m 10 KULELF LISESINDE Kulelinin genç ve dinç talebesi bir merasim duruşunda Cesaret Sporları Genç Askerleri çok dinçleştiriyor S” öğretmeni, “Rahat ten sonrü, atlet olmalıdır. Talim, mancaksınız! Talebe, bundan sonra, uzun atlama talimlerine başladı. İçi kumla doldurulmuş havuzun e, derin kolda toplandılar. ikiter havuza metre gerisir Verilen kumanda üze atlıyorlardı. e, ikişer Beş metreden atlıyanların sayısı, yarıdan çok- tu. lerin atletik kabiliyetlerini çoğslt mak için, büyük bir dikkatle uğra- şan öğretmen, gördüğü bazı ku- ları da, kavi sözlerle tashih e- iyordu. Talebe, bundan sonra, onar ki- silik postalara ayrılarak, sağlık to- pa adı verilen beş kilo ağırlığında içi kıl dolu bir topu, biribirlerine atmıya başladılar, ğ un arasında, şu Ö- zaman tekrarlarım. En küçük bir spor oyununda bile, muhakkak yilksek bir seciye tetbi- yesi lâzımdır. Şu yapacağımız o- yundan yalnız neşe ve maddi ener- ji beklemiyoruz... o Ayni zamanda bütün kaldelere karşı gösterece iz saygı ile doğruluktan zevk a- lan bir ahlâk dersini de yine bu ve- Bu- gile ile öğrenmiş olacaksınız! rada, herkes, maddi, manevi bi kudretini kullanacak. Fakat arka- daşlarının hakkını yiyerek, sırası- Bi atlatarak değil! Haydi, başlaym... Ağır sağlık topu, hiç yere, düş- müyor, elden ele dolaşıyordu. Takımlar, oyunda birinci mek gayretile çok çalıştılar. Top oyununu. cesaret talimleri takip etti. Bu talimler, bir kaç cins Alet üzerinde yapılıyor. Büyüğüne deve, ortancasına beygir, en ki ğüne kuzu adı verilen bu tra Jenli manialardan, gençlerin çelik- leşmiş vilcutlerile rüzgâr gibi atla- yıp geçiyorlardı. Öğretmenin tekrar sesi du: — Tramplenden atlayışlar için hassas bir adale, işlek bir mafsal elâstikiyeti İster, Aşmak, devir mek kabiliyetleriniz, şu dakikada imtihandan geçiyor! gel- duyul ğretmenin müsnadesini ala- rak, atlamalarda kabiliyet gösteren bir kaç gençle konuştum Bunlardan Adapazarlı Hasan Er- tan, üç senedenberi, askeri liseler arası Hantbal takımında çalışmış. Adapazari: Hakkı Hasanla Adapa- zarlı Halli Oktar da, yine takımla- kumandasını verdik talebeye şunları söyledi: — Arkadaşlar! Biliyorsunuz ki, atletizm meslek Sporunun en kıymetlisidir... Her asker, manevra ve muharebe meydanlarında, koşacak, atlıyacak, atacak ve tır. Sekizer, onar, çıkış talimlerine, çalışan bu genç- mutlaka 25 —30 YAZAN: SALAHATTİN GUNGÖR rı içinde; şampiyonluklar elde et- mişler, Spor evinden sonrâ, ,. mektebin. güreş ve boks salonuna geçtik. Bu rada da bir takim gençlerin, güreş ve boks idmanların rettik, kiloda gereşen gün hat Çağlıyan Üsküdar, bana şun- ları anlattı; — Evvelce, Konya sücl orta mektebinde güreşe başladım. Ge- çen sene, yapılan askeri liseler mü sabakasında 66 kiloda şampiyon oldum. Takımım namma kupa ka» zandım. Ayrıca bir de takdirname aldım. O gündenberi, beş kilo art- tığım için şimdi, 72 kilodakilerle karşılaşıyorum. u gençler eş idmanla rında gösterdikleri varlığı, sezebilmek için Sporcu olmıya hiç te ihtiyaç yoktu. Öğretmen, bu arada gençlere boks talimleri de yaptırdı. 66 kiloda Kemal Tok Antakya ile, 72 kiloda askeri liseler şampi ui İbrahim Vurmay Adapazar, iki dakika süren heyecanlı bir boks maçı yaptılar, Kuleli gençlerinin sik sik yap- tıkları idmanlardan biride tank- tır. Tank yapacak sporcu gençler - den biri arka üstü yatıyor ve arka- daşmın ayak mafsallarma yapışa- rak, mütevali hareketlerle ikisi bir den, tank gibi takla ata ata ilerli- yorlar, Vüleut makinesini sağlam- laşırabilecek hiç bir hareket yok ki, burada, ihmale uğrasm, Kuleli talebesi, hâkiki bir* spor terbiyesi içinde çok özlü birer at- Jet olarak yetişlyorlar. Öğretmen- leri Hüsamettin Güreli, orduya bu canlı kabiliyetleri yetiştirdiğinden dolayı, İftihar etmekte haklıdır. Talebe piramit hareketi yapıyor TA Başmakaleden mabaot Milânoda Bugünkü .Buluşma (Başı 1 incide) lerinin kanatlı ve geniş bulunduğu -| nu isbat için her hâdisede derin de - rin mânalar ararlar. Netice olarak ta okuyucularını yanlış yola sevke- İ derler, Dünya yüzünden sisli hava - ların eksik olmamasının başlıca me -| suliyeti bu nevi yazıcılara aittir. Milletler arasındaki münasebet - ler bu kısım heyecan ve hayal avcı larının tesiri altından kurtulsa dün- İyanın manzarası elbette daha açık! İve berrak olur, milletler biribirlerini | oldukları gibi görürlerdi. | Fronsa ile münasebetlerimir B u sınıf guzeteciler Milân buluş. | masin Fransaya rağmen ba» | İ zırlanmış bir siyaset oyunu diye gös- termek istiyorlar. Diyorlar ki: “Tür- İkiye, başka dostlar ve istinat nokğa- İları bulabileceğini Fransaya isbat et- mek istiyor. Milâno buluşmasını, Türkiyenin Avrupadaki bloklarmdan birine ilti » hak etmek istediğine ve Balkan siya- setinden uzeklaştığına delil gösteren gazetecilere bile tesadüf edilmiştir. Hatay anlaşması gönül hoşluğu ile halledildikten sonra bizimle Fransa- nın tam bir ahenk ve dostluğa ve sa- mimi bir iş birliğine dönmemiz için hiçbir engel kalmamıştır. Zaten ihti- lâfımızın en şiddetli zamanlarında bi K. Fransa İle karşı karşıya en açik İbir lisanla konuştuk. Çapraşık yol - lardan Fransa üzerine siyasi tazyik yapmak imkânlarmı aramak hatırı - mızdan bile geçmedi. Hele bugün böy | le hesaplar düşünmek için en küçük bir sebep tasavvur edilemez. Tanıdığımız fek cephe vrupa blokları meselesine ge lince Türkiye Avrupada bir tek cephe tanır ki, oda, müşterek sulh cephesidir Her memleketin dahili işleri, ken- Jdi ihtiyaçlarına göre tahakkuk et - İ miş, hususi birer âlem teşkil eder. İ Türkiyenin Avrupanın huzur ve sü- künu nâmına yegâne temennisi bu hususi Alemlerin biribirine karşı tam bir tesamüh beslemelerinden İbavet- tir. Tesamüh medeniyetin en büyük icadıdır, Bunun milletler arası işlere hâkim olması, umumi anlaşmanm ilk şartıdır. Balkanlara gelince Türkiyeye Bal- kan birliği haricinde en küçük bir emel atfedenler, Türkiye siyasetini İrma tevfikan partinin kamutay gru- İ müstesariıklar ihdası hakkımdaki ka- Teşkilâtı Esasiye Kanunu (Başı 1 incide) Encilmenin üzerinde durup, tadi teklifine göre bazı kayıtlar ilâve et- tiği madde 74 üncü maddedir. Bu madde bilhassa âmme hizmetleri do- lâyısiyle yapılacak istimlâklarrı hu- susi kanunlara tâbi olması keyfiyeti- dir Enellmen, orman kanununun mü - #akeresi sırasında hususi ormanların mübayaasına ait hükümler görüşülür ken heyeti ümumiyeden izhar edilmiş olan fikirleri göz önünde tutmuş, top tak ve orman kanunlarının totbik e - dilmâzi için devletin haiz bulunması! zaruri olan istimlâk salâhiyetinin her hangi tefsir ve tereddüde yol açmıya cak şekilde kat'i olmasın! iştir, Ankara, 2 (A.A.) — C. H. Partisi Kamutay grupu bugün Antalya say- lavı Dr. Cemal Tuncanm relsliğinde toplandı , Cümhuriyet Halk Partisinin ana prensiplerinin teşkilât: esasiye kanu- nuna dereli hakkında 150 imza (le ve- rilen takrir üzerine parti genel sek- reteri ve Dahiliye Vekili Şükrü Kaya tarafından verilen izahat dinlendik » ten sonra bu takririn intaç edilmesi ittifakla tasvip edildi . Evvelce verilmiş olan grup &ara - pu rels vekili Trabzon saylavı Hasan | Saka tarafından hatrlanan asi nun teklifi projem üzerinde müzake- re cereyan etmiş ve bu teklifin esas prensipleri tasvip olunarak projenin Büyük Millet Meclisi Yüksek Relsli » ğine takdimine karar verilmiştir . Yeni yıl bütçesi 36 milyon Fazla olacak (Başı 1 incide) tile, top malzemesi satın almmak ve bu malzemenin ikmali için Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğünce te- sisatı vücude getirilmek üzere 67 mil- yon İiralık taahhüt lerasına mezuni- yet verilmiş bulunmaktadır. Deniz kısmı Bu mali yıldan itibaren 7 senede Mili Müdafaa bütçesine konacak tah- sisatlarla itfa edilecek olan bu 59 milyon lira ile Milli Müdafaa Vekâle- ti deniz kısmı bütçesine konulan 2 milyon 100 bin liralık fevkalâde tah- sisat şubat içinde yeni yıl bütcesinde mühim bir yekün tutmaktadır. Bu miktarm itfa edileceği seneler arasında 937 mali yılının da bulun- ması, bütçemizi kabartmaktadır. Dü- yunu umumiye ve İç istikrazlardan ödenecek muayyen miktardan gayri 038 bütçesinde memleketin kalkmma- sı için yeni ve esaslı olan işler şun tardır: 1 — Su meselesi: Projede bu işe 21 milyon lira tahsis edilmiş, bu mikta rın bittâbi mahalli idare ve belediye lerin su işlerine harcayacakları parâ bu miktara dahil değildir. 2 — Kombinalar: Zirai kalkınmıys beş senede harcıyacağımız 200 mil - yon liranın ilk senesi 937 mali yılıdır. 3 — Köy kalkınması: Dahiliye ve- RÖPORTAJ . Işportada satışa ar xedilen mallar. Yazan: Suat Derviş işportadan çorap nasıl alınır? uvarlak bir yüzü var... Yuvarlak yüzünün ortasında yine yusyuvarlak bir burun... Ve kaşlarının altında bu dairevi ahengi bozmamak istiyen bir çift balık gözü... Elindeki çorabı bana doğru uzatıyor ve tam bir Azeri şivesile: — Bah helle gurbanın ollam. Görmüşsen sen Beggolununun en lükkes ticarethenesinde eşşini, Y en lükkes ticarethanesinde eşini, Elinde tuttuğu çorap tam bir yetmiş beşlik sakat çorap... — Kaçadır? diye soruyorum. — Senun hatırm için bir lıra, — Haydi canım diyorum, Sa- katsız mı bu!... — İlle sahhati olmazsa bu ço- rap etmez mu 3 lira? Çorabı elime alıyorum. Şöyle bir bakıyorum ve büyük bir edemi | tenezzül ifade eden bir dudak kıvı- rışile yanından ayrılıyorum. — Bayan.. Bayan dön helle bir danişalım bilki sen de... . Fakat şimdi daha ilerdeki... Kı- gil saçlı, çilli yüzlü kocaman ağızlı, çipil gözlü bir Musevinin işportası önündeyim... Ben yanına yaklaşır yaklaşmaz çorapçı ellerini uğuştur- maktan vazgeçti... Ve denize düşüp te can havlile simide yapışan bir kazazede gibi hemen bir çoraba yapıştı: — Buyurun... Yüzel ipek çorap, çök yüzel, hem das, çok ucuz... iz en çarşıya giden bu yolun iki tarafını işpor» talarlle kaplamış olan çorapçılar bağırışmağa başladılar: — En güzel çoraplar bende... — Rumba ben. — Karyoka naska... — Sümer çorabı. Iâportasının önünde durduğum Musevi çorapçı kolumu yakaladı. Öbür taraftan da; demin yanmdan ayrıldığını gelmişti. O da öteki ko- lumu tutuyor, e Beyyendün be Bayan senin İ- sin vereceğim ucuz, — Kaça vereceksin? — Seçsen çuruş. — Pahalı... Zavallı işportacı bir merdiven - den düşer gibi süratli iniyordu. Fi- yatı altmışı buldu. — Peki, dedim, sana geliyorum. Ve Kizil saçlı çorapçının elinden Kolumu kurtararak yine ilk çorap- &âleti vilâyetlere hazırlattığı beş Yi” lik köy programının ilk senesi 959 mali yılı olarak tesbit etmiştir. Bu yil için yapılacak büyük köy işlerinde mahalli idareler umum müdürlüğü ki fi gelmezse umumi müvazeneden deis fade edilmesi muhtemeldir. Ayrı? | kurulacak oan köy bürolarınm Sİ masrafını da hükümet deruhde 00») cektir. Bu arada umumi müfettişlerin | Başvekilete takdim ettikleri raporda kendi mmtakaları dahilinde yapılms- sını zaruri gördükleri ana yollar, 204 caddeler ve buna benzer hizmetler İ- cin bütcemizin kabarık fagtlları bulu” nacağı zaruri görülüyor. İ ve şümulünü kavramıyanlardır - Mülânoda neler konuşulursa Konu- şulsun, umumi hedef, mutlska Avru- panm sulhünü, Akdenizin hazür ve emniyetini, Balkanların birlik bağla- rini kuvvetlendirmekten başka bir sey olamaz. AL YALMAN sının önüne geldim... — Dur, dur, de kendim... — Çendin sec... Sen menim kaç senelik müşterimser... — Ben mi?, — Eli... Sen dahha minicik bir çocukken tanırım seni... Mi. Diye güldüm. Ve lâlettayin elime geçen bir ço- rabı: — Sen şimdi bu sözleri bırak ta, dedim, şu çorabı sar bana ve an - lat... Sizin işiniz şimdi bu kadar fena mı ki,... Hepiniz birden * bir milşterinin üstüne atılıyorsunuz? Onun cevap vermesine meydan bırakmadan onun arkasında duran bir genç söze atıldı: — Yok abla... Doğrusunu ister. sen bu esnafın biraz da açgözlülü. ğü... Birbirimizin elinden müşteri- yi kapmağı bir marifet sayıyoruz. Bütün Mahmutnasa hövle değil seçeceğim —- 3.2-957 mi Bu da İşte Mahmutpaşa Amma doğrusunu istersen pekâlâ işler yolunda gidiyor... Çünkü mil- let fantaziyeye düştü. Bileni, bil miyeni, aniıyanı anlamıyanı ipek çorap sevdasında, Nice yarım pâ- buçlular buraya gelip “Karyoka ol mazsa slmam,, diye ter, ter tepini- yorlar, — Karyoka nedir? — Bir çorap işte... Her cinsin biz ismi var ya... — O halde, burada işler iyi! /— İyi Yagiz sPldn bir beledi. ye ceza yazıyor. zaman kazanç| maf oluyor. Sonra da kadm çora» bi satmak için insanda dana yüre| ği lâzım... — Sen de çorapçı mısm? — idik. Fakat şimdi terkettim, — Neden? — Dedik ya.. Kadın çorabı sat mak için insanda bir dana yüreği lâzım, — Neden, anlatsana bari, — Bayan, beni ömründe senin ka dar kolaylıkla çorap alan kadın müşteriye daha rastgelmedim. Bir) kere kadın geldi mi bu işportanm başına en aşağı yarım saat pazar: Irk eder.. Bir saatte elini çoraplar! rım içine geçirerek teker, teker mul ayene eder, Evvelâ sorar: “Çorap larmız sakat mı?,, diye "evet,, del riz.. Mahmutpaşa kaldırımda da çorabın farisisi, arabisi bulunma ya. Halbuki bayanlar hem kıt pa ra vermesini, hem de herkesten yi giyinmesini istiyorlar. Bu yüz den işporta başmda ayni renkte çorapların sakatlı teklerini bırakı/ #akatsızlarımı biribirine çift edi » yorlar, Hattâ bazan bir palto ko lunun içine veyahut bir göğse ik çift, üç çift çorap atıp, kimse far kmâ varmadan sıvışanlar var... Al dıkları çorapların sakat olduğunt bildikleri halde üç gün sonra sini ri tutup sepetin başıma gelen, bi! kere İkisini giydikten sonra ütü: leyip çorabi iade etmek ve parast ni geriye almak istiyenlerin de sayısı pek az değildir. Ondan son ra da esasen fabrikalar sakat İp likle çorap örliyor. Bir bayan bir gün giyiyor, çorabı ertesi gün pa ram parça bir halde gelip başma 8 tyor... Hergün maraza... Hergüt belâ oldu bu çorapçılık... Ben hep gülüyorum: — Peki, diyorum, çorapçı değik sin de nasıl bütün bunları biliyor sun? — Ben de bir zamanlar çorspç idim ama bir günde iki belediye cezası, üç yırtık çorap kavgası, be te güç beğenir (o müşteri karşıma çıktı, attım sepeti o gün. Şimdi. — Şimdi ne yapıyorsun? — İşsizim... İşsiz güçsüz dolaştı yorum amma... Şükür Allaha ka dn kavgası dinlemiyorum.