Galatasaray Kaptanı olsaydım, ne yapardım? vi Yarının galiplerinibulmak | U&dağa için takımları nasıl bir elekten geçirmeliyiz ? (Yazan: Eşref Şefik) Nihayet bu pazar da geldi. Değil İstanbulda, Türkiyede yapı- i iki maçı bir günde labilecek en $ gündür yaz gibi geçti. Hele yarın da dünkü gibi bir gü seyirci rekorunu kıracaktır. Büyük maçların tahminini yapma. bekliyorlar. bu seneki dr, Fakat bugüne kadar, İ maçın, İkisi bir güne tesadüf ©! Bir söz vardır: “Gel bu pi yıkla bakalım” derler. Iki tasarladıkları» rin. cin taşını a gündür düşünüyorum, min hepsini, aklımdan lerin bir kısmmı buraya nakletmek stesem sayfalar dolar. Onun için bin bir düşünceden çıkarılmış naatleri kısa Xısa yazacağım. Bu tara ibtimal yazmın edasına biraz keha. net tavrı verecektir. Kariler bu sü- tunlara sığdırmak mecburiyetimi ha- tırlıyarak beni mazur gö geçen ihtimal. Evvelâ Galatasaray — Fenerbahçeden başlıyalım: seyredeceğiz. Hava da iki Stadyormun “çamuru filân kurumuştur. neşli hava olursa, stadyom yine | , "e | Bugünkü moçin hakemi Mister Boofs kendi yan muhacimlerime topu kor- her çizgisinin yakınlarına getirdiğim zaman üzerine karşı taraf oyuncula- | giden sporcular Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü talebesinden 30 kişi Uludağa gitmişlerdir. Talebeler Kurban bayra- mi ertesine kadar kala caklar ve sömesir tatille rini orada geçirerek ke yak sporları yapacaklar dır, Bana ö; nasini İyice kavrıyarak tatbik edebi- lecek bir Galatasaray on biri, Fener. bahçenin şimdiye kadar “bekle ve muhakkak galibiy lenen Fenerbahçelilere karşı umul - » bir netice alabilirler, Beşiktaş — Güneş maçı rda yer kalmadı. Bu Yazıyı acağım. Kısaca diyeyim| ki; Beşiktaşın bazan pek çetin ve pek| sert oynıyan müdafaası düzgün oy- marsa, İki takımın şansı müsavidir. Beşiktaşın tehlikeli zamanları ka, le önünde Nazım küçük murabbalar dahilindeki seyyal manevrasıdır. Bir de topun rakip kaleye indirilmesi ini- kârları sağdan ziyade soldan başlar. ii yi yn çıkmasını uzun boylu beklemeden | Kale önlerinde de Nazım, beklen: Fener birine et #İ-İ Kale ağrına sandellemelerini, böylece | ven saniyelerda fırsat. kollar. Beşik- yade alışmış hatlardır. Fenerin sol açığı Avrupada bulunmaz bir sol a-| çıktır. Kalecisi yıldırım şütleri tu- tar. Akıncıları şimşek şütler çeker- ler... Daha bunlara benzer ve müâlüm olan şeyleri sıralıyabiliriz. Galatasaraya gelince, genç eleman. larla tadil ettiği takımı pek ümitlidir. herkesçe Geçen defaki maçta ancak bir gol farkile yenilmişti Haf hattı müs tesna, diğer hatları Fenerinkileriyle hem âyardır. , Bence, bu bilinen şeylerin hepsi pa- zar günü tamamen değişmiş olarak meydana çıkabilir. Mesele iki takım- dan gisi olursa, olsün, maç takti. ğini rakibine göre iyi tayin etmek cularına © taktiği iyi kullan- dırabilmek şartile şimdiye kadar mu- arefe haline gelmiş olan bütün kı; metleri ve bütün kusurları değiştok' edebilir. Ben olsaydım... Galatasaray kaptanı olsaydım; mu. hacimlerime, Fener haf hat kün olabildiği kadar âz temas ederek oynamalarını kat'i bir şekilde emre- derdim. Muavinlerime de, muhacim- leri beslerken, sarı lâcivert haf hat. tn aşıracak, yahut yalnız orta hafa inhisar ettirecek şekilde top vermele- rini tenbih ederdim, Kısa ve umümi bir şekilde yapılan bu tv saha üstünde nasıl tatbik edileceğini | de uzun uzun izah ederdim. Galatasaray kaptanı olsaydım; sağ ve sol yan haflarla Fener açıklariyle | oyun oynamıya kalkışmaktansa, 0- yun bozmuya çalışmalarını tavsiye ©- derdim. Tabii bu tavsiye onlar hü- gumda iken mevzuuba- histir. Yani, Galatasaray yan hafı ayağını geçirdiği bir topa nazaran Fener muhacimi ile mü. savi vaziyette ise, topu ona kaptır- mamak için kendi muhacimlerini bes- lemek arzusunu bile feda ederek ya orta muavine veyahut içlerden birine vermelidir. Top Fener muhacimleri- Bin ayaklarında ise, ya taca çıkara. rak, yahut onlarm akış ( süratlerini Kesmek üzere çıkışlar yâparak Fener bücum hattınm İniş temposunu boz- Mmalarmı söylerdim. Merkez mukocim Galatasaray kaptanı kafa vuran merkez muha- tlar vermele derdim. l ırma dikkat etmek galibiyet ihti . taşın bu le Gilnez takımı mallerini çoğaltabilir. Alman ağ ır sıkleti, ingilizi çok heyecanlı bir maçta Londroda büyük bir seyirci kalaba ettiren Alman Nöyrel (Ingiliz bu İngilterede yapılan bir boks maçı bu sene zarfında Avrupada döğüşle- rin en güzeli ve en heyecanlısı olmuş tur. Müsabakaya sinema yıldızların- dan en meşhurları gelmiş, salon İğne atılmıyacak kadar kalabalık olmuş -| tur. | Müsabaka İngiliz ağırsiklet sabık gam piyonu Petersonla Alman Nözel ara sında yapılmıştır. On devre fevkalâ- de çevik döğüşen iki hasımdan Alman dahâ mükavemetli, daha isabetli çık- mıştır. Onuncu devrenin başlarına kadar fajkiyet devre devre değişe - rek lngilizden Almana, Almandan| Fakat onuncu vurduğu tesirli İngilize geçmiştir. devrede Almanm mağ üp etti lığı önünde İngiliz Petersen'e pes | vaziyette ipler üstüne düştükten sonra maçı terketmiştir.) Askeri Liseler Arasında Güre Şampiyonluğu Askeri Liseler arasında üç haftadanberi devam etmekte o- lan güreş müsabakalarının fina- line bugün Maltepe Lisesinde devam edilecek ve şampiyon bel- li olacaktır. Bu karşılaşmalarda da atletizm ve voleybölde oldu- ğu gibi Kuleli Lisesi güreş takt- mmm şampiyonluğu (alacağı tahmin edilmektedir. a iplerin üzerine yıkılarak müsabakayı olsaydım; | yuzaruklaria İngiliz baygın bir halde' terketmistir. $iZi TANIYORUM YAZAN: Yari NI ve her cihetten mert, dü. rüst bir erkektir. Bir si. yorta şirketinde çalışır. Eline yüz elli liraya yakın para geçer. Onun gibi para alan bir çok arkadaşları ayın on beşinde biribirlerinden si a parası İsteyecek kadar müş- kül mevkie düştükleri halde Yu. Buf ay başına kadar kimseye muh- taç olmaz ve Üstelik bu müsrif arkadaşlarına yârdımdan da çe - ık, kalbi iyidir. Ar - ları biraz da onu kıskanır - lar. Çünkü Yusuf pek güzel ol - mamakla beraber onda öyle bir hal vardır ki her kadına söz ata- cak bir sokak çapkını olmadığı halde bir çok kadınlar onun nazarı dikkatini celbetmek için uğraşır - lar, Yusufu size biraz da şahsan ta- ayım, Orta denecek” bir boy. Sert çizgili bir yüz ve gür, siyah kaşların ultında koyu mavi parlak gözler.. . Yusuf pek çapzm bir adam de. ğildir. Öyle her kadina bakmaz, demiştim. Kendisinin pek gizle - mesine rağmeh ben size şunu da söyliyeyim ki Yusuf kadınlara karşı biraz da mağrurdur, Bu his- si de, galiba elini uzatacağı her kadının olgun bir meyva gibi a. vuçlarma düşeceğinden emin ol - ması yüzünden uyanmıştır. Bir çok kadmlar onunla okanuşmak için âdeta can atmışlardır. Genç kızlar evlenebilmek için rAfnda hervüne. ib gönmümler, Salim pine ğine — biraz gıpta ederler. ir sabah Yusuf tramvayda epey sinirlendiği bir vak'a- ya karıştı. Araba ikinci mevkidi ve pek doluydu. Yusufun önünde ince gri muşambalı bir kâ- ordu. Yusuf onun yüzü- sü görm -alnız ince asâbi 8€- ini duyuyordu. Kadın biletçiden, bir istasyon ceği için verdiği liranın üstünü istiyor ve biletçi kaba aksi bir sesle: “Hanım paranı yemiye- » diye onu tersliyordu. Yusuf onun bu cevabına için için hiddetlenmi' başlamıştı. o Hele nihayet tr: y gri muşambsi: kadının ineceği istasyona gelip t€ âdam paranın üstünü çantadan ancak çıkarmıya davranmca tâ - hamlil edemiyerek biletçiyi: “Paran tünü böyle geç “© rip te herkesi işinden ne ediyor - sun... diye tersledi. O sırada ETİ pardesülü kadın yüzünü döndü- Yusuf genç, bir kız yüzü ile kar: gilaştı. Fildişi bir renk, büyük *İ- ır ve kıvırkıvır parlak Si ufu da terslemek Ü - zere başmı kaldırmıştı, Fakst, © nun koyu mavi gözlerindeki hid- deti görünce hemen eğilip çabuk, çabuk kizin parasmı verdi. Gri pardeslilü kız hafif bir te - bessiimle gülümsüyordu. Tramvay- dan ayni istâsyonda indiler. Yu- suf ta zaten şirkete gitmek İçin her zaman ayni yerde inerdi, şim- di önlünde acele adımlarla ilerliyen gri muşambalı Okıza bakarken, tramvayda onun hesabıns biletçi- yi terslediği için kendi kendisine kiziyordu. Böyle hareketlerden da- ima sakınırdı, Olur olmaz kimse. lerle kavga etmek, herkes çatmak hiç âdeti değildi. O günden sonra Yusuf ne Zâ- man tramvaya binse syni kızla karşılaştı. Bir kaç gün sonra da a- ralarında fısıldaşan arkadaşların - dan onun Wim olduğunu öğrendi. Bitişik ticarethanelerden birinde tereime islerinde çalışıyordu. Yu- guf bu kızla hiç alâkadar de İdi. Yalnız muhakak ki ona bakarken dudaklarınm ucuna gelen bir ke- lime vardı: o Güzel... Sonraları bu kelimenin yanma bir çök kelimeler eklendi ve Yu - suf bu kızm güzel olduktan başka ciddi kibar bir şey olduğuna da Karar verdi, Her gün ayni rde tramvay bekliyorlar, ayni tramvaya bini - yorlar, yalnız biribirlerinden çalış- tıkları yerlerin önlerinde ayrılı » yorlardı. . İşte böyle bir yol arkadaşlıkla- r: vardı. Bu arkadaşlıktan arala. rın göz aşlnalığı doğması lâzım - halde kız da erkek te biri - lar. Hele Yusuf güzel saçları, fildişi teni ve büyük siyah gözleri üze - rine dairede devam edip giden mü- nakaşalara hiç karışmıyordu. Yalnız bir kere rüyasında onu gördü ve sabah“Allah, Allah,, diye. rek omuzlarını silkti, Bir kere de sokakta, bir erkeğin kolunda gi - den yabancı bir kadını arkadan o- na benzeterek göğsünün içinde a- cayip bir sarsılma hissetti ve baş. ka gir gün de sonradan pek kızdı. ğı bir hata yaptı: Tramvayda, genç kız çantasın - da bozukluk para bulamıyarak yi. ne biletçiye lira uzatırken biletçi- lerek “zeri gi elini cebine götürüp bilet parasını vermek İstedi ve genç kiz onun bu hareketi Üzerine kaşlarmı çatarak “ne münssebet sizi tanımıyorum. diye, terselenince pek mahcup ol- du. Evvelâ bü hakarete kızmadığı- nı zânnetmişti. Sonra, sonra O BÖZ- lerin içine işlediğini anladı. Kaş - larmı çatıyor, gözlerini kısarak kendi kendine hiddetle homurda. Bıyordu: “Sizi tanımıyorum haâ!.,, ğmurlu, pis bir akşamdı .. Yusuf işten biraz geç çık” ti. Hava yehi kararıyor, ince yağmur yağıyordu. Sokaklar bir an evvel evine, rahatına kavuş mak. için oradan oraya koşuşan, halkla doluydu. Yusuf yolda telâşlı adımlarla yürürken uzaktan yol ( arkadaşi E€hç kızın gri muşambasımın Yö - kasını kaldırmış, oyine tramvay beklemekte olduğunu gö! De - mek o da işten geç çıkma Yusuf. binecekleri | tramvayın gelmekte olduğunu görerek yetiş” mek için acele etti. Fakat arada ©pey mesafe vardı ve koşmasına Tâğmen yetişemedi. "Tramvay pek az durmuş, İne - cek kimse olmadığı için hemen ha. reket etmişti. — İşin asıl garibi, genç kız, muşambasının üzerinden süzülen yağmur damlalarma aldır madan hâlâ olduğu yerde duru - yordu. Tramvaya binmemişti. Yusuf içine dolan garip bir merakla geri döndü, Köşedeki bir tütüncü dük- kânmı siper alarsk Onu uzaktan kollamıya başladı. O tramvaydan sonra kızın — binebileceği birçok tramvaylar gelmişti. Fakat o hiç bitine binmiyordu. Orada gittikçe şiddetini arttıran yağmurun al» tında duruyor ve arağa Sırada başını çevirip birini bekler gibi elrafını aranarak yerinden kımıl - damiyordu. Hava epeyce kararmıştı. fun köşesini siper aldığı tü büyük bir gürültü ile dükkânmin kepenklerini indirdi. (O zaman genç adam tramvay bekleme ye - rine doğru yürüdü. Yusufu yanı başında gördüğü zaman kızın yü - zli hafif pembeleşti. Telâşli bir ha- reketle çantasını öbür eline aldı. O sirada gelen tramvay pek döl idi. Durmadan geçti. Yusuf ta paltosunun yak kaldırıp onun peşini takip Köprünün üzerinde ilerlemiye ladılar. Göce epeyce basmış” yağmur durmadan yağıyordu. Y” Buf bir aralık karşıdan gelen erkek kalabalığı gördü. Sonfü Kalabalık yaklaştı, önde ilerlemi” te olan genç kiz bir anda onlar” arasında kayboluverdi. Yusuf eV” velâ kaba kahkahalarla "vay &Ü zelim,, filân gibi lâflar duydu “ ince titrek bir kadın sesi sağı Sonra ne olduğunu kendisi # pek farketmiyor. Yalnız şu mü” hakkak ki yumruklarını sıku kalabalığın içine atıldığı dakik etrafta kimseler kalmamıştı. Başlarmı 'pardesülerinin içift çekmiş bir kaç yoleu onlara öğ le bir göz âtarak geçip gittile” Eminönüne doğru birkaç gölü koşarak uzaklaştı. usuf yüzü kıpkırmızı et” fına baktı. Ve yalnız Yi başında bir koluna “yapışmış dü” ran gri muşambalı kızı gördü. Bİ” . » ma Oruk yağmuf ylanmış yüzüne, korku “if açılmış büyük siyah gözlerine ve karak ve nihayet koluna yapışs# ellerini süzerek: “— Aysiz beni tanıyor muy” 2., dedi. Genç kız başmı Ö nüne doğru eğip hiç sesini çıkA” madı, Yürümiye başladılar. Yü” suf hi i kolundan çekmiy* ve geçi korkunun. tesirinde? kurtulamayıp yanma doğru sok” Yarak yürüyen kızdan iyi bir in ığından emin, durmadii tekrarlıyordu: 'eryat edip imdat çağı” mak lâzımgeldiğ zaman ismi lâzım oluyor değil mi? Demek bi ni artık tanıyorsunuz ha? O böyle alaycı bir sesle söyle, nirken birdenbire kızın başını gil süne doğru yaklaştırdığını ve 6” yet hafif bir sesle: “Sizi tanryo * rum ya!,, diye cevap verdiğini di du. Yusuf o zamana kadar hep Kö” tah bir hareketle ileriye doğru V” zattığı başını hayret içinde tam” miyle ona döndü. Gözgöze gel ler. Kızım dudaklarında hafif tebessüm. belirdi ve yavaşça miri” dandı; — Siz beni seven adam deği misiniz . Ve genç adamm sert bir hare” ketle yolun üzerinde birdenbi durduğunu görünce “ — Yani benim dam... bunu söyledikten 808 kiz, Yusufun koluna daha iyi gi” 4. Sür'atle yürümiye başladı” Artık yüzlerine çarparak, yakal? rından içeriye kadar süzülen Yi mur damlaların aldırmıyorduli” Biribirlerine kabil olduğu kad sokulmuşlardı. Kız belki de op bugün nasıl bütün tramv: 1 ke” çırp kendisini beklediğini anlak” yor. Yusuf almak istediği intis# a mr suya düşürdüğü için kızar” ona çatıyordu. Fakat muhakkak olan bir #Ü vardi ki ikisi de heyecandan #5 riyorlardı. İkisi de mes'uttula” ya ikisi de biribirlerini ne derin 89“ diklerini şimdi daha iyi anlamak idiler. 3 Ne yaptılar diyeceksiniz. ne Y* pacaklar... Evlendiler.