mz 4 Dil Tetkikleri Sport ve Sportmen sözleri öz (Başı 1 incide) | nin, Yakut Dili lügatinde: | Hareket etmek, gitmek, sürüklen. mek, koşma, binekle gitmek mâna. arma geldiğini görüyoruz. Yani fa aliyetin, hareketin devam eltiğinin i. fadesi tamamen görülüyor, Misallerimize devam edelim: Yakutça; (asaran is) — hayat sür. mek, vakit geçirmek. (Sirdön is) — Birisine bir şey öğ- retmek. (Tahsa sılcan 18) — Avluda gezin. mek, Bu misallerle (sport) kelimesinin başmdaki vokali düşmüş “s,, nin ma- masını açıkça anlamış bulunuyoruz. 1 2 3 (iğ) < is < ip) kelimenin baştaki Üç unsurunu okur ve son morfolojik gekli olan (sip) sözünü yine Pekars. ky'nin lügatinde ararsak görürüz ki çarçabuk, bir çırpma manalarını, ya, | ni geniş ve çok hareket ifade eden| manalarmı ihtiva ede. rek konuştuğumuz (şıp — ta) ayni kelimedir. Ani bir hareketi ifade için (Şıpm işi) demez miyiz? Daha ars. yalım. İ Kamusu Türkide “zip,, yahut “zip,, Sözünün manası: birdenbire zıp: #iç. ramayı tasvir ederler, Zıplamakta, sıçramak, yukarıya doğru atılmak, hoplamak manasında. | dır. Arkadaşlar; Şimdi kelimenin buraya kadar olar! kısmını toplıyalım; “İğ tissip*t #ipor, spor olur. or,, - İsipor - İbet anlamı, yukarıda izah ettik. Bir Jatı mütemadi koşturmak İdağ lügatinde sibirt * kı — sıbr sözünün tamamen ayni old hut “v. sıçrayıp atlamak. Burada (p) yerine mek, ihtilâç etmek. şitap etmek, tehalük göstermek, mek (Kamusu Türki Lehçe Osmant). yirt, sıpırt, stport, spor) sözleri ayni manaya delâlet eden, orijinleri bir öz Türk sözleridir. İ | Coğrafya Fakü! rinden Bay Hasan Reşit Tankut'un| 21.12.1936 tarihli münteğir (men — İman) etüdünde bu lâhikaların tamami türkçedir nide (x1pır), zıplıyarak çılgınca hare. ket eden demektir. Şimdi (sport) kelimesini tamamlı. yalım, ve manasını başka bir Türk kelime ile teyit edelim. (w. $ &) nin kelimeye verdiği mis için kulla. nılan kırbaç, sta durmadan (sport) yaptıran bir vasıtadır. Bunün Türkçe bir adı da Verbitskinin Altay — Ala. kı, dir. O halde (sibirt) kelimesi (sport) ğu mey.) dandadir. (Sport) sözlindeki “v.*-p, prensi. pal kökü; kelimelerde değişebilir, ya. | ni (p) yerine “y. 4.8, * kya * y.. şeklinde Meselâ sekmek — bir öyak üzere (k) gelmiştir. Seğirt — me ) Sekirt — me ) Seyir — mek ) Sekir — mek ) dans, ihtilâç dans etmek, rakset Seğirt — mek — acele, müsaraat, Seyirt — mek — tahalük göster. Işte arkadaşlar; (seğirt, sekir*, se. İ Sportmen ise; Ankara Tarih, Dil, si Say Profesörle. İemmiyot ehlecek ha vetli ği yolunda inkişaf ve sa) Arap âlemi Karşısında Biz (Başı 1 incide) vaffakıyetle tatbik ettikten Sonra Filistinda de ayai istikamette yürü. yeceklerine şüphe edilemez. Böylece Arap âleminin büyük bir ısmı hem mukadderatlarma hikim olmuş bir hale gslecek, hem de Ingiliz ittifakına Gayanarak hariel emniyet. lerini korumuş ve dahili inliçıla İm. kân temin etmiş macaklardır, Fena taklitçilik alnız Swiye şimdilik İstisua Y teşkil ediyor. Çünkü Fransa, Iraktaki Ingiliz m: ancak şeklen taklitten başka ey yapmayı". A. İrada şu fark var ki İngiltere samimi halde Fransanın siyaseti mas. keli ve iki yüzitdür. Fransa da bu sa vet yoluna girer, Suriyelileri mukadderatına sahip bir hale koyar ve Yakm Şarkın huzur ve istikrarma ve Suriyenin inkişafına engel teşkil eden Sancak meselesi bizim çok mu. ve makul tek'ifimiz dairesinde ha irse Yakın Şark dünyanın her yerinden sakin ve halinden hoşnut bir manzara arzedecektir. Biz Araplarla asırlarca yanyana yaşadıx. Birbirimize darıldıŞımız ol. du. Kaynaştığımız ve kardeşçe hisler duyduğumuz zamanlarda eksikol. madı. Aramızdaki bu yakmlığın bize telkin ettiği duygu. Arap âleminin bir taraftar ısbi'âl, değer taraftan müttefik. lerle işi adetini candan istemekter #harettir. Buluşacağımız yollar ürkiye İle Arap memleketleri ancak vuln yolunda ve dostluk yolunda buluşabilirler. Daha yakn bir münasebet, ce bugün için, nede yarın ıçın balıra gelebilir. TAN © tay — Aladağ lügatinde, (dipor) sö. Kelimenin buraya kadar olan un. surlarma, “v, * r,, nin verdiği ma. Dayı, tekarrür ve daimilik diye yüka- rıda izah etmiştik. Verbitskinin Al - | görmüyorum. günü, (sibır) seklinde buluyoruz, ki manası, “kovalamak, Kovmak, avla. mak,, diye gösterilmektedir. Buna dair ayni lehçede bir iki mi. sl söyliyelim: Sibıra kel — kovalıyarak (getir mek. Yüs yılga attı sibırdı tudup polbo. dı — yüz sene atı arkasından takip yurlar, Binaenaley'i demektir. Arkadaşlar; le asıl Türkçe oldukları izah edilmiş olduğundan burada bu İ hakkında uzun uzadıya bahse lüzum Bu etilde görs men, man lâhikaları İTürk kadar kıdeme sahip bulunu. spesimz Türkmen ve Karaman kadar Türk malı, öz Türkçedir. Manası spor ya - pan, sporla meşgul olan, spor adamı Osmanlı Impsratorluğu, Türstun başka unsurlarla 'neskün *rizivin sa. hipliğini asırlarca bir yük diye taşı dı. Bu yerlerden birşey alamadı, dul ma Üste verdi: Manasiz İmparatorluk yükünün altındı kendisi de boğuldu. gitti, Inkılâp»Türkiyesinde hiçbir nevi a razi iştihası yoktur. Elimizdeki top. raklar, artan nüfusumuzu nesillerce,| ssırlarca bârındırmıya kâfidir. Bura. sını Türklere lâyık bir yurt haline koymak için yine nesillerce, astrlarca Kikalarn kelimesi Bu Çarşamba akşamı Kombinaları at Vekâleti bu sene tesisi ne başlıyacağı kombinalar için Zirant Enstitüsünden mezun olacak ziraat . gilerle diğer ziraat mektepleri mezun larını dam oedecektir, Vekâlet her vilâyette meslek haricinde çalış- makta bulunanları tesbit ettirmeğe başlamıştır. İstanbulda serbest mes. lekte ve muallimlikte bulunanların a dedi yirmi iki ziraatçidir . tur ve olmıyacaktır. Çünkü bizim bu gün vücude getirdiğimiz sanayi, an- cak ham oşyamızım bir gısmmı kul lanmak, şehir ha'kımıza iş bulmak ve fevkalâde (odakikalarda — harice muhtaç olmamak içindir. Fazla istihsal derdi ürkiye İktısadi bünyesini ye. niden kurarken, fazla sınai is. tihsal uçurumunu düşmekten ve gü. wün birinde sınai mewulâta mahreç arâmak ihtiyacı duymaktar kendini koruyacaktır. En büyük san'at mem leketlerini kıvrandıran fazla istihsal derdi ve ihracat ihtiyacı kapılarımızı dalma sımsıkı kapalı bulacaktır. Bi. zim fazla İstihsal gayretimiz ancak ham eşva sahasında kendini göstere cektir. Kendine böyle bir iktisadi program çizen bir memleketin tabü siyaseti, komşularile ve herkesle sulh ve dost İluktur. Filistin Araplarınn düne hasreti ifade eden sözleri karşısında biz, bu aziz dostlarımızın, dünü ara. mıyacak kadar mes'ut ve hoşnut ol. Yerler evvelden almabilir. İtemeli olan birer fesat ocağı haline SUMER Sinemasında Büyük filmler artisti VİCTOR FRANCEN'i MARCELLE CHANTAL ve JEAN PİERRE AUMONT ile beraber Otemsil LU'HERBİER'nin meşhur DENİZLER PERİSİ (La porte du Large) deniz hayatına aid büyük ve merakaver filmini takdim ediyor. Gençlik, heyecan ve neşe filmi olmakla beraber his, teessür ve doğruluk filmidir. Telefon 42851 fi ettikleri MARCEL şaheseri DÜNYANIN 8 NCİ HARİKASI YIKILAN BELDE SANFRANSISKO - 20 nci ASIR 3. 3 SODOM VE GOMORESİ 000.000 dolarlık film senede başarılan film, Baş rollerde: KLARK GABLE-.JEANETTE MACDONALD - —İ Bu akşam Pangaltı YT A NM SinEMAsınDa mss PROFESÖR ZATİ S DİKKAT: YARIN A Roma Görüşmeleri (Başı 1 incide) kültürümüzü ve mevcudiyetimizi teh dit eden yegâne tehlikenin bolşevik - lik olduğu bilindikten sonra bunun yerine bir nevi Avrupa fikri kaim oluyor. Demokrasiler bilerek veya bil miyerek bolşevizmin muavin mikrop! gelmişlerdir, Demokrasiler, bir grup teşkil ediyorlar, Bizde başka bir grup teşkil ettik, Roma, 17 (A.A) — Prusya Başba. kanı Göring bugün Kastel Poozianoda | tertip edilen avda kralm misafiri 6. larak bulunmuş ve kral tarafından şerefine bir öğle yemeği verilmiştir. Bunu müteakıp Göring, gehri ve ci. | varmı gezmiştir. Yarm sabah Vellahtin davetine ica betle Naroliva eiderek harpfina vasi lecek öğle yemeğinde hazır bulunduk tan sonra akşam üzeri Kapriye gide. cek ve orada bir kaç gün istirahat edecektir. Varşova 17 (A.A.) — Görin şubat ortalarından sonra Lehistanda beklen mektedir. UNGUR TEMSİLLERİ 'Tekmi! programı ile KŞAM YENİ PROGRAM Gündüz sinemada: Siyah Gül er Lilian Hazvej Willy Priteji Maksim | Lokantasmın açılışı | ATTIK 23 İKİNCİKANUN CUMARTESİ ŞEHİR TIYATRÖİ OPERET KISMİ Bu âkşa 20.30 da AŞK MEKTEBİ o IN he KADIKÖY SÜREYYADA | HALK OPERETİ Bu akşam saat 2ide ESKİ HAMAM ESKİ TAS Dünkü Briç Meselesi 4) tur. (W) nin kâğıtlarını gös! Pik, Kör, Karo ve Trefi işarö baş aşağı ters konmuş olduğu # (W) min oyuna trefi (6) kısı le Inması yazılacak yerde (10) M8” başlıyacağı yazılmıştır Şimdiye kadar üzerimde konuştuğu. mez mevzu; muhterem dinleyicileri - mi yakından plâkadar ettiğinder. kıy. metli vakitlerini israf edilmiş sayıl. mazsa da beni dinlemek lütuf ve zah. metinde bulunduğunuz için sizlere de yapılacak dahili iş vardır. Sonra başka unsurlarIz mesktin a. malarını temenni etmekle iktifa ede. raziye sahip olmak arzusu, ancak 81. |riz. Fransa ve Su hakkıadati Sez naif mamulât için mahreç bulmak ih. İmennimiz de bizi olduğunuz gibi an- mcmdan doğabilir. Türkiye ham lamalarından ve kendi menfaatlerini ya ihraç eden bir iaimlekettir. Ik, ,daha iyi takdır edebilmeleriaden iba.. etti (sürdü), amma tutamadı. Sıbırmak — yine Radolfun dördün. ci ciklinde (Rad. IV. Alt. Tel, Leb., Şor., Küer, Sag, Koyb., Kaç.) lehçe. Jerinde bu kelime hücum etmek mana Ticaret Odasında Esnaf Bugün Ticaret Odasmda toplana - - cak olun esnaf cemiyetleri reisi ve Muayenesi i kâtipleri esnafa yapılacak yardım ve) Sofya, 17 (TAN) — Bulgaristi bu İşe ait teşkilâtm evvelee hazırlan | evlenecek çiftler, bundan sonra Bulgaristanda İzdiva$ #ındadır. Kamusu Türki'de ve lehçel Osma. in onu bıraktım?.,, Bu düşünce içini bir kurt gibi kemiriyor ve diz - ginlere asılarak gerisin geriye dönmemek için nefsi. le müthiş bir mücadelede bulunuyordu. Göğsünden boğazına doğru yayılan bir steş genç adamın gözlerinden yaş getirdi. Gocuğunun öuunu âçlı, göğsünü rüzgüru vererek biraz serinledi. Yavaş yavaş bütün vücudüne bir hissizlik, bir do- nukluk yayılıyordu. Kafasındaki düşünceler şimdi tamamen sislenmişti, Kulakları çınlıyor, gözleri ya- giyordu. Hayvanı biraz sürdü ve biraz sonra Zeytin. lik köyüne geldi. Burası Fdremitle Akçay arasında, ova üzerinde bir köydü. Ahalisinin çoğu doksan üç mühacirleri idi, Yusuf tanıdıklarındaa birinin evine indi. Hayvandan atlayıp ayaklarımı yere basınca bü- tün vücudüne iğneler batar gibi oldu. Ağır gocuğun altmda gerinmek istedi, fakat halsizlikten bunu da yapamadı. İçeri girince hemen bir yalak serdirip u. zandı. Ve tam dört giln yerinden kalkamadı. İlk geceler kendini bilmiyecek kadar ateşi yükselmişti, boğazı yanıyor ve yutkunamıyordu. Ev sahibinin iki karı - #indan biri ona biraz ıhlamur çiçeği kaynatıp içirdi, diğeri tuğla ısıtıp karnına koydu. Yusuf mütemadiyen terliyor, titriyordu. Rirğenbi- re görülmemiş derecede inkişaf eden muhayyelesinin önüne sıraladığı çeşit çeşit manzaralar, hayaller onu yatakta mütemadiyen kımıldamıya ve yüzünü iztı - rap ile buruşturmıya sevkediyordu. Yanan gözka - pakları sanki üzerindeki hayali mütemadiyen değiş » İiren acayip levhalar idi, üzerlerinde bazan daha zi- yade mora benziyen renk kavisleri beliriyor, sonra gayet vazih şekilde birtakım tanıdık şahıslar ve yer- ler resmigeçit yapmıya başlıyordu. Bazan bunlari seyrede ede yorulan ve uykuya benzer bir dalgınlığa düşen Yusuf şiddetle sarsılıyor ve yumruklarını si- kıyordu. Hele geveleri büsbütün boğulur gibi oluyor ve yor ganm altında hırsla dizlerini yumrukluyordu. Karşı- sına, ocağın üstüne