an 41.9.9386 Onikisene önce çalınan Sancak Türkl bir Türk çocuğunuu es- rarla dolu N macerası araş “ Çocuğun kaçırıldığı Göksu köprüsü (Başı 1 incide) Eki sene evvel Anadoluhisarından ça- nmış ve Romanyaya kaçırılarak para ile satılmıştır. Simdi bu çocuk İstanbula dönmüş, ailesini arıyor. Bir muharririmizi, iki gündenberi bu hüzünlü maceranm safhaları İ Cumartesi günü akşam Anadolu- hisarı iskele kıraathanesine bir deli- kanlı geliyor. Ismarladığı sade bir kahveyi içtikten sonra içli bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlamaya başlı. yor. Kırsathanedekiler bu ağlıyan yabanciyle meşgul oluyorlar, Herhes merakla soruyor: i — Niçin ağlıyorsun? Genç teessürle derdini anlatmaya başlıyor: — Ben ağlamıyayım da kim ağla- sın. Yersiz, yurtsuz, ailesiz kaldım. Ben geçen sene Romanyanın Silistre şehrinden muhacir olarak İstanbula geldim. Boğazdan geçerken Arado- luhisar ve Rumelihisarındaki kale. ler benim içimde kanayan bir damar kopardılar. Bu iki hisar, İstanbulu hiç görmediğim halde bana yaban- | Gece yarısı karakolda. “ — Biz gece yarısı karakola gittik, Delikanlı hıçkırıklarla o ağlıyordu. Kendisine birçok sualler sorduk. O, “bana bir şey sormaym. Fena oluyo- rum,,, diyordu. Annem de birçok gey- ler sordu. O da aynı cevabı aldı. Biz bu delikanlının kardeşimiz olduğunu tanıyamadık. o Yalnız Hisarlılardan bazıları bekçi Osman ve kayıkçılar benim kaybolan kardeşime benzet - mişler. Anthem de "benim bu çocuğa kanım kaynamadı, benim oğlum ol- masa gerek,, diyordu. . Orhan. Apti küçükken kardeşibin boynuna ufak bir ameliyat yapmıştı. Boğazında ameliyattan kalmış bir iz de göreme- dik, Polis bugün kendisini Orhan Aptiye götürdü. Ameliyattan sonra izin kalıp kalmıyacağnı soracak. De. likanlı, anamın, babamm ismini bil miyor. Yedi yaşmdaki bir çocuğun bilmesi lâzımdır. Yalnız Anadolu ve Rumelihisarlariyle o Anadoluhisarı - nm tahta köprüsünü hatırlıyormuş. Sonradan anlattığına göre kardeşi- miz Fahir, deredeki köprünün altın. da oynarken iki Ermeni ile bir Ya- hudi kendisini bir takaya almışlar ve Romanyaya kaçırarak Silistrede €: gelmedi. “Ban bünları tanıyor gis | kendisini bir Türke satmışlar. Bunun biyiime Çök eslsi ye iptidai hatırald. rım banr buralarda doğduğum hissi. | ni verdi. Daha doğrusu bütün genç- liğimde kafamda bir düğüm halinde| kalan bir şüpheyi kuvvetlendirdiler. Bu hatıralarım bana Anadoluhisa - rında eski ve tahta bir köprünün bu- lunduğunu da söylüyor. Vaktile A- madoluhisarmdan bir çocuk kaybol du mu? On iki sene evvel kaybolan i çocuk! | Mahalle bekçisi Osman atılıyor: — Evet, diyor, on iki sene evvel burada Fuat paşanm bir çocuğu kay- bolmuştu. Siz olmiyasınız. Ben O ço- cuğu tanırdım. Yuvarlak çehreliydi. Bize de ne kadar benziyor. Hisarm bütün yaşlıları bu dertleş- meye iştirak etmişler, Ve bu deli- kanlmm Fuat paşanın kaybolan s0-| cuğu olduğu hakkında kanaat getir- mişler ve derhal bir balıkçıyı Fuat paşanm yalısına koşturmuşlar. Anadoluhisarında Körfez cadde - sinde (5) numaralı yalıda (oturan Fuat paşa 16 sene evvel ölmüştür. Rebia isminde refikasiyle o Habibe, Blasume adlı iki kizi ve Fahir adlı bir oğlu kalmıştır. Fuat paşa teksüde sevkedildikten sonra da Anadoluhisarında belediye reisliği yapmıştır. Paşa Öldükten dört sene sonra da bir eylül günü oğlu Fahir birdenbire kaybolmuş ve on senödenberi de bu çocuğun hayatı ve mematı hakkında hiç bir şey öğ- renilememiştir. Zavallı ana ve iki kardeş on iki senelik acısmı çekiyor- Jarmış. Sevinçli müjde haberi Balıkçı saat 20 de Kabianm kapısı- pi çalmış: , — Müjde bayan Rebia, demiş, si- »e çok sevinçli bir haber vereceğim. Oğlunuz Fahir bulundu. Şimdi kah- vehanede oturuyor. Zavallı ana sevinç heyecânları İ- ginde bağırmış: — Habibe, Masume koşun, karde- giniz bulunmuş. Rebia kızlariyle beraber polis ka- rakoluna gitmiş ve çocuk da oraya gağırılmış. Bundan sonrasını bulunan delikan- İman hemşiresi Habibe göyle anlatı. yor Istanbuldan “kaçırıldığını yeni ana ve babasından bazan işittiği de olu- yormuş. Sözde oradan kaçmış, İs tanbula gelmiş. Tehdit mektupları Kardeşim Fahir çok © yaramazdı. Sokakta oynamasına müsaâde etmez dik. Bir eylül sıcağında yavaşça 80- kağa çıkmış, ve yarım saat İçerisin- de kaybolmuştur. Ve gece polis bil. tün kuyuları, sahilleri projektörlerle aradı, çocuğu bulamadı. Zavallı an- nem bu meçhul ayrılış yüzünden mab voldu, Kerdeşimiz olduğunu bilsek derhal alırız. Fakat kestiremiyoruz. Kardeşim kaybolduktan sonra on 8€ ne bayram günlerinde muhtelif pos- tahanelerden atmış fena yazılı mek tuplar aldık. (Bu mektuplarda “Fa. hiri falan balıkçı sandala aldı. O- nu. parçaladılar. ve denize" attılar. deniyordu. Biz bu mektupları po- lise verirdik, fakat yazanlar bir türlü bulunamadı. İki senedenberi bü mek- tupların arkası da kesildi. Şimdi Re- cep adlı bu delikanlı ortaya çıktı. Polis tahkikat yapıyor. İcap ederse annemle delikanlının kanları da mu- ayene edilecekmiş. Üç gün üç gece- dir, biz de o delikanlı da bir dakika gözümüzü kapamadık. Evimiz dü- ğün evine döndü. Eş, dost, hısım, ak- raba dolup boşanıyorlar. Bizi teb- rik ediyorlar. - Anadoluliisarlılar da ilk gece sabaha kadar oyumadılar. Zavallı delikanlıyı kahvehanede ge- liyorlar, masanın Üstünde uyurken bile uyandırıp yüzüne, gözüne bakı- Yorlar, teşhis koymıya çalışıyorlar. , Gencin hakiki hüviyeti? Tahkikatı idare eden Hisar nahi- ye mildürü Rıfat ta şunları söylü- yor: “— Bu muammayı halletmeye ça- tıştyoruz. Şimdi delikanlıyı -polis i- kinci şubeye gönderdik. Yaptığımız tahkikata göre adı Receptir. Roman- yadan geçen sene muhacir gelmiş. Kırklareline iskân edilmiş, Üç &y son- ra oradan İstanbula gelmiş, Zenginli isminde bir zâtın Bandırmaya işliyen motörlerinde (25) gin kadar çalış. mış. Bursaya da gittiği ve orada da bu şekilde kendisine ana, baba ara- dığı söyleniyor. Cebinde birçok re- simler vardır. Bunlardan birisi Bur- salı kahveci Hasanm imiş. Bize bu benim babamdır diye gösterdi. Mü- BAR cz Suriye heyeti reisi diyor ki: “Muhtariyet,ayni hukuk ve salâhiyetlerle Suriyeye geçecektir ,, (Başı 1 incide) hükümet şeklini şöyle izah etmiştir. “— Nüfusu hemen hemen iki bu- çuk milyon olan Suriye, demokrasi usulile idare edilecektir, İlk işimiz mebusan meclisini seçmek olacak - cilecektir. Reisicimhur beş sene için seçilecektir. “— Pariste imzalanan mushede - nin esası nedir?,, “— Fransa ile aramızda imza edi- len muahede bir dostluk ve beraber- lik munhedesidir, Kurulacak meclis ilk olarak bu muahedeyi tastik ede- cektir. Suriye devleti ancak bir harp vukuunda Fransayla bağlanacak ve yardım edecektir. Fransa yakmda Suriyedeki kuvvetlerini de çekecek - tir, biz de her müstakil devlet gibi bir ordu kuracak müdafna tedbirleri a- lacağız.,, Antakya ve İskenderan Türklerinin vaziyeti? “— Antakya ve Iskenderundaki Türklerin vaziyeti ne olacaktır. ?,, “— Suriyedeki Fransa hükümeti. ne ait bütün hak ve selâhivetler iki sene sonra tamamile Suriye bükü - metine geçecektir. Antakya ve Isken derun bugüne kadar Fransız man - dası altımda bir muhtariyeti idareye sahipti, Suriye hükümetinin teşekkil lile bunlar Fransa mandasındaki sy ini hukuk ve salâbiyetlerle müstakil | Suriyeye geçecektir. Yeni devletin hükümetinden emin olabilirsiniz; . Bizler.dost ve kardeş: Türkiyenin terakkisini ve azümetini görmekle çok memnun oluyor ve cidden ifti - har ediyoruz. Büyük Atatürke ve Türk milletine derin muhabbet ve sevgilerimizi takdim ederim.,, Suriye heyeti şerefine bugün Fran sız sefarethanesinde bir ziyafet ve- rilecektir. Heyet Şükrü Saracoğlunu ziyaret etti Heyet üzulurı, dün saat 16,30 da Hariciye Vekületi Vekili Şükrü Sa- racoğlunu ziyaret etmişlerdir. Bu zi- yaretten yarım saaat sonra, Şükrü Saracoğlu, İskenderun ve Antakya mlimessillerini kabul etmiş, kendile- riyle bir saatten fazla görüşmüştür. Heyette kimler var? Suriye heyeti, dün sabah Sirkeci istasyonunda vali muavini Hüdai Ka rataban ile Suriyeden gelen heyet - ler tarafından karşılanmıştır. Gelen heyetin reisi Haşimül Attasi- dir. Azalar da Cemil Merdan, Sa - dullah Ceberi, Farisi Huri, Zdmon Hamsi, Mustafa Şehabi, Nalmül A- lakidir. Karşılayan heyetler de şunlardır: Şamdan Suphi “Abdullah, Meh - met Grivati, doktor Fehmi Fezgül Halebi, Bedrettin Nakşibendi, Ce - mil Kassar, Sait Kahhale, Nuri Ha - Ul, Beruttan Mehmet Refik, Necip Seyit, Sadullah Seyit, Baalbekten Sa- it Haydar, Zeki Rüfai, Halepten Ab- düsselâm, doktor Ahmet Hamdi, Ahmet Tavas, Abdülcevat Leben, Ah met Baki, Muhlis Cemal, Ahmet Pa zarbaşı, Şarklilerdenden oAbdürra « bim Farac. Kâmil Abdin, Tevfik Tür bedar, Tevfik Tahhan, Akkâ Filis - tinden Yusuf Hassan, Hayfadan Mü- nir Habel, Vecihi Habeldir, tenakıs sözler söylüyor. Sonra ha lat fabrikasmda çalışmak için Ana- doluhisarina gelmiş. İş bulamamış ve kahvehanede de şundan bundan vak. tile buradan bir çocuğun çalmıp ça Ummadığını sormuştur. Biz iddinlâ- rını şüpheli ve tetkiki şayan bul duk, Hakikat polis tahkikatile öğre- milecektir. tır. Bundan sonra kabine teşekkül| ederek Reisicümhur intihabıns ge -| sw u nn u İskenderondaki Türk köylüleri Bugünkü idare devam ettikçe köylünün kalkınması imkânsızdır IBogi 1 incide) Antakyanm 45 bin nüfusu vardır. İskenderunun nüfusu Antakyadan çok daha az, ancak 17 bin kişi kadar. dır, Size bu mektubumda, İskenderun sancağının hemen yüzde doksan ek- seriyetini teşkil eden Türk köylüsü. nün nasil sistematik surette İmha- Aneak, âşar denilince hatıra, Osman- lı hükümeti zamanındaki Aşar vergi- si gelir. Halbuki, İskenderundaki Aşar, bizim eski âşar sistemimize hiç benzemez, Cebren alınan haraç Fransızlar, Suriyeyi işgal ettikten bir müddet sonra, bizim eski âşarın asri vergi cibayeti ve bütçe tanzimi usullerine uygun olmadığını ileri sü- rerek âşgr vergisinin maktuan Ve nakten tahsiline karar verdiler. Bu kararın tafbikına da 1925 tarihinden itibaren başlandı. Vergiye esas ola- İ rak, 1925 den evvelki dört seneye &it | âşar iltizam varidatının vasatisi ba- lundu. Ve bu vasati miktar, her kö- ye maktu vergi olarâk tarhedildi. Köylüler o zamandanberi, bu parayı, dönüm başına aralarında taksim e - derler, Her tarla sahibi, hissesine dil- şen parayı vermekle miikelleftir. Bu şeklile, âşar vergisi, vergi değil, ceb- ren alınan bir nevi haraçtır. Vergi- nin toikları, hiç değişmez ve buğday piyasasmın yükselip inmesiyle bir alâkası yoktur. Meselâ, ilk vergi tarhedildiği za- man, buğdayın kilosu 18 kuruş tut- maktaydı. Bugün ise, buğday, üç ku- ruşa kadar düştüğü halde maktu ver- gİ, eski nispetini muhafaza ediyor. Köylü şiddetli tazyik altında Bugün İskenderunda öyle köyler vardır ki, bütün gelirlerini hükümete verdikleri halde, âşar borçlarını ka- patamıyorlar. Ve bu suretle, hükümetin çiftçide alacakları birikiyor. Biriken alacak- ların tahsiline imkân olmadığı İçin, köylü miitemadi ve çok şiddetli bir tazyik altındadır. Bilhassa son Üç senedenberi, köylünün dişini trmağı na takarak, elde ettiği mahsul, tama- men vergisi borcuna gidiyor. Fransızlar, İskenderunda bundan birkaç sene evvel bir âkar bankası kurdular, Bu banka sözde köylüye ikrazatta bulunuyor. Fakat, para Ik- raz edilirken, köylünün hükümete o- lan birikmiş borçları peşinden kesli- diği İçin, zavallıların eline; borçlan- dıkları paranın ancak yüzde otuzu geçebiliyor. Mahsul zamanı gelince, köylü za- ten âşar borcuna yetişmeyen mah- sulünden banka taksitine para ayıra- mıyor ve neticede de borç tstüne bir takım yeni borçlar yüklenerek son derece sefalete düşüyor. Köylü, servetini kaptırıyor Bankaca taksitlerini ödiyemiyenle- rin çitflikleri merhametsizcesine ha- raç mezat satılmaktadır. Bu çiftlikle Ti yahükümet, yahut ta banka gayet ucuz fiyatlarla, âdeta kelepir olarak ele geçiriyorlar. Bu yüzden, Amuk ovasınm, zen - ginliği dillere destan olan çiftlik sa- hipleri, perişan bir vaziyete düşmüş- lerdir. İskenderun sancağmda, bugün © Hindeki servetin, yarıdan fazlasını hü- kümete kaptırmıyan hemen bir tek köylü, Türk köylüsü kalmamıştır. Buzlinkü idare devam ettiği tak- dirde, Türk köylüsünün kalkınması- na ve Türk harsının inkişmfına, İm- J&ân yoktur. ekalliyet muamelesine katlanamaz Fransa Hariciye müsteşarı diyorki: “ Muhtariyetin devamın- dan başka yapılacak hiç bir şey yoktur! ,, IBaşı 1 incide) zerine aldığı anlaşılan Fran- sa Hariciye müsteşarı Vie- not ile görüşmüş ve muahe- de hakkındaki beyanatını neşretmiştir. Beyanatta Su- riyede yaşıyan ekalliyetler - den de bahsolunmakta ve *İTürk ekalliyetinin hukuku- na da temas edilmektedir. Muharrir soruyor: “— Büyük milletler için, Asya ve Afrikadaki mandaların bırakılması- nın bazı tehlikeler teşkil edeceğini tahmin etihiyor musunuz? Meselâ Irakta, İngiliz mandasınm kalkma. sı neticesinde Güldaniler ile Asurile- rin katliâmi olmadı mı? Harpten evvelki Suriyede, Dürziler tarafın dan Maruntlerin katliâmı Fransanın müdahalesine sebep olmadı mı?,, Vienot ta şu cevabı veriyor: “ — Şüphesiz, ekalliyetlerin hima- yesi mühim bir meseledir. Yeni yap- tığımız muahedede bu ekalliyetlerin İ hukukunu zman ultma aldık, Ulus- lar Kurumu, onları ihmal ettiğimiz takdirde, mandamızm nihayet bul masmı tasvip etmezdi. Suriyede, me- selâ şimal mınlakssmdaki Türk ekal- liyeti gibi, Kesafet arzeden ekalliyet- leri tefrik etmek lâzımdır. Bu ekalli- yetler geniş bir muhtariyetten isti- fade etmelidir. Esasen Fransız man. dası altında iken, bu muhtariyet ken dilerine verilmişti. "Tecrübe iyi neti- celer verdi, binaensleyh, devamdan başka yapılacak bir şey yoktur. Suriyede yayılmış ve dağılmış bir halde ekalliyetler vardır. Bu ekalli- yetler için medeni hukuk müsavatı, ihtilâflı hallerde bitaraf bir adalet mümkün ölanen İyi zımanlardır. Fransız — Suriye muahedesi, ekalli- yetlerin hukukunun korunacağını, yalnız Uluslar Kurumuna değil, fa- | kat Fransaya karşı da zıman altında | bulundurmaktadır. Yeni Oo muabede- nin tatbikine yol açacak Üç sene için; de, yeni idare bu hususun tatbikatı. nı bize gösterecektir. Yeni muahedenin mahiyeti Vienot muahedenin mahiyeti hak- kında şu sözleri söylemiştir: “— Bütün demokrat memleket - ler, ve bizim ile beraber bu sene, İn- giltere dahi, manda altında bulunan memleketlere karşı ayni şekilde Ji- beral bir hareket tarzı takmmaya mecbur oldular. Suriyede, bu siya - #et, bizim için esasen malümdu. De- ha harpten evvel, Fransanm orada fikri ve mânevi büyük bir * nüfuzu vardı, Nüfuzun Suriyedeki bu derin kökleri, muahedenin imzasını kolay- laştracaktı. Oradaki mandamız kuv vete istinat ettikçe, Basım olarak, karşımızda, bizzat kendi prensipleri- miz ve hürriyet namma mücadele ettiklerini söyliyen Suriyenin müs - Vümanlarını bulacaktık. Mandamızı, Jittifak muahedesine tahvil ederek, Pransa İle Suriye arasındaki bağları takviye etmiş oluyoruz. Muahede - nin manevi muvaffakıyeti, ümit ede- bileceğimizden daha büyük oldu. Şamda, milli Suriye partisi merkezi, imza akşamı, Fransız bayrağını as. mıştı. Yaptlan büyük fener alayında nekadar fener varsa o kadar da Fran sız bayrağı vardı. Iktısadi anlaşmalar devam edecek “Bu geniş müsaadekirlik ve ara- daki dostluğun yenilenmesinden gay Tİ, muahedenin, Fransa İçin ne gibi neticeleri olacaktır.?,, “— Şimdiye kadar yapılmış olan İğtisadi anlaşmalar eskiden olduğu gibi devam edecek. Esasen bunlar pek büyük menfaatlere müteallik de gildi. Suriye 'parası, Fransız frangı na bağlı kalacak ve nihayet mektep- lerimizi orada bulundurmakta ve in- kişaf ettirmekte devam edeceğiz» Suriyeye karşı siyasetimizin he - yeti umumiyesinde, bu muahede, ben cin 7 Habeş murahhas- ları Asambleye 17: kabul edildiler EY (Başı 1 incide nin 1 divanma Verilmesini teklif eden hukukçuların mütalea- sı hilâfma, genel hukuk prensip- leri mucibince Habeş itimatname- lerinin muteber olup olmadığı ü- zerinde hasıl olan şüphenin leh- lerine kullanılması lâzım geldiği, buna binâen Habeş murahhasları- nm asamble çalışmalarından uzak- laştırılmamaları noktal nazarını kabul etmiştir. Akşamleyin komite kararı asam- bleye bildirilmiş ve bunun üzerine asamblede reye müracaat edilmiş” tir, Reyler tasnif olununez 39 reyin muvafık, £ reyin muhalif, 6 reyi müstenkif olduğu görülmü Muhalifler Avusturya, Macaristan, Ekvodor ve Arnavutluk devletle riğir, Bu suretle Habeş murahhasları- nım 17 nci asambleye iştirakleri ka» bul edilmiştir. İtalyanm asambleye murahhas göndermesine imkân kalmamış bu» Tunuyor, İspanya hadisele- rinin tesirleri Fransada bazı zabitler ihtilâl yapmak istemişler Paris, 23 (A.A.) — Övr gazetesi, Makves garnizonundaki bazı Fran- siz zubitlerinin ihtilâlkârane hareki- ti hakkımda bazı haberler neşretmek- tedir, Bu haberlere göre, bu zabitler, eylül ortasında şimdiki Fransız reji- mi hakkında memnuniyetsizliklerini izhar etmişlerdir. Övr gazetesi bu hâdiseden, Ispanya dahili | harbinin Fransa mmtakasında bazı tesirler u- yandırmaya başladığı neticesini çi- karmaktadır. Gazete, İspanyol aske- Ti grupları tarafından kazanılan her zaferin bazı, Fransiz mahafilinde ü- mitler uyandırdığını ilâve etmekte: dir, “. — — ce, ciddi bir zimandır. Mandamızı kuvvet ile idame ettirmekle, beynel- milel siyasetin herhangi nazik bir a- nında, Suriyede isyanların baş gös» termesine intizar edebilirdik. Bu ka- rışıklıkların bizzat teşkil edecekleri tehlikelerden maada, bunlar üstelik, şimali Afrikada tehlikeli bir heye - can ve bizim için müşkül vaziyetler doğurabilirdi.,, Şimali Afrika vaziyeti “— Fakat şimali Afrikanin, Suri yeyi misal alarak, hukukunun ge « nişletilmesini istiyeceğinden kork- muyor musunuz? ,, “— Bunu yapabilecek olsaydı, Su riyeden örnek almağı mr beklerdi zannediyorsunuz? Şimali Afrikada dahi, biz, liberal bir siyaset tatbik et- meliyiz. Fakat orada vaziyet büsbü- tün başkadır ve liberalizmin de ora- da başka bir şekil alması lâzımdır. Meselâ Cezayirin istediği - ki bu bi- zim için gurur okşayıcıdır - gittik- çe ve tam olarak ana vatana temos sül etmektir. Biz, orada, Cezayirli - ler için medeni hukuku genişletme- liyiz. Terus ile Fasta ise, yerli un - surlar için, mahali idare ve İşlerde geniş bir yer ayırmalıyız. Fransanın Yakın Şarktaki vaziyeti Vienot Fransa ile Lübnan arasin- da yapılacak muahede hakkında $u sözleri söylemiştir. “— Bana öyle geliyor ki, Fransa ile Lübnan arasında yapılacak olan muahede daha kolay olacaktır. Lüb- nanda, hiç te diğerlerine zulüm et- mesi mutasavver olmıyan küçük bir hristiyan ekaltiyeti ile, ayni prensip- ler dairösinde kendilerine hürmet e- dilecek olan bir dini ekalliyetler mo- zayiki vardır, Müşterek birçok men- faatleri olan Suriye ile Lübnan bun ları aralarında halledeceklerdir. O « rada dahi, yeni hükümet, bizim hu- zurumuzda, asayiş ve intizam! mu ». hafaza edebileceğini isbat vaziyetin. de kalacaktır. Bize karşı Süriye hal kınm bugünkü vaziyetleri bize her ümidi verdirecek mahiyettedir. Fran sanm Yakm Şarktakf' faaliyeti hareketi bitmiş değildir. daha şartlar altında yeniden başlıyor. Ma