2 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

2 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bönldRi MLEKE'ITE ızmırde kumar yuzunJ den ıkı kıŞı olduruldu H govarrme —a Katillerden Mus Çorba ile beslenen - koyunlar Biga, (TAN) — Burada bağı, bah- çesi olan her aile, koyun beslemekte C ve bunları satarak kâr etmektedir. Bu koyunların beslenme tarzı pek en- teresan olduğu gibi, hemen hemen ka- sabamıza münhasır bir hususiyet teşkil etmektedir . Gündüzleri bahçe aralarında ve sı- nır kenarlarımda gezdirilip otlatılan bu hayvanlara, sabahları insanlar i- çin hazırlanandan farksız sıcak tar- hana çorbası yedirildiği ve bunun - la beraber acı biber turşusu da veril- | diği söylenirse, okuyucular, belki de n inanmıyacaklardır. Fakat, bu bir ha- kikattir. Geçen gün çifti 36 liraya Batılan iki büyük koç ta hep böyle tarhana ve biber turşusuyla beslen- TT aBa | ğ L — mişlerdir. Bu suretle kuyrukları ta- gınmaz bir hale gelen ve fıstık gibi Bemiren koçlar, içtikleri tarhana çor- basmı yeni sahibinin evinde de her Babah aramakta, verilmeyince bu ar- zu ile hazin hazin melemekt p ! j tafa ve İlyas İzmir, (TAN) — İzmirin Buca na- kumar yüzünden iki kişi öldürülmüş- tür. Katiller Mustafa ve kardeşleri Mümin ve Rıfatla arkadaşları * İlyas adında dört kişidir. Old.ürülenler Ko- cakafa Mehmet ile Hakkıdır. Mehmet ve Hakkı, bir evda kumar oynarken evveldenberisaraları açık o- lan Mümin, Rıfat ve İlyas eve, gir- mişler, tabancalarını, kumar oynıyan- ların üzerlerine boşaltmışlardır, Hakkı derhal ölmüştür. Müminin kardeşi Mustafa da üç yerinden yara- lr olan Kocakafa Mehmedin üzerine balta ile hücum ederek bir darbe ile başını ikiye ayırmış ve bir kulağını Katiller, suç âletleriyle birlikte yakalanarak adliyeye veril- mişlerdir. / Kiliste Elektrik Kilis — Kasabamızın mart içinde elektrikle tenviri beklenilmektedir. Santral binasında eksik kalan işler ve direklere tel çekilmesi bitmek ü. zeredir , kesmiştir. m“" hiyesinde müthiş bir cinayet olmuş, | |bir Yunan tiyatrosudur. elektrik lâzım “Serik, (Tan muhabirinden) — 200 .hanelik bu şirin kaza merkezi Ântal- yadan Manavgat, Alanya ve Gündoğ- muş kazalarına giden şöse üzerinde- dir. Mevkiinin bu büyük ehemmiyeti karşisında Serik her türlü kalkınma- lariyle göze çarpmaktadır. Bilhassa Halkevinin köycülük ve temsil kolu- nun faaliyeti son günlerde bariz bir üstünlük göstermektedir. Halkevinin okuma odasında mevcut kitap, mec- mua ve gazeteler halk ve memurlar tarafından okunmaktadır. Kütüpha- neyi"ziyaret edenlerin ve okuyanların adedi senelik 1700 bulmaktadır. Çeltik ekimi İki üç senedenberi Serik köylerinin su altında bulunan müsait toprakla - rında çeltik ziraati yapılmıya baş - |lanmıştır. Bilhassa “Karadayı” kö « yünde vâsi mikyasta ziraat yapılmak- tadır.- Serik've havalisinde elde edi- len müsait şartlar içinde viyolana, anber, hintyağı nevilerinde yüksek kaliteli pirinç mahsulü alınmaktadır. Tarihi ehemmiyeti Serik tarihin pek eski &svirlerinde Yunanlılar tarafından vücuda getiri- len büyük bir şehrin civarındadır. Se- riğe otomobille 15—20 (4 kika süreh bir yoldan sonra “Belkis” harabele- rine gidilir. “Belkıs” çok muazzam Mimarisin- deki yüksek san'at kendi etrafına her sene birçok seyyahlar celbetmektedir. Tiyatronun etrafında bulunan yazılı taşlar ve heykeller büyük bir ihti - mamla Ântalya müzesine nakledıl - miştir. Kiliste Menenjit Kilis, —-Burada tektük Menenjit vak'alarına tesadüf olunmaktadır Bu hastalığa karşı lâziımegen ted . birler ittihaz edilmiştir. Korkudelinde j Yeni Çalışmalar Korkudeli (TAN) — Eskiden yal- ı_* nız bir han ve durak yeri olan Kor- kudeli günden güne değişmekte — ve güzelleşmektedir. Çarşının ortasın - daki su harkları kapatılmış kasap - larm ve sebzecilerin temizlik işlerine Bon derece ehemmiyet verilmiye baş- lanmıştır. Çalışkan belediye teisi Mustafa Korkut, halkın her türlü sağ lık işlerinden belediyeyi alâkadar e- den noktaları düzeltmiş, bilhassa yaş madde satan esnafın mallarını teller içine aldırtmıştır. Yeni Mektepler Korkudelinde, bilhassa Bozova köy lerinde yeni yeni ilk mektep binaları yapılmaktadır. Bunlardan Yelten, |— Yavuz ve Zivint mektepleri yatılıdır. Binalar kübik tarzda vücuda getiril- mektedir. 4 ; t Spor Geçen yaz, spora hevesli gençler, birleşerek bir futbol klübü tesis et- mişlerdir. Futbol klübü, Halkevine bağlı olarak çalışmakta ve hâkim Nu- ri Özboyun gayret ve faaliyetiyle bir voleybol timi vücuda — getirilmesine çalışılmaktadır. B. S. Salihli Köyünde Kuduz - Kandıra, (TAN) — Salihler köyün- /— de köpekler, Hasan ve Ahmet ismin- D de iki çocuğu Isırmılşardır. Çocuk- |— Tlar berayi tedavi hemen İstanbula gönderilmiş, köpekler burada alako- |— harak müşahade altına alınmıştır. Kandırada Bayram Dilenciliği Kandıra (TAN) — Beledıye reisi — İsmet Yelkencioğlu, arefe günü resmi /— tellâl Şükrü vasıtasiyle yaptığı tebli- — gatta, Kurban bayramında kapı kapı — dolaşılarak et, para, yemiş, eski el- — bise istenilmesi yasak olduğunu bil- - dirmiştir. Bu ilânm tesiri olmuş, — bilhassa kıbtilerin ötedenberi âdet e- dindikleri bu halden vazgeçtikleri, Alanya, (TAN), — Halkının ekse risi bahçıvan ve bilhassa portakal, limon, mandalina yetiştiren bahçele- re sahip olan Alanya, portakalları - nın evsafı itibarile'Akdenizde birin- ciliği kazanmış memleketlerden bi - ridir. Bu sene, geçen senelerdekine nisbetle portakal satışı üzerinde bü yük bir fark görülmüştür. Daha zi- *yade tek çekirdekli Yafa cinsi por- takallar külliyetli miktarda dışarı - ya sevkedılmıştır. Alanyada portakal cılığın yanmda ayni zamanda pi- rinççilik yer almak uz_eredır Yollar ” _Oğ. dört yıl önce Alanyayı vilâ- yet merkezine bağliy_an kara yolu yoktu. Buraya ancak denizden va- purla gelmek kabildi. Son iki sene zarfında Alanyayı vilâyet merkezi ne bağlıyan şöse vücuda getirilmiş- tir. Bu şöse Alanyadan başlıyarak Manavgat, Serik kazalarını geçtik ten sonra Antalyaya varmaktadır. Bundan başka Alanyayı Gündoğ - muş kazasına bağlıyacak bir şose bayramda tesetil için evlere uğrıyan- Yavrn azcalArAk eAHilmiletilm inşası da tasavvur olunmaktadır. Alanyan'n güzel bir manzarası Alanya portakalları iyi fiyatlarla satı!'dı “Erbaada Kııılcıy İçtimaı Erbaa (TAN) — Kızılay kurumu senelik kongresini Kızılay sineması salonunda yapmıştır. Okunan ra - pora göre, Bir yıl içindeki varidat olan (1326) lira (10) kuruştan 990 lirası genel merkeze gönderilmiş, 225 lira da kimsesizlere yardım su - retiyle verilmiştir. Yapılan intihabat sonunda eczacı Cemai, Dr. Halet, tüccardan Mekki, eksper Nazmi, Basri Ahmet Tapu, N. Neşet, tüccardan İsmail, Süley . man Akalın, idare heyetine tekrar seçilmişlerdir. MT TAN YTERRE Demirgömlek çetesi Suriye ve Hatay için felâ- ket oldu (Başı 1 incide) barla verecekleri rapor, hususi bir ehemmiyeti taşımaktadır. Bayağı propaganda Ankara, 1 (TAN muhabirinden) — Üç gündenberi Vatani partisinin organi olan Suriye gazeteleri, Türki- yenin milli smırları dışında sergü - zeşt aradığını yazmak yolunu tut - muşlardır . Bu neşriyat, Vatanilerin başvur - dukları bütün çarelerin iflâs ettiğini anlatmakta ve güya Milletler Cemi- yetinin ve bilhassa Fransanım dik - katini Türkiye üzerine çekmek arzu- sunu istihdaf etmektedir. Vatani gazeteler, Türkiyenin San cak davasını kazandıktan sonra aşırı bir nasyonalizm güderek Türk ekal.- liyetlerinin bulunduğu yerleri de mil. K hudutları içine almak isteyecek - lerini yazmaktadırlar. Bu bayağı taktik Suriyede dahi hoş görülmemek tedir . Şam, 1 (Hususi) — Müşahitlerin Suriyeden ayrılacakları sırada ken - dilerinin son intibalarmm İehlerine olmasmı istiyen müstemleke memur- ları, Hatay Üzerindeki tazviklerini dayanılmaz bir dereceye Vardırmış - lardır . Mendun Düryönün Hasan Cahirle beraber Pariste olması, kendilerinin yapacağı teşebbüslerden bir çok fay. dalar bekliyen Vatani şeflerini çare- sizlik içinde ancak tazyik ve zulme devam etmiye sevketmiştir. Fakat Düryöden bir arkadaşma gelen mek- tuba göre, —Fransız zimamdarları çok güçlükle elde edilen anlaşmayı Vatanilerin tahrikçi propagandasına feda edeceğe benzemiyorlar. Cenevrede Fransız delegeleri Ro- ber Dokenin ilk görüşmede; ileri sürdüğü noktai nazar bu görüşü te- yit etmektedir . Lâzkiyede vaz'vet hâlâ sersin Halep, 1 (Hüsüsi) — Demirgöm - lekliler, yalnız Hatay için değil, sü . kün istiyen bütün Suriye için bir fe- lâket, bir başbelâsı olmuştur. Bütün şehirlerde işsizler ve mektep tale - besinin müntesibi olduğu bu teşekkül üniformalariyle gece gündüz sokak- ları dolaşmakta ve muayyen bir ' gayesi olmadığından rastgele teza « hürlerde bulunmaktadır . Lâzkiyede vaziyet hâlâ gergindir. Ölen — Senegalli askerlerle — Alevi genclerinin cenaze merasimi, mitral. vözlü kuvvetlerin kontrolü altımda yapılmış ve ancak böylelikle karışık. lığın Önüne #ecilehilmistir. Hatay şehrindeki hanishanelerde Türklerle aralarımdaki hâdiselerden Jolayı mahküm olmuş ne kadar ka- til varsa hensi ellerine silâhlar veri- lerek serbest bırakmıştır. Dahil'ye Vekilimiz Adanada Ankâra, 1 (TAN) — Cenup vilâ- yetlerimizde tetkikler yapmakta O - lan Dahiliye Vekili ve Cümhuriyet Halk Paritisi genel sekreteri Şükrü Kaya, Mersirden.Adanaya gelmiş bu lunmaktadır. Dahiliye Vekilinin yarın Payas ve Dörtyola gitmesi muhte - meldir . Hataylı Türklerin mütekâsif ola- rak oturmakta bulunduğu bu mm - takada vekilin seyahati, bilhassa - lâka ile takip ediliyor. Dahiliye Vekilimiz, kendisiyle gö- rüşen Hataylılara neticeden emin ol- malarmı ve soğuk kanlılıkla intizar etmelerini, anayasanım ve statünün ancak Milletler Cemiyetinin kabut et miş olduğu istiklâl prensibi üzerinde hazırlanacağın tsövlemiştir. Saint Brice'in Sonu gelmiyen Kehanetleri Hatay anayasasımı hazırlıyan en- | ; 7 nci ) & v n “YENİ e- Çocuk Ansıklopedısı Bugün çıktı Cüz TTTT ST adü FTT TT TT hazin bir (Başı 1 incide) Tatlı bir Bolu şivesi cevap veri . yor: — Kimin olacak? Benim. , — Siz nerelisiniz?. — Boluluyum.. — İstanbula ne vakit geldiniz?. — Dört ay evvel, — Evli misiniz? , — Evet.. Kocam vardı. Yaşarla Boluda nişanlanmıştık. Nikâh yapma. dan beni bıraktı. Fakat gebe idim. Bu bahtsız yavruyu İstanbula karnım da getirdim. Burada Hürriyeti Ebe - diye tepesinde bir çuval fabrikasında çalışan Naci ile buluştum ve onunla evlenmiye karar verdik. Ve Pangaltı. da ismini daha öğrenemediğim bir mahallenin 34 numaralı evinde be - raber oturmıya başladık. Fakat bir ay evvel bu yavruyu doğurdum. Kulağırn ezan okuyarak Cemile a. dımt koydum , Çocuğunu istemiyen bir babal! Lohusalığım bitince yeni kocam Naci : “— Ben çocuk istemem. Ya çocu - ğunu atarsın, yahut benimle otura .- mazsın.,, dedi. Ben kendisine çok yalvardım, “Beni yavrumdan ayırma!,, dedim. Fakat o, israr etti. Hiç kimseyi tanı- mam, Sokakta ve aç kalacaktım. — Bir polise falan müracaat etme. diniz mi? , — Konu komşulan gizli gizli sor - dum, soruşturdum. Darülâceze var, Fakat orası da analı çocuğu almaz, dediler. Yapacak bir şey yoktu. Ken. dimi çocuğumla beraber denize ata - caktım, Fakat imansız giderim, diye korktum, Bir taş üstüne.. Allah öyle bir gür süt verdi ki aç kaldığım halde göğsüm çatlıyordu. Nihayet 20 gün evvel çocuğumu giy- dirdim. Karnını adamakıllı doöyur- dum, uyuttum. Hürriyeti Ebediye tepesine çıktım. Tenha bir yer bul . dum. Etrafı kolaçan ettim. Kimse cümen /çok kuyvetli şahsiyetlerden mürekkepmiş ve ortaya çok iyi bir eser çıkarması beklenirmiş.. Bunu Saint - Brice, La Journal gazetesinde yazdığı bir makalede söylüyor ve iddiasına delil olarak en cümen azasını sayıyor: Hint kanunu esasisini hazırlıyan komisyonun eski bir azası olan bir Ingiliz, Cavada Hâkikmlik etmiş bir Holandalı, meşhur Belçika hukuk â- limi B. Bourguin, Türkiye Hariciye Vekâleti umumi kâtibi ve bir de Fran sanım Maruf Şark işleri mütehassısı B. Robert de Caix... Fransız gazetecisinin hazırlanacak anayasanın iyi olacağına şüphe et - memekle beraber tatbikat hakkında şüpheleri vardır. Bu hususta diyor ki: “Sancak da- hili işlerde müstakil olacak, harici- ye, gümrük, para işlerinde Suriye hâkimiyetini tanıyacak... yüzden müşkülât çıkmıyacak mı? Suriyeliler, Sancağa bir mutasarrıf tayin etmek ve Sancak halkını Şam meclisinde hiç olmazsa Şama tâbi oldukları işler bakımından temsil et- tirmek suretiyle hâkimiyetlerini te- yit etmeği düşünüyorlar. Bu yüzden uzun münakaşalar çı - kabilir. Dil meselesini de unuütmıya- lIrm. Sonu bunlardan daha mühim kavgalar çıkmasına da imkân var - dir . Türkler Suriyer Sancak ve Lüb - nandan mürekkep bir federasyondan bahsetmişlerdi. Türk tezine göre bu federasyon üç müsavi hükümetten mürekkep olacaktır. Suriyelilerin ay- ni teze taraftar kesilmeleri ihtimali vardır, fakat üç milyonluk Suriyenin 900.000 nüfuslu Lübnana ve 280.000 nüfuslu Sancağa kolayca tahakküm edebileceği ümidiyle.... Suriyeliler İskenderuna — mukabil Trablusu ele geçirmeği de düşünü . vorlar. Niyetleri Türklerin İskenderuna el uzatmalarının intikammı almaktır. Fakat bu intikamım bedelini kim ödi. | | yecek? Her halde Lübnan... Federas. yon olursa Lübnan istiklâlini kaybe- decek, yahut ta en iyi limanı elden gidecek, .Lübnan, Suriye ile müna. sebet halinde bulunmağı kat'iyyen istemiyor . Eğer encümen bütün bu tehlikele. Yi boğmıya muvaffak olursa İyi iş gArdiiddinü iddia edehilecektir. . 16 yaşında bir ananın çok — || bim orada kaldı. Bir türlü eve döne « Acaba bu| 2-83.Bİ — macerası yoktu. Heman çocuğu bir taşm tistü. ne yatırarak yavaşça oradan 8| dım. Boğulacak gibi ağlıyordum. medim, Uzak bir yerden çocuğu Bö* zetlemiye başladım . Oradan geçen bir otomobil durdü: Sonra bir polis çağırdılar, Polis $0* cuğumu kucağıma aldı.. Hep gözyaşı Ben olup biteni, uzaktan polisi tâ- kip ettim. Şişli karakoluna götürdü * ler. Biraz sonra ben de gittim. uyanmış, ağlıyordu. Yüreğim parçâ- landı, F Hemen içeriye girip: “Verin... Ço « cuk benim,..,, diyecektim. Fakat öyl0 dersem hapsedeceklerinden korktunl: Çocuğu üç, dört saat sonra Darülâce- zeye götürdüler. Bens yaya olarakı Darülâcezenin kapısına kadar polisili izini takip ettim ve sonra eve dön * düm. Yavrumun kokusu burnumdafi hayali gözümün önünden gitmiyordi. | Hep ağladım, çıldıracaktım. ,, Adliyenin önünde Dertli ana bana bunları anlatırkefi tramvay Dördüncü Vakıf hanının ö « nünde durdu. Polis onu aldı, müddeita mumiliğe doğru götürdü. Ben de tüi kip ettim . | Müddeiumumilik onu, Tabibiadle havale etti. | Stra beklerken bu acıklı maceranm sonunu alabilirdim. Yine yanıma go « kuldum. Ve sordum: — Sizin adınız ne?. | * Beni bir dertortağı sayan zavalli ana, anlatmıya başladı ; — Adım Huriye.. Anam öldü. Ba- bamın öldüğünü hatıriryamıyorum. On altı yaşımı bitirdim, Orada Yaşaf isminde birisiyle nişanlandım. O has in çıktı. Sözünü tutmadı, beni bırak” — Pek iyi sonra ne yaptm?. Dertli ana çocuğuna kavuşuyor — — Huriye tramvaydaki hazin hikl H yesine devam etti: — Ah bayım, diye inledi, dayanı Kü madım. Bir güin sonra Dartiilâcezeyü gittim. Müdüre müracaat ettim. Beni sütnine alır mısınız? dedim. Ön« ! lar alırız, dediler ve muamelesini yap- tıktan sonra beni orada alıkoydular: Hergün koyun gibi sütümü sağıyor - yar ve çocuklara veriyorlardı. Ben onlara; çocuğum öldü, demiştim. Ya- vaş yavaş çocuk dairelerine geçtim ve çocuğumu aradım ve buldum. O- nu alıp göğsüme basarak öpmek; koklamak ve emzirmek istiyordum. Fakat bunu yapmak yasaktı. Böylea cetam on yedi gün çocuğumu Ü- zaktan seyrettim. Bağrıma onun ye- rine taş bastım. Ben çocuğuma Sahis ha admı koymuştum, Orada Gülsün adını vermişler. Ben sordum: — Çocuğunuzu nasıl tanıdmız?. — İnsan hiç ciğerinden kopan yavrusunu tanımaz mı? Kokusundan . bile tanır. "Bu çocuk beniml,, Ven devam etti: — Nihayet evvelisi gün dayasıa « madım. Hemgirelere: Bu çocuk be « nimdir. Ben onu Hürriyeti Ebediyt tepesine bırakmıştım, dedim ve yave rumu kucağıma bastım, emzirmiyt başladım. Bunu müdüre haber verdi- ler. Analı çocukların orada bulun « maları yasakmış. Derhal bir poli$ çağırdılar, beni teslim ettiler. Çocu « ğunu neye sokağa koydun? diye so0- ruyorlar. Beni hapse atarlar mı? Ben kanunun bu husustaki hüküni lerini bilmiyordum. Maamafih gend anayı daha fazla üzmemek için: — Hayır.. Bir şey yapmazlar, de“ dim ve ayrıldım. Muhaveremizi dinliyenlerden birisi yanıma sokuldu: — Geçenlerde çocuğunu sokağa birakan bir kadına mahkeme cezâ vermişti. Buna da verirler, dedi. . Bir şefkat eli uzanmıyacak mı? Biraz sonra Tabibiadil Enver Kâ- ran, Huriyeyi muayene ve 17 yaşınâ bastığını tesbit ettikten sonra kâğl- diyle beraber kendisini getiren poliS? verdi. Polis onu kanuni muameley? ikmal etmek üzere Şişli karıkolün' götürdü. Bu acıklı romanm sonu ne olacak? aldatılan zavallı küçük, şefkatli 8- ne, aldatan ve kaçan erkek llyl* olduğu cezayı mı görecek? Bir ta < raftan gefkat ve ıevg! eli uzanmıy:î cak mı?.

Bu sayıdan diğer sayfalar: