SS. ıı, 3.97 TAN | Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN Ş(AN'ın hedefi: Haberde, fi- e, her seyde temiz, dü- » samimi olmak, kariin Bazeteni olmıya çalışmaktır. Aleviler kimlerdir? deği rin Uk dinleri müslümanlık gökler sonradan islâm olmuşlar - xa Türkleri nüfuzu altm- Bireye za zamanlar bir takım Türk tw, Tİ, kendi hayatlarma, kendi Bin gey 6 Kendi duyzularma uy - bemyyen islimiyeti kabul etmek ti lerdir., Acemler nasıl islâ « Kendi muhit ve içtimai ha - m , “DA uygun bir şekil vermişler. Ga Türk cemaatleri de İslâmi im mdi hayatlarına ve an'aneleri- vi ırmak mecburiyetini duymuş. dini tadilen kabul etmişler . bi Alevi ve kızibaş dediğimiz e. “amiaları, Sünnilerin öteden. kendilerinden saymadıkları bu lerdir, Sünniler ekseriyeti teş *derler. Aleviler ve Kızılbaşlar Vette kalmışlardır. Sünniler, yalin telkin ve tazyikiyle bu di ek cemaatlerine karşı dini bir el . Açmış, onları arasına slmak iste- KA a ersin Alert ve Kal am münferit birer varlık halin - Mia sebep olmuştur. Di- Ni iikkide ayrılık gitgide iki züm - be Diribirine âdeta düşman yapmış. ii © vakit miiiyet duygusu mev. Yi, ed için Sünniler, Alevilerin olduğunu bile unutmak derece. eri e ai . : milliyetleri etrafmda il Yağ Alm havalisindeki Aleviler, dinlerini) Muhafaza edeti' bu eski Türkler - İmali dilleri, menşeleri, oyun. ört ve âdetleri tetkik edilirse ta- en Türk olduklarında Şüphe kal Mbahat kimde? rinin Türkleşemiyeceğini id. e İddiasını da şu esaslara m Türkiye Musevileri Türkçe miş , bi İçinde kaybolmuşlardır. . mantık, Türkiin ötedenberi öz mantıkıdır. ve bu simdiye kadar bizden olanla. | 8 mâni olmuştur. i “seyiler dünyanın her tarafım - göstermişlerdir. — Fransa bir Yahudidir. vpn, İngiliz edip ve filozofları ile| & 2 adm ve artistleri içtade bir) Miçe Musevileri şimdiye kadar Han konuşmayı öğrenmemişlerse, au etıneliyiz. Her halde Fran . Mşimevi benliğini muhafaza ede- Be İçinde eriyebilirlerdi . fin Museviler “biz Türk vatan.) "e yim “hayır siz Türk olamaz. eyi Jim? Yi gerip karşılarına mı gece mı? Şer if Vekâleti ag idarehanemize “kültür bakan- *Eİsİ,, adlı bir eser getirdiler. 'P ve ilk tahsli ve köy mek. hakkımda Vekâletce yapılan) büyük bir eserdir. İçinde bir) yil memleketlerin ilk tahsil e gösterir tetkikler vardır. 5“ bize Maarif Vekâletinin bu Paşa merhum > wsevi cemaati relsi Bay Marsel Frankonun gazete- mizde çıkan yazısı üzerine okuyu- cularımızdan bir çok mektuplar aldık, Bunlardan çoğu ayni me- saz silme izin “oroktali özi gösteren bir kaç mektubu sütunla- rımıza geçirmekle iktifn edeceğiz. İsminin mahfuz tutulmasını İsti- yen © mütekait bir yüzbaşı mek. tubunda diyor kiz B u toprağın öz evlâtlarının yüreğinde yıllardanberi bir ukde var: Bütün yuridaşları Türk. çe konuşturmak... Görüyorum ki, birkaç günden- beri bu mevzua dönüldü ve gaze- teler hararetle bahsediyorlar. “TAN,ımızın bugünkü sayısın- du Musevi Cemaati Reisi Saym Bay Frankonun beyanatı var. Bu beyanat muhterem saylav Bay Tap tasin beyanatından sonra geliyor. Bay Taptas, İstanbulun kozmo- polit olduğunu ileri sürerek bu işin tedrici bir şekilde olmasını muva- fık buluyor. Benim de dikkatimi çeken noktanın birincisi budur. Türkçe konuşmak işine zamani. leri sürülse mutlaka bunun tedri- ci olmasından bahsedilir, Yıllan- mış gazete koleksiyonları benim k- fademin şahididir. O halde Cü huriyetin on dördüncü yılına giri- yoruz. Acaba bu tedrici şekil ne zaman ilerliyebilecek; pek merak- tayım. Musevilere gelince, ben binlerce Musevi genci tanırım ki, enteresan buldukları müesseselere, kursla- ra devam ederler ve mükemmel Türkçe konuşurlar. Binlerce Mu - sevi yurddaş tanırım ki, ifade ve kitabeti benim gibi biraz okumuş, yazmış Türklerden çok ileridir. Musevi yurddaşların bir kismr. nm Türkçe konuşmak hususunda- ki hüsnü niyetlerine de emin ve şahidim. Bay Frankonun bu ifade- sindeki samimiyeti de tamamen kabul ederim, Ancak musevi yurd. daşların yapamadıkları ve galiba da yapanıyacakları bir şey varsa o da aile efradı arasında Türkçe konuşmaktır. Ben yüzlerce Musevi genç ba - amal tarzda çalıştığı kanaatini vermiştir. TAN, bu eseri tetkik ederek üze - rinde isliyecek ve bu mevzu etrafın. da bir seri neşriyat yapacaktır. Bu nesriyat, vekâletin faaliyetini halka anlatmağa, ve gidilen yolu ten. Veri Hasip Ozyurt, Türkiye ettiriyor: Türkiye Musevileri Musevilik Bemlekeç ktette azlıklara karşı takmdığı| ne Türk camiası içinde eritip hal, dukları muhite intibak ka. Nİ Alman, Ni Yahudiler vardır . | dolayı onları değil, kendimi. King, Fahudiler, burada da Türk| İzne ya latiyl Türkleşmek istiyoruz, “lag, tayı tekrar etmesek dah iyi Salısıvor Maarif Vekâleti tarafımdan! k ihtiva etmektedir. 300 say.) mektebi meselesini ne şekilde ie elddiyetie ve ilmi bir vire yarıyacaktır Meşrutiyet devri sadraramlarından Hüseyin Hilmi inci madde üzünden çıkan hâdise <sivelerini hulâsa olarak gösterdiğim e bu muhalifler, kendilerine uyan arkadaşlarile beraber Sait Paşa hükümeti tara- fendn Kanunu tadil tekKfinin Esasinin 35 inci maddesine âit müstaceliyet kararile Kanunu Esasi Encümenine tevdi edilmesi üzerine Mec- liste alacakları hareket yolunu aralarında uzun- boylu tetkike koyuldular, A gık muhalefetle verecekleri Ted reyinin, hükü - metin israrı karşısında » kat'i bir mahiyet ala- ğı neticesine vardılar, Kanunu esası encümenin - iy den tadil teklifine sit lâyiha da meclisi meb'usans gel- mişti. Hürriyet ve İtilâf fırkası işi uzatmak yolunu ar. yordu; Ittihat ve ediyordu. ye konulması haki Dil ve Kültür Davası Bay Franko'nun mektubu karşısında okuyucularımızın | düşünceleri yan tanıyorum. Türk okullarında, Üniversitede okumuş olmasına rağ men âile muhitinde —her neden- se— İspanyolcadan veya Fransız- | cadan vazgeçemiyorlar. Eğer Bay Taptas ve Franko be- nim bu yazılarımı hüsnü niyetle karşılarlar ise teşekkür eder ve"| bizi tenvir etmelerini kendilerinden saygı ile dilerim.,, . M. A. Coşarsel imzalı bir kari. miz şu satırları yazıyor? Bay Marsel Frankonun samimi yazısını okudum ve beğendim. Yal nız Türkçe konuşmak değil, Türk gibi düşünmek yolunda bir cere - yan açılmak istenilmesi yeni bir çığırdır. Bunun müşkül olduğunu Bay Franko da takdir eder. Fakat her koyun kendi bacağından asıl- dığı için hiç olmazsa yurdu benim seyen, dilini kendi gili bilen, evin- de Türkçe konuşan Türk Muzevi- ler, kozmopolitlerden ayrılmış ©- lur. Tekinalple yapılan mülâkatta Musevilere azlık gözü ile bakıla- mıyacağı söyleniyor. Meselenin hu- kuki tarafına aklım ermez, fakat Tekinalpm iddiası mantığa uygun | görünlyor. Manastırir avukat Bay Hasibin mektubunu da dünkü saymızda o- kudum. Bu mektuptaki bedbinlik büsbütün haksız değildir, Fakat memleketimizdeki 80 bin Musevi- nin hepsinin az bir zamanda yeni- den doğmuş gibi bir hale gelmesi- ne imkân bulunmamakla beraber | fertler arasında İyi cereyanlar a- çılması ve bu yurdu cidden benim- siyenlerin öz vatandaş vaziyetine yaklaşması pek âlâ imkân dahi - lindedir. Ben Fransada ve İngilte- rede öyle Musevile gördüm ki, dil duygu ve kültür itibarile Fransiz ve İngilizden farksızdır., . urhan Feleğe hitaben 5. M. N. imzasile mektup gön- deren bir okuyucumuz diyor ki “Ben bu münakaşaların uzatıl. masına sebep görmüyorum, Mem- lekette umum! duygu, zorla güzel- lik olmaz yolundadır. İmtihan mey danı serbesttir. Türk vatanını dü. şünce, dil, kültür, ülkü itibarile benimsiyenler kendilerini göster « melidirler. Maziden dolayı kimse- ye suçlu gözü ile bakamayız. Hüs- nü niyetle yurdu benimsiyen ve vatandaşlık sıfatını tam mânasın- da anlayan ve kabul eden yurtdaş- lar, gösterecekleri hüsnü nivetin sevgi ve hassasiyetle karşılanaca. | ğma emin olabilirler.,, Terakki fırkası bilâkis tacili iltizam Her iki taraf, taleplerinin isim tayiniyle re- kmda riyaset makama birer takrir verdi, Fakat reylerin neticesi ekseriyet fırkasının İsteğine uygun çıktı, müzakerenin her işe tercihan 17 kânunuevvel 327 tarihine düşen cumartesi günü yapılması ekseri- yetle kararlaştı. umartesi günü meclis açı, Imca: Ekseriyet fırkasma mensup meb'uslar, mutad olduğu üzere mecliste yerlerini aldılar. Fakat riyaset kürsüstndeki zilin ke siksiz çalmasma rağmen muhalif meb'uslar meclis salonuna girme- diler. Kapıların arkasmda topla» nıyorlar, tekrar geri çekiliyorlar. dı. Bu halleriyle vaziyeti gayri tabil bir şekle sokmak istedikleri artık gözden kaçmıyacak bir şekil. de görülüyerdü. 'Muhirliflerin, © medliğ salonuna girmemek ve miizakereye İştirak etmemek suretiyle mecliste müza, kere icrasma kifayet edecek bir ekseriyet toplanmasına mâni ol - mek istediklerinde şüpheye mahal yoktu, Başta Sait Paşa olduğu halde bü. kümet erkânı muhaliflerin mak - satlarını kavramakta geçikmedi. ler. Sayma neticesinde mevcut bulunan. meb'usların 131 adetten ibaret olduğu anlaşıldı. Halbuki müzakereye başlamak için mut- ak bir ekseriyet toplanması lâ. zımdı. Ve bunun için de 140 meb'us bulunması şarttı. Çeri has oluncaya ka. dar âdet olduğu üzere bek- lemek ciheti tercih edildi. Bir müd. | det beklendikten sonra ekseriyetin yine hasıl olmadığı görülünce cel se açılmamış oldu. Bununla bers- ber ayni günde ikinci celsenin açıl. masma teşebbüs olundu, yine mut. lak ekseriyet temin edilemedi. Pasa, samim! ve mecliste mevcut meb'usları işhat ederek gayet dik- kate değer, tarihi sözler söyledi. Ezcümle dedi ki : “— Görüyorum ki akalliyet fır. kasi (obstriiksiyon) yapıyor, bas- ka meclislerde de yapılır, fakat tetkik buyurursanız burada yapı - lan şeyin nevi, mahivet ve ruhi vaziyet itibariyle hayli farkı var dır. (Obstrüksiyon) yapmaktansa bilâkis mübareze meydanma çıkıp söylenen sözleri kanaat verici de. Milerle cerhetmek daha iyidir. Ya- pılan hareket memleketin menfaa. tine değil, bilâkis mazarratmadır. Tadi! teklifimizi icap ettiren sebep ler lâyihada yazılıdır. Kanunuesa. si encümeni de bu sebepleri teyit etti.,, Ss ait Pasa sözlüne şöyle devam etti: m — Bunlarm (cümlesinden anlaşılır ki, hükümetin mak- sadı, OMeşrutiyet (o hükümetini 'kuvvetlendirmektir, o zayıflatmak değildir, Teklifimizin esası devlet reisine hakkını vermekten i- barettir, Birkaç gündenberi görü. len ruhi halleri ve bu kadar izaha. Bunun Üzerine sadrazem Salt | ta rağmen hazır bulunmaktan geri durulması ben ve arkadaşlarım red suretinde telâkkiye mecburuz. Red addolunmaz diyenlere de: “İh- tilâf addolunacağına hiç şüphe yok,, cevabını veririm. Bu cihetle böyle ihtilâflar mev. cut oldukça ve devlet de, büyük bü. yük siyasi gaileler karşısında bü * Jundukça tabii hükümetin millete karşı vazifesini ifa edemiyeceği be. dihidir. Buna sebep olanlara mane. vi mes'uliyeti terk ile kabinenin is- tifasmı takdim ediyorum... Hükümet bir gün sonra, yani 18 birinelkânun 327 tarihinde bir de beyanname neşretti, Bu, beyanna, menin son fıkraları hemen aynen şöyle idi: . , Birinci ve ikinei celse lerde ekseriyet olamadığı için res - mi içtima aktedilemedi. Bir kısım mebuslar bu hareketleriyle devlet işlerini karıştıracak bir yola düş. müşlerdir. Meb'usan (meclisinde müsbet ve devamlı vazife görecek yerde engeller çıkarıyorlar ve men. fi vaziyetler alıyorlar. Hükümet bu hareket tarzmı ka - nunuesaside tadili istenen madde. nin reddi gibi telâkki etmiştir. Ka . binenin istifanametinin takdim edi- leceği hazır bulunan azalara bildi . rilmiştir, Muhalif meb'uslarm bu hareket. leri emanetlerine verilen bir hakkı kullanmak değil, belki kuvvetlerini sulistimal demektir. Bu ise kanunu Günün Fıkra: İlkmektep Kitapları Talim 've terbiye heyetinin ilkmek. tep kitapları üzerinde mühim tadilât yapacağını okudum. Çocuklarımızın Irfan hayatındaki mühim bir yaraya parmak konuyor, demektir. Hastalığı tedavi için evvelâ teşhis koymak lâ. zım. İlkmektep, hattâ orlamektep m ii hastalığın teshisi bu, ur: 1 — Kitaplar, pedagojik metodla yazılmış değildir . 2 — Talim ve Terbiye heyeti kabul ettiği kitaplarda metoda değil, ede - biyata ehemmiyet vermiştir 3 — Kitaplar metodla yazılmadığı gibi, metodia tedris edilmezler, 4 — Mekteplerin lâboratuvar sâyi sıfır mesabesindedir . Bu hastalığı tedavi için, oturup yeni projeler yapmak, mevcut kitap. lar üzerinde tadilât yapmak, bu işi köktünden halletimez. Herşeyden ev. vel zihniyeti değiştirmek (O lâzm. “Mevcut şerait irinde ancak bu kadarı yapılabilir. hayır. Mevcut şeraitle bir zaman için iktifa ederiz, fakat bu zaman içindedir ki, yarının bütün Imkânlarmı yaratırız. Cümhuriyet maarifinin on beş senelik bir hayatı var, eğer bu işe dün baslansaydı, bu- gün filizlerini görecektik Kitaplarm, pedagoji ve çocuk ru. hiyatı bilen adamlar tarafından yazıl ması şartır. Bunun edebi mahiyeti - ni, edipler münakaşa © edebilirler, Fakat metoda dokunmamak sartile üzerinde işliyebilirler. Daha doğrusu bu kitapları müşterek heyetlerin yaz. ması ve bu heyetlerin içinde terbiye- ci, ruhiyatçı, edip bu hususta salâhi. yet sahibi adamlarm bulunması lâ- Bir tabiat kitab dahi banlarm kontroliinden geçmelidir. Mektep ki. tabı yazmak fertlerin arzusuna btra- kılmamalıdır. Talim ve terbiye heyeti bu kitaplarm pedagojik metodla ya. uzlmayanlarımı, bütün © edebiyatın rağmen reddetmelidir. Metodla tedris etmesini bilmiyen muallimlere yaz kursları açarak bunlara her okuta - cakları derslerin metodlarını göster. mek lâzımdır Hevsinden miihinmi lâhoratuvar sâyidir. Bu mesele hallolmadıkça, bü- tin emeklerden fazla semere bekle — mek beyhudedir. Lâboratuvar sâyi, pratik hilei, nazarive ile nratiğin bir. leşmesi, hayatın bir zarureti olduğu esasiyi bir nevi tadil gibi bir neti - ceye varmış ve meclisi meb'usanı tagallüp ve tahakküm vaziyetin Sevketmiştir. Bu halin devletin için. de bulunduğu gailelere nazaran de. vamı kabil olmadığı aşikârdır. Hakikati umuma bildirmek ve ve memleketimizde artık umum mil let ve umum ordu, meşrutiyetin ta- raftarı olduğundan kanunu esasi ve meşrutiyete tecavüz vukubuldu ğuna veya bulacağına dair çıkarı * Jan rivayet ve şayiaları kat'i suret. te tekzip etmek maksadiyle bu be yanname neşrolunmuştur. ,, gibi bütün dünya masrifinin kabul ettiği ilk şartlardır. Talim ve ter. biye heyeti bir Ayan meclisi, bir âlt karar heveti olark deri! ha imkân, ları hazıriyan o Maarif Yekâletinin icra heyeti olarak çalışmalıdır. Babalarımız hizi mektehe verirken, eti senin kemiği benim, dermis, Biz çoruğumuzu mekte be verirken, kafası senin, eti benim diyoruz. Bu kafayı sağlam isteriz. 17 milyonluk bir Türk kütlesinin ktiltür hayatı varmi kül. tire! ilerlemelerin temeli be illmek . tep kitapları üzerine kurulur. Buna tesadüfe bırakamayız. ADSIZ YAZICI OKUYUCU MEKTUPLARI nimahallede Tüzünbaya: 28 yaşındayım. Zayıf olduğum için askeri muayenede sakata ayrıl- dım. Ortamektep son Sınıfında baka- loryada bir gruptan muvaffak ola. madım, Köy muallimi kursları hak- kındaki neşriyatınızı takip ediyorum. Acaba, benim de Eskişehir. Çavuş mua'limler kursuna kabul edilmem mümkün müdür? Esasen Söğüt ka- zasındanım. Ne dersiniz? Beni alır. lar mı”, Bu kurslara giremezsiniz. Çavuş öğretmen kurslarına bu sene yeniden alınacak olan namzetler, orduda bil- fiil çavuşluk ettikten sonra terhis e- dilerek köyüne dönen ve muallimliğe istekli bulunanlar arasından seçilmek tedir. . Tıp Talebe Yurdu Müdürünün Bir İzahı Gazetenizin 8 —3—937 tarihli Pa. zartesi nüshasmda ve beşinci sayfa. dn okuyucu mektupları sütununda! İçek haklı bir şikâyet serlevhası altın da Leyli Tıp Talebe Yurdundan taş- ralı bir okurun Kendilerine tenzilâtlı tramvay pasosunun verilmediği hak. kmdaki yazmış olduğu mektubu o. Köy Muallimi Kursları kudum. Yazılışta bir sehiv olduğunu ve bu talebenin * Tıp Talebe Yurdu talebesinden olmadığına kani olmak» in beraber ayni sütunda tekzip edil. mek üzere aşağıdaki izahatı vermiye mecbur kaldım. Bu mektubu gazetenize yazan Ley. li Tıp Talebe Yurdu talebesi olmiya» caktır, Zira 2—3—937 tarihinde bi. lâistisna bilcümle talebenin fotoğraf ları toplanarak ve Tramvay kumpan. yasiyle de mutabık kalınarak toptan yedi yüz yirmi okurun pasoları ta - yin ettiğim memurumuz deliletile ve hiç müşkülâta uğramadan üç gün zarfmda alınmış ve 5—-3—937 tari. binde tevziatı yapılmış olup helen pa. sosuz talebemiz kalmamış olduğunu bildirir ve tekzibini dilerim. 'Tıp Talebe Yurdu Müdürü Dr. is. Aslan . Bir Cevap Ödemişte Emekli Deniz Yüzbaşısı Bay Arif Erene: «.— Yazınızı görmek Tzımdır. Ma- amafih. bahsettiğiniz yolda bir mev. zuun günlük gazete yazı çerçevesine girebileceğin! zannetmiyoruz.,,