2 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

2 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

&_ Mi 9 - ICUN%IDA NLARIN Tuggeneral Fehmi Anlatıyor: E ski İstanbul merkez kuman- a danı emekli Tuğgeneral Feh- Mi ile, Beşiktaştaki evinin kuytu İf odasında karşıkarşıyayız. Mü- tevazı emekli general, söze şöyle l'”lışlıyor — Size umduğunuz kadar fay- olamıyacağım. Hatıralarımı Parca parça toplamağa çalışıyo- Tüm. Fakat kafamın içinde, şu da- lkada pek az şey var. Meselâ, işte İr tanesi: Makedonyada eşkiya Peşinde dolaştığım günlere ait bir kücük hatıra.. | Bulgar eşkiyası, o tarihte, yine Pek çoğalmıştı. Takip müfrezele- Timize, sık sık baskınlar yapıyor. lardı. Bizi, Bulgar çetecilerin en fazla faaliyette bulundukları Gev- kili mmtakasma gönderdiler. Müf- Tezemize, Hoşan köyünü karargâh Olarak seçtik. Köyün biraz ileri- Sinde saatlerce devam eden büyük İr orman vardı. Komiteciler için Ormanda, saklanmak pek kolaydı. Biz de bunu bildiğimiz için, son derece tetik davranıyorduk. izim Debreli kolağası, öyle ev hamlı bir adamdı ki, adeta Uluttan nem kapıyor, ne yana bak Ba, Bulgar eşkiyasının gölgesini Börüyordu, Kolağasının evhamı Yüzünden, bize ne gündüz, ne ge- €e durak yoktu. Hele ben, daha o Zaman mülâzim rütbesinde idim. Serde gençlik te' var. Ayağıma ü- bu- “edenmedizimi bildikleri için, nerede Şey olsa, hemen beni koşturur- Tepede çobanlar ateş yakarlar. olağası, hemen telâşlanır: — Hadi Fehmi efendi.. Atla hay- Vana git! Şu karşıda yine bir kızartı var, Mutlaka, ileri köylerden birini ko- Miteciler bastı. Tabii itiraz etmem, hayvana at- âr, gsekiz saatlik yolu aşarım. Birde, ne bakayım, çobanlar, ku. Zu püryan ediyorlar. Gerisingeri dö nüp haber veririm. Fakat kolağası ile yüzbaşı, her- Bün bir iş çıkarırlar: — Hadi Fehmi efendi... Atla hay Vana git! İster istemez gideriz. Fakat ne- tice, hep boş çıkar, ünlerden bir gün, her nasılsa kolağası ile yüzbaşıdan izin kopararak Gevkiliye gitmiştim, ak- him sıra, birkaç gün için yorgunlu- Bumu dinlendirecektim. Fakat ne mümkün.. Geceyarısı, kapım hızlı hızlı çalındı. Açıp bak- , bir emir neferi: — Ne var? hayır ola.. diye sor- dum, | — Sizi kumandan paşa istiyor. Gevkilide Halil Ethem paşa, ku- Mandandı. Böyle geceyarısı, beni Yatağımdan kaldırmak için her hal de mühim bir sebep olacaktı. Yü- Zümü bile yıkamağa vakit bulama- dan, çarçabuk geyindim, kuman- dan beni görünce: , — Yine yol göründü sana.. dedi, (Hoçan) a gideceksin! Bulgar ko- Mitecileri, karakolu basmışlar. Artık bu kadarı evhamdan iba- Fet olamazdı. Yanıma bir müfre- , —ei YAZAN. Salâhattın Güngör General Fehmi istiklâl savaşı günlerinde 750 Liralık Yeni ze asker alarak, derhal yola çık- “ürm; AİtI saat, fasılasız yol yürüz dükten sonra, Hoşana geldik. Sa- baha karşı, karakol önünde, nöbet- çi neferler beni karşıladı: — Aman beyim.. Sorma başımı. za gelenleri.. Bu gece hiç birimizin gözüne uyku girmedi! Hep böyle nöbet üstünde bekledik. — Hani karakolu eşkiya basmış- tı? — Yok efendim.. Eşkiya burala- ra/sokulabilir mi? D ebreli kol ağasının yine hiç yoktan bir şeye pirelendiği. ni anladım. Biraz sonra, kendisini görerek Gevkiliden tekrer topar çağrılmamı İcap ettiren — hâdiseyi öğrenmek istedim, Kolağası; mah- eubiyetini gizliyemediği bir tavır - a: — Allah belâsmı versin! dedi; bi. lir-miyiz, işin icyüzü böyle olduğu- nu. Ne yalan söyliyeyim epeyce te- lâş ettik! Bakımız, kolağasıyı heyecana dü şüren vak'a neymiş; bir Bulgar ka- rısı; akşama kadar bekleyip de ineklerinden birinin köye dönmedi- gini görünce, telâşa düşmüş. Eline bir fener alıp, ineğini aramıya çık- mış, fenerin içindeki küçük gaz lâmbası, rüzgârdan ikide bir söner gibi olur ya.. Odasında bir türlü gö- züne uyku girmiyen kolağası, ka- ranlıkta bu yanıp sönen ışığı görün ce, derhal içine bir vesvese girmiş. Kendi kendine: — İşte, demiş, köylüler, orman- daki eşkiyaya helyosta ile işaret veriyorlar!.. Ve bu düşünce, gitgide adamca- ğızı sarmış. Yüzbaşıyı yanına çağı- rarak, ineğini arryan kadının elin- '*——ı'_ KUPON — Numaralı resmin ıît olduğu darbimesel No. m..—,...- -— —. .A BAOMALALEMAI DA M İT K APAD AF ARARANIN deki feneri ona da göstermiş: — Ne dersin, yüzbaşı.. Helyosta değil mi?... Y üzbaşının evhamlı olmaktan yana kolağasıdan kalır yeri yok ki... Tabil o da der- hal inanmış: — Tamam! Hel yosta... Köylü or- mandaki eşkıya i- le görüşüyor.. — Peki, şimdi ne yapacağız?.. Kolağası, ka - rarını vermiş: — Fehmi, bir müfreze asker a- lrp hemen Gevki- liden hareket et - sin!.. Bulgar karısı, sonradan İneğini buldu mu, bula - madı mı, bilmem ama, ben o gece, yorgunlukla, can sıkıntısı ile, öf - ke ile sabahı bul- duğumu pek iyi hatırlıyorum. (Arkası var) TAN İstanbu'da Fındık Yetiştirmek | kolaylıkla mümkündür * stanbulda fındık yetiştirebi- liriz. İstanbul iklim ve top- rakları ve bilhassa Boğaziçinin sa- | hil yamaçlarının bütün boş yerleri baştan başa fındık ağaçlarile süs- lenebilir. Hem manzaranın güzelleş- tirilmesi hem de iyi ve para eden bir mahsul alınması mümkün ola. bilir. Fındık için en iyi üretme usu lü fındık mıntakalarımızdan kök- leme denilen fındık piçi veya sür- günü dikmektir. Bu sürgünler esa- sen fındık mıntakalarında bahçele- rin temizlenmesi sırasında anaçla- rından koparılıp veya kesilip atıl. maktadır. Bu köklemeler köklü ol- duklarımdan kolaylıkla tutarlar. Di- kilişten 3 — 4 sene sonra mahsul vermiye başlarlar. Fındık yetiştir. mek için ağaç dikilecek yerin çu- kur kirizmesi ile hazırlanması kâfi- dir. Bu itibarla ziraati kolaydır. Karadeniz sahil mıntakasının ikli- mi gibi olan Boğaziçinde bu işe te- Muhtelif c'ns ve Nefis incirler şebhüs edecekler herhalde aldan- mazlar, Fındık fidanmı da Ordu, Giresun, Trabzon ziraat idareleri vasıtasile beher fidanı yirmi para- ya kadar tedarik edebilirler. Fın - dık için gübre ihtiyacı olmakla be- raber bu da en basit bir iştir. Çün- kü fımdık her türlü gübreden ve bilhasa kül, çürüntü, süpürüntü gibi kolay tedarik olunabilir güb- relerle bile güzel mahsul verir. Re- üyük Müsabakanıız Şu resim harıgi darbıme- sele aittir ? KAL , Mü Resim Numarası HBT elde Dünden itibaren buraya bıf resim koymıya başladık. Bu resimler otuz tane olacak. Siz 60 Jnrbımeıellık listede bu resmin darbımeselini bulup bi b o 8 sine yazacaksınız. (darbımesel numarası) hane - Otuz resim bitince bu kuponları ayrıca resim numaraları ile darbımeul nınnaralarını kurllllllll !gf_!eren bir liste yapıp Sarih ismini: adresini le ve bir de fotoğra- fınızla bırlıkle 20 Nisana kadar idarehanemizde müsabaka bürosuna göndereceksiniz. (Nasreddin Hocı müsabakaları için gönderilmiş eski fotoğ teber ol d rafların Ve y fotoğraf gönderilme- si muvafık olacağını hatırlatırız.| Müsabaka- mızın darbı meseli 1—Aç tavuk kendini ambarında sanır. 2 — Ak akça kara gün içindir. 3 — Anlayana sivrisinek saz, an lamıyana davul zurna az. 4 — Atı alan Üsküdarı geçti. 5 — Balık baştan kokar. 6 — Bal tutan parmak yalar. Z—- ğedava sirke baldan tatlı- ır. 8 — Beş parmak bir olmaz. 9 — Bir tutam ot deveye hen - dek atlatır. 10 — Bülbülün çektiği dili belâ- sıdır, 11 — Dalmasını bilmiyen ördek arpa başını bırakıp — kıçından dalar. 12 — Damdan düşen halden bi- lir. 13 — Davulun sesi uzaktan hoş gelir. 14 — Demir tavında gerek. 15 — Denize düşen yılana sarı - M Doğru söyliyeni köyden kovarlar. 17 — El elden üstündür, 18 — Eski tarak eski tas 19 — Evdeki pazar çarşıya uy - ; maz. 20 — Eyreti ata binen çabuk i - ner. 21 — Gülme komşuna, gelir ba - ' şına, 22 — Gülünü seven dikenini de sever. 23 — Hamama giren terler. 24 — Her horoz kendi çöplü - ğünde öter. 25 — Her gün papaz plâv ye - 16 — dokuz mez. (Arkası 10 uncuda) Yuzcn. Lü'l'f' Arıf Kember tfipte fındıklar . simleri görülen tombul, badem, kuş, sivri, değirmendere cinslerin. den hepsi de ayni suretle yetiştiri- lebilir. INCIR i ncir ağacının çoğaltılması için Mart ayı çalışma ayrk dır. İncirin diplerinden sürmüş o- lan genç sürgünlerin diplerini aç- tıktan sonra kök üzerine en yakın yerinden keskin bir makasla kes- melidir. Sürgünlerin tepelerinde sivri külâh şeklindeki tepe tomur. cuklarını zedelemeden bir kısım ince deri kumu iki kısım bahçe toprağı ve bir kisım koyun veya beygir gübresi ile harç edilmiş bir toprak hazırlıyarak bu toprağı boş gaz tenekesine doldurmalı ve içine bir tane fidan dikmelidir. Bu fida- nım toprağa girecek kısmı 15 — 25 santim kadarıdır. Sulamalı, güneş- li bir yerde bırakmalıdır. Haftada 1 — 2 defa sulanırsa iki ay içinde fidan köklenir. Şayet incir ağaçla. rınım diplerinden sürmüş sürgün yoksa, o zaman ağaçların ortasına gelen dalların arasından en uzun olanlarından 40 — 50 santim bo- yunda çelikler keserek ayni suretle köklendirilir. Köklenen çelikler er- tesi sene Martta istenilen tarlaya, duvar ve hendek kenarlarına diki. lir. Dikerken bol gübre kullanma- yı unutmamalıdır. GÜBRE E n kuvvetli, besleyici ve za « rarsız. bir kimyevi gübre yapmak isterseniz hayvan kanla- rından istifade ediniz. Meselâ ye. nilen etlerin yıkandığı zaman ilk kanlı suyunu atmayınız, Bu su ile salonlarınızda, pencere veya — bal- konlarmızda yetiştirdiğiniz bütün fidanları haftada iki üç defa sular sanız, on beş yirmi günde derhal tesirini görürsünüz. Yapraklar par lak yeşil bir renk alır, filizler uza. nır ve çiçek sapları kuvvetleşir. Çi« çekler parlak renkli ve daha büyük olurlar. Koncalar artar ve bol bol çiçek verirler. Eğer bahceniz veya fazla miktarda çiçek ve fidanları- nız varsa o zaman mezbahada ke. silen veya evinizde kestirilen her cins hayvanın kanını bir teneke içiİ- ne doldurduktan sonra bir gaz te- nekesi kan içine mangal veya odun sobalarından çıkarılmış yahut fırım lardan alınmış odun kömüründen 4 — 5 kilo kadarını koyunuz. Eğer isterseniz bir büyük tava içine kül doldurduktan sonra üzerine kanla. rı dökünüz. On on beş gün kadar böylece hazırlanmış ve kendi hali- ne birakılmış olan küllü kanı sak- sılarınızın harcına karıştırınız. Hel saksıya büyüklüğüne göre 1 — 3 çorba kaşğı miktarında karıştır. mak kâfidir, Eğer bahçedeki fidan larımızı gübreliyecek olursanız o za man her fidanın kökleri Üüzerine gelecek tarzda fidan başına cinsle- rine göre 1 — 20 çorba kaşığı do- lusu bu kimyevi gübreden koyma. lıdır. Kan gübresini Mayısa kadar kullanabilirsiniz. Bu gübre içinde azot, demir, kireç, fosfor ve fazla miktarda potas bulünmaktadır. Çi- çek fidanları için en mükemmel bir gübredir

Bu sayıdan diğer sayfalar: