1. D . 2 ZCİLERLE BAS İRİ DALGALAR mi, ARASINDA KALMIŞTIK ©niz bin h da söy başısı Ziya Denizer, atiralarınm son kısımlarını © anlatıyor. motörüyle yaptığım bir idukça heyecanlıdır. Bir Pelâh gurupundan çağır- Tan Meler de oi Başlandı. WE mite en seri vasıta ile cep. Da Bötüreceksin, dediler. Renin her ki gibi W n amanki gil Yaran Yükletilmesini istiyor - aşki, 3Y mığınm en parlak Düny a nanları yaşıyorduk. Ben Ge, erek kararımı değiştir Satiş, <e değil, gündüz yola çıka. 1. Mehtap, böyle yolculuklar Mığından daha esrarlı ve utlaka daha tehlikeli idi. İ- Bünda dinlemiyerek seferin, uu Apılması için alâkadarla. Ertegi akatini aldım. tabur Zünü, sabah sekizde, Zey- Daha taŞ iskelesine yanaştım. #vvelden icap eden tedbirler 5, höbetçiler elde edilmişti. Yaptıkla Bündüz kaçakçılığı, ilk bakı, m İŞ olduğu için, hepsinde, Mkeleye heyecan vardı. Motörün »* Yanaştığı tabak gibi görü- Aklıma şöyle bir çare kele üzerinde duran 4, rmiye başladım. Vinç o- te bi taşları büyük bir gürültü ser birer yerinden kaldırıp *oyuyor ve yine bir aralık, ç Mlirp yerlerine bırskı » e Urektan.gören Lo ÜCEN TN eüin 1 işitenler, Tak, bla Yükletildiğini saha . Tad, |, “ Süphelenmediler. Bu a. ne Yükle töre durmadan cepa- nin yı, Yordu, Sandıklar iskele- İçine ig de İple çekilip motörün A içind, çekte idi, Böylece bir s2. rl bütün cepaneyi yükledik. ZMlerine Say Muşambayı çekip, mo. la dele id #yımda, İstinyeli Koço ver. Kveniyoz ğın işte biraz da ont Tum. Çünkü, Yunan teba- Müpkey luğu için ondan kimse Meyan; miyor. Motörü doğruca Ayy da önünde demirli İngiliz Koço, Bemisine yanaştırıyoruz. Yük bir soğuk kanlılıkla e kilere sesleniyor: Öteeş, © *9Ya Serez torpitosuna gi. a Mereye götürelim! e ben de Koço da, itilâf a *rİ donanmasndan hangi i Dir hattâ hangi saatte, ne. 'unduklarnı biliyoruz, Ü. * Şlpheyi davet etmemek © torpitosunu arar gibi bee E Amiral gemisindeki nö- Mini BİlİZ zabiti, Iümbarm ağzı. i *rek sert sert cevap veriyor: z torpitosu Tuzlada! Tuzlaya götüreceksiniz... İenmiş gibi görünüyo. ale Ada açıklarında olduğu- iş mişlerdi. iz Tuzlaya kadar nasıl gide. yi rmek fazla benzin pe. zay Jöh alacağız! Koço, nö. abitine, sözlerimi tercüme * Oda kızıyor: iza Svanm mutlaka, 8 Bea nutlaka, Sereze gö. day en Azümdır!, Ben fazla lâf 9m! Deyip, geri dönüyor. İzdeki de iyi cesaretti doğ. 4, Baal Ya, İngiliz nöbetçi. SA bir adam olsa da: , 1 Çık Daye! Çıkarın i hali eşyayı bura- İkey İz neye varırdı?.. Miyim 8 bir milsaadekâr. KİN a a mıyacağını kuvvetle tah Miray zim halde, yine içimde Verin, * endişe vard. Bereket sağız hiç oral; olmadı. Ben de homurdana homurdana motöre hareket emrini verdim. A. da karşısında demirli Yunan ge - mileri önünden, emniyetle geçiyo. ruz. Biraz evvel, İngiliz Amiral ge- misine yanaştığımızı, nöbetçi ile konuştuğumuzu gördükleri için bizden tabii şüphe etmiyorlar, Tuz burnuna kadar, ilerliyoruz. Orada Koçoyu dışarı bırak rümde makinistim İstinyeli Füat, gemicim Rizeli Emin ve bir.de ben varım. Güpegündüz, Tuzburnundan i- geri giriyoruz: — Ver elini İzmit! Asıl tuhafı, sözde, eşya götür. miye memur olduğumuz, Serez tor pitosunun önünden kollarımızı sal. laya sallaya geçişimizdi. Torpito nun vazifesi, geceleyin, Tuzburnu sahasını projoktörlerle tarayıp Ya. vuzdan bir şey kaçırılmamasına nezaret etmekten ibaretti, Gündüzün geçen bir motörle ta. bil alâkadar olmadı. Biz de rahat, ça İzmite kadar geldik. mite yaptığım seferler say, makis bitmez. Fakât, son yaptığım seferim pek feci oldu. Bahriye mektebindeki Gepaneyi İzmite kaçırmak lâzım gelmişti, Hem de bu işi süratle yapmak ge. rekti, Aksi halde, İtilâf kuvvetleri. nin mektebi basması ihtimali ver. Mlz grubu reisi Nazmi Bey, bana