20 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

20 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yavaş konuş.. Hattâ hiç konuşma ve benimle gel TAN — Yazan : Kadircan Kaf — Farkına varırlarsa beni geminin direğine sallandırırlar Simdi genç kızın da karaltısı far. kolunabiliyordu. — Acaba beraber gelecek mi? Ya Eelmezse ?... Ya gürültü çıkarır ve Onu ele verirse!... Bu şüphe onu yalnız şimdi değil, Şoktanberi Üzmüş, düşündürmüştü. Fakat sonunda şu hükmü vermiş- ti: — —Niçin gelmesin? Bulunduğu Yerden memnun değil ki... Ben ona kendisini dosdoğru valiye götürece- ğimi söylerim, “Sahiden de oraya gi- diyormuşuz gibi sandala iter ve ka- Taya çıkarım. Karanlıkta, nereye gö- türdüğümü nasıl bilecek, sabaha ka- dar da epeyce uzaklaşmış olurum. Zaten Anskar onu zindandan kur- tarmca elbet ona karşı bir inanç da duyncaktı. Bütün bunlara rağmen © &ğr genç kızm kalbinde bir güphe Yarsa gene bunu gizliyecekti, çünkü Onun da kendi kendine göyle düşün- mesi için hiçbir çngel yoktu: — Ben hele bir defa şu korsanla- Yın ellerinden kurtulup karaya çıka» Yim da Anskarı atlatmak hiç de güç “lzaryacaktır. Anskar kamaranm karanlığında Benç kızın karaltısmi sezdiği zaman Mun geminin umurgasına yapışır gi- bi bir hal takımdığını da görmüştü. Korktuğu besbelliydi. Belki genç Danimarkalıyı, Dertli m yahut Şaşı Mustafa sanmıştı. Belki de oona göz koyan Herhangi bir leventti ve böyle gece yarısından #onra onun kamarasına girerek kol - arasına almak istiyordu. Genç kız bunu düşünerek hemen rmak için hazırlandı. Fakat kapıdaki karaltı hiç yerin kımıldanmamıştı. icuma hazırlanan bir hal de ta- Anskar hafif ve pek candân gö- Minen bir sesle şöyle dedi: — Estrid, korkma! Seni bu kor- Banların ellerinden kurtarmak için Beidim. — Sen... Anskar... Sen hal... — Yavaş konuş... Hatta hiç ko- ve benimle gel... Farkına va- Ürlarsa beni hemen geminin bir dire- ğine anllandırırlar. Seni de daha fena zindana atarlar. — Fakat... Buna sen sebep olma- mı?... — Yalan değil... Ben oldum, Bilser Yüzden nekadar üzülüyorum. Sa- Da evvelce de söyledim ya, suçumu Dağışlatmak istiyorum ve bu uğurda İste ölümü bile göze aldım. Çabuk 0. Geminin bordasında. bir sandal xdi bekliyor. Kimseye görünmeden Taya çıkacarız. Seni valiye götüre- #ğim. Buna karşılık yalnız bir şey İtiyorum, oda beni affetmenizdir. Anskar diz çökmüş ve son sözle- e kadar usta bir aktör gibi söy- $ti ki genç kızın kalbi yumuşadı Ye korkuları geçti. fırsat sahiden her zaman ele eyi bu gece Anskarın sözünü din- 'P de kaçmazsa bu gemi çok geç- Melen Islândayı bırakarak cenube eeğru açılacak, engin denizler, uzak | Sitler aşarak onu bilmediği, o işit- $i memleketlere götürecekti. hye Kiz kendisinin şimdiden Dert tiz ein satılmış olduğunu şüphe- iyordu. un için korsanlar tarafmlan rda satılığa çıkarılacağını düşü- ; kimbilir nasıl bir adamın e Ra Ve kollarr arasında kalacağını, W ima ve sevgililere hasretle İl “ğini görür gibi oluyordu. daha le olmaktansa kaç defa ölümü İYİ ve daha kolay bulmuştu. kip gidi ise Anskar onu ölüme değil, Yer ve hayata götürmek İsti. Wei Kadar düşman elinden de olsa elbet a de olsa elbet ge- my Pilemezdi. kayak Aptallık olurdu. Pike, e hemen hemen geçmişti. Ana sey söyliyemiyordu. Tekna cin gibi “gözleri bunun Bun; Dia Mi parlak ve güzel bir şey İ sim Bahçesinde Şehir Bandosu tara- Elini uzattı! | — Çabuk gel. Arkamdan gel. ; | dedi. İyavaş çekiyordu. Genç kız elini ona vermişti. | Hiçbir gürültü yapmadan ve güç- Anskar onlu kamaranın (kapısına |lüğe rastlamadan merdiveni çıktılar, kadar çekti. Sonra omuzlarındaki pe-! Anskar bir an için durdu. lerini çıkardı ve onun oümelazmna | Etrafına bakırdı. koydu: Herkes uyuyordu. — Iyice bürün!.. Vardiyaların gözleri ise Şimdi genç kızın elini bırakmıştı. /idi. Estrid pelerine büründü. Buna rağmen genç kıza hem elile Anskarın arkasından yürüdü. işaret etti, hem de üfler gibi bir seş- Genç kız dışarı çıkınca genç Dani» |le: markalı geriye döndü ve kapıyı dik-| — Yere sürüne sürüne gel... katle kapadığı gibi kilidi de hslkela-| dedi. ra takarak kilitledi. Estrid bu sırada dünkü düşmanı- Böylelikle, orayı ilk defa görecek |nın söylediklerinden en küçük bir olanların şüphelenmelerine “ meydan | kısmı bile dinlemiyerek kendi ak- verilmemiş oluyor; bu kaçâklığmİtinca yapmayı düşünmllyor, manya- mümkün olduğu kadar geç haber a-| tiz6 edilmişçesine hep ona uyuyordu. lnması temin ediliyordu. (Arkası var) Anskar gene öne geçmişti. Genç Kızı elinden tutmus, yavaş etrafta Festival eğlenceleri Boğazı yüzerek geçme yarışı bugün yapılıycr “Istanbulda kırk gün kırk gece” eğlencelerine iştirak etmek üzere Artvinden gelen heyet İstanbul sezonunun şehir haftası | Kara Ali, sonra Tekirdağlı devam etmektedir. Dün akşam, Tak-| e Mülâyim “arasıda yapılacaktır. Şayet Tekirdağlı - Mülâyim maçını fından umuma bir konser verilmiş - | Tekirdağır kazanırsa Tekirdağlı tek- tir. Bugün. de, Boğasda yüzme piliza. | va Dinarlı - Kara Âli maçının gali- bakası yapılacaktır. “ö Bu yarışlar için düne kadar 42 Ga. | bi ile karşılaşacaktır. Bu suretle, latasârâylı, 25 Beykozlu, 20 Ortaköy. | birinci ayrılacak ve Türk pehlivanla- lü, 15 Fenerbahçeli yazılmışlardır. | rr'arasında Müsabakayı kazanan peh Bundan başka hiçbir klübo mensup | ivan Balkan Festivali şenlikleri ara- olmıyan birçok hevesliler de Yartöa| sonda Yunan festival heyeti ile bera- gireceklerini “bildirmişlerdir. Kara *| ber tekrar şehrimiz geleceği anlaşı- mürielin “en maruf “yüzücülerinden | an Cim Londodla karşı Üç genç te dün şehrimize gelerek Be-| Gim Londos ile yapılacak maç bu su- lediyenin misafiri olmuşlardır. etle eyitilim'6 ıncı Bazar gününe kal- Yarışları kazanacaklara verilecek) yas olmaktadır. hediyeler bizzat vali tarafından dağı- tılacaktır. Yarışa girecekler saat 15 te Bebek- teki Galatasaraylılar Klübinde top- lanacaklardır. Buradan Şirketi Hay. riyeca tahsis edilen romorkör ve mo- börlerle katşiya geçilecek ve saat tam 17 de yarış için Küçüksu rıhtımından denize girilecektir. laşacaktır. İzmir sergisindeki pavyonlar Ticaret Odasının İzmir beynelmilel sergisinde kendi namına açacağı al- tı pavyonun tertip ve tanzimi için İlzmire gitmiş olan Oda tetkik şubesi müdürü Galip Bahtiyar bugün İzmir- den buraya dönecektir. Güreş seçmeleri Belçikanm İzmir konsolosu Güreş seçme milsabakaları bu pa-| Belçikanın İzmir konsolosu Ferbe- zar' Taksim stadyomunda yapılacak. | ke, eşile birlikte mezünen şehrimize va, Oğruldu,. tır. Müsabakalar evvelâ Dinarlı ile! gelmiştir. I Nadirenin evini i soyanlardan biri İzmirde tutuldu | Hakkı “Aldığım para- ların yüz lirasını fakir fukaraya dağıttım, diyor İzmir (Husust muhabirimizden) — Birkaç ay evvel İstanbulda Aksaray- da Nadire namında bir kadın, havre te değer bir kur nazlıkla soyulmuş. ve vak'a faillerin- den Necati ile Meh- met İstanbulda ya- kalanmışlar, İsma- i ül Hakkı da kaçıp İzmire © gelmişti. Zabıtamız, bu ada- mı meydana çıkar- i mış ve yakalamış- tr. o İfndesinden anlaşıldığına göre, (o Suçlu Hakla | | Hakkı İzmire iki buçuk ay evvel gel- miştir, Ve asker kaçağıdır. Kendisi ile konuştum. Bana şunları söyledi. “.- Bakkal Mehmet Fatihte otu - rur ve Tokatlıdır. Necati de müzet- tip olarak çalışırdı... Nadire Tokat'ı olduğu için bakkal Mehmet kendisi. ni tanırmış. Bepi Necatiye tanıtan Mehmettir. Onlar Nadirenin zengin olduğunu biliyorlarmış. Plânı Necati hazırladı. Ve bizi, mükemmel birer elektrik memuru maskesi altında, eji- mizde çantalar ve levazım olduğu halde Nadirenin evine gönderdi. Gü- ya saati kontrol ve tamir edecektik. | Kadın da yanıbaşımızda duruyordu. Hemen üstüne atıldık ve kendisini sımsıkı bağladık. Necatinin tarif et- i veçhile, üst katta yataklar ara- | smdaki bir kemerin içinde 14 beşibir- İ yerde ile beş çeyrek altın İ yüzük, bir altm kordon, iki-altın bi- lesik bulduk ve Necati ile beraber, Necatinin Eyüpteki metresinin evin- de bunları taksim ettik. Bir hafta | Ankara vapurile İzmire geldim ve yolda bu altınları Mersinli Hüseyin namında bir yolcu İle 260 liraya de- İzmirde Eşrefpaşada bir ev resim tabloları, İle iştizale “Bunları çotuklar vasitasi- da sattırıyordum. Paranın yüz. fıkaraya, aç biçarelere dağıtarak vicdani azabımı dağıtmağa çalıştım. Bu sırada Karaburunlu Fatma namımda bir kadınla tanıştım, Ahırköylü imiş. Oraya gittik. Bir ge- ce karakoldan gelen bir nefer hüvi- yetimi araştırdı. Firaritiğim meydana çikar korkusu İle ve kadınla birlikte kaçtım. Kadm: — Ben seninle beraber gelirim! Diyordu. Ona bir takım erkek el-| bisesi giydirdim. Fakat Urla içmele- rinde foya meydana çıkmea Urla ka- za merkezine gönderildik. Hüviyeti - miz tesbit edildi, bizi otele gönderdi- ler, Ertesi sabah kadın çorabını dik- mekle meşgul iken: — Dur, ben sana çorap «lm gele- yim? savmak istiyordum. Fakat (İzmire <elip beni buldu. Benim maksadım. İstanbula giderek teslim olmaktı. Beş teneler mevkiinde yeni bir ev tuttuk Fakat zabıta her halde bir gey haber almış olacak ki 3 taharri memuru eve geldi ve beni tevkif ettiler. Yan- tığım isten çok müteessirim. Vicda- nen çok azap çekiyorum.” İnhisar memurları İnhisarlar Umum Müdürlüğünde teşekkül eden komisyon, devlet me- murları maaşlarının tevhit ve tea- dülü hakkındaki kanunun umumi hü- kümleri mucibince maaş derecelerini | yeniden tesbit- etmektedir. Devlet Demiryolları ve imanları İşletme U- mum Müdürlüğünün teşkilât ve va- zifeleri ile bu idarede müstahdem memurlarm derece ve maaşlarını İ gösteren Barem Kanunları bu işte €- sas tutulacaktır. Kaymakamlar arasındaki tayinler Istanbul kaymakamlıklarında ya- pılan son tayinler dün vilâyete bildi- rilmiştir. Evvelce yazdığımız tayin listesin- den ayrı olarak Belediye tesap işleri memurlarından Celâl “Tire kayma - kamlığına, Beyoğlu merkez nahiye müdürü Suphi Lüleburgaz kayma - kamlığma, Istanbul Belediye ve hu- susi idare müdürlerinden Mahmut Ünye kaymakamlığına tayin edilmiş- lerdir. | sonra'ben kendime düşen hisseyi lp) | Trianonda verilen ziyafetlere gitme - , İ kendi başma eğlenmesini uzaktan sey Dedim ve kaetım. “Onu başımdan İcr muamelesi etmekten, Viyana sara- MARI ANTUVANET:. ROMONL Yazan: Stefjan ZWELIG Eğer Mari Antu asılzadeler arasi O-zamana kadar yaldız elbiselerine ve elmaslarına para harcıyan Krali- ge bundan sonra Trisnonu güzelles- tirmek için a ve bahçeye de pa- ra harcetmeğe başladı. Bu küçücük malikâne bir taraftan güzelleşiyor, fakat diğer taraftan devletin parala rı suyunu çekiyordu. Hele bahçesinin imarına son dereceye kadar merak| sarmış, bu uğura pek çok para dök-: müştür. Bütün gayesi de bahçenin Versay saraymm bahçelesnden büs- | bütün başka olması idi. Sun'i göller, bımüun ortasma küçücük adacıklar... Kuğu kuşlarınm dolaştığı bu güzel yerlerde yaşamak pek zevkli ve hoş- tu. Çiçeklerle süslü ince yollar, ye- şillikler dol korular, balık avına mahsus köşeler, velhasıl ne aransa her şey var... Bunlardan fazla olarak Kraliçenin yeni bir merakını tatmin etmek için buraya hakiki inekler, ke- iler, koyunlar ve bunlara bakmak için köylüler getirildi. Çünkü genç kadının birdenbire çifteiliğe hevesi uyanmıştı. Bir müddet de süt sağ- mak, peynir ve tereyağ yapmak ile vakit geçirdi. Sonra yine yeni bir merakı oldu: Tiyatro oynamak... Bunun için yine Trianon bahçelerine bir sahne tırdı. Kralın kardeşleri, velhasıl kendisi ile yaşıyan arkadaş- ları ile beraber muhtelif tiyatro pi- yesleri temsil ederlerdi. Hatta Kral bile sahnede oynıyan zevcesini sey- re birçok defalar gelirdi. 1791 senesinin Ağustos ayında ya- pilan bir hesap Trianona sarfedilen para miktarmın 1,649,529 lira oldu- ğunu gösterdi. Fakat besap edilme- miş olan paralarda dahil edilirse herhalde iki milyonu geçmiş olduğu | muhakkaktır. Büyük ihtilâl mahke- mesi kargısinda Krâliçe-bu' partları». nm hesabını pek acı şekilde vermeğe meebür kalmıştır. Fakat meselenin en garip ve acıklı şekli bu değildir. Versay saraymı terkederek Trianona nakletmekle Mari Antuvanet orüda- ki saray erkânmı işsiz güçsüz burak- mıştar. Bunlar bütün gün Kraliçenin emir- lerini beklemek ile vakit geçiriyor - lardı. Kraliçe küçük saraya mahd birkaç kişi ile nakledince birçok in-| san açıkta kalmıştı. Tıpkı işlemiyen demiri kemiren pas gibi, bunların bog kalan kafalarına da Isyan ve tenkit hisleri yerleşmişti. Kraliçeleri tarafından ihmal eğil - mek güçlerine gitmişti. Yavaş yavaş ap- asılzadeler meğe ve mağrur Mari Antuanet'in retmeğe başladılar, Kendisine yaban yından geldiğini ve Fransızlar içinde eenebi olduğunu hissettirmekten ge- ri kalmadılar, Imparatoriçe Mari Te- rez bu halleri uzaktan görüyor ve kı- zını İkaz etmeğe çalışıyordu. Fakat ne söylense beyhude... Vaiz ve nasi - hat genç kraliçeye hiç tesir etmiyor, anlamak istemediği şeyi anlamıyor, mantık ve muhakemesi bu hususta hiç işlemiyor.,, Versay sarayından bir kaç adım ötede oturmanın ne zararı olabilir?.,, diyerek kendi kendine hü- kümler veriyor. Fakat hakikatte bu birkaç adımın çok ehemmiyeti vardı. Çünkü bu kısa mesafe onu heri saraydan, hem Halk tan uzaklaştırmıştır. Eğer Mari Antu | vanet Versayda Fransız asilzadeleri arasında saray an'anelerine riayet ©- derek oturmuş olsaydı;tehlike ânmâ yanında bütün Fransız asilzadelerini, prenslerini ve hükümet erkânını bu- lacaktı. Diğer taraftan eğer halkla temas etmiş olsaydı yüzbinlerce Pa - risli, milyonlarca Fransız ona peres - tiş ederek kendisini himaye edecekler di, Fakat yalnız bir dakikalık zevki- ni düşünen Mari Antuvanet, ne asille re, ne halka sevdirmeğe çalışmıştır. Birçok şimarıklıklarma tüy diken bu Trianon israfı kendisine çok düşman kazandırmıştır. Saadet günlerinde yalnız yaşamak istediği için felâket dakikalarında da yalnız kalmıştır. Çeviren: Ressan 4. E. YALMAN vanet Versayda ında otursaydı Cins, ba hayatma mal ONUNCU BAP Yeni ahbaplar Mari Antuvanet yeni saraya yerle- $ir yerleşmez otrafını âdeta süpür - dil. Ne kadar ihtiyar, çirkin, eğlenme sini bilmiyen, dansetmiyen, nasihat veren müziç insanlar varsa birer bi - rer yanından uzaklaştırdı. Madam Etiket ismini verdiği; âdeta kendisi- ne mürebbiyelik eden Kontes de yaya yol verildi. Annesi tarafından gönderilen ve daima kendisine vâiz ve nasihet eden Rahip Vermond da uzak laştırıldı. Kraliçenin etrafmda kendi sine maddi ve mânevi eziyet verebi- lbcek bir kimse bulunmamasma dik « kat edildi, Hayatı sude zevk ve safa dan baret zanneden sabahtan akşa- ma kadar eğlenmesini seven bir sürü züppeyi etrafma topladı. Bunların fazla tahsil görmüş veya zeki olması lâzım değildi. “Çok ol muş insanlar ukalâ olur, çok zeki o- lanlar ds herşeyden mâna çıkarır!” diyerek Kraliçe böylelerini de iste - mez oldu. Iyi danseden, eğlenceli hi- kâyeler anlatan; daime herkesi: gül- düren ve gülen göze girdi. iimuştur, Eğlenmek, eğlenmek, daima ve nız eğlenmek. Kraliçenin etraftndakilerden istedi Zi burdan ibaret... Bu neşeli insan a- layının arasma giren yegâne nesesiz adam, Kral On Altmer Lul idi, Fa - kat bunu uzaklaştırmak çok güç idi, Hem bu genç ve hoppa Kraliçenin ko asl ayni zamanda da Fransa Kralı idi... Gün geçtikçe sevimli zevcesine cid- den âşık olan Lai sik sik gelirdi. Bazen eğlenci larını geçtiğini görerek itiraz eder veya çok fazla masraf ediliyor diye söylenirse buna karşı Kraliçe kahka halarla gülerdi. Bu kahkahalar kar- #ısmda Kralın derhal yelkenlerini ya indirirdi. Kral da esasen birkaç sa la burada kalmaz, Versay saraymda ki kütüphanesine veya demirci atö) yesine dönerdi. Bir akşam mutat hi- lâfma olarak fazlaca oturmuştu. Ay- ni gece neşeli arkadaşları ile Parise gitmek isteyen Krallço saati bir saat ileriye götürmüş ve Kral da saat on- da on bir zannederek yatmağa git - mişti, Arkasından yükselen kahkaha lar epeyce uzun azman devam etmiş- ti, Bu nevi şakalar, güphesiz Kralın vüfuz ve İktidar kuvvetini azaltıyor. du, fakat Trianonun hafif ve zarif mu hiti içinde bu kaba saba insanm hiç te yeri yoktu. Ne gülmesi 'Trianona atten faz» Term şen ve şakrak mul sine sancı saplanmış veya uykusuz - luktan bitap, mütemadiyen esneyen birisi olarak otururdu. Maskeli balo- lara iştirak etmez, kumar oynamaz, kadınlarla çapkın bir erkek gibi ko - auşmaz, kendi halinde hir isandı. Bu Rokokö devrinin en parluk z0- manmda, neşenin saltanat sürdüğü tir sarayda, bu iç sıkan insanın hiç veri yoktu. Kralm kardeşlerinden birisi olan Kont de Rovence pek kibirli ve aza - metli olduğu için bu züppe alayma iş tirak etmezdi. Kraliçeye, mutlaka hâ acdandan birisinin arkadaşlık etmesi lâzımdı. Onun için kendi fikirlerine uygun, zevk ve safadan hoşlanan kra Un İkinci kardeşi Artois daima bu Bu pahalı Trisnon oyuncağı onun ta (Arkası var) a azakindiizmmliik.. . ku im

Bu sayıdan diğer sayfalar: