Memleket Röportajları Katil Anaların Öldürdüğü Çocuklar Çocuk Doğar Doğmaz Toprak Banyosu İçine Sokuyorlar B ir çocuk gördüm ul e sanki bir iskelet kafası Üzerine bir parça deri germişler gibi idi. Ne yüzünde De saç- larında renk, ve hattâ ne de göz- lerinde renk vardı. Ağzı doğru fırlamış, dişleri dudu ni yarmıştı. Ne vardı. Bütün y zayıflık kemire Bu bir çocuk di dişarı il karnı kocaman- utan dalağı, k Buna muk dı. Vücudunu nından bir ur miştı. Kolları, bacakları kalem ka- dar ince, parmakları bir deste & 1; gülse de zaten an- laşılmazdı. Çünkü (yüzüne bir recek eti, gözlerine parlak - lık verecek bir hayatı yoktu. Ağlamıyordu; İstırabı ifadeden &eizdi. Hayatta olduğu , parmaklarını oynatm laşılıyordu. Yaşıyan bir mumya idi bu ço- cuk. Yüz kirli, fakat saçları te- mizdi. Çünkü saçının derisi yaf ifraz etmekten bile âciz kalınıştı. yalnız ayak indan an- nnesinin kucağımda doktor bekliyordu. ile bir ka- N böyle bir kâdaıdan böyle bir çocuk doğmasma imkân yok gibi gelirdi. Fakat bu küçük bey ve yahut bu küçük hanım, bu annenin çocuğu idi. Küçük bey ve yahut küçük hanım dediğim za - man alay ediyorum zann Çünkü Kayseride, çocuklara do- Ear doğmaz bey veya hanım der- ler. Işte annesi bu küçük bey veya hanımı şimdi doktora getirmişti. Müayene ettirecek, şifa bulacak- ük ve çok mun- lusunda nöbetlerini bekliyen has- talara baktığınız zaman bu çocuk ilk nazarda mikroskop altında bü- yümüş bir mikrop azametiyle in- #anin gözüne çarpıyordu. B“ hastanenin değerli ope ratörü ile yukarıdaki bal konda konuşuyordum. — Bu çocuk yaşar mı dersiniz? diye işaret ettim. Doktor bana cevap vermeden çocuğun annesine sordu: — İshali var değil mi? Hemde sıtma tutuyor? Kadm yüzünü siyah baş örtüsi- le kapayarak bir umacı bir cadı atün Tâlbrrdızm bn via İkumasn | Mümtaz Faik — Peki den getirmedin? kadar bu şekil Kadn bu vermedi ve ya güldü. Başmı Güya utandı. Şimdi doktor biraz ev limin cevabını, veriyor — Akşama belki çıkmaz. Bunun in mucize bile beş para etmez. Aradan bir kaç dakika geğmüşti. Anne ile çocuğun m madığmı farkettim. Gözlerimle a- raştırdım. Bir de batım ki ne gö- reyim: niçin bunu daha evvel Çocuk. bu birakılır mı? sefer hiç ydanda ol Annesi, hastanenin havuzu ba- şına çömelmiş kınalı av le oradan habire çocuğuna su içiri y iimde bu kadar hiddet- lendiğimi zor hatırlryorum: — Hişt! diye haykırdım. O su dan içirilir mi? Kadın afalladı, ayağa kalktı ve: — Ne yapayım, dedi, Susadı, su istedi! — Susadıysa başka su veremez- miydin?. — Kimden istiyeyim? — Benden istesen ben bulur- dum sana. Hem suyu İstemeğe ne hacet, karşıda akar ve temiz bir çeşme den bizi getiren şoför otomobilini yıkıyordu. Ondan verse yine bir dereceye kadar.. Kadm önce hiç sesini çıkarma- dı. Sonra bana çatarak dedi ki — Ne olurmuş sanki? Hastane suyu şifalıdır!, İndim şifalı dediği suya baktım. Karanlık bir su idi bu! uzerinde yer yer yosunlar bulutlanmıştı. Bu bulutların arasında küçük kurba- alar bir ölüm şimşeği balinde ça” kıyordu, u acikli macerayı içimin bütün hiddeti ve gazabile yerli dostuma ânlattım.. O, yana- yakıla bana dedi ki: — Bu senin gördüğün birdir. Halbuki bunun gibi bin vardır. Eğer çocuk doğarken ve doğduk- tan sonra me Yaptıklarını sana söylesem çıldırırsm. Dinle şimdi: Bazı mahalle içlerinde doğurmak için “aralık ebesi,, çağırırlar. Ara- lık ebesi, diplomalı olmıyan pratik ebelerdir. Ekseriya bunu çağıran- lar “aralık nikâhı, ile evlerenler- dir. Bilirim şimdi, “aralık nikâ- hi nedir?” diye soracaksın. Ara- lık nikâhı imam nikâhıdır. Aralık nikâhı metres hayatı yrımanm w 00 mağı olur da evlenmenin kaçar: olmaz mı? İşte bu aralik ebesi, çocuk doğ- du mu, hemen bir miktar toprek kızdırır. Bu ne doldurur. kadar gör tetar toprağı bir Çocuğu Bir retle 8 mikrobu alıp ülür- ler. Annesine gelince, kezalik, o da doğurur doğurmaz bir leğen de kızdırılmış toprağa oturtulur gok Kadın çoc nazaran kuve vetli olduğu icin ondan daba pu -. 4 *€, kavimdir. Fakat e de hastal nanlar ve ölenler çoktur . ğer çocuk bu toprak banyo- Buna karşt koyacak cede mukavimse, onu bekliyen bir sürü bakım felâketleri vardır. Ço- cuğun altına da toprak koyarlar. Ve toprağı değiştirirler. Bunlar, bez ne bir nevi deri kullanırlar, Bu şarı bir şey sz balmumu sürer- ye derinin üzerine di deri ile sararlar. topraktır. Bu teneke içinde dalma majgal kenarında sıcak durur. Aman çocuk İsime. sin!, Çocuğun altı döğistirilmek cap ettiği zaman derinin İçindeki toprak dökülür. Ve onun yerine taze toprak konur. Tıpki ,ç0cukların bacakları ara- en çocuk pudraları gi- bi bir şey... Senin gördüğün siske gocuk, bu devirleri atlatmış, mu- kavim bir çocukmuş! Fakat pe yazık ki önine yığılan bütün ölüm mâninlarını atlattıktan sonra ar. tık kuvveti kalmamı valiz ğe arasında deo laşırken bir başka ço- cuk gördüm. Daha doğrusu iki çocuk gördilm. Bunlardan birisi yedi sekiz yaşlarında vardı. Tom- balak şirince, bir kızcağızdı. Üze- rinde lime lime olmuş bir elbise ı sürünüyordu. Çıplak ayak- ları üzerinde zinde duruyordu. Zin de olmasa zaten iç dört yaşındaki kardeşini nasıl kucağında taşıya - Belli ki ikisi de toprak kürüne mukavemet etmişler... Küçük çocuğun yüzüne baktim. Gözlerinin etrafı bir karnaval mas kesi gibi kıpkırmızı idi. Bu kırmız: maskenin içinde kara gözleri fıldır fıldir parlıyordu. Fakat kirpik'eri biribirine geçmiş sık bir çalı man- zarası almıştı. Ablasma sordum: — Ne o kız, kardeşine ne oldu? Neden suratı boyalı böyle? Kız cevap vermedi. Fakat Kay- serili dostum izah etti: | neticesinde İteskil etmektedir. Kasaba ismini Yeni Baştan Kurulan Asri Kasaba Bir Kendir Fabrikasına İhtiyaç Var - Nümune O.abilecek Güzel ve Ucuz Bir Lokanta sün “Taşköprü,, nün uzaktan görünüşü Taşköprü, (Hususi muhabirimiz den). — Dokuz sene evvel bir yangın kümilen yanmış olan “Taşköprü, , yeni baştan kurulmuş - tur. Evvelâ plânı çizilen ve sonra in- atı buna göre yapılan kasaba, A - | madolunun en asri kasabasıdır, deni- lebilir. Bugün kasabanın bin küsur evi ve beş bin nüfusu vardır. “Taş - köprü,, kazasına yüz altmış pa köy bağlı bulunuyor ve kazanm U- mumi nüfusu elli bir bine varıyor. “Taşköprü,, ovasından yedi çay akmakta ve bunlar birleşerek kasa - benım kenarmdan geç » “Gükving.i bu «rmağın Üzerindeki tarihi köprüden riiştir. lektrik vardır ve “Gökırmak,, tan İs- tihsal olunmaktadır. Belediyenin işinde meraklı reisi var. Oyle bir reis k güzel bir de esm, itşlör Çiğek böyük “Yali senin gözlerinde ( trahosa için böyle ilâç kull anlıyacağın Var, Onu yorlar.. — Ne ilâci bu böyle?.. Dostum bu gibi manzaralara #- lışkan bir adam haliyle au — Biraz anilin boyası v haş suyu, Haşhaş malüm ya uyu- tucudur. Ağrıları dindirir. Bu ani- lin boyası da güya trahoma iyi ge- lirmiş! Trahom için, bası mütetab- bip geçinen kadınların mana ralarmda gizlice ilâç yapt göylerler. Meselâ trahom il ce doktorlar ameliy 3 göz kapaklarin altında hâsıl Kırmızılıkları kürtajla alirlar. bu mütetabip kadınlar da bu kır. mızılıkları şeker parçalarile kazir- ler törpülerlermiş!.. olan B" iki vak'a, çocuk bakımı dan iki enstantane fotoğ raftır. Seyahatimin bundan #onra- ki merhalelerinde bunun gibi nice- lerine tesadüf ettim. Neticede şu kanaate vardım ki, adım başında hastane açsak, doktor bulundur- şak, Yine-çocuk vefiyatınm önüne geçemeyiz. Bu iş artık umumi bir sıhhat meselesi olmaktan zaktır. Bu iş bir maarif işidir. Ha- yatı da, sıhhati de refahıda tan- zim etmek için geniş mikyasta bir kültür seferberliğine ihtiyaç var- dır. Bu seferberlik adeta asker 89 ferberliği gibi cebri olmalıdır. Va- kıâ böYle yaşlı kadınları artık mek tebe verip yeni baştan okutamayız. Okutsak ta ancak okuma yazmayi! öğretiriz, Asıl bunlura öğretilecek daha başka şeyler vardır, O da ya- şamasırı, yaşatmasını o bilmektir. Hudutlarımızı düşman kurşununa karşi nasıl tahkim ediyorsak, İçi- mizi de ölüm salgınına karşı tak- viye etmeliyiz. Münevverlerin mın- taka mmtaka memleket içine de- Zılmalarını, yeryer halkın anlıyabi- leceği dille konferans vermelerini ve bu konferanslara bütün ana, babalarm gelmelerini tehiin etmek- le ilk ve mühim bir adım atılmış gok u- “Tasköprü,. de mebzul e -! -|bulunuyar. Kasabanın tam ortasm - da umumi bir bahçe yapılmıştır. Na- dide ağaç: ve çiçeklerle süslenen bu bahçenin Menarında bir de umu! anta vardır. “Taşköprü, belediye lokantası, va İridat temin e açılmamıştır. sırf halka yardım etmek maksadile| tesis olunmuştur. her istiyen, beş kuruş, yedi buçu kuruş gibi ehemmiyetsiz bir bed mukabilinde en nefis yemekleri yer Buz dolaplarında. soğutulmuş olan iyi su ve şerbetler de müşterilere beda» | ikram edilir. Lokantada, garsonlara bahşi; rilmez, çünkü bunlar belediye İimi işgilerindendir. “Taşköprü,, servet itibarile giln « İden güne ilerliyor. Ancak kasaba - di » Malümdür RR min en İyi al <hsulün anci İbir. kasmı buradaki & tezgühlarinda organ yapılabiliyor. Geriye kalan kısmı, her sene eylülde & bityüik “Taşköprü, panayırına Avru- padan, bilhassa Felemenk ve Alman yadan gelen tacirler tarafından satın almmaktadır, Bu suretle de kıymetli kendir mahsulümüzden, ie ecnebiler istifade ediyor. Ziraat Vekâle da birkaç yüz dönümlük arazi fstünde çalışacak bir kendir ıslah yonu ve emele tarlaları tesisine karar vermiştir. nacaktır. “Taşköprü,, de bir de kendir fabri kâsı kurulmak lâzımdır. Aksitakdir- de, külliyetli istihsalâtımız yabancı ellere devrolunmaya ve bu suretle mühim bir servetimiz memleketten akıp gitmeye devam edecektir. HH buki fabrika kurulursa hem. kendir istihsalâtımızdan daha zi miz istifade etmiş olacağız, hem de istihsalâtın birkaç misli artacağı mu hekkaktır. bizden ziya | Projeler hazırdır, yakmda işe başla! ade kendi: | Feci Bir Kamyon Kazası Oldu Yamrundan Tarsusa an Kayserili göför Musta» fanm idaresindeki kamyon, bir yo - İ kuştan aşağ ma dilşmüştür. Kamyondaki yolcudan iki kız çocuğu ve bir ka- dın kayalara çarparak kafa tasları ve kaburga kemikleri ezilmek sür bir şekilde öl olewlardan altısı hayatların edilecek derecede, 14 U de uçurun 4 le çok fe« Diğer dan endiş kamyondan atabilen goför kurtula » bilmişlerdir. Çanakkalede Spor Sahası * Çanakkale, (TAN) kalede Vali Bay spor bölge başk — Çanak - izami Ataker'le Operatör Doktor rdikleri yakm vardır. Bilhassa Valimiz, gencliğin sporda varlık gösterebilmesi İç fenni şartları haiz bir saha yapmak tedbirler almıştır. Yalovalılar fabrika istiyorlar Yalova, 5 (Hususi muhabirimiz « den) — İstanbul saylavlarımızdan Bayan Fakihe Öynen, General Bakkı Şinasi, Bay Sadettin, Ziya, Hamdi, İ Yaşar, buraya gelmişler ve Parti sa- lonunda kendilerini bekliyen halkla görüşmüşlerdir. Halkın meb'uslara söyle yük arzusu, Yalovadu bir fabrika a- çiliâsin: İstömâleridir. Saylavları « mız bunün için çalşacaklarna söz ver. tntep #PAN) — Hiidyelete hafta bir gardenparti tertip etmektedir. Halkımızın seve seve “İştirak ettikleri bu toplantılar Cemiyete mühimce varidat bırakıyor. Kurum, mekteplerdeki fakir tale benin sicak öğle yemeklerini bu sene de temin edecektir. * Sıvas, (TAN) — 29 Teşrinlev « vel Cümhuriyet bayramında açılacak İ olan küçük el san'atlarma ait sergiye İştirak etmek Üzere Sıvasta dahazır- liklara başlanmıştır. as, (TAN) — Lise coğrafya öğretmeni Suphi Zile ortaokuluna, ortaokul tarih öğretmeni Mahmure Çatalcaya, Kırşehir ortaokul . dikiş ve nakış öğretmeni Mediha Sıvas or- İ taokuluna, Gazi Terbiye Enstitüsü yeni mezunlarından Fahriye Sıvas lisesine tayin edilmişlerdir. * Gaziantep, (TAN) — hatırayı canlandıran “Ga; kurtuluşu filminin Yeni bir kopyesi yapılarak bunun Partide muhafaza e- (Hususi muhabirimiz - kkalede her vapurun yanaşabilmesine müsait bir iskele varken bilhassa Mersinden dönen yüklü vapurlar açıkta demirliyerek | halk ve tüccarın tahmll ve tahliye için | fuzuli masraf yapmasma sebep ol - | maktadır. Hayat pahalılığı, nakliye fiyatlarından tasarrufla da kısmen olsun inebilir, Antalyadan gelen un- ların vapurdan mağazaya ve oradan fırınlara kadar nakli — mesafenin azlığına rağmen — bir çuvala verilen kayık, iskele, hamal, araba Parası Yüzünden, Antalyadan Çanakkaleye kadar vapurn verilen nakliye Ücretine yaklaşmaktadır. Denizyolları İdaresi hem fiyatları ve blihassa yolcu navlunlarını indir- mek, hem de vapurlarını iskeleye ya- naştırmak kararını verirse çok iyi 0 lacaktır. Balıkesir yolculuğu kolaylaştı Çanakkeleden Balıkesire seyahat dilmesi kararlaştırılmıştır. Nakliye Masrafını İndirmeli Antalyadan Çanakkaleye Nakliye Ücreti ile Çanakka'eden Çarşıya Nakliye Ücreti Bir! muntazam bir şose, Çanakkaleyi Ba- | bikesire bağlamıştır. Her sabah Baltkesirden ve Çanak- kaleden kalkan Kâmyonlar, otobüs « ler muntazam Seler yapmaktadır. İkişer otobüse malik iki sermaye - dar, rekabet Yüzlinden gidip gelme yol parasını bir liraya indirmişlerdir. Hergün posta getiren ve götüren müteahhit de rekabet yüzünden bu yıl postayı parasız nakletmektedir. Mahsulât ve,el sanayi Bu yıl İzmir funrmda teşhir edilen vilâyetimiz mahsulâtı, bilhassa sof « ralık üzümlerimiz; Ezineli saraç İs. kender ustanın-yaptığı saraciye esya» sı; Bigalr Hasan ustanm kendi ima- lâthanesinde yaptğı modern çealkan; Geliboludaki fabrikaların o mamulâtı olan sardalya ve konserve balıkları gok alâka uyandırmış ve alıcı bul « muştur. 29 Teşrinlevvelde Ankarada yapı" lacak sergiye de İştirak için simdiden