14 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

14 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—TT TUTU TTTT TÜT TTTT TE p vT K S POR ) Dev adam Karnera'nın parlak gidi günler! yeller zamanında çekilmiş bir resmi Yunanistanda Futbo'cular Çalışıyor Bu aymn altısında Selânikte Yunan milli takımı ile Avusturya Fayuriz takımı arasmda çok heyecanlı bir maç yapılmıştır. Yunan milli takımı oyuncuları Ri- bas, Papadopulos, Çaganyas, Befas, Deliyanis, Siotis, Eftimiadis, Sidiro- pulos, Hacinikolasi, Vazos, Simyoni dis, Vikelidis'ten mürekkepti. Oyun iki tarafın da şiddetli taar- ruzları ile başlamış fakat biraz son- ra Ayusturya takrmınım tehlikeli a - kınları vâki olmuştur. il inci daki - kaya kadar Avusturyalıların tazyiki altında devam eden oyun 17 inci daki kadan sonra Yunanlıların tefevvuku nu göstermeğe başlamıştır. Fakat bu tafevvük çok sürmemiş 'Avusturyalılar 33 üncü dakika bir gol yapmışlar ve birinci devre bu su retle nihayet bulmuştur. İkinci devrenin yirminci dakika - sında Yunanlılar bir gol , sonra bir daha gol yapmışlar 40 mcr dakikada da yine Yunanlılar bir gol mukabi- linde Avusturyalılar da bir gol yap- mışlar ve devrenin sonuna doğru Yu nanlılar bir gol daha atarak oyun 3-2 Yunanlıların kazanmasile neti - celenmiştir. Kadın Sporcularımız İdare- | cilikte Takdir Ediliyor Bilecik, (Husust) — Geçende Sö. ğüdün İnhisar nahiyesi muallimle. rinden Bayan Müeyyedin orada bir spor klübü kurarak gençliği spora teşvik ettiği bildirilmişti. Bu sefer Söğütte yapılan Söğüt. spor Klübü kongresind& de diğer bir bayan spor idareciliği için rey almış. tır. Bayan Hafize klüp veznedarlığı- na seçilmiştir. Akınsporun Kongresi * Akmspor Klübünden: Klübümüzün senelik fevkalâde kon gresi 16 İkincikânun 1937 Cumartesi günü saat 19 da klüp merkezinde top lanacaktır. r Bütün Akmsporlularım yazılr gün ve saatte klübe gelmeleri.. Dağcılık Klübünde Dağeılık klübü bundan sonra ter- biyevi jimnastik faâliyetlerile de uğ. raşacaktır. Klübün gsenelik kon- 'İ gresi bu ay sonunda toplanacaktır. den NLK BAYE YS Sporcuların izin meselesi Halledildi Milli temaslar dolayısile yapılan kamplar ve klüplerin yalnız başına giriştikleri angajmanlarda takımla - rımızın seyahate gidebilmeleri her daim birçok müşkülâtla karşılaşı - yor ve bilhassa oyunculara çalıştık- ları müesseselerden izin alabilmek büyük uğraşmalardan sonra kabil o- labiliyordu. Bazan de sporcuların mü esseselerindeki vaziyetlerini bozma- mak için seyahate iştirak ettirilmi- yordu. Önümüzdeki mevsim başlıyacak 0- lan ve futbolün kalkınmasına büyük yardım edeceği şüphesiz olan milli küme maçları Bu meseleyi tazele. miştir. Milli kümenin bütün hususatile biz zat yakından alâkadar olan Türk - spor Kurumu Başkanı Halit Bay - rak bu husustaki noktainazarını ait olduğu makama bir rapor halinde|* bildirmiştir. Heyeti Vekileden geçecek olan bu kararla badema resmi ve hususi mü esseselerde çalışan sporculara sene- nin tesbit edilecek günlerinde izin verilecektir. ŞAKA! Bir gün Nüasrettin Hoca- nın oğluna bir patlıcan göstermişler. Bakmış ve te- reddütsüz: — Gözü açılmamış sığır- cık yavrusu! demiş. Hoca da hazıruna: — Vallahi ben söyleme- dim. Kendi kendine buldu. Diye mahdumun zekâsı hak- kında teminat vermiş. Bugünlerde - çocukların misafirlik oynadıkları gibi spor muharrirliği oyunu oy- nıyar çocukların -birtakım buluşları var ki; insan, ar- kasından birinin çıkıp: — Ben söylemedim! Val- lahi kendi kendine buldu. demesini bekliyor. Ki , Me. Ne. Dev adamın yerinde Üü Si esiyor Karnera cambazlık yapıyor Boks sporunun en çok para kazan. gdrran bir şube olduğu muhakkaktır. Bilhassa ağır sikletler arasında bey. nelmilel bir şöhret temin eden herhan gi bir boksörün milyoner olması şart gibidir. Fakat parası en hayır etmiyen işin de boks olduğunu maatteessüf birçok şampiyonların boksu biraktıktan son ra düştükleri sıkıntıdan anlıyoruz. Boksu bıraktıktan sonra Zarurete dü,memiş şampiyonlardan on tanesi nin ismini bir araya getirmek kabil değildir. Hemen hepsi on on beş sene de bir çok çetin mücadelelerle kazan. dıkları milyonları bir iki senede tüket mişlerdir. Bokstan kazandıkları milyonları tüketen Türkiyede de meşhur olan. lardan, Dempsey, Karpantiye, Kriki, “onsondan sonra, dev adam lâkabile anılan İtalyan Karneranın fena vazi. yette olduğunu okuyoruz. Bir zaman lar ağır siklet dünya şampiyonluğuna kadar yükselen ve Amerikada otuz .- dan fazla büyük ücretli müsabaka yapan bu insan azmanı şimdi İtalya. nın küçücük bir şehrindeki sirkte se- yircileri güldürecek hikâyeler anlatı. yor ve dayak yemek üzere tutulmuş hususi boksörlerle sahte boks numa. raları yaparak maişetini kazanmıya çabalıyor. Dev adamın iki senede. Kkazandığı servetin miktarı iki:milyondan fazla idi. Fakat bugün meteliksiz kalmıs - tır. Tekirdağlı Parise gidiyor 1 Tekirdağlı Hüseyin Eminönü Halkevi tarafından tertip edilen Türkiye başpehlivanlığı müsa- bakalarında gerbest ve yağlı —güreş birinciliklerini kazanan Tekirdağlı Hüseyin Parise gitmek üzeredir. Ora. da meşhür şampiyonlarla güreşler yapacaktır. Bu hususta sırası gelin- ce tafsilât vereceğiz. Bilecik Sporunun Başıda- reciliği Bilecik, (hususi) — Yapılan inti. hapta, vilâyetimizin spor bölgesi baş. kanlığıma şimdiki başkan vilâyet mek tupçusu Nihat Torumtayın tekrar se- çilmiştir. Bay Nihat bir sene içinde on spor klübü kurmıya muvaffak ol. muş muüuktedir bir idarecidir. Yeni sene için de kendisine yaffakıyetler dileriz. mu. “Aman da ne haspa, ne cici şey! Aman da minnoş şey Kendisine söylenen bu sözleri işidince, ufacık, tefecik maymun, zincirine asıla asıla, ve seke seke sahibinin lâtarnasının tepesine zıp. ladı. Tıpkı insanmış gibi, orada bir iki sırıttı. Gözlerini kırpıştırdı, hem elleriyle, hem ayaklariyle, gövde - sinin ötesini berisini acele acele kaşıdı. Yakası kürk mantolu sülün boy. lu, iki kadın ipek el çantalarından, bir iki parça gümüş para çıkardılar, Bimbinin sahibi Adolfonun kon - serve kutusu bozuntusu parsa tene. kesine atıp gittiler. Uzaklaşırlar . ken, onları, Adolfonun teşekkürle. ri ve hayır duaları artları sıra ko. valadı. “Bimbi” sağa sola bakındı. Yollar kararıyor ve artık el ayak çekiliyordu.’ Loşlaşan sokakları bakışlariyle araştırdı. Artık gelen. ler, geçenler seyreklesmişti. Bunsı yiıldanberi sahibinin âdetlerine uy. mak dolayısiyle (Bimbi) birkaç dakika sonra artık eve dönülece. ğini pekâlâ biliyordu. (Bimbi) ev . den hiç mi hiç hoşlanmıyordu. So. kaktaki gürültüler, gelip geçenler, kendisine hayran kalıp duranlar, onunla konuşanlar hep vakit geçi . rici egienceleri iüi, Yolcular (Bimbi) yi görür gör . mez müutlak durakalırlar. Dostluk. la ve neş'eyle pırıl pırıl fikirdiyan sıcak bakışlariyle Bimbiye şaşa kalırlar. Okşayıcı sözlerle gönlünü alır, ve ona tatlı tatlı ısınir ve ken.. dilerini ona ısındırırlardı. İşte bu gelip geçici hoşbeşlerin, kıskıs, laklak ve çançan edişlerin tadıma doyum muü olurdu?. Onu sözden sazdan çakmaz bir maymun sanırlardı. Oysaki o sandıklarından çok daha fazla seziyordu. Hele ona “aman ne tatlı! Ne haspa! Ne hoş şey!!,, denildiği zaman öyle anlı - yor, ve yüreği öyle hoşlaşıyordu ÜRk D “Aman ne tatlı, ne hoş şey!,, dİ- yenlerin çoğu kadınlardı. Bazan A- dolfoya da döner, ona birkaç SöZ söylerlerdi. Fakat o sözler bile yİ- ne (Bimbi) hakkında olurdu... Çünkü o abuk sabuk suratlı mey - menetsiz İtalyanın yüzünde gözün- de hoşlaşacak ne vardı ki? Mutlak kir ve pas içindeydi, leş gibi sarmı. sak ve şarap kokardı. Adolfonun soluğunun, ” otomobil ekzosundan üflenen benizin efirti v — pofurtusu sağnağmı yüzlerine karşı bir yedi. ler miydi, durup ta “Aman ne tat. lt! Ne hoş cici şey!,, deyemezler- di ya! Aradan çok zaman geçmişti. Fakat unutmamıştı. Bir sefer çek - tiklerinin bezginliği ve usancı can evine tak demişti de apansızın il. lâİlah diye cıyak cıyak bağırmış! Coşmuş! Üfkeden kızıp kızaran gözleri kan çanaklarına dönmüş! Adolfonun suratmna saldırmış. Bi .- yıklarına, burnuna, kulaklarına ya. pişmış, çekmiş, sekiştirmiş, IsSIrmış, inlemiş, dişlerini çatırdatmış, ve hırlıyarak ağzına geleni sövüp Say. mıştı., Fakat zebani yapılr Adolfo nere. de biberuhi boyluposlu (Bimbi) ne- redeydi?. Herif Alimallah vururum dedi miydi, Allah yarattı demez vu. rur muydu, vururdu! İşte o sefer Adolfo (Bimbi)yi ayakaltına almış maymuncağizın evire çevire canına kıymıştı. İşte bu hatırı sayılır hirgürden sonra “Bimbi” nin hırçınlaşması tu. tunca, hatırına o arıdoru köteği getirir. Korkudan tüyleri diken di. ken olur. Yalvarışlı bi. tavırla A. dolfonun omuzunu sıvazlar. Yarım yamalak bildiği dille ezgin bezgin ona etme eyleme, diye öter durur. du. Bu zebellâ gibi herifle boy ölçüş. miye gelmezdi. (Bimbi) yılmıştı ar- tık.. Ona düşen, kimsesizliği ve güçsüzlüğünde boynunu büküp, yesini gönlüne yedirmiye uğraş - maktı. Ah, onu lâtarnaya bağlıyan şu musibet zincirin bir cılız halkası bulunaydı, onu dişiyle bir ısırıp ko. pardı mı idi, ötesi tabana kuvvet!!. Ona gelip te Adolfoyla düşüp kalk mak cennete ermektir deselerdi bile, yine Adolfosuz cehennemin ortasında kızarıp kavrulmağı ter- cih ederdi. Fakat işte şimdiye kadar eline bir fırsat geçmemişti ki turnayı gö. zünden vursun!.. Koyunun bulun. madığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derlerdi. O gökler gibi koca. man hürriyete ulaşamadıktan son. ra, (Adolfo) lâtarnayı zırlatmıya çabalarken ,eline geçen ufaktefek serbestlik parçalarınım kıymığı. nı bile yabana götürmiyerek, o parçaları posalarınadek soyup em- mek gerekiyordu. İşte ne var ki bu hürriyet kırın. tıları bile cok-görülüvordu. - Herif yağlı müşterilerin yaklaşmakta ol. duğunu ğörünce, gidip (Bimbi) yi çimdikler. Yüreğinde acı cız edince, (Bimbi)artık kendini tutamaz. Çi. leden çıkar. VA Hırçın hırçın, çatırdıya, patır. dıya gücü tükenip te bayılasiya kadar lâtarnanın altından üstüne hoplar, üstünden altına zıplar, iner çıkar dururdu. İşte 0 zaman Adol. fo müşteriye: “İşte zavallı may « muncağız... Açlıktan — bağırıyor. Dündenberi hayvancağız ağzına lokma koymadı. Para veren olmadı ki..,, Ve sonra “ömrünüz çok ol. sun.. Teşekkür ederim Senyorita der paraları cebellehu kaydırırdı.. Doğrusu bal alacak çiçeği biliyor . du. Oynanan oyunun Bimbi farkın. da idi., Amma kime dert yansın?. Elinden geleydi, hıncını almak için herifi boğup atıverecekti. Fakat Adolfoya hücumun kaça patladığı. nı vaktiyle sınamıştı ya!, . Gün batıya gelmiş, karanlık ta Bimbinin minimini yüreğine çök « müştü. Adolfo lâtarnayı tekerlek . leri üzerine sürüp yürütüyordu. (Bimbi) anladı. Yine ev yolunu tutmuşlardı. Lâtarnanın tepesinde tüneyen Bimbi sanki cenaze alayı na katılmış gidiyordu. Güneşli gün ağıp .ölmüştü. Ka. ranlık ve yaslı gecenin buz gibisi başgöstermişti. Fakat ne ol - du? Yaslı ve paslı odaya gidecek. lerine, Adolfo lâtarnanın dümeni . ni bir bara doğru kırdı. Makineli bir lâtarna, barda, tat. sız tuzsuz bir tempoyu havan dö. vermiş gibi gümletip duruyordu. Adolfo içkileri çakıp çakıştırmıya . dadandı, Üstlerine bir ahbap gel. di. Yine içkiler çekildi. Bir kadehin artığını da Bimbiye sundular. Hayvanın gırtlağından aşağıya bağrını bir ateş haşladı. Bu şakaya karşı maymun küplere bindi. Pro- testo edeyim derken dolu bir ka . deh devirdi. Adolfonun patağiyle pataklandı. Maymuna acıyan bar sahibi onâ bir bisküvi ve bir parça da peynir kabuğu ikram etti. Tâ neden sonra Adolfo sendeliyerek yerinden kalktı. Kafayı adamakıl. ı tutmuş, abuk sabuk saçmalı. yordu. Eve yarınca Bimbinin zin. cirini, karyolanım demirine Üüstün | körü dolayıverdi. Yük altında ça . tırdıyan karyolaya yıkılmasiyle o. rada sızıp kalması bir oldu. Buz gibi saatler, biribiri sıra yavaş yavaş geçiyorlardı. ” kaktaki gürültüler dindi. Adolfk nun sayıklayıp diş gıcırdatm!llwty dan başka ortada çıt yoktu. PUBG.Ğ re aralığından giren ay ışığı, h& mesi gezdirilen bir elektrik cep | neri gibi zifiri karanlığı deleı'; yavaş yavaş odayı dolaştı. "—_ *'Odanm içindeki kırık dökük f yayı aydınlattı. Zincirin uzunl | dar odada (Bimbi) nin ocağa masına müsaade ediyordu. mun ocağın mağaramsı kuytusüt” araştırdı. Bir köşeye sokulup KY rıldı. Ve gövdesini ılık ılık k l örttü. i Amma Adolfonun horultusu İ" sanı uytmuyordu ki.., (Bimbi) y rinden irkildi. Bir sıçrayışta kaplk ği karyolaya attı. Demir sapın' sarkan armut gibi asılarak, alttâ” üste fırıldak gibi bir çark çevi Yatağa zmladı. Yine yultarı HOf ladı. Demirin etrafında bir daha kıldı.. Yavaşça yere kondik Zincire asıldı; zincir geliyi a zinciri yine tarttı. Zincirin ucu G lanık bulunduğu yerden gıcırdly"» rak sıyrıldı; ve boş olarak Y“'î düştü. . 4 alar tı Ş N .. ti Hürdi OlAı HraclayA dd yordu. Zincirin Yisdikaları çın; yarak ardı sıra sürükleniyo! Bimbi kendini bildi bileli bu hep ayaklarına dolaşıp durm! Lâkin memede yavruluk ç duygularını uzaktan uzağa duyP?” yor da değildi. ; Her nasılsa, tâ gönlünün dibin! yakıcı güneşten kurtularak, yetl yeşil ağaçlar arasında, daldan w la taşınmanın hatırasını, pek lfd"L tan işidilir işidilmez gelen bir Mi siki gibi hayal meyal tadıyordu * Adolfonun odasının biricik peft” ceresi dayalı ve kapalıydı. Zati yapıldı yapılalı açılmamıştı ki.. yükseklerde rafta bazı tenceı'eU ve kapkaçak diziliydi. Bimbi onla« rın içindekilerin çeşnisini bir p4 maklamak istedi. : Fakat o meraklı şeyler, varılami yacak yükseklikte idiler. Y ğ 0 pasaklı masanın üzerine sıçradi. rada bir tabak.. bıçak, çatal bir Kad ta pis bardak vardı. Bıçak kör ole masaydı oracıkta kendi bo, g kesip intihar edecekti. Bir ıj ğın dibinde, öyle fena kokan su vardı ki, iğrenerek yüzünü ek* şitti. Göz kapaklarını kırp! j (Bimbi) orada bulduğu şeyleii hepsini hirer birer çeviriyor, © yor, yoklryordu, hepsini birer DT kokladı. Tattı, ısırdı, tükürdü. Bi punu da işe yaramaz diye yan_l"’ IW açığa tepti(. Yalnız havagazi u basma giden lâstik borunun © çe luğu vardı. İşte bu tam eğlef bir oyuncaktı. Kolayca sağa * , dönüyordu. Bimbi düğmeye g lıp tepetakla bir takla attı.. Bir ı!"d düğme canlandı. Onunla oyn M ğı, ve şakalaşıldığı için kızdı. damıya ve hırlamıya başladı. (M yak DA bi) nin ödü koptu. Çünkü düğmenin soluğu aZ üre sın onu boğacaktı. Bimbi öke » aksıra kaçtı. Sağa koştu, nine boyuna, çapraşık fırla! W la vardı; geldi, indi, çıktı. Kl' hayet gelip kapıya yulandi»v“.j yol verdi. Odanm içinde h& 59* borusunun hâlâ öfkesi dinmM” Vp ti. Dişleri arasından yılan E'hı nini fısıldıyordu. M Onun için Bimbi odadan M fırladı. Kanıksadığı hürriyet€ tı. Bimbi çıkarken aralanâf , kanadı, menteşeleri üzerind süğ yarak usulcacık kapandı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: