Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Kahveciyi hora teper gibi tekme ile yere sermişler Asliye İkinci Ceza mahkemesinde bir emniyeti suiistimal da- vasına bakılıyordu. Zeyrekte kahvecilik eden Mahmut davasını şöyle izah etti: — Ben kahvemi burada bulunan suçlu Aliye 150 liraya sattım. Yalnız bana da emanet bırakılan 16 sandalyayı bahçesine koy- muştum. Bunları alacaktım. Suçlu biraz nefes alarak devam et. ü — İstemiye gittiğim zaman verme- diler. Ayni zamanda da beni alaşağı ettiler. Ali oğlu Haydarla beni hora teper gibi tekme ile yerlere sürttüler. Adamakıllı dövdüler, tekmelediler. Verilmiş sadakam varmış ta ölme- dim. Bundan sonra şahitler dinlendi. Şahitlerin arasında davacının kardeşi Rasim de vardı. O da aleyhinde söy- ledi. Mahmut, bunların şahadetlerini top yekün reddetti: — Kardeşim de bana düşman, onu da kabul etmem, Muhakeme başka şahitlerin çağı- rılması için talik edildi. Mahkemeye Niçin geldiğini Bilmiyormuş! Asliye ikinci ceza mahkemesinin mübaşiri bağırdı: — Bekir!.. Tramvay şirktei.. İçeriye pejmürde kıyafetli fakir bir adam girdi. Soğuktan titriyordu. Reis sordu: — Sen Bekir misin? — Evet, Tramvay şirketi gelmemiş.. Bu bir nakız evrakı idi. Müddeiu- mumi temyiz heyeti umumiyesinin aftan evvelki suçların tekerrüre esas olmıyacağı hakkındaki bozmasına u- yulmasını istedi. Reis sözü Bekire verdi, o: — Benim bir şeyden haberim yok. Sabahleyin polis beni yakaladı, bura- ya getirdi. Siz ne isterseniz onu ya- pın.. — İşte bir hırsızlık meselesi. — Bay reis, ben üç aya mahküm oldum. Hapisaneden çıkalı da bir se- ne oldu. — Oğlum, temyiz bozmuş, — Pek âlâ, bozduysa ne yapalım. Bir daha mı yatacağım. — Hayır, mahkeme evrakmı tet- kik edecek. Sana mübaşirin verdiği kâğıtta yazılı gün tekrar gelirsin de r_]andaı manın Elinden Kaçan adam Geçen yaz Aksarayda bir fırıncının ellerini, ayaklarmı bağlıyarak ve ağ- zını tıkıyarak paraların ialan maran- goz Hulüsi, ağır cezada muhakeme edileceği vir gün, kendisini tevkifane- ye götüren jandarmaya yalvarmış ve bir akrabasından para alacağını söy. liyerek onu kapalıçarşıya kadar çı- karmış ve bir arife gününün kalaba- lığma katışarak kaçmıya muvaffak olmuştu. Hulüsi, geçenlerde Fatih jandarma kumandanı tarafından Ka- ragümrükte iki asker kaçağı ile beraber yakalanmış ve tekrar tevki- faneye gönderilmişti. Hulüsi bu kaçma suçundan da dün Sultanahmet üçüncü sulh ceza mah- kemesinde muhakeme edildi. Hâkim kendisini bir ay hapse mahküm et- ti. Eve gölürüp Anasını Isı acakmış Beyazıtta öturan Fettah isminde bir delikanlı Beyazıt fırınının önün- den bir tahta aşırdığı için dün Sul- tanahmet sulh ikinci ceza hâkiminin önüne çıkarılmıştır. Şahitleri de var- dı. Fettah suçunu şöyle tevil etti: — Bay hâkim.. Biliyorsunuz, bu- gün hava karlı, yerler kapalı. Firimnin önünde karlarmm altında bir kalas bul- dum. Ben onu sahipsiz sandım. O- muzuma aldım, Eve gidiyordum, ya- kaladılar. Bay reis.. Çok fakirim. An- nem evde ağır hasta, ayakları şişmiş- tir. Belki ben burada iken ölecektir. Bu tahtayı eve götürüp onu ısıtacak- tım, Hâkim Salâhattin Demirelli şahit- leri dinledi. Suçu sabit gördü. Fettah bir ay hapse mahküm oldu. Fakat sa- bıkası bulunmadığı için cezası tecil muhakemene devam ederiz. edildi. Saralı kız -yine bayıldı Beş gün evvel Neriman isminde bir genç kız hizmetçi olarak girdiği Nev- zadım evinden bir takım elbise çaldı- ğı için tevkif edilmiş ve Sultanahmet sülh üçüncü ceza mahkemesine geti. rilirken de koridorda sar'ası tutmuş. tu. Kendisini muayene eden tabibi adil bu hastalığınm cezai ehemmiyeti üze rinde müessir olup olamıyacağının tesbiti için Nerimanı adli tıb işleri müdürlüğüne göndermişti. Müşahe- dehane mütehassısı, kızda cezai eh. liyetini selbedecek bir hastalık olma- dığını ve fakat kendisinin isterik öl- | duğunu söylemiştir. Evvelki sabah polis kızı ayni mahkemeye egetirdi. Neriman, 19 yaşlarında yeşil gözlü güzel bir kız- dır. Hâkim iddia edilen işi niçin yaptığını sordu: Kız, saflığma inandıracak temiz bir dille anlattı: “— Bay hâkim, gencim ,güzelim. Mukadderat beni bir hanım değil, bir hizmetçi yaptı. Bir iftira yüzünden hapisaneye düştüm. Mahrumiyet i- çinde yaşadım. Nevzat hanımın yanı- na hizmetçi girdim. Ben ondan zan- nedersem o da benden memnundüuk. Nevzat hanım benim yaşımda bir kı. zı ve çok güzel elbiseleri vardı. Bun- ları bir gün olsun giyerek şöyle park- ta gezmek istedim. Eğer kendilerin. den isteseydim, vermezlerdi. Parka gittim. Lüks bir hanım gibi gezdim. Eve dönüyordum. Elbiseleri tekrar yerine asacaktım. Beni parkın kapı. sında polisler yakaladı.,, Kızın davacısı ve şahitleri gelme- mişti. Hâkim, evvelce verilen tev- kif kararının idamesine ve şahitlerle davacınım çağırtılmasına karar ver - mişti. Neriman, yumruklarını örktr. Bir , denbire masanın üstüne düştü, ba » yılmıştı. Ağzından köpükler saçı - yordu. Mübaşirle iki jandarma onu koridora çıkardılar, uvdular. Fakat vücudu kazık gibi kesilmişti. ayıl - tamadılar. Nihayet üç jandarma kar. gatulumba vaziyetinde tutarak bay- gin ve sar'alı suçluyu alt kattaki ka- pıaltı nezarethanesine — götürdüler. Baygınlığı yarım saat sürdü, Neriman Mahküm Oldu Sultanahmet sulh üçüncü ceza mah- kemesi evvelki gün Nevzadın kızı. na ait elbiselerini çalan ve Gülhane parkı önünde yakalanan Nerimanım müuhakemesini bitirdi. Esasen Neri. man elbiseleri tekrar iade etmek ar- zu ettiğini itiraf ediyordu. Mahke- me cürmü sabit gördüğü için kendisi- TAN ”MARGARİTA,, nın Unutulmaz yıldızı Grace Moore " ŞAHANE MELODi emsalsiz filminde tekrar görünecektir. İzmirde Kızılay Balosu " Hazırlıkları ŞŞ İzmir, (Tan) — Kızılay İzmir şu- besinin hükümet konağı salonların- da vereceği senelik balo hazırlıkları münasebetile, Kızılay Kurumu tara fından tertip heyeti şerefine Ege Pa lasta 150 kişilik bir çay ziyafeti ve- rilmiştir. Kızılaya yardım edenlere kurumun bir şükran borcu olarak her sene hazırladığı balonun — daha mükemmel olabilmesi için bu yıl her zamanki gibi 2 Şubatta değil, 13 Şu batta verilmesi kararlaştırılmıştır. Muhtelif kollara ayrılan tertip heyeti faaliyete geçmek üzeredir. TEŞEKKÜR Valdemiz ve kayım valdem Bayan Nuriyenin vefatı dolayısile sayın ak- raba ve dostlarımızın telgraf ve mek- tuplarla ve bizzat ziyaret etmek su- retile vâki olan teselli ve taziyeleri - ne ayrı ayrı cevap vermek ve ziya - retlerini iade etmek mümkün olma - dığından kendilerine borçlu olduğu- muz şükran vazifemizin ifasına mu- teber gazetenizin tavasutunu rica ey leriz, Kızı Hatiçe Bleda, oğulları Rahmi, Şevket, damadı Mithat Şükrü Bleda VEFAT Mahkemeyi temyiz reisi evvelli - ğinden mütekait Büyükadada eczacı Şinasi Rıza ile İş Bankası memurla- rından Feridun Rızanın babaları a - vukat Bay Ali Rıza Birbil vefat et - miştir. Cenazesi ayın 26 ıncı Salı gü- nü saat 11 de Aksaraydaki hanesin- den kaldırılıp Yenicamide namazı ba deleda Sirkeci araba vapuru iskelesin den hareket edecek vapurla Büyüka- daya nakil ve ebedi istirahatgâhmma tevdi edilecektir. Allah rahmet eyle- sin. Bir Yankesici Bir Sene Hapse Mahküm Oldu _ Dün sabah Şişli - Tünel arabasında bir yankesicilik olmuştur. — Kauçuk ustabaşısı Necmi tramvayla Şişliye giderken Galatasarayda bir elin pan- talonunun cebine girdiğini hissetmiş ve hemen o meçhul eli yakalamıştır. Necminin cebinde mühimce bir pa- ra varmış. Bu el ancak 28 lirasını al. mıştiır. Alırken de paranın bir kiıs- mını tramvaya düşürmüştür. Hırsız meşhur sabıkalılardan Usküplü Mus- tafadır. Tramvayda bulunan bir polis derhal kendisini yakalamış ve öğle- den sonra asliye dördüncü ceza mah. kemesi önüne çıkarmıştır. Mahkeme Üsküplü Mustafayı bir sene hapse mahküm etmiştir. ni 4 ay hapse mahküm etti. Neriman 400 kuruş ta mahkeme harci verecek. ti " |it radyo opereti. en son ve en Pek yakıda SAKARYA sinemasmda q Emsalsiz tenor JOSEPH SCHMİDT'i K Bir Yıldız Doğuyor (Ein Stern faellt vom Himmel) filminde göreceksiniz. ğ mükemmel temsili | Günün program özü Sentonik konserler; 21.10 Stokholm: Berlin filharmoni- si; 21110 Budapeşte: Operada verile- cek senfonik konseri nakil; 21.40 Mi. lano: Cacciano idaresinde; 22 Viya-| -— na: Osvald Kabasta idaresinde, &afil koönserler: 16 Prag: Marş ve vals musikisi; 17 Lâypzig: Çigan dansları, havala- rı; 18.05 Stokholm: Köylü musikisi; 18.15 Roma: Orkestra konseri; 18.30 Budapeşte: Plâk konseri; 18.45 Stok- holm: Plâk musikisi; 18 Lâypzig: Ev musikisi; 19 Kolonya: Orkestra, te. nor; 20 Napoli: Karışık konser; 20 Budapeşte: Çigan musikisi; 20.30 Varşova: Küçük radyo orkestrası (şarkılı); 21 Viyana: Holzer idare- sinde radyo orkestrası; 21.10 Lâyp- zig: Solist konseri, (orkestra, şarkı) 22 Kolonya: Orkestra, bariton, piya- no; 22.30 Tulüz: Gala suare konseri; 22.55 Viyana: Gece musikisi; 23.15 Stokholm: Hafif musiki; 23.80 Ko. lonya: Gece musikisi; 24.05 Budapes- te: Çigan musikisi, Operalar ; 18.40 Viyana: Opera havaları. 20.20 Lâypzig: “Der Tierkreis” ad- Oda musikisi: 1805 Kölönya: Küartet (Şüuman): Resitaller: 18.15 Varşova: Piyano refakatiyle keman resitali; 21.40 Roma: Keman konsertosu; 22 Paris P. T. T., Nis: Henry Rabeau konseri; 23 Milano: Sarkı resitali, ÖLÜM Bafrada tütün tacirlerinden Rah - mi Çakırm oğlu ve Samsun muha - birimiz Zarifi Atamerin yeğeni Niya. zi Çakır kısa tir hastalıktan sonra Bafrada vefat etmiştir . Doğruluğu ve dürüstlüğü ile ken - disini herkese sevdiren Niyazinin ce- nazesi büyük bir kalabalık tarafın - dan kaldırılmıştır. Ailesi efradını ve Yyazı arkadaşımız Zarifiyi taziye e. deriz . — — Ha.. Başta akıl kalmadı ki! oğlum şimdi biraz iyisin ya! — Çok iyiyim valide hanım. Ayakta duran genç kıza döndü: — Haydi kızım, Seyfi Beyin çorbasmı getir. TUT ARTOMUNN --0T Ne ise Seyfi Bey £ Szrrerme w riyor. Kâbuslar içinde geçen bir gecenin sabahı kenü daha iyi hissettim, Ve daha kimse gelip kapımı V madan yatağımdan kalktım. Çenemde yaranmm hâlâ acıyor. Fakat vücudum eski kuvvetini bulm ŞEHİR TİYATROSU Operet KS ıııııı|||ıııııı” Bu akşami Hu a 20,30 dâ || L1 N AŞK MEKTE Yazan: Yusuf & DU Beste: M. Sabahât HALK OPERETİĞİ Bu akşam Kadıköy ShreyY'd' BEYOĞLU ÇİÇEĞİ | Salı akşamı A Z A K'ta * * 'HALI'MIZ hı Malül ve Şehit Ailelerini Davet Beşiktaş Askerlik şubesinden; — Beşiktaş askerlik şubesinde kayyet malül ve şehit aileleri İ bat 937 tarihinden itibaren yo! malarına başlanacağından ve! rile şubeye müracaatları ilân ol Tuzla Parti Başkanlığının Teşekkürü Cümhuriyet Halk Partisi Tuzlâ * cak başkanlığı, şimdiye kadar hayırperver - hizmetlerinden 00 Adem ve Salim kardeşlere teş etmektedir. YENİ NEŞRİYAT Akımn Yolcuları — M. Yalçın tarafından bu isimde bir milli neşredilmiştir. Eser 200 sa Memleket dışında vatan hasret'” demek olduğunu anlatan temiZ üslüp ile yazılmış orijinal bir © dir. ARŞIV NEDIR? — Ankarâ kevi neşriyatından olan ve B Koşay tarafından yazılan bu esef mıştır. LOZAN — Doktor Münip #” Ürgüplü tarafından yazılan ve ”” ile Lozanı mukayese eden bu esef ” kara Halkevi tarafından neşrolu tur. L IDARE — Dahiliye Vekâleti * fından çıkarılan bu aylık mecmi son 103 - 104 üncü sayısı bir neşredilmiştir. Türkiyede 1935 Yılındaki ji İşleri — Remzi Oğuz Arığıl eseri Ankara Halkevi tarafındâf şir sahasına konulmuştur. — Peki büyük anne. , Genç kız elinde bir tepsi ile dönerken büyük ha- nın: odanın öbür köşesinde seccadesini yaymış na- maz kılıyordu. Ne temiz, ne sıcak bir aile yuvası. Ben doğma büyüme Sıvaslıyım. Babamı küçükten kaybetniişim. Annem birkaç parça arazinin geliri ile beni ve ağabeyimi büyüttü. Aramızda epey yaş far- kı olan ağabeyim zabit olunca beni himayesine aldı, Onun İstanbulda evlenerek yerleşmesi bana buraya gelip hukuk tahsili yapmamı temin etti. Ne çare ki, tam son imtihamlarımı verip diploma alacağım gün- lerde hayatımız altüst oldu. Şu dakikada içinde bu- lunduğum aile yuvasının bu samimi havası geçirdi- ğim tehlikenin hatırası değil, mütarekenin ilk gün- lerindenberi yaşadığım buhranın sıkımmtısını da unut- turdu. Ne temiz, ne can, ne şefkatli insanlar var! Binbaşı geç vakit geldi. Hatırımı sordu. Annesinden malümat aldı. Sonra bir bahane ile, ihtiyar kadını aşağıya yol- ladıktan sonra karyolanın yanındaki sandalyayı bi- raz daha yaklaştırdı: — Verdiğin adrese gittim. Ağabeyin de evde idi, onunla silâh arkadaşı olduğumuzu neye söylemedin. Çıka çıka karşıma Sait Sıvas çıkmasın mı? Aramız- da iki smıf fark vardı. Ne ise uzun boylu konuştuk. Yarım sabah geleceğini söyledi, fakat şimdi başka bir mesele var. , İkinci pansımandan sonra çenem daha rahat işli- yebiliyordu. Binbaşının son cümlesini duyunca göz-- lerim açıldı: (HAKİKİ Ezeri hazırlıyan: — Ne var efendim. — Telâşa lüzum yok. Sivil memurlardan bir tanı- dığım vardır. Bugün ona tesadüf etmiştim. İşin iç- yüzünü bildiği yok. Ortalıktan, dünkü nümayişler- den bahsederken bana işgal ordusu zabıtasının seni şiddetle aradığını haber verdi. Bütün merkezlere sı- kt emirler verilmiş. İşgal ordusunu, kumandanları- nı, milli marşlarını tahkir eden genci harıl harıl arı- yorlar. Birçokları senin bir sivil memur tarafından kara- kola götürüldüğünü söylemişler, anlıyorsun ya. İtilât . devletleri zabıtası şimdi karakollardan 'bu sivil me- murun götürdüğü mücrimi istiyorlar. Benim heyecandan ter dökmeğe başlamama rağ- men binbaşı bol bir kahkaha attı: — Malüm ya taharri memuru ben, mücrim de sen. Onun neşesi bana da emniyet verdi. Fakat binbaşı ilâve etti: — Zabita tarama usulü ile seni arıyor, ve belki de seni burada bulacaklar. Malüm ya fisebilillâh gammazlık edenler pek çoktur. Hüviyetini tesbit ederlerse ağabeyini de sıkıştırıcaklar. Bunun için. Devam etmesine fırsat vermedim: — Ben derhal gider, teslim olurum binbaşım. Be- nim yüzümden... Bu sefer o sözümü tamamlamaktan beni menetti. İNKILÂP ROMANII BBK ÇU Mahmud Atillâ AYKUT — Ne münasebet.. Ben herşeyi' düşündüm. Seni Boğaziçinde akrabalarımızdan birinin yalısma gön- dereceğim, Zaten beh de izimi kaybetmek istiyorum. İş yatışmcıya kadar orada barmırız. Anadolu ile muhaberedeyim. Bizim burada DİF grubumuz var. Dün ağabeyinle görüştük. Ona da Vazife yerdik, Bu- günlerde her halde bir şeyler olacak bakalım. Belki de Boğaziçinden Anadoluya geç€ceğim, Birdenbire vücudüme bir ateş yayıldı, çenemdeki bağları unutup yatağımdan fırladım; — Binbaşım beni de götürmez misin? Düşünceli gözleri üzerime dikildi. Kır düşmüş başı sert bir hareketle eğildi: — Olur. Onu da düşünürüz. Fakat her halde bu- radan uzaklaşmak lâzım. Sen bu gece istirahat et. Yarm annemle Feriha seni kadın kıyafetine sokar- lar. Hep beraber dediğim yere gidersiniz, Geçen * gün seni eve getirirken, a.rabada_n. indirirken gören- ler olmuş. Bir boşboşm_*k her işi bozar, Onun için temkinli olmalıyız. Şimdi yat bakalım, Benim biraz daha işim var. Ve beni askerce selâmladı, odadan çıktı. Binbaşının gözlerinde derin bir düşünce var. Om- rü top, tüfek sesleri dinlemekle geçen bu yiğit adam vazifeyi her şeyin üstünde tanıyan © yüksek ruhlu ideal sahibi insanlardan... Emreder gibi söylüyor. Fakat onun fikirlerine itaat etmek insana zevk ve- Perdeyi araladım. İ Kademeli kademeli bir çatı yığınından sonra # z mara bütün genişliği ile gözlerimin altına yayıldı Sakin bir hava.. Güneş denizde yıkanıyor. U! ufuktâ bir posta vapuru kurşuni bir siluet halif yol alıyor. Sokağa bakıyorum. Biraz ilerde büyük bir ? var. Kapısındaki levhada (Nümune Mektebi) yâğ Birkaç çocuk mektebe geliyor. Bunların bir şey” haberleri yok. Memlekette bir şeyler olduğunU rüyorlar. Annelerinden, babalarından acı şeylef tiyorlar. Fakat bu olan biten şeylerin neticesini, ©© ların hayatı üzerindeki tesirlerini anlıyorlar m! Keşki ben de onlar kadar olsaydım. Benim gençliğim de kan ve barut kokularile 8“* Balkan muharebesi, Trablusgarp muharebesi V€ hayet hâlâ dumanları tüten Büyük Harp... Bef devirler yıkan, devirler açan ve milyonlarca P ölüme götüren katil harp yıllarının çocuğuyum- ,ı-' Bugün on dokuz yaşındayım. Önümde uzun 3 var. Fakat bugün ve yarın beni bekliyen mücâ” nin dünkünden daha güç olmıyacağını kim !* eder? O kadar dalmışım ki kapmım açıldığını duymö”” Binbaşının sert fakat yürekten sesi: — Maşallah. Kalktın ha! Kapmı üç dört ker© dum. Ses çıkmayınca merak ettim. — Çok oldu kalkalı. Dalmışım. Duymadım. / — İ (Arkası V“v