iz PS Dİ 6 Dün Romen takımına 4 -1 mağlüp olduk Maçın Hülâsası : Çamurlu sahada cıvık bir oyun oynadı (YAZAN: EŞREF ŞEFİK) Dün Taksim sahasında Romen C, F. R. takımına karşı berbat bir Galatasaray - Beşiktaş muhteliti 1 - 4 ye nildi. Bu gol farkr dünkü oy resinde karşılıklı rakipler tarafından gös terilen kabiliyet ve kıymetin hakiki bir ifadesini teşkl eder. Tabii her oyundan sonraki bir şöyle olsaydı, böyle olurdu, gibi zarı itibara alacak değiliz. Dün iki tarafın kaçırdığı fırsatları sayacak men takımile kar. Oyunun tafsilâtıma başlamadan şu yoktayı ehemmiyetle kaydedeyim: Fenerbahçe - Güneş muhtelili ve Galatasaray takımı Romanyaya gel. diği sırada ben Bükreşteydim. Ru - men seyircilerinin Türk takımlarma karşı gösterdikleri misafirperverli - ği hiç unutamam. Hâlâ gözlürimin ö- nündedir; Fenerli Esat merkez mu . #vin mevkiinde Yuventüğe karşı oy - ntiyordu . i Esat her aldığı topu Romanyalıla. ra kaptırmadan arkadaşlarına geçir- diği bir gününde idi, O küçücük ço cığa karşı âciz kalan tecrübeli Ru - men oyunculariyle Romanyali seyir eller alay etmeğe başlamışlardı. 'Tam o sırada Esada arkadan hafi? bir şar: manı yuhalar gibi feryada bâşladı. Ondan sonra her fırsatta Türk fut - bolcülerini alkışladılar ve her faülde Rimen oyuncularma bağırdılar. Dün Taksim stadda bize karşı oynıyan C, F.R. oyuncuları dao maçları seyredenler arasnda idiler, Burada onlara karsı tatbik ettiğimiz öyün tarzımızı görünce her halde acı acı bize Romanyada gösterilen misa. firperverliği hatırlamışlardır. Kast! olduğu belli olan tekmeler - le fntbol oyunumu yürütmiye çabala. mak âczin en büyük delilidir, Dün! Maalesef, Türk misafirperverliğine otların memleketlerinde bize gös -| terdikleri muameleye hiç yakışmı. yacak bir şekilde faullü oynadık. Maçın tafsilâtı Galatasaray - Beşiktaş gu tertipte dizildi: Avni — Reşat, Lütfi — Feyxi, Sa. muhteliti bizimkilerinki k oyun çıkaran unun iki dev- ihtimalleri na- olursak, Ro- müsavi Çı- po e vaa Başka bir enstöntane sık temaslardan © futbol oyununun mantığmı bizden daha fazla kavra - mışlardır. İlk on dört dakikayı Romanyalı . larin açıklariyle ve ortalariyle kap tıkları topları tehlikeli mesafelere kadar sokarak sayı çıkarma gayret- lerini, bizim de aldığımız topları ar. zani paslarla geciktirerek neticeden uzaklaştığımız seyretmekle geçir - dik , Romanyolıların ilk gölleri On dördüncü dakikaya doğru sol. dan indiler, Topu ortaladılar, Mer - kezden sıkı bir vuruşla ilk gollerini Tim, Faruk — Necdet, Rıdvan, Gün-| elde ettiler, düz, Hakkı, Danyal, Hükem Şazi Tezcanm düdüğiyle çamurlu, kayak sahada islak topun kısa zikraklariyie maça başlandı. Daha ilk dakikalarda Rümenlerin Bedeni kabiliyette bizimkilerden çok üstün oldukları göze çarptı. o Takım oyununun ©sas vaziyetlerini de biz den daha ahenkli kavramıslardı. Hü cüm hattındakilerin yer değiştirme eri ve sür'atleri de bizden üstündü. Arka hatlarda da sür'at ve çıkış farkları, bazan beser metrelik ara - Bu golden sonra bizimkiler alevi | çabuk sönen sıkı bir futbol oynama. ğa teşebbüs ettiler. Fakat daima aldıkları topları de- marke kale yakmlarma inineiye ka, dar topu fazla ( kullandıklarından sit mesafeleri içinde daima boğul İ muş kalıyorlardı. Bu yüzden göl sokmeiz Adeta cambazlık hünerlerine bağlı kalıyordu. Sür'atli çıkışlı Rumen müdafileri bizim akmeylerm mildafan deliği ara. dıkları saniyelerde yetişip tehlikeyi İrkları kendi lehderine alacak halde görünüyordu Çamurlu #ahada, ağırinsmış topa| Tzun vurmaları: tarafından da bize faik görünen Rumen futbolcüleri| hâkimiyeti ele aldılar | Galatasaray - Beşiktaş muhteliti nin rakiplerinden aşağı Tarı zamanlar küçük mürabbalarda ton kullanışı idi. Fakat topu verin .| de saydırarak rakibine kaptırmamak | #wretiyle güya ibraz olunan meha . yetin takıma hiçiir faydası olamıya| cağmdan Üstünlüğümüz görünen #a- nivelerde müessir bir sey yapmış ola, mıvorduk . Şu muhakkak ki, Ramanyalılar yaradıhslarmda ihtimal bizimkiler - Kadar futboleti olmak İmkânları el kalmadık « zi; | uzaklastırıyorlar'ir Romanyalıların ikinci gölleri Merkezden kale önüne kadar #ni uzanan bir topla bizirn kalenin önü karıstı. Yere düşen müdafi Reşat to- pu uzaklaştırmak üzere * eliyle vur « duğu için penaltı verildi. o Penaltıyı sokan Romanyalılar 2 - 0 galip va . iyete girdiler, Birinci devrenin oOsönüna kadar Romanyalılarm fasılalr. fakat tehli. keli. bizimkilerin ise mütereddit, kısa ağır paslı oyunlarını gördük. Birinci devre 2 - 0 Romanyalrlarm lehine bitti . İKİNCİ DEVRE Bu devreye muhtelit kadrosunda tadilât yapılmış olarak çıkeldi. Sağiç mevkiine Galatasaraylı ve Eş. Çamur gölü üstünde bir çarpışma — am geçmişti, Halkı, ilk devrenin orta - larında olduğu gibi, merkez muavin yerinde bulumuyordu . Eşfakm girmesiyle muhtelit akm. larınm &ağ tarafı biraz daha de - rinlemesine oldu, Fakat dün kale ya. kınlarında ekseri topları arkası ra - kip kâleye dönük olarak alan Eşfak, | topu düzeltip kaleye yözünlü çevirin . ciye kadar marke edilerek hücumla- rmdaki derinlikle kazandırdığı za . manı kaybediyordu. Muhfelifin golünü Romanyalı yaptı Sağiç tarafından inkişaf eden bir hücumin Rumen kalesi önlerine ka» dar geldik... Gündür haleye ist çekti. Rumen kalecisi Gündüzün şü . tüne göre mevkiini almış beklerken Rümen müdafii diz kapağiyle vura - rak topun omahrekini değiştirdi ve kendi &alesine bir gol attı. İ Bu golden sonra Roma; galibiyeti sigortalamak üzere lerini arttırarak hücumları başladı. lar, İşte bilhassa o dakikadan iti- baren yorgun düsen muhtelit oyuncu larr misafirleri sert sarjlarla dur. durmak Larafını tercih ettiler, Bizim- kiler sert oyunlarma Avniyi sarj ya. pan bir Romanya Muhacimine mü- | kabele olsun diye başladılar güyt Fakat