G6 7 ugün (Bürhan Felek)in da- ha ziyade genç ve sporcu B karilere zihni muhakeme temrini olsun diye hazırladığı müsabakalı bir spor hi ini sunuyoruz, Mu- nlar onun yazış tarzı nin sadeliğini ve spor işlerindeki vukufunu bilirler. Felek bu iki hu- susiyetine bu sefer bir de bilmece şekli ilâve ederek işlediği mevzu- un alâkasını tahmin edilem: kadar artırmıştır. Biz de bi in yeni bir çığır açan bu muamma hi kâyesinin bilhassa genç ve iddialı kariler kütlesinde hoşa gideceğin- den eminiz. Bakınız muharrir hi - kâyesini size nasıl takdim ediyor: allahi azizim! Bence hayat slirüp giden bir muamma. dır. Onun bir takım malüm nok. taları vardır. Hayat muamma. larını çözmesini bilenler, ma. lâmları alır, meçhulleri bulur lar ve buldukça memnun olur. lar. Ben size işte bu zevdi tat tırmıya çalışacağım . İnsan aradığını buldukça neka » dar memnun olur değil mi? Düşü. nün bir kere! Vapurda biletinizi arı yorsunuz, Daha bir dakika evvel €- Minizde idi. On dakika aradıktan son ra bileti bulunca duyduğunuz #€ - vinç ne tatlı fakat nekadar beda- vadır! Sanmayın ki, bileti buluşu- huzun sevinci onun bedeli olan 15 kuruşu kaybetmemiş oluşunuzdan doğmuştur; Yanlış!. Size otuz ku- Tüş verseler de bileti aramamani- zi İsteseler, mümkün değil onu bul duğunuz kadar haz duyamazsını?, Uzatmıyayım, Size yepyeni bir muamma tipi vermek istiyorum. Bu, ne eskiden bildiğimiz “bir küçücük ıçıcık; içi dolu turşucuk,, tertibi çocukçadır; ne “18 in yarısi nasıl 10 ede?,, gibi bir rakam düzenbaz. lığıdır, nede frenk edebiyatında rastlanan “koşarak üst kata indi.,, şeklinde basit kelime mantıksızlık- * Jarinım bulunuşu gibi üstünkörü bir zekâ tecrübesidir. enim size vereceğim muam. ma hayattan almmış, ya - . sıyan bir insan tipine, onun siz. © malüm meziyet ve kusurları. na göre bir takım “jest,, ler yap- tırmak ve o jestlerin mantıki heticelerini tayin etmekten İba. rettir, Bunun İçin size şimdi ufak bir hikâye nakledeceğim. Siz de o hikâye kalıramanma bazı ha. reketler yaptıracaksınız, daha te muamma dediğimiz şey bul Esasen bu hikâye tam olarak yazılmıştır. Hikâyede sizin bul. manız ( İâzmmgelen Onoktaları “bilmece,, olsun diye neşretme. dik ve bu meşrettmediğimiz noktalara alt bir iki sual sor. duk. İşte siz kendi muhakeme. nize ve hikâyenin size verdiği malimata göre bu suallere ce. vap verip hikâyeyi tamamlıya- caksmız. S yenin neşredilmiyen de neşredip verdiğiniz cevapları onunla mukayese edeceğiz. #diia etmiyorum ki hikâye İ kahıramanma benim yaptır. dığım jestler en mantıki hare. ketlerdir. Fakat hikâyenin, be. nim yazdığım şeklini bulanları, muammayı halletmiş addetmek. ten başka yol var mıdır? imdi gelelim bikâyemize: ş Pek basit olan bu hikâyeyi ize anlatmadan evvel onun başlı. ca kahraman: olan “Rüstem,, i tanı. tayım. Rüstem tam mânasiyle bir gebir uşağıdır. Zekidir, terbiyeli. dir, azimkârdir. Fakat orijinaldir. Bununla ne demek istediğimi izah İçin size onun bir iki vak'asını nak. letmeliyim: Rüstem, bir yaz günü vapurla a- dadan köprüye gelirken çimacı kendisine: — Çok kenarda durma delikanlı düşersin de başımıza iş açarsm! Demiş. Rüstem gülmüş ve kal. © dırp kendini denize atmış. Vapur durmuş. Rüstemi aramışları bula. mamışlar. İşin garibi şu ki: Va - pür köprüye vardığı zaman Rüs - © tem köprüden vapura girmiş ve ci. macıyı bulup sormuş * — Yolda denize düşen çocuğu buldunuz mu?. ir başka vak'a : ir gün OBoğazkesenden yukarı çıkan çok yüklü bir araba. nın bayvanları yükü çekemedikleri için arabacı kamçmm. sapiyle dö- vüyormuş. “Halk-toplanmış: — Günahtır, vurma! Demişler, arabacı aldırmamış, birisi : — Seni polise haber veririm, di. yecek olmuş. İri yarı bir herif o. lan arabacı bu müdahale edeni pa. taklamıya başlamış. O sırada Rüs. tem de oradan geçiyormuş. Sessiz. ce, iki kavgacıyı ayırmış, arabacı. nm elinden kamçisini alıp kırdık. tan sonra sranadaki fazla çuval. ları birer birer yokuşun başma 3. rabacınm Sırtmda taşıtmış.. ir üçüncü vak'a daha: Mesajeri vapuru Galata- dan ayrılırken geç kalmış zengin bir Amerikalı kadm koşarak gel. miş, Vapuru kaçırımsa İstannulda kalmıya, me vakti, ne işl müsait, Rüstem orada vapurun henüz ay - rılmamış olan kıç tarafından attık. ları bir ipe sarılmış ve kadmıda kucağına alıp vapurun güvertesine çıkarmış, Kadın Rüsteme 50 do - larlık bir kâğıt vermiş, Rüstem pa- rayı almış amıma vapur rıhtımdan epeyce açılmış olduğundan karaya dönmek için baş tarafa koşmuş ve denize atlamış, Hemen oradaki sandalcılar üşüşmüşler, Yetmislik bir ihtiyar Rüstemi denizden san. dalma almış. Rüstem de sıkı siki a. vucunda tuttuğu elli dolarlık kâğı- dı: — Bugünlük bunu kazandık ba. ba! Kusura bakma! diye sandalet. ya vermiş » Lâkin Rüstemin bütün bu ma - ceralarından hiç birini gazeteler - de okuynmazsmız. Çünkü böyle vak'alarda kendini tanıtmadan st. vışır gider. Dediğim gibi Rüstem 0. rij'raldir. Üniversitenin son snr. fındadır. Orta halde çalışır. Spo- run her türlüsüne merak vardır. Üniversite spor klübününde w- mumi kaptandır. tüstemin anlatacağım desa” İK mi şöyle başlar: * “Pariste beynelmilel üniversiteler ed VE güreş şampiyona- sına Türkiye na- mma Istanbul U- »iversitesinden de bir kafile gidi - yor. Üç güresçi ve bir idareci. Ka» filenin © kaptanı Rüstemdir. 79 ki- loda o güreşecek. Diğer iki çocuk daha ziyade gör - inler, diye Bö - türülen genç ve tecrübesiz güreş - çiler, İdareci, fe » derasyondan Lüt- fi isminde biri - dir , Rüstemin bu Lütfi ile arası pek iyi değildir. Çünkü Lütfi Uni- versite klübünde ayni siklette bir güreşçi olan kendi kardeşini federas- yon nüfuziyle Pa- risa götürmek istemiş, fakat Rüs- temin itirazı üzerine seçme yapmış- lar, bariz farkla Rüstem kazandığı için ister istemez Parise onun gif- mesine karar verilmiş. İşte açıklı- ğın sebebi bu. İstanbuldan ayrılırken, Rüstem kimseye bir şey vadetmiyor: —8por üpmıya gidiy 0 Mar ram gar ein gok güveniyor. “ e z Sirkeci garı Kalabalık. Mektep arkadaşları orada bep bir ağızdan bağırıyorlar: — Rüs, Rus, Rüs, tem, tem, tem. Rüstem, Rüstem Rüstem. Tren kalkıyor. Tek ve inee bir kız sesi : — Rüstem, şampiyon olmadan gelme! diye bağırıyor. Bu kız onun mektep arkadaşlarından “Zehra” dır. Rüstem ona “Çitlembik kız” der, Herkes bu iki gencin biribirle- rine söz verdiklerini bütün arka- daşları bilir. Tahsilleri bittikten sonra evlenecekler. aristeki güreşler Rüstem İ- P çin çok iyi gidiyor. Diğer iki arkadaşı Üçer müsabakadan sonra tasfiyeye uğrayorlar; zaten onların ilk beynelmilel müsabaka» Yarı, Lâkin Rüstem, dördüncü dev- reve kadar — bir tek müstesna — hep tusla (hasmını sirtm; yere rex tirerek) galip gelivor, Onun gibi hasımlarını yenerek giden iki genç daha var: Macar (Hunyadi) ve Es tonyalı (Kebek). Son gece bu üç genç biribiriyle güreşecekler. Şam- piyon bunların güreşlerinden sor- ra belli olacak. Gerçi siz, güres kaidelerini; bir güreşçi nasıl sayı kazanır? Nasıl tasfiyeye uğrar? Nasıl şampiyon olur? Buriları bilirsiniz, amine, ben Paristeki güreslerde tatbik eğil&h usulü size hulâsa olarak anlatıve- reyim: > Beynelmilel güreş müsabakaları- pa her siklette, her milletten bir tek müsabık girer. Bu müsabaka» larda karşılaşan iki güreşçi biribi- riyle nihayet 20 dakika güreşir. Bu yirmi dakika zarfında biri ötekinin srtmı yere getirirse mağlüp olan 8 fena sayı alır. Galip gelen fe. na sayı almaz. Eğer biribirlerini ye nemezlerse hakem heyefi iki güreş- ciden hangisi daha hâkim, daha teknik güresmin İse onu galip ad- deder. Böyle hilikmen maölün olan vinn 3 fana süz alır. feat hülmen galip gelen 1 fena savı alır. F?er hükmen mağlüp sayılan müsabık e hakemden yalnız ikisinin kara» Tertip Eden ve Y BURHAN FELEK riyle mağtüp sddedilmiş ise 3 fena sayı yerine 2 fena sayı alır. Güreş- leri, ikisi yanlarda ve biri de min. derde olmak Üzere üç bitaraf hakem idare eder. Bir güreş turnuvasında her gü- reşçi sikletinde mevcut bütün diğer hesmlariyle güreşmiye mecbur- dur. Fakat aldığı heticeler itiba» zirvesine doğru yükselmiştiler. Bu diliklerinden tasfiyeye uğrar ve gü- reşten çıkarlar. Böylece kırıla kı- rila sona kalan ve en az fcna sayi sı olan birinci, ondan sonra $irasiy- le gelenler de İkinci ve üçüncü o- lurlar. P aristeki beynelmilel Univer. site güreş şampiyonasının en heyecanlı sikleti 79 kilo idi. Mevcut 17 müsabıktan hepsi birer birer tasfiyeye uğradıkları halde İstanbul Üniversitesinden Rüstem, Peşte Üniversitesinden Hunyadi ve Fatoryadan, Haha tasfiveygğü: mpi vonluk zervesine doğru iştiler. Bu ilç çocuğun sayı vaziyeti göyle idi: Rüstem — 1 fena sayı (Alman “Saver” i sayı İle yendiği için). Hunyadi — Sıfır sayr. Kebek — Sıfır fena sayı. 79 kilonun bu üç güreşçisi biri biriyle henüz güreşmemişlerdi. Son gece bu gönçlerin ikişer gü- reş yapmaları lâzım geliyordu. Ge- ii epmeta siz ce müsabakaları başlarken arka- daşları Rüsteme bir iyi masaj ver- diler. Soyunma odasındaki portatif karyolalardan birine uzandı. Koyu Jâcivert bürnosunun cebinden (bir mektup çıkardı. Bu mektup, Zeh- radan. İçinde türlü o gevezelikler var. Yalnız bir pasaimda, Rüste- min dediği eibi (Çitlembik kı?) şunları söylüyor: “Bütün gururumu senin peşine taktım; oraya gönderdim. Umuyo rum ve istiyorum ki, aradan bura- ya şampiyon olarak dönesin. Oz .man sana koşa koşa elimi, yüreği” mi ve gönlümü vereceğim. int aanmakfa ayrı bir şeref duyaca - ğim. Fakat mağlüp dönersen! Vey ölür halinel Yazıklar olsun sana! .Ümarım ki, o zaman da sen adını bona vermeyi istemiyeceks'nl,, D emek, Rüstem şampiyon ol- mazsa Zehra (kendisine - #armıyacak, Rüstem, bu mektubâ daha ziyade mektubun bu son kis mına hayli içerledi. Gerci kadın mağlübu sevmez. Lâkin Zehra da Rüsteme mi varacak; Rüstem peh- liyana mı? Çocuğun içerlediği nokta bu! Muhakeme bu sularda iken Rüs. temi çağırdılar. Estonyalı (Ke- bek) ile güreşecek, Bu (Kebek) meşhur bir adamdır. Hattâ bey. nelmilel güreş âleminde ona “Si- lindir,, diye ad taktaışlardır. Çok kuvvetli bir herif, Rüstemle olan güreşi çok heyecanlı oldu. Eston. yalı ilk hamlede Rüsteme bir salto azan: atmak istedi, Fakat Rüstem daha atik davrandı. Hemen yan dönüp soldan bir kafa kaptı. (Kebek) i yere indirdi, indirdi amma Eston- yalı öyle bir kafa kapmasile yeni. Yeceklerden değil. Doğrusu bo- ğuştular, Kebek bütün Şimalliler gibi ince güreşçi değil amma sağ. lam şey. (Rüstem)e hiçbir oyun tatbik edemedi. Üç dakikalık yer. deki güreşlerde de biribirlerine bir şey yapamadılar, Fakat güreşin başındaki kafa kapmadan aldığı sayı tefevvuku yüzünden Rüstem galip ilân edildi. (Kebek) dürüst bir çocuktur. Rüstemin elini sık. tı. Bu güreşten sonra vaziyet şöy- le oldu Rüstem — 2 fena puvan (Al man Saver ve Estonyalı Kebek'i sayt ile yenmiş olmasmdan dola- yn) Kebek — 3 fena sayı (Rüsteme şyenildiğinden) Hinyadi — Sıfır fenasayı. (Da. ha iki güreşi var.) Diğer sikletlerdeki güreşlerde de hayli heyecan vardı, Hele yarı 8- ğırda Paris Üniversitesinden Bel. ye admdaki Fransiz güreşçi İle (Haydelberg) den gelmiş (Koff- man) İsmindeki Almanm güreşi âdeta hâdiselere sebep olacak bir şekli aldı. Ringin etrafın: polisler sardılar ve iş o kadar azdı ki jüri heyeti müsabakayı tatil etti ve bu iki müsabıkın seyircisiz, yalnız müathoat mimasstlterinin. girebile. ceği bir kapalı salonda güreşmele- rine karar verdi. Orası bize lâzım değil. Gelelim bizim Rüsteme. (Ke. bek) le olan güreş çocuğu hayli yormuştu. Bir hafif masajdan son- ra uzandı. Yarım saat kadar din. lendi. Kendisine bakıcılık eden Fransıza sordu: — Dışarda güreşler ne âlemde?. — Sizin siklete daha yarım 8a- at kadar var, — Şu çantamı verir misiniz?. Çantasını açtı, İki bisküvi çıkar dı. Onları yedi; arkasından da ter mostaki sıcak kahveden bir maş- rapa içti ve yine uzandı. Yirmi da kika geçmeden çağırdılar. Bu se- fer de Hunyadi ile güreşecekti. Hunyadi narin yapılı fakat çok çevik bir güreşçi idi, Macar güre- şihin bütün inceliğine bir de üni- versite tahsilinin verdği zarafeti ilâve etmiş, ideal bir sporcu olmuş- tu. Rüstemle Macarın yaptığı gü? reş, gazetelerin de yazdıkları gibi beynelmilei güreş tarihinde unu - tulmıyacak bir şey oldu. İki güreş- çi biribirine oyun yapınadan veya yapmıya teşebbüs etmeden hali kalmıyorlar halka mütemadiyen ye ni heyecanlar veriyorlardı. En us- ta profesyoneller bile şike ya- parlarken bu kadar rahat ve gü - zel güreşemezlerdi. O Okadar gü- zel ve karşılıklı oyunlar yapıyor» Jardı ki, bir defasında orta hakemi olan İsveçli (Robertson) dayana- mayıp iki güreşçinin ellerini sik - miştı. e mutlu böyle spor yapan - lara! Yirmi dakika, böylece karşılıklı hünerlerle geçti. Doğru- su hakemler de mütehayyir idiler. Bu iki değerli gençten hangisini galip ilân edeceklerini bilmiyorlar dı. On dokuzuncu dakikada Rüs- tem seri oyunlarından biri olan sol dan kafa kaparken tutturamadı ve (Hunyadi) nin altma düştü. Ora- da bulunan Türklerin vüreği oy - namıya başladı. Eğer müsabaka bu vaziyette biterse İster istemez ha- kem heveti Rüstemin aleyhine rey 2.3.8 aye » gs verecekler, Çünkü o üne kadaf genç tamamen müsavi kabili, hüner göstermişti. (Hunyadi) daki hasmın ne hamurdan y3j ğını bildiği için çok ihtiyatlı yordu. Fakat bu vaziyette kal dı. Oyun tatbik etmezse Rüst syağa kalkar ve şüphesiz VAzi ni derhal ıslah ederdi. Bu (Hunyadi) (Rüstem) e - pası OĞ bilmem - bir çift taktı. Yani iki © lin! Rüstemin iki koltuğundan 8” çirip ensesinde kilitlemiye taşeb * büls etti, Fakat hemen o ande Ü tem) iki kolunu sıkarak (Huni ye yerde çift kol oyununu tatl etti. İkisi de köprüye diiştüle” (Hunyadi) altta ve Rüstem önü üstünde. Tam bü vaziyetteler iKe& “çan,, çaldı ve güreş bitti. Hake heyetinden ikisi Rüstemin lel ve birisi (Hunyadi) nin lehine K** rar verdiği için Rüstem ekseriyti le hükmen galip sayıldı ve çok 8“ kışlandı. (Hunyadi) bundan pef memnun görünmedi; görünm amma karar doğru idi. Hakem b€“ yeti mağlübiyetine ittifakis di de ekseriyetle karar verdiği İçin (Hunyadi) bu mağlübiyetten 2 fe ne sayı aldı, Şimdi puvan vaziy” ti şöyle olmuştu: Rüstem — 3 fena sayı (Savefe Kebek ve Hunyadiyi sayile yendi * dinden) j Kebek — 3 fena sayı (Rüstem€ yenildiğinden) Hunyadi 2 fena sayı (Rüstem ekseriyetle mağlüp sayıldığından) D ikkat edilince bu üç güreşti arasında (Hunyadi) nin YE ziyeti hepsinden iyi olduğu görülü yor amma Rüstem güreşlerini biti” diği halde (Kebek) ile (Hunyadi) biribirile daha güreşmemişlerdi v& 79 kilonun şampiyonunu bu a ii bin güreşi tayin edecekti. Fakat (Kebek) in kuvvetini tanıyanlar Estonyalının Mabafı haklıyacağı8!. e olmasına rağmen Rüsteme mağiü? olduğu için Rüstemin şampiyon. Kebek) in fkinci ve (Hunyadi) nin de üçüncü olacağını kat'iyyet? yakın bir nisbetle kestiriyorlardi. Filvaki 79 kilonun son güreşi gec€ yarısından sonra Estonyalı (Ke * bek) ile Macar (Hunyadi) arasın” da başladı. Daha ilk hamlede Ke * bek sert bir güreş tatbikine ko yuldu, Hattâ bir defa hakemin ih* tarma maruz kaldı, Bir defasmd# da Hunyadinin burnu kanadı. Rü# temle gireşinden ancak yarım sa“ at sonra (Kebek) le tekrar güreş? mecbur kalan (Hunyadi) zaten yor” gün görünüyor ve temamen müde fanda kalarak âdeta dinleniyordus O kadar ki, hakem heyeti ilk or da kikadan sonra (Kebek) i falk say” dıklarmdan üç dakikalık bir güreş lerine bile lüzum görmediler. AF“ tık herkes (Rüstem) In elini sık” yor, kendisini tebrik ediyorlardı. Doğrusu (Rüstem) de memnun İ“ di. Şu karşısında güreşen iki has” mı da sayı hesabile mağlüp etmiş” ti, Memlekete şampiyon olarak dö5 mek onun hakkı idi, Kendi üniversi tesine bir şampiyonluk kazandır * mak az şey değildi. Heleo çitlem” bik kıza neler söylemiyecekti ne“ leri eml sara a! unutmıyalım! Garip bir tesadüf eseri olarak (Ke “ bek - Hunyadi) müsabakasının yap hakemlerinden biri de Türk kafi * lesi idarecisi LOtfi idi. Bitaraf İsi ler arasında çekilen kura ona düf” müştü. Rüstem, Lütfinin hakemli” ği kabul etmemesini teklif eder cekti, Müsabakanın neticesi (Rüs” temin vaziyetine müessir olac” ğma nazaran bir Türk hakemini bu son müsabakanın idaresine ka” rışmasma çocuk razı değildi. Hi$ lekesiz olarak kazanılacak bir şa* piyonluğa bu tesadüf bir gölge dir şürebilirdi ya! Lâkin onunla görü miye vakit kalmadan Lütfi heker? yerine geçti. Ondan sonra da arti bu meseleyi münakaşa imkânı madı, Güreş sonuna doğru hakemlef (Kebek) in altı puvanı var ike (Hunyadi) nin ancak bir tek paw” | nı vardı. Zaten Macarlı gres (Arkası 10 Sü 4 te)