Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
. İ —— TA — ——— MHL 081 KUMA a — HATIRA GENERAL NDANLARIN AR RL GARİP < ANLATİYOR: Mekke Civarında isyan Hareketleri Başlıyordu Ben, bu mektuba verdiğim cevapta: “İstanbulun çok Meşgul ve mustarip bir zamanıdır. Zatti siyadetpenahilerine — karşı, nazırların besledikleri hürmet ve hüsnüniyet, hakiki ve daimîdix.'. Mücahitlerin muhtaç oldukları si. lâhları, Medinede almalarında bir beis olmasa gerek. İş'aratı vâkla . nm hüsnüniyete makrun olduğuna itimat buyurulması...,, tarzında Mukabelede bulundum . Bunun üzerine Mekke Emiri Bana gu mektubu yazdı : Huzuüru samil cenabı * ilâyetpenahiye Devletlü efendim hazreleri; Ulüvvü hasaisi zatiye ve Ssü « Müvvü kemalâtı fıtriyei diniyei â. Sıfanelerinin mir'ati maali gayatı bulunan 25 nisan 332 tarihli tahri. ratı âliyelerini kemali hürmet ve ibcal ile telâkki eyledim. Muhte - rem paşam; devam edegelen ve ile risi meçhul olan ahvali meşhude. den dolayı Cenabıhaktan hayatıma bir an evvel hatime vermesini ta- Zarru ve niyaz etmekte olduğumu &arz ve ityan ile gözlerinizden öpe. rim ,muhterem paşam hazretleri. 26 Nisan 332 Emiri Mekke Hüseyin erif Hüseyfn, yapılan it- Ş hamlara karşı, Başku- mandan vekilfine göndezdiği telgrafta şunlar" yazıyordu: ' C. 16 Nisan 332. Olbaptaki iş'aratı telgrafiyyemin cüm - lesi ve alelhusus 13 Teşrini- evvel 331 tarihli telgrafna- mem teemmül — buyurulursa, hakkımda isnadı arzu buyru- lan muahaze ve nıu_aleğenm tamamen nezareti celilerine ıu_. it olduğu tebeyyün eder. Ali- nin mücahidini — menetmesi salâhiyeti haricindedir. Alfıılın Medineden iadesi ve muhlisle- rinin emarete teşne îlmaddıgeı'; mı ”) n letlerine 3 Nisan 332 ve Ba- biâliye 4 Nisan 3.?2 larlğlı l;_l- graflarla arzettiğim halde, his olunan âsari lchd_ı':(eı; ve Va- itten bir mana istihra J'Or:m."Bundan n_ıaada, p;’aıa oğlum menafii zatiye _e_rba un- dan olsaydım, menafit zaoîıyî erbabı nezdinde n:akb_ı:!l_ ur dum. Cihat ve ngucalıı in 'l;,e' “âlemi islâma gelince, bu glı i vezaifi ve ı'slâma_kar;(ı o :: vezaifi bilenlerdenim. Kut bi mücahideye gelince, mı_ıceni'ti- akvali şahsiyei e'r"ı'aelu'lu maden gerek küveel Dü Ve gerek miicalııdının’ ul“m_ ben bir senelik masra l'd . fımdan temin ve sözümde hbn bat ederek vait buyurulahıııedl__ lâmlarını beklemeden Kü nei Münevvereye isal olu edemi- örülüyor ki, i G verdiği direktife un.ıamlle Zit olarak, Şerif Hüseyini Miye vekıkîie bir tehdide başla - Mişti, e Bu ise, çok yanlış bir hmı.(eitn ti. Hicazda bir isyan hareket 0 tertip edilmekte olduğu k Ca da biliniyordu. Buna karşı Bi aykırı ve çocukça birtakım te'd ler de almmaktaydı. Bu tedbirler- den birisi, Ferik Fahri Paşa Kü- Mandasında, Yemene sevkedilm bahanesile üc hin kadar efratan ——J»va—u',/îuı.