24 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

24 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AcıHakiratler 55 İnkılâbı akim bırakmak . . edilen program is Damat Ferit Paşanın bu hareketi» pi, resmi ve zahiri bir nezaket adde- derek hoş görmek mümkün olabilir- di. Fakat, (padişah ve halife) unva- nını taşıyan adamm gösterdiği tel şa, ve yaptığı işe ne mana vermeli; di?. » Padişah ve Halife Vahdettin de, Seryaveri Avni Paşayı Yunan Sefa- retine göndererek ,(teessürlerini iz- har) la iktifa etseydi, onun hareke- tini'de (usulen yapılan bir diplomat- ik ve şarlatanlık) diye tevil et mümkün olabilecekti.. Fakat Padi- şah ve bilhassa Halife Vahdettin, bu hareketile de iktifa etmemiş; Fener Patrikhanesine kaymbiraderi Kay - makam Zeki Beyle; (Bendei hassi) olan Refik Beyi göndermişti. Ha! nin bu iki bendesi, patrik efendinin huzuruna çıkar çıkmaz: — Zatı şahane, bu milessif hâdi- seyi haber aldıkları dakikada azami dçrecede müteessir ve mükedder ol- dular, Fakat, (aziz dost ve mütte » i los Hazretleri) - nin hay ye maruz bulunma- dığı öğrenerek büyük bir teselli buldular. Müşarünileyh hazretleri - nin bir an evvel iadel afiyetlerine, samimi bir surette dua ediyorlar. Diye; efendilerinin — hakikaten kam ile — herhangi şekilde s etmiye müsait olma gelirdi. Fakat; (hakiki! ını, düşman, Cen büyük düş man) larını da (aziz dost) addedecek kadar (galeti his) ve (ruhi tereddi) « ye uğramış olan Padişah ve Halife Vahdettin; nihayet, zilletin bu dere- cesini irtikâp etmekten de çekinme- m olursa Nazenin Türk yurdunun büyük bir parçasını askerlerinin. kanlı gizmele rine Çiş â di dam hak- kmda izhar ettiği bir gün olup te (tarih karşısmda) nasıl te- lâkki edilebileceğini, bir an olsun aklından geçirmemişti. * (Büylk Türk İnkılâbı) Mr akim bırakmak için (Istanbul fesat şebe- kesi) tarafından tertip eğilen prog- ram büyük bir inat ve mrar İle takip ediliyordu. Anadoluyu baştanbaşa İsyana - teşlerile yakıp kavurmak esasma tinat eden bu program, iç vilâyetle - re hain eller tarafından yeryer tat - bik edilirken, Karadeniz sahillerin - de de ayni siyaset takip edilmek. (Ankara) büsbütün bir isyan çem - beri ile çevrilmek isteniliyordu. Programın bü kısmı; Istanbul fe- sat şebekesine daha kolay gelmişti. Bu harekete teşebbüs ettikleri tak - dirde, itilâf devletleri kuvvetlerin - den, ve bilhassa onların harp gemi- den büyük mikyasta istifade e- Gece No, 51 Yaşlı kadın, dudaklarmı ısırıyor, hiçkırıklarını tutmıya uğraşıyordu; — Bilirim, bilirim ama... Ielâl, onun yüzünü okşadıt — Heydi, ben gidiyorum, — Güle güle, hanımım... *İbahanesile Zonguldağı işgal eylemiş Yazan ; Ziya Şakir için tertip rarla takip ediliyor Jdeceklerini zannetiişlerdi. Işte bü zan iledir ki, (Zonguldak) tada mü him bir hâdise vukua getirilmişti. Bu sırada, Zonguldak ve havnlisi - in umumi vaziyeti, şundan ibaret- Mütarekeyi müteakıp Istanbul - da bir (Kömür derdi) baş gösteri, | ti. Istanbul halknm sıhhat ve haya- tını tehdit eden bu mesele, o kadar «ehemmiyet kesbet kö nir buhrant yüzünden, Istanbulun bir - çok hayati felce uğra; Karadı havzasından istihanlâr yapılamaması, muhtelif se İ beplerden ileri gelmekte idi, Bu se - İbeplerden biri de, (emniyet ve âsa- yiş) meselesi Meydanı boş bu- lan birtakım eşkiya çeteleri, kömür) havzasında büyük bir faaliyete geç-| mişler; patronların, işçilerin, amele- lerin başlarına belâ kesilmişlerdi. İ Bu eşkiyanm takip ve derdestleri, » umumi harp içinde de birçok kıy- İmetli hizmetlerinden istifade edil - miş olan - (yüzbaşı Şevket Turgut Bey)e (1) havale edilmişti. Şevket Turgut Bey, elindeki vası- tanın azlığına rağmen derhal müca- deleye girişmiş; az zamanda bu eş - kiya çetelerini tepelemişti... Fakat, mühim bir kısmı Fransız şirket ait olan kömür madenlerinin faali - yetini artırmak için Fransızlar bazı tedbirlere girişmişli nda emniyet ve tanzimi lerdi. Zonguldağı işgal eden Fransız kuv vetleri; - diğer mıntakalardeki ha - reketlerin hilâfma olarak - Türk mil li küvvetlerile askeri ve siyasi mü - cadelelere girişmemişlerdi. Halktan silâh sramak bahanesile şunu bunu #oyan - Fransız askeri üniforması taşıyan - otuz kadar Ermeni isti-na edilirse (2), burada Fransızlar Türk ik Millet Meclisi hüküme nin ilk kahramanca zaferi olan (Po zanti muvaffakıyeti) ni ve onu takip eden muvakkat mütarekeyi de bü - yük bir memnuniyetle telâkki eyle- mişlerdi, | Iste, oradaki bu sükün ve huzuru İihlâl etmek; ayn) zamanda, bütün Anadolu sahillerinde itilâf devletle » İrinin müdahalelerini celbedecek hare ketler Vücuda getirmek maksadını istihdaf eden (İstanbul fesat şebe - İkesi), “Zonguldağın Fransız ışgali| altımda olmasından istifade, » oraya | bir heyet göndermişti. Bu heyet; (Kadri Bey) isminde| bir mutasarrıf ile, mal müdürü Mev) 10t Lütfi, inzibat zabiti yüzbaşı Ce- mil Beylerle birtakım tâli memurlar| dan ve bir miktar da polisten ibaret TArknsı varl (1) Bu sat, şimdi (Manisa) vilâyeti Jan. darma alay kumandanıdır. (2) İyi kalpli bir adam olan Prsnsız ku neferi derhal divanı harbe vermişti, Yarısı Mahmut YESAK! Ibu kızı.. Az zamanda, ne çok alış mışım! Mutfağa doğru gidecekti, caydı. Salonun kapısı önünde durdu, salona da girmedi. o Yemek odasinın kapı sından baktı; başı eğik, yatsk oda” Aukça hoş geçinmişier.. Hat | (| Sağlık Öğütleri Beyaz şarap Beyaz şarap, tabii, beyaz üzüm - f den: yapılır. Fakat kara üzümün de salkımından yalnız tazeleri koparı « larâk çonlerm da kabukları çıkarı - lrsa, kara üzümün sade suyundan gene beyaz şarap çıkar. Nastl yapılırsa yapılsın, beyaz şa- İrapta tanen azdir. O kadar ki şarap- İçılar bazan beyaz şarabı bozulma dan saklayabilmek için ona tanen ilâve ederler. Beyaz şarapta alko - lün nisbeti de zaten az olduğundan. onda, kırmızı şarabın inkıbaz ver - İmek mahzuru yoktur, Beyaz şarap, kırmızısı gibi, do - kunduğu yeri büzüp küçültmez. Sa- de İştihayı arttırır, Nesiçlerin işle - mesini de arttırdığından idrarı ço- Zaltır, Ancâk verdiği kuvvet te kır- mizi şarabın verdiği de lur. Bundan başka sinirler Bi tenbih etmesi de uzun Beyaz şarap içilince birdenbire kuvvet verir, Fakat hemen biraz sonra insana bir gevşeklik (gelir. Bacakları kesilir. Bundan dolayı, &- daleleriyle çok çalışanlar beyaz şa- raptan hoşlanmazlar. Uzun zaman içilirse sinrler cüm - esini bozabilir, Beyaz şarabı çokça sevenlerde, ihtiyarlık titremesi er - ken gelir. Bazilarınm hareketlerin - de müvazenesizlik bile olduğu var - dir . Beyaz şarap tazeyken az kuvvet verdiği halde, şişe içinde eskiyince zorlu, bazı vakitlerde tehlikeli bir) münebbih ölur, O vakit insana bir -| denbire bir key Fas kat hemeh biraz sonra yorgunluk gelir. Bundan dolayı, şampanya da dahil olduğu halde, beyaz şarapla *| rin hangisi olursa olsun, eskimiş ©- lanları her vakit içilemez. Fakat beğkz şarap öyle eskimeyip te üzerinden yalnız. bir kış geçniiş olursa, 6 vakit pek iyi bir şarap o- lur. Hele sabah kahvaltısmda kı mızı şarap insana acı geldiği halde, | böyle yalnız bir yıllık beyaz şarap) pek hoş gelir. Beyaz şaraplar arasında en şöh - retli olanlar, köpüklü şaraplar,'on - anya şarabıdır... Köpüklü şatapli tın ve şampanyanın ötekilerden far- kı, bir kere fıçı içerisinde biraz ta - bammür ettikten sonra, şişe içeri - sinde; ikinci bir kere tahammür et- meleridir , Şarabın köpürmesine sebep olan karbon gazi bu ikinci tahammür es- nasmda hâsıl olur. Şâmpanyanm büyük keyfi de o gazdan i Bu karbon gazından dol püklü şaraplar, yabancı kırmızı Ye beyaz şaraplar gibi her vakit içile - mezler, Aralıksız içilince nihayet mi- deyi kızdırarak bozarlar, Bunun i- çindir ki şampanya ancak düğünler- de, ziyafetlerde ve nutuklu toplan - tılarda içilir. Şampanyanm o mahzuruna kar- sılık büyük bir faydası vardır. Tifo hastalığının mikroplarmı on dakika- da öldürür. Halbuki ayni mihroplar| yabancı beyaz şarapta on beş daki- kada, kırmızı şarapta ise otuz dakl- kada ölürler. Demek olur ki, şampsoyanm fiatı sürmez. bir neş'e ver yumruğunu dizine vuruyor, ikide bir, hıçkırır gibi içini çekip yutkunuyor- du: — Bu sabah, hede tatlı konuş muştu... Budala kadm değil, hiç bu- dala kadm değil!. Hep yaptıkları bile bile lâdes.. Sağ yumruğunu, göğsüne vuru » yordu: — Ne yapsın ki, gönül belâşıdır.. Odada oturmakla daha fena bo - şanacağını anlamıştı; dizlerine tu - tunarak ağır ağır kalktı: ei ll #A.D.0.S3 v—- “065, Koz Karo, (S) oynar ve yalnız bir Leve verir. * Bu meselenin halli 26 Cumartesi sayımızda çıkacaktır. 22 Salı sayımızda çıkan meselenin halli .. ”— “72 *D.72 “3 * 10 Koz pik. (8) oynayıp 7 Leveden 8 Sini yapar. 1 — (8) karo (V) sini oynar, (W) karo (D) sini, (N) karo (A) Osm, CE) karo (5) Hisini, 2 — (N) trefi 2 isini, (E) trefl6 ısını, (S) koz (3) Yüsü ile keser ve (W) trefi 9 Tusunu verir. 3 — (S) koz 4 lüsünü, (W) 7 lisi, (N) (A) ile alır. (E) karo 8 Tisini a- tar, 4 —(N) trefi 7iisi, ÇE) trefi (R) si, (S) koz 5 lisi ile keser. (W) trefi 10 lusunu verir, 5 -—- (S) karo 10 lusunu oynar. (W) 310, (N) 26, (E) 9 lu verir. 8 — (S) kör 4 lüsünü oynar. (W) kör 7 lisi ile alır, (N) trefi (D) atar, (E) kör 6 lısmı verir, Vİ, daeğı ama elinde kalan karo #Tüsü Ti ile (N), nindir, İ 3 üncü Levede (E) bir karo atmı ya mecburdur, kör Veya trefi ata- sini maz. 6 ıncı Levede eğer (E) ortağının $ list sağlanır, 1 inci Levede (W) karo (V) sinin üstüne karo (D) sini koymazsa el (S) de kalır. O da 2 inci Levede kör 4 Tüsünü oynar. El kör 7 list ile (W) de kalır. Yukarıda söylediğimiz gibi (E) ortağının 7 Hisini 9 lu ile alamaz. Şimdi W ne oynıyabilir? Ya bir koz ya bir trefi ve yahut ta bir küçük veya büyük karo. 1) Koz oynarsa (N) alır ve (&) karo 8 lisini atar. (Trefl atarsa (N) — m biraz insaflı olsaydı tifodan korun « mak için en ziyade zevkli bir ilâç o lurdu LOKMAN HEKİM içeriden kilitledi, #ürmeledi, #onra odasına çekildi, soyunmağa baş'a ği — Ben de dinlenmeğe muhtacım.. Uykusuzluktan, - yorgunluktan ke « miklerim (sızlıyor. o Günlerdenberi uyumak değil, adamakıllı uzanama - dım bile. Yatağma girdi, yorganı çekti: — Allah vere de uyuyabilsem ... Fakat yatakta, sağına, soluna dö- nüyordu: — Apartrmandan çıkacağız... Ne - (SY oyuna şöyle başlar. Leveler: | Genç kadm, apartmanın kapısm-İsına yürüdü. Apartman, ona, birden dan çıkmıştı; Madam Zaruyi, onu ıssız, boşalmış, hattâ eşyaları bile aşağıya kadar uğurlamak istiyordu; | alınmış, kaldırılmış görünüyordu. Ielâl: İçinden, ağlamak gelmiyordu; yüre- — Vazgeç, dedi. Neye boşuna yo-| gine bir yalnızlık garipliği çökmüştü. rulacakam ? Biri uyuyormuş ta, uyandırmaktan O, inerdivenden İnerken, Madam | korkuyormuş. gibi, yatak odasnm Zaruyi, sahanlığın parmaklığından | kapısmı usul usul aralayıp girdi; sarkmış, söylüyordu: danm dağmıklığına baktı; yine “İçi — Sen, burasını, hiç merak etme..|kabarmıştı"; dudakları titriyordu; Ben, herbir şeyi yapar, yakıştırırım.| Koltuğa oturuverdi: Güzel güzel otur.. Evi biliyorum;| — Keşke, geceki densizliği, bu - eğer başım dara gelirse, doğru gelir, | gün de, daha birkaç gün de, sürsey- m. Haydi, güle güle... di, keşki ondan İncinseydim; bu a; Zaruyl, güzüniln yaşlarmı|rılık şimdiki kadar zor gelmiyecek- erinin tersile kurulıya kurulyalti!.. Mpartmır ti: Gözlerinden yanaklarına sessiz, rede tutmalı ?, Her halde, ayak üstü olmamalı. Yoksa, burasınm ne ka- bâhati var?. Hanımım, apartımanı büsbütün bırakacak mı?. Bunu hiç ummuyordu: — Allah vere de, söründe, niye - tinde dürsa... Kaç gün sabredebile « cek acaba?. , Madam Zaruyi, düşünürken, dü - şünürken dalmıştı; kapının, kısa a ralarla birkaç kere çalındığını bile duymadı... — Ne İse, anacığınm yanma git- sin, rahat etsin de... Odaya göz gezdirdi: — Sonra toplarım, dedi Iştihası yoktu, mutfağı kapadı. kendi yattığı, kilerle yük arası kü « çük odaya çekilip uyuyacaktı. Fa - kat apartımana gelecekleri düşün » dü, dışarı çikti, komşunun hizmet » çisini buldu, yalvardı . — Hanım, annesine gitti, 'annesi, çok hasta imiş; bir kaç gün gelmiye- cek... Ben de birazdan sokağa çıka” cağım... Ben, kapıcıyı göremem bel- ki, sen, söyle. Gelen giden olursa,İsokağa bakıyordü. anlatsm... Iç siktet bir kiş akşamıydı... Gök- —U— . Telâl, alnmı pencereye dayamış, — Meğür he çok seriyormuşum, İsessiz yuvarlanan yaşları siliyor; iki Tekrar apartımana girdi, kapıyılyüzü, kara, kurşun! bulutlarla örtü. gâyet sevimli ve eğlendirici Baş rollerde: Kumarm & Tâveten: Fox Jurnal - Fiyatlarda Bu akşam MEL gibi iki büyük ve sevimli artistin mını canlandırdıkları KIRIK (Peter tırlatan ve hattâ his, heyecan ve bir şaheserdir. PARAMOU! saire... Yerlerinizi evvelden aldırını, AMERİKA Amerika ihtilâlinde korkunç bir £ Biz LİLY DAMITA'nm yıldızlı bir biliyor Tâveten: Fox dünya havadisleri: Nurenberg Kongresi - Büyük maç! Bu akşam SÜMER Sineması 1936 - 1937 Sinema mevsimini MONTE KARLO KRALI komedisi ile açıyor. RONALD COLMANN ve JOAN BENNET kümran olduğu muhtelif Avrupa merkezlerinde gezdi - recek canlı ve heyecanlı bir macerayı tasvir etmektedir, mühim tenzilât EK Sinemasında GARY COOPER ve ANN HARDING büyük bir aşk safiyet ve ihtişa- RÜYA Thbetson) Şaheseri başlıyor. Bu film; “YANIK KALPLER, ZUNLERİ,, filmlerindeki şefkat ve ihtiras dolu tatlı saatlerini ha - ve “AŞK HU - hareket itibarile onları unutturan T JURNALDe: HOLANDA PRENSESİ JULLANA'nm nişan merasimi Nurenberg kongresi - Fransadaki büyük maçlar ve z. Telefon: 40868 ENSAR ANAYASAYI Bu akşam SARAY Sinemasında: LİLY DAMITA - JAMES CAGNEY - RICARDO CORTEZ gibi üç büyük yıldız tarafından temsil edilen İHTİLALI ırtına olan JAMES CAGNEY'i yal- gece gibi parlak gözleri durdura- Fransizca sözlü büyük film başlıyor. Fransız - Suriye muahedenamesi. & lar - son moda saç tu deki (D) sağlanır.) (N) trefl (D) sini oynar, (R) kor, ve (S) keser. (S) bir koz oynar. (W) bunun üs- tüne: a) İrefl atarsa: (N) min tretli sağ- lanır. Ur KBÜ ölme (8) sağlanır. | 2 Büncü levede (W) trefi oyn! sn (5) keser, ve karo 10 lusunu oy zar; (W) büyültür ve (N) (A) ile Ur, Müteakıben (N) koz (A) sınt öy- İnar. Eğer (E) trefl (R) sini atarsa | 9 lusunu atarsa | sağlanır. | 3) 3 tüneli levede (WW) karo (DI si İni oynarsa (N) (A) ile alır. (Şayet (W) küçük karo oynarsa (S) Bin ka ro 10 lusu el yapar.) (N) karo (A) siileel aldıktan sonra trefl T,lisini oynar, (8) keser ve bir koz oynıyarak eli (N) ye ge- çer. (BE) bu Levede sıkışmıştır: (8) ve (N) nin ya bir körünü, ya |bir karosunu veyahut bir treflini sağ lamak mecburiyetindedir. * Meseleyi verirken söylediğimiz gibi bu misal kâğrtla masa Üstünde ince ve faydalı bir temrindir. (S) nin &ör 8 Disi Jiiydü... Karanlık ,erken basmış, da ha lâmbalar yanmamıştı, Sokaktan, yoğurtçular geçiyordu. Dar sokaklardan, mahalle arala - İrmdan, seslerini birbirlerinin ses - lerine ekliyerek geçen ayak satıcı - ları, Telâlin gözüne ve kulağına pek yabancı gelmiyordu. Fakat, bu ak - şam, sokaktan geçen satıcılar, bu atıcıların sesleri, onun gözüne, ku- laklarma, daha munis, daha asina idi. Bu sesler, mahallesinin, kendi 80- kağınm sesleriydi. Yillardan ve yıl - lardanberi alıştığı, tanıdığı sesler... Öyle sesler ki, Telâl, hepsinin ahenk- lerinden, titreyişlerinden, o başlayıp ve bitişlerinden, bağ'rış ve sönüşle- rinden, şahısları tanıyordu. Ve aylardanberi, bu sesleri unut - muştu.... Elinde kâse İle, yoğurtçuyu dur. duran küçük çocuğu tanıyordu. Bu gocuk, Ielâle, epeyce boy atmış gibi görünmüştü.. Genç kadın, buna,| kendini inandıramadı. | Hayır, o, buralardan ayrılalı, bu kadar çok zaman olmamıştı. Karşi- ki apartımanm kapıcısı, komşu a- Sinema ve tiyatroların kontrolü Evvelce Belediye tarafindan yapıl- miş olan sinema ve tiyatro talimat - namesine bu müesseselerce tamamile riayet edilmediği geçen seneler yi lan kontrollardan anlaşılmıştır. Be- Di N. Belediye sabitâsı memurlarındar, gay belediye müfettizleri tarafından da kontrol ettirmeye karar vermiştir, DOGUM Hüsnütabint matbaası sahiplerin « kör 7 Tisini 9 lu ile alırsa (S) nin kör! (N) deki (D) sağlanır veyahut körlden Mithat Dördüncünün bir erkek çocuğu dünyaya gelmiştir. Yavru « cağa uzun ömürler diler, ana ve ba- basımı tebrik ederiz. TEŞEKKUR Sevgili valdemiz Eda Sandalemm vefatı münasebetile cenazesine ge - len, mektup ve telgrafla beyanı ta » ziyet ederek kederimizi paylaşan ze- vata gazeteniz vasıtasile teşekkürle- rimizi sunarız, * EVLATLARI; Kevser Cezmi Kut- say, Münire Firuz Suntekin, Kudret Sandalcı, Galip Sandalcı şakalaşıyordu. elâl, bu hizmetçiyi tanımıyordu. Sağdaki apartımanın cumbasında kırmızı işiklar yanmıştı. Telâl tül perdelere de dikkat etti; içini çekti; — Sağımızdaki kiracılar da de « gilmiş... Tam © karşılarındaki apartımanın Üst katının ışıkları da birden yanı « verdi, Telâl, gözlerini kaldırmıştı; şaşa rak duraladı; — Bunlar da yeni kiracılar... Jelâl, evine, evinin etrafına, 80 « kağına, bir zamanlar, ne kadar bağ- kı oldüğunu anlamıştı. Içlerinde otu- ranlarla, eşyalarına o varıncıya ka - dar, bütün yakın ve uzak komşu apartımanları tanıyordu; hattâ bir goklarınm hayatlarını da biliyordu . Iclâl, alnını pencereye dayamış, 80- kağa ,apartımanlara bakıyordu. On- ce, İçten bir alâka ile başlıyan Obu bakış, sonra onu lzmüştü. Sokak, ona, rengini, sesini değiş- lrmiş gibi geldi. Uzak © ve yakn komşu apartmanların — insanlarmı, eşyalarını eskisi gibi tanımıyordu. partmanlardan birinin hizmetçisi ile (Arkası var),

Bu sayıdan diğer sayfalar: