SA 9.3. 07 TAN Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI hmet Emin YALMAN er şeyde temiz, dü- » sari#mi olmak, kariin etesi olmıya çalışmaktı. SUNUN MESELELERİ mam, Yahudiler azlık mıdır? ay SAlp, ortaya yeni bir mesele Pas Türkiyedeki Yahudiler azlık Miirler, diyor, Bu mühim bir da. Yar, Gün by, Kü Lozan muahedesinde azlık. Mit bazı kayıtlar kabul edilmis. > Milletler Cemiyeti bütün dün. haz, likler hukukunu tesbit eden lp ,,, saslar koymuştur. Yahudi. yı, Sksalar bu hukuktan ve bu ka. ardan İstifade etmelidirler, yaşli dünyanm hiçbir yerinde diler azlık sayılmazlar. Fransa. İngilterede de, Çekoslovakya. 42 Yahudi vardır. Fakat Çeko. Almanlar azlık telâkki açlikleri halde Yahudiler öz vatan.) sayılmışlardır. akika Yahudiler bütün memle. *de o memleketin dilini ve o” hı, etin kültürünü almışlar, mil. Kültür içinde erimişlerdir. Dinlerini Muhafaza etmişler, an'anelerine ria- y, ç devam etmişler, fakat dillerini göiiliyetlerini kaybetmişlerdir. id halde Türkiyedeki o Yahudiler “dik sayılamazlar, onlarda öz tırlar, h Öz Yatandaş olunca e Yahudilerin teşri Mektep açmalarma, cemaat Viz yapmalarına mâni olmak » Nasıl Türker ayrıca cema, ME teşikiike yapamazlar, ve osmast. “tepleri açamazlarsa, Yahudiler) ka mdlerine mahsus cemaat mek. tİ kuramamalıdırlar. sn Yahudileri Türk külttirü öğe, “ritmenin onlara Türk dilini Tetmenin. en Kestirme" yolu da; buluz, - “irsava nasıl gidelim? te nda. Avrupanm su şehirlerin. Mej nadir tesadüf edilir mükem- otel yapıldı. Bu otel Bursa. Masin yabancıları getirtmek mak Kurulmuştur . buki geçen gün Bursaya giden dagi otumuz anlattı. İstanbula döne, Rün Yalova yolunda bir otobüs olmuş, Korktuğu için Mudan inu tercih etmiye mecbur ol. * Mudanya yoluna Kocaeli adın. öhne, eski, pis bir vapur tahsis Yarı yolda vapurun da us. dah lmus, ve akşam saat altı. taya bula varacak olan vapur Ka. hi, /* Ancak on buçukta yanaşabil. Bursa ve Yalovayı birer su şehri n, ;* Ketirmiye karar verince, yal, "ralarda birer otel yapmak bu tahakkuku için kâfi değildir. Maggie vesaiti de oteller derece .! Modem ve kolaylıklı olmadık. SA Oray ii Paha n müşteri ve yabancı çekmek değildir. İSİ yapmca ya tam yapmalı, hiç başlamamalıdır. z . il Paşanın »leleri $ehri imar hususunda bir am. hang süllerle hareket etmek, bir de Yapi Sösterdiği yolda yürümek) me #lmdiye kadar İstanbulu dü.) bopgı Eimize ve çüzellestireceğimize Pig 8 ampirik bir zihniyetle ha. M., /*ttiğimiz için bozmuşuzdur. kong Bremini sehri kendi zevkine ve Börüşüne göre güzelleştirmiye 5, ve tabii alınan netice menfi tr, kapal Paşa iyi bir şehircidir. İs hakkında güzel fikirleri var. Son günlerde İstanbulu imar için Ya Yine bir çok yeni fikirler at. » Fakat bütün bunlar ampirik çan ileri gidemez. Ri, İl Paşa bir fen adamıdır, ve i- tn, SİMİ yerde ampirik mütalen. My olmadığıma vâkıftar. Simdi bul sehrinin plânmı & Mösyö Mp pt Yapmakla meşguldür. Bu zat Maca, Adamı, ve yaptığı iş fenni â » Onun karsısmda hepimize Vazife simdilik plânm tamam. beklemek ve susmaktır. «1 ariste bir "Yabancı Talebeler Mahfeli,, . Cercle français ants etrangers - kurulmuş. Geçenlerde bu ha- TAN | | | | FIKRA Uludağ — Bereket jandarmalar Karabe . lenden geri çeviriyorlardı. — Altı saat ski ile dağ tırmandık- tan sonra odasız kalmak ! Bu sene Uludağ her yıldan fazla itibar görmüştür. Çünkü Türkiyenin kış sporlarına en elverişli yeri orası dır. Uludağa gidenler, oranın isimle. rini işite işite bıktığımız birçok Av. rupa istasyonlarından daha değerli olduğunda müttefiktirler Fakat biliyor musunuz ki otel en kötü yere ve berbat yapılmıstır. An- karadan giden bazı bayram missfir - leri onun temizliğini de pek methet- miyorlar ! Halbuki hangi bir Avrupa mimari İda hir dağ oteli örneği görürsünüz... Fransa Cümhurreisi M. Löbrön, Pariste Üniversiteliler şehrini küşat ediyor. Üniversite Beldesi Fransız des Etudi- beri veren Fransız mecmuağına göre, bu mah- felin gayesi Pariste tahsilde talebelere ve genç mütefekkirlere muasır Fran- sız fikir ve san'atını tanıtmaktır; bu zümrenin bulunan yabancı Fransız mütefekkirlerile buluşmalarma vesile- ler hazırlamak, onlara Fransız evlerinin kapı- İarmı geniş bir surette açtırarak birçoğunun içine düştükleri fikri ve mücadele etmektir. Müessisler, genç yabancı- lara karşı gösterilen misafirperverliği bu suret- İ içtimai yalnızlıkla le tamamlamak ve bunların Frnasa hakkmda eksik fikirler ve bilgilerle memleketlerine dön- meerinin önüne geçmek emelini dirler. ahfel, hertürlü siyasi ve dint temayüllerden uzak kalarak etini başlıca haftada üç top- lantı tertip etmiye sarfedecektir: Salı günleri öğleden sonra tanm- mış bir şahsiyet tarafından bir konferans verilecek; Perşembe akşamları toplantısı, başlangıcında genç mütefekkirler tarafından Iki veya Üç mesele hak- kında kısaca malümat ve mütalea- lar dermeyan edildikten sonra, u. mümi mahiyette bir mevzuun mü. zakeresine tahsis edilecek; fakat her ayın son Perşembesinde bu toplantı bir san'at müsameresine tahsis olunacaktır. En büyük Fran sız ve yabancı san'atkârlar bu mü samereler için yardımlarını vadet, mişlerdir. Cumartesi günleri mahfil âzala. rı bir çay vesile buluşacaklardır. Bundan başka bazı Pazar gün. leri, Fransanm $an'at hazinelerini ziyaret için gezintiler tertip edile. cektir. ahfel, Fransa Akademisi aza» larından maruf şair M, Paul Valöry'nin fahri riyaseti ve Paris Üniversitesi rektörü M. Charlâty'. nin yüksek himayesi altındadır. Fahri komite azaları arasmda hem Fransa akademisinde ve hem fü- nun akademisinde aza olan Duc Maurice de Broglie, Milletler Ce. miyeti teşkilâtından beynelmilel fikri mesai teşriki enstitüsü —İns- titu İnternational de Coaperation İntellectuelle— direktörü M H. Bonnet, ayandan ve eski maarif na sırlarından Paris darilifünunlular milli müessesesi relsi MI. Honnorat, Fransa akademisi ağalarından M. G. Duhamel ve temyiz mahkemesi birinci relsi, finiversite profesör. leri, Paris Konservatuarı direktö- rü gibi daha bir çok yüksek şahsi. yetler bulunmaktadır. Mahfelin Bürosu yani işlerile fi- ilen meşgul olan heyet münhası. van otuz yâşmı geçmiyenler arasm dan seçilmiştir. Reisi genç avukat lardan M. Lazarus'tur. Azaları da tahsillerini henüz bitirerek haya- ta atılmış bulunan gençlerdir. . u vesile ile, Türk talebeleri bakımından, Pariste tahsil hayatma dair bir kaç söz söylemek beslemekte» istiyorum; fakat yürüteceğim mü- talealarin garbın başka merkezle. rindeki tahsil hayatı hakkında da, bir çok cihetlerden, varit old uğuna hükmedilirse hata edilmiş olmaz sanırim, Ben Pariste Türk talebelerinin tahsil hayatını geçen asrm son se- nelerinden büyük harbe kadar, ba zı fasılalârla, az çok yakından ta- kip etmek fırsatmı buldum. Oraya tahsile giden gençlerimizin hemen hepsi, bir türlü içine giremedikleri bir yabancı muhitta içtimai ve hattâ fikri bir yalnızlık içinde garipser lerdi, Memlekette iyi tahsil görüp te Fransanm yüksek tahsil prog- ramların: takip etmiye hazırlanmış bulunan çalışkan gençlerimiz —ki eskiden Parise gönderilen talebe. lerin, maatteesüf yarıdan eksik bir azlığını teşkil ediyorlardı — ders- leri gayretle takip ederler, hattâ parlak imtihanlar geçerlerdi. Fa- kat ilmi müesseselerinde tahsil et- tikleri memleketin içtimai hayatına karışmak imkânmı bulamazlardı. Hattâ ilim ve fikir muhitlerile ya. kından temas edemezlerdi. Bugün kırk bine vardığı söyle nen, eskiden de on binlerle sayılan yerli Fransız veyahut kendileri gi. bi yabancı talebelerle, dünyanm dört bucağında yarmın fikir, san'- at ve siyaset başları olumıya nam. zet olan mektep arkadaşlarile e- saslı ve devamlı münasebetler ku- ramazlardı, Nihayet şöyle böyle bir diploma alıp memlekete dön - dükten sonra senelerle oturdukları memleketle münasebetleri, en gay retlileri için, mesleklerine dair niş riyatı takipten ibaret kalındı. orkarım ki O Vaziyet bugün de esaslı bir surette değiş. memiş olsun! Büytk harp arifesinde Pariste muhtelif nezaretler tarafmdan yol lanmış bir hayli talebe vârdı. Bun- lar, umumiyet itibarile, tarif eti. ğim şekilde bir tahsil hayatı geçiri yorlardı. Memlekette iyice hazırlan mıyarak, daha doğrusu — hakkiyle seçilmiyerek gönderildikleri için o- râhin yüksek tahsil programlarını takipten âciz kalarak başı boş, a. vâre, dolaşanlar da yok değildi. Sefaret imamı B. Kemal Atıf cüz'i bir tahsisat zammivle bu ta- Pariste bir Türk pavyonu kurulamaz mı gm YAZAN: Rauf A. Hotinli lebeden bir kısmma mazerete me. mur edilmişti. Bugün Kâbilde Af- gan hükümeti nezdinde, galiba, hu viri bulunan B. Kemal A r bazı sefrast imar İstanbulda zeki arı gibi iyi tahsil münevver, omo- idi. Fa- talebeyi görmüş, dera bir sarıklı kat Pariste tahsil milessir ve fay eden Iı bir Surette ne zaret altında bulundurmak için da ba bişka evsafa, geniş vasıtalara ve adeta küçük bir teşkilâta lüzum vardı, © vakit Adliye Nazırı bulunan B. İbrahim Pirizadeden gelen bir tezkere üzerine bu talebe işiyle de meşgul olmuştum ve vaziyetleri bi- gimkileri andıran Japon talebeleri- nin tahsil ve hattâ bir dereceye ka. dar hususi hayatlarmın yalnız bu işle meşgul ç bir kaç memur ta rafından mürakabe edildiğini öğ - renmiştim, Bunlar, talebelerin tsh sil ettikleri müesseselere sık sık uğrıyarak devamlarını, imtihanlar da aldıkları notları kontrol ediyor. lardı. Hattâ bazı tembel talebeyi erkenden odalarına uğrayıp mekte be gönderdikleri bile vaki olduğu. | nu anlatmişlardı! Böyle bir işi bilgi ie, muvaffa- kıyetle başarmak için ayni muhit- te tahsil etmiş bulunan, oranın teş kilâtını yakından bilen unsurlar lâ zımdır. Öyle bir teşkilât talebele. rin ilmi muhitlerle, içtimai bayat- la münasebet peyda etmelerine de delâlet edabilir ve etmesi gerek. tir, . Ss özün başlangıcmda © haber verdiğimiz teşebbüsten ânla- şilıyor ki Parise başka mem- leketlerden giden talebeler de hâ- lâ, ayni mahzurlardan ve mahrumi. yetlerden mustariptirler. Ytbancı talebeler için, Fransız bakımdan, teşkil edilen serklin faaliyetlerinden talebelerimizin de fayda görmeleri memuldür, Uma- rım ki, şimdi, gençlerimize tahsil. lerinde, garp hayatiyle Ülfetlerin- de nezaret ve delâlet edecek iyi ku rulmuş bir teşkilât ta vardır; fa - kat bunlardan başka yapılması lâ- zı mgelen, şimdiye kadar eksik ka | lan bir iş daha vardır ki oda bü. yük harp ferdasmda Pariste tesis edilmiş bulunan beynelmilel darül fünun yurdunda —Cit& Universi- tairede— şimdiye kadar yirmiden fazla millet tarafmdan yaptırıl- mış bulunan talebe yurtları yarın- Fakat bizde, hele sehircilikle mimar- ukta ,asla | mütehassıs tanmmayıp kendi keyfimizi kılavuz edinmek mo. da olmağa başladığı için, bizim otel böyle olmustur , Uludağ şimdilik büyük spordur. Çünkü Karabelenden sonra oraya çık | mak için, tipilerde, sislerde 6 saat en İ çetin dağcı cambazlıkları yapmak lâ. zım. Buna rağmen otel dolu, Halk Par- tasinin evi dolu.. Çünkü Fursa gibi eşsiz bir sanat şehrinin hemen ya - nmda Uludağ gibi eşsiz bir kış cen- İnetil. Ve aym zamanda yaz cenneti! Şehirden Uludağı bir hava hattı çekmek lâzım! O kadar! Filoryayı yapıyoruz, Yalovayı yap- tık. Bursada güzel bir otej ve kaplıca | milessesesi vücude getirdik. Uludağ İda var. Artık bunları bağlıyalıms İ Mudanya ve Yalovadan Bursaya mun tazam yol ve Bursadan Uludağa hava hattı! Turizm icin diğer yanilncak sey - ler (temizlik, sehir yolu, ve safre), geçende dediğimiz gibi, esasen bizim vatandaş ve hemseri olarak istediği İ miz ve muhtaç olduğumuz sevterdir. ' Fatay —— —— —— ——— da bir Türk talebe yurdu yaptır - maktır. On beş senedenberi Kanada, Ar- jantin ve Be! lanılarak Japonya, İngil çika tarafından baş. nistan... V.8, tarafından yaptırılan yurtlar arasında bir Türk talebe yurdu yaptırılması çok gecikmiş. tir. Vaka Fransız talebe yurtların da bir kaç talebemize odalar göste rilmiş, Bundan dolayı Fransız dost larımıza müteşekkir kalmakla be. raber gençleri böyle bir nevi sığın tı vaziyetinde bırakmamalıyız. Bogos Nubar (Paşa tarafından Paris beynelmilel darlilfünun ma « hallesinde bir Ermeni talebe yurdu. yaptıralı on seneyi geçiyor... RESS pri Jül ve Yedinel Kle- man tarafından maaş bağ. lanarak hayatımda daima himaye görmüş olan Michel - Ange, gi. nün birinde mahet hurçınlıkların. dan birini yenmiye muvaffak ola- mıyarak maaşmı tepti ve Me. diçiterin mezarını yarıda bıraktı, Ona dediler ki: “Zarar yok işi. nizi terkediniz amma maaşmızı kabul ediniz. Çünkü o, hakikaten İ açık bir kalple veriliyor.,, Michel. Ange, inadımda ısrar edince Hazi. ne Nazırı da fena halde gazep ede. rek verdiği bir emir ile maaşını kestiriverdi, Mehel Anjin 24 Mart 1525 te Fattueeiya yazdığı bir mektupta: “Bir sene var ki maa, şımı, alamadım. Sefaletle çarpışı- yorum. felâketlerim içinde bana yardım edecek birine mali için vasıtam da yok. mianlıklarını açıkça söylemiş ve sözleri tarihle tesvik edilmistir. Lâkin tarih, Rönesansın büyük dâhisini papalardan paraalan bir AMLARA AYLIK yanaşma olarak değil Musanın hâ. liki olarak kaydeder . izde ressamların himayesi ve maaş alabilmeleri dü. şünülürken ortalıkta dedikodusu da başladı. Pekâlâ biliriz ki ressamlarımız, sabahtan akşama kadar resimle en küçük bir alâkası olmıyan bir sürü İşlerle uğraşırlar ve hayat. larmı kazanabilmek için binbir müskille boğuşurlar, tabii resim yapmıya vakit bulamazlar. Üste. lik bir de onları çalışmamazlıkla itham ederler, Şimdi ressamlarm refahı değil. se bile resim yapabilmeleri için bol vakte kavuşmak imkânları üze. rinde birtakım tasavvur ve gayret ler var, Hangi sehepten geld'ği pek iyi anlasılamıyan menfi rah. ların bu hüsnünivet karşısında mı. rıldandığını görüyoruz. Ressamın vaptığı resim İcin pa, ra almasmı bir «nç, bir küçüklük sayanların suratına, Rönesans ros, samlarının hayatlarından almacak misaller kadar kuvvetli bir şamar olamaz. . essam, bu memlekette on para almadan bugüne ka, dar çalıştı. Bu boyaları, bu tuvali. leri, bu çerçeveleri nereden buldu. ğunu ona soran olmadı, Bizde res. sam, mütemadi bir fedakârlık ve feragatin timsali olarak İşinden bir hırsız gibi kitlerinde bin müşkülâtla temin ettiği boyalarım tavallerine akıt. fı, sergiler yaptı. Bir dudak bükün- tüsünden başka bir nasibi olmadı, Buçlin de liç ayda bir açılacak ser . Kilere ayni menfi ruhun, ayni istih- faf ve istiğna İle geleceğine emin'z. Lâkin ilerliyen Kervan valnru kesmek istiyen b habis Twhrm vav. garasma artk Türk sessammın ku lakları tıkahdr yaşadı, çaldığı va, Fi