yu Hududün HuduHa 'Çapulcula © Akçekalede kasabanm eşrafından “sayılabilecek olan bir kahvecinin bü. i endişesi işte budur; zaman kefenlik bez, Odağacı ve nışadır bulamıyor! Nişa- 'dırın ölü için ne işe yaradığını pek i yorum amma, işte &ahveci öyle 'söylüyor.. © — Peki dedim, diriler için? — O kadar ihtiyacımız yok! de - — .Hele, bele, diye israr ettim. — Patiska! dedi. Kahve, dedi. ve a ilâve etti: © — Bir de iskambil kâğıdı! Kahveci hayatında kendisi için ne gibi şeyler eksik olduğunun farkında değildi! Oradaki bir köylü ile tren yoluna gidiyorum. Kibritim yok. Onun taşına vurduğu çelik parça. hn çıkan ateşle tutuşan kavm . n istifade ediyorum, — Hudut!.. Dedim, nasıl? — Hudut! diye içini çekti!, . “Hudut gayet emniyetli idi.. Kah . meri askerlerimiz hududun üzerin. gece gündüz, uyku, istirahat ne- bilmeksizin daima göz kulak olu. orlardı.. Fakat, ne çare ki hududun tarafmda emniyetsizlik var. d * Komşunuzda büyük bir yangın ta. Wwur edin. Ateş bacayı sarmış, alev, gökyüzünü yalıyor. Bu tarafta nekadar kuvvetli bir yangın duvarı- bir itfaiye tayakkuzu olursa ol. yine tehlikeyi yakm hissedersi . Çünkü aksi bir rilzgür bir taraf. tan kıvricımı sizin ahşap saçağmıza tabii. İşte bizim Cenup hududumuz tıpkı öyledir. Çünkü karşı tarafta büyük e saffı harp nizamnda mevzi , Bunlarm yegâne düşüncesi, zayıf nokta bulup bize saldırmak, di bünyemizi vurmak, kendi cep ni doldurmak, ve çapulculuk et. tektir... —.—.. “Bunun için maddi ve manevi te$ki. hazırlamışlar, ağlarmı kur. » Bunlardan birincisi hudut boyuna n ve Türk düşmanı olan unsur. hazırladığı ekonomik hücum, i büyük kaçak merkezleri ara. la yaşıyan çapulcu âşiretlerdi. Bu ulcuların da şehrilerden, kasaba. b ve hattâ umumi merkezler . müzaheret gördüğüne şüphe yok Yoksa: Aneze aşireti, Muhacim ve saire 2000 silâhlı muharibi en çıkarabilir?. Söylendiğine öre bu aşiretlerden bazılarının bir tankı bile vardır. Arap bedevilerinin bu tankları, panm mühim silâh fabrikatör. müzakereler yapıp satın aldık. ve Suriyeyi mandası altında Frensiz hükümetinin bunu e kim ihtimal verebilir? kağnı arabası veya yaylı de. ki nazarı dikkati celbetmesin. Fransa, bunlardan bihaberse, tahkik etsin! Fransaya âci- ben, yani Ohudutta bir iki ay di kendine dolaşan bir Türk ga dimden geldiği kadar yar . hi edebilirim. için miisaade ederlerse şunu Hiyeyim ki, Fransanm böyle iki h, liç bin silâhlı muharip çıkaran lerden haberdar olmaması im. ilinde deği Çünkü bu irde Suriyedeki Fransa manda . sıfıra müsavi olması lâzımdır. ın bir misal mi istiyorsunuz? Müritler! biraz da Gazlantep hududu. da vaktiyle kurulan mürit n bahsedeyim: Torahim isminde biri, bura - “Nakşi tarikatini ihya etmeğe kalk 've bir tekke kurmuştur, Bu tek. müritleri, muhakkak silâhlı o. Ahret işleriyle silâhm me .CENUP UDUDUNDA Emniyeti ki Silâhlı r, Müritler alâkası vardır, bunu tabii tahmin e. dersiniz! | Maksat din değil, siyaset değil | şakavettir. | Bu terikatin silâh: tilmizleri, gün geçtikçe fazlalaşmıştır. Fakat, nihayet Halil İbrahim kaçmış, ve 0- nun .yerine halife olarak Ali Galip, Kurt Ali oğlu isminde bir çoban ge$- miştir. Nakşi tarikati bir müddet devam etmiş, sonra hududun öbür tarafndan çok &uvvetli bir Türkiye. ye karşı hiç bir zaman geniş bir ta.| arruz yapılamıyacağı anlaşıldığından teşkilât kısmen dağılmıştır. Fakat silâhlar yine bu din namına eşkıya. lık edenlerin elinde kalmıştır. İşte Cenup hududu, Suriye tarafm. da böyle yer yer fışkıran, kabaran sıbanlarla doludur ve bunların mü - temadiyen fırsat gözledikleri ve hiç bir zaman da emellerine varamadık- ları gayet açık bir hakikattir, Fakat şuhu söyliyelim ki, vaziyetin, hudu. dun öbür tarafında kasten bu şekilde olması, bizi mütemadiyen rahatsız et. İ mektedir. Fransanm, eğer hüsnüni - yeti varsa, bunları derhal tanzim et. mesi gerektir . Akçekaleden Urfaya (gidiyoruz. Yol bir ovanın ortasından geçiyor. O- va dediğim zaman, tamamiyle ova anlmayın, çünkü bu ova çölle karı - şıktır. Ufuk keskin değildir. . Daima Vüten toprakla, eriyen semanm biri, birine geçmesinden bulutlanmıştır . Gideceğimiz yol 57 kilometre. 'Toz otomobilin karıma kadar de. Ziyor, koca araba bu tozun, karnmı gıdıklamasından galiba o huylanıyor, mütemadiyen hırıldıyor. . Bir çok köyleri geçiyoruz. Evvelce anlattığım gibi yumurta - vari binalarin yapılmış köyler. Bu köyler, uzaktan harman yığmnlarmın sarı mânzarası içinde öbek öbek bi. ver folluk hissini veriyor. İşte biraz uzakta Harran gözükü - yor. Harran, bulutlarm, rutubetin ve sıcaklığın harmaniyesi içine bürün müş. Çölde bu kadar mavi rengin bir a- raya toplanması ne kadar da boş gö rünlyor. — Harran âdeta bir serap gibi.. — Zaten burada dalma sersp gö- rilür. , Biz serap görmüyoruz. Çünkü mev simi değilmiş, Fakat Harran, Mar. mara kadar durgun ve mavi bir de. nizin ortasında ne kadar da çok bir adayı andırıyor. . Bir çölde, bir denizin ve bir adanm aksini görmek kadar güzel bir serap olur muf. Güneş mavilikler! yer yer kızıllaş. tırıyor, yer yer çamurluyor.. Ve Har. ran biz yaklaştıkça mavi maşlahmı yavaş yavaş sıyırarak çıplak, iri çıplak oluyor. NÖBETÇİ ECZANELER > gece nöbetçi olan eczaneler çanlar. Eminönü: Mehmet Kâzım, Alemdar: Ab- dülkadir, Beyamt: Haydar, o Şehremini: Hamdi, Karagümrük: Arif, Şehzadebaşı: 1. Halil, Akşaray: Nuri, Samatya: Rıdvan, Fener: Emilyadi, Eyüpte Eyüp eczaneleri. Beyoğlu cihe: la, Manicoviç, Ve nikopulo, Taksim: Kemal Rebül Galata; Miçopulor işli: Pertev, > Nesim A - seo, Kasımpaşa, Müeyyet eczaneleri, B ciheti: Beşiktaş: Ali Rıza, Or- taköyde: Ortaköy, Arnavutköyde: Mültiya- di, Bebekte Merkez eczaneleri, Sarıyer ciheti: Büyükdere Osman, Tarab ya, Yeniköy, Boyacrköy, Ramalibisers ecza teleri, Urküder — Kadıköy ciheti — Üsküdar: Ahmediye, Kadıköy: Modada Moda, Altı gi BAŞMAKALEDEN DEVAM Ağ gır $ .. .. anayıımızın Doğ oğuşu (Başı 1 incide) yonlük bir işe giriyoruz. Bundan ev. vel kurulan fabrikaların hiçbiri beş milyondan aşağıya o malolmamıştır. Bunlar hususi teşebbüsten beklen - seydi ne zaman ve nasi meydana gelecekti? , Gelebildiğini farzedelim: Bunu iyi karşılayacak mı idik? Fabrikalarm. da kendi ihtiyaçlarını tedarik ettik - ten sonra döviz bulmak için fazlası. nı barice yok bahasıma satan mem - leketler var. Hele yeni kurulmuş milli sanayii bunlara karşı gümrük duvarlariyle muhafaza etmek zaruri olacaktı. Hu. susi sermaye ile kurulmuş bir teşeb. büs yaşasın ve kâr etsin diye cebimiz- den fazla fazla para çıktığını görünce elbette sinirlenecektik. Sınıf kavga « #mın bütün nefret dolu hisleri haya. tımıza karısacığtı. Sermaye ve İŞÇİ kavgası bütün acılığı ile ortalığı tu. tacaktı, Sermaye sahibi devlet, yani mille. tin kendisi olunra cebimizden çıkan fazla kârm hepimize ait işlerde kul - lanilacağma emin olabileceğiz Dev- let, bütün vatandaşlarınm sıhhatini, refahmı, korumak vazifesiyle zaten mükellef olduğu için işçiyi ezmiye « cek, haklarımı verecek, ilerlemeleri için yollar açacak. Bundan başka hususi menfaate göre isliyen ağır sanayiin, memleke. tin umum! menfaatlerini ayaklar a). tma aldığını, devletin siyaseti üzeri. De tesirler yaptığını, doğrudan doğ- ruya harp ve karışıklık yarattığmı her tarafta görüyoruz. Fransa gi memleketler hüsusi harp sanayini devletleştirmek ihtiyacını duymuş - lardır, Amerika hüsusi harp sanayi. ini göz göre boğuyor . Dün Ereğli Fabrikası açıldı (Başı 1 incide) zevat olduğu halde saat 18,30 da bu. raya gelmiştir. Başvekil istasyonda Konya Valisi, Ordu Müfettiği İzzettin, Korgeneral Keramettin, Ereğli kaymakamı, bele. diye reisi, Ereğli mensucat fabrikası direktörü tarafından selâmlanmıştır. İstasyonun dışı ve fabrikaya kadar giden yol genç, ihtiyar, kadın ve er. kek bütün Ereğli halkı ve fabrikanm açılış merasiminde bulunmak için ci- vardan gelenlerle doluydu. Her taraf milli Yenklerle donatılmış olduğu gibi fabrika methalinde yaşanılan şu da. kikalarm en güzel bir ifadesi clan Devletin yapıcı kuvvetine inan,, dö. vizi yazılmıştı. Başvekil bu (güzel dekor içinde fabrikaya yürüyerek geldi. Ve kapı. smi açmak suretiyle yeniden kuru - lan mensucat fabrikalarından ikin . cisini resmen işletmiye açtı. Bu esnada muzika İstiklâl marşmı çalmakta ve hazır bulunan halk “Var ol, “uğurlu olsun. sesleriyle bu mes'ut hâdiseyi kutlamakta idi. Bu merasimi takiben fabrika gezil miştir, Başvekil yeni omensucat fabrikası tesisatı ile yakından alâ - dar olarak fabrika direktörüne muh. telif mevzular üzerinde sualler sor - muş ve direktifler vermiştir , İsmet İnönü ve yanmda bulunan vekillerle diğer zevat Ankaraya dön- mek Üzere buradan ayrılmış ve ge. lişlerinde olduğu gibi ayni derecede işten tezahüratla uğurlanmıştır . İngiliz Sanayi Heyeti Döndü Karabükte demir ve çelik fabrika. # temel atma merasiminde bulunan ve fabrikanm ingaatmı deruhte et - miş olan İngiliz şirketi direktörü Mister Brassert, dün Ankaradan şehrimize gelmiş ve akşamki eks. presle hareket etmiştir. Mister Bras, sert'le beraber merasimde bulunmak Fabrika ve kırtasiyecilik evletin fabrikacılık yapma - sında bir büyük mahzur var. dı. O da kırtasiyeciliğin zaman de . nen mühim ânilin” kıymetini hiçe sayması ve maliyet fiyatmı yükselt. mesi idi, Devlet sanayiinin ticarf e. saslara göre işliyen bankalarn eline verilmesi ve işlerin modern usullerle kurulması bu mahzuru çok azalt. mıştır. Gittikçe de daha fazla azalta. caktır. Hiç şüphe etmiyoruz ki bu. gün (askeri fabrikalar) dediğimiz teşekkillleri de ayni usullerle idare ihtiyacı duyulacaktır. Çünkü meselâ bir top, bir mermi askeri malzeme - dir. Fakat bunları yapmak askeri bir iş değildir, bir fabrikacılık işidir. Karabük müessesesinin kurulu. şunda da kmtasi sistemin giğemiye. ceği bir yoldan gidilmiştir. Fiyattan €vvel yüksek kalite, vukuf ve emni - İ yet aranarak bu iş, dünyaca ihtise. | siyle tanman İngiliz Brassert firma. | sma verilmiştir. Doğrudan doğruya devlet eliyle idare edilen işlerde de kalite esası kurulabilse, satm alma ve münakasa usullerindeki yanlış bklar yüzünden her sene heba olup giden milyonlarca millet parası kur. tarılmış olur . Türk - İngiliz dostluğu siyaset üzerinde de durmuş, sulh lehindeki emareleri memnuni - yetle kaydetmiştir. Harp sanayiine olan alâkamızın da memleketin değiş. mez sulh siyasetinden doğduğunu bü. tün dünya sulhe silâhlanma yolunda varmağa meylettiği için bizim de ay. ni yolu tuttuğumuzu ileri sürmüştür. Başvekil, Karabük teşebbüsünün. memleketin her tarafı için düşünül . müş ve hazırlanmış bir islâhat ve ic. raat proğramınm bir parçası oldu - ğunu ve bütün memleketin geniş Ve bahtiyar bir istikbal bekliyebileceği. ni söylemiştir . Gerek İsmet İnönünden, ve gerek kendisinden sonra güzel bir nutuk söyliyen İngiliz sefiri Sir Pers lo . renden Türk — İngiliz dostluğu hak kında Karabük töreni vesilesile, çok samimi sözler işittik . dostluğun, slâkanm sulh yolundaki candan işbirliğinin maddi bir eseri bir köprüsü olmuştur. Bu kıymetli dostluğun her sahade inkişafı bütün memleketçe sevgi ve imemruniyetle yolda Merkez eczaneleri, Diğer semtlerde: Büyükadada Halk, Ba- kırköyde İstepan eczaneleri, karşılanacaktır . Ahmet Emin YALMAN aşvekilimiz, nutkunda (harici; Üzere gelmiş olan diğer zevat bir iki güne kadar döneceklerdir . Edirne harbin- deki Bulgar ku- mandanı neler söylemiş? (Başı 1 incide) resillerin bir nasihati olduğunu söylü- yor. Sabık Generalin Garip Sözleri Mecmuada Edirneyi muhasara eden Bulgar ikinci ordu başkumandanı ih. İtiyat general İvanofun da bir makâle. İsi vardır, General İvanof âynen şun. İları yazıyor: “26 Mart Edirne kalesine karşı ya” pılan umumi taarruzun ve Edirne zap. tının yıldönümüdür. Bugün aradan 24 sene geçmiş bulunmaktadır. Harbe nihayet veren bu zaferin milletimiz ve ordumuz için taşıdığı mâna çok bü. yüktür. Edirne Balkan bharbindeki İzaferlerimizin tacıdır. Bu Hibarla E. dirne zaferi milletimizin medarı ifti- harı ve bütün bugünkü ve yarınki ne. sillerimizin terbiyeleri için kudretli »ir vasıtadır. Biz bu büyük zaferi kutlamaktan utanmıyalım ve çekin. miyelim. Onu, Bulgar ordusunun o büyük ve şanlı zaferini kalplere hâk. tedebilmek İçin bu zafer gününü müm kün olduğu kadar muazzam tezahür- erle tesit edelim, Başka milletler, ta. “ihlerinde böyle günler arıyor ve bun. ları terbiyeyi maksatlar uğrunda kul. anmak istiyorlar, Fakat böyle mu- tzam zaferler (o bulamadıklarından şok küçük ve ehemmiyetsiz hâdiseleri muazzam tezahürlerle kutlayorlar. Misal olarak Türkleri gösterebiliriz. Türkler geçen sene, müttefiklerimiz. le harbe başladığımız sebeple ordu - « tarafından tahliye edilen Eğirme. ye girişlerini büyük tezahürlerle te- it ettiler. Burun bize dokunan cihe. H yoktur. Fakat, övle zannedioyrum xi, biz de Edirne zaferini lâyık oldu. fu tezahüratla kutlamak hakkma ma. Hiz. Bu yazmın bilhassa son fıkraları karsısmda söylemek lâzım geliyor ki, #irkivenin cok samimi dostluk siva- retl önünde Bulgar generslinin şu ha. reketi yersiz ve lüzumsuzdfur. —— 5) Arnav Kadını Artık Çarşafsız Arnavitluk kralı Zogo, kadınlafi peçe ve çarşaftan kurtulmaları hak“) kındaki kanunu parlimentodan g8” çirtmiştir. Bu kanun Arnavutluğı” her tarafında bilhassa kadınlar t8 * rafmdan büyilk bir sevinçle karşılan” miştir. Bir Fransız gazetesinin Tira * na muhabiri intibalarını göyle yasi yor: Bir gün içinde Tirana gehri güzü) yüzlerine ve tebessümlerin birderibi * re meydana çıkmasiyle fevkalâde iF”) İ çiçek bahçesine döndü, Şimdiye kadaf umacı gibi siyah kumaşlar altınd gizlenmiş olan yüzlerce çehreyi sey rettik , Kralm yeni çıkarttığı bu kanım) her tarafta çok müsait karşılanmış « tır. Esasen kral Zogo kadmla erkek hi kukunun müsavatmı tanıyan kanun 1 Mart 1928 senesinde parlâmento * dan geçirttiğindenberi medeni bir ek. seriyetin ve kadmlarm hislerine ter * cüman olmuştu Yi Küçlik bir akalliyet teşkil ede) yaşlı ve müteassıp ihtiyarlardan bir kaçı güzel Arnavut kadınlarını peçes| siz ve çargafsız görünce yüzlerini ck | şitmişler ve kaşlarmı çatmışlardır. Fakat mütenssıp ihtiyarlarm bü hareketlerine karşı güzel Arnavut İ kadınları beyaz dişlerinin bütün par aklığını gösteren tebessümlerile ihti. | yarlara gülerek şakalaşarık cevap| vermişlerdir . Tesettürim kalkmasmdaki bu ük mtsaft mtibalara yakında küçük bir ekalliyet teşkil eden aksi ihtiyarların da yola geleceklerini açık bir gekilde göstermektedir. NEJLE Di 52. Dabak MY, vg | | Karabük iki memleket arasindaki | YAĞMURA — “ Mg / Mİ 77 GUVENME gi