konan bir yağ kandili ile ocakta çıtırdıyarak ağır'ağır yanan bir kütüğün alevleri toprak zeminin ancak bir kısmını örten hasırı kirmi- gıya hovuyar ve mor yüzlü yorgarm üstünde gölde- ria saygılarımla teşekkü va sözümü bitiriritu lerimi supar | tısadi hüviyeti itibarile emperyalist. lik rolü oynamıya hiçbir ihtiyacı yok rettir. mış olan projesini Ahmet Emin YALMAN Kuyucaklı Yusuf MEMLEKET ROMANI ei Gi ler uçuruyordu. Yusuf © zamana kadar duymadığı bir pişmanlıkla çırpmmakta ve: “Ne diye geldim? Ne diye yola çık- tim ? Ne diye onu yalnız bıraktım ?,, diye üzülmekte idi. Derhal geri dönmek istiyor, kendisini buraya bağlıyan hastalığa lânet ediyordu. Her saat geçtik - çe bu hissi artıyor, sanki Muazzez bir tehlikede imiş ve Yusuf onu kurtarmıya derhal koşamıyormuş gir bi yeisle dudaklarını ısırıyordu. Birkaç kere olduğu yerde doğrulmak istedi fakat muktedir olamadı. Görünmiyen ağır zincirler onun kımıldamak imkânlarını alıyordu. Arkası üstü ya - tarken zannettiği gibi kuvvetli olmadığım, iradesi - nin ve isteklerinin vaziyetinde bir değişiklik yapamı. yacağını anlayınca nefretle dudaklarını buruşturup tekrar sükünetine döndü. Uyumaktan ve daha ziyade uykudan evvelki o ya» rı uyanıklıktan korkuyordu. Hangi kuvvetten emir aldığını bilemediği muhayyelesi o zaman faaliyetini büsbütün arttırıyor ve bazı ihtimallerin levhalarını Yusufu bitap bir hale getirinciye kadar onun gözle- rinin önünden çekmiyordu. Yusuf tamamile karar vermişti. Biraz iyileşir iyi « leşmez derhal Bdremide dönecek ve Muazzezi ala rak herhangi bir yere gidecekti. Şahindeye hiç ha - ber vermeden, bu sefer nikâhlr kartsmt kaçıracak - tr. Selâhaddin Beyin hatırı için Edremlde dönmüş ve o zamandanberi buna kâfi derecede pişman ol - mustu. Bu Allahın belâsı yere dönmese ve tesadiife tâbi olarak hayatmı bir kere başlamış olduğu şekilde devam ettirse İdi bu felâketlerin hiçbiri onun basma çökmiyecekti. Buna emindi. Ne tahriret kâtipliği, ne tahsildarlık yapmıya mecbur kalmıyacak, kayma - kamların, önünde korkudan titremiyecek, karısını arkada bakıp: şu anda kimlerla beraber asaba? di- 5 — SABAHATTTIN ALI ye terler içinde sayıklamıyacaktı. Fakat bu hatayı, tamamen iş işten geçmeden dü- zeltmek lâzımdı. Bir dakika bile beklemeden düzelt- mek... Hemen gidip Muazzezi evden almak, kimseye bir şey söylemeden bilmediği bir tarafa gitmek isti- yordu. Onu ilk kaçırdığı günü nereye gideceklerini, ne yapacaklarını, neyle geçineceklerini pek midü - şünmüştü? O halde bunlarla zihin yormıya şimdi de hiç hacet yoktu. Fakat bu mel'un hastalık onu beklemiye, hem de en azaplı bir vaziyette beklemiye mecbur ediyordu. Kendi kendine: “Ülen domuzun Yusufu, tam zamanında başı yas- tığa vurursun ha!, diye söyleniyor ve hiç durma - dan iki tarafına dönüyordu. Köye gelip yattığmm ancak dördüncü günü boğazı biraz düzelir gibi oldu. Şimdi biraz daha rahat yut - kunabiliyordu. Fakat halsizliği, baş ağrıları henüz geçmemişti. Birkaç kere kalkıp odada aşağı yukarı dolaştı, haşı dönerek tekrar yatağa uzanmıya mec- bur oldu. O gün biraz tarhana çorbasile bir kâse yoğurt yiyebildi. Böyle iyilesir gibi olduğunu hissettikçe hiç yerinde duramıyordu. Ev sahibi onu akşama kadar güçlükle zapdetti ve Yusuf Edremide ertesi gün git. miye razr oldu. Fakat ortalık kararıp ta yastığa daya nan başımda hayallerin o korkunç oyunu tekrar be- lirmiye başlaymer Yusuf yerinden fırladı. nantalonu nu ayağıma, caketi sırtma gecirip dışarı çıktı. Bu hali gören ev sahibi artk İtiraz etmedi; yalniz Yusufu odaya sokarak: “Azrerk tsm, ben hayvanı eğerliyeyim?,. deği, Biraz sonra gocuğuna sıkıca sarılan Yusuf atını dörtnala kaldırmış, Pöremide dönüyordu. Hava bir kaç gün evselkine nazaran sAamakıllı o soğumuştu. müzakere edeceklerdir . son defa olarak|kümet doktorları tarafından ve eğilecekle"i t. Hattâ buralarda pek hadir görülen hafif bir kar s8” piştiriyordu. Yolun iki tarafındaki zeytinler taş &©” silmiş gibi hareketsizdi. Hayvan ince ayaklarile ça” kıllarda kıvılcımlar saçıyor ve hızlı bizlı soluyordür Yusufun nefesi de yorgunluk verecek kadar hızla” mıştı. Vücudünl soğuk bir terin kapladığını ve boğf zmn acımıya başladığını hissediyordu. Tekrar Bas” talanmaktan adamakıllı korktu. Eve gidip tekrar ya” tağa uzanacak olduktan sonra bu dönüşün mânssi kalmıyacaktı. Fakat ölüm halinde bile olsa aklı9$ koyduğu şeyi yapmıya niyet etti. Muazzezi alıp gid” cek, ondan sonra hastalansa da düşünmiyecekti. Bif dağ başında, uzak bir köyde başlarını koyacak yer bulurlardı elbette. Kendini de hayrete düşürecek kadar kısa bir 3 manda kaşabaya vardı. Bozuk kaldırımlı dar sok8$” lardan ayni hızla geçti. Kahvelerde oturanlar bu VW kitte bu süratle geçen süvariyi görebilmek için böf” larını buğulu camlara yapıştırıyorlardı. Karanlık sokaklarda rastladığı birkaç kadın korkü ile “ay!,, diye bağırıştılar ve çocuklarını kollarındı$ tutup hızla kenara çektiler. Yusuf Bayramyerini tikten sonra hayvanı yavaşlattı, eve yaklaştığı 78 © man alt katta, sokak üstündeki odada ışık yandığı”) nı gördü. Hayvandan indi, dizginleri eline alarak A” ka tarafa dolaştı. Anahtarı yanında olan bahçe K8” pısından içeri girdi. | Kendisini kimse karşılamıyordu. Bahçeden taşliğf açılan kapı kapalı olduğu için buna hayret etmedi” Herhalde duymamığlardı. Kolanı gevşetmek için elini atım karnıma götürü” ken durdu: “Neden çözüyorum ?,, dedi. Karısmı alıp hemen st miyecek mai idi? Bunu hakikaten yapıp yapamıyacağını bir an ke? di kendine sordu. Şahindenin halini düştindü. Mus#* zezin ne cevap vereceğini, bu teklifi nasıl karşılı” .cağını merak ediyordu. Onu çırçıplak alıp götüremöl. di. Fakat genç kadın sırtına bir şey giyinciye kadi”! Şahindenin mahalleyi ayağa kaldırması da mümkö” | dü. Ne (Arkası var)