Milli Küme Maçları Bir Hakikati Ortaya Koydu: Çocuk Bayramında | Küçüklerin Bizde çocuklarım tam manasile leri yaşlara gelinciye kadar olan dır, Memlekette büyüklerin sporundaki faaliyet de- değildir. Klüpçülerin oğulları haricindeki küçükler- den bir goğu on İki yaşma gelinciye kadar adamın- kıllı bir maç seyredemeden büyürler, Bu eksikliği doldurmak kültür teşkilâtmm imkânları dahilinde de değildir. Bu İş memleketin spor seviyesi işidir, Bü seneki çocuk bayramında çocuk esirgeme ku- rumunun hayırlı bir teşebbüsü var; çocuk bayramı haftası içinde olan bu pazar Taksim stadında Iki mlihim maçı çocuklar için tertip etmiştir. Beyoğin, Yeni Şişli, Kurtulus kliplerinin iştirakile yapılacak olan Taksim stadı turnuvası çocuklar düştinülerek başlanmış bir ta - sebbüsüir. Bu teşebblislin gelecek bir şekilde tekrarlanması bizim küçüklerin göz ve kafa mümazeselerini artıracak hayırlı bir faaliyet mevzu olur, Alelâde bir boksör olan İngilizden dayak yedikten sonra galip gibi gülecek kadar da hafif meşrep olan Max maçtan sonra hasmına sarılmış halde Zevzeklikle Bir Arada Yürüyemez Boks için büyük bir kabiliyetle doğmuş, bu doğuşuna ilâveten fevkalâde müsait bir vücuda mal İuğuna kadar pek kısa bir zamanda yükselmiş olan Amerikalı Max Baer'in evvelce unvanını kaybettiği hatırlardadır. Dünya şampiyonu olduktan sonra kazandığı milyonlarla eğlenmiye baş- yan ve idman işlerini çalışmaktan ziyade zevzeklik için yapan Max Baer İngiliz şampiyonu Tomany Farr ile Londrada karşılaştı. Ve fena halde dayak yedi, Faki dünya şampiyonu (le çarpışan | Ingiliz, basit ve şöhreti vasattan yuka Tı gidememiş bir dövüşçü idi. Müsa- bakadan evvel herkes, eski dünya şampiyonunun galebesinden emin idi. Buna rağmen bir zamanlar dünyanm yıldızı olan şampiyon acı bir gekilde gözü, kaşı patlıyarak dövülmtüştür. Bu netice, sporun zevzeklikle yü- rümiyeceğinin yeni ve acı bir delili. dir, YENİ NİZAMNAME Türk Spor Kurumu umum! merke- yi tarafından uzun bir müddettenbe - Fİ hazırlanmakta olan yeni nizamna - menin dahili kınmma «it olan sicil, Vazifo ve salâhiyet, ceza, müsabaka- lar, liğ heyetleri ve hakemler hakkın | daki talimatnameleri nihayetlenmiş ve ufak birer kitap halinde teksir e - dilerek İstanbul mmtakası vasrtasile klüplere dağıtılmıştır, MİLLİ KÜME MAÇLARI B.İİT.O.K teni Mili küme maçlarından Beşiktaş - Güneş karşılaşması 25 nisan 1987 Pazar günü Beşiktaş Şeref stadmda İağır bir şekilde yaralanan Süley - s5 PO Fe Tl Sporu spor yapahilecek- oldu. Geçen ve Arnavutköy mıştım. yetişmemi gve gibi, hiç bedeni oyuncularım da; sene daha zengin palanıyorlar., — Sporculuk ik olduğu için dünya şampiyon- Akyeşil Idman Yurdu Müsabakası İzmit, (Hususi) — İdman yurdu ile Akyeşil, İzmitin ezeli rakip iki gençlik teşekkülüdür. Bu iki klüp a- rasmda evvelce yapılan bir maçta id- man yurdu 1 - 5 sayı ile mağlüp ol - muştu. O günden sonra Akyeşil muhtelif spor temaslarında dalma Üstün, mu- vaffak ve güzel oyunu ie Kocaeli vsswda venilmez bir kuvvet ol Le O kadar ki, Güneşi bile ağır bir mağlübiyete uğratmıştı. Adapa - zarm pek kuvvetli olduğu söylenen Ada sporunu da geçen hafta, yazdı- ğım gibi, güzel ve hâkim bir oyun - dan sonra yenince, idman yurdu ile karşılaşması pek arzulanmıyan bir gey oldu. Evvelki hafta Ada maçında man, Sadi, Lütfi gibi Akyeşilin en iyi oyuncuları bile yaralı yaralı, sahaya çıkmak mecburiyetinde kaldılar, İs - mine anlaşma maçı dedikleri oyun evvelâ her iki takımm “B,, kadroları arasmda oklu. Akyeşil 1-2 fis kazan dı. Vicik vicik çamurlu bir sahada ya pılan birinci tekım maçı da Akyeşilin çok hâkim üstünlüğü ile 1-3 nihayet lendi, Bu maç önlimüzdeki hafta re- vanş maçı olarak tekrarlanacaktır. ———ş— olaenktır. 1) Maça saat 16 da başlanacaktır. 27) Maç hakemi Bay Safe Selâhed | Gin, yan hakemleri Samim Talu ve| Süleymaniye klübünden Bay Tarık » tr. Futbocuların | mukavemetleri çok noksan Yazan: EŞREF ŞEFİK Milli küme maçları futbolcülerimizin muh telif eksiklerini meydana koyan bir faaliyet şici hevesliliklerinden bahsetmiştim. Bir fut bolcü şöhretini temin ettikten sonra yetiştiği seneler kadar sahada kalmadığından eleman | yoksuzluğuna karşı koyamadığımızı hatırlat Bugün de futbolelilerimizin mukavemet noktaları. BI İşaret edeceğim, Ekserisi atletik mümareselerle leleri arka arkaya iki zorlu maçı ayni kıvamda çıka- ramadıkları gibi, ufak seyahatlerden de çabuk hir. İ ferzetsek, yine fstüste maçlarda ek- gün bizde parlıyan sporcuların ge futbol oynadıkları sıralarda da sivil idmanlara ehemmiyet vermemiş olan yanıklılık tarafları eksik oluyor. Oy- Mili küme maçları dolayısile An - kars ve İzmire giden İstanbul fut - bolelilerile, oralardan buraya gelen Ankara ve İzmir takımların birin - el ve ikinci maçlarda aldıkları netice ler düşünüş tarzıma hak verecek a - detlerde çıktı. Başka mmtakada ik! maçı Üst üste muvaffakıyetle başa - ran bir Fenerbahçe takımı çıktı. O müuvaffakıyetleri de mukavemet me- selesinden ziyade oyun şekline, gü - nlin taliine ve takımlar arasmdaki | teknik farklara hamledebiliriz. Esa- sen umumi kaidelerin istisnaları o elk daha kuvvetlendiren sebep - lerin KR MERE) İşte Ankararın İstanbul maçları, Ve | nihayet işte Güneşin İzmir maçları.. Güneşliler ikinci günkü maçta üç gol atacak vaziyetlere girebilecek bir teknik kabiliyet göstermişlerken 3-5 yenildiler. Bunda verilen iki penaltı- yı hesaplıyarak mukavemet bakım. dan iki takımın derecesini beraber #eri oyuncuların ayni hizla oyniya -| madıklarını kabul etmemiz lâzımdır. Bu maçlar daha hudutlarımız için deki oyunlardır. Yani hayat şartları, gıda şartları değişmediği ve kısa ra-| hat seyahatli yerlerdeki maçlardır. | Bir de üçüncü mevki vagonlarda tahta üstünde iki gün iki gece sarsı- larak Sirkeciye çıktıkatn iki saat son FA alışmadıkları bir acayip sahada önilmüze çıkan ecnebileri düşünelim. Üstüste üç maçı bitirip başka yerler de oynamıya giden ve bütün turnele- rinde muayyen nisbetli neticeler a - lan Macarlar ve Romanyalılar gibi Seyahatler yapsaydık halimiz ne olur- du?, İ Müt küme maçları, gelecek seneki İklüp kadrolarında atletik kabiliyet! | ve mukavemeti fazla oyunculara da- ha ziyade yol açacak bir sebep teşkil ederse, ne mutlu bizlere... Dünya şampiyonu olduktan son- ra kazandığı milyonlarla eğlenceye başlıyan ve idman işlerini çalışmak - İtan ziyade zevzeklik için yapan Max Baer İngiliz şampiyonu Tammy Farr ile Londrada karşılaştı. Ve fena hal- İde dayak yedi. | Eski dünya şampiyonu çarpışan İn giliz basit ve şöhreti vasattan yuka- rı gidememiş hir döğüşçü idi, Müsa- bakadan evvel herkes eski dünya İ şampiyonunun galebesinden emin id. angırrrr). İ ri büyüdü. Dişleri gıcırdadı. Yum- İ Tuklu kolu, boş odanm havasmda | oksuz yaylar çizdi. O kadar. Evin içinde günde kaç bardak kmimss kırılam yapacağı iş bu idi veya buna benzer bir gizli diş gı - cırtısı., Kocs evin bilfesinde tabak yok mu? Kâse yok mu? Kristal, sürahi yok mu? Pencerelerinde cam yok mu? Tavanlarında am - Pul, avize yok mu ? Var, hepsi var, Var amma neden bir tane bir gün den bir güne kırılmıyor da bu hin- mar bardaklar kırılıyor? Her sabah bir şangırtı Ile uyan! Her öğle yemeğine bir şungurtu ile otur! Her akşam o yarenliğini , bir şımgırtı İle tatsızlaştır! — Geçende alman yeşil takım - dan dördüncüsü kazaya uğradı . — Boş tane kalan tek çizgili a- yaklılar yok muydu? İşte onlar iki tane kaldı. — Hayırdır insallah, bize pem - be bardak uğur gitmiyor, bugün sonuncusu da elden kaydı. orta halli bir adam veya rüksek tahsil görmlüş, fakir birisi olsaydı, ne yapacaktı? Bere- ket versin, sekiz idare meclisinde Aza, dört şirkette mildiir, üç malt milessesede mürakip ve daha bil . mem nelerin neleri idi de kesesi ba şangırtıya dayanıyordu. Yalnız, si- nirleri dayanmıyordu. Eğer birisi (Sessizce kırılan #rr. ça) yı icat edecek olsun.. küçük kızınm başı Için ayda iki bin lira yı aşan gelirinin üç yarım aylığını İkramiye verecekti, Kılıbık olmasma, kılıbık değildi, Sadece saygılı idi: Kaynanam pek kibar hanrmefendi idi. Kendisi da. ha otuz kAğıtlık bir dükkün kâtibi olduğu zamanlar kadıncağız her İ hata cebine füç beş kâğıt koyardı. Artık bugün “sağlık olsun eviâ - dım, başa geleceğine bardağa gel. sin,, diyen böyle bir kadından bar dak mr 'esirgemeliydi?,. Bahusus YA me eya en gr m ile Bayır Bank idare meclislerine de başkan olacağı söyleniyordu. ardaklarm kırılması değil, kırilirken ses vermeleri si- nirlerine dokunuyordu. Mesele bu rada idi . Karısma bir şey söyllyemezdi. Çünkü hem seviyordu, hem ebeler yasak etmişlerdi. Folluğu Ameri - kan civciv makinelerinden daha si gortalı bir karıcığı vardı ki her yr İm dokuz ay on giinünü gebelikle 40 gününü Iohusalıkla, kırk günü- nil de beden istirahatiyle geçiren kadınm boş zamanı olsa belki tatlı tatlı çıkişacaktı: — Karıcığım! Şu bardakları kim ler kırryorsa, söyle de, ben evde yokken kırsmlar, Büyük kızma hiç bir şey söyli- yemezdi, Çiinkü kızcağız yirmi beş yaşma geldiği halde — çirkinliği » ni aklma getirmeden — her neden se koca bulamamıştı. Bu yüzden kansızlığa mı ne uğramıştı. Gizli sevda şektiğini de teyzesi fısılda - mişti. İplikten ince bir sesle konuşur gibi mmldanan çerdençöpten kı - zma bir şey söylesin de bir üfü - rüklük canmı, yaş olup gözlerin - den mi akıtam?, luna da darılmak haksızlık olurdu, Çocuk mektepten haftada bir geliyor. Kırsa kırsa ya bir, ya iki bardak kırıyor. Söy- lemeğe değmez. Söylese kaç para eğecek? Çocuğun çenesi maşallah iki çift zağlı avukat çenesinden Us, tün. Okumuş mu, okumuş, bilmiş mi İ Buna rağmen bir zamanlar dünyanm İyıldımı olan şampiyon acı bir şekilde İgörü, kası patlıyarak dövülmüştür. İ Bu netice, sporun zevzeklikle yü- »tmlyeceğinin yeni ve mer bir delili. din Balıkesir Halkevi Kupası Balikesir (PAN) — Halkevi kupa sm final maçı AH Hikmet stadm - da idman yurdu ile güç arasmda pa- zar günl yapıldı. eyecanlı geçen bir oyundan sonra 3) Fiyatlar: Tribün 50. duhulliye 5 kuruştur yortlular 8-0 gibi haklı bir galibiyet kazanarak kupayı almışlardır. bilmiş.. Kendisi orta mektebini ol- sun bitirebilseydi, belki oğluna bir iki karşılık yetiştirebilirdi. Hem 4. şin doğrusu çocuğun kırışmda de- gil, kırılışm sinirlerine dokunu gandan idi, Besleme kızların ikisine de ses çıkarmıyordu. Çilnkü birisi büyük hanımm öksüzü idi, öbürü de rah metil annesinin yadigâr... Bir aralık koskoca evin her ya- nmt kalm Uşak, ve yumuşak Eğin halleriyle döşetmeği | diştindi. Tek, kmılaenk bardakların şangr. tıs sinirlerini bozmasın. Hemp « Yarı, birazicrk pahalı mı buldu. — Bumu Havaera Bank'a Genel İspekter olduğum zaman yaparım. | Yatağından fırladı. Gözle. Et 1 Yazan: ş Aka Gündüz! üz, im lem ne yapımaliY, Yataktan fırlamıyta. — Acele işim var. Az kalsm unutacaktım.. Bahanesiyle kendisini dışarıya atlı, Taksim meydanmda yüzüne çarpan bol hava, sinirlerini biraz yatıştırdı. Karnı açtı. Cümhuriyet pasta salonuna girdi. Kahvaltı söy ledi. Birkaç masada daha sabah müşterileri vard. irdenbire arkadan hafif bir ses geldi: Pat, küt, püf! Başını çevirdi, baktı. Hizmet eden kızın elindeki tepsi kaymış, üstün- deki bardaklar Obetonun üstüne düşmüştü.. O ne!7? Gözleri faltaşı- na döndü, O ne! . Bardaklar beto- nun Üstünde oldukları gibi duru yor. Hiç bir tanesi kırılmamış! öteki masalarda da bir merak u- yanmıştı. Bir garson geldi. Toplarken sordular. Odace. vap yerine elindeki bardakları yi ne betonün üstüne fırlatıvermesin mi? Pat, küt, püf! Olur şey değil! Kırılmıyor mlibarekler! Pamuk . tan mı yapılmış böyle? Yoo! Baya ği sırçadan! Gökten İnmesin sa - kın? Yoo! Yer yüzü fabrikaların dan çıkma!, Birdenbire “düşündü: — Eğer bunları Beykoz fabri - kası yapıyorsa, hemen İdare mec - isine kapılanmanın çaresini ara - malıyım.. asta salonunun direktörü Bay Davidin anlattığma göre anlaşıldı ki bu bardaklar, kı. rılmaz bardaklardır. — Nereden aldmız Bay Davit? — Şimdi her mağazada var, Biz bunu ilk getiren komisyoncusun « dan almıştık. Çok memnunuz. Kahvaltısmı yarıda bıraktı. Kalktı. Etekleri, paçaları, yenleri, kulakları ve sinirleri, hep birden zil çalıyordu. Dünyada bu kadar sevindiğini bilmiyordu. Ha, evet, bir de küçük kızı dünyaya geldiği gün buna benzer bir sevinç duy. müştu. Karısı aşağı yukarı, canir cansız yirmi çocuğa yakım — hesa- bmı ancak ebeler bilirdi— doğur - duğu halde en küçüğüne sevindiği kadar hiç birine sevinmemişti. Bir de kırılmaz bardaklara... O mağaza senin, bm mağaza be- Bim... Bir türlü kırılmaz bardaklar sa, İ HAYATTAN HİKÂYELER KIRILMAZ | ardaklar tan yerleri bulamıyordu. YoldA Xİ ler düşünmüyordu. Hem i bem sinirlerinin saadeti yeni Pİ tan kurulacaktı. Bu arada damarları da harekete gelmisti — Yalnız, diyordu kendi Biel Ayas dım, Na yapayımi,”şömdiden | geçimini başka kapıdan ars erken. çok güküür.. BAY Köşe başında yıldızli man bir ok işareti, üstünde rılmaz bardaklar, yazısı HA gili saptı, yürüdü. Bir kocaman gi ha... Saptı, yürüdü Bir ok, Dİ daha... İşte koskoca kırılma$ daklar mağazası! Karşıladılar Baktı. Ken de erken gelenler yarma kons, Bir papaz eskisi. prostelâlı besleme kız. za i kırılmaz bardaklardan al J Tezgâhçı: — Bir kaç dizine kaldı, ii erken geldiniz, derdemez, gâhçının yanma sokulup ra tu — Bunlarm tanesi kaça?” — Altmış beşe amımın, sig zel hatırmız için altmış dörde rebiliriz. — Bana bir düzine sörmi. Sonra her ihtimali düşü” bilgin tavriyle biraz o Öl — Kaç düzine var?. — Beş düzine kaldı. — Hepsini, hepsini yapmız. İşte adresim, zen, bir taksi ile... durunuf” de beraber gideceğim, bir ğırmız. Siz onları sararke” müşteri gelip İsterse hepsi deyiniz. Taksi gelmedi Mi, taksi yetmezse, iki taksi! si otuz dokuz lira mı? Almıs. mi, otuz, kırk.. Bir Jiras! si getirmeğe giden çocuğs 2 Oldu mu? Paketler yap” d Bi Ö” bir telâş içinde mağaza sahipleri düştüler. Fakat del old! değil, acaba bu bardaklar Jana girdi de gel! ralyetal yatları mr artacak. Hepsi beşe satmasak ta Üç m sak mı diye, Taksi geldi. Dört yi cılar, beşinciye de kendisi atınca girip (çek!) dedi Çoluk çocuk kahvalti dan henüz kalkıyorlar. — Bayan valde! Baya” Diye önce kaynanasin Herkes hayret içindeydi. rma, babalarma, Marin (Arkası 13 üncü *