â S eti SAAT d pi B J._n, ı.gnf_' NX:-” K ÜS e Mi el r L ARERL AĞN Ü Z eee Lar l avelLa ePer , * & D AA . v a #E ha W Y OAN AP e N—’_J. gü GDU Z6 * D «i . . AM 3 42 Öçe ! AEvLE n - e 7 bi Wiz yi — Pa CA I ÇĞ Te & J»_. C0 v ei 5; gınar 'J"*',/. ..İ. Yazıda ismi geçen Medineden gönderilen yirmi bin altın mürekkep bir müfrezenin Medine- de tahşit edilmiş olmasıydı. Bana, bunu şu tarzda bildirmişlerdi: .. ”Medineye gönderilen efra- dın küçük zabit ve takım ku- mandanları olmadığından on- , Çavuş, mülâzım ve yüz- başı rütbelerinde . . . .. kadarı- nın Hicaz fırkasından tefrik edilerek Yemene gitmek üze- re Hicazdan geçerken, bu kuv- vete ilhak edilmesi ve bunla- rın Hicazdan ileri sevkleri i- çin tedarik edilecek nakliye vesaitine sarfolunmak üzere altı bin altın liranın gönderil- MiğLr , V ik Şerif Hüseyin ve oğulları, Fah- ri Paşanın Medineye gelerek bu küvvetin başma geçmesi, kendi a- leyhlerine tevcih edilmiş bir ter- tip olduğuna hükmetmekte — ge- cikmediler. B undan başka Şerif Hüseyi- nin rakiplerinden — Şerif Cafer Paşanın, urbanı, Mekke emi- ri aleyhine hazırlamak üzere Me- dineye gönderilmiş olması, Şerif Ali Haydarın Mekke emaretine fa- yin edilerek yola çıkarılması gibi birtakım geç kalınmış hareketler- le, Şerif Hüseyini bir an evvel is- yana teşvik etmiş oluyorlardı. Şerif Hüseyinin, istihbarat teş- kilâtı mükemmeldi. Dördüncü Or- duda Hicaz için ne düşünüldüğünü, Cemal Paşa, yanındaki adamları vasıtasile tam zamanında haber alıyordu. Şerifin İstanbulda — da casusları vardı. Babrâli, hemen de avuçları içindeydi. Olanı biteni, o- radaki dostları, derhal kendisine yetiştiriyorlardı. Şimdiye kadar, Hicaza ve Yemene gönderilen pa- ralar, ancak Şerif Hüseyinin hi- mayesi altında, yerlerine sevkedil- mekteydi. Bu para, göndermek işi, gerçekten zor bir işti. Şerif Hüseyin, bedeviler 'ara - gimdan para geçirmek için hayli güçlük çekerdi. Son zamanlarda gene gönderi! - mekte olan virmi bin altının Me- ViY Yi g_;x,,rı»&ı(;&şgg_; bara VAi p > ÜnA —r : de a TLYİR ü VS YD ARALYER 3 Aln cah- Ğ 5 YÜNŞRAR a ..:,Jv.;a'_p.a ' VAZADI: —a SALÂHATTİN GÜNGÖR "ÇALI at a ) | TULEN MN "_“-/ v r:/î_;’)”'_. .L’/vfı - . v vesikalardan biri,. dineden gelirken, bedeviler tara - fından zaptedildiğini Şerif Hüseyin, bana telefonla bildirmişti. Buna inanmış göründüm ve şerife.him- metleri sayesinde bütün paranın pek yakında istirdat edileceğine e- min olduğumu söyledim. Vakiâ, a- rası çok geçmeden, Şerif Hüseyin, bedevilerin sıkıştırılarak paraların ele geçirildiğini ve Yemene gön - derilmek üzere bulunduğunu bana müjdeledi isanın ikinci haftasından i- tibaren Mekkede hiç te ho- şa gitmiyen birtakım şüpheli hare- ketler belirmiye başlamıştı. Kabile şeyhleri ile bazı gerifle- rin sık sık Mekkeye gelmeleri, e- maretin, bu yaz usulden olduğu halde ilk defa olarak Taife naklet- memiş, olması, mevcut şüpheleri arttırmaktaydı. Bundan başka, asıl mühim mesele, bütün Mekke ahalisinin ve civardaki kabileler halkının Mekkede sadakat yemini etmiye mecbur edilmeleri idi. Bun- lar gayet açık isyan başlangıçları idi. Mekkede kumandan ve vali kaymakamı olarak bıraktığım bin- başı Ziya Beyden gelen raporlar, vaziyeti açıkça bildiriyordu. Biz de buna karşı icap eden tedbirleri kapalı bir tarzda alıyor, bir yan- dan da Bözde bu raporların, yan- li telâkki ve ihbarlar neticesi ya- zıldığından bahisle emirin kulağı- na gidecek şekilde, bazı emirler veriyorduk. İsyandan bir iki gün evveldi. Bir gün Şerif Abdullah, evime gel- Büyücü Bir Kadın Tutuldu Bir büyücü kadm daha yakalan . mıştır. Bu kadın Kasrmpaşada Ye- niçeşmede Kasımahmet mahallesin- de 36 numarada oturan Zağfranbo - lulu Canandır. Cananm epey bir müd dettenberi isteyenlere büyü yaptığı tesbit edilmiş ve nihayet dün sabah cürmü meşhut ha.inde tutulmuştur. Bulgaristanda Demiryolu Haftası Sofya, 26 (TAN) — Bulgaristan- da ilk olarak yapılan Varna - Rus . çuük demiryolu hattınm 70 inci yıldö- nümü ilkbaharda merasimle kutlana- cak, ve bu münasebetle bir de “De. mir yollar haftası.. vapılacaktır'. N , İş Bulamıyan Ustalar Feriköyünün fakir sokakları: nm birinde küçük bir kulü- benin içindeyim, Karşımda uzun boylu iri gövdeli, sapasağlam bir erkek duruyor. Adamın koyu renk gözleri ve gür bir sesi var: — Usta işçiyim elbet, diye söze başlıyor zanaatim demirciliktir... Hem iyi bir demirciyim ben. Elinin şahadet parmağını dimdik tutarak: — Nah.. Şu parmak kadar bir piç iken girdim ben bu İşe. Çırak- lıktan başladım, tâ ustalığa kadar yükseldim. İşte, dur sana göstere- yim şu kâğıdı.. Ortasında bir salıncak asılı du - ran loş odada ilerliyor. Eski bir konsolun önüne gidiyor. Onun çek- mecesini açıyor ve a u IŞSİ demirci anlatıvor içinde bir müd . det — arandıktan sonra, Ssararmış bir kâğıt çıkarı - yor. — Bak işte şu- na!... Üstünde: “Aslan ve Eskişehir çimento ve su kireçi fabrikaları anonim şir - keti,, firması yazılı bulunan kâğıt beş sene bu firmada tesviyecilik, tornacılık ederek çalışmış olan Mehmet oğlu Eşrefe verilen bir bonservis... Eski ve yırtık esvaplı adam: — Görüyorsun ya diyor.. Bitmedi dahası var. Caketinin iç cebini karıştırıyor ve oradan da bir başka kâğıt çıka- rıyor. — Bak işte yine resmim ve yine ismim... Oku.. Oku ne, yapmışım o- rada... kuyorum: Bu kâğıt ta yine u. zun bir müddet Silâhtarağa elektrik fabrikasında kaynakçı o- larak çalışmış olan Mehmet oğlu Eşrefe verilmiş bir bonservis... — Görüyorsun gözünle, diyor, işte ben bu demirciyim,.,. Demirci ustası... Öyle olduğu halde iki e- kalmıs usta — Yazan: — Suat Derviş yok, birçok yerlere müracaat et - tim. İş yok cevabından başka bir söz işitmedim... — Memlekette zanaat sahibi iş- çi yok. Her işçi, her işi başarmıya çabaladığı için iş bulamıyor, di - yorlar sen ne dersin... İş böyle mi? — Benim hayatım gözümün ö - nünde olduktan sonra herkesin sö- zünü dinler miyim! Zanaat sahibi işçi işsiz kalmiyorsa neden bana iş yok. Neden biri orta, biri ilk mek- tep talebesi olan iki çocuğumun rız kınt fabrikada yıpranan anası temi ne uğraşıyor, zanaat sahibi işçi çok fakat zanaatina göre iş bulamıyor.. E ğer bir işçinin işsiz kaldiğı zaman, bir yerden en ufak bir geliri olsa, belki... Meselâ bir demirciye bir dokuma fabrikasın. dâ iş var diye söyledikleri zaman. iyi kötü bir yardım gördüğü için dokumacının işini elinden almı » yayım, diye belki düşünür. Fakat böyle geliri olmryan bir adama ge. lip te bir yerde iş var, derlerse - ne yapsın? Gidip onu alamam di- yebilir. mi?, Bunu derim diyenin ben alnını karışlarım. Elbette biz. de zanaat sahibi işçi yok. Biz he- pimiz her işi görüyoruz. Ne iş bu- lursak.. Ben şimdi ayak işi tene » kecilik, sobacılık filân yapıyorum, - O da olursa.. Olmazsa karımın e « line bakıyorum. Bu vaziyette iken nasıl olur da bana bir bahçivanlık veya kunduracı çıraklığı verseler, hayır - diyebilirim ve çalışmam, Bunu söylersem bana verilecek isim ya “haylazdır, ya serseridir, ya miskin veya delidir.,, lim böğrümde işsiz dolaşiyor.. Za- vallı karımımn günde kazandığı kırk kuruşu iki çocuğumla beraber yi - yorum, Bir ip gıcırtısı var. Bir kadın bir salıncak sallıyor.. Ve bir başka ka dımm minderde bir şeyler dikiyor bir üçüncüsü kapıya yakın bir yerde.. Tahtaya çömelmiş sebze - ayıklı - yor. — İş bulmak için hiçbir yere mü racaat etmedin mi? — Nasıl etmem bayan.. Birçok fabrikalara gittim, baş vurmadı - ğım yer kalmadı. Nereye müraca- at ettimse “yok,, diyorlar. S oruyorum: — Nerelere müracaat et - tin, birkaç isim say bakayım. — Su-kumpanyasına müracaat ettim. İstida verdim. İstidam bir sıra durdu. Sonradan iş yok dedi - ler. Havuzlara müracaat ettim, Çubukluda Ruslâarın bir kazanları vardı. Orada birkaç ay kazan yap- tık. Birkaç ay sonra paydos olduk. Bomonti yağ fabrikasına, daha ne bileyim ben, isimleri hatırımda Madam Staviski si- KA Ü nema artisti Madam Staviski ilk filminde (X) işaretli Resim: 27 Fıkra: 27 Bir gün hoca derede yüzen ördeklerden birini tufup kesmek - istemiş. Elinde bir dilim ekmekle suya yanaşmış. Tam ördeği fufacağı sırada sa- hibinin yaklaştğını görünce elini çekmiş ve herifin: — Hocam ne yapıyorsun? Sualine karşı ıslak ekmeği ağııma götüre- rek: -.— Ördek çorbası yiyorum! demiş. oluyor » Bir zamanlar Avrupa maliyecile . rini biribirine katan ve Parisi çal « kandıran meşhur Staviskinin dul ka- lan karısı, çocuklarını geçindirmek üzere Amerikadaki bir revüye gir « mişti. Madamm konturatı bittiği için Pa rise dönmüştür. O sırada romancı Moris Löblanın meşhur centilmen hırsız Arsen Lüpeni filme çekiliyor. muş. Madam Staviskinin » filmde bir kere tecrübe edilmesi düşünülmüş . tür. Madam ilk tecrrübede fevkalâ « de muvaffak olduğundan o rolü oy nıyacaktır. Fransız gazeteleri kadı . İ nm hayatta oynadığı rolün filmde ö. nüne çıkmış olmasındaki tesadüften bahsediyorlar . Müsabaka kuporu No. 27