Tan 31 Ekim 1936 sayfa 6 | Gaste Arşivi

31 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

31 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VTT gee e a FG G A MA EPEKSİ ügü KTT D — — eei a LA aü 59 P O R Dünkü güreşler kıran kırana oldu Mülâyim, bir saatlik zorlu güreşle yarım dünyayı sayı ile yenebildi Mülâyimle Yarımdünya güreşe başlamadan evvel Başpehlivanlar arasındâ biribirine diş biliyenlerin başında Tekirdağlı Hle Mülâyimin ismi hemen hatıra gelir. Evvelki günkü seçmelerde Tekir- dağlı, karşısına çıkan Arifi beş dakikada yenmişti. a Dün de gözler Tekirdağlıinın candan rakibi olan Mülâyimin yarım düunz- ya namındaki pehlivanla yapacağı müsabakaya takılmıştı. Kim ümit ederdi ki, Yarımdünya Afyonlu Süleyman Mülâyime tam bir saatlik çetin bir güreşte sırtını yere getirtmeden dayanacaktı? Nitekim herkes, güreşten evvel Mülâyimin Öt B ini Sındırgılı güreşin ilk dakikasında bir Şak göndesi ile rakibini yendi. Fa- kat hakem bu pek çabuk tatbik edi - len oyunu yakından takip etmeye va kaç dakikada y plamak la meşguldü. Fakat “zor, oyunu bo- zar,, lâfımı hatırlatacak şekilde bütün gayreti ile Mülâyime dayanan Ya - rımdünya, sırtını yere getirtmeden minderden çekilmeye muvaffak oldu. Güreşlerin tafsilâtı Birinci güreşi Kaynarcalı Raif ile Bandırmalı Mehmet tutuştular. Raif sekiz dakikada rakibinin sırtını yere getirerek galip geldi. İkinci güreş: Boyabatlı Hasanla Balıkesirli Süleyman çarpıştılar. Bo- yabatlı Hasan üç dakikada rakibinin sirtmı yere getirerek kazandı. Üğçüncü güreş: Silivrili Osmanla Küçükpazarlı Hurşit kapıştılar. Kü- çükpazarlı Silivriliyi alttan döner - ken bastırdı ve altı buçuk dakikada yatırdı. Dördüncü güreş: Adapazarlı Va - hitle Gökpazarlı Kara Veli tutuştu- lar. Bu iki pehlivan da seri bir güre- ge başladılar. Çevik bir savaş devam ederken Adapazarlının kolu çıkmasi- le Karaali galip ilân olundu. Beşinci güreş: Karamürselli Tbra. him - Lüleburgazlı Ali Ahmet. Lüle- burgazlı Ali Ahmet altı dakikada ra- kibini yendi. Altmer güreş: Manyaslı Şükrettin Hle Pehlivanköylü Mustafa tutuştular. Pehlivanköylü Mustafa doküz bucuk dakikada rakibinin sırtını yere geti- rerek mağlüp etti. Başaltı güreşleri Başaltının ilk güreşi olarak fakat başaltı güreşlerinin ilk seçmelerini tutmadıkları için başaltı pehlivanlar arasında seçilmeleri muvafık görüle- miyecek Akhisarlı Ömerle Adapazar : Yıldırım Bekir mindere -çıktılar, Akhisarlı esasen kiloca farklı idi. Beş dakikada Yıldırım Bekiri çevirerek yendi. SINDIRGILI ŞERİF - SOMALI ABDÜUSSELAM: Başaltınım en kıvrak ve en ziyade alkışlanan güreşini Sındırgılı Şerif yaptı. Henüz yirmi iki yaşında olan kit bulamadığı için yenik olup olma- dığını göremediğinden düdük çala - madı, İkinci hamlede Şerif başka bir oyun la hasmını bir daha yendi. Pek zevk li tutuşan Sındırgılı galibiyeti fiç da- kikada aldı. BABAESKİLİ IİBRAHİM - AKHI - SARLI HALİL: Bu iki pehlivan yirmi dakikada gü- reşi denkleştirdiler. Son dakikalara yakm Babaeskili rakibini üç dört kere bastırdı. Güreş müddeti bittiği zaman tekrar bastırmış ve sarmayı sararak Akhisarlıyı altında zaptedi - yordu. Hakem heyetinin kararile Babaes- kili galip ilân edildi. GÖNANLI HAMDİ - SİLİVRILI MOLLA MEHMET: 1 Gönanlı Hamdi ahalinin tuttuğu Çengeli ilk gün yendiğinden seyirci- ler tarafından pek tutulmuyordua. Ni tekim halk Hamdinin rakibi Molla Mehmedi daha çok alkışlıyordu. Molla Mehmet kırk dakika güreş - tikten sonra Hamdiyi birkaç kere bas tırması ve oyunlar tatbik etmesi yü- zünden galip addedildi. Mülâyim - Yarrmdünya Süley- man müsabakası On bir çiftin muntazaman devam bu genç pehlivan tam manasile yeni- #i bir güreşçi halinde tutuşuyordu. Babaeskili Ibrahimle SPOR ŞAKASI Barut Yok! Son spor hâdiselerinin şu günler- deki inkişafı sıralarında ortaya bir rivayet çıktı. Bizim takım Berlinde Norveçlile - re karşı çok güzel oynamış. Bunu Al- man ve İngiliz federasyonları reisleri söylemişler. Yalnız ayni adamlar ilâ- ve etmişler : “Takımımızda gol yapmak fikir ve elemanları yoktur.,, Türkçesi “bizim takım gol yapa - maz,, demişler. Vaktiyle Diyarbe- kire bir vali tayin edilmiş. Her yeni vali şehre girerken kaleden top ata- rak selâmlamak usulden imiş. Fakat yeni valiye bu hürmet lâzimesi yapıl- ş. Vali içerlemiş. Mak o- turur oturmaz, kalenin topçu kuman- danını çağırtmış ve sormuş: — Neden beni selâmlamadınız? — Saadetlü efendim. Bunun bir çok sebepleri var: Birincisi barut yok... Deyince, vali: — Kâfi! Üst tarafına lüzum yok! demiş ve kısa kesmiş. İngiliz ve Alman federasyonları re- isleri bizimkiler için takımda “gol yapma fikri ve gol yapacak adam yoktur.,, dedikten sonra artık iyi oy- narlar mr oynamazlar mı, bunu söy- lemenin ne kıymeti kalır? Ki, Me. Ne. eden güreşile akşamı etmiştik, Mü - lâyimle Yarımdünya Süleyman min- dere çıktıkları vakit karanlık bastır- dı. Stadyomda projektörleri yaktılar ve güreş başladı. Malüm olduğu Üze- re Mülâyim serbest güreşi Amerika- da epeyce öğrenmişti. Yarımdünya ise, alaturkanm oyunları ve kuvveti- le rakibine dayanacaktı. Oyuncu Cim Londosun pervane- leri nerede kaldı? ye%ğâîtgakkilğ v:râ'gg? kapığtmllîıç% rı vakit parmaklarının gömüldüğü yerlere kan oturan pehlivanlar ara - sında öyle macuncu fırıldağı gibi cev rilen pervane oyunlarının ve enva çe- git ayak dalaverelerinin tatbik edile- miyeceği Mülâyimle Süleymanın gü- reşinde daha iyi göze çarpıyordu. Ciddi güreşin bir yandan ihtiyatlı, di ğer tarafından zorlu tutuşları her saniye dikkati celbediyordu. Nite - kim ahali de güreşin heyecanmma ka- pılmış, çıt çıkarmadan yüzer kiloluk iki pehlivanm mücadelesini canla baş la takip ediyordu. Mülâyimi rakibini beşinci dakikada, ilk defa olarak bastırmaya muvaffak oldu. İki dakika kadar altta güreştiler. Yarımdünya sıyrılarak tekrar aya- ğa fırladı. On beşinci dakikaya kadar ayakta çarpıştılar. Güreş pek sıkı oluyor - du. Vâkıa oyunlar tatbik edilemiyor- du. Fakat yenmek arzusu açıkça gö- rünüyordu. Mülâyimin çevirmek atılganlığı ve Yarrmdünyanın dayanmak azmi otuz dakika çarpıştı. Otuzuncu dakikada beş dakika istirahat ettiler. Tekrar başladılar. Mülâyim tehlikede İkinci yarım saat içinde Mülâyi - min behemehal y ğini Üümit e- TAN | Sivas Yolunda Yeni BirCinayet Bekir Üzümcü Oğlu, Pusudan Atılan Kur- şunlarla Öldürüldü Sivas, (Hususi muhabirimizden) “Yıldızeli,, nin “Kerim Mümin,, köyünden 25 - 26 yaşlarında Bekir Uzümcüoğlu, sabaha karşı bir kafile ile beraber Sivasa gelirken, hendek- ten atılan kurşunlarla öldürülmüştür. İlk anda esrarengiz görülen hâdise- nin iç yüzü meydana çıkmış, katil - ler“de yakalanmıştır. Aldığım tafsilât şudur: Bekir Üzümcüoğlu'nun kardeşi, ayni köyden Ali oğlu Ahmet Aslanın karısını seviyormuş. Hattâ birkaç ây evvel kadıma: — Seni seviyorum, içim yanıyor! demiş, kadın da bunu kocasına haber vermiş. Ahmet Aslanla Bekirin kardeşi bu yüzden bir ağız kavgasına tutuşmüş- lar, köylünün müdahalesiyle mesele kapanmış. Fakat Ahmet Aslan: — O kahbe oğlunu ortadan kaldı- racağım. Yoksa yaşamam, demiş. Cinayetin vukubulduğu gün, Bekir ve küçük kardeşi, diğer köylüler, araba ile —buğdaylarını satmak Üzere Sivasa doğru yola çıkmuşlar. Bunu haber alan Ahmet Aslan, yanı- na Mehmet Aslan ile “Selavat,, kö- yünden Hüseyin oğlu Hasan Yıldırı- mı ve “Karaviran,, köylü Bektaş 0- ğullarından Recep oğlu Osmanı al- mış, hepsi silâhlanmışlar ve Sivastan dört saat uzaktaki “Ağaçahan,, köyü yakmında Maslak mevkiinde bir hen- değin içine girip Bekirin kardeşini beklemeye başlamışlardır. Sabahın alaca karanlığında kafile, b_l_u-aya geldiği zaman, Bekir araba üs tunğe uyuklamaktan kurtulmak için aşağıya inmiş, yürümeye başlamış- tır. Bu esnada hendeğin içindekiler yaylım ateşi açmışlar, Bekir hemen ölmüş, arabanın bir öküzü de yara- lanmıtşır. Katiller hâdise mahallinden derhal kaçmışlarsa da bilâhara yaklanmış - lardır. Ahmet Aslan: 31-10-98 — Hergün Bir Hikâye ı Ki Kuşlar Göç Ederken... Pembe, tarlanın ortasında ducmuş, elini alnında siper yaparak uzak U- fuklara doğru, mor dağların üzerin- de uzaklaşan inte uzun kırlangıçla - rın süzülüşünü seyrediyordu. Hafif bir gölge ile bulutlu elâ gözlerini gü- neşten kırpıştırarak başını doöğrült- tuğu zaman, biraz ötede küme küme destelenmiş sapsarı buğday yığınla- rının arasında oturmuş, demindenbe- ri elindeki siyah, tahta saplı bıçakla kendisine düdük yontan kardeşi Me- mişin düdüğünü dizinin üzerine bı- rakmış, hayretle kendisine baktığını gördü. Esmer yanakları kızararak gülümsemeye çalıştı : — Ne bakıyon yüzüme öyle ülen? Küçük, birdenbire ekinlerin ara - sından fırlamıştı. Esmer, çelimsiz vücutlu on beş yaşlarında bir çocuk- tu. Dudağmı bükerek cevap verdi: — Niden bakmıyacakmışım ?.. Göç eden güşlara öyle ne dalıp gidiyon, içime merak düştü?.. — İnsan güşa bakarsa günah mı olur? — Günah olmaz emme, sen ba- karken bir garip garip boynunu bük- müştün ki!.. Pembe, elâ gözlerini bir çile siyah ibrişim gibi çevreliyen gür kirpikle- rini kısarak kardeşine hirslı hırslı baktı: — Haydi, çok söylenme delibozuk. Hayvanı döğenden gurtar da köye yollanalım, akşam oluyor... Memiş, düdüğünü, çakısı ile bera- ber kırmızı kuşağımın arasına sıkış- tırmıştı. Esmer çıplak bacaklarını e- kinlere vura vura uzaklaştı ve Pem- be onun ince sesi ile bir türkü tut- turduğunu işiterek kaşlarını çattı. Memiş bağıra bağıra türküsünü söylemesine devam ediyordu: Gız kaşını çatmış gelir... Yüreğini yakmış gelir... Hey anam yar gidiyor yaban ele... Pembe, türkünün güftesine dikkat ederek, küçüğün adeta kendisi ile a- lay ettiğini sezmişti. Dudaklarmı ısı- rıp,-hırsla yumruklarını sıktı. Biraz sonra tarlaların arasından ee B erar gea gaa y deşini öldürecektim, olmadı. öldürmüşüm!,, demektedir. Kıbar Bir Hırsız Istanbula Getiriliyor “Yeşil Giresun,, gazetesi, bu sene fındık satışından hayli para kazanan “Giresun” luları dolandırmak üzere oraya gidip kendisine Turan Barı sa- hibi süsünü veren Sait Cemil adın- da birinin yakalandığını ve Istaabul vilâyetinin talebi üzerine mahfuzan şehrimize gönderilmek üzere olduğu- nu yazıyor. Refikımıza göre bu adam, merhum doktor Cemil paşanın oğlu imış, asıl ismi de Mehmet Saitmiş, Kolejde tahsilini bitirmiş, Londra, Paris, Ber lin, Roma gibi Avrupa şehirlerinde dolaşmış ve birçok lisanlar öğrenmiş imiş. Hattâ doktor Taptâsın on bix;, Hilâliahmer rüesasından birinin de iki bin lirasını dolandırmış, iki defa mahküm olmuş imiş. Refikımız, bu adamn evvelce Beyoğlunda bir ku- yumcunun 400 bin liralık mücevhera- Kar- Bekiri |tını çalmış, bu sebeple de bir seneye mahküm olmuş bulunduğunu da ilâ- ve ediyor. denler de aldanmış oldular, Yarım dünya sırtını yere getirtmemek üze- Te var kuvvetile dayandı. Hattâ iki defa kol kaparak Mülâyimi tehlike- ye düşürür gibi oldu. Ama Mülâyim üstün güreşiyordu. Bir saat nihayet- Akhisarlı Halil minderde lendiği zaman Mülâyim üstite Ya - rımdünya altta idi. Fakat sırtı yere gelmemişti. Hakemler haklı olarak Mülâyimi galip ilân ettiler. Bugünkü güreş ne netice verebilir? Bugün başpehivanlar güreşinin en iddialı tutuşmasını yapacak olan Tek |furdağlı ile Mülâyimden hangisinin galip geleceği şimdiden kat'iyyetle kestirilemez. Tekfurdağlmın Mülâyi- mi yenmesi daha akla yakın geliyor sa da Mülâyimin bir aydır iyi hazır - landığı dün göze çarptı. Eğîr_Tekfurdağk güreşi çok uzatır ve Mülâyim de Yarımdünya güreşin- de çök yıpranmamış ise neticeyi al- mak Tekfurdağlı için müşkül olur Çünkü Mülâyim bir aylık id l diyorlardı. Memiş, kara ineğin ipini koluna dolamış, ablasınm önünde hâlâ ayni türküyü mırıldanarak yü- rüyor ve Pembe somurtarak, onu paylamamak için kendini zor tutu - yordu. Patikanın bir kıvrıntısını dönüyor- lardı ki, çitlerden birinin kapısı açıl- dı ve dışarı uzün boylu, keskin ba- kışlı genç bir adam çıktı. Onu gö- rünce Pembe hafif bir titreme geçi- rerek durmuüştu. Memiş önde kara ineği dürtükliyerek türküsüne dal - mış, ilerliyordu. Biraz yürüdükten sonra ablasımın ayak seslerinin — ke- sildiğini farkederek başını çevirdi. Ince dudaklarında alaycı, fakat kız- gın bir tebessüm genişliyerek kara ineğin ipini çekip yolun ortasında durdu. Onlafı dikkatle seyretmeye başladı. Ablası, asabi asabi kuşağı- nn ucu ile oynıyarak genç adarla konuşuyordu. Bir aralık Memiş ab- lasınm inatla başını salladığını — ve genç adamın kızgın bir tavırla om- zunu silkeleyip Pembenin yanımdan ayrıldığımı gördü. —Pembe, hafifçe boynunu bükmüş, gene yürümeye başlamıştı. Biraz sonra kardeşinin yanma yaklaştı. İkisi yanyana sessiz- ce yürümeye başladılar, Köyün içine girip, kulübelerine doğru sür'atle ilerlerken, deminden - beri küçük başmı düşünce ile önüne eğen Memiş, ahlasına döndü. Genç kızım hâlâ öyle boynu bükük, elâ gözlerinin içi nemli yürüdüğünü gö- rünce yavaşça sordu: — Kocamışlarm Ömer senden ne istedi ki, yolundan kodu? Pembe, kardeşine bakarak içini çekmişti: — Hükümet kapılarını açmış ta, artk gasabaya inecekmiş, onu dedi. Memiş, Omerin gideceğini öğre - nince sevinçle titredi. Adliyede mü- başir olan Ömer köye gelelidenberi ablasmın peşinden — ayrılmıyordu. Halbuki, Pembenin yavuklusu vardı. Ahmet, Pembeyi severek istemişti. Çok iyi bir çocuktu ve şimdi başka bir vilâyette askerliğini bitiriyordu. Memiş, ablasınm da Ömere karşı lâ- mükemmel bir nefes temin ettiğini dün bir saat olanca hızile tuttuğu gü reşi bıraktığı zamanki canlılığı ile gösterdi. Esref Sefik kayt kalmadığının farkındaydı. Bu- na müthiş kızıyordu. İşte, tarlada da Pembenin göç eden kuşlara içini ce- kerek baktığını görünce onun, ya - kında Ömerin de böyle gideceğini düşünerek iclendiğini hamen künlilr Hiu aa aaveeedüttL — Peride Celâl zeki kafasile sezmiş, alaya başlamış* t. Fakat şimdi ablasının bükülef boynu, yaşlı gözleri yüreğine doku- nuyordu. Etraf iyice kararmıştı. Kara ine“ ğin ipini sık sık çekerek yürüyell Memiş bir aralık gene ablasmın yü- rümediğini hissederek döndü ve ha- fif bir şaşkmlıkla olduğu yerde dür du. Pembe, başını yukarı doğru iyi-î ce kaldırmış, koyu mor bulutların. bürüdüğü semaya dikkatle bakıyor, yola koyulmakta geç kalmış, küçük tenha bir kırlangıç sürüsünü seyre- diyordu. Memiş, hayvanı geriye çe-| kerek ablasının yanıma doğru yürü- dü ve hâlâ dalgın dalgın kuşları sey- reden Pembenin yerinden kımılda “ madiğını görünce hırsla dişlerini gF cırdatarak küçük başını salladı: — Ne bakıyon guşlara öyle? Ablasınm sesini çıkarmadığını gö“ rünce ilâve etti: — İşte Ömer de yarın buralardan göç ediverecek, güz geliyor. Gayri yolcu yolunda gerek... | Pembe, birdenbire kardeşine dön- dü. Memiş onun ıslak elâ gözlerin- deki acı manayı görünce içinin ga-. rip bir surette ezildiğini hissederek yavaşça genç kızın yanma sokuldu, onun kolunu okşıyarak mırıldandı: — Guşlar gidiyor diye, ne tasala- nıyon be? Gelecek bahara gene bur- da değiller mi? Genç kızın, acı bir tebessümle yü- zünün gerildiğini görünce elâ gözleri zeki bir pırıltı ile yandı: — Hem gelecek bahara sade guş- — lar mı gelecek? Ahmet Ağam da ası kerden dönecek. Bubam geçende aöy“ lerken duydum. Gayri bahara düğü- Pembe hiç sesini çıkarmamıştı. îl Fakat yavaşça elini Memişin küçük parmaklarına geçirdi. Biraz evvel Ömerin kasabaya gitmek için yaptr — ğı teklifi reddettiğine şimdi gizli bir memnuniyet duyuyordu. Ahmet iyi çocuktu. Bahara gelince, her şeyi u* nutturacaktı, - (Fi sının yüreğine koyduğu ümidin, on8 İ verdiği tesellinin farkında, küçük başını mağrur bir hareketle germiş, parmakları Pembenin avuçlarındâ yürüyor ve iki kardeş biribirlerine karşı her zamankinden daha yakm bir sevgi ile yüreklerinin çarptığın! hissederek, pencerelerinde titrek bif ışık parlıyan kulübelerine doğru yak laşıyorlgrdı. | Kırlangıç sürüsü şimdi simsiyal görünen tepelerin arkasında çoktal kaybolmuş, semada tektük yıldızlar parlamaya başlamıştı. Sivas - Erzurum ve Malatya Hatları Birleşiyor Sivas, (Hususi muhabirimizden) — Sivas - Erzurum demiryolunun Malatya hattı ile birleşme yeri olan “Çetinkaya,, istasyonunda yapılanl inşaat sona ermiş, bu istasyonun tö” renle bir teşrinisani pazar günü (ya* rın) Sivas Valisi Nazmi Toker tara- fından açılması | takarrür etmiştir. Bu suretle Sivas - Erzurum ve Malat- ya hatları birleşmiş olacaktır. Pazar günü, resmi küşadı yapacak olan heyetle halktan büyük bir kala* balık sabah saat 7,30 da kalkacak hü”- susi trenle “Çetinkaya,, istasyonung gidecektir. Haber aldığıma göre: törene katılmak üzere civar vilâyei' lerden de heyetler gelecektir. A saat 20 de şehrimize dönülecektir. “Çetinkaya,, istasyonunun — küşü” diyle, Sivas - Erzurum hattı üzerin * de Eskigöl, Karagöl, Kavaklı; Malat” ya hatti üzerinde de Kesik Köprü V& Hekimhan istasyonları umumı hiZ” mete açılmış olacaktır. K Sivas - Erzurum hattı üzerin Jekİ yeni istasyonlarda şimdilik paza ve perşembe, Malatya hattı üzerinde” ki yeni istasyonlarda da şimdilik yâl” 1l:ı_lz perşembe günleri tren işliyecek” | ir, Güneş Mağglüp İzmit, 80 (TAN muhabirinden) — Güneş takımı Akyeşile 3 - 5 yenildi. Binlerce seyirci güzel ve lııı.yec!l’*ıI j

Bu sayıdan diğer sayfalar: