TAN Mahkemelerde Edirne - Sirkeci Treninde “Çimdik "li Bir Macera!.. Bir Delikanlı Havalar Isınınca h: BU AKŞAM SAKARY Asus | Esrarengiz etvarile GRETA GARBOya kıyas edilebilen yıldız, KAY FRANCİS tarafından temsil edilen ve bir heyecan dalgası tevlit eden, BEYAZ MELEK (Florence ( Nightingale) Kadınlığın esaretten kurtarılması ideali uğruna aşk ve saade tini feda eden İstanbulda Üsk üdardaki İngiliz mezarlığının bu VE yerde İngiliz hastahanesinde hastabakıcı beyaz Me- leğin hak'ki hayatını musavver Fransızca sözlü emsalsiz fil- — mumu mini takdim edi l » YER YÜZÜNÜN DANS KRALİÇESİ. | SEMALARIN RAKS İLAHESİ.. Brodway Melody filmini unutulmaz yıldızı Kİ İstanbul: Saat 12.30 Plâkla Türk musiki, 1280, vadis, 13,95 Muhtelif plâik negriyatı, € Saat 17 İnkılâp dersleri Üniversite paklerı 18.30 Plâkla dans musikisi, 19,30 Ço masal, İ. Galip Arcan tarafmdan, 20 © R kadaşları tarafından Türk snf si ve halk şarkıları, 20.39 Ömer Rıza dan Arapça söyler, 2045 Safiye ve daşları tarafımdan Türk musikisi ve şarkıları, saat Ayarı, 21,15 Orkestra, 22590) Jans ve borsa haberleri ve ertesi , programı, 2230 Plâkla sololar, oper& Operet parçaları, 23 Son, . Günün program özü Bir Ay Hapis Cezası Aldı Sultanahmet Sulh Üçüncü Ceza mahkemesi dün çok tuhal bir tecavüz hâdisesinin muhake- çesini yaptı. Hâdise Edirne - Sirkeci treninde geçmiştir. Yolculardan 23 yaşlarında Bayan Münire, Çorlu ile Çerkesköyü arasında kom- partimanın penceresinden göçmen evlerini seyrederken baldırına atılan bir çimdiğin acı- » sile arkasma dönmüş ve Hakkı isminde bir © genci görmüş. Kadmcağız bu v Suçlar Çoğaidı Meşhut suçlar kanununun tatbikma başlanalı tam altı ay dört gün olmuştur. İlk günlerde müd - delumumiliğe gelen hâdiselerin sayısı oldukça ka- barık iken bir aralık çok azalmıştı. Bu azlıkta kış mevsiminin de tesiri olduğu kabul edilmektedir. Çünkü havalar ısınmaya başlayalıdanberi meşhut suçların sayısı da artmıştır. Son günlerde İstanbul meşhut suçlar müddelumumiliğine akseden yevmi hâdiselerin sayısı on beşten aşağı düşmemektedir. Bu gidişle meşhut suçların yazın daha ziyade arta. cağı da tahmin edilmektedir. ELEANOR POWELL Gözlerin hiçbir zaman görmediği LER e Me - İHTİŞAM * Kulakların hiçbir vakit duymadığı ve di NEFİS MUSİKİ ve DANS ŞAHESERİ OLAN “€* ans için YARATILMI mu Metro - Goldwin - Mayer filmi m. Askerlik işleri Nisan Celbnde Sevkedilecekler | Senfonik Konserler: 21.25 Bratislava: © Filharmonik 22.50 Budapeşte; Senlonik konser, 23 şova: Senfonik konser (Haydn, Bussoni Hafif Konserler; 18,10 Bükreş: Eğlenceli plâklar, Varşova: Mandolin orkestrası, 18 Bi Radyo orkestrası (Veber, van, Mascagni). 19 Breslan: Asker İve Şrammel takımı, 1920 Bükreş: Kon tin devamı (Massenet, Thomas, İlump dink) ve.) 20,20 Bükreş: Havayent gitar, şark, yana. 20.30 Varsova: Radyo poperini, 21. Hamburg: Brahms'in eseri konser, 21.10 Berlin: Küçük radyo ock0$ trasi (Vüli Steiner idaresinde). 21,10 Bi iu; Örkestea, sopran, tenor, 2145 Pri Hafif musiki, Budapeşte; İnize Mi i si. 2230 Münih; K İk şarkıları, 24,05 Budapeğli ve göremiyeceği ve GENÇLİK Filmi Mes'ut insanlar iz KULÜBÜ TEŞEKKÜR — Ölümü ile bizi ele me sokan oğlum Fadıl Kibarm cena- ze merasiminde bulunmak, telgraf » tecavüzü protesto için Hakkıya çıkışmış, fakat delikanlı bu iti- ve maktııpla temelli etmek suretile te. Suç üstünde |Çocuk Kadıköy Askerlik Şubesinden: . : « razları kahkaha ile karşılamış ve bulunmuş, “karşı kompartimandan Bayan Münireye karşı: — Şoz, ş0z!.. diye söylenerek yakalanan kumarbazlar Çemberlitaşta Vezirhanında Şera. alaya başlamış. Ve biraz Sonra | feğdinin kiraladığı odalarda kumar da bir sinema artisti gibi roller yaparak yüksek sesle imalarda Münire bütlin bu hareketleri haz . “meder gibi görünmüş, fakat yanmda- ki yolculara dikkat etmelerini rica etmiştir. Tren akşam “Üzeri Sirkeciye gelir gelmez bayan inire hemen Sirkeci karakoluna müracaat ederek Hakkıyı yakalat . mıştır. Polis tahkikatmı yaptıktan ponra suçluyu dün sabah meşhut suç müddelumumiliğirie vermiştir , © Meşhut suçlar kanunu belediye ar. dahilindeki hâdiselerle alâka- dir. Hâdise Çorlu ile Çerkesköyü sında geçtiği için mahkeme bele. “diye smırları dahilinde olup olmadı . ğını kestirememiş ve muhakemeye “umumi hükümler bakımından devam 'etmiştir . A al #ki şahidi de hâdiseyi Mi- nirenin iddia ettiği gibi anlattılar ve kınm daha evvel Münireye ko . < için oyun kâğıtlarını, markaları zarları yatakları atma saklamışlar. | dır oynandığını haber alan polis, bu oda. ları göz altında bulunduruyordu. Nihayet dün arama yapılmış, içeri de Salih, Reşat, Mehmet, İsmail ve Şerafeddin cürmümeşhut halinde ya, kalanmışlardır . Suçlular bastldıklarmı anladıkları ve Fikat içeriye giren polisler oda - larda araştırma yapmışlar ve kumara sit bir çok zarflar da elde etmişler. dir. Karakolda suçluların üzerleri de aranmış, çikan paralar bir zarf içine konarak milhürlenmiştir. Suçlular da meşhut suçlar müddelumumiliğine teslim edilmişlerdir. BEŞER LİRA PARA CEZASI VERECEKLER Polis, son zamanlarda hafta tatili. ne riayet etmiyenlerle ehemmiyetli bir surette meşgul olmıya başlamış - tır. Dün de bunlardan bir kaçmı Ya- kalıyarak meşhutsuçlar müddelumu. miliğine vermiştir. Bunlardan ma - rangoz Mustafa ile Necati meshut suçlara bakan Sultanahmet #ülh ü. ve cıgara ikram etmek istedi . fakat Münirenin bu ikramları ettiğini de söylediler , Suçlu ise: — Ben çimdik atmadım. Elim kal- yanma dokunmuş, diyordu . Çocuğu Yaraladı Hasköyde Keçeci mahallesinde otu. ran 10 yaşında Yako isminde bir ç0- cuk, Okmeydanında oynamakta iken, yanma meçhul bir çocuk daha sokul muş ve hiç yoktan bir kavga çrkara.| rak elindeki çakı ile Yakoyu karnın. dan yaralamıştır. Meseleyi haber alan zabıta, Yako- yu derhal tedavi altıma almıştır. Meç. hul çocuğun hüviyetinin meydana çi. karılmasma çalışılmaktadır. ——————.. Tarihten Evvelki Türkler ,Hakkında Bir Konferans Tanınmış Türkoloğlardan B, Fran: suva Psalti bugün Ünyon Fransezde “Tarihten evvelki devirlerde "Türk. ler,, mevzulu bir konferans verecek. tir . Konferans Şehremini Halkevinden: Şehremini Halkevinden 5 Nisan ei) pazartesi günü saat 17 de Kız Öğret.| men Okulu muallimlerinden Dr. Se. miramis tarafından o(mekteplerde hastalıklardan korunma). ve 18 de Beşir Ekrem tarafndan (iki terkibi bent) Ziya Paşa ve eserleri hakkın Fakat hâkim bu müdafaayı kabul tmedi. Hakkı hakkında bir ay hapis ir verdi, güncü ceza mahkemesinde beşer Ürt para oezasma mahküm olmuşlardır da iki konferane verilecektir. Her. essürümüze İştirak lütfunda bulunan muhterem dostlarımıza şiikranları - mizi sunarız, Mutat olan bu seneki (937.) nisan celbinde aşağıda yazılan doğumlular ve sınıflar askere gönderilecektir. 1— Yaşıtları askere gittikleri halde şimdiye kadar askere gitme. miş olan 316 doğumludan 330 (da. bil) doğumlulara kadar olan piya. deler, 2 — 316 doğumludan 331 (dahi) doğumlulara kadar olan Muüzika, jandarma ve gümrük smıfina ayrıl. mış olanlar, 3 — 316 doğumludan 332 (dahil) doğumlulara kadar olan deniz sımıfr- mA ayrilmiş bulunanlar, Yukarıda üç madde ile gösterilen doğumlardan ve smıflardan olanlar şimdiden hazırlanmaları ve askeri kayıtlarmı yoklamak üzere 17/4/37 Annesi İnmeli ÖLÜM HABERLERİ ÖLUM Eski Şehreminlerinden Hüsam to- runu ve Temyiz âzasından Mahmut! Nedim eşi Refika Zübeyde dün Alla- hma kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11,30 da Beyoğlu Zükür hasta - nesinden kaldırılacaktır. Allah Rahmet Eylesin, o ÖLUM İstanbul Üniversitesi Hukuk Fa - jkültesi talebelerinden Talha Altın Başak ve Şişi İeraxkı Lisesi son 8i- »ıf talebelerinden Turgut Altın Ba - şakın büyük babaları ve eski Ankara Şehremini Bay Asafın dayısı Selânik eşrafından Hayret Şakir Altın Başak kısa bir hastalık neticesinde vefat jetmiştir. Bu elim ölüm; sevimli ve a- İsil zatın bütün efradı ailesini ve dost Jarmı derin teessürler içinde bırak - muştur. Tanrı efradı ailesine hayırlar versin, gününe kadar şubeye gelmeleri 4. zımdır. 4 — Toplanma günü ayrıca bildi - Filecektir. *t* Beyoğlu kaymakamlığından * “Beyoğlu yerli ve yabancı askerlik şubesinden, 937 senesi nisan celbinde aşağıda doğum ve smıfları gösteri - lenler am sre gönderilecektir . A — Piyade sınıfından 330 (da - hil) doğuma kadar olanlar. B — Muzika, jandarma, gümrük smıflarmdan 831 (dahil) doğuma ka dar , C — Deniz smıfından 331 — 332 22.30 Prag: Martins'nun “Köprü üzeti 'deki komeği,, operast. Oda musikisi; 2129 Bükreş: Sarvas kuarteti, 23,05 Popi Parizyen: Oda musikisi, Dans Musikisi: 23,30 Breslar. 24: Münih. 24,25 Roma: Yeni Evliler (dahil) doğuma Kadar olanlar. Küçük Kemal İçin.. Geçen sene vefat eden Şehir Tiyat. rosu sanatkârlarından Küçük Kemale Fyünte bir mezar inşası kararlaşmış- #tr. 20 gin sonra Küçük Kemalin ölü. rinin yıldönümü münasebetiyle ih. tifal yapılacaktır. Cenazesi 5 Nisan 937 Pazartesi gü mÜ saat on birde İstiklâl caddesinde 285 No. lu Kurtuluş apartımanmdan | kaldırılacak, namazı Beyazıt camlin- de kılmdıktan sonra aile kabristan; na defnedilecektir. asmpaşala oturan Bayan Esterle tesviyeci İsak Be oğlu evlenme memurluğunda evli * mişlerdir. Tebrik ederiz , Allah rahmet eylesin. Fitili düzeltiyor. Dışarda ne kadar az kaldı.. Hal- ki odaya öyle müthiş kurum yağmış ki... © Cenazenin üstüne örtülmüş olan dokuma çarşafm “üstü simsiyah... Yine karyolaya yaklaşıyor. Ölünün üstünü örten çarşafı silkmek için kaldırıyor. Yatağm üstünde ayakları, kolları, vülcudti soğu- madan evvel, dümdüz uzatılmış bir genç kız ölüsü yatıyor. © Çok genç bir şey.. *İstira; , yorgunluklarm çizgilerini bir anda silen ölümün rahatlığı için- “deki yüzü ancak yirmi, yirmi bir yaşmı gösteriyor. Bu küçük kızın çenesinin altından geçirdikleri bir «bezi dağınık saçlarının arasmda bağlamışlar... Bu pembe bezin uçları saçlarınm arasında küçük iki ku- ak gibi sivri, sivri duruyor. — Burnu çok incelmiş, burun delikleri kısılmış, göz- inden biri simerkı örtülü amma, sağ gözü açık, Açık gözlü, donuk bir cam gibi, Açık kalmış gözü sabit bir bakışla tavanda gâyri muayyen bir noktaya bakiyor. © Yattığı yalağın çarşaflarında ve kendi giydiği ma- .geceliğin eteklerinde kan lekeleri var, Huriye, gözleri hiç görmüyormuş gibi, bakışlarm- en ufak bir mâna belirmeden genç ölüye bakıyor. Sonra odaya girdiği kadar telâşsız sakin adımlarla geri dönüyor. Dokuma çarşafı kapıdan dışarı silkeli- © Yatağm tekrar başucuna geldiği zaman, boş bir 1 ola örter gibi sükünetle ve ihtimamla genç ölü- “nün Üstünü örtüyor. Şimdi biraz evvelki telâş ve heyecanım darmadağı- hık yaptığı odayı ağır, ağır topluyor, Odanın kapısı hep açık... Petrolu gitgide azalan kilçiik lâmbanm ışığı odanın mahdut bir kısmını ay- İmlatıyor. Kubbenin büyük bir kısmı, odanın köşe - leri karanlık ve gölge içinde... “Huriye, işini bitirdikten, yani odayı bir parça top- ıktan sonra... Yine oda kapısınm önüne gidiyor. mın esiğine oturuyor, Entarisinin göğsünden çi” kardığı bir paketten sigara sarıyor, Ve yine göğsün- den çıkan bir kutudan aldığı bir kibritle sigarasını yakarak içmiye başlıyor... Başı pervaza dayanmış... Gözleri yarı kapalı... Uyuyor mu?.. Bir şey mi düşünüyor?.. Bunu anlamak için onun yüzüne bakmak kâfi değil, Hafif, gayet hafif bir rüzgâr esiyor. Rüzgâr da de- il bu.. Havada sanki bir ürperiş var.. Bunak hafız hâlâ okuyor... Fatma kadın hıçkırıyor. Ve Huriye, derin, derin nefeslerle çektiği sigara « sını içiyor, .. Bu, Huriyenin, böyle ölü başucunda, uykusuz ge- girdiği ilk gece olmasa gerek. Onda göre ,göre, dün- yanın en fena şeylerine bile alışmış olanların lâkay- Çizgisiz yüzünün bu gergin mâskesi senelerdenbe- ri hiç, hiç değişmedi. Onu, kimse, ne gülerken, ne ağlarken, ne sevinin. ken ne de şikâyet ederken gördü, Onu bu mahallede tâ umumi harptenberi tanryan- Jar var. Osmanla evlenmeden evvel onu görmüş bu- Yunanlar pek çok... Makat onun yüzünün bugünkün - den daha değişik veya daha genç olduğunu hatırlı. yanlar hie vok. O, hayatında hiçbir zamari, genç veya ihtiyar ola- mamiş bulunanlardan biridir. O umumi harp içinde Cibalide tütün mağazasm- da çalışırken de bu idi Yaşı gayri muayyen olan, gülmesini bilmiven konuşmayı beceremiyen bir işçi. Yazan: SUAT DERVİŞ Cibalide, tütün mağazasında onu tanımış olanlar: “O zaman da yüzü yine böyleydi., diyorlar, Evet o zaman d4 yüzü esmer ve gergindi, büyük siyah gözleri duygusuzluk perdesile donuklaşan bakışlarla dolu idi. Vücudü de şimdi olduğu gibi zayıftı. Onun genç kızlığını bu mahallede bilen yok. En es- ki tarihlere kadar onu hatırlıyanlar pekâlâ biliyor - 'ar ki, o Cibalide çalıştığı zaman duldu. Kocası harbin daha ilk senesinde ölmüş. Kimbilir belki de onu böyle herşeye karşı lâkayt ve duygu- suz bırakmış olan saik bu büyük felâketidir. Ve ya- hut kimbilir belki de o, kafasının ihkişafma vakit bı- rakmadan işe atıldığı için böyle bunaldı. Hissiz ve yarı ölü bir halde kaldı... Huriyenin hem annesi, hem de büyük annesi var. dı. O harbin büyük sefaleti hayat pahaltlığı ve yok suzluğu içinde yalnız kendisini değil bu iki ihtiyarı da beraber yaşatmıya çabaladı. Fakat bir tütün kızının parası, üç kişiyi bu müthiş #enelerde yaşatabilir miydi, Bunun için umumi harbin sonuna Huriye kimse- siz çıktı. Osmanı mütarekede tanıdı. Eski bir tütün ame- lesi olan Osman, Yine tütünde iş aramak için onla « rm çalıştıkları mağazanın kapısına gelmişti. Harpte geçirdiği büyük bir zetülcenpten sonra çü- rüğe çıkarılmıştı amma esasen onun muamelesi bi- tinciye kadar da mütareke olmuştu. i Tütün deposunun doktoru onu muayene etti. Ti. tüne varamaz dedi, iri kemikli geniş ve Cepheden dönen Osmanın, döndüğü zaman hiç kimsesi kalmamıştı, Pek yaşlı olan babası ölmüştü. Kiz kardeşile ko- cası Anadoluya gitmişlerdi. Başını #okacak yeri yoktu... Istanbul bir mahşer gününe dönmüştü, Kimsenin kimseden haberi yoktu. Sokaklarda emperyalist orduların zabitleri parisk çizmelerini kaldırımlara vurarak gidiyorlar. Avrupa sermayedarlarının majlarını, satacak pa - zar sramak için İnsanlık körükörüne dört sene bo « Zuşmuştu. Beş yüz kişinin hırsı için bütün dünyadört sene bir volkan gibi tutuşmuş, İnsanlığın kizil kanı lâv renginde akmıştı. Ne kendisine, ne kendi ekmeğine, ne kendi evine, kendi mahallesine, he kendi oturduğu şehre ve ne de kendi vatanıma zararından başka hiç bir fay- dası olmiyacak bu savaşlarda bulanan, ve döğüşen Osman, bu savaştan çürük çıkmıştı... Osmanm, Ahmedin, Mehmedin, Coninin, Frlein, Janm, Polün bu oyunda isimleri düşünülmüş müy- dü? Mehmedin, Friçin, Coninin, Janin yuvasma, ve yurduna bu döğüşlerden, ne fayda gelecek... Bu su- al bir kere kasalarını doldurmak istiyenlerin aklında belirdi mi?. On dokuzuncu asrın ortalarına doğru türeyen bir akıllı adam, çok akıllı bir adam dünyanın gittiği yo- Tu insanlığa iki, iki daha dört eder gibi göstermişti. Fakat beşer anlaşılmaz bir dalâlet içinde bu felâkete koşmuştu. i Dünya yüzünden ismi kalkacaklarm sayısı beş yü- zü, haydi haydi, bini geçmezken her millet kendi en iyi çocuklarının, hiçbir şeyden mesul olmıyanlarının kanmı topraklara dökmüştü. Harp, nihayet bitmişti. Artık bir zaman için Fransız, Mmgiliz sermayesinin piyasalarda Alman rekabetinden korkmasına ihtiyaç kalımmıştı. (Arkası var)