Mahkemelerde Hapisten Çıktı, Tekrar Tutuldu “Abdülkadir isminde 65 yaşında sabıkalı bir hırsızlık mahkümu son mahkümiyetini evvelki gün bitirmiş ve hapi saneden çıkmıştır. Abdülkadir, 24 saat hürriyet havası teneffüs etmeden Aksarayda berber Hasanın dükkânına girmiş ve paltosunu çalarak kaçmıştır. ve refikası tarafından yakalanarak Müddeiumumiliğe tes- lim edilen Abdülkadir, dün, Sultanahmet Sulh Birinci Ce- za hâkiminin önüne çıkarılmıştır. Suçlu, kendisini şöyle müdafaa etmiştir: Hâkim suçu sabit görmüş, | $ “Bir İhtilâs Davası Neticelendi Dün ağır ceza mahkemesi, belediye tahsildarlarından ihtilâs suçlusu Sa-jçük kıza hastalık aşıladığı iddiasile lih hakkındaki kararmı verdi. Ihtilâs | ettiği para 60 lirayı aşmıyordu. Mah- keme, suçluyu evvelâ beş sene hapis ve 72 lira para cezasına ve 3 sene memuriyetten mahrumiyete mahküm etti. Fakat tahkikat esnasmda haki- kati olduğu gibi itiraf ettiği ve tahki- katm seyrini kolaylaştırdığı Için mah keme bunları hafifletici sebep saya- rak cezasını $ seneye indirdi, İki Avukat İşten Menedildi Müddelumumilik, dün alâkadarlara yaptığı bir tamimde, mesleğin vekar ve şerefine uymıyacak hâreketlerin- den dolayı iki avukat hakkında baro- ca verilen bir kararı bildirmiştir. Bu kararagöre, baro inzibat meclisi avu- kat Hikmet hakkmda bir ayve Ali Şevket hakkında da bir sene müddet- le muvakkaten avukatlıktan men ka, rari vermiştir, Her iki avukat ta bu karar için ağır ceza mahkemesine iti. razda bulunmuşlardır, Ağır ceza, Hik met hakkındaki kararı tasdik etmiş ve Ali Şevketin cezansmı da 2 aya Indirmiştir. “Gurbet elinde ne yapardı? Ne yapacaktı? ”— Vallah, Bay hâkim, ben paltoya elimi bile sürme- dim. Paltoyu sokakta kaldırımların üstünde gördüm.,, cezası vererek derhal tevkif etmiştir. Hasanın çırakları Abdülkadire sekiz ay hapis Dispanser Raporunu Verdi Sabahat ve Şeyda isminde iki kü. hakkında takibata başlanna 85 yaşm- da Türkistanlı Mehmet Kasim, şikâ- yetçilerle beraber Zührevi hastalıklar dispanserine gönderilmişlerdir. Dis- panser dün raporunu vermiştir. Bu rapora göre, Mehmet Kasımda hiçbir hastalık görülmemiş, fakat çocukla. | rın ikisinde de hastalık tesbit edi! miştir. Sabahat evvelee Küçükpazar. da kahvecilik yapan ve son zamanlar. da Tophaneye geçen Mehmet Ali is- minde birisinin kızıdır. Tophanede Karabaş mahallesinde Bostaniçi 3 numaralı evde wturan Süleymaniyeli kahveci Mehmet Alinin de Sabahat is minde âyni yaşta bir kızı vardır. Hâ-| disede ismi geçenler bu Mehihet An ve Sabahat değildir. Afişaj Davası Saylav Hakkı Tarık tarafından Cumhuriyet gazetesi aleyhine afişaj meselesinden dolayı açılan hakaret davasına diin ikinci ceza mahkeme - sinde devam edildi, Geçen celsede müddefumumi gazetenin neşriyat mü dürü Hikmet Münifin cezalandırılma- smı, Abidin Daverle muharrir Yusuf Ziyanın beraetini istemişti. Dün de Suçlular müdafaalarını yapacaklardı. Suçlular avukatı müdafaasını hazır| lamak için mühlet istedi. Mahkeme,| rik leme şaman , | gördükten sonra askerliğe hevesle - | Hırçın Kadın İde bulunmuş, bni. Su iye Sey Ri Mareşal Abdullahın Ölümü Merhumun eski resimlerinden biri Izmirde öldüğünü teessürle haber verdiğimiz müteksit mareşal Ab - dullahın cenazesi bugün İzmirde as- keri merasimle kaldırılacaktır. Mareşal Abdullah 1268 de Trab - zonda doğmuş, ilk tahsilini orada nerek Bursa idadisine hakledilmiş tir. General, idadiyi bitirdikten sonra, süvari smıfma ayrılarak Harbiyeye geçmiş ve 1296 da da erkânıharp yüz başısı olarak mektepten çıkmıştır. Bilâhare kolağası rütbesiyle Hi - caz fırkası erkânmharbiye reisliğin - Abdülmuttalip isya - namı bastırmış İstanbula geldiği za- man erkânharbiye mektebine musl- Um tayin edilmiş, Fon Der Golçün tereiman ve muavin! olmuştur. Bu sırada istikşaf usuliyle İstanbul ve civarımm haritasmı yapmıştır. Abdullah Bey, kaymakam ve mi- ralay iken Sıı öle ve Yuhan Hudut. İe yapılan erkânıhâr - nl Tfare etmiş, Viya na ataşemiliterliğinde bulunmuştur. Abdullah Paşa, Ferik olduktan son ra Anadoludaki Ermeni isyanmı bas tırmış, Hamit devrinde ikinci Lâhey sulh konferansma da askeri murah - > safatiyle iştirnk etmiştir. Müşir »t erkânı harbiye müşiri eğil Meşrutiyet zamanında Müşir Abdullah Paşaya sırasiyle dördüncü ve ikinci ordu mü- şirlikleri verilmiş, daha sonra ıslahat için Arnavutluğa gönderilmiştir. İzzet Paşa kabinesinin sukutun- dan sonra Tevfik Pafa kabinesinde bir müddet harbiye nazırlığı yapmış- tır. Merhum, inziva hayatında Ata - türk inkılâbımdan hayranlıkla iftihar TAN Sm Harikulâde sergü YENi BİN - GANGSTERLERE Fransızca sözlü KAN 100,000 Lira kıymetinde bir köpeğin şayanı RO İl Başrollerde: Jaki Cooper - Josef Kalleya ve RiN - TiN - TiN Pek yakında | P E K Sinemasında Bugün matinelerden itibaren mamumux, Sürmeer Sinemasında 2 büyük filmden mürekkep müstesna bir program: DANİELLE DARRIEUX-ALBERT PREJEAN-LUCİEN BARROUX tarafından fevkalâde bir surette oynanmış olân TATLI BELA Musikili ve şarkılı enfes bir komedi. Ve bütün seyircileri alâkadar eden ve JACK HOLT ve dilber NAN GRAY tarafından yaratılan YILDIRIM ADAM| Büyük salon ve sergüzeşt filmi # . 2 büyük yıldız: İElisa Landi - Cary Grant Nefis bir aşk ve musiki 2 akşam Melek tey Şehremini Halkevinden: Ölüm 1-5-1937 cumartesi gecesi saat) İzmirde Rahmeti rahmana kavu - 20,30 dn kutlulanacak olan temaşa şan eski harbiye nezırlarından Gene müelliflerimizden Müsahipzade Ce -'ral Abdullahm cenazesi Nisanm otu- lâl gecesine ait program aşağıda ya, | zuncu cuma günü öğleye doğru İz - İmirden gelerek Sirkeci rıhtımma Ya 1 — Ön söz. Nusret Safa Coşkun |/naşan Dumlupmar vapurundan çıka» mmdan Müsahipzade Celâl Baha | bir buçukta Sirkeci iskelesinden ha- Gököğlü reket edecek olan şirketi Hayriye va 3 — Temaşa bakımmdan Müsahip | puruyla Büyükadada medfeni mah- zade Celâl Selâmi İzzet susuna naklolunacaktır. 4 — Müsahipzade Celâl, M. Tur - A han Tan On dakika dinlenme. 5 — Müsahipzadenin operetleri: Dr. Zühtü Tinel 8 — Muzik. Ati ases bestekâr Fahrinin başkanlığında Atir ases ve Lâle devri operetlerinden parçalar. 7 — Aynaroz kadısı, (1) inci perde 8 — Aynaroz kadısı (2) 9 —Çay 10 — Davetiyeler bir kişiliktir. Silivride Cocuklara Yardım Silivri, (TAN) — Kasabamız ha. yırseverlerinin yüksek yardımları sayesinde, İlkokullarda okuyan fı kir çocuklara hergün öğle yemeği ve rilmiye başlanılmıştır, Çocuk bayramı münasebetile 50 yavruya da yeni göğüslükler veril. miştir, 2 — Folklor ve etnoğrafya bakı - |rılıp ayni günde öğleden sonra saat Ron 12,30 Plükla Türk musikisi, 12,50, dis 13,0$ Muhtelif plik neşriysii. Akşam neşriyatı : 18,30 Plükla dans musikisi, 19, ci ip sirgeme Kurumu namma konferi tor Ali Şükrü. 19,30 Mandolin Berk ve arkadaşları. 20 Nezihe ları tarafından Türk musikisi ve ed kala 2000 Ömer Rza tarafından bp rk mer Rıza tarı ei w söylev. 20,45 Bimen Şen rafmdan Türk musikisi ve halk Saat ayarı 21,15 Orkestra: 72,15 borsa haberleri ve ertesi günün pr 22,30 Şan: Bayan Mayda tarafından 39 . Günün program ösü Senfonik konserler : 21,30 Brâno Senfonik konser (GATE Filiminde buluştular! İk) 2160 Budapest Konservatmarii? ii konserler ; “ 12,30 İstanbul Plâkla Türk mas Bükreş Hafif konser 19 Budapeşet iv rana sizl ve erim şarkıları ir öm Db KA süslenmiş büyük ve çok eğlenceli komedi İNİ bure Viyana valaları 19,20 Varsava s2 tra (plâk ile) 19,30 İstanbul kestrası (Berk ve arkadağları) 2045 lin Eğlenceli, musikili neşriyat 20,20 Mandolin orkestrası 20,20 Bükreş isahipzade Celâl tarlalar ZöME Bedce Gerİ E ÖLÜM HABERLERİ | coni 2110 Varer Sven erkanı Hg Gecesi İstanbul Orkestra 2145 Hamur “gal orkestrası 21,20 Viyana karışık kons€" “çiğ | Roma Karışık konser 21,40 Kolony# | ve musiki 21,45 Breslav Peter a Börschel orkestraları tarafından koni Paris P, T. T Eğlenceli musiki 2245 ey musiki sakli 2330 Ereslav, # res hafi zettinin “Aâk içkisi, operas. Oda musikisi; 22,30 Paris P.T.T Şarkılı ein iel konseri 75 Port Paris Yaylı > manlar kuarteti (Mozart) Resitaller; 20 Hamburg Tenor şarkılar (PJ8k İf, İstanbul Nezihe ve arkadaşları mz kisi ve halk şarkıları 20,30 Viyana Al ya şarkıları 20,45 İstanbul Bimer arkadaşları (Şarkılı Türk musikisi) | Bükreş Keman konseri (Beethovef. rak, Debüsi, Krsisler) 21,50 Berliğ, 3 ş rkılar 22 Varşova Chopin stanbul şarkılar (Buyan Ayda tifi 22,45 Varöova Kreislerin keman plükları, Dans musikisi 18,30 İstanbul 20 Breslav 23.99 23,40 Breslav yor. Hele kadınlar büsbütün ürktüler. 8.4.31ı —İ akla lee veren mavera —— A EA 14 So yet” & yer z > ve ii se” Dili dolaşa dolaşa yalvarmıya başladı. Mosmor dudaklarının açılıp kapanması ve çetrefü köylü ke- İimelerinin minimini mânasile değil, çarçabuk vücu- dunun bütün haykıran belâgatiyle söylüyor. — Aman aman velinimetlerim, bana acıym. Merhamet edin! Aç, taksir, medröse kovuşunda, taş üstünde kaldım. Beni “melmeketi- me,, kadar götürecek para verin. Fazlasını istemem! Bana günahtır. Bacağım size helâl olsun. Canımı kurtarın! Ayaklarınızı öpeyim. Açım. Fabcikatör düşündü. Kaşları çatılıyor. İdare mü- dürü bu sıkıcı işi bitirmenin artık zamanı geldiğini anladı; — Vallahi evlâdım, ne yapalım? diye söze başlaâr, memlekette fıkaraperver cemiyeti var, Hilâliahmer var, belediye var. Onlara baş vur. Burası hayır ce- miyeti deği, Haydi oğlum! Hükümete git, valiyi gör, bizim de işimiz var. Can Beyefendi.kabil olsay « dı bir şeyler yapacaktı. Can Beyefendi kabil olsaydı bir şeyler yapacaktı. Müdür bu sözleri söylerken patron oturduğu kol- tukta yarım arkaya bükülerek elini yeleğinin cebine soktu, Sonra parmaklarınm altımda tuttuğu bir şeyi idare müdürüne uzattı. Kaşlarile Arifi gösterdi. İdare müdürü, Arifin avucuna bir gümüş lira sr- kıştırdı. Arf; — Eyvallah... Omrünüze bereket, Dedi, Değneklerinin muşambalardaki tok sesini sürükli, ye sürükliye dışarı çıktı. Namık orada sesini kısarak soruyor — Ne oldu? No, 46 rildiğini sezdi. Bulanık bir Su birikintisine benziyen kafa“ sı allak bullak oldu. Ve fabrikanın idare bilrosunu derinden derine inleten boğuk bir çığlıkla uludu: — Ah, ne ettim de geldim, gurbet ellere7.. Anam, anam! ölemedim mi kendi damımda? . Öğle tatiline çikan ameleler Arifi sokak kapısınn önlünde taşların üstüne uzanmış buldular. Yarı bây» gmdı. Başmda Çopur Emine duruyordu. Zavallı Ço- pur Emine, şarkı söyliyerek çalıştığı zamanlar, İi- saniyle alay ettiği Arife, bir erkek kardese bakar gibi bakıyor. Namıkla Hüseyin de yaklaştılar, Arif biraz doğruldu. Önüne bir parça yiyecek getirdiler. Ses çıkarmadan yemeye başladı. Kendini büsbütün bırakmıştı. Lokmalar ağzında bilyüyor. Bütün ame. Jeler etrafma toplandılar. Çopur Emine kendini der. dini unutmuştur. Herkese: — Dilenci gibi eline bir papel vermişler. Diyor. Sonra... Sonrası anlıyamadığı büyük bir faclanm karşısında söz bulamıyan insanlar gibi susuyor. Hep susuyorlar, Sade aralarmdan bir kaçı söyleniyor. — Rezalet doğrusu. — Elin fakirine yazık değil mi? — Beş, on para verseler ne olur? Yazan: SUAT DERVİŞ Arifi bir canbazhane göstermeliği gibi seyreden | işçi lerin arasma — Arkadaşlar, dedi, bu zavallı adam hakkını ara- yamıyor. Halbuki onun bu fabrikada yaralandığını hepimiz biliyoruz. Aramızdan birkaç kişi seçelim. “Bu biçarenin parası verilmezse, buna tazminat ver- mezlerse çalışmıyacağız,, diyelim. onun büşına gelen yarn bizim başımıza da gelecek. Önce hep beraber rica ederiz. Dimlemezlerse işi bi- rakacağız deriz. Vâr mismız? Tik sırada bir kaç kişi; — Hay hay! — Elbette, — Haydi gidelim, Dediler. Fakat sonra bir durgunl başladı. Kadmlar, Çopur #mineye, çocuk sahibi olanları Arife bakarak söylendiler: — Haklısın amma, neme lâzım. — Bizi de işten çıkarırlarsa,.. — Evde çoluğum, çocuğum olm. berim Namık! Malüma, sokakta it sürüsü kadar işsiz gezen amele var! Hüseyinin köşedeki aktardan aldığı çizgili eseri- cedit kâğıdına bir kaç satır yazdılar, Namık, o grup- tan ötekine koyuyor. “Arife bir kaç para verin de memleketine gitsin. Koca fabrikada ancak 15 imza toplanabildi. Bu esnada kapıcı da Namıkı dikkatle takip O da patrona karşı bir geyler hazırlandığmI Patronunun aleyhinde bir şeyler hazırlıyorlâf, Ah, bu Namık? Hiç adam olmıyacak. Kapıcı Rahmi, o gün ilk defa ayaklarındaki ”” Namık elindeki kâğıda bakarak içini çekiyor! matizmayı unuttu. ediyo m . Nihayet Hüseyin düşünceli düşünceli: — Namık, dedi, bu iş çıkmıyacak, — Ne yapalım Hüseyin?. — Başka bir çare bulalım Düşünmiye başladılar, w Artık herkes Arifi unuttu. Namıkla Hüseyi9* kıyor. Namik yeni bir fikirle gözlerini arkadaş” çevirdi, el — Arkadaşlar, dedi, şu halde biz kendi ye lerimizden bir kaç lirasmı ayırarak işi bitireli” Oyleya, — bugün ukı bir çekinme Yeni bir süküt oldu. Herkes düşünüyor. ae erkeklerin çoluk Aldıkları haftalık zaten nedir ki?., Bakkal “ hibine, diğer alacaklılara verecekler. Aşağ! De herkesin evinde bir hasta, bir yatalak ihtiyar, rü çocuk var. Silküt uzadı. Gruplar parçalandı. Herkes K' le dertleşerek uzaklaşıyor. Herkes, herkese yardım etmek ister ammi #mkânsızlığın, fakirliğin gözü kör olsun! ... Arif hâlâ vaziyeti bozmadı. Sesini ei turuyor, Çöpür Emine de sustu. Kendi kendine e asa seninle bera- Namık baktı, Sonra: — Allah belâlarmı versin". Arif avcunda sımsıkı tuttuğu parayı gösterdi. Diyebildi. Artık Arife bir şey söylemeden koridor. 4n kayboldu. Arif o zaman aleyhinde bir şeyler çev- Hep alâkasız, hep uzak sözler, Bugün Arifin başma gelenin yarm kendi başlerı- na gelebileceğini düşünmüyorlar. .. . Namık, Hüseyinle bir müddet konuştuktan sonra Burada açlıktan ölecek. Yoksa biz de işi bırakaca- gız.,, diye yazılı, kâğıdı evvelâ kendisi sonra, Hüse- yin, arkadan kadınlı erkekli 13 kişi daha İmzaladı. Fakat imzalar çoğaldıkça korku artıyor, herkes kor- kuyor. Kimse kâğıda ismini yazmıya cesaret edemi. — Kâğıdı ben de imzaladım, diyor, zaten El da çalışmıyorum. Hiç tesiri olur mu? Ya, im£* rürlerse... O zaman işe alacakları varsa da Keşki karışmasaydım. af) arkası V.