İzmite hareket İçin talimat verirken, hava birdenbire bozmuş, fırtma alâmetleri başgöstermişti, Nazmi Beye: — Bu gece, motörle denize çıkı. lâmaz! Dedim ve sonra sebebini i. zah ettim: — Epeyce yüklü kalkacağımız i- çin suya çok yatkın gideceğiz. Bu Yüzden motörün içine su girmesi, manyetonun lanması ihtimali var! Dedim, Fakat, itirazlarımı dinletemedim. Binlerce liralık ce - paneyi, Anadolunun bu kadar ih. tiyacı olduğu bir zamanda, düşma. na teslim etmek pek feci olacağını söylediler. Cepsnesini kaçırarak benim de feyiz aldığım bir yuva i- di. Böyle müşkül bir zamanında yardımma koşmağı şiddetle ister. dim. Israrlarma dayanamadım, motörümle bu gece, cepaneyi al - mıya geleceğime söz verdim. alnız motörcüm yoktu. Gü- vertede tek başıma idim, Koçoyu, İzmite kadar götüremez. dim. — Bana arkadaş veriniz! De » dim, Güverte binbaşısı Hulki Beyi Yazan: Salâhddain Güngör yanıma kattılar, Motörcü olarak ta deniz gambotlarında çalışan i- kinci Çarkçı Mülâzım Mustafapa, şalı İbrahim Efendiyi verdiler, (Şimdi tayyarecidir) Rizeli Eminin ayrılmıyacağın: biliyordum. Bu fe dakâr çocuğu ne zaman hatırla . sam, gözlerm yaşla dolar. O akşam | Galatada Asetilen mağazası sahibi Dimitriyadisin delâletiyle motör i- çin lüzumu kadar * benzini aldım. Hava, gittikçe fonalaşıyordu. Hattâ benzin mağazasında çalışan bir a- benim nereye gideceğimi bil. mediği halde: — Aman kaptan.. Sakın, bu ha» vada motörü kaldırma.. Fırtma ge maâkinistim İbrahim Efen. dinin yüzüne baktım. Arkadaşım, büyük bir tevekkül içinde idi. — Ziya Kaptan. Dedi,” seninle birlikte Berkısatvette mayma çarp- tım. Birçok harplere, hep seninle bir arada girdim, çıktım. Allah beni hepsinden kurtardı. İçim öyle söylüyor ki, bu sefer de kurtulacâ- gim! Şansınm açık olduğunu bii. | rim. Sana bağlıyım. Nasıl istersen öyle yapalım... İbrahim Efendiden bu kuvvet verici sözleri dinledikten sonrâ, ben de gözlerimi kapayarak: — Gidiyoruz İbrahim. Dedim. Bir ramazan günüydü. Ezana ya rım saat kalmıştı. İbrahim de, ben de oruçlu idik. Yolda iftar etmek üzere, pastırma, sucuk gibi kuru şeyler aldık, Motöre atladık. Top atılmadan evvel, Haydarpaşa ön- lerine gelmiştik. Müthiş bir bora patlamak Üz6- re idi. Saçaklı siyah, bulutlar kıb- le İstikamteinden sür'atle KAÇIŞ makta idiler. Deniz yittikçe kebe- rıyordu. Öyle ki, Moda burnuna geldiğimiz zaman, ada yolundaki Yakacık vapuru, bocalamış, geri dönliyordu. Biz ise, denizlere beş, vererek, Kmalıadaya doğru yol al maya başladık. Fakat hava, 0de rece dehşet peyda etmişti ki etra- fımızı göremiyorduk. Yağmur, adeta oluklardan bo- ganırcasma yağıyordu. (Devam edecek) vaziyetini kurtaracağım mektep, | YAŞ Ş (Bahar Müsabakası , KUPONU: 9 Bu kuponları kesip * saklayınız are niversitemizdeki muvakkat talebeliğimde iyi arkadaş- lar buldum. Bu sayede bu binlerce genç içinde bir saniye bile yaban- cılık ve sıkılmak hissi duymadım. Kalabalık smıflar içinde yersiz ka- İrca arkadaşlardan biri mutlaka yardıma geliyor, bi sında bir yer açıyor: — Böyle oturursanız aramıza daha iyi karışırsmız, hayatımızı da ha yakmadan duyarsınız, diyorlar, Yeni arkadaşlarımdan biri 8or- du: — Akademiye gittiniz mi? Hangi Memlekette harp akademisinden başka aksde - mi diye bir yer bilmiyorum, Fa - kat akademiye gitmiye elbet te merak ediyorum. Dersten (oçıkmea Beyazıt meydanı » na doğru ilerledik. Meydanı geçtik. Çınar altındaki is. kemleleri göster - diler: — İşte bizim a - kademimiz bura - sıdır, dediler. Masalar etrafımda kafile kafile gençler oturuyordu. Kimi müna- kaşaya dalmıştı. Kimi gazete oku. yordu. Kimi notlar Üzerinde çalı. şiyordu. Arada kız talebe de eksik değildi. Matbaama telefon ederek bir fotoğrafçı arkadaş istedim. Ar. kadaş birsz sonra geldi, resimler çekti. Kız arkadaşlar buna gücen. diler. Dediler ki: — Bu resimleri gazetede neşrede. cek olursanız ne kadar fenalık ede ceğinizi biliyor musunuz? Üniver. sitede ders arası oturacak, nefes aincak hiç yer yok. Bu ağaçların altma gelip oturmaktan tabil bir şey olamaz. Wakat resim gazetede çıkınca dedikodu başlıyacak: Falan ve filân kahvede oturu . yorlarmış... Ailelerimizden çekin - miyoruz. Çünkü bizi biliyorlar, Fakat yı sıra orta . akademi? ancılar neden ” dedikodu fırsâtı bulsunlar, Kendilerine hak verdim, Alman resimlerin gazetede çıkmıyacağını temin ettim. Dersler haricinde boşluk asamızın etrafındaki daire M yavaş büyüdü. Konuşuyo » rüz ve dertleşiyoruz. Gittikçe faz. Bu resim şu on türküden hangisine aittir? 7 — Bana ne oldu da ben bilemem.| 82 — Karga da seni tutarım aman Eski halimi hiç göremem. 11 — Cıgaramın dumanı Yoktur yârin imanı 17 — Darıldın mı elem bana Hiç bakmıyorsun bu yana 20 — Erzincanda bir kuş var Kanadında gümüş var. 27 — Hani ya benim elli dirhem düz rakım İçer içer kalkar benim merakım Beyazıt "Akademi, YOK “Akademi,,de ağaçlar altında bir dertleşme Lİ İ Üniversiteden Röportajlar: 3 sinin bir köşeciği AYAT YO UHİT | vzan: Ahmet Emin MN la anlıyorum ki, bugünkü Üniver. sitemiz; henüz ders takririnden, nottan, imtihandan, diplomadan kupkuru bir âlemdir. Üniver e muhiti, Üniversite hayatı, Ü. niversite gençliği denilebilecek bir şey henüiz inkişaf imkânı bulmuyor. nca talebenin bura- kalmıyor, Pr görüşmek ve tanış yoktur. Talebe biribirilerile tanış» ban yaratmıya da fırsat bulamı. yor, Talebenin büyük bir kısmının hariçte çalışmak ve hayatını ka - zanmak mecburiy tahsil hayatı İçin sürdüm. Yanımda oturan Galata « Suruylı bir genç hayretle dedi ki; — Çalışmasınlar da ne yapsın « ? Ben hayatımı kazanmıya nee n. Fakst zamanımı dol durmsk için bir iş ariyorum, Üni- versitede muhit ve hayat yok. Va. ile avare ve serser m haline düşmekten kor - kuyorum. Bir Üniversitede tslebesini bil. ün gün, hattâ kısmen akşamları ksa Üniversi te henüz tam manasiyle kurulma. mış demektir. Bunu söylemekten maksat, Ünl, versite idaresine tariz değildir. Bü yük bilgi müessesemiz henüz ku rulma devrinde bulunuyor. Nok » sanları doldurmak her şeyden. evvel imkân ve para meselesidir. Ben ihtiyaçları bir defa daha ha » tırlatmakla kimsede kusur aramı. yorum. Ancak Üniversite idaresine ve talebesine faydal olmıya çalı #yorum, | Muhit yaratmalıyız Kanadını yolarım saman 86 — Oğlan yaylı kız yaylı Ben dayanamam gayri. di — Suya iner tavşanlar Yine oldu akşamlar 45 — Sürt sürü siirmeli kızlar Göğsü de çapraz düğmeli ; kızlar 49 — Yerde buldum hir elms Elmalı yâr kirazlı yâr ilgi bulmak emeliyle mem. Teketin her tarafından bür raya toplanan binlerce gencin, Ü « niversite ile münasebetinin ders, not, imtihan ve diplomadan ibaret kalması yazıktır. Bundan büyük bir kuvvet israfı olamaz. Eğer iş bü kadarla kalacaksa milyonlar © sarfederek fedakârlık etmiye, di. şarıdan profesörler getirtmiye na lüzum Yar? Talebe kitap bilgisini sadece kitap okuyarak elde edebi. er maksat, bir Üniversite terakki ideallerini memlekete ya» yacak ateşli bir Üniversite yetiştirmekse meydan bugünlük çok boştur. i Bugün her alayımız da yalnız sü. baylara değil, erlere mahsus ta bir gazino kurmak ihtiyacı duyulmuş. tur. Kayseri gibi yeni yapıdan fab. rikalarımızda ameleye mahsus yüz me havuzları, tenis ve futbol yap leri, yemek yiyecek; oturacak, O kuyacak yerler yapılmıştır. 3 k j muhiti kurmak ve yüksek bilgi ve nesli Halbuki bugün Üniversitenin binlerce gencinin dersten çıktık . tan sonra Üniversite muhitinde kalması için hiç bir vesile yoktur. | (Arkası 10 nucu da) J