kasti favüller ve tekmeler ha. linde meydana gelen bu mukabele pek çirkindi.. » Romanyalıların üçüncü golleri Sol açıklariyle Bol içleri arasında kısa paslarla bizim kaleye doğru ge-| len topu oyuncuya çıkarak karşıla - drklarr için Romanyalılar lehine bir frikik verildi. Otuz metre uzaktan, çamurdan ağırlaşmış topla pek güzel çektikleri şütün tereyağından kilçe- ker gibi, kalemizin sol ( köşesinden soktular. Dördüncü golleri Çamurlu sahada topu isabeti pas larla ve bekletmeden süren misafir. lerimiz önünde bizim müdafaa hayli yorulmuştu. Sür'at mevzuu bahsol - duğu zamanlardaki bidayetteki üs | tünlükleri daha fazla meydana çıkan Romanyalılar sık fasılalarla kale - miza akmaya başladılar . Soldan indiler. Sila bir şütle orta. İladıkları zaman sağiç mevkiinden İvoli bir vuruşla - dördüncü gollerini / de elde ettiler . Oyun bu netiee ile 4 <1 Romanya. | lilarm lehine bitti Romanyalılar bizden daha seri ve daha takım oyununu kavramış ola - İ rak oynüyorlar. Ferdi atletik kıy - metleri de bizim oyuncularm ekseri, İ sine faiktir. Normsi şartlar içinde, İ ve bitaraf sahalardaki karşılaşma » larımızda C. F.R. taknnmın altı maç tan dördünü kazanması tabilidir. Fakat biz bazan bayramiyelik gi - gi güzel oyun çıkardığımız günlere rastlarsa bunları kazanabiliriz. Lâkin fevkalâde şartlarm birles - mesiyle elde edilen öyle gal'biyetler Te de C. F. R. den dalma üstün oldu. madığı halde Avrupa takımlariyle'fakı almışlardı. Sol açığa da Bülent | ğumuzu iddia edemeyiz . “0 bein kavgaları bu sefer de sofrada başladı. Kadın otuz beş yaşlırmda vardı, Kumral saç. lar: duru beyaz yüzünün etrafında küçük kıvrımlaria toplanmıştı. E. lâ gözleri herhalde gül pe man pek daha güzel olmalıydı, Fa. kat şimdi onları hırsla açtığı için hiç te o kadar sevimli değildi. Ko. cast esmer, orta yaşlı keskin bakış- U bir adamdı. Hele simdi bu gözler şimşekler çakıyor, karısının yüzü ne dövmek istiyen bir mâna ile ba- kıyondu. Ortadaki yemeğe el bile sürmeyip biribirlerine en ağır keli. meleri sarfederek kavga ettikten sonra erkek gürültü ile iskemlesi- ni çekip havlusunu yere fırlatarak hızla dışarı çıktı. Ve sofra başında Yalnız kalan karımı onun hiddetle söylendiğini duydu. “Allahım bu kadmın çenesinden nerelere kacıp ta kurtulaş diyordu. Kadn “ahlâksız, diye, mırıldandı va s0f- radan kalkarak pencerenin önüne doğru yürüdü. Başını cama dayı yarak eşyalarmı toplayıp annesi. nin evine gidip gitmemeyi düşün- dü. E vlendikleri ozamandan beri böyle sık kâvga ederlerdi, Bu kavgalar bazan pek gürültülü ölur, on, on beş gün dargmlığı de. vam edecek kadar uzun sürerdi. Kadın muhakkak annesine gitmek odakikada “nefret ediyorum;;“di- ye, ağlıyarak söylendiği kocasın. dan kaçmak isterdi. Erkek te ço - cuğu yüzünden onun kahrmr çek mekte olduğunu söylemekten çe- kinmezdi, zaten ikisi de ayni fikir. de idiler, Eğer çocukları olmasa. On dört yaşmda bir oğulları var âı. Bir lisede leyli okuyan bu sa vimli çocuğun haftadan haftaya eve çıktığı günler karı koca far. kında olmadan barışırlardı. İkisi de onu öyle seviyorlardı ki!., Bugünkü kavgalarına bu #efer çocuklarını vesile yapmışlardı. Ka, dın çocuğun İeyli mektebe varilme. sinden şikâyetçi idi, Geri alinmasi, nı istiyordu. Erkek te leyli mek- tepte çocuğun daha iyi çalışacağı. nı söylüyor, buna itiraz ediyordu. Kavga böyle başlamış, her vakit kızdıkları zaman yaptıkları gibi bis ribirlerine bücum etmiye (başla - mışlar, Kâğdn yine kocasına kendi- sini ihmal ettiğini, çok huysuz bir adam olduğunu söylemiş, erkek 0- nun gürültücü, geçimsiz bir kadm olduğunu, hayatı kendisine zebir ettiğini yüzüne karşı bağırmıştı ve yine darılmışlardı. u dargmlık bir kaç gün de- vam etti, Erkek pek asabi görünüyor, kadm onunla hiç. ko. huşmuyordu. Bir gece biri elindeki kitaba, öbürü elişine dalmış kar şılıklı otururlarken demindenberi elindeki kitabı hiç konuşmadan a- sabiyetle çeviren kocası telâşir bir hareketle yerinde doğruldu. Sesin- de saklıvamadığı bir heyecanla: “Ben gidiyorum, o dedi;, Kadmın hafif bir saşkmlıkla yüzüne baktı. ğını görünce ilâve etti; “Üç sene gelmiyeceğim. Gideceğim yer o Â- nadolunun en ücra bir kasabası. dır, Fakat aldığım iş ve umduğum parâ az zamanda bizi zengin cd& bilir. Kadm kirgın tavrını bırakmış, gözlerindeki hayre& (o büyüyerek dalgın kocasına bakıyordu. Erkek dudaklarmda acı bir tebessümle kitabı “yeniden eline saldı, okur gibi yaparak ondan gözlerini kaçır mıya çalıştı. Fakat kadın onun ne demek istediğini bu manidar tebes sümden anlamıştı. O yalnız. gide- cekti, Bir kaç yıldır: “Ah bir kur. tulsam.... diye, kavga ettikleri za- man söylediği sözü yerine getiri. yor, kaçıyordu. Bu sureti hal kadı» nı derinden derine incitti. Garip bir sıkmtı duyarak ayağa kalktı. Odasına giderken düşünüyordu. O gittikten sonra üç sene kavgasız, gürültüsüz bir hayat. Oğlu yanı basımda. Tam istedikleri gibi. O. Hullarını öne sürerek yapmadıkla- rı şey kendiliğinden oluyor. Mu- vakkat bir zaman için de olsa ay- rılıyorlar. Sevinmesi lâzım geldi gini düşünerek güldü. Fakat . bu tebessüm dudaklarında acı bir ta- kallils oldu. Kalbi sanki sert bir #- vuçta sıkılıyordu. Yattı ve o gece uyuyamadı, Ertesi günler erkeğin yol hazir- tığı ile geçti. Eviri İçinde göze çar- pan bir telâş vardr. Onlar ikisi ar. tık dargın değildiler, Fakat pek az konuşuyorlardı. N ihayet bütün hazırlık lar bitü. Yatak © dasmda bavullar Üstüste yığılmış duruyordu ve genç kadm © bavullardan birinin üstüne otur. muş yüzünde hafif bir sarılık, göz leri dalgm bekliyordu. Oğlu bir gün evvel gelmiş, babası ile veda- laşarak imtihanler başladığı çin hemen mektebe koşmuştu. Şimdi biletini alp kocası gelecekti ve ba- vullar bir otomobile konacak yol- cu gidecekti. Arkasmdan biraz su döutceklerdi. Sonra o ayda bir ke- Te kuru mektuplar yolliyacaktı. O rada yapyalniz kimbilir ne s#ikıla- cak, fakat kendisinden kurtulduğu için muhakkak mes'ut olacaktr. Artık hiç kavga gürültü etmiye- cekler, üç yıl sükün içinde geçe cekti, Şakaklarnı sıkarak kalktı. O si- rada kapı açıldı içeri kocası girdi. Dudaklarında kuru bir. tebessüm, hâreketlerinde lüzumsuz bir telâş ve asabiyet tavrı vardt. Göz göze geldiler, Genç. kadın gülümsemi- ye çalıştı. Kocası: “Bileti aldım, dedi. İki saat sonra tren kalkı yor... Kedm öna cevap vermek, bir şeyler söylemek lüzumunu kuv- vetle hissediyordu. Fakat söyliye- cek bir şey bulamıyordu. Gözleri- nin önünde garip bir sis belirmiy- ti. Birdenbire Ii omuzundan bii sinin tuttuğunu farketi. Kocası yüzüne doğru eğilmiş: “Ağlıyor- sun, öyle mi! diyordu. Yani ben gir diyorum diye hal... genç kadının bir şey söylemek için dudakları â- ralandı. Fakat hıçkırıklar sesini gi. derdi. Kapının vurulduğunu duya» rak bu müşkül vaziyetten kurtu- iup biribirlerinden oozaklaştıkları zaman içeri valizleri almak (için hizmetçi girdi. “Otomobil çağıra- yım mr?,, diye, sordu. Kadın yaslı gözlerini göstermemek için arkası» n) dönmüştü, Bavullarn dişarı ta- şındığını ve köcasmın hizmetçiyez “Çeğırsan fcna olmaz vaktinde gitmeliyim... diye, cevap verdiğini İşitti. içinde bir yerinin trrmalandı. ğmı, kopar gibi olduğunu bissedi- yördu. Kapı kapanıp yine kocası ile yalnız kalınca döndü, kocasına doğru yürüyerek: “Sana bir şey söylemek istiyorum, dedi. Sesi tit- riyordu. Erkek gülümsedi. Gözle. rinde milşfik bir ifade ile: “Söyle..,, dedi. Kadm ona biraz daha yakla şıp yaşlı gözlerini! yüzüne doğru kaldırarak: “Seninle gelmek isti- yorum, dedi eğer kabul edersen...,, Adamın yüzünde birdenbire do rin bir sandet aşığı dalgalandı. İ çinden karısını kucaklamak, kolla» rmda sıkmük arzusu geliyordu. Bunu pek çocukça bularak kendini topladı: “Sen istedikten sonra, de- di.,, fakat birdenbire aklına gele- rek hemen İlâve etti: “Peki çocu- Zumuz...., kadın hafif bir tereddüt geçirdikten sonra cevap verdi: — Haftada bir anne annesine çıkar, tatillerde de yanımıza gelir. Erkek derin bir hayretle kadına bakıyor, bir zamanlar ayrılmak is“ tiyerek çocuğu bedbaht etmemek için bünu yapmadıklarını düşünü yordu. Demek bu ikisinin de bilmi yerek uydurduğu bir bahane imiş. İşte karısı onunla beraber olmak, için çocuğundan ayrılmıya razı o luyor, kendisi de onun bu hareke- tinden mlthiş bir sevinç ve saadet duyuyordu. İkisi de karşılıklı durmuslar bir ribirlerine gülümsiyerek bakiyor * lar ve ikisi de ayni seyi düsünüyor- Tai Bütün bukavgalara, gürül” tülere rağmen ayrılmak imkânı?” dı. Bu ilk teeriibede meydana gık” mış, nefret ettiklerini sanırken bi” ribirlerini hertürlü huysuzluklar$ gecimsizMklere rağmen ne kadar derinden sevdiklerini gok İyi aniâ” mışlardı.