlayan genç kadına, sevinçler yuvası ol- muş olan o döşeğe kadın, ölümün kapkara eliyle serilmişti. Yüre - ginden kopup gelen acı çığlığını En- rico güç halle zaptedebildi. Yanı başındaki odaya koştu. Kendini mindere attı. Lisa! Lisa! zavallı Lisa, hayatı- hin Sevgisiz ve sevinçsiz kurak ve ıssız yolu üzerinde bir çiy gibi bir çiçek gibi serpiliverileli. daha bir sene olmamıştı. -Gemçti. tazaydi, daha! tabanma tozlar. tavanına örümcek ağları biriken, Odasına, dışarlık bir sağnak gibi gelmiş, bö- cekleri, tozları açtığı pencereden silip süpürüp kaçırmış, hayatmı seven yaradılışın sicak güneşi gi- bi parlamıştı.. Fakat kitaplar in- tikamlarını alıyorlardı işte, “Bizi bir kenara mı atarsm? Biz bak sa- na ne yaparız? Gerisir geriye “na- sıl geliriz, bir gör” diyorlarür. A ansızın çarpan, cayır ca- yar yakan bu felâkete karşı kâinatta bir teselli yok muydu? Doymak bilmiyen paralayıcı, çiğne yici, yutucu, obur, kedere karşi insan oğlunun bir korunma çâresi yok muydu? Yıllarca kitaplar ize rine eğile eğile, göznuru dökerek, başka insanların tecrübelerini top- lamanın hiç mi hiç bir faydası do- kunmıyacaktı? Enrico odüşü. nüyordu. “İşte şimdi mühtacım!” diyordu. “Bu kadar büyük bir bil. gi harmanından kendime biricik bir somun ekmek olsun çıkmıya - cak olduktan sonra, bu didinme ney» yarar? Mademki felâketle ba şı hoş bİF arkâdaş gibi beraberce geşinilmesi öğrenilmiyecekti, bun- en bilgiden ne çıkar? Çünkü ge - rek benim, gerek bütün insanların muhakkak ve mutlak hayal yol - daşları felâketin öz kendisi değil midir? Neye düşünliyoruz öyley- se? Ey felsefo, imdadıma yetiş!, Sen eşyayı ve hâdisatı haricimizde gö- rürsün, binaenaleyh onları kendi özlerinde ve hakikatlerinde görür- slin, bize kıyasen ve bize göre ola- rak değil. Sen her şeye bir maze- ret, bir illet bulur, ve hiç bir şeye şaşmazsın. Ey felsefe, sen ki Epi- curus'in fakrini ona bir servet, Seneca'nın servetini ona bir saa - det, Socrate'ım ölümtünt tatlı bir e — e m — hat hem de kendi hesaplarma olan tecasürleri İki misli olmuştur. Samimi teessürler önünde ses çı « karmamak ve hilrmet etmek, en ta- bii insanlık kaldelerindendir. Onun için susalım ve hâdiseyi ol- mamış gibi telâkki edelim, Şu söz meşhurdur: “Ocakta yananne olursa olsun elverir ki, dumanı doğru çıksın, der ler. YAZAN: Carlo Dossi ÇEVİREN: Cevat Kabaağaçlı münakâşa, bir hoş beş, Marcus Aurelius'ün imparatorluk ve dev- letini serin ve sakin bir Akademi- ye çevirdin. Sen ki seni sevenleri, tesellisiz ve ümitsiz ortada bırak- mad. Talihin acı vuruşlarına ve ziyaretlerine karşı her zaman elde sağlam sermaye oldun. Gel! beni teselli et! Seh ö Yuksek tanımdan dünyanm küçücük birshokta oldu- ğunu görürsün. Bu noktada otu- ran İnsanın, ufacık tefecik hırsla- rmın, kederlerinin ise ne kıyıneti olur? Hayatın yıldırım gibi çakma su ve ölümün güldüremesi srasın- da insan nerede yahu? Ey felsefe, böna büyüklerin gülümsemesini değilse bile, hiç ol- mazsa Jâkaydilerini bağışla! Yalan söyliyeceksen, söyle, Uydur! Fa « kat yasımı avundur. Her fenalık- tan muhakkak bir İyilik çıkar di- yorsun. Fırtınayiz pâralanan bu - lutların Üstünde berrak ve parlak gökler var diyorsun. Bulutlar, e- rir, göçer, gider, fakat berraklık parlaklık erimez. Çünkü lâyemut- tur diyorsun. Eğer hayat acı bir ahsa, ölüm onun sonu değil Ve eğer ö - lüm acının sonu İse, neden, insan oğlu ölümden kaçıyorsun? Neden sevdiklerini o teselliden mahrum etmeğe kalkışıyorsun ? Sevdiklerin? - pekâlâ! fakat sen ey adam, bu kâdımı dalma sevecek miydin? Lisa güzel? - fakat ihti- yarlık onu çirkinleştirmiyecek miy di? Lisa İyi? - fakat çirkinlik onu haşisleştirmiyecek miydi? Yahut Lisa gözlerine haşin görünmiye - cek miydi? Şimdi ölüvermesile, sa- nâ, sende hiç ölmiyecek olan ebe- di bir hâtıra bıraktı. Çünkü hiç değişmiydn geçmişe geçti. Ölüm sa yesinde, o senin gözlerinde ilelebet genç ve güzel kalacaktır. Onu is- teyeceksin. Sevgi arzularla büyür, beslenir, istediğine muil olmakla ölür, biter. İdealleri onlara ulaşa- madığımzı için severiz. Başlayan mutlak bitmelidir, Ş“ tamamen doyurmadan geçip gitmiş olması daha iyi olmadı mı? Sen zaten asıl tet- kik ve tetebbü için doğmadın mı? Sükütu yalnız daşma kalmaktan başka nerede arıyorsun? Her gün ailenin, çoluk çocuğun geçici yo- lunda didinip duracaktın, Her gü- nün, bir pişen aşa, bir de yazdığın kitaba bakmakla geçirecektin, Sa- ğa, sola savsalayacak, halinden memnun olmıyacaktm. Zekâyı bir yay gibi yalnız bir nisana doğru germiyen, neyi vurur? Seni felâ- ket ateşiyle saadete götüren tali- he şükret. Kitapların seni giti ler, Kollarını açmış, seni beki lar, Gözlintin önüne define gacaklar. İçlerinden okuyacak? Satırlar arasmda gizli hakik# keşledeceksin. O esk! dostlarla zel günler geçireceksin. İşte gövde olmi ndin parangifi lan ellerini, dünya desi” o kürek cezasını unutacaksın. o ka bir beyinle, başka bir akıli$, kı fikr kaynaşacaksm. fikir doğacak. istikbale doğra ni ufuklara doğru uçacaksın. a riya giden merdivene gitgidö yeni basan. ee Enrico'nun, , hıçkırıkları gözyaşları kurudu. Başı y8' vaş irkiliyordu. o Aradığı dizlerine oturmuş, ve koli nunu sarmıştı. Doktor İçeri Hem gülüyor, hem de “karım kurtuldu?" diye müjdeli sr i rico “öyle mi?” dedi. Sesi isti | di. Memnun muydu? | — “Ey duygu mitehasamliz il iniz de anlatınız bakalım.” r | Müsa İzmit, (TAN) — Ders me sebetile Yeni Turan okulu tal | İzel bir müsamere vermiylerii Nİ ruların muvaffakıyeti ve va Bayan Maide ile arkadaşlarını? ları yetiştirmek yolundaki hir! takdir edilmiştir. Gele veli esini Çankırı, 19 (AA) eğe | meclisi 937 bütçesini tasdik dağıldı. Bütçe 64 bin liradır. " Sinema Grevi Devam a | Hollywood, 19 (A.A.) — T çiler sendikalarının lera komi" | nz grev yapmıyan müstakil * ye) ların boykot edileceğini ilân e Adetleri 40 1 bulan bu etüd 5* 3,000 teknikçi istihdam edil” dir. İ İcra komitesi, aktörler esi i da âza olan artistlerin filmler »| kot yapılmasınm teminini m liğinden istemiştir. Cim Lordos Tekr | Sahnede " Atina, 19 (Husust) —Cim Land yi Iskenderiyeye gitmiştir. Cİ”. da pazar günü Kambel İle güresecektir. Kıbrısa gidip müteaddit pacaktır.