e DD Bize İngiliz Sistemini Oynıyacak Oyuncu Pariste oynanan Fransız milli takımile İngiliz Charlton arasın. ©i küme kliplerini baştan başa Bara. | daki maçta İngilizlerin bir korner çek şindeki canlı vaziyetleri “Nerede Kaldı | Şimalde Öğrenilen Marifetler ? ta devam ediyor. izdeki spor faaliyetleri aksırık gibi ansız ve itratsız olmak- Şubatın ilk yarısında (Avrupa şampiyonasına hazırlanmak) firmasile milli takımı Finlândiya ve İsveçe götüren eşsiz gü- reş müteh: ları yirmi günde takımı turşuya çevirip Türklerin güreş prestijini ve Berlinde kazanılan şöhreti sarsarak memle- kete döndükten sonra bir aydır kabuklarına çekilmiş hareketsiz duruyorlar. Finlandiyada öğrenildiği iddia edi. len hünerleri temmuz ortasmda yapı- lacak Avrupa birinciliğine kadar u. nutmamaları erkân (7) tarafmdan ne kadar tenbih edilirse edilsin yine milli takım güreşçilerinin müsabaka kabi. liyetlerini artırmak için her fırsattan istifade gerek iken tetım bir aydır tam bir atalet içinde âdeta tandır sa- fası sürmektedir. Civarma büyük manşetlerle ve ü- çüncü şahıstan hitaplarla muttasıl ders veren şimal hayranları Türk kü- reşi için ortaya bir faaliyet takvimi atmadıktan başka evvelce yapılaca - Zını doğrudan doğruya veya dolayı. sile efkârı umumiyeye vadettiği şey- lerden de artık bahsetmiyor ve bütün süküt ve durgunlukları gördükçe Fin- landiya seythatinin sebebi olarak or- taya atılmış olan (Avrupa birinciliği- ne hazırlık) lâfınm boş bir bahane olduğuna İnnmamak mümkün ol- müyor. Çünkü, geçen sene olimpiyatlardan evvel yapılması bir protokol icabı i-; ken nedense olimpiyatlarm ertesine bırakılan Balkan oyunlarınm Rusya gevahatinde takımımızın yorulduğu iddiasile 936 senesinde yapılmaması. | na karar verildiği sırada bu müsaba- kalarm 937 ilkbaharında yapılacağı resmi ağızlardan vadedilmişti. Ne oi- du bu vaitler? Temmuzda yapılacağını Fransız ga getelerinden öğrendiğimiz (Greko — Romen) Avrupa şampiyonasma ba- gırlrk için bundan daha müsait firsat olur mu? İşte, Finlandiyada yirmi se- nede öğrenilemiyecek hünerler, mari- fetler görüp geldik. Balkanlıları - ta- ahhüdümüz mucibince - memleketimi- se çağırıp onlara bir ders vermekten, üyni zamanda kendi müsabaka kabi- Şehrimizde yapılan Finlândiya güreşlerinden bir intiba © Galatasaray “ Fenerbahçe B.İ.T.O.K. den: 1 — Mili küme maçlarından Gala. tasaray — Fenerbahçe macı 1$ nisan pazar günü saat 15,30 da Fenerbahçe stadında yapılacaktır. — Maç hakemi Adnan Akm, yan hakemleri Feridun Kılıç, Samim Ta- ludur. 3 — Triblin 50, dühuliye 25 kuruş- tur. 4 — Akay tarafmdan arâ vapur postaları işletilecektir. e m liyetimizi artırmaktan bizi kim mene- diyor? Yoksa Vuslat yine mi kaldı güzel başka bahara? Lâkin, o bir şarkıdır, yanıkça bir şarkıdır. Lâzım Yine Avrupa Antrenörü Meselesi pe milli takımı Fran- sız milli takımile karşı- saşacaktı. Son günlerde İtalyan-| lar Fransaya gelmekten vazgeç- tiler. Fransız Federasyonu da halkı maçsız bırakmamak üzere İngiliz Charlton takımını davet etti, Fransız takımı maçın neticesine 20 dakika kalaya kadar 2—2 beraberken 8on yirmi dakikada üç gol yiyerek #0- hadan 2—5 mağlüp çıktı. Fransız gazetelerinin yazdığı ten - kitlere bakılmca, onlarm da (o bizim dertlerimizle hasta oldukları anlaşılı yor. Onlar da yalnız oyun şekillerini basit tariflerle öğretmeğe çalışan cc- Bebi antrenörlerin Fransız seçimine ve hususiyetlerine göre futbolcu ye- tiştiremediklerinden sikâyeteldirler... Fransızlarda da o merak Malüm va, W sistemi İngiliz birin- | danberi Fransızlar da o sisteme düş- tüler. Saha ortasmdaki oyun gekille rinde W &istemini iyi başaran Fran- #ızların son yirmi dakikaya kadar müsavi oyunu çıkardıkları bir İngi- liz takımma 5—2 yenilmelerinin se bepleri arasında “atletik kabiliyet ek- | sikliğini,, birinci olarak sayıyorlar. Diğer sebepler içinde de, futbolün bazı. milletlerce. hanir ehemmiyeti hakkile anlaşılamamış olan küçük 2 vantajlardan bahsolypuyor, Meselâ, İngilizler her korner kaza. nışlarmda yüzde seksen gol çıkarma vaziyetlerini yakalayabilecek gekilde | hareket ediyorlarmış. Taç atışlarında | en tehlikeli akmlarda olduğu gibi faik vaziyetlere giriyorlarmış... Göze ufak görünen bu gibi teferruattan da sırf atletik kabiliyetleri sayesinde istifade ettiklerini yana yakıla yazıyorlar.. Antrenör Pagnam'ın şümullü bir şekilde fikirlerimize soktuğu bn #is- temin henüz alfabesindeyi; nörle çalışan takımlardan hiçbiri W cümlelerini kolayca sökecek hale ge- lemediler. Ancak en basit tariflerine | uymıya çalışıyorlar. Müdafilerin açık- lar: ve cenalı muavinlerinin içleri tut- maları gibi şeyler. Oyuncu seçmek meselesi Antrenörle çalışan takımlarımızm korner çekiseri ve taç atışlarının an- İ olan korner, taç, frikik atışlarına ab- İdal olmadıkları muhakkak olan an - trenörsüzlerden pek yüksek olduğu da iddia olunamaz. Kale önlerinde 0- yun boğulduğu zaman vaziyet açma meselelerinde dahi antrenörlüler an- trenörsüzlerden çok farklı gözü müyorlar, Oyunu seçmek meselesine gelince: W oynatmak iddirsinda olan Avrupalı | muallimlerin kabiliyetlerine nazaran | tetkik edersek ancak gülebiliriz. İhtimal bu aksaklıklar esas eleman. ları eskimiş takımları muallimler e- line verdiğimizden çıkıyor. Onlar an- cak ekleme bir takım yapabiliyorlar. Gözönlünde olan diğer bir hakikati de, bizde hâlâ ehemmiyeti anlaşılamamış İtrenörlü futbolcularımızn alıştırıda - mamış olmalarıdır. Bu gibi avantajla- | rı iyi kullanmak kolaylığı elde et- mek ise, takımın katkılı veya katkısız oluşile alâkadar değildir, Avrupalı antrenörlere dair olan bahsi bugünlük aşağıdaki birkaç sa- tırı yazarak keseceğim: Kaçıncı sınıf? Bizim ruhumuzu ve seciyemizi 86- çecek olan Avrupalılardan birinci $i- nıfı getirtemiyeceksek, sekizinci ©- nuncu sınıfları için nahak yere fazla para vermeğe lüzum yoktur. Çocuk- ları sahaya götürüp bir iki koşturduk tan sonra döndürecek bevvaplığı her yere pek ucuza giden Macarlar da yapabilir. ü ŞARKIN BÜYÜCULÜĞÜ L ondra şehri güz mevsimi - ne ait kurşuni mantosuna bürünmüştü, Klübümüzün loş ve Sicak bir köşesine toplanmıştık. Sağa, sola savsaladıktan sonra, lâf mevzuu, şarkın esrarengiz hu- Susiyetleri Üzerinde karar kıldı. Kimimiz Portsditten dem vurdu. Kimimiz Adende başına gelenleri anlattı. Herkes sermayesini ortaya döktü. Lâkin kayda değer bir söz söylemedi. Topu da yerden uydur- ma şeylerdi. Ne var ki bu yalancı masallarm anlatılması, geniş kol- tukta mışıl mışıl şekerleme kesti - ren Jorkens'i uyandırdı , Jorkens “Şarklılar büyücülüğü, ve sihirbazlığı adam akıllı beceri - yorlar.,, deği, pimizin k sandalyele- ri, yüzleri, gözleri ve kulakları Jor- kense doğru döndü. Hep bir ağız- dan “Nasıl?.. Anlat!,, dedik. Jorkens “hay hay,, deyince Ter- butun bütün sinirleri gerildi, tepe. den tırnağa kadar göz kulak kesil- di. Onun marifeti söylenen sözde tutmıyan bir gedik delik buldu muydu, kediden korkan farenin deliğe kaçması gibi, hemen itirazı oracığa Saplamaktı. Onun ümidi şimdi, Jorkensi hiç olmazsa bir mübalâğa cürmümeş - hudunda yakalamaktı; amma Y ya kaldı. Bu seferki gayreti boşa gitti. Jörkens söze girişti: Hindistan ân Ganj nehrinin kıyısmda dur - muştum.. Hayat gibi akıp giden sulara dalmıştım, Suyun kendisi ayak ucumda yürüyordu, fakat bü- tün güzelliği yüreğimde akıyordu. Akşamdı. Orada gördüğüm gü. zelliğe acanım sanat manat, edebi- yat falan diyeceksiniz. Hey gidi 2. vanaklar! O dakikada o güzellik si- zin hakikat saydığınız taş toprak kadar hakikatti, Hattâ daha ziya- de hakikati. Ha!,, Bazan İnsana yakın geliveren bir riya ve şarkı âlemi vardır, Eğer sizin gerçek de diğiniz bu ateş toprak dünyasmdan işte o dünyaya atlamak mümkün olaydı, hiç iki biri yok, o dakikada, bu dünyadan ötekine atlar dalar - dım. de Ke bir adım daha yaklaşa. yım derken, önümde yat - makta olan, bir gövdeye bastım. Alaca karanlıkta herifi seçememiş tim. Birden gilmbedek realite dün yasına düştüm, Ne dersiniz. Herif hiç keyfini bozmadı. O galiba be. nim bir an için dalmak istediğim şarkı ve rüya dünyasmın topukla - rına kadar dalgın idi. Ve orada sap hı kaldığı için hiç istifini bozmadı. Ne diyeyim size kıyı, yanıp sinen ateşlerin solgun ışığında tirşeleşen mabetleri, ve mabetlerin Üzerine yüzerek çıkan bembeyaz ayın man zarasını biz de bu Şarklılar kadar anlarız. Fakat hoşumuza giden bir güzelliği kavradıktan sonra onu kendimize maletmek ve saliverme- mek, İşte elimizden gelmiyen bir şey. » Yazan: Lord Dunsany Çeviren : Cevat Kabaağaçlı Tr erbut “nasıl yaptın?., de di.. asıl mi yaptın? Ondan kolay ? Elimdeki piyango biletini İngilterede bir kutu - biletler mevcut oldu - ğunu, obiletlerin birisinin üzerin- de de elimdeki biletin numarası yazılı olduğünu.ve piyango. çeken m ie Aileni Bana “neden ?,, dedi. Bir. insan bir kere sorguya dadandı mı, ona anlatmak işi, yağdan kıl çekmek gi bi kolaylaşır. Çünkü herifin aklı Bm nereye takıldığmı kestirirsin. Adama bu işin ucunda bol bol Paralar olduğunu anlattım, Elime geçecek paraların bana hayırlı ol- masırı temin edemiyeceğini söyle- di. Ben de “hele bir elime geçsin ö. tesini ben bilirim,,, dedim, / ışığına tuttu. Ba» ha geri verdi. Ve murakabesine daldı, V apurda, Şarkı, avucunun İçi gibi bilen Lupton edu bir İngiliz vardı. Onun yüzüne baktık. ça içimden bir ses “hal T. ada- mma çattm. Şark büyük ii <ö- sünün eri midir? Vadini tutar mr? İşte bu sorguların cevabını bil- se bilse bu adam bilir,, diye marti di duruyordu. Fakat adamın, e damdan düşercesine lâübali - liği yasak eden, kerriferli bir bakışı, bir duruşu vardı Deniz yolculuğu değil mi ya! İn. san İster istemez ergeç öteki yolcu larla tanış olur. Vapur Akdenize gireli henüz bir gün beni adama takdim ettiler. bundan hoş beş ederken sözü çalı mma getirdim. “Bu Şarklıların iddia ettikleri büyücülük sahi mi?,, diye sordum. İlkönce aluy ettiğimidne kuşku. lendr. Üstünkörü cevaplarla mev- zuu baştan savmağa uğraştı. Fa. kat cidden alâkadar ol rünce “ha Şarkın büy ğünden ha telsiz telgraftan şüphelenmiş - sin, hep birdir, dedi. İşte o zaman asıl içimi gıdıklayan meseleyi sor dum; yani büyük ikramiye işli Bana "pek nadir bir kudrettir. Fa kat yapılabilir, ben bu işi yapabil cek bir adam bilirim,, dedi. anj o kıyısmdaki büyücü. den bahsettim. Onu tanı- mıyordu. Onun tanıdığı Cezayirli bir Araptı, Beni şeytan kışkırttı. Madem ki büyücülük san'atınm a. sıl erini biliyordu. Neden o adam vasrtasiyle yük ikramiyeye kun- madığmı *sordum. Bana dobra dobra cevap verdi. “Bak arkadaş ben arttırdığım para ile bir d£*İ kaüt maaşımla âlâküllihal gidiyorum. Birisi yekten otuz bin lir dip kabul etmiyeceğimi demek temiyorum Fukat artık dünyadan el ae çektim. Londranın bir köş de başımı ( dinlendirmek e? rum, Şarkı, para hırsı uğrunda diye kullanmak istemiyorum. o bin liraya el uzatır da alırsam, * ba Şark benden intikamını & diye aklıma felfelek kaçacak fam dinç, ne diye kendime ves 86 yaratayım, Neme lâzım! Di? ” ta pirinç (o peşinde koşac! rahat rahat evde bulguronğ yerim! dedi. Amma genin ve #4 Ne var ki cebimde mângif yu çekmişti; Büjtöha “Iyi sa bu Arap büyücülüğünü beğ” yapar mı?,, diye sordum. İS onun ekdesi bozuktur. iyİİ sızdır. Müslüman olduğu İSİ? “aperitif,, içmez. Oralı Araplsf Avrupalıyı doktor bilirler, Seni rür görmez, sana ilk soracağı midesi için ilâçtır.. Seu bire? sin, biraz karbonat ve biz karnma bir çeri düzen veri © sara büyük ikramiyeyi kazand” dedi. Neyse Fransız birinden Dİ?” el bilet buldum, Ve dosdoğru bm yanma vardım. İlk işim doktor olduğumu 0 lemek oldu. Hastayı görmedi” vel ben teşhisini koymuş bul Zum için işim de denk gitti. hastalığını anlatmadan, be” duyduğu acılar, çektiği Sİ teker teker saydım. Herif payri ten parmak ısırdı, Doktorluktaki ustalığıma yayi dt doğrusu. Onunla beş alt! konuştuk. Teşhisimden midir: sa hemencecik verdiğim ilâçt9” dır, herifin rahatsızlığı Bana doktorluk ücreti VE” kalkıştı. Bittabi kabul etm” Ben bir tıp sihirbazı olduğu” onun da başka şeyler bÜ$ meslektaş bir sihirbaz Ol8” anladığımı söyledim. Bana © fetini göstermesini y : Sırası gelmişti. Bizim ceP' leti fora ettim. Bileti evirdir “ii di. Okuyup üfledi. Bana indi, Bu İş te tertemiz tamamlar. , gününe on gün bir derken oda sd mara kutusunu meydana 8* ler, Biletleri bir kadın ce” Elini daldırdı, Bir numars yanlışlıkla iki numara biri ğ mesin mi? Piyango kontrol”. gi de gerisin geriye kutü” terdr. ç Ah yandım. Yanlışlık eÜlu İki büyücüye de iki ay”! birinel ikramiyeyi büyület”” İşte ondan dolayr ki bit den çıktı. Hâlâ yanarım. Core bana bir viski