olacak ki, * Gemiciyim, içerim. Türk şarabı kuvvetli dokundu,, — Ben gemiciyim. Her gemi- ci gibi içerim, Fakat taşkınlık yapmam. Türk şarabı fazla kuvvetli olacak ki bana dokun- du, Camekânları kırdım. Öde- mek isterim, Fakat param ge- minin kaptanındadır. Gideyim ne istiyorlarsa vereyim. Hâkim bundan sonra suçu sa- bit gördü ve Civanoya bir gün hapis cezası verdi ve derhal tev. kif etti. Terfi edecek Ak * ; hâkimler F 'Ankaradan gelen haberlere göre, lAdliye Vekâleti terfi bekliyen 40, 45 ve ö0 lira maaşlı hâkimleri terfi et- tirmek için kadroda bulunan ve he- nüz tayin edilmiş 250 namzet ve me- mura ait tahsisattân münakale yapıl- ması için bazı tetkikler yapmaztadır. Türk Parasını Koruma Kanununa Muhalefet Dün İsmail ve Abraham isminde i- ki tüccar Türk paras'nı koruma ka- nununa muhalif hareket ettikleri id- diasile Asliye Ikinci Ceza mahkeme- sinde muhakeme edileceklerdi. Müd- deilumumi Sadrettin, 1567 numaralı kanunun 4 üncü maddesi değiştirildi- ği için bu davaya 1918 numaralı ka- nun mucibince iht'sas mahkemesi ba- kacağmnı söyliyerek dosyanın müdde- fumumiliğe — gönderilmesini istedi. Mahkeme de bu şekilde karar verdi. Şimdi davaya dokuzuncu ihtisas mah- kemesinde devam edilecektir. Tüberküloz Cemiyeti Toplantısı Tüberküloz Cemiyetinden: Tüberküloz cemiyeti mutad olan aylık — toplantısmı 3 Şubat 937 çarşamba günü saat 18,30 da Etıbba Odasmda yapacaktır . Bir İtalyan gemici, bir gün hapse mahküm oldu : Meşhut Suçlara bakan Sultanahmet Sulh Üçüncü Ceza hâkimi, dün bir sarhoşluk suçlusunu bir gün hapse mahküm etti. Davacı yerinde Sirkecide kahvecilik yapan Aziz bulunuyordu. Dedi ki: — Ben dün gece kahvehanede nöbetçi idim. Bu adam çok sarhoş olarak geldi ve camekânları kırdı. Camları tazmin etsin, davamdan vazgeçerim. Davacının adı balık almak için geldiğini söylüyordu. Türkçe bilmediği için tercüman vasıtasile kendisini şöyle müdafaa etti: Civano idi. İstanbula Satılığa çıkarılan fabrika Karaköyde Yenişehirli Mor soka - ğında bulunan 68 numaralı konser - ve fabrikasının firarilerden Mığırdıç Ohanes Arama ait olduğu anlaşıldı- gğından milli emlâk müdürlüğü tara- fından vaz'iyet edildiğini yazmıştık. Bu hâdisede adı geçen avukat A. Pirim, bize gönderdiği bir mektupta meselenin esasını şu şekilde anlat - maktadır. “— Ohanes Aram mevhum ve ha yali bir şahıs olmadığı gibi firari de değildir. İki sene evvel fabrikayı sa- tışa çıkardığım yolundaki iddia da hakikate uygun değildir. Aldığım ma lümata göre, satış için müracaat e - den Ohanes Aramın kanuni vekâlet- name verdiği adamdır. Ve bu müra- caat bütün alâkadat makamlarda mevcuttur. Ortada sahte bir muame- le yoktur. Ohanes Aram, 338 de de- ğil, 1910 senesinde Parise gitmiştir. Ve hâlen oradadır. Ölmüş ve firari de değildir. , İşin esası bu şekilde olduğu için te ferrüat üzerinde herhangi bir sahte- kârlık yoktur.,, Alâkadar daire müdürünün izahatı Milli Emlâk Müdürlğünün yaptığı tahkikat başka bir esasa istinat et - tiği için alâkadar daire müdüründen bu hususta aldığımız malümatı da . |aşağıya yazıyoruz: “— Bu konserve fabrikasına ha - zine nâmıma el konmuştur. Sahibi o- lan Mıgırdıç öğlüu Aramın firari oldu- ğunu polis tahkikatile tesbit ettik. Dosyaya vaktile bir avukat tarafın - dan ibraz edilmiş bir beyanname de 4Ra'dyo Bugünkü program İstanbul: Öğle neşriyatı: Saat 12,30. Plâkla| Türk musikisi, 12,50. Havadis; 13,05. Mühtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: Saat 18,30. Plâkla dans musikisi; 19,30, Eminönü Halkevi neşriyat kolu namımna Bay Nusret Safa tarafından konferans; 20. Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları; 20,30, Bay Ömer Rıza tarafından Arapça havadis; 20,45. Cemal Kâmil ve arkadaşla- rı tarafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları, saat ayarı; 21,15. Şehir Tiyatrosu ope- ret kısmı tarafından bir temsil; 22,10. A- jans ve borsa haberleri ve ertesi günün pro- gramı; 22,30. Plâkla sololar. opera ve öpe- ret parçalar; 23,00. Son. e Günün program özü Sentonik koönserler: 21,35. Bükre&: Senfonik radyo orkestra- sı; 22. Varşova: Akşam konseri (Gluk, Vag- ner, Guno). 13,10. Bükreş: Tonel Kristea orkestrası. 15. Varşova: Genç Lehli korosunun şarkı- ları; 15,15. Varşova: Köylü musikisi; 16. Ostrava, Prag: Orkestra, flüt, piyano; 16,30 Budapeşte: Çiğan musikisi, orkestra, 17,15; Varşova: Strauss'un plâklarımdan, 18,15; Bükreğ: Eğlenceli plâk musikisi, 18,20. Lâypzig: Orkestra (Serenat, vals vesaire); 18,50. Belgrad: Radyo orkestrası; 19,10. Prağ: Almanca musikili neşriyat; 20. Napo- li; Karışık könser; 20,20 Bükreş: Mandolin orkestrası; 21,10. Lâypzig: Karnaval zama- nma mahsus musiki. 21,40. Roma: Karışık konser. 22,35: Prag: Sopran, flüt, viyolon- sel vesaire; 23,30, Budapeşte: Çiğan musi- kisi. Operalar, Operetler: 20,30. Prağ: Çaykovskinin “Pik Dam,, o0- pereti; 21. Belgrat: Operadan nakil; 21,10. Budapeşte: “Mukavemetsiz,, isimli radyo o- pereti 21,40. Milâno, Tarino: Pontinin ““Ha- giğ,, öpereti. 22. Roma: Rossininin “Gene- rentola,, Operası. Oda musikisi: 17. Kolonya: Neşeli oda musikisi (şarkılı) 18,15. Roma: Oda musikisi, sopran. Resitaller: 19,40 Varşova: Piyano resitali; 20.40. Bu- dapeşte: Bayan Petö tarafmdan şarkılar. 'e müsikisi : 23. Budapeste: Piyano konseri. 23,30 Lâypzig; 23,30 Vrğova (plâk); 24,15. Budapeşte, Roma, Milâno, Londra. İzmirde Okaliptüs Ormanları İzmir — Menemen havalisi ile ku- rutulmakta bulunan Cellâtgölü ara- zisi üzerinde okaliptüs ormanları vü- cude getirilecektir. Mersinli fidanlı- ğında yetiştirilen — okaliptüslerden 400 ü İzmir için ayrılmıştır. Okaliptüs ağacından yapılan di - rekler, dayanıklığı itibarile, maden ocaklarında kulanılan kıymetli bir metadır. bu fabrikanın Çukurçeşmede oturan Artin oğlu Ohanes Arama ait olduğu söylenmiş ve satılmak istenmiştir. Biz tapuya müracaat ederek — sa- tıcının bizzat ferağ muamelesini yap- masını bildirdik. Bu kayıt üzerine bu rada olduğu bildirilen sahibi gelip müracaat etmedi, edemedi. Çünkü fabrikanın hakiki şahibi burada de - ğildi. Bu husustaki tetkikatımız bit mek üzeredir. Sahte beyanname ve- renler hakkında da kanuni takibat yapacağız.,, 2.2. 931 Sinema ve filmcilik sanayiinin son 10 sene içinde yegâne ICADI ve SON KEŞFİ C ANLI FiLM Amerikada ve Avrupada nihayetsiz mesaiden sonra yapılan TEK FİLM ONUMUZDEKİ PERŞEMBE AKŞAMI ILK DEFA OLARAK MEDLEK Sinemasında sayın halkımıza takdim edilecektir. Ayrıca ayni programda; Neşe - Zevk - ve güzellik şaheseri: KADIN iSTEYİNCE KERMES FİLMİ 40 gün 40 gece şenlikleri münase. betiyle Kızılay tarafından tertip edi- len Kermes ve beynelmilel bebek ser. gisi tamamen Türkçe sözlü olarak filme alınmıştı. Önümüzdeki çarşam- ba akşamından itibaren bu filmin şehrimiz sinemalarında gösterilmesi. ne başlanacaktır . Istanbul dördüncü icra memurlu- ğundan: Tamamımna 900 lira kıymet takdir olunan Istanbulda Tahtakale mahallesinde Tahtakale sokağında eski yeni 10T ve — 278 adave 21 parsel No. li ve 22 met- re murabbamda bir tarafı 22 harita No. lı mahal, bir tarafı 20 ve 18 harita No. lı mahal ,cephesi Tahta- kale caddesile malttlut zemini çimen- to döşeli kâgir bir dükkânın tamamı açık artırmıya vazedilmiştir. Artır - ma peşindir ve tavizi artırmıya işti- rak edecek müşterilerin kıymeti mu- hammenenin yüzde 7,5 nisbetinde pey akçesi veya milli bir bankanm temi- nat mektubunu hâmil Oolmaları icap eder. Müterakim vergi, tanzifat, ten- viriye ve vakıf borçları müşteriye 2- ittir. Artırma şartnamesi ilân tari - hinden itibaren dairede mahalli mah- susuna talik edilecektir. Birinci ar - tırma 8. 3, 1937 tarihine müsadif Pa- zartesi günü dairemizde saat 14 ten 18 ya kadar icra edilecek birinci ar- tırmada bedel kıymeti muhammene- nin yüzde yetmiş beşini bulduğu tak- dirde üstte bırakılır. Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere artırma 15 gün daha temdit e- dilerek 23. 3. 937 tarihine müsadif s..- lı günü saat 1 4ten 16 ya kadar dai- rede yapılacak ikinci artırma netice- sinde en çok artıranın üstünde bıra- kılacaktır. 2004 No. 11 icra ve iflâs kanununun 126 mcı maddesine tevfi- kan hakları tapu sicillerile sabit' ol - mıyan ipotekli alacaklarla diğer alâ- kadaranın ve irtifak hakkı sahipleri- nin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddialarmı ilân ta- rihinden itibaren 20 gün zarfında ev- rakı müsbitelerile birlikte. daircmize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicillerile sabit olmıyan- lar satış bedelinin paylaşılmasından hariç kalırlar. Daha fazla malümat almak istiyenlerin 36-2714 No. lı dos- yada mevcut evrak ve mahallen ha- ciz ve takdiri kıymet raporunu gö - |rüp anlıyacakları ilân olunur. Baş rollerde: LİL DAGOVER-ADOLF VOHLBRUX Fiyatlarda zam yoktur. Bu Perşembe akşamr S A R A Y Sinemasında Unutulmaz büyük Rus artisti ve “NANA,,nın muhteşem mümessilesi A N N A En son ve en Sı d -N büyük temsili BALALARKA Fransızca sözlü şaheserinin ilk iraesi münasebetile BÜYÜK GALA Rus kadınının hayatıma dair yazılan mevzuların en müessir ve en muhteşemi... Lüksü... Güzelliği... İhtirasları ve aşkları... SAKARYA Sinemasında Fevkalâde bir program! 1 — KERMES Eğlenceleri: Kızılay tarafından çevrilen ve Kermeste yapılan: Bebekler sergisi, aile kızları tarafından klâsik danslar, Taksim artistlerinin numarala- rile bütün eğlenceleri gösteren film. Alçcaklık (Fransızca 2 — Fenha bir iftiranın kurbanları olan 3 kişinin haysiyetlerini iade için çektikleri iztiraplar. Kötü bir dilin yaptığı tesirler... Küçük, şıma- rık bir kızınm bir aile saadeti üzerinde yaptığı tahribat.. Oynıyanlar: MİRİAM HOPKİNS - MERLE OBERON-JOEL Me CREA Yeni, orijinal bir mevzu! Yerlerinizi şimdiden alabilirsiniz. Telefon: 41341 Fiyatlara zam'yoktur. sözlü) Usküdar lcra Memurluğundan: tanbulda Zindankapısında 13 No. lı mağazada çömlekçi Haralambo oğlu Foti: Alacaklınız Hasan, Nafi ve ölü Kad rinin Istanbul üçüncü noterliğinden tanzim edilen senede müsteniden bin lira, yüzde 5 faiz ve ücreti vekâletin tahsilini talep etmeleri üzerine adre- sinize çıkarılan ödeme eniri ikamet - gâhmızın meçhul bulunduğundan bilâ tebliğ ia'le edilmiş olmakla ilânen teb Higat icrasına karar verilmiştir. Yu - karda yazılı borg için işbu ödeme em- rinin ilân tarihind>n itibaren 20 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına ve ya bir kısmma veyahut alacaklının ta kibat icrası hakkına daır bir itirazı- nız varsa yine 20 gün içinde bildir- meniz ve bildirmediğiniz takdirdo bu müddet ışinde I, IF, K. nunun 74 ün- cü maddesine tevfikan mal beyanın- da bulunmanız bulunmazsanız hanpis HİR TIYA S ORAM KİSMI (l “2080'da o ina ”îll...!““ BAHAR TEMİZLİĞİ L KOLTUKLAR: 50, 40 nmuruş w Ü y ile taryık olunacışnız ve hakikate miuhasif beyanda bulunlursa hapis i- le cezmlerdirilacağımız t.bliğ maka- nuna 4!.m olmak üzere ilân olunur. ——— Kocalarını, erkek kardeşlerini cepheye yollıyan bu 'Türk kadınları geride kalanın kendine emanet edil - diğini o kadar iyi anlamış ki hiç yabancı yardımı bek. lemeden, duygusu ve sezişi ile vazifesini kavramış bir asker gibi hareket ediyor. O belki de bu davanın başını ve sonunu bilmiyor. Fakat inandığı bir şey var: — Memleketi tehlikededir. Düşmanı karşılamak gerektir. Bu kadar ona yetiyor zaten!.. Zümrüt çayırlarmı, yeşil ormanlarmı, berrak pı- narlarını tehdit eden her şey onun düşmanıdır. e ' Yaya olarak tırmandığımız dik tepeye yaklaşıyo- ruz. O kadar dalmışım ki adımlarım açılmış ve be- raber yürüdüğüm arkadaşlardan ayrılmışım. Önüm- de iki köylü kadın hem yürüyor, hem konuşuyorlar. Yüzlerini görmüyorum. Fakat yürüyüşlerinden belli ki biri gençtir. Yanmdaki ona alçak sesle bir şev- ler anlatıyor. : Bir aralık sesi yükseldi. Ben de yaklaştım. k — Ne diye direnip duryorsun Fatma. Demedim ki baban, emmi oğluna nikâh düşmez. Obada kötülük olur. Ata sözü yabana atılır mı? Demezler mi ki: “Obana el al ki er olsun, Katışık hamurun mayası pek olsun, Ayalin senden er olsun. Yabancı seç obaya öz olsun.” Genç kız sustu. . Ve duraklıyan öküze bir sopa attı. Sonra önünde uzaklaşan bir hayale yetişmek ister gibi adımlarını açtı. İhtiyardan ayrıldı. ? e İnce bir yağmur çiselemiye — Birâz geriledim.. (- * Eseri hazırlıyan: Feriha Hanım arkamdan geliyordu. — Arabalara dönelim mi, dedim. — Niçin? — Yağmur başladı. Avuçlarını gökyüzüne kararrar. — Islanmaktan korkuyorsunuz! H Genç kızın sesinde öyle bir istihza var ki!.. Hakkı da yok değil. Çetin bir mücadeleye giden erkeğin çiseliyen yağmurdan şikâyeti onu değil, şu yalına- yak analarınm yanında giden çocukları bile gül- dürecek. Utandım. Cevap veremedim, Şimdi ağır ağır gittikçe yavaşlıyarak yanyana yü- rüyoruz. ; Kafile arabaları birer birer bizi geçiyorlar. Bir aralık Feriha Hanım bana yanımızdan geçen bir kağnıyı gösterdi: — Bakm! Bir köylü kadın ve kağnısına koyduğu dört san- dık cephaneyi ıslatmamak için sırtından çaputunu çıkarmış üzerlerine örtüyor. Ve gittikçe hızlaşan yağmur onun ince Amerikan bezinden ince gömleğini etine yapıştırıvor. Soğuğu, ölümü hiç sayan üstün bir feragatle in- kılâp tarihinin nasıl yaratılacağını bu kadın öyle bir hâreketle gösterdi ki milli hislerin mânasını kav- | ARKADAS (IHAKİKİ İNKILAP ROMANII n V NL LARI Mahmud Atillâ AYKUT radığmı iddia eden bizim gibileri utancından — bir heykel gibi taş edip bıraktı. Pardesülerimizi giyemedik. Geriye dönemedik. Ve tam iki saat İstanbulun bu kahraman kızı ile hiç konuşmadan yanyana yürüdük. Artık ne ıslanıyor, ne üşüyorduk._ İçimizde taptaze bir iman yer etmişti. Bu öyle bir iman ki kara kışların kudurtucu sağ- naklarını bir kale bedeni gibi kesecek kadar kuv- vetli ve denizleri donduran soğukları kaynatacak kadar ateşli. Bu ateş İnebolu — Kastamonu yolunda başladı. Ne zaman sönecek? : Bilmem! ; *t * * Ecevid. ğ Dört mevsim rengini değiştiren yemyeşil bir yu- va. Alabildiğine yükselen kalm gövdeli çamların ortasında İsmail Ağanm dillere destan oteli.. İsma- il Ağa zevk sahibi, gün görmüş ve çok gezmiş — bir adam, Yardımcıları olsa bu meşhur han iyi bir otel olacak. Fakat kendi yapyalnız kalıyor. Üst katın geniş bir odasıma yerleştik. Hanm et- rafı arabalar, öküzlerle dolu. Berrak bir hava. Taptaze bir yaz gecesi. Havada kovu bir çam kokusu var. Ay gittikçe kalmlaşıyor. Kızaran tavuk kokuları aç mideleri gıcıklarken hanın önünü dolduran kalabalık heybelerini — açıp yemek yemeğe hazırlanıyor. Ve daha uzaktan gelen kağnı sesleri yollarda başka kafileler olduğunu hah ber veriyor. Kadınlar yanımızdaki odada... Bizim kapı vuruldu. Binbaşı alışkm sesile verdi: — Gir, Sert bir hareketle açılan kapıdan boyundan geç- me fişeklikleri ile demir gibi bir asker girdi. Ateş gibi bir selâm çaktı! — Binbaşı Fikri Bey. Binbaşı yumuşak bir sesle cevap verdi: — Binbaşı Fikri Bey benim. Ne var bakalım. — Fırka kumandanı bey bir zarf verdi. Size tes« lim edeceğim. Palaskasının kenarma sıkıştırılmış büyük bir zar« fi makineleşmiş bir hareketle çıkarıp uzattı. Ve ilâ- ve etti: , — Yarm sabah saat yedide beraber — gideceğiz efendim. Merakla binbaşınınm yüzüne baktık Ağabeyim sordu: — Hayır ola? Binbaşının yüzü sertleşmişti. Zarftan çıkardığı kâğıdı bir kaç kere okudu. Bize değil, askere cevap verdi: — Evet oğlum. Yarm yedide gel beni bul. Bakır yüzlü, çınar yapılı asker topuklarını — bir daha vurdu. Sağ kolu elektriklenmiş gibi tekrar bir selâm çaktı ve sert bir dönüşle döndü, odadan çıktı. Binbaşı bize döndü: — Haydi bakalım. Yemeği çabuk yiyelim çocuk- lar. Sabah erken kalkacağız. emir (Arkası var) —NY saross a - AM LA